18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 NİSAN 2013 PAZARTESİ HABERLER Okurlarla kısa kısa Pazar eki magazin ağırlıklı Pazarları gazetelerin en çok okunduğu günlerden birisi. Diğer bazı gazetelerin pazar ekleri ile Cumhuriyet gazetesinin pazar ekini karşılaştırdığımızda, gazeteye yakışmayan bir tablo söz konusu. Daha magazinel boyutun ön planda olduğu, fikir yazılarının olmadığı bir ek olarak göze çarpmakta. Geçmişte olduğu gibi STRATEJİ ayarında bir ek sizce de çok daha güzel olmaz mı? Mustafa Öncü Fotoğraf galerisi sayfaya hükmediyor İyi günler, Cumhuriyet gazetesini internet sayfanızdan takip ediyorum diğer birçok gazete gibi. Sayfanızda fotoğraf galerisi isimli küçük bir alan var. Sürekli yanıp sönen kırmızı bir sembol... Yazarların köşe yazılarını veya diğer haber yazılarını vs. okurken adeta bunlar önemsiz, siz şu fotoğraf galerisine bir tıklayın şeklinde tüm sayfaya hükmeden bir sembol, görsel tasarım içinde bu kadar ayrıksı olan bu düzenlemeyi değiştireceğinizi umuyorum. Şimdiden teşekkürler, saygılar. Banu Özgür Kutluyorum Merhaba, Suriye’deki çatışmalardan kaçıp İstanbul’a gelen Suriyelilerin ağlanacak durumlarını yazan Meltem Yılmaz’ı kutluyorum. Aslında bu röportajı “stratejik derinlikler”de kaybolanların okuması gerekiyor ama onların Cumhuriyet ile hiç işleri olmaz, birisi de zaten hiç okumuyor. T. Emre Öğretici ama uzun Sn. Öz, geçen hafta bir okur, yazıların uzunluğundan yakınıyordu, katılıyorum. Oysa ne öğretici yazılar... Bir de futbol karşılaşmalarında puanlama niçin yapılmıyor uzunca bir süredir? Aydın Akça CUMHURİYET SAYFA 7 Öneriler nasıl hayata geçiriliyor? 22.04.2013 tarihli “Yorgun savaşçı olmayın” başlıklı okur görüşlerine katılıyorum. Puntolarınız standart ve okunabilir büyüklükte olmalı. Bir yazınızda okur önerilerini nasıl hayata geçirdiğiniz anlatın lütfen. Haberlerde çok tekrar oluyor. Bütün yazarların uyacağı yazı (editorial) standartlarınız olmalı; bunlar diğer gazetelere örnek olmak üzere yayımlanmalı (BBC, Economist, Time gibi yayınların standartlarına bakın). Zevkle okuduğum yazarlarımıza yazarlık öğretmek haddime düşmez ama yazıları, paragrafları ve cümleleri o kadar uzun ki hafakanlar basmadan yazıyı okumak, okuyup anlamak olanaksız. Sözlü anlatımı çok açık seçik ve güzel anlatımlı olan Şükran Hanım yazılarının okunması için küçük bir çaba gösteremez mi? Fransızcada uzun cümle kurmak marifetmiş ama Türkçe cümle yapısıyla, fiile gelinceye kadar bir dizi özne, bir dizi nesne arasında kayboluyorsunuz; kimin kime ne yaptığını anlamak için tekrar başa dönmeniz gerekiyor. Abartılı veya yanlış öztürkçe kullanımı: Özellikle “Kitap” ve “BT” eklerinizde genç yazarların “...bilgi kuramsallığın çözümlenebilirliğinin sorunsallarını...” gibi. “BT” ekinizdeki çevirileri anlamak olanaksız (Türkiye’de hiçbir çeviriye güvenmiyorum, çoğu yalan/yanlış, çalakalem ve özensiz). Türkiye’nin en iyi mizah dergisi diyebileceğim bir ekiniz vardı, ne oldu? Bir iki sudoku türü bulmaca, Arapça Türkçe Yeni Türkçe arasında gidip gelmeyen (İngilizlerin “cryptic” dediği türden, sanıyorum Şiar Yalçın’ın bir zamanlar denediği) kafa çalıştıran bir bulmaca koymak çok mu zor bir iş? Teşekkürler: Hepinize, ancak Oktay Akbal’a güzel Türkçesi, güzel yaşam felsefesi ve güzel çabasından dolayı özellikle. Sağ olsun beyefendi. Saygılar. İsim önemli değil bir okur Yine Ayranı Kabardı... Başbakan Erdoğan’ın ayranı bu kez rakı ve bira için kabardı. Karşısında 1000’i aşkın içki karşıtını görünce, ortama uygun sözler bulma konusundaki uzmanlarının da katkısıyla milli içki olarak ayranı ilan ediverdi. Oysa yönetimini kendi belirlediği Türk Patent Enstitüsü, 2009 yılında rakıyı “Türkiye sınırları içinde üretilen ‘Milli İçki’ olarak tescil etmişti”. Her ülkede, yoğurdu su ile çalkalayarak yapılan ayran nasıl milli içki oluyor, anlamak gerçekten zor. Ayran aslında içki de değil, içecek... Herhalde milliyetçiliği ayaklar altına alması nedeniyle kımızı es geçmek zorunda kalmış olmalı... ??? Ayranı milli içki ilan etmenin dayanağı da, tu kaka edilip yenisinin hazırlanması konusunda olağandışı çaba gösterilen anayasa. Anayasa devlete gençleri alkolden koruma görevi vermişmiş. Bu gerekçe ilk kez AKP’nin başlangıç iktidar yıllarında, bir televizyon programında, dine ağırlık veren bir gazeteci tarafından gündeme getirilmiş, derslerine çalışmadan ekran karşısına çıkan öteki gazeteciler de apışıp kalmışlardı. ??? Anayasa devletin gençleri korumasını, içki ve uyuşturucu ile savaşımla sınırlamıyor ki. Ama sayılan öteki görevler dine ağırlık verilmesi yanlılarının işine gelmediği için sürekli yok sayılıyor. Gelin anayasanın “Gençliğin korunması” kenar başlıklı 58’inci maddesini bir kez daha anımsayalım. “Devlet, istiklal ve cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin, müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır. Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.” Bizimkilerin yaptığı Bektaşi babasının gerekçesiyle birebir örtüşüyor. Baba erenleri namaz kılmıyor diye kadı efendinin karşısına dikmişler. Kadı efendi üsteleyince “Kuran’da yeri var. Namaza yaklaşmayın diyor” yanıtını vermiş. Kadı efendi “Ama devamı da var. Aşırı içkiliyken deniyor” diye ekleyince, baba erenlerin yanıtı “Bize o bölümü öğretmediler” olmuş. Sevgili Oktay Kurtböke’nin sık sık yinelediği küçük hikâyenin kıssası gibi: “Sistem aynı sistem.” ??? Faiz yemenin ve haram sayılan ürünlerden para kazanıp geçinmek için harcamanın haram sayıldığı biliniyor. Ama bu din kuralı da her zaman geçerli değil. Başbakan, içki satışından alınan Özel Tüketim Vergisi’ne de muhtaç olduğumuzu itiraf ediyor. Anladığım kadarıyla “Bizim petrolümüz yok. İçkiden yüksek vergi alarak bu eksikliği gideriyoruz” diyor. Bankadan bile faiz almazken, devletten çeşitli adlar altında para alanlar düşünsün... Dilerim anayasa maddesinin öteki bölümlerini de anımsayan bir iktidarımız olur... Not: Ayranı kabarmak: Öfkelenmek, kızıp bağırmak, coşmak. Sınırlı Sorunlu Demokrasi açıklaması girişiminin biber Son aylarda Kürt sorunu, gazıyla, sopayla engellenmesi, terör ve ona bağlı konularda demokratik protesto hemen her şeyin tartışılabildiği, eylemlerinin hemen her zaman geçici olup olmadığını tuhaf gerekçelerle idari bilemediğimiz, umarız geçici makamlarca değildir, bir özgürlük yasaklanması, açılan havası esiyor. davaların sayısının hızla Gazetelerde, TV artması, kanallarında Kürt tutukevlerindeki sorununun gençlerin sayılarındaki “çözümüne” ilişkin en hızlı tırmanış, uç tezler herhangi bir gazetecilerin hâlâ sansürle yargılanıyor olması, karşılaşmaksızın uzun tutuklulukların yazılabiliyor, yasama organının “ne konuşulabiliyor. Bu yapalım yargı bağımsız” tezleri tartışanların gibi kabul edilmesi zor genellikle kendilerini Yazarımız bir bahaneye sığınması, “uzman” olarak Balbay 4 yıl 52 belli bir konuyla sınırlı tanıtmalarına ya da gündür tutuklu. özgürlük havasının öyle tanıtılmalarına bir sahteliğini de ortaya şey diyemeyiz. Bu koyuyor. Buna bir de birbirini nihayet yayıncıların vereceği bir izleyen yasaklamaları, tuhaf karar. “Uzmanlıklar” bizleri bayram törenlerini, özellikle kaygılandırsa da eğitimde hız kazanan yapabileceğimiz bir şey yok. dinselleştirme çabalarını, Ama asıl konu bu değildir. resmileşen mahalle baskısını Sorun, söz konusu özgürlük ekleyin. Demokrasimizin resmi havasının sınırlı, kısıtlı olması, ortaya çıkacaktır. Görüntü bizi belli bir konuyla sınırlandırılmış aldatmasın. olmasıdır. Her türden düşünce Uzun, çok uzun Güray Bey, daha önce özellikle köşe yazılarının harf büyüklükleri üzerine yazmıştım. Harfler küçük, yazı uzun, bir cümle 50 (elli) kelime... Böyle bir yazıyı okumak mümkün mu? Bizi bezdirmeyin ne olur. Bu tür yazılar ne gençler ne de yaşlılar için cazip. Gazete yazısı dikkati dağıtmamalı; birileri de yazıları bu bazda kontrol etmeli. Tamam, sansür yok ama benim bahsettiğim farklı bir şey takdir edersiniz ki, saygılarımla. Sami Batur Sayfalarda yazar aramak Gazetemiz sayfalarının aydınlık yüzüne yeniden dönmesinden duyduğum mutluluğu paylaşmak istedim. Bir süredir, yıllardır ilk okunan ikinci sayfanın ilanla kaplı olmasından, Sayın Mümtaz Soysal’ı bulmak için sayfa karıştırmaktan üzüntü duymakta idim. Cumhuriyet, öteden beri “üniversite” olarak nitelendirilmiştir. Bu yargıyı da özellikle ikinci sayfanın içeriği sayesinde kazanmıştır. Şimdi iki değerli daimi yazar ve konuk yazarlarla eski durumuna kavuşmuş bulunuyor. Gazetemizin diğer sayfalarında işlenen siyasal, ekonomik, sanatsal konular ve bunların çok değerli yazarları da başımızın tacıdır. Bu düzenin sürekli olması dileğiyle saygılar sunuyorum. Ali Niyazi Öz Yazarların internetten okunması tirajı düşürüyor Soru işaretleri nerede? 19 Nisan 2013 Cumhuriyet birinci sayfada, ‘Okul mu cami mi’ başlıklı başlıkta soru işareti konulmamış. Üçüncü sayfada ise Bekir Coşkun’un köşe yazısında ithal bir işaret vardı: “Tüm bu rezaletlerin bir ABD&İsrail projesi olduğunu...” cümlesinde “ve” sözcüğünü Bekir Coşkun niye kullanmak istemedi? A. Tarık Emre Bilinen bir konuyu buradan bir kez daha dile getirmek istedim. Tüm gazetelerin tiraj kaygısı yaşadığı şu süreçte kuşkusuz Cumhuriyet de tiraj alma arzusunda. Yazarların yazılarının internette yayımlanmasının gazetemizin tirajını olumsuz yönde etkilediğini belirtmeye gerek yok. Tirajı olumsuz yönde etkilemesinin yanı sıra, bu durum gazeteyi bayiiden satın alan okura da haksızlık değil midir? Bu durum, diğer gazetelerin internet sitelerinde yaptığı gibi köşe yazılarının yarıda kesilerek “devamı bugünkü Cumhuriyet’te” ibaresiyle aşılabilir. Öte yandan, köşe yazarlarının tüm yazılarının yayın hakkı Cumhuriyet’e aitken, özellikle çok okunan yazarların yazıları sabahın köründe başka sitelerde ve internette dolaşmaya başlamaktadır. Yazarlarımızın yazılarının ve Cumhuriyet’in haberlerinin kaynak bile gösterilmeden başka yerlerde kullanılmasının önüne geçecek bir adım atmak gerekiyor. Zira mevcut durum gazeteye internet üzerinden abone olan okura da haksızlıktır. Ve bu şekilde internet abonesi de azalacaktır, azalıyor... Saygılarımla. A.Sungur Reklam iyi hoş da... Sayın Güray Öz, madem ki böyle bir sütun açtınız ben de haddim olmayarak içimi dökeyim: Elli yılı aşkın bir süredir Cumhuriyet okuruyum. Alışılmış köşe yazarlarını reklam uğruna yerlerinden edilmesi hiç hoş değil. Evet reklam en büyük dayanağınız ama reklam sayfalarını belirleyerek, bunu ilke olarak yerleştirebilirsiniz. Biz de alıştığımız köşe yazarlarımızı her gün farklı bir yerde bulmak zorunda kalmamış oluruz. Zaten içimiz sızlayarak son zamanlarda pek çoğuyla vedalaşmak zorunda kaldık. Özlüyoruz. Bekir Coşkun gibi bir yazarın belli bir yeri olmalı. Görüntü olarak da aşırı renkli oldunuz. Cumhuriyetin eski siyah beyaz, sade halini özlüyorum. Figen Bilge Tefrika olmaz mı? Gazetemizin yeni bir görünüme, yeni bir içeriğe gereksinimi var. Diyelim 10, 20, 30, 50, 60, 70 yıl önce bugünün Cumhuriyet’i ön sayfanın fotoğrafı olamaz mı? Roman tefrikaları yeniden başlatılabilir. Çizgi romanlar günlük olarak yayımlanabilir. Pazar Dergi ilk verildiğinde pek güzel, doyurucu idi. Yeniden o duruma getirilebilir. iyi çalışmalar... Prof. Dr. Emrullah Gün, Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı. MEB, açık uçlu soruların olduğu ve öğrencilerin kompozisyon da yazacağı model üzerinde çalışıyor SBS’de Kazak sistemi CHP’Lİ AKKAYA: Günde 4 işçi ölüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, iş kazaları nedeniyle her gün 4 işçinin yaşamını yitirdiğini, 6 işçinin ise sakat kaldığını ifade etti. Akkaya, Dünya İş Cinayetlerinde Ölenleri Anma ve Yas Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, yakın dönemde yaşanan ölümlü iş kazalarını anımsattı. İş kazaları nedeniyle her gün 4 işçinin hayatını kaybettiğini, 6 işçinin ise sakat kaldığını ifade eden Akkaya, “Son 11 yılda iş cinayetleri nedeniyle hayatını kaybeden işçi sayısı 12 binin üstünde” dedi. ? Edinilen bilgiye göre, öğrenciler sorulan soruya el yazısıyla kompozisyon olarak yanıt verecek. Öğrencinin yanıtı, geliştirilecek okuma sistemine girilen anahtar kelimeleri kullandığı oranda puanlanacak. BİR KOMUTAN DAHA ŞÜPHELİ SİNAN TARTANOĞLU Barolordan açıklama ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki 13 baro, yeni anayasa hazırlıklarına ilişkin görüş ve önerilerini açıkladı. Açıklamayı Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi okudu. Elçi, “Kürt meselesinin kalıcı ve barışçıl çözüm arayışı ile yeni anayasanın yapım sürecinin paralel bir şekilde gelişmesi tarihi bir fırsattır” dedi. ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bu yıl son kez yapılacak SBS yerine konulacak sınavda Kazakistan’da uygulanan açık uçlu soru sistemi üzerinde duruyor. Edinilen bilgiye göre, öğrenciler sorulan soruya el yazısıyla kompozisyon olarak yanıt verecek. Öğrencinin yanıtı, geliştirilecek okuma sistemine girilen anahtar kelimeleri kullandığı oranda puanlanacak. MEB, bu yıl son kez yapılacak SBS yerine konulacak sınav sisteminin detayları üzerinde çalışmayı sürdürüyor. Bakanlık yetkilileri sınavın hangi liseleri kapsayacağından sınavda sorulacak soru tiplerine kadar yaptıkları çalışmada farklı seçenekler üzerinde duruyor. Kompozisyon yazılacak Edinilen bilgiye göre SBS yerine düzenlenecek sınav için Kazakistan’da uygulanan sınav sistemi üzerinde de çalışılıyor. Buna göre öğrencilere çoktan seçmeli soruların yanında “açık uçlu” sorular da sorulacak. “Yazılı” tipinde yapılacak sınavda öğrencilerin düşünce ve kanaatlerini belirten cümleleri de ölçebilen bir sistem geliştirilecek. Öğrenciler sorulara kompozisyon yazar gibi yanıt verecek. Yanıtları okuyan sisteme, öğrencinin yanıtı bilip bilmediğini ölçebilen “anahtar kelimeler” girilecek. Öğrencinin yanıtı, bu kelimeler üzerinden değerlendirilecek ve puanlandırılacak. Bu soru tipinin Kazakistan’da geliştirildiğini belirten bakanlık yetkilileri, sistemi ayrıntılı olarak incelediklerini, öğrencilerin 4 yıl boyunca ortaokulda seçmeli dersler de dahil sergiledikleri başarılarının yanında sosyal faaliyetlerinin de değerlendirildiği bir geçiş sistemi üzerindeki çalışmalarının 20132014 eğitimöğretim yılı başlamadan tamamlanabileceğini aktardı. Tümamiral Dülger ifade verecek ALİCAN ULUDAĞ Kaza değil cinayet İstanbul Haber Servisi Adalet Arayan İşçi Aileleri, 28 Nisan’ın dünyanın birçok ülkesindeki gibi “İş Cinayetlerinde Hayatlarını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü” olarak ilan edilmesi istemiyle Taksim Tramvay durağından Galatasaray Meydanı’na yürüyüş düzenledi. Aileler adına açıklamayı OSTİM patlamasında yaşamını yitiren Mükremin Atmaca’nın eşi Azize Atmaca okudu. Atmaca, “Bizler hayatını kaybetmiş işçilerin adalet arayan aileleri olarak unutmamak unutturmamak için, dünyanın diğer ülkelerindeki gibi ‘28 Nisan’ın Anma ve Yas Günü’ olarak ilan edilmesi ni istiyoruz” dedi. Atmaca, Türkiye’de günde 5 ila 8 işçinin hayatını kaybettiğini belirtti. Her pazar günü yaptıkları eylemde bir gazeteciye sorunlarını anlatan aile, dünkü eylemlerinde gazeteci Ahmet Şık’a sorunlarını anlattı. Marmara Park AVM inşaat şantiyesinde yaşamını yitiren Seyfettin Topal’ın ağabeyi İdris Topal “Umuyorum ki mahkeme sorumlulara gereken cezayı verir. Burada 11 kişi hayatını kaybetti vicdanları sızlamalı” dedi. OSTİM’de yaşamını yitiren Aytaç Akkaya’nın annesi Aygül Akkaya da “İşverenlere sesleniyorum. Parayla her şey geri getiriliyorsa Aytaçımı geri getirmek için her şeyimi vermeye hazırım” dedi. (Fotoğraf: MELTEM YILMAZ) ANKARA Karadeniz, Marmara ve Boğazlar’dan sorumlu olan Kuzey Deniz Saha Komutan Vekili Tümamiral Serdar Dülger, Sahil Güvenlik Komutanlığı (SGK) döneminde “görevini kötüye kullandığı” iddiasıyla şüpheli olarak ifadeye çağrıldı. Dülger, soruşturma kapsamında sivil savcılığa ifade verecek. Soruşturma, İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı suç duyurusu üzerine başlatıldı. İçişleri Bakanlığı müfettişleri, Dülger’in o dönem görev yaptığı Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda in celeme yaparak tespitlerini raporlaştırdı ve dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e sundu. Şahin tarafından onaylanan rapor, “gereğinin yapılması” için SGK’nin komutanı Serdar Dülger’e gönderildi. Ancak iddiaya göre, Dülger bu raporda adı geçen kişilerle ilgili bir işlem yapmadı. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı, Dülger hakkında suç duyurusu dilekçesi hazırlayarak, savcılığa gönderdi, Dülger’in şüpheli olarak ifadesinin alınması istendi. Dülger, önümüzdeki günlerde İstanbul’da adliyeye giderek ifade verecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle