15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2013 PAZAR 10 HABERLER CUMARTESİ ANNELERİ’NDEN 12 Eylül’ün ardından apar topar idam edilen Veysel Güney’in hikâyesi yürek burkuyor ‘Onu içimize gömdük’ Yargılama yapılmadı 28 Aralık 1980 günü sabaha karşı Gaziantep’te ihbar üzerine düzenlenen bir operasyonda Veysel Güney yaralı, arkadaşı İhsan Özer ise ölü olarak ele geçirildi. Çatışmada ölen Teğmen Şahin Akkaya’nın faili olarak yargılanan Güney, idama mahkum edildi. Güney’in ilk ifadesini alan emekli savcı Mete Göktürk, “Adaleti Gördünüz mü” adlı kitabında bu olayla ilgili olarak “Çatışmada Güney’in silah kullandığına ilişkin bir kanıt elde edememiştik. Benim ilk tespitlerimle mahkeme kararında varılan sonuç örtüşmüyordu. O günlerde yaşanan ortamın olağandışılığı göz önüne alındığında yargılamanın tarafsız ve adil yapılmamış olacağına ilişkin kuşku duyuyordum” diyecekti. TÜREY KÖSE 444. EYLEM tarafsız MALATYA “Mezarımı yol kenarına kazın/ Üzerine devrim şehidi yazın/ Başına yumruklu yıldız kazın/ Gidiyorum ölümsüzlüğe hoşça kalın...” Veysel Güney, Malatya Hekimhanlıydı. 12 Eylül askeri darbesinin ardından yakalandı. 11 gün arayla yapılan 2 duruşmada idama mahkum edildi. 10 Haziran 1981 tarihinde sabaha karşı Gaziantep E Tipi Cezaevi’nde idam edildiğinde henüz 24 yaşındaydı. Devrimci Yol hareketinden, darbeden sonra idam edilen ilk isim olan Veysel’in son isteği, “sigara içmek” ve “babasına mektup yazmaktı.” Yazdı ancak mektup, örgüt propagandası içerdiği gerekçesiyle babasına verilmedi. Cenazesi ailesine teslim edilmedi, 32 yıldır akıbeti bilinmiyor. Ailesine 25 yıl sonra verilen son mektubunda “Ben kimseyi öldürmedim, suçsuzum” dedikten sonra yukarıdaki dörtlüğü yazmıştı “Vasiyet” olarak... Güney’in son mektubu, 25 yıl sonra ailesine iletildi. Cenazesinin akıbeti hâlâ bilinmiyor. Güney’in ailesinin, yol arkadaşlarının ve bazı siyasetçilerin çabaları sonuçsuz kaldı. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, olayın takipçisi oldu ve Veysel Güney’in doğduğu köye anıtmezar yaptırdı. Artık Veysel Güney’in yakınlarının “sembolik” de olsa gidip ziyaret edebilecekleri bir mezar taşı var. Güney’in vasiyeti de yerine getirildi. Mezarı yol kenarında, üzerinde “devrim şehidi” yazıyor, başına yumruklu yıldız kazınmış. Mezarı başında dün düzenlenen törene köylüler, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, Devrimci 78’liler Federasyonu, ÖDP, Halkevleri ve CHP’liler katıldı. Anıt başında toplanan bini aşkın kişi “Veysel Gü 32 yıldır bulunamayan Veysel Güney’in artık ‘sembolik’ bir anıtmezarı var ney ölümsüzdür”, “Tek yol devrim” sloganları attı, marşlar söyledi. Köylüleri, yol arkadaşları Veysel Güney’i anarken; ailesi hüzünlüydü. Yaşlı babası Ali Güney’in gözleri doluyordu sık sık. Kardeşi Meral Güney, “Hem mutluyum, hem hüzünlüyüm. Şimdi en azından bir mezar taşı var” diyordu. Diğer kardeşi Ayhan Güney, “Bize mezarını vermediler ama kalbimizde yaşatıyoruz” derken o acı günü şöyle anlatıyordu: “Bizi idamdan önce yanına götürdüler, elleri arkadan kelepçeliydi. Boğazına çökmüşlerdi. Ben ağladım, o gülüyordu, niye ağlıyorsun, ben kendimi feda ettim, dedi. Ne mutlu ki sana kahramanca ölüme gidiyorsun, dedim, slogan attım. Beni gözaltına aldılar, ertesi gün bıraktılar. Orada biri tekmelemişti beni, hatta bana küfretmişti biri. Annem arkadan haykırıyordu, oğlumu bırakın, birini aldınız, diğerini almayın, diye. Daha sonra annem, nasıl katlanacaksın yavrum, demiş. Ben ne işkencelerden geçtim, bu bana vız gelir, demiş.” Ayhan Güney, dün hem üzüntülüydü, hem de bir ölçüde mutlu. “Yeniden yaşamış gibi oldum o acı günü, hem de mutluyum. Kemiklerini vermediler ama onu kalbimizde yaşatıyoruz. Mezarını içimize kazdık” diyordu gözleri dolarken. Amcasının oğlu Namık Kemal Güney, “20 yıllık hukukçuyum, idam süreci hukuk skandalıydı. İdamdan sonrası ayrı skandal. Biz cenazemizi istiyoruz” diye konuştu. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba da, “Faşist darbenin idam ettiği hemşerilerinin vasiyetini kısmen de olsa yerine getirmekten” mutluydu. Ağbaba, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cenaze ailesine teslim edilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem’e verilmiş. Şimdi bu kişi emekli Albay. 32 Haziran geçti, ama darbeciler ve onların torunlarının yöntemleri değişmedi.” Kurtiz’i unutmadılar İstanbul Haber Servisi Gözaltında kaybolan yakınlarının bulunması ve kaybedenlerin yargılanması istemiyle her cumartesi günü Galatasaray’da oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri dün 444. kez bir araya geldi. Eylemde ayrıca önceki akşam yaşamını yitiren sanatçı Tuncel Kurtiz de anıldı. Cumartesi Anneleri adına yapılan açıklamada 1993 yılında Mardin Otogarı’nda gözaltına alınan ve 20 yıldır haber alınamayan Yahya Yakut’un dosyası açıklandı. Yakut’un 23 yaşındayken gözaltında kaybedildiğinde 4 çocuk babası olduğu ve eşinin de hamile olduğu anlatıldı. Yahya Yakut, kaybedildiğinde henüz doğmamış olan 19 yaşındaki oğlu Selman Yakut, “Babam sağ mı? Değilse mezarı, kemikleri nerede” diye sordu. İHD adına yapılan basın açıklamasında yarın demokrasi paketinin açıklanacağı ifade edilerek şöyle denildi: “Demokrasi paketinizde devletin gözaltına alarak kaybettiği evlatlarımızın akıbetinin açıklanması, faillerinin yargılanmasını sağlayacak düzenlemeler yoksa, demokrasi de yok demektir. Hazırladığınız demokrasi paketinden, bu toprakların hakları gasp edilen yurttaşlarına hayırlı şeyler çıkması için önce temel hak ve özgürlüklerimizi, kişisel ikbalinize karşı pazarlıkta kullanılacak bir koz olarak elinizde tutmaktan vazgeçin.” ‘öLüM hoş gELDİ, SAfA gELDİ’ Savcı Göktürk, idam gününü de şöyle anlatır: “Saat 02.00’de Veysel’in annesi babası ve erkek kardeşi geldi. Güvenlik açısından sakıncalı bulunduğu için, cemsenin içerisinde oturan Veysel’le birer dakika görüşmelerine izin verildi. Kucaklaşmalarına dahi izin verilmedi. Anne ve babası ağlıyordu. Annesi ağlıyordu, ‘Kulunuz köleniz olayım, bu oğlumu bari bana bağışlayın’ diye yalvarıyor, kendini askerin ayaklarına atıyordu. Veysel’in son isteği, sigara içmek ve babasına mektup yazmaktı. Yazdı, ancak mektup, örgüt propagandası içerdiği gerekçesiyle babasına verilmeden mahkeme dosyasına kondu. Yarım kalmış sigara paketi ve çakmağını babasına vermemizi de istedi. İdam sehpasına çıkarken Che Guevara’nın ‘Ölüm hoş geldi, safa geldi’ dizelerini bağıra bağıra okuyordu. Ölüme giderken yanında avukatı dahil hiç kimse yoktu. Ayağının altındaki sandalyeyi, slogan atarak kendisi itti.” CUMHURİYET EN NAMUSLU KORUYUCULARINDAN BİRİNİ KAYBETTİ Yol arkadaşımız, dostumuz, değerli yazarımız TURGUT ÖZAKMAN’ı Sonsuzluğa uğurladık. Büyük bir gururla ve özlemle anacağız. BİLGİ YAYINEVİ AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle