04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 OCAK 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Antonio Pirolli yönetimindeki İDSO İstanbul’da çok çalınmayan türde, ağırbaşlı bir program hazırlamıştı Lied söylemenin ayrıcalığı Kış ortasında bize festival coşkusu yaşattığı için İşsanat’a teşekkür ediyoruz. Istanbul’a dünyanın en ünlü topluluk ve solistlerini getiriyor. Geçen hafta dünyaca ünlü kemancı Joshua Bell’in solistliğinde ve yönetiminde tarihi İngiliz topluluğu Academy of St. Martin in the Fields’i dinledik. Joshua Bell, elindeki Stradivarius’un altınçağı kemanıyla yağ gibi çalabiliyor ama becerisine güvenerek tempoları da çok hızlandırabiliyor. J.S. Bach’ın ünlü Chaconne’unu özgün yazısıyla, eşliksiz dinlemeyi yeğ tutardım. Beethoven’in Eroica senfonisine taze bir soluk getirdi ama topluluğu birinci rahleden yönetirken bedeninin abartılı devinimi gözünü kapatmayan dinleyici için yorucuydu. Gelecek Çarşamba İşSanat’taki Shlomo Mintz, Itamar Golan ve Dmitry Yab u Soprano Deniz Yetim, Wagner’in Wesendonck liedlerinde ve Mahler’in 4. Senfonisi’nde koyu ses rengi, abartısız dinamikleri, güzel legatolarıyla lied sanatındaki bilge yorumculuğunu kanıtladı. lonsky gibi dev sanatçıların triosunu merakla bekliyoruz. Geçen hafta Zorlu Center’da dinlediğim İDSO konseri aynı geceki BİFO’nun yeni yıl konseriyle örtüştü, dolayısıyla soprano Çiğdem Soyarslan’ı kaçırmış oldum. Antonio Pirolli yönetimindeki İDSO ise İstanbul’da çok çalınmayan türde, ağırbaşlı bir program hazırlamıştı: Soprano Deniz Yetim, Wagner’in Wesendonck liedlerinde ve Mahler’in 4. Senfonisi’nde koyu ses rengi, abartı raz daha iyileştirilmiş bir akustik vardı, ses dağılmıyordu. Bu şanlı salonun teknik uzmanları mutlaka giderek elektronik akustikle doğal akustik arasında bir denge sağlayacaklar herhalde. Kemal Önsoy’un Sırrı Murat Pilevneli’nin Istanbul Art News’i (IAN) Türkiye’deki çağdaş sanatı tüm boyutlarıyla yansıtan başarılı bir yayın. IAN’nin Ocak 2014 tarihli sayısında Mustafa Doğulu’nun “ArtPrice’ın Türkiyeli Yedi İsmi” başlıklı haberi vardı. Çağdaş sanat pazarına ilişkin raporları ile tanınan ArtPrice’ın 2013 raporunun yayımlandığı, 1945 ve sonrasında doğmuş sanatçılardan oluşan 500 sanatçılık listede Türkiye’den 7 sanatçının yer aldığı belirtiliyordu. İlk sırada 162.5 milyon Avro ile JeanMichael Basquiat vardı, ikinci sırada 40 milyon Avro ile Jeff Koons, üçüncü sırada 25 milyon Avro ile Christopher Wool’du. ArtPrice sıralamayı müzayedelerdeki satış tutarları üzerinden yapıyor. Türkiye’den Kemal Önsoy 1 milyon 130 bin Avro’luk satışla listeye 124. sıradan girmiş. 469 bin Avro ile Canan Tolon 250., 331 bin Avro ile Azade Köker 338., 307 bin Avro ile Ahmet Oran 346., 290 bin Avro ile Mustafa Ata 359., 229 bin Avro ile Haluk Akakçe 429. ve 181 bin Avro ile Selma Gürbüz 496. sırada. Listedeki tüm sanatçılarımız uluslararası koleksiyonlara girmiş, eserleri müzelerce satın alınmış. Mustafa Doğulu bu yedi sanatçımızın müzayedelerdeki 10 yıllık satış grafiğini de çıkartmış. Kemal Önsoy 2003’te 1000 Avro altındayken 2008’de 50 bin Avro, 2009’da 500 bin Avro satışa ulaşmış ve 2011’de 1 milyon Avro sınırını geçmiş. ArtPrice’a göre 2013’de Önsoy’un 42 eseri müzayedelerde satılmış ve en yüksek değerle satılan eseri 106 bin Avro’ya ulaşmış. Hakkında “en çok kâr getiren sanatçı” haberleri çıksa da müzayedelerde satılan eserlerinin yüksek fiyatlarıyla sözü edilse de aslında bir “sır”. Kemal Önsoy 2004’te Galeri Nev’deki kişisel sergisinden 9 yıl sonra 23 Kasım30 Aralık tarihlerinde Antrepo 3’te büyük bir sergi açmıştı. Ama o sergi de pek haber konusu olmamış, eserleri hakkında bir yoruma, eleştiriye de ulaşamadım. Hemen her yerde tek bir biyografisi var. “Kemal Önsoy 1954 Eğridir doğumlu. 1980 yılında İstanbul Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu (şimdiki adıyla Marmara Üniversitesi) Resim Bölümü Ergin İnan Atölyesi’nden mezun oldu. İlk sergisini 1979 yılında İstanbul’da yaptı. Venedik Bienali (1990), 4. İstanbul Bienali (1995), 7. İstanbul Bienali (2001), São Paolo Bienali (2002), İstanbul Modern Müzesi (20052006) ve Santral İstanbul’da (20072008) eserleri yer aldı” deniyor. Fotoğrafı yok, röportajı yok. Hakkında çok az haber çıkmış. Genellikle ekonomi sayfalarında adı geçiyor. Sabah 26.10.2013’te “Müzayedelerde 46 Önsoy eseri toplam 2 milyon 307 bin TL’ye satıldı. Şimdiden geçen yılki cirosu yüzde 33 arttı” diye yazmış. 28 Eylül 2005’te Milliyet’te “İstanbul Yaya Sergileri kapsamında Tünel Meydanı’nda sergilenen Kemal Önsoy’un Ayşe Erkmen’e ait heykel üzerine gerçekleştirdiği ‘Karşılıklı Yardımlaşma’ adlı eser kimliği belirsiz kişilerce yakıldı” haberi çıkmış. Bir de 27 Kasım 2011 tarihli Takvim’de Kemal Önsoy’un bir sanat galerisine giderek müzayedeye konacak kendisine ait diye bilinen bir resmin arkasına “Bu resmi ben yapmadım” diye yazıp, altına da imzasını attığı, eserin bir müzayedede satılmasının imkânsız hale geldiği haberi var. Kemal Önsoy her şeyin reklama bağlı olduğu, eserin değil sanatçının pazarlandığı bir çağda hiç ortada görünmeden, şahıs olarak bilinmeden sadece eserleri ile büyük bir başarı öyküsü yazıyor. Acaba, Kemal Önsoy’un başarısının sırrını çözüp onun izinden gidecek başka sanatçılar olacak mı? Borum’da bir oda topluluğu Bodrum, artık birçok aydın kişinin yazlı kışlı oturduğu bir ilçe. Onlar da büyük kentlerdeki kültürel alışkanlıklarını her mevsim arıyan kişiler. Yaz aylarında konserler ve festivallerle çok hareket olsa da kışın ıssız kalıyordu. Şimdi Bodrum’da yeni bir girişim var: Belediye reisi Mehmet Kocadon’un himayesinde ve viyola sanatçısı Nadi Atasoy’un öncülüğünde bir oda orkestrasının tohumları atıldı. Her ay Nurol Kültür Merkezi’nde, ünlü bir solistin katılımıyla düzenli konserler başladı. Kimi emekli, kimi aktif orkestracı olan üyeler giderek daha geniş bir kadro oluşturmayı, hatta ilerde bir senfoni kurmayı umuyorlar. Son konserin solisti flütçü Bülent Evcil topluluğun ve izleyicinin niteliğini övdü. Belediyeden de kadro sağlanırsa sanatçıların yeri sağlamlaşacak ve topluluk Bodrum’un zenginlikleri arasına katılacak. sız dinamikleri, güzel legatolarıyla (bağlı söyleme) lied sanatındaki bilge yorumculuğunu kanıtladı. İstanbul Devlet Operası’nın kadrosunda yer alan ve Güzin Gürel ile çalışan sanatçı gelecek ay Baku’da Tosca söyleyecek. Sonra da dünyanın en büyük yarışmalarına hazırlanıyor. Yolu açık olsun. Şef Pirolli’nin bilge yönetimiyle bu konserde 19. yüzyıl sonundaki Postromantizmin derin havasını soluduk. Bu kez Zorlu’daki büyük salonda bi 19. İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ Kültür Servisi İKSV tarafından düzenlenen 19. İstanbul Tiyatro Festivali’nin ilk sürprizlerinden biri Polonyalı dans topluluğu Baltık Dans Tiyatrosu olacak. 2010 yılında dansçı ve koreograf Izadora Weiss’ın öncülüğünde genç ve yetenekli dansçıların girişimiyle kurulan Baltık Dans Tiyatrosu, Shakespeare’in “Bir Yaz Gecesi Rüyası” adlı yapıtının farklı bir yorumuyla 31 Mayıs 2014 tarihinde yapılacak iki gösteri ile Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde olacak. Ayrıca, ENKA Kültür Sanat ve İstanbul Tiyatro Festivali ortaklığı ile Baltık Dans Tiyatrosu’nda solist dansçı ve “Bir Yaz Gecesi Rüyası”nın baş dansçısı da olan Radoslaw Palutkiewicz, iki günlük bir atölye çalışması gerçekleştirmek üzere şubat ayında İstanbul’a gelecek. 19. İstanbul Tiyatro Festivali, 9 Mayıs5 Haziran 2014 tarihleri arasında oyun, gösteri, performans ve etkinliklerden oluşan zengin bir programla tiyatroseverlerle buluşacak. Kültür Servisi 97 yaşında aramızdan ayrılan ve uzun yıllar Osmaniye Karatepe’deki buluntuların korunması amacıyla yerinde onarımlarını gerçekleştiren Prof. Dr. Halet Çambel için dün İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde bir tören düzenlendi. Çambel’in kendi fotoğrafının yanı sıra tabutunda, “Karatepe’nin Anası” yazılı bir kilim de yer alıyordu. Çambel, bugün saat 12.00’de Muğla Üniversitesi’ndeki törenin ardından Akyaka’da eşi Nail Çakırhan’ın yanında toprağa verilecek. Ayrıca saat 13.00’te Osmaniye Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Müze Müdürlüğü ile Kadirli Kaymakamlığı’nın işbirliğiyle Karatepe Aslantaş Açıkhava Müzesi’nde Çambel için bir anma töreni gerçekleştirilecek. Dünkü törene, aralarında İstanbul Üniversitesi Rektör Vekili Mahmut Ak, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Özkan, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Gülay Barbarosoğlu, Prehistorya Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, eski Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşe Soysal, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Özgür Özarslan, Bilim Akademileri Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Alpar, eski Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yücel Kanpolat, “Halet Hanım Destanı” kitabının yazarı İsa Küçük, Prof. Dr. Aslı Özyar, Alman Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Felix Pearson, Karatepe Kilim Kooperatifi Başkanı Cengiz Cafri, Osmaniye Belediye Başkanı Kadir Kara, Osmaniye Vali Yardımcısı Ali Çavdar, Cengiz Bektaş, gazetemiz yazarı Orhan Bursalı, İstanbul Arkeoloji Müzesi Mü Fotoğraf: UĞUR DEMİR Baltık Dans Tiyatrosu geliyor ‘Karatepe’nin Anası’na veda PROF. DR HALET ÇAMBEL BUGÜN MUĞLA’DA TOPRAĞA VERİLECEK Kültür Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları sanatçısı Kemal Bekir İzmir’de tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Kemal Bekir, 16 Ocak Perşembe günü Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde saat 10.00’da düzenlenecek anma töreni sonrası Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Kemal Bekir yaşamını yitirdi Halet Çambel, o sevgi dolu anıt insan, hiç ama hiç yitmeyecek bütünüyle çalışmalarıma verebileceğim” diyendi o… Prens Claus Ödülü verildiğin12 Ocak 2014 / Pazar… Troya’dayım. Hade, bu büyük ödülle birlikte verilen parasal let Hanım’ın öğrencisinin öğrencisi, Troya ödülü, başında bulunduğu kazıya verendi o. kazısı başkanı Rüstem Aslan’la konuşa koSevgi tabanlı disipliniyle, öğrencilerinnuşa dolaşıyoruz. Sağlam duruş, kuşaktan ku ce çok sevilen, sayılan, bütün davranışlarıyla şağa aktarılmış diye düşünüyorum... inanılan kişiydi. Öğrencileriyle düşünce evreRüstem’e bir telefon gelinini, her şeyini paylaşabiliyordu. yor: Halet Çambel’i yitirdik. Ayrıca, onları izliyor, eksikleri u Bana, bütün Uzun süre algılamıyogedikleriyle ilgileniyordu. Cumhuriyet kuşaklarına, rum yitirilenin Halet ÇamAlan çalışmalarıyla eğitim çabel olduğunu sanki bile istelışmaları tam örtüşüyordu. Yebir kültür vatanı ye… Halet Çambel nasıl yitiştirdiği kişilerden kimileri de verenlerin başındaydı o. ter? Neden sonra gerçeği aldostum oldu… Onlarda da HaAldığını kat kat artığıyla, gılayabildiğimde, şaşkınlaşılet Hanım’ın ilkelerini izlemenin ölçülemeyecek denli yorum. Derken bütün yaşamutluluğuna eriştim. mı evre evre akıyor düşünÇayönü’ndeki kazılarıyla daha çoğunu veren bir cemde... Anadolu’nun, elbette yeryüzüCumhuriyet kızıydı, Bana, bütün Cumhuriyet nün tarihi değişti. Karatepe’de, aydınıydı baştan beri. Bilim yalnız arkeolog olarak değil, kuşaklarına, bir kültür vatanı verenlerin başındaydı o. çevre insanının kalkınması yarakişisiydi sonuna dek... Onunla ilgili bir yazımın başrına yaptıkları da başlı başına bir lığında dile getirdiğim gibi destandır. bir “anıt insan”dı. Aldığını kat kat artığıyla, Son Hitit yerleşmelerinden Karatepe’yi suölçülemeyecek denli daha çoğunu veren bir lar altında kalmaktan kurtaran odur. O günCumhuriyet kızıydı, aydınıydı baştan beri. Bi lerdeki çabası, savaşımı, benim de bütün yalim kişisiydi sonuna dek… şamımda yol gösterici oldu. Birçok kişinin küsüp bir köşeye çekileceO sevgi dolu ANIT İNSAN elbette süreği, 1960’ta 147’ler olayında, üniversitesinden cek… Hiç ama hiç yitmeyecek… ayırdıklarında bile, “Ne iyi, şimdi kendimi ([email protected]) CENGİZ BEKTAŞ Bir kültür vatanı verdi Deniz Yetim dürü Zeynep Kızıltan, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Sekreteri Sami Yılmaztürk’ün de bulunduğu çeşitli alanlardan çok sayıda akademisyen, arkeolog, müzeci, mimar, öğrenci katıldı. “Halet Hanım bir arkeologdan önce bir aydındı” diyen Mehmet Özdoğan şunları söyledi: “Halet Hanım, ‘Bir aydın önce kendisine olan saygısını yitirmemesi gerekir. Üniversite bir işyeri değildir, görevdir. Toplumumuza olan borcumuzdur’ derdi. Üniversiteden iş olarak söz edenlere kızardı.”Çambel’in mesleki yaşamının yanı sıra insancıllığından söz eden Özgür Özarslan, “Hizmet ettiği bilim dalı prehistoryayı sadece toprak altında görmeyip toprak üstünde de yaşayan bir insandı” dedi. Felix Pearson ise şunları söyledi: “1936’da doğduğu şehir olan Berlin’de düzenlenen olimpiyatlara katılan Çambel, Hitler ile tanışmayı reddetmişti. O zaman daha 20 yaşında olan birisinin bu şahsi cesareti beni çok etkilemiştir. Bu yolla da Almanlar bir Türk kadından çok şey öğrenebilirdi.” Karatepe Kilim Kooperatifi Başkanı Cengiz Cafri ise Çambel’i şu sözlerle uğurladı, “Bize ışık tutan bir insanı sizler ‘hoca’, ‘arkeolog’, ‘bilim adamı’ olarak görüyorsunuz. Biz ise bir ‘ana’ olarak görüyoruz. Bizim anamızdır. Karatepe’nin anasıdır. Eserlerini de bir ana yadigârı olarak kabul ediyoruz.” Tören sonrası Çambel’in naaşı kurucusu olduğu prehistorya anabilim dalı koridorlarından geçirilerek Muğla’ya uğurlandı. Miyazaki’nin veda filmi !f İstanbul’da Kültür Servisi Anime dünyasının usta ismi Hayao Miyazaki’nin sinemaya veda filmi “Rüzgâr Yükseliyor” (The Wind Rises), Türkiye’de ilk kez 13. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nde. “Rüzgârlı Vadi”, “Gökteki Kale”, “Ruhların Kaçışı” gibi her biri başyapıt sayılan filmleriyle anime tutkunlarını büyülemiş Miyazaki bu son filminde, 2. Dünya Savaşı’nda kullanılan Mitsubishi A6M Zero avcı uçaklarının tasarımcısı Jiro Horikoshi’nin hayatını anlatıyor. Miyazaki’nin, “Silahlarla işi yoktu. Tek arzusu nadir güzellikte uçaklar yapmaktı” diye tanımladığı kahramanı Horikoshi’yi uçma tutkusu olan ve ordu tarafından kullanılmış bir mucit olarak yorumladığı film, bu yorumu nedeniyle Japonya’da milliyetçi kesim tarafından ağır eleştirilerle karşılanmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle