14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EYLÜL 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 1 MAYIS’TA YİTİRDİĞİMİZ CÜNEYT TÜREL, BARIŞ GÜNÜ’NDE BURGAZADA’DA ANILDI ‘Hayata ve güzel anılara…’ Kültür Servisi Geçen 1 Mayıs İşçi Bayramı günü yitirdiğimiz tiyatro sanatçısı Cüneyt Türel, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Burgazada’da, Adalar Su Sporları Kulübü’nde düzenlenen bir buluşmayla anıldı. Türel’in Burgazadalı dostlarından tiyatro eleştirmeni ve yazar Robert Schild’in önerisiyle düzenlenen gecede, 2005 yılında, Cüneyt Türel ile yıllardır Atina’da yaşayan eski Burgazadalı arkadaşı ressam ve şair Emilios Yorgos Eden’in yeniden buluşmalarından yola çıkarak “Yakın Ada Uzak Ada Burgazada” belgeselini gerçekleştiren Nedim Hazar’ın hazırladığı bir çalışma gösterildi. Tilbe Saran, geceyi kısa bir konuşmayla açtı: “1 Mayıs işçi bayramı sabahı sonsuzluğa uğurladığımız Cüneyt’e 1 Eylül Barış gününde çok sevdiği Burgaz’dan bir selam yollayalım istedik… Belgeselde söylediği gibi Cüneyt aslında hanım köylüydü yani sonradan Burgazlı olmuştu ama razı olsam yaz kış Burgaz’da yaşamayı isterdi... Ameliyatından kısa bir zaman sonra adaya gelmiş ve sizlerle vakit geçirmiş olması hayatının son demlerindeki en tatlı, keyifli geçirdiği zamanlardı. Hastalığı sırasında her gün bir vesileyle kapımızı çalan, hoşbeş eden, vakti kerahat kadehini ve kalbini paylaşan tüm dostlara teşekkür ederim. Onu da beni de çok mutlu ettiniz. Hayata ve güzel anılara.” Belgesel gösteriminin ardından, Burgazadalı dostları ve yakın arkadaşları, Türel’le ilgili anılarını, düşüncelerini dile getirdi. Geceye, Cüneyt Türel’in, aralarında Ülkü ve Engin Aktel, Lale Mansur, Bige ve Fazlı Keşmir, Filiz ve Mustafa Miharbi, Niyazi Dalyancı, Nilüfer ve Hasan Kuruyazıcı, Mukaddes ve Alp Orçun ve Bahar Derviş’in de bulunduğu Burgazadalı dostları, yakın arkadaşlarından tiyatro sanatçısı Candan Sabuncu ve tiyatro ve sinema yönetmeni Başar Sabuncu, tiyatro ve sinema oyuncusu Güler Ökten, gazetemiz çizerlerinden ve yazar Behiç Ak da katıldı. Yeni Eylül Bu yazı mavi kapak toplayarak geçirdim. Arada sarı, kırmızı, beyaz birkaç kapak da var. Kimi denizkabuğu toplar güne bir sunu diye, kimi küçük taşlar toplar kıyıdan, geçmişi, çocukluğu biraz deniz görsün diye. Bazı yazlar uzun anılar bırakarak çekilirler gölgeye. Gölge yoksulu yazları en iyi eylül anlar. Yarısı güneş, yarısı gölge olan eylül. Gölge: Karanlık güneş, karanlığın güneşi. Kara bir güneş olarak melankoli. İnsanın çocukluğunun geçtiği yer. İnsan bunu bazen unutur, eylül hatırlatır. Tıpkı ona da eylül olduğunun güzbirliğiyle hatırlatıldığı gibi. Bazı yazlar insan dışarıda kalır. Sözünden, gözünden, sesinden, düşünden dışarıda. Yazı bir yurt olarak bellemezsin ama, kendinden dışarı atıldığında, yurtsuz ve yersiz bir akşam gibi kapanırsın. Bazı yazlar geceleri açılır. Ve insan bütün ömrünü bir yaz gecesi rüyası sanır. Başka rüya yoktur oysa. Yazın rüyası kendisidir. Yaz diye bir rüyayı en iyi eylül yorumlar. Yaz artığı, göz artığı rüyalar için, kahve artığı bir eylül. Ey. “Bu benim anı artığı eski yüzüm.” Bunu da o “uzun çocuk” söylemişti, şiirini ve ölümünü eylülle bitiştiren ve bu dünyadan bir “Güzel Irmak” olarak akıp giden İlhan Berk. “Güz Her Şeyi Bilir” diyen Hulki Aktunç’un sözcükleri güzle sınanmıştır elbette. Tıpkı “Yürüyoruz bütünlemeye kalmış bu sessizlikte” diyen Cemal Süreya’nın da güzdökümüne katılması gibi. Hepsi yazdan geçmiş şairler. Eylüle, güze yüzün olması için, yazdan iyi geçmelisin. Kendinden geçmenin iyiliğiyle. Eylüle çok şair var, eylüle borcu olmayan şair var mı? Eylüle, güze, sarıyaza, sonyaza. Şiir de bir borç ödeme biçimi olduğuna göre, anılara, çocukluğa, aşka, arkadaşlığa verdiğimiz sözü tutar gibi, borcumuzu öder gibi, ruhun iklimleri olan aylara da ödemek isteriz borcumuzu. En çok da yaza ve güze borçlanırız: “Bir gecede gittimdi hazirandan eylüle.” Bazı şiirlerin sessizliğe çekilmesi gibi, bazı şiirler de gölgeye çekilir. Orada bir zaman karanlık bir suda bekletilir ve karanlık terbiyesinden geçirilir. Böylece çıplak gözle şiir okunmayacağı da anlaşılmış olur, şiir karanlık bir yolculuktur, karanlığa yolculuktur, yarıgüz yarıkaranlık gözlerle okunur. Ruhta hiç gölge yoksa, şiir yazmanın da bir anlamı yoktur. Ruhun gölgesi gözlerde toplanır ve bir şiiri okumaktan yazmaktan önce, gölge diye bir şiir olmaya hazırlanır. ??? Bu yazı mavi kapak toplayarak geçirdim. Kaç mavi kapak bir yaz eder? Gazoz kapakları toplasaydım çocukluğuma kadar gider miydim? Eylülde açık hava sineması hicranlı mı olur hülyalı mı? Altı ay bir güz gidince kendimizden kurtulur muyuz? Sanırım biraz daha mavi kapak toplamalıyım, sanki o zaman güze karşı mavi bir yüzüm olur. Yaz gözümüzü bürümüştür, herkesin gözü geçen yazlarda kalmıştır, gözlerimizi dolduransa güzdür, onu kendimizden bile korumamız gerekir. Defterde güz, anılarda göz dolduysa, insan da kendinden düşmeyi bilmelidir. Kendinden düşmeyi en iyi bilen Turgut Uyar’ın söylediği, eski eylülde, yeni eylülde, yolu yok hep tekrarlanacaktır: “Eylül toparlandı gitti işte/Ekim filan da gider bu gidişle/…” İnsanın kendinden düşmesi için kaç eylül gerekir ve eylül kaç şiir birden eder? Neden hep yazdırır kendini eylül? Cemal Süreya’nın “Yazmam Daha Aşk Şiiri” deyip aşkı yazmayı sürdürmesine benzer, kim ki “yazmam daha eylül yazısı” derse, herkesten ve bazen eylülden de önce o yazacaktır eylülü. Side Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali Sanat Direktörü Remzi Buharalı ‘Festivallerin adı kirletildi’ MELTEM YILMAZ SİDE Bu yıl 12’cisi düzenlenen Side Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali, Apollon Tapınağı, Side Antik Tiyatrosu ve Side Limanı gibi tarihi sahnelerde sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor. Açılışını Viyana Schloss Schönbrunn Orkestrası’nın yaptığı festival, yalnızca Sideliler tarafından değil, beldeye gelen yerli ve yabancı turistler tarafından da ilgiyle izleniyor. Öyle ki tümü ücretsiz olan etkinliklerde oturacak yer bulmak bile hayli zor. Festivalin sanat direktörü Remzi Buharalı, festivalin en önemli özelliğini, Türkiye’deki kültür turizmine katkıda bulunması olarak gösteriyor: “Türkiye’ye gelen turistlerin izlediği belli bir kültür turu programı var. Ama biz, festivalimiz aracılığıyla onlara farklı, alternatif bir kültür turu sunuyoruz. Örneğin Türkiye’deki katılımcılar dışında birçok farklı ülkeden gelen turist, Pekin Senfoni Orkestrası’nı Side’de dinleme imkânı bulabiliyor. Programımızda olmasaydı, belki hayatı boyunca bu orkestrayı dinleyemeyecekti. Bir başka deyişle, sanatseverlerin uluslararası sanatçılara erişiminde büyük bir kolaylık sağlıyoruz.” Buharalı, Lezginka Dağıstan Halk Dansları Topluluğu, Pekin Senfoni Orkestrası, Antonio Pirolli’nin şefliğinde Antalya Devlet Senfoni Orkestrası ve Massimo Mercelli gibi dünyaca ünlü topluluk ve sanatçıları da kapsayan festival programının oluşturulması konusunda şunları söylüyor: “Farklı kesimleri bir araya getirecek bir program yapmaya çalıştık. Popüler olmakla birlikte, kalite kaygısı taşıyan müzisyenleri davet ettik. Çünkü Türkiye’de festival kelimesi çok kirletildi. Bunun için belli kriterleri ısrarla oluşturmaya devam etmeye çalışıyoruz.” Festival, kapanış galasını Side Festival Orkestrası ile yapacak. Burada bir “ilk”ten de söz etmek mümkün, çünkü Türkiye’de belki de ilk kez bir Remzi Buharalı in e Festivali’n id S , lı a r a ültür ? Buh zelliğinin k u ö li m e n ö en uğ katkısı old turizmine iye’de ‘festival’ Türk kanısında. çok kirletildiğini kelimesinin üzden de popüler ,oy vurgulayan elikli sanatçıları ini ama nit österdikler g n e z ö a y re, çağırma aralı’ya gö ı h u B n e y le söy trasın endi orkes bir ilk. k n li a v ti s e f ’de ası Türkiye lm o ş u m r u k ‘5 EKİM DÜNYA JAMES BOND GÜNÜ’ Herkes bir günlüğüne ajan olacak Kültür Servisi Dünyanın en uzun soluklu macera filmi “James Bond”un 50. yıldönümü, tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanacak. İlk Bond filminin galasının yapıldığı 5 Ekim tarihi ise “Dünya James Bond Günü” ilan edildi. İlk James Bond filmi “Dr No”nun dünya galası, Londra’da 5 Ekim 1962’de yapılmıştı. Serinin 50’nci yılına denk gelen 5 Ekim 2012 şimdi “Dünya James Bond Günü” olarak kutlanacak. Hayranları 23’üncü James Bond filmi “Skyfall”u beklerken, ilk haber 50’nci yıl için hazırlanan belgeselden geldi. MetroGoldwynMayer Pictures, Columbia Pictures, Passion Pictures ve Red Box Films’in yeni belgeseli “Everything or Nothing: The Untold Story of 007” (“Her Şey ya da Hiçbir Şey: 007’nin Anlatılmamış Hikâyesi”) birçok ülkede, serinin meraklıları ile buluşacak. James Bond’un dünya çapındaki 50. yıldönümü kutlama etkinlikleri arasında; Londra’da Christie’s müzayede evinin düzenlediği bir müzayede, her ülkenin favori Bond filmini belirlemek için uluslararası anket, New York’da Modern Sanat Müzesi’nde tüm filmleri kapsayan sergi, Los Angeles’da Academy of Motion Picture Arts and Sciences’ın ev sahipliğinde düzenlenecek Bond Müzikleri gecesi ile Toronto’daki “Designing 007: 50 Years of Bond Style” (“007’yi Tasarlamak: Bond Stilinin 50 Yılı”) sergisi yer alıyor. Festival, Viyana Schloss Schönbrunn Orkestrası’nın konseriyle açıldı. festivalin orkestrası hayata geçmiş durumda. Buharalı’nın yorumu şöyle: “Festivalin kendi orkestrasını kurmuş olması Türkiye’de bir ilk, evet. Orkestrada 80 müzisyen yer alıyor, 25’i yabancı olmak üzere. Önümüzdeki dönemlerde Türkiye’nin çeşitli orkestralarından üyeler de davet edilecek. Orkestra ayrıca, önümüzdeki yıl Çin turnesine çıkmaya hazırlanıyor, 2014’te de büyük Avrupa turnesi var.” 2010’da Avrupa Festivaller Birliği’ne (EFA) kabul edilen Side Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali, diğer festivallere de örnek olabilir mi? Buharalı, hangi ideolojide olursa olsun, kime doğru projeyi götürürseniz kabul gördüğü kanısında. “Yeter ki bölgenin dokusuna, kültürüne, yapısına uygun festivaller düzenlensin” diyor. Tabii bu konunun üzerinde biraz daha durmak gerekiyor. Türkiye’de festival düzenlemek o kadar kolay mı? Ya da devamını getirmek? Buharalı şöyle yanıtlıyor: “Projelerin ilk aşamada devlet politikasıyla desteklenmesi gerekiyor, çünkü hiçbir şirket, ilerisini bilmeden sponsor olmak istemiyor. Bugün Türkiye’nin özellikle ihtiyacı olan, antik bölgelere dönük projeler... Ya da müze ve ören yerlerinde hayata geçebilecek çeşitli oluşumlar, etkinlikler...” Şarkı sözü yazarı Hal David i d r i t i y ı n ı m a ş ya Kültür Servisi Oscar, BAFTA, Altın Küre, Grammy gibi pek çok ödül sahibi olan, 1969 ABD yapımı “Sonsuz Ölüm” (Butch Cassidy and the Sundance Kid) dahil pek çok film müziğinde imzası bulunan ünlü söz yazarı Hal David (Herald Lane David), felce bağlı sağlık sorunları nedeniyle 91 yaşında hayata veda etti. 1940 yılında kariyerine başlayan David’in en bilinen eserleri arasında B. J. Thomas’ın seslendirdiği “Raindrops Keep Fallin’ On My Head” ve Dionne Warwick’in “Walk On By”, “What’s New Pussycat?” şarkıları da bulunuyordu. Hall David’in şarkıları, Frank Sinatra, Tom Jones and Barbra Streisand gibi yorumcular tarafından da seslendirilmişti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle