Katalog

SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2013 PAZAR 6 HABERLER Pakistan ve Kenya’daki saldırıları kınayan Erdoğan dinci örgütlere ilk kez açıkça yüklendi ‘El Kaide terör örgütü’ Yurt Haberleri Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan, Denizli’de toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada Kenya ve Pakistan’da düzenlenen kanlı saldırılara tepki gösterdi. İslamın barış dini olduğunu söyleyen Erdoğan, “Neymiş, İslam adına yapıyormuş. Hadi ordan, neyi İslam adına yapıyorsun?” ifadelerini kullandı. Erdoğan, terör ve İslam kavramlarının yan yana getirilmesini ‘ırkçılık’ olarak niteleyerek şöyle konuştu: “Dünyanın her yerindeki vahşi, insanlık dışı saldırıları kınıyoruz. Terörün dini olmaz. Hele hele, İslam ve terör kavramlarının yan yana gelmesini biz asla kabul etmeyiz. Müslüman ve terörist kavramlarını yan yana getirecek insanlık dışı saldırılarda bulunanlar, İslama en büyük zararı vergütleri arasında ayrım yapanlar, iyikötü diye sınıflandıranlar, göz yumanlar, terör ateşine körükle gidenler, teröristler kadar suçludur, onlar kadar canidir.” Erdoğan, Denizli’den önce gittiği Kırşehir’de de 26. Ahilik Haftası kutlamalarında vatandaşlara hitap etti. Demokratikleşme paketine yönelik mesaj veren Erdoğan, “Paketi İmralı ya da terör örgütü istedi diye yapıyorlar” iddiaları olduğunu belirterek “Elinize dilinize dursun. Ne alakası var? Bu ülkede yaşayan herhangi bir vatandaşımıza, etnik yapıya, inanç grubuna biz bir şey verdiğimiz zaman ‘onlar dayattı diye verdi’ anlayışıyla mı bakacaksınız? Hakkı olduğu için veriyoruz” dedi. MUHALİF BASINA YİNE DAVET YOK Laiklikte Büyük Kırılma Hayır öyle az buz değil, bayağı bir kırılma söz konusu. 11 yıldır tartışma nasıl başladı, hangi aşamalardan geçti anımsayan var mı? Sizi kastetmiyorum, tabii ki unutmadınız! Yani laiklik üzerine tartışmaları... Yeni rejimin, yeni liderin hayranı, ayran, para pul, unvan, ekran köşe budalası yarım okumuş takım, laikliği önemseyenlere koro halinde “laikçiler” diye saldırıyordu... Tabii burada kilit nokta, kim saldırttı ve ne adına hangi amaçla... Bunu da biliyorsunuz... Neymiş, önemli olan liberalizm, liberal demokrasi, birey hakları imiş. Laikliği toplum, ülke yönetiminin, rejimin merkezine oturtursanız, demokrasi, liberalizm, birey ve hakları ortadan kalkar ve önemsenmezmiş. Katı laik tutum yani laikçilik diktatörlükmüş. Laikçilik esas Kemalist diktatörlüğün de temeliymiş. Laikçilik de Kemalist ideoloji de yıkılıp giderse demokrasi gelirmiş. Şüphesiz bu “rejim tartışması” türban üzerinden başarıyla yapıldı ve bugün geldiğimiz nokta, yelkenlerini durmadan bir din devleti, ülkesi ve rejimi için dolduran bir iktidar yapılanmasıdır. Siyasal İslami yönetim, artık böyle bir ülke için, ilköğretimden itibaren insan yetiştiriyor. Laikliği fiili uygulamada devlet ve yönetim dışı bırakıyor. HHH Cumhuriyet’in dünkü manşeti, Diyanet’ten 5 bine yakın din görevlisinin devlete, öğretmenliğe yatay geçişini anlatıyordu. Son öğretmen atamalarında da temel bilimsel alanlarda o kadar öğretmen açığı varken ve hepsi atama beklerken 3 bin kadar kadronun neredeyse tamamı din öğretmenliği için kullanıldı. Dozu ve şiddeti neredeyse her gün artırıyor. Başbakan durmadan tekrarlıyor: İslami bir gençlik yetiştireceğiz. Eğitimde yapılan neredeyse tüm değişikliklerin amacı bu. Yurttaşların çocuklarını nasıl yetiştireceği meselesini hakkını, hukukunu, iradesini devralan ve buna karar veren bir devlet, ne laik bir devlet ve hükümet olabilir ne de seküler bir toplum istemektedir. Yaklaşık tanımı veya özü, dinin devlet ve siyaset işlerinden ayrılması demek olan laiklik, bu iktidarın parça parça yok ettiği bir ilke olmuştur. Başbakanlık makamında oturan bir yetkilinin, hem okul yönetimini hem aileleri seçmeli derslerde din derslerini seçmeleri konusunda uyarmaya zerre kadar hakkı yoktur ve bu tutumuyla anayasayı çiğnemektedir. Öyle ki din derslerini aktif olarak öğrencilere tavsiye etmedikleri gerekçesiyle öğretmenler hakkında soruşturma bile açılabilmekte. Bu kadar ayan beyan ve bu kadar utanmazca bir uygulama! Laiklikte devlet okullarında sadece bilimsel bilgilere dayalı bir eğitim verebilir. Ama iktidar 4+4+4 eğitim yasasıyla, dini ölçek ve boyutuyla İslamileşmeyi yurttaşlara dayatıyor. İktidar, dahası yerel yönetimler marifetiyle de toplumda seküler hayatın mezarını kazıyor, örneğin ramazanda Anadolu’da yemek yiyemeyen ve sürekli toplumsal dini bir baskı altında yaşadığını hisseden bir yurttaş, nasıl bir toplumda yaşıyor? Bir arada yaşama hoşgörüsünün temelleri dinamitleniyor. Özellikle Alevilere yapılan budur ve tam anlamıyla bir Sünni diktası hüküm sürüyor, ülke hem dinsel hem de mezhepsel parçalanıyor... İktidar Diyanet’i de fiilen toplumu İslamileştirmenin aracı olarak kullanıyor. Bu iktidar, eğitim ve yönetim konusunda attığı her adımda “dini, İslami bir ölçü, ölçek, ilke, temel” ve kendine parasal bir fayda gözetiyor. Toplumun çok farklı parçalarını bir arada tutan ve tutacak olan seküler toplum ve laik yönetim, büyük ölçüde sakatlanmıştır ve Türkiye’yi bir arada tutan bağlar baltalarla kesilmektedir. HHH Laikçilik diye bir şey yok. Laiklik ya vardır ya yoktur; laiklik kılık kıyafet tartışması değildir; ne yazık ki koskoca bir düşünce sistemi, demokrasi, kılık kıyafete indirgenmiş ve sonuçta bir tek adamın İslami diktatörlük sistemi inşa edilmiştir. Laikçi diye sisteme saldıranların hepsi, İslamı bir güç ve yönetim aracı olarak bol bol kullanan bir diktatörlüğün temellerini inşa için kullanılan basit birer tuğlalardır. Paket değil suçlama Sansürle açıklanıyor Haber Merkezi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Demokratikleşme Paketi”ni açıklayacağı yarınki basın toplantısına muhalif basın davet edilmedi. Başbakanlık, davet etmediği kurumlara “Siz de canlı yayından izleyin” dedi. Başbakanlık’tan önceki gün yapılan bilgilendirmede, Erdoğan’ın Başbakanlık Yeni Bina’da 11.00’de düzenleyeceği basın toplantısı için yazılı ve görsel basından genel yayın yönetmenleri ve temsilcilerinin davet edildikleri belirtilmişti. Bu çerçevede kurumlar tek tek aranarak toplantıya davet edildi. Kurum yöneticilerinin yanı sıra, gazete ve televizyonların Başbakanlık muhabirleri de toplantıyı canlı izleyebilecek. yıl yaşamını yitiren sanatçı Neşet Ertaş anısına düzenlenen Neşet Ertaş 1. Altın Bağlama Kültür Sanat Ödülleri Töreni’ne katıldı. Erdoğan, aralarında Bediha Akartürk, Orhan Gencebay, Ahmet Özhan, Belkıs Akkale, Fatih Kısaparmak, Safiye Soyman’ın da bulunduğu sanatçılarla Neşet Ertaş’ın Gönül Dağı adlı türküsünü söyledi. Erdoğan tören öncesi de Ertaş’ın kabrini ziyaret etti. Termal Gönül Dağı’nı söyledi kissos Hotel’de geçen Erdoğan, Ma miştir. İslam adına masum insanları öldürme yetkisini, Allah kimseye vermemiştir. Bir insanı öldüren, tüm insanları öldürmüş gibidir. Bu bizim dinimizin emridir. Bu terör örgütleri, El Kaide ve saire... Bunlar İslam ile terörün yan yana anılmasına neden olmuştur. Bu iki kavramı bir araya getirerek İslamofobiyi yaymaya çalışanlar; en büyük ırkçı, en büyük ayrımcıdır. Terör ör ‘Sorulardan korkuyorlar’ Adı “demokratikleşme paketi” olan bir paketin açıklanacağı toplantının organizasyonunda yine antidemokratik bir tavır ortaya kondu. Halk TV, Sözcü, Aydınlık, Birgün, Sol, Yeniçağ, Özgür Gündem, Hayat TV ve İMC TV’nin temsilci ve yönetmenleri toplantıya davet edilmedi. Halk TV Genel Müdürü Şaban Sevinç, “Bu yaptıkları ne ilk, ne de son. Gazetecilerin soru sormasından korktukları için, gazeteci kılıklı yandaşlarını çağırıyorlar. Davet edilip edilmemeyi ciddiye almıyoruz. Davet etmemelerinden de şeref duyuyoruz” dedi. Evrensel Gazetesi Ankara Temsilcisi Sultan Uçar da “Başbakan, çok geniş bir katılımla paketi açıklayacağını söylemişti. Geniş açıklamadan herhalde yandaşlarını kastediyor. Tırnak içerisinde demokratikleşme paketi, antidemokratik bir sansürle açılıyor. Bu da paketin içeriğine yönelik ipuçlarını da veriyor” diye konuştu. Aydınlık Gazetesi Ankara Temsilcisi İsmet Özçelik ise “Yalnız bu toplantı için değil, bugüne kadar Başbakan’ın katılacağı hiçbir toplantı için davet almadım. Başbakan’ın bizi çağırmamasını da çok garip karşılamıyorum” dedi. AKP’ye ilk ‘paket’ gitti İstanbul Haber Servisi Demokrasi Denetçileri adlı bir grup, yarın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklayacağı “Demokrasi Paketi”nden önce kendi paketini hazırlayıp AKP’ye gönderdi. Sirkeci’deki Büyük Postahane’den AKP’ye gönderilen demokrasi paketinin içine Gaz maskesi, Kürtçe sözlük, saz, haç. sivil anayasa ve oy pusulası konuldu. Grup adına yapılan açıklamada katılımcı demokrasinin yollarının açılması istendi. Başbakan gözaltıları DENİZLİ (Cumhuriyet) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, dün gerçekleştirdiği Denizli ziyareti öncesi Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesi 25 kişi gözaltına alındı. Denizli’de gözaltı dalgası sabah erken saatlerde başladı. Erdoğan’ın kentte olası protesto ihtimalini göz önünde bulunduran polis, sabah erken saatlerde TGB üyelerini evlerinden almaya başladı. TGB’lilerin mizahi içerikli olarak hazırladığı pankartlara da el konuldu. Gizli Tanıdık Sevgili İlhan Taşcı tam da yukarıda anlattığım sistemin hukuk ve yargı aracıyla nasıl kurulduğunu ve işlediğini anlatan kitabı yazdı: Gizli Tanıdık! İlhan, kim bu gizli tanıklar, ne anlatıyorlar, diye soruyor ve yanıtını veriyor. İlhan’ın sergiledikleri bir hukuk ve yargı faciasıdır. Ancak keyfi bir yönetimde, bir diktatörlükte görülebilecek nitelikte olaylardır. Savcıların ve polisin kullandığı ve normal koşullarda hiçbirinin mahkeme olarak kabul edilemeyeceği “mahkeme”lerin de mahkumiyet kararlarını dayandırdıkları “gizli tanıklar” yargının nasıl katledildiğinin yaşayan delilleridir! İlhan’ın anlattıkları, bir diktatörlüğün, huku ku, yargıyı, insanları mahkum etmek için sadece bir bahane olarak kullandığının resmi geçididir. O kadar yani.. İktidar, İslami ve tek adam diktatörlüğünü, önemli ölçüde de yasalarla meşru temelde yargı eliyle yürütüyor. Yargı, iktidarın bir numaralı dönüştürme aracıdır. Silivri’de Ergenekon ve Balyoz davalarından mahkum olan bütün masumlar da bu aracın kurbanları.. “Gizli Tanıdık” için İlhan’a koskoca bir teşekkür. Kitap sizleri bekliyor.