23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 ŞUBAT 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 15 Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin: Yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullandığından yazılarına ara vermiştir. Hükümetle HSYK Cemaat ordu gibi TÜREY KÖSE Fener’de anlaştı mı? Deniz Feneri davası çok ilginçtir, şüphe uyandırmıştır. Her nasılsa HSYK işe başladıktan sonra Deniz Feneri dışındaki her kritik davanın hâkimi ve savcısına dokundu, müdahale etti. Deniz Feneri’ne hiç müdahele etmedi. Bu dava ilerledi, arkasından hükümet devreye girdi ve arkasından başka şeyler oldu, savcılar hakkında soruşturmalar falan, sonra süreç sekteye uğradı. Savcıların çok iyi niyetle ilerlediklerinden kuşkum yok ama acaba hükümetle HSYK arasında bir herhangi bir görüşme, bir anlaşma olmuş mudur? Soruyorum. Pişmanlık yok, hayal kırıklığı var: “Yetmez ama evet” için pişman değilim, gururluyum. Geçmişin muktedirlerinin bu sayede alaşağı edildiklerini ve ciddi bir çöküş yaşadıklarını düşünüyorum. Yeni muktedirler geldi, yenisinin de yıkılması gerek, sonra yenisinin de... Ama soru, “hayal kırıklıkları yaşadınız mı”ysa; evet. Referandum sonrası bir siyasal denetleme gerekiyordu. Bunda maalesef halkımız, Türkiye entelektüelleri, yargıçları sınıfta kaldı. iktidar çatışması evresindeyiz: İktidar veraseti sorunu var. Erdoğan’ın siyasi projeksiyonunda Abdullah Gül yoktur. Yargının GülGülen grubu içinde olduğunu düşünüyorum. Çok kötü bir iktidar çatışması evresindeyiz. ANKARA Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı, Beypazarı Hâkimi Orhan Gazi Ertekin, “Siyasal pozisyonunu aşan bir iktidar istemesi nedeniyle orduya benzettiği cemaatin yargıyı ele geçirdiğini” vurgularken “cemaatten yargı alınmalıdır” dedi. Ertekin, bazı liberal aydınları “varını yoğunu AKP’ye yatırmış kumarbazlara” benzetti ve “cematten korktuklarını” söyledi. YARSAV’a karşı kurulan ve referandumda “evet”i savunan Demokrat Yargı Derneği, HSYK seçimlerinden sonra karıştı ve eşbaşkanlardan Osman Can istifa etti. Diğer Eşbaşkan Orhan Gazi Ertekin “Yargı Meselesi Hallolundu!” kitabında HSYK seçimlerinde “Bakanlık aday göstersin eşeğe bile oy veririm” diyen hâkim üzerinden “eşekli demokrasi”yi anlattı. Kendisini “ideolojik köken olarak sosyalist” olarak nitelendiren Ertekin’le sohbet ettik. Osman Can devri kapandı: Bizim için Osman Can devri çoktan kapanmıştır. Can’a sefer görev emri verildi. Ben Osman Can’ın politik bir figür değil, mekanik bir figür olduğunu düşü nüyorum. Osman’ın politikaya girmesi çok doğrudur. Çok derin düşünce ayrılıklarımız var. HSYK’de darbe: Referandumun 3 önemli konusu vardı. HSYK ve Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yaratılması ve darbecilerin yargılanması. İlk büyük sorun, HSYK seçimidir. HSYK’de darbe gerçekleşti. Bu darbenin aynı zamanda AKP’nin kendisine de yöneldiği bir yıl sonra anlaşıldı. Anayasa Mahkemesi için ciddi bir hazırlık yürütülmedi. 12 Eylül iddianamesi, savcının darbenin bazı meşru sebeplerle ortaya çıktığına dair beyanlarıyla doludur. Referandumdaki üç temel beklenti de çökmüştür. Hükümet yargıyı istiyor: Hükümet aradan geçen 2.5 yıldan sonra anayasada yeni bir yargı paketi hazırlamıştır. Anayasadaki yargı paketiyle, son 2 2.5 yıldır yargıyı ele geçirdiğini zanneden hükümet, bugün yargıyı ele geçirmek istemektedir. Cemaatten yargı alınmalıdır: Yargıyı yeniden halletmek isteyen AKP’ye karşı yapılacak tek şey var; evet doğru söylüyorsun, itiraf ediyorsun ki, yargı senin elinde değil, bir başka grubun elinde. Hazırlanan tasarı, “yargı benim elimde değil ama istiyorum” demektir. AKP’nin işaret ettiği politik nokta çok doğru, cemaat ele geçirmiştir, diyor. Bu siyasi tespiti CHP, MHP ve BDP’nin niye yapamadığını anlamıyorum. Elbette son metin olarak AKP’liler bunu getirirlerse avuçlarını yalarlar. Cemaatten yargı alınmalıdır. Bizi bu yargıdan birisinin kurtarması lazım. Ama bir başkasına vermemek için bizim mücadele etmemiz gerekir. Cemaat iktidar peşinde: Cemaat siyasetin peşinde değil, iktidar peşinde. Partileşmiyor, akıllı aktör başkalarının hayat alanından beslenir. Yüzde 35’tir en fazla oyları. Yaklaşımları bildiğiniz ordunun kendisidir. Ordu da kendi kapasitesini aşan bir siyasal işleve bürünmüştür. Bunlar da kendi siyasal pozisyonlarını aşan bir iktidar pozisyonu istiyor. Cemaatten korkuyorlar: Devlet ve iktidarı tanımlamak için, CHP’ye müracaat ettiğiniz kadar AKP’ye de müracaat etmeniz gerekir. Her ikisiyle de hesaplaşmayan bir analiz ciddiye alınabilecek içerikten ve nitelikten yoksundur. O arkadaşlarımız varını yoğunu, malını mülkünü AKP’ye yatırmış kumarbaz gibi geliyorlar bana. Büyük ihtimalle cemaatten korkuyorlar. Asıl korkuyorsak konuşmamız gerekir. Tehlike o zaman bertaraf edilebilir. Ümmetten Millete Aşağıdaki konuşma Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Yaban” adlı romanının başkahramanı Ahmet Celal ile “inzivaya çekildiği” bir orta Anadolu köyünün yerlisi Bekir Çavuş arasında geçer: “Biliyorum beyim sen de onlardansın emme. Onlar kim? Aha, Kemal Paşa’dan yana olanlar… İnsan Türk olur da nasıl Kemal Paşa’dan yana olmaz? Biz Türk değiliz ki, beyim. Ya nesiniz? Biz İslamız, elhamdülillah… O senin dediklerin Haymana’da yaşarlar.” Ahmet Celal, savaşta bir kolunu yitirmiş gazidir. Yerleştiği köyde birlikte yaşadığı insanları gözlemler, gözlemledikçe de umutsuzluğa kapılır. Bekir Çavuş’un sözleri “köylüden yana” umutsuzluğunu pekiştirir: “Eğer bize zafer nasip olursa bile kurtaracağımız şey, yalnız bu ıssız topraklar, bu yalçın tepelerdir. Millet nerede? O henüz ortada yoktur ve onu, bu Bekir Çavuş’lar, bu Salih Ağa’lar, bu Zeynep kadınlar, bu İsmail’ler, Süleyman’larla yeni baştan yapmak gerekecektir.” Edebiyat araştırmacısı Berna Moran’ın Ahmet Celal’e ilişkin önemli bir saptaması vardır: “Gerçi savaşta dövüşenler, ölenler yine bu köylülerdendir, ama onlar aydın subayların yönettiği bilinçsiz bir sürüdür Ahmet Celal’e göre. Yedi devlete savaş açmış milliyetçi aydınlar var(dır), ama gerçek millet yok(tur).” (“Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1”, İletişim Yay., 2007, s. 206) Yazar romanını o dönemin tarihsel koşullarında Türk milliyetçiliği bilincine sahip bir avuç askersivil küçük burjuva aydını ile aidiyetini “İslam ümmeti” olarak tanımlayan geniş köylü kitleleri arasındaki çatışma üzerine kurmuştur. Yer yer abartıya kaçsa da romanda önemli ölçüde gerçeklik payı vardır. Daha önceki yazılarımızda da üzerinde durduğumuz gibi Kurtuluş Savaşı’nı zaferle sona erdiren kadroların Cumhuriyet’in kuruluş döneminde özünde, “İslam ümmetini Türk milletine dönüştürmek” olan uluslaşma çabalarının motoru milliyetçilik olmuştur. Türkiye gerçekliliğinde “Türkleştirme” olarak anlaşılabilecek bu süreç, Laz, Gürcü, Çerkez, Boşnak, Arnavut gibi farklı etnik kökenlerden etnik grupların “gönüllü” katılımlarıyla sürerken, “İslam ümmeti” olarak kalmakta direnen, Türk ve Kürt nüfusu içinde yer alan geniş kesimlerin direnişleriyle karşılaşmıştır. Örneğin, kimi silah arkadaşlarının Mustafa Kemal’den uzaklaşarak bir muhalefet odağı oluşturmalarının başlıca nedeni 3 Mart 1924 günü TBMM tarafından hilafetin kaldırılmasıdır. 1925 Şeyh Sait ve 1937 Dersim isyanları var olan dinsel feodal yapının korunmasından yana olan güçlerin başlattıkları ayaklanmalardır. Muhalefet odaklarının faaliyetleri yasaklanmış, ayaklanmalar şiddetle bastırılmıştır. Uluslaşma süreçlerine Batı toplumlarında da çoğu kez yaptırımlar, yasaklamalar, devlet şiddeti eşlik etmiştir. Bunda “tarihsel gerçek” açısından olağandışı bir yan yoktur. Türk uluslaşmasının, ulusdevlet yapılanmasının yadırganan, eleştirilen yönü bu sürecin günümüze kadar uzamış olmasıdır. Bir başka deyişle “Türk milliyetçiliğinin” 20. yüzyılın başlarındaki anlayış ve yaklaşımlarını günümüzde de sürdürmesidir. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ‘Ayhavar’ Esnafımıza Hörmetli ohurlar; bilirsiz, arada bir “anadilim”de galeme aldığım bu yazılarımda, Kars’ta 1950’lerde “Ekinci Pedalhanesi”nde basılıp neşredilen “Ayhavar” (yetişinimdat) mizah gazetinden elham alıram. Bu sefer Şekerbank’ın bir elanı (ilanı) da ele hoşuma geldi ki “gereh” dedim hessiyatımı da anamın lisanıyla paylaşım... Gurban Olam Şekerbank’a Meni hoşbaht (mutlu) eliyen elanın gazet havadisinde deyirdi ki: “Şekerbank, Ticaret Bakanlığı himayesinde; Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) desteğiyle ‘Kapımız Kapanmasın’ projesini başlatıyor. Her ayın 15’i ‘Esnafın Günü’ ilan edilecek, tüketiciler, mahalle dükkânlarından alışveriş yapmaya yönlendirilecek.” Ohuyanda dedim ki “Ay sağolun; şeherlerimizi hetta küçelerimizi (sokaklarımızı) istila eden arköyün (şımarık) AVM’ler cebinde pulu olmayanlarla dolup daşarken, öz esnafımızı helgin yadına tüşürenlerden Allah razı olsun..” TV’lerde de görsetilen elanı ele gözel düzeldipler ki… baggal, çayhana, balıhçı, sebzevatçı, dellek (berber), çörehhana (fırın), aşhana, çiçehçilerle beraber “Bugün mahallenizin esnafından alışveriş yapın” deyir ve seslenirler: “Kapıları Hep Açık Kalsın…” Havadiste Şekerbank Sedri (başkanı) Dr. Hasan Basri Göktan da deyir ki: “Kamuoyuna esnafımızla buluşma çağrısı yapıyoruz”. Cumhuriyetimizin gedim bankasına teşekkür eden Ticaret Naziri Hayati Yazıcı da bahın ne deyir: “Ahilik geleneklerimizi de devam ettiren Anadolu esnafıdır.” Bunları ohuyanda insan olanın ahlına şu sual gelir: “Peki ay gardaşlar, niye her gün değil de ayda bir gün?” Evvel şu “istehlak” (tüketim) hangarlarını şeherlerden eşiğe (dışarı) çıharsınlar; helgimiz öz çarşılarımızdan, bazarlarımızdan alver elesin; esnafımızın yüzü gülsün; gözel şeherlerimiz de müstemlekecilerin (sömürgecilerin) yeke tikintileri (dev binaları) altında galmahtan gurtulsunlar… ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Yunan mi 1 tolojisinde 2 hekimlik tanrısı. 2/ Kilime 3 benzer, renk 4 li ve motifli 5 uzun yolluk... 6 Erzurum’un bir ilçesi. 7 3/ Un, et ve 8 bamya ile 9 yapılan bir 1 2 3 4 5 6 7 8 9 yemek... “ gözlü benli dil 1 A S O N A N S A ber / Koma beni 2 K İ B E L E Ö D el yerine” (Kara 3 R Ü S F E R E caoğlan). 4/ Sı 4 O B S İ D İ Y E N vacı aracı... Al5 N A ME R A K datma işi, hile. 5/ L E D Hamamböceği. 6/ 6 İ S T İ F 7 M İ R O L E A Çit, perde... DüzT A S O T A Ğ gün konuşma. 7/ 8 F İ “Şimdi uzun kar 9 P E K E N T lıklarda bir Lapon kızağı / Önünde geyiği” (B. Necatigil)... Ekvator bölgelerinde yetişen bir meyve ağacı. 8/ Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek... Temel ağırlık birimi. 9/ Hint klasikleri arasında yer alan erotizm kitabı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Üye... Başıboş gezen hayvan sürüsü. 2/ Zülfü Livaneli’nin bir filmi.. Bir çeşit yumurtalı süt tatlısı. 3/ Kapalı bir yerin ısısını ayarlayan aygıt... Havadaki su buharı. 4/ Çipura balığının yavrusuna verilen ad... Bir nota. 5/ Jüpiter gezegeninin bir uydusu. 6/ İtalya’nın en uzun ırmağı... Hindistan kökenli bir bekçi köpeği cinsi. 7/ Bir bağlaç... Avın ya da kendisine gösterilen bir şeyin üzerine atılıp getirmesi için köpeğe verilen buyruk. 8/ Mera... Bir meyve. 9/ “ eylen bizden evvel gelene / Kim var imiş biz burada yoğ iken” (Karacaoğlan)... Gözleri görmeyen.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle