Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 2014 PERŞEMBE 6 HABERLER Facianın altından yine yüksek ‘kâr’ hırsı ve yetersiz denetimlerin yarattığı ihmaller çıktı Ölüm ocağında öfke MUSTAFA ÇAKIR / BARIŞ YAMAN ERMENEK Karaman’ın Ermenek ilçesindeki madende umutlar yavaş yavaş tükenmeye başlarken, facianın altından yine “kâr hırsı” ve yeterli denetim yapılamamasının yarattığı ihmaller zinciri çıktı. Torba yasanın ardından işçilere en az 2 asgari ücret tutarında ücret ödemesi gereken işveren, artan maliyetlerini çıkarmak için işçilerin yemek ücretlerini kesti, servislerini de kaldırdı. Dün maden ocağında cumhurbaşkanı, başbakan gelecek diye geniş güvenlik önlemleri alındı. Çok sayıda çevik kuvvet ve jandarma ocağın çevresinde barikat oluşturdu. Ocağa giden araçlar da yaklaşık 2 kilometre kala durduruldu, araçların geçişine izin verilmedi. Çalışma Bakanı Faruk Çelik ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, zaman zaman ocağın başına gelerek bilgi aldı. Bu sırada geceyi Kızılay’ın kurduğu çadırda geçiren madenci yakınları ve madenciler baBirkaç gün önce galeride su sızmasının yaşandığı, işçilerin işvereni uyardıkları ancak dikkate alınmadığı öğrenildi. Bazı işçilerin de su sızması nedeniyle ocağa girmedikleri belirtildi. Diğer işçiler ise ekmek parası için su sızan ocağa girdi. Su basmasıyla birlikte yukarıya kaçabilen işçiler kurtuldu. Su altında kalan işçilere ulaşma çabaları dün de devam etti. Ancak madenciler su tahliye edilse bile işçilerin mil, çamur içerisinde kalmış olabileceklerine dikkat çekti. Bu arada ocakta kalan 18 işçiden 10’unun kazanın meydana geldiği gün işbaşı yaptıkları kaydedildi. Öte yandan 2 yıl önce çevredeki başka bir ocakta da su basması meydana geldiği, ancak işçilerin öğle yemeklerini dışarıda yekanlara tepki gösterdi. Bunun üzerine çevik kuvvet, ocağın hemen dibinde barikat oluşturdu. Hükümet yetkilileri, bütün olanakların seferber edildiğini belirtse de 1415 saattir su tahliyesi yapılamadı. Maden kazası sonrası Bakan Taner Yıldız, madene dalgıçların aramakurtarma çalışması için dalış yapmayı denediğini fakat sonuç alınamadığını belirtti. Yıldız, “Şu anda madendeki su seviyesi maalesef işçilerimizin bulunduğu seviyenin üzerinde bulunuyor. Suda görüş mesafesi 1 metre bile değil. Dalgıçlar, 34 metre dalmalarının dahi tehlikeli olduğunu ifade ettiler. Madende 1012 bin ton su var. Görüş mesafesi 1 metre bile değil. Girin talimatı veremeyiz” diye konuştu. İstanbul’dan işçilerin kurtarılması çalışmalarına destek vermek üzere bölgeye gelen kurtarma ekipleri, ilçe yakınlarında kaza geçirdi. Devrilen, “Ahtapot” olarak tabir edilen su tahliye aracın İşçi, işvereni uyarmış dikleri için kurtuldukları öğrenildi. Facia 2 yıl önce geliyorum demiş. oma’da madencilik yaptı Kömür ocağının sahibi Madencilik’in sahibi Saffet Uyar’ın Soma’da 1 işçinin yaşamını yitirdiği 27 işçinin de yaralandığı, Kasım 2013’te kapatılan Uyar Madencilik’in sahibi Azim Uyar’ın amcasının oğlu olduğu ortaya çıkarken Ermenek faciasıyla ilgili yeni bilgiler de ediniliyor. Ermenek’teki madende, 2012’de yine su sızıntısının meydana geldiği saptandı. Saffet Uyar’ın o tarihte, kuzeni Azim Uyar’dan yardım istediği, daha sonra hem başka madenlerden hem de Azim Uyar’ın maden şirketinden getirilen pompalarda suyun çekildiği, ardından da tamir yoluna gidildiği öğrenildi. da yaralanan 2 görevli, hastaneye kaldırıldı. Ahtapot denilen aracın kaza nedeniyle kullanılamaz hale geldiği belirtilirken, ekipler onarım çalışmasına başladı. Kazanın, işçilerin bulunduğu ocağın yanındaki daha önce kullanılıp terk edilen ocakta biriken suyun patlamasıyla meydana gelmiş olabileceğini belirten maden mühendisi Emel Tunçdemir, “Takan Deresi yatağında olan galeride suyun patladığını tahmin ediyoruz. Ermenek bölgesinde metandan dolayı 10 kişi ölmüştü. Böyle bir kaza ilk defa oluyor” dedi. Meclis’te kabul edilen torba yasanın ardından yeraltında çalışan maden işçilerine en az iki asgari ücret tutarında ücret verilmesi öngörülmüştü. Ermenek’teki ocakta çalışan işçiler yasa öncesinde 1000 lira ücret alıyordu. Yasanın ardından ücretleri 1900 liraya çıktı. Ancak işçiler henüz bu ücreti alamadı. Çünkü yasanın geçmesinin ardından maliyetlerinin arttığını savunan işveren, ocağı kapattı. Ocakta faaliyet kısa süre önce yeniden başladı. Ancak işveren ücretlerdeki artışı gerekçe göstererek işçilerin yemek paralarını kesti, servislerini de kaldırdı. Üretimi artırmak is S teyen işveren, işçilerin yemek sürelerini de 45 dakikadan 30 dakikaya düşürdü. Ocağın sahibi Saffet Uyar’ın kuzeni Şaban Uyar, telefonla DHA’nın sorularını cevapladı. İçerdeki suyun tahliye işlemlerinin devam ettiğini belirteren Uyar, “350 metre baca uzunluğu var fakat işçilerin bulunduğu yer yüzeyden 175 metre aşağıda” dedi. Kuzeni Saffet Uyar’ın, yaklaşık 4 yıldır olayın yaşandığı maden ocağını işlettiğini belirten Şaban Uyar, “Babadan kalma meslek olduğu için Saffet Bey doğduğundan beri madencilik yapıyor” dedi. Osman Çoksöyler, Hüsnü Çolak, Ali Haznedar, Kerim Haznedar, Mehmet Tokat, Hüseyin Çolak, İsa Gözbaşı, Bahri Üzer, Kamil Yaman, Ömer Cansu, Tezcan Gökçe, Uğur İlhan, Hüseyin Gültekin, İsmail Gürses, Mehmet Baha, Mehmet Özcan, Hasan Tuncer ve Recep Çiloğlu. Ermenek Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmayı yapmak üzere 3 savcı görevlendirdi. Ocağa gider savcılar, Has Şekerler Madencilik Limited Şirketi’nin işlettiği maden ocağındaki evrakın yanı sıra, harita ve krokilere el koydu. Savcılık yetkilileri ilgili kuruluşlardan ve üniversitelerden olayla ilgili bilirkişi isteminde bulundu. Savcılık yetkilileri henüz herhangi bir gözaltı kararı olmadığını, mahsur durumdaki 18 işçinin akIbetinin bilinmediğini bildirirken, şirket sahip ve yöneticilerinin kurtarma çalışmalarına katkı verdiklerini, su tahliyesi devam eden ocakların yapısını iyi bildiklerini, çalışmaların ardından bunların durumunun değerlendirileceğini açıkladı. Maden ocağındaki suyun tahliyesini için İstanbul’dan bölgeye gelen “ahtapot” adı verilen iki araçtan biri kaza yaptı. Kazada 3 kişi yaralandı. Ermenek Devlet Hastanesi’ne kaldırılan yaralılardan birinin durumunun ağır olduğu belirtildi. Araçlardan biri kullanılmaz hale gelirken diğer Ahtapotun ise bölgeye ulaştığı belirtildi. Ahtopot adı verilen araç, dakikada 8 bin 500 litre su çekme kapasitesine sahip. Cumhuriyet, Emekçiler Öldürülsün Diye Kurulmadı Gazetemizin dünkü sayısında toplumun çeşitli kesimlerinden insanların “Hayalimdeki Türkiye”yi anlattıkları kısa mesajları arasında Soma maden işçisi Sefa Köken’in “alın teriyle çalışmaktan başka bir suçu olmayan” ifadesi, yürek burkucu ve günümüz utamaz iktidar siyasetine ve namussuz iş hayatına yaptığı göndermelerle düşündürücüydü: “Köle gibi çalışan, hakaretlere göz yuman, hakları verilmeyen, açlık sınırının altında çalışan, çocuklarına insan gibi hayat hazırlayamamanın ezikliği içinde...”... “Madencilerin tek suçu namusuyla çalışmak mı ki, bu kadar bedeli işçiler ödüyor...” diyor, hayal ettiği Cumhuriyeti de iki cümle ile özetliyorken... Gümmm... Bu kez Karaman’da bir madeni su basıyor ve 18 namuslu insan daha orada kapalı kalıyor.. İşadamı kılığında, göbekli, iktidarda siyaset yapmış, Sefa Köken’in tarif ettiği tipte bazı sahipler sökün ediyor.. Denklem şu: İşçiler ne kadar ölüme yakın çalıştırılırsa, sahiplerin kasalarında biriktirilen servet de o kadar çok oluyor... İşçilerin ölümleri pahasına, döktükleri binlerce ton ter, yaşadıkları dünyalar kadar korkuların üzerinden kirli paraların istiflendiği ve bambaşka refah dünyalarının kurulduğu bir düzen.. Çalışanını ölümün kıyısında yaşatarak kazanılan tüm paralar kirlidir, kanlıdır, ahlaksızdır.. İşçiyi, normal bir iş bulamadığı için ölüm kuyularına mecbur bırakan siyasi ve iktisadi düzen de kirlidir, kanlıdır, ahlaksızdır.. İnsanlarına iş yaratabilse, hiçbiri o kuyulara inmeyecek, ölüm oranı yüksek işyerlerinde çalışmayacak ve hiçbiri ölmeyecekti. Ama bu iktidarın siyasi fıtratında emekçilere ölüm koşullarını hazırlamak var.. Her türlü gerekli önlemi alarak, işçisine insan gibi hayat yaşatanlara, kazandıkları helal olsun... Geri kalanların hepsi, haram bir hayat sürdüklerini bilsinler. Hayır, dinden imandan değil, vicdandan bahsediyorum... Bu yoksa, zaten sen de yoksun, canın cehenneme! Ama diyeceksiniz ki, para söz konusu olunca vicdan mı kalır. Hayır kalır! Madenlerde şu yapılmalı: İlki: Çalışanların kazançları ile madeni işletenlerin kazancı arasında normal orantı olmalı.. Bunun da denetim mekanizmaları kurulur. Somalı Sefa Köken’in sözünü ettiği sarı sendikacılar kovalanır, işçi konseyleri oluşur.. Patron bilir ki, benim kazancım şu kadar olacaktır. Daha fazla kazanç, herkesin ortak katkısı ile mümkündür. İkinci seçenek şudur: Patron, Soma’da görüldüğü gibi yasal dayatmaların kazançlarını sınırlandırdığını gördüğünde madeni kapatabiliyor ve şantaja başvuruyor, işçilere yine kendi kurallarını dayatıyor. Devlet, bu madenleri devralır, adam gibi kendi işletir. Yok kârlı olmazmış falan, bırakın bu insan düşmanlığını, paraseviciliği veya para ve kâr tapınıcılığını.. Madene ihtiyacın varsa adam gibi çalıştırırsın, toplumsal yararını gözetirsin.. Yoksa, kapatırsın ebedi olarak... Anlıyor musun iktidar! Biliyorum, böylesini anlamak senin fıtratında bulunmuyor! Yoksa, edelim madenlere, ölümlerin sırtından dikilen gökdelenlere.. Pahalıya çalıştırırsak rekabet gücünü kaybederiz, diyen düşüncenin içine.. Ölümün işin fıtratında olduğunu söyleyen sözlere ne yapacaklarını da, okurlarıma bırakıyorum.. Cumhuriyet, bir kirli düzen kurulsun, namuslu emekçiler madenlerde ve iş kazalarında ölsün, namussuzlar siyasetle işbirliği ve al ver gülüm ilişkileri içinde iyi yaşasın diye kurulmadı. Cumhuriyet, hırsızlar, soyguncular, Cumhuriyetin tepesine tünesin diye de kurulmadı. Bunun için mi vatan için savaştılar, şehit oldular. Hırsızlar, emekçi katilleri ülkenin her yerine egemen olsun, iyi yaşasın diye mi... Emekçiler, yurttaşlar bunun için mi cephelerde savaştılar, kırıldılar.. Mahsur kalan işçiler Üç savcı görevlendirildi Dalgıçlar indi ama Keyfi yasak ölüm getirdi iki Ahtapottan biri kullanılmaz Ocak önünde çaresiz bekleyiş sürüyor. (Fotoğraf: AA) MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI’nın raporu: Havzayı görmeyen MİGEM sorumlu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Maden Mühendisleri Odası (MMO) Yönetim Kurulu, Ermenek’teki facianın ardından incelemesinin sonuçlarını paylaştı. MMO, ocakta çalışan işçilerin sendikasız ve düşük ücretlerle çalıştırıldığını, geçmiş yıllarda suların ocak içerisine deşarj olduğunu ve şu andaki su seviyesinin ocakta mahsur kalan işçilerin bulunduğu seviyenin üzerinde bulunduğunu bildirdi. MMO, yeni faciaların yaşanmaması için öncelikle rödövans ve taşeronlaşma uygulamalarının acilen iptal edilmesini önerdi. MMO heyeti, özetle şu tespitleri paylaştı: l Havza madenciliği yapılmadığı için, imalatların birbirini nasıl etkileyebileceği bilinmeden planlama ve üretim gerçekleştiriliyor. Kaza da havza madenciliği yapılmamasının sonucu. l Madenciliğe ilişkin tüm bilgiler, tüm izinler Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) tarafından verilmektedir. MİGEM ruhsat verirken havza madenciliğini göz önünde bulundurmuyor. Buradaki kaza da bunun sonucu. 400’e ulaştı 2014’te sayı Yurt Haberleri Servisi Ermenek’te madende mahsur kalan 18 madenciden geriye acı hikâyeler kaldı. Mahsur kalan madencilerden Hüseyin Gültekin’in hamile eşi dün doğum yaptı. Ayşe Gültekin’in, maden ocağındaki kazadan haberi olduğu ancak eşinin halen mahsur kaldığını bilmediğini, öğrenmemesi için de odasındaki televizyonun dahi açılmadığı belirtildi. Oğlunun yanı sıra damadı Tezcan Gökçe de madende mahsur olan Hasan Gültekin, “Hüseyin’in acısından torunumun dünyaya gelmesine bile sevinemedik” dedi. Evlere ateş düştü caklarına almanın mutluluğunu yaşamak için adeta günleri sayıyorlardı. Hüseyin’in acısından torunumun dünyaya gelmesine bile sevinemedik” diye konuştu. kimse bakmıyor” diye isyan etti. u Mahsur kalan Hüseyin Gültekin’in hamile eşi dün doğum yaptı. Bir yıllık evli olan Hüseyin Gültekin’in eşi Ayşe Gültekin’in kazadan haberi olduğu ancak eşinin mahsur kaldığını öğrenmemesi için odasındaki televizyonun açılmadığı belirtildi. Fotoğraf: AA İki seçenek var, üçüncüsü yok MMO’nun verilerine göre Türkiye’de madende çalışırken yaşamını yitiren işçilerin sayısı artıyor. Buna göre, 2008’de 43, 2009’da 92, 2010’da 105, 2011’de 77, 2012’de 61 işçi madende çalıştığı sırada yaşamını yitirdi. 2014’te can kaybı 400’e yaklaştı. Öte yandan eski Maden Mühendisleri Başkanı Mehmet Torun da 18 işçinin mahsur kaldığı madenin planının elinde olduğunu belirterek, Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün aynı yerde 2000’li yıllarda çalışan şirketin su biriken ve kazaya neden olan eski imalatını plana işlemediğini öne sürdü. göremeyecek Belki de oğlunu hiç Hüseyin Gültekin (28) kurtarılmayı beklerken, eşi Ayşe Gültekin de sezaryenle bir erkek bebek dünyaya getirdi. Faciadan birkaç saat sonra doğum sancıları başlayan Ayşe Gültekin, Ermenek Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ayşe Gültekin sezaryenle 3 kilo 200 gram ağırlığında erkek çocuk dünyaya getirdi. Doktorlar, bebek ve annesinin sağlık durumunun iyi olduğunu belirtti. Yakınları, Hüseyin Gültekin’in baba olacağını öğrendiğinden itibaren eşinin doğum yapacağı günü sabırsızlıkla beklediğini söyledi. Oğlu Hüseyin Gültekin’in yanı sıra damadı da madende mahsur kalan Hasan Gültekin (60), “Hüseyin henüz bir yıl önce evlenmişti. Bebeği olacağını öğrendiğinde adeta havalara uçmuştu. İlk bebeklerini ku Ermenek’te meydana gelen maden kazasının ardından yeraltında mahsur kalan işçilerin yakınlarının acılı bekleyişi sürüyor. Maden ocağı dışında gözyaşı döken işçi yakınları zaman zaman arama kurtarma çalışmalarına da katılmak istedi. Görevlilerin elinden kurtulan bir kadın maden ocağının girişine gitmek istedi. Görevliler acılı kadını durdurmakta güçlük çekti. Ayşe Öztürk, ocakta mahsur kalan ağabeyleri Kerim ve Ali Haznedar’ı çaresizce bekliyor. Öztürk, “Hâlâ bekliyoruz ama gelişme olmadı. Türkiye’de ‘Her şey gelişti’ diyorlar. Ama gelin görün ki burada bir boruya ihtiyaç var. ‘Bize umudunuzu yitirmeyin’ dediler, ama biz umudumuzu yitirdik. Biz ağlıyoruz, ama bizden sonrasında belki yarın başka ocakta aynı şey olacak. Neden öğle tatilinde tozun içinde tuvalete gitmeye dahi izin verilmeyip içeride yemek yeniliyor” dedi. Ağabeylerinden birinin 2, diğerinin 3 çocuğu olduğu ve eşinin hamile olduğunu belirten Öztürk, “Meyve bahçelerimiz var. Ancak para etmiyor. Geçim sıkıntısı nedeniyle burada çalışıyorlar. Çocuklara devlet bakıyor ama gidiyorsun bir sürü para veriyorsun. Sigortan olmaz, hiç Kimse durduramadı İki kardeşini bekleyen Şirvan Tuncel de eşinin daha önce bir maden ocağında çalıştığını ancak, göçük sonucu belden aşağısından felç olduğunu ve şu an çalışamadığını söyledi. Bahçelerindeki ürünlerden kazanç elde edemedikleri için bölgede yaşayan erkeklerin maden ocağında çalışmayı tercih ettiğini ifade eden Tuncel, “Şu an iki kardeşimin kurtulmasını bekliyorum” dedi. Dünürü Hüseyin Çolak, madende mahsur kalan Mehmet Alıçlı da “Dünürüm maden ocağında 2 yıldır çalışıyor. İçeriden fazla bilgi alamıyoruz” dedi. İçeride eşinin olduğunu belirten Emiş Baha, “Geldim buraya eşimin ayakkabısının tekini buldum. Teki burada kalmış. Sen eve nasıl geleceksin” diyerek ağladı. Yaklaşık 4 yıldır ocakta çalışan ve içerde mahsur kalan işçi İsmail Gürses’in yakınları Abdullah Varlı ve Gülveren Varlı da sık sık çalışma yapılan bölgeye giderek kum tepesi üzerinden çalışmaları izleyip içeriden gelecek umutlu haberi bekliyor. Mahsur kalan işçilerden 22 yaşındaki Ömer Cansu yaklaşık 2 yıldır burada çalışıyordu. Karaman’ın Başyayla ilçesine bağlı Üzümlü köyünde oturan Ömer Cansu’nun bedensel engelli bir kardeşine yardım edebilmek için, Kamil Yaman ise yaklaşık 7 yıldır, mahsur kaldığı ocakta çalışıyordu. Yaman da 40 yaşlarındaki bedensel engelli bir ağabe Felç olunca... yinin geçimini de sağlıyordu. İki oğlu madende bulunan Şükrü Haznedar, hükümete tepki gösterdi. İşçinin ücretlerini artıran torba yasanın çıkarılmasının ardından hükümetin düzenlemenin arkasında durmadığına dikkat çeken Haznedar, “Gelip burada boy gösteriyorlar. Boy göstermekle olmaz. Yasanın arkasında durmaları gerekirdi” dedi. İşçi yakınları, bakanlara da tepki gösterdi. Bir işçi yakını, tepkisini, “İşçiler öldüğüyle kalır. Her şey patrondan yana. Patronlar yine aynen devam eder” diyerek dile getirdi. Maden ocağında mahsur kalan işçilerden İsmail Gürses’in evinde hüzün ve gözyaşı hâkim. Gürses’in eşi Fatma ve yakınları sinir krizleri geçiriyor. İki çocuğu olan Gürses’ten gelecek iyi bir haber umutla bekleniyor. Ailenin 3 yaşındaki oğlu Mustafa ise “babam bana mama getirecek” diyerek ağlayanları susturmaya çalışıyor. Gürses’in annesi 48 yaşındaki Ayşe Gürses, İsmail’in mahsur kaldığı haberinin ardından hemen maden ocağına gittiklerini, akşam olunca da evlerine dönmek zorunda kaldıklarını dile getirerek, “Akşam soba yakamadım. İsmailim sular içindeyken evde soba yakıp ısınmaya yüreğim elvermedi” diye konuştu. Maden işçiliğinden emekli olan baba Mustafa Gürses ise oğlunun kendisine başka bir madende çalışmayı düşündüğünü söylediğini kaydetti. Fotoğraf: DHA Somalı madenciye izin yok EMRE DÖKER İZMİR Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma Kömürleri AŞ’ye bağlı Eynez ocağında çalışan işçiler, AKP’nin verdiği sözleri tutmaması üzerine Ankara’ya doğru başlattıkları yürüyüşü, maden faciasının yaşandığı Karaman Ermenek’e çevirdi. İşçiler, geçişe izin verilmeyince Soma’ya dönme kararı aldı. Uşak girişinde önceki geceden bu yana bekletilen işçiler, “301 arkadaşımızın öldüğü faciada kurtarma çalışmalarına katıldık. Bu acıyı en iyi biz biliriz. Bırakın orada olalım” diyerek emniyet güçlerine tepki gösterdi. İşçilerin, maaşlarını alamamaları üzerine yaptığı eylemlerden sonuç çıkmayınca, önceki gün 500 kişilik grup olarak Ankara’ya doğru yola çıkmıştı. İşçiler, Karaman’da yaşanan maden cinayeti haberini alır almaz güzergâhını buraya çevirmiş ve yaklaşık 130’u Ermenek’e doğru yola çıkmıştı. Ancak Uşak girişinde otobüslerinin önü polis tarafından kesilmişti. Soma Kaymakamı Mehmet Bahattin Atçı, Eynez Maden Ocağı’nda çalışan işçilerin kalan maaşlarının ödeneceğini söyledi. ‘Babam mama getirecek’