19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 OCAK 2013 CUMA 6 HABERLER Savcı 28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı’nın tutuklanmasını istedi, mahkeme bıraktı Karadayı’ya BÇG sorgusu ALİCAN ULUDAĞ / HİLAL KÖSE ANKARA/İSTANBUL 28 Şubat soruşturması, dönemin “bir numarası” eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’ya uzandı. Savcı Mustafa Bilgili’nin talimatı üzerine Karadayı, terörle mücadele polisleri tarafından İstanbul’da gözaltına alınarak Ankara’ya götürüldü. 81 yaşındaki Karadayı’nın iki hafta önce savcılığa, “Çağırırsanız gelirim. Polis göndermeyin” diye başvurduğu ortaya çıktı. Ancak, bu isteği gerçekleşmedi. Gözaltının Çevik Bir’in şikâyet dilekçesinin ardından gerçekleşmesi dikkat çekti. REFAHYOL hükümetini devirmekle suçlanan Karadayı, “şüpheli” sıfatıyla sorgulandı. 83 soru yöneltilen Karadayı, Batı Çalışma Grubu (BÇG) belgelerinden haberinin olmadığını söylerken Bir’in kendisine yönelik suç duyurusuna ilişkin ise “Savunma psikolojisi ile yazılmış bir dilekçe” dedi. Savcı ise “BÇG gibi yapılanma, Genelkurmay Başkanı olarak sizin onayınız olmadan oluşturulamaz” gerekçesiyle Karadayı’yı tutuklama istemiyle mahkemeye sevk etti. Mahkeme yurtdışına çıkma yasağı getirdiği Karadayı’yı serbest bıraktı. Savcılığın talimatı üzerine dün terörle mücadele ekipleri, saat 08.00 sularında Karadayı’nın İstanbul Fenerbahçe Orduevi’nin yanındaki lojmanına gitti. Bir etkinlik öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, “Karadayı’nın evinde bir arama yok. Verilen talimatta böyle bir şey yok. Sadece ifadesine müracaat edilmek üzere Ankara’ya bugün götürülmesi yönünde talimat var” diye konuştu. Karadayı’nın avukatı Erol Yılmaz Aras, müvekkili hakkında gözaltı ve arama kararı bulunmadığını belirterek Emniyet mensuplarının iki araç ile orduevine gitmesine tepki gösterdi. Karadayı’ya, şüpheli olarak ifadesinin alınması için çağrı yapıldığını belirten avukat Aras, Emniyet görevlilerinin iki polis aracı ile gözaltı kararı varmış gibi Karadayı’yı almaya gitmesini eleştirerek bu durumun hukuksuz olduğunu savundu. Aras, Karadayı’nın polislerin kendisini bu şekilde alması nedeniyle üzgün olduğunu söyledi. Ankara TBMM KOMİSYONU KARADAYI’YI DİNLEMİŞTİ ‘Postmodern darbe’ Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞAA aptalca bir ifade TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, Karadayı’yı, 25 Haziran 2012’de Dolmabahçe Sarayı’nın yönetim binasında dinlemişti. “Her şeyin bir sebebi vardır” diyen Karadayı, süreçte Türkiye’de bazı yerlerde rejim karşıtı, bölücü içerikli beyanatların ortaya çıktığını, kamuoyunda rahatsızlık oluştuğunu anlatarak, Sincan’daki Kudüs gecesinin Filistin halkına destek yönünden çıkıp, rejim karşıtı olaylar haline döndüğünü belirtti. Sincan’da tankların yürüyüşünden haberi olmadığını söyleyen Karadayı, şu ifadeleri vermişti: “28 Şubat bir darbe dönemi değildir, ama ondan sonra ne oldu, onu bilemiyorum. Ben 8 ay sonra da emekliye ayrıldım, dört senemi doldurdum. ‘Postmodern darbe’ ifadesini kullanan fevkalade aptalca bir ifade kullanmıştır. Hani bazı insanlar vardır, ileri çıkmak, önde görünmek şeyi... Bunu kim çıkardı, nereden çıkardılar hâlâ hayıflanırım ve üzülürüm.” İstanbul Karadayı İstanbul’da sağlık kontrolünden geçirildi. Ankara’ya götürülen Karadayı’ya bir grup İşçi Partisi üyesi destek verdi. Bekliyordum zaten sizi, geç kaldınız Karadayı’nın alınması sürecinde dikkat çeken anlar yaşandı. Karadayı’yı almak için evine İstanbul Emniyeti’ne bağlı iki araçtan oluşan Terörle Mücadele ekipleri gitti. Kapıyı çalan polisleri karşısında gören Karadayı, “Bekliyordum zaten sizi. Ama yılbaşı öncesi gelmenizi bekliyordum. Geç kaldınız” dedi. Polisler ise savcılığın talimatı üzerine kendisini ifadeye götürmekle görevlendirildiklerini söyledi. Bu sırada Karadayı hakkında herhangi bir gözaltı kararı yoktu. Karadayı, havaalanına doğru götürülürken Ankara’da çıkarılan gözaltı kararı İstanbul Emniyeti’ne gönderildi. Bunun üzerine polisler, aracın direksiyonunu Çağlayan Adliyesi’ne kırarak gözaltı kararının çıkması nedeniyle Karadayı’yı sağlık kontrolüne götürdü. Karadayı’yı taşıyan uçak Ankara Esenboğa Havaalanı’na indiğinde kendisini Ankara TEM ile Merkez Komutanlığı’ndan oluşturulan ortak ekip devraldı. Karşılayanlar arasında Ankara Merkez Komutanı da yer aldı. Karadayı, Merkez Komutanlığı’na ait sivil bir araçla adliyeye getirildi. ÇEVİK BİR SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMUŞTU Soruşturmaya Karadayı da alınmalı Karadayı’nın Çevik Bir’in suç duyurusuna ilişkin “Silah arkadaşlarımın cezaevinde olması elbette üzücü. Ama keşke böyle bir şey (suç duyurusu) yapmasaydı” dediği bildirildi. Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan Bir, 16 Kasım 2012’de savcılığa Karadayı hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Darbeye teşebbüs etmediklerini, MGK kararları ve İçişleri Bakanlığı’nın genelgeleri doğrultusunda irtica ile mücadele ettiklerini belirten Bir, “28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısı sonrasında Genelkurmay İkinci Başkanı olarak; Genelkurmay Başkanı Karadayı’dan aldığım emir ve direktiflere göre mutad çalışmayı başlattım. BÇG’nin teşkili, görevlendirme emri, görev yeri, ilgili konsept ve plan dahil tüm çalışmaları Genelkurmay Başkanı’nın ‘olur’u alınarak hazırlanmıştır” demişti. Ortada işlenen bir suç olmadığını anlatan Bir, “Ancak suçun varlığında ısrarlı olunuyorsa eşit ve adil davranılmalı, Karadayı da soruşturma kapsamına alınmalıdır. TSK’nin en başta gelen prensiplerinden ‘komutan her şeyden sorumludur’ prensibi, BÇG’nin tüm faaliyetlerinde uygulanmıştır” ifadesini kullanmıştı. Ankara masını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmekle” suçlandı. BÇG’nin kurulması talimatını verdiği ileri sürülen Karadayı’nın önüne bizzat Genelkurmay Başkanlığı’nın gönderdiği BÇG belgelerinin konulduğu öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, Karadayı 22 sayfa tutan savcılık ifadesinde, BÇG belgelerinin hiçbirinde imzası olmadığını belirterek bu konuda suçlanamayacağını, belgelerden bilgisinin olmadığını kaydetti. Buna karşılık savcı Bilgili, Çevik Bir’in kendisine yönelik 10 sayfalık suç duyurusu dilekçesini anımsattı. Karadayı ise Bir’in kendisine yönelik suçlamalarını “Savunma psikolojisi ile yazılmış bir dilekçe” olarak yorumladı. Savcının “BÇG yapılanmasından sizin haberinizin olmamamısı mümkün değil” yorumuna karşılık Karadayı 1960 ihtilalini anımsatarak “Çoğu kez darbeler alttan üste doğru giden bir süreçle başlar, alt kademelerde bir şey yapılmışsa bundan benim haberim yok” dedi. tankların yürütüleceğinden haberim yoktu. Sonradan haberim oldu.” dedi. Bilgili, yaklaşık 4 saat süren sorgunun ardından Karadayı’yı tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk etti. Karadayı mahkemece serbest bırakıldı. Nöbetçi hâkim mevcut delil durumuna göre tutuklamaya gerek olmadığına, adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yeterli olduğuna karar verdi. Karadayı her çarşamba karakola giderek imza verecek. 62 askerinin tutuklu olduğu davada Karadayı’nın serbest bırakılması dikkat çekti. Hükümeti devirme suçlaması Karadayı saat 11.10 sıralarında Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na getirilerek sağlık kontrolünden geçirildi. Karadayı daha sonra geniş güvenlik önlemleri altında Atatürk Havalimanı’na götürüldü. Karadayı, 12.20 Ankara uçağına bindirildi. Karadayı, eski DGM giriş kapısı yerine, avukatlar ve vatandaşların giriş yaptığı yan kapıdan adliyeye sokuldu. Savcı Bilgili tarafından ifadesi alınan Karadayı’nın sorgusuna başsavcıvekili Murat Esen de katıldı. İfadenin alındığı özel yetkili savcılık katı, basın mensuplarının girişine kapatıldı. Edinilen bilgiye göre Karadayı, sorguda Necmettin Erbakan liderliğindeki REFAHYOL hükümetini “ortadan kaldırmaya veya görevlerini yap ‘Bir işimizi kolaylaştırdı’ Cumhuriyet’e konuşan savcılık kaynakları, “Karadayı’yı almayı en başından beri düşünüyorduk. Ancak Bir’in suç duyurusu işimizi kolaylaştırdı” dedi. Karadayı’nın iki hafta önce Bir’in suç duyurusundan sonra avukatı Erol Aras yoluyla savcılığa dilekçe verdiği ortaya çıktı. Dilekçede Karadayı’nın özetle “Eğer şüpheli sıfatıyla ifademe başvuracaksanız, polis göndermeyin ve gözaltı kararı çıkarmayın. Kendim gelirim” dediği öğrenildi. Karadayı’nın birkaç sefer de savcılığa ifade vermek üzere gelmeyi teklif ettiği, savcının reddettiği belirtildi. Bakanlar bekliyormuş ‘Tanklardan haberim yoktu’ Hükümeti devirmeye çalışmadıklarını belirten Karadayı, Sincan’da tankların yürütülmesi konusunda ise “Benim İlker Başbuğ 6 Ocak 2012’de ‘terör örgütü yöneticiliği’nden tutuklanmıştı ‘Yeni karargâhı’nda 1 yıl BARKIN ŞIK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın 28 Şubat soruşturması kapsamında gözaltına alınması, kabine üyeleri tarafından “beklenen gelişme” olarak yorumlandı. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün “Kamuoyunda yazılanlara, çizilenlere ve Çevik Bir’in mahkemedeki beyanlarına bakacak olursak, bu beklenen bir gelişmeydi” dedi. Ergün, Türkiye’de bir dönemde yanlış işler olduysa ve yargı konusu haline geldiyse bu konuların kamuoyunda şüphe kalmayacak şekilde aydınlanması gerektiğini belirterek “Türkiye’nin normalleşmesine işaret eden gelişmeler bunlar” diye konuştu. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da gazetecilerin soruları üzerine “Devam eden adli bir süreç. Adli süreç devam ettiği için şimdi işin özüne dair bir yorum yapmamız doğru olmaz. Süreci hep beraber görmekte fayda var” değerlendirmesinde bulundu. ANKARA İnternet Andıcı soruşturması kapsamında 5 Ocak 2012 tarihinde Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne “şüpheli” sıfatıyla ifade vermek üzere gelen 26. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, 6 Ocak 2012’nin ilk saatlerinde tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konulmuştu. Başbuğ, cezaevinde bir yılı devirdi. Başbuğ, Ergenekon davasını protesto ederek, duruşmalara katılmıyor. Başbuğ, 7 saat süresince Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından ifadesi alındıktan sonra , TCK’nin 314/1. maddesi gereğince “örgüt yöneticiliği” ve 312/1. maddesi gereğince de “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kal dırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlamalarıyla çıkarıldığı İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklandı. Başbuğ, tutuklanmasının ardından kısa bir açıklama yaparak, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı, terör örgütü kurmaktan ve yönetmekten tutuklandı. Takdir yüce Türk milletinindir” dedi. ‘Yeni karargâhım Silivri’ Silivri Cezaevi’nde 1 yıldır tutuklu bulunan Başbuğ, aynı zamanda “devre arkadaşı” olan Ergenekon sanığı Orgeneral Hurşit Tolon ile aynı koğuşu paylaşıyor. Başbuğ, 1 yıl boyunca yalnızca iki duruşmaya katıldı. Bunlardan birincisi eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hil mi Özkök’ün tanıklığına başvurulurken gerçekleşen duruşma, ikincisi ise 13 Aralık’ta savcının Ergenekon davası ile ilgili esas hakkındaki mütalasını vermesi beklenen duruşma oldu. Başbuğ, diğer tüm duruşmaları protesto ederek katılmadı. Başbuğ, haziran ayında kendisi ile görüşen CHP’li vekillere, “Bu suçlamalara, iddialara karşı savunma yaparsam, ciddiye almış olurum. Ülkemin bu hale gelmesi canımı sıkıyor. Devlete, Türkiye Cumhuriyeti’ne bir laf dedirtmem, demem. Ama yargıda ciddi sıkıntılar var. Genelkurmay Başkanı iken birlikte görev yaptığım komutanlar, 2. başkanım burada. Yeni karargâhım burası oldu. Vatan görevimi burada yapıyorum” değerlendirmesinde bulunmuştu. CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, Karadayı’nın ifade vermek üzere Ankara Adliyesi’ne çağrılmasına ilişkin, “Adil yargılanma sürecine yönelik olan inancımızı her zaman korumayı isteriz, ancak AKP’nin intikam alırcasına yargıyı alet etmesine dün olduğu gibi bugün de karşıyız” dedi. Nazlıaka: Yargı alet edilmesin Kazan: Görevden alacaktık Demirel önledi Müebbet hapsi isteniyor 6 Ocak 2012’de tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konan Başbuğ’un, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi ve “terör örgütü yöneticisi olmak” suçundan 15 yıldan 22.5 yıla kadar hapsi isteniyor. REFAHYOL hükümetinde Adalet Bakanı olan Şevket Kazan ise Karadayı’nın emekli Orgeneral Çevik Bir’in ifadesine göre ifadeye çağrılmasının doğal olduğunu belirtti. O dönem Karadayı ve diğer kuvvet komutanlarını ilk Yüksek Askeri Şura toplantısında görevden almayı planladıklarını söyleyen Kazan şöyle konuştu: “ O dönem, İsmail Hakkı Karadayı, Çevik Bir, Erol Özkasnak ve Güven Erkaya’yı görevden alacaktık. Bunu hükümet yapacaktı. Ancak Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bunu fark etti ve görevi Tansu Çiller’e vermedi. Hem de iki defa kendisine söz verdiği halde. Görevi Mesut Yılmaz’a verdi.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle