28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 EKİM 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 2006’dan bu yana bini aşkın işçinin hayatını kaybettiği madenlerde kârlılık imalat sanayisini üçe katlıyor Madende kâr kanla geldi u Sanayi Bakanlığı’nın verilerine göre madencilik ve taşocakçılığı sektörü 20062013 yılları arasında yüzde 15.5 kâr yazdı. Aynı dönemde 651 maden işçisi yaşamını yitirdi. Bu yılki ölümlerle birlikte ölüm sayısı 2006’dan bu yana 1005’e çıktı. En çok iş kazasının yaşandığı madencilik sektörü, çift haneli kâr oranıyla tüm sektörleri geride bırakıyor. İş güvenliği önlemlerinin yetersiz olması, denetimsizlik ve ihmaller nedeniyle Türkiye’de işçi ölümünün en çok yaşandığı sektör olan madencilikte yüksek kâr, düşük maliyetle sağlanıyor. Maden şirketleri düşük işçi ve iş güvenliği maliyetleriyle kârına kâr katarken, sektörde yetersiz iş güvenliği tedbirleri nedeniyle işçi ölümleri artıyor. Sanayi Bakanlığı’nın Girişimci Bilgi Sistemi verilerine göre, 20062013 arasında faaliyet kârlılığı en yüksek olan sektör yüzde 15.5 ile madencilik ve taşocakçılığı. İş kazalarının en sık ya Hesap basit: Düşük işçilik, yüksek kâr 18 cana daha mal olan Ermenek’teki maden kazasının ardından 10 yıl önce yazdıkları benzer bir kaza ve ona ilişkin raporla gündeme gelen TMMOB Maden Mühendisleri Odası Eski Başkanı Mehmet Torun, özellikle AKP iktidarı döneminde düşük işçilik, yüksek kâr ilkesiyle çalışan şirketler ve taşeronlaşma ile kazaların her geçen gün daha çok sayıda cana mal olduğuna dikkat çekti. Mühendislik bilim ve felsefesiyle işletilmesi gereken ocaklarda, devletin üstüne düşeni yapmadığını, rödovansla verdiği alanlarda en az iki ya da üç taşeronun iş yaptığını hatırlatan Torun, başka bir konuya daha dikkat çekti. Soma faciasının ardından çokan torba yasa ile iki asgari ücreti şart koşun hükümete ‘zarar ediyorum, madenleri kapattım’ diyerek şantaj yapan işverenin, kısa bir süre önce hükümetle anlaştığı ve madenleri tek tek açmaya başladığı bilgisini vererek, “Gerekli denetimleri yapmayan, şirketlerin verdiği imalatı, planlara işlemeyen Maden İşleri Genel Müdürlüğü kadar, şirket de kusurlu. Zira yapılan iş, karanlıkta, dikenli bir yolda ilerlemek gibi. Önünü görmeden hareket ediyor, karşısına ne çıkacağı belli değil” diye konuştu. 91. Yılında Yaşadıklarımız Cumhuriyete Yaraşmıyor Bayram gününe yine dünyada eşi benzeri görülemeyecek, adı kaza maden cinayeti ile girdik. Çağın rekor katliamı, 301 madencimizin öldüğü Soma faciasından 164 gün sonra Karaman Ermenek’te 18 işçi su basan ocakların içinde kaldı. Kurtarma çalışmaları suyu boşaltamayınca, hükümet bir kez daha ulusal yas ilanı ve bayram şenliklerini yasaklama kararıyla işçilerin acısını paylaşma yolunu seçti! Daha önce su patlaması yaşanmış Hasşekerler madeninde torba yasa önlemlerini çok gören işveren işyerini 15 aylığa kapatmış. İşsizliğe dayanamayan işçilerin kimi yasal haklarından vazgeçmeleriyle üretim 15 gün önce yeniden başlamış. Asgari güvenlik denetimlerinden nasıl geçtiği tartışmalı. Patron yörenin 3 dönem belediye başkanlığı yapmış, AKP’den son adaylığında seçilememiş. Nasıl bir kaderdir ki bu, Soma’da dünyanın en utanılası iş cinayetinin ardından gelen yaşam hakkını savunma arayışlarında çok sayıda ocakta üretim durunca, binlerce madenci açlıkla terbiye edilince yine her koşulda üretim dayatması gündeme girmişti. Aylarca en olumsuz koşullarda çalışanlar alamadıkları maaşları için eylem yapıyorlardı. Onlar yaşadıklarını anlatabilmek üzere Soma’dan Ankara’ya protesto yürüyüşüne çıktıkları saatlerde ocakta, yemek yiyen madencileri patlayan su püskürtüyordu. Somalı işçiler arkadaşlarına koşmak üzere yollarını değiştirdi. Yardıma koşamadan polis şiddeti, gazıyla dağıtıldılar. HHH Bayrama girerken polis şiddeti, gazıyla dağıtılan bir başka grup Validebağ Korusu’nu, ağaçlarını korumak için gece nöbetindeydi. On iki yıllık iktidarlarında ranta teslim edilmiş başta İstanbul, ülke kentleri, kıyıları, ormanları, tarım alanları, tarihi değerlerinde vurgunda dur durak, doyum yoktu. Bildik senaryolardan biriyle, cami inşaatı için güvenlik korumasında inşaat makineleri alan çalışmasına sokulmuştu. İhtar edilenlerin yargı kararlarına uymak gibi bir dertleri yoktu... Tam tarsi demokrasinin olmazsa olmazları yasamayürütmeyargı bağımsızlıklarını ortadan kaldırmak İktidarlarına, tek irade, tek karar vericiye bağımlı kılmak gibi bir dertleri vardı. Aykırı sesler, eleştiriler, hele de kararlar ortadan kalkmalıydı. Ne parlemento dışı, ne de içi muhalefete katlanılamazdı. Hukuk devleti düzeni, yargı kararları da iktidarlarının istemleri, buyrukları doğrultusunda olmalıydı. Yürütmenin kamu yararına aykırı, hakhukuka uymayan kararları için verilen yürütmeyi durdurma, iptal kararlarına karşı ağır eleştiriler, yargıya tehdit, baskılar yetmeyince bilinen yargı operasyonları gündeme giriyordu. HSYK son örnek değil. Yetmedikçe yeni özel görevlendirilmiş mahkemeler, yargıçlar devreye giriyor. HHH Dünkü Anıtkabir bayram töreninde deftere “Halkın oyuyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı” saptamasının yazılmasının da bir amacı olmalı. Cumhuriyetin, insan haklarının, demokrasi ilkelerini, hukuk devleti düzenini, laikliği, insanca yaşamamıza dair ne kadar hakkımız varsa sandık demokrasisine seçilmiş iktidarlarının iradesine bağımlı kılmak... Etkin medyatik güdüleme, algılama ile “seçmen haklarının kullanılması, seçilmiş iktidarın mutlak iradesi, gücüne, kararlarına uyma olarak” kabul ettirilmesi... Yaşam pratiğinde iktidar gücüyle devlet kaynaklarının yandaşlar arasında paylaştırılması sonucunu üretiyor. Üstüne kendilerinden olmayanların dışlanması, cezalandırılmaları eklemlenince Cumhuriyetin kazanımları değerlerinin tüketen bir çarpık yürüyüş, padişahlarının “yeni demokrasisi” tablosu çıkıyor. Atatürk’ün bozkırda yeşil yaratma, çağdaş tarımı özendirme, emeğini, alın terini kattığı, mirasında yeşil alan kalmasını vasiyet ettiği Aatürk Orman Çifliği’nin yok edilmesi değerlerine düşmanlığın siyasi projesi olabilir. Üstüne Çankaya’dan vazgeçişte de aynı kasıt aranabilir. Ancak yargı kararlarını yok saymak, hukuksuz ilk gecekondu düzeninde “Ak Saray” yapmak bir başka boyuta, diktatöryal yönetime geçiş örneği... Bütçe açık vermişken dudak uçuklatan lüks harcamalar, Sayıştay raporlarına giren hukuksuzluklar, güç saltanat, debdebe, görgüzlük örneği dekorasyon, medya korusunca “ihtişam” olarak sunulsa da Cumhuriyet, demokrasi kültürü, düzeni hukuku içinde yeri geçerliliği yok... Sözün özü Ortadoğu bataklığına çekilişimizin, ekonomideki insanı yok sayan gidişin dev sorunlarına hiç yerimiz kalmasa da 91. yıldönümünde yaşadıklarımız Cumhuriyete hiç ama hiç yaraşmıyor. Toplumsal duruş, bireysel sorumlulukla “bir şey yapmalı” demenin zamanı geldi de geçiyor. şandığı diğer bir sektör olan inşaat sektörünün faaliyet kârlılığı ise yüzde 5.6 oldu. Madenciliği yüzde 10.1 ile bilgi ve iletişim sektörü, yüzde 9.7 ile mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler ve yüzde 9 ile insan sağlığı ve sosyal hizmetler izlerken, imalat sanayisinin kârlılığı yüzde 5.9’da kaldı. Buna göre madencilik imalat sanayisini neredeyse 3’e katlıyor. Diğer yandan tüm sektörlerin ortalama kârı yüzde 3.9 ile madenciliğin oldukça gerisinde bulunu yor. Verilere göre madencilik ve taşocakçılığı sektörünün 2013 faaliyet kârı 4.8 milyar TL. Sektör geçen yıl 31 milyar TL net satış yaptı. Madencilik ve taşocakçılığında kayıtlı olarak 118 bin kişi istihdam ediliyor, ortalama ücret 2.282 lira. İmalatta çalışan 3 milyon 270 bin işçinin ortalama ücreti ise 1627 TL. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre ise 29 Ekim 2014 itibarıyla (Ermenek’te henüz haber alınamayan18 madenci dahil değil) 2014 yılı içerisinde madencilik sektöründe hayatını kaybeden işçilerin sayısı 354. Ölüm sayısı 2006’da 79, 2007’de 76, 2008’de 66, 2009’da 92, 2010’da 105, 2011’de 77, 2012’de 61, 2013’te 95 oldu. Buna göre 2006’dan bu yana madencilik sektöründe hayatını kaybeden işçi sayısı 1005’e ulaştı. Yüzde 15.5 kâr sağlanan 20062013 döneminde ise bu kârlılık oranı 651 işçinin canına mal oldu. DİSK’ten ICF işçisine ziyaret CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR DİSK Genel Yönetim Kurulu Genel Başkanı Kani Beko, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesinde bulunan ve 84 gündür çadırda direnen ICF işçilerine destek ve moral ziyaretinde bulundu. Eskişehir Demokrasi Emek Güçleri, demokratik kitle örgütleri, emekten yana siyasi partilerinde hazır bulunduğu basın açıklamasında konuşan DİSK Birleşik Metal İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdardoğlu, fabrika önünde işçilerle, dostlarla iç içe olduklarını dile getirerek “1 ay önce de ICF işçilerinin sorunlarını dile getirmek için Eskişehir’e geldik, yürüdük ve anlattık. Bugün 84. günü, değişen bir şey yok. ICF işçileri haklarını sonuna kadar arayacak, haksızlığa dur demek için mücadeleyi sürdürecektir” dedi. Ziyaret sırasında konuşan Kani Beko da, bakanlıktan yetki belgesi alındıktan sonra işçilerin işten atıldığını hatırlatarak, “işverenlere bu sosyal cinayetleri işleme cesaretini veren ise maalesef hükümetin çıkardığı yasalardır” diye konuştu. u Bir taraftan Soma’nın Yırca köyündeki zeytin ağaçları termik santral için kesiliyor. Diğer taraftan 25 dekarın altındaki zeytin sahalarını “zeytinlik alan” kapsamı dışına çıkarmayı hedefleyen tasarı hâlâ Meclis’te bekliyor. Eğer bu yasa Meclis’ten geçerse Türkiye uluslararası diplomatik bir rezalete de imza atmış olacak. skandalla karşı karşıyayız Zeytincilikte küresel Ülker’de Gıda İş’e üye olan 7 işçi işten atıldı Ekonomi Servisi HAKİŞ’e bağlı Öz Gıdaİş’in örgütlü olduğu Ülker Fabrikasında 7 işçi sendika değiştirdikleri için işten atıldı. Öz Gıdaİş’in yaşadıkları sorunları görmezden gelmesi ve çözüm için harekete geçmemesi nedeniyle istifa ettiklerini belirten işçiler, DİSK/Gıdaİş Sendikası’na geçmişlerdi. İşçiler önceki gün Topkapı’da bulunan fabrikanın önünde işlerine geri dönmek için direnişe başladı. Dünya zeytin üretiminin yüzde 10’unu, zeytinyağı üretiminin ise yüzde 6’sını Türkiye karşılıyor. Ancak 2002’den bu yana ortalama her 2 yılda bir Türkiye’de Zeytinlik Kanunu’nun değiştirilmesi için Meclis’e 6 kez teklif getiriliyor. Bunların 5 tanesi oyçokluğuyla Meclis’ten geçmedi. Son yasa ise Şubat 2013’ten bu yana Meclis’te bekliyor. Zeytinciliğe yönelik yasa tasarısının Meclis’te kabul edilip yasalaşması durumunda bunun uluslararası bir skandal olacağını vurgulayan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi kurucularından Murat Narin, “Bu durumda, Türkiye’nin Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’ne (UZK) üyelik anlaşması ihlal edilmiş olur. O anlaşmada zeytinlik alanlar korunuyor ve siz bunu ortadan kaldırırsanız bu bir skandal olur. Ayrıca Türkiye Uluslararası Zeytin Konseyi’nin şu anda dönem başkanlığını yürütüyor. Eğer yasa Meclis’ten geçerse UZK üyelik yasası olarak adlandırılan yasa da hükümsüz hale gelecek ve diplomatik bir rezalet olacak. Anlaşmayla zeytinlik alanlar korunuyor. Türkiye verdiği sözü tutmayan bir ülke konumuna düşer” dedi. 12 milyon hektar toprak boş Anadolu’da zeytin yetiştirmeye elverişli 12 milyon hektar toprak bulunduğunu aktaran Murat Narin’in konuşmasının satırbaşları şöyle: l Bu alana 3.6 milyar adet zeytin ağacı dikebiliriz. 2025 yıl sonra 20 milyon ton zeytinyağı üretecek kapasiteye ulaşmış oluruz. 1 milyon ailenin geçimi burdan sağlanmış olur. Yanlızca Güneydoğu Anadolu’da 3 milyon hektar zeytin dikmeye elverişli toprak var. Buraya 1 milyar ağaç dikilebilir. 600 bin aileye iş imkânı yaratılabilir. Bu da yağda 2 yılMurat Narin da yurtdışına verdiğimiz para ile yapılabilir. l Türkiye’de zeytinlik alanların neredeyse yüzde 90’ı 25 dönümün altında ve zeytinlik alan ortalaması 1012 dekar civarında. l Tüm dünya zeytin ağacı dikiyor ve üretimini artırıyor. Böyle bir ortamda siz zeytinlikleri koruyup geliştirmek yerine sökerseniz, o zaman ihracatçı olduğunuz bir alanda zeytin ve zeytinyağı ithal etmek durumunda bile kalabilirsiniz. Yırca’da başlayan 21’inci yüzyılda mahsulü üzerinde olan zeytin ağaçlarının dozerlerle yerinden sökülmesini tam bir katliamdır. Ekmek 1 TL’ye çıktı Ekonomi Sevrisi İstanbul’un ardından İzmir’de de ekmeğe yüzde 10 zam geldi. 90 kuruştan satışa sunulan 250 gram ekmeğin fiyatı 1 TL’ye çıktı. İzmirli fırın işletmecisi İshak Küçük zammın aslında ertelenmiş bir zam olduğunu savunarak, “Maliyetler aldı başını gidiyor. Mayanın kilosu 18’ken şu an 38’e çıktı. Bunun dışında doğalgazı, elektriği, personeli var. 10 kuruş zam aslında zam değil. Bu aslında yapılmış zam ilave olan bir zam değil” dedi. Vatandaşlar ise yapılan zamma tepki gösterdi. Ekmek fiyatlarında düşüş yapılmasını beklerken fiyatların arttığını belirten bir vatandaş, “Asgari ücretle geçiniyoruz. Eve 10 ekmek alsak günlük 10 TL. Çoluk çocuk evin gideri var. Biz ne yapacağız bilmiyorum” diye konuştu. Buğday üretimi yüzde 14 düşecek Ekonomi Servisi Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2013’te 22 milyon 50 bin ton olan buğday üretiminin, bu yıl yüzde 13.8 azalarak, 19 milyon tona ineceğini söyledi. Bayraktar yaptığı yazıyı açıklamada kuraklığın 20132014 üretim sezonunda buğday, arpa başta olmak üzere tahıl üretimini çok olumsuz etkilediğini vurgulayarak, “Birçok çiftçimizin tek gelir kaynağı olması ve yılda sadece bir defa ürün alınması nedeniyle buğdayda kaliteli ve bol ürün için toprak hazırlığı, ekim, bakım gibi kültürel işlemlerin tekniğine uygun yapılması gerekir” dedi. Ankara AVM çöplüğüne dönecek Ekonomi Servisi Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Ankara kişi başına düşen alışveriş merkezi (AVM) metrekaresi bakımından Türkiye’de ilk sırada bulunduğunu savundu. Palandöken, “Halihazırda 38 AVM başkent Ankara’da bulunuyor. 4 tanesinin de yıl sonuna kadar açılış çalışmaları devam ediyor. Böyle giderse Ankara AVM çöplüğüne dönecek” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle