22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 AĞUSTOS 2012 PERŞEMBE dishab@cumhuriyet.com.tr 12 DIŞ HABERLER Şehre havadan ve karadan operasyon düzenleyen ordunun Selahaddin’in kontrolünü ele geçirdiği bildirildi Halep için büyük savaş Dış Haberler Servisi Suriye ordusu dün erken saatlerde bir bölümü muhalif güçlerin kontrolünde olan ülkenin ticari başkenti konumundaki Halep’e kara ve hava harekâtı başlattı. Ordunun, ele geçirdiği Selahaddin semtinin batısından doğusuna doğru ilerlediği kaydedildi. Suriyeli yetkililerin bazı bölgelerde direniş devam etmesine rağmen ele geçirilmesinin fazla uzun sürmeyeceğini belirttikleri kentte, muhalif bir direnişçinin Reuters’a “Geri çekiliyoruz” dediği ifade edildi. Selahaddin bölgesinin düşmesi kentte sayıları 3 bine ulaşan muhaliflerin Türkiye’ye uzanan ikmal yollarının kapanması anlamına geliyor. Ancak hem Suriye ordusu yetkilileri hem de muhalifler semtin kendi kontrolünde olduğunu iddia ediyor. Suriye İnsan hakları Gözlemevi Halep’teki çatışmalarda 16 sivilin öldüğünü duyurdu. Örgüt ölenler arasında bir kadın ile iki çocuğunun da olduğunu belirtti. Erdoğan’ın ‘Çöl Demokrasisi’ “Bütün ramazan boyu 6 tane Bakanım, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bütün illeri tarıyorlar. Kadın kollarım, oradaki fakir fukara, garip gurebanın evlerine gidiyorlar. Şu ana kadar 350 bin kolinin bir kısmını bu evlere dağıttılar.” “Benim Kürt kardeşimin terörle bir alakası yok ki. Benim Kürt kardeşimi bunlar(PKK) istismar ediyor.” “Bu terör örgütünün ocağına odun taşıyan medyayı ismen mi ifşa etmeliyiz? Benim vatandaşım bunları aklıselim ile değerlendirmeli.” “Ben Dışişleri Bakanımı Kuzey Irak’a boşuna göndermedim. Atması gereken adımları kendisine söyledik..” “Benim gençlik kolları başkanımın oradaki kantinde çalışması yanlıştır. Konuyla ilgili gerek İçişleri Bakanıma, gerek Adalet Bakanıma gerekli talimatları verdim.” “Genelkurmay Başkanımla her şeyi konuşurum.” Başbakan’ın karşısına tek muhalefet gazetecisinin oturtulmadığı, söyleşi formatındaki “İcraatın İçinden” programındaki beyanlarının bazıları bunlar… Radikal’den Ezgi Başaran; ATVA Haber yayınında Başbakan tarafından dile getirilen bu deklarasyonların tümünün dökümünü yapmış. “Başbakan’ın iyelik ekleri ve zararları” başlıklı harika yazıda, “Bu takdir edilecek bir sahiplenmenin çok ötesinde vahim bir durumdur. Yöneticinin tek başına devlet olduğunun dile yansımasıdır” diyor. zgür Suriye Ordusu (ÖSO), Suriye Ö ordusuna danışmanlık yaptığını ileri sürdüğü Rus General Vladimir Kuzheyev’i öldürdüklerini duyurdu. Ancak Rusya Savunma Bakanlığı “bütünüyle yalan” olarak nitelendirdiği iddiayı reddetti. Bu arada Firari Başbakan Hicab, Ürdün’e geçişinden önce son kez sınırdaki Dera’da görüntülendi. (Fotoğraf:AFP) vahşet görüntüleri Suriye Genel Devrim Konseyi de Halep Üniversitesi Hastanesi’nde elleri bağlı olan ve arkadan kurşunlanarak öldürüldükleri belirtilen 50’nin üzerinde erkek cesedinin görüntülerinin ortaya çıktığını açıkladı. Gö öldürdüklerini duyurdu. ÖSO’dan, video görüntüleri eşliğinde yapılan açıklamada, özel tercümanı ile birlikte öldürülen Kuzeyev’in varlığının, Rusya’nın, Suriyelilere karşı işlenen “insanlık suçu”na karıştığının kanıtı olduğu belirtildi. Ancak Rusya Savunma Bakanlığı “bütünüyle yalan” olarak nitelendirdiği iddiayı reddetti. Rus ItarTass haber ajansı da generalin Moskova’da konuştuğu basın mensuplarına Suriye’ye gidip gitmediği konusunda bilgi vermemekle beraber “Yaşıyorum, hayattayım” dediğini bildirdi. Bu arada iki ay önce atandığı başbakanlık görevinden istifa ederek muhalif saflara geçen Riyad Hicab ve ailesinin dün sabah erken saatlerde Ürdün’e giriş yaptığı kaydedildi. Hicab’ın Ürdün’e girişinde kendisine muhalif grupların yardımcı olduğu belirtildi. EKBER KARABAĞ Üniversiteden rüntülerdeki kişilerin çoğunluğunun Halep Üniversitesi öğrencileri ile muhaliflere ait oldukları belirtildi. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), dün resmi Suriye ordusuna danışmanlık yaptığını ileri sürdüğü Rus General Vladimir Kuzheyev’i Eski başbakan Ürdün’de Rus general bilmecesi ‘Ambulansla silah taşınıyor’ AKIN BODUR İSKENDERUN Suriye sınırındaki Reyhanlı’nın üç köyünde görüşme ve incelemede bulunan CHP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu, yöre halkının, muhaliflerin kullandığı silahların sınırın ötesine ambulansla taşındığını ve ambulansların da dönüşte, rejime karşı savaşan yaralı Suriyeli militanları Reyhanlı ve Antakya’daki hastanelere götürdüğünü söylediğini bildirdi. Amerikan askerleri, Irak işgali öncesi İskenderun’a getirdiği silah ve füzelerini de üzerinde tıbbi yardımı simgeleyen Hummer ciplerle Irak’a sevk etmişti. Kuşaklı ve Bükülmez köylerinde görüşmelerde bulunduğunu anlatan Dudu şunları söyledi: “Yöre halkı, ‘köydeki bazı evler, muhalif karargâhı olarak kullanılıyor. Muhalif komutanların görüşmesi ve yardım pazarlığını da buralarda yapıyor’ bilgisini verdi. Kuşaklı köyünde karşılaştığımız Sağlık Bakanlığı’na ait 06 plakalı 112 Acil Servis ambulansı görevlileri de bize ‘Suriyeden geliyoruz. İki yaralı taşıyoruz‘ açıklamasında bulundu. Ambulanslarımız ne zamandır Suriye sınırlarına girip, rejime karşı savaşan yaralıları sınırın ötesinden alıp Hatay’a taşıyor? Sınır köylerinde oturanlar da “Ambulanslar sınırın ötesine silah, mühimmat götürüyor, gelirken de yaralı taşıyor” diyor. Bu iddia doğru ise, ki oradaki herkes bunu söylüyor, kabul edilebilir değildir.” Dudu, köylerde Amerikan, Kanada ve Meksikalıların bulunduğunun yöre halkı tarafından ifade edildiğini, kendilerinin de Suriyeli olmayan ve El Kaide militanı olduğunu düşündükleri bıyıksız ama uzun sakallı çok sayıda kişiyi gördüklerini kaydetti. Dudu, “Sınırda fiili geçiş yolları yaratılmış. Özellikle saat 17.00’den sonra Türkiye’den Suriye’ye geçişler artıyor. Suriye krizini yönetemeyen bu hükümet, daha fazla ülkemize zarar vermeden ya yanlıştan dönmeli ya da istifa etmelidir” dedi. Öte yandan Halep’teki çatışmada ölen Türk avukatın ardından dün de Hatay’dan Lazkiye’ye giden 10 Türk genci, Lazkiye kentine bağlı Türkmen köylerinde varlığını sürdüren Türkmen cephelerine katıldı. Türkmen ordusu, Lazkiye kentine bağlı Akçabayır, AlVadi, Bayır, Bucak, Dırra, Gebelli ile çok sayıda Türkmen köyünün güvenliğini sağlıyor. HATAY (Cumhuriyet) Hatay’ın Reyhanlı ilçesine bağlı Kuşaklı, Bükülmez ve Kavalcık köylerinde sınıra gelen çoğu kadın ve çocuklardan oluşan, aralarında 2’si general 37 askerin de bulunduğu 3 bin 362 Suriyeli Türkiye’ye sığındı. Bunun olayların başladığından bu yana en büyük göç dalgası olduğu belirtildi. Güvenlik önlemleri altında sınırdan minibüslerle alınan Suriyeliler, Reyhanlı Hac Konaklama Tesisleri’ne getirildi. Grupta bulunan aralarında 2 general, 2 albay, 1 yarbay, 1 yüzbaşı, 1 üsteğmen, 1 başçavuşun da olduğu 37 asker ve bu kişilerin aileleri Apaydın Kampı’na, siviller ise Şanlıurfa’daki kamplara gönderildi. Durumu ağır olan 3 yaralı Antakya Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. TAHRAN İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, Suriye’de kaçırılan İran vatandaşlarının bir kısmının ordu ve Devrim Muhafızı emeklisi olduğunu ancak muvazzaf olmadıklarını bildirdi. Salihi, bu iki kurumun dışında devlete ait çeşitli kurumlardan da bazı emeklilerin kaçırılan kafilede bulunduğunu söyledi. Suriye’de kaçırılan vatandaşların bu ülkedeki kutsal mekânları ziyaret amacıyla oraya gittiklerine vurgu yapan İranlı bakan, bu kişilerin şu an İran ordusuyla herhangi bir bağlarının olmadığını dile getirdi. Suriye’ye giden İran kafilesinin 3 otobüsten oluştuğunu ifade eden Salihi, son sırada ilerleyen otobüs şoförünün aracı başka yere yönelterek kaçırılmasını sağladığını kaydetti. Daha önce de, kaçırılan otobüs şoförünün, Suriye’deki silahlı muhaliflerle işbirliği içinde olduğuna dair iddialar basında yer almıştı. alep’in kuzeyindeki Suriye hava kuvvetleri tarafından bombalanan Tel Rafat köyünde, halk enkaz altında yakınlarının cesetlerini ararken kentin güneyinde silahlı militanlarla asker arasındaki çatışmalar sürüyor. (Fotoğraflar: REUTERS/AP) ‘Kaçırılanlardan bazıları emekli Devrim Muhafızı‘ H Harekâta 1973’ten beri ilk kez hava kuvvetlerinin katılması dikkat çekti Mısır’dan Sina operasyonu Dış Haberler Servisi Mısır ordusu geçen hafta İsrail sınırı yakınında, birliklerinin saldırıya uğradığı Sina bölgesinde hava ve karadan geniş çaplı operasyon başlattı. Ordu ve resmi medyadan dün yapılan açıklamalarda, “Tumah köyünde militanların bulunduğu istihbaratı üzerine bölgede güvenlik güçlerinin düzenlendiği operasyonlarda 20 teröristin öldürüldüğü” bildirildi. AFP ajansına konuşan bir yetkili, “operasyonlarda helikopterlerden ateş açılarak saldırganların hedef alındığını” söylerken resmi haber ajansı MENA, silahlı bir grubun ağır silahlarla ateşine güvenlik güçlerince yanıt verildiğini duyurdu. İçişleri Bakanlığı önceki gece Ariş kasabası yakınlarındaki güvenlik noktalarına düzenlenen saldırılarda ise 3 polisin yaralandığını açıkladı. İsrail’de yayımlanan Haa 10 Türk Lazkiye’ye gitti Blackwater 7.5 milyon dolar ödeyecek Dış Haberler Servisi Silah kaçakçılığı yapmakla suçlanan, eski adı Blackwater olan Amerikan güvenlik şirketi yargılanmama karşılığında 7.5 milyon dolar ödemeyi kabul etti. ABD Adalet Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, yeni adı Academi olan şirketin, daha önce Dışişleri Bakanlığı ile varılan uzlaşma uyarınca yapacağı 42 milyon dolarlık ödemeye ek olarak tazminat da ödeyeceği belirtildi. Beş yıl süren soruşturma sonucunda tüfek, otomatik silah, zırhlı helikopter ve zırhlı personel taşıyıcı kaçakçılığı yaptığı belirlenen şirket, Irak ve Sudan’da, izinsiz olarak yabancıları eğitmekle de suçlanmıştı. Şirket, 16 Eylül 2007’de Bağdat’ta 14 Iraklı sivili öldürmesiyle bütün dünyada tepki toplamıştı. Başaran’ın yazısıyla aynı gün bir başka harika yazı daha okudum. “Hürriyet Daily News”ta, Vijay Prashad imzasıyla çıkan ikinci yazı da “çöl demokrasisi” diye bir olgudan bahsediyordu… Daha önce hiç duymadığım ifadeyi 60’lı yıllarda meğerse “Time” dergisi dolaşıma sokmuş. “Google”a İngilizce “çöl demokrasisi/desert democracy” yazıp tıkladığınızda, karşınıza zaten 17 milyon siteyle birlikte “Time”ın zamanında Kuveyt için yayımladığı o ilk yazı geliyor… “Çöl demokrasisi, lidere mutlak (ultimate!) otorite tanıyan sisteme” verilen ad oluyormuş. Vijay Prashad “Daily News”ta sistemi şöyle tanımlıyor: “Çöl demokrasisinde… hükümdara tavsiyede bulunacak bir meclis vardır. Vatandaşlarının ‘iyi hali’ karşılığında, kral halka gelir transferi yapmakla (ya da karınlarını doyurmakla!) yükümlüdür. Daha geniş demokrasi talepleri adına bu temel ittifakın/paktın bozulması durumunda, hükümdar kendinde sonuna dek halkına baskı yapmak hakkını görür!” Yazının başındaki Erdoğan açıklamaları, hele de özellikle ilki; tam bu “çöl demokrasisinin” karşılığı olmuyor mu? “Ortadoğulular içinde özgürlük olmayan bir demokrasi yarattılar” diyen Bernard Lewis’e de atıfta bulunan “Hürriyet Daily News”ın yazısı; Ortadoğu demokrasilerinin özetle bir “karnın doyurulsun da gerisine karışma”modelinden ibaret olduğunu anlatıyor. Amerikalıların 2000’ler başında dolaşıma soktukları “Müslüman demokrasisi” de bu “çöl demokrasisinin”; biraz daha siyaseten doğru ve kibarlaştırılmış versiyonundan başka bir şey değil. O da aynı “çöl demokrasisi” gibi, demokrasinin gerçek şeklinden çok farklı bir şey (ucube?) olduğunu ifade etmek için söyleniyor. “Economist Intelligence Unit”in belli aralıklarla yayımladığı “demokrasi endeksi” araştırmalarına baktığınızda; dünyadaki Müslüman ülkeler içinde bir tane gerçek “demokrasi” görmüyorsunuz. Hepsi ya Türkiye gibi “hibrit rejimler” içinde yer alıyor ya da birer diktatörlük olan “otoriter rejimler” arasında sıralanıyor ki aslında buna, demokrasinin “çöl olmuş versiyonu” da demek mümkün. Demokrasinin bu çölleşmiş halinde; muktedir olan liderin açıkça “kadın erkek eşitliğine karşıyım” demesi; medyaya, yargıya, ana muhalefete, başka inanç sistemlerine, farklı yaşam tarzlarına sırayla ayar vermesi; her tür fren ve denge mekanizmasını devre dışı bırakması olağan ve doğal karşılanıyor… “İçinde özgürlük olmayan” çöl demokrasisi gerçekte öyle derinlere işlemiş ve bu öylesine normal bulunuyor ki, hapiste özgürlüğünden alıkonan bir paşa bile icabında örneğin.. özgürlüğünü yeniden elde edebilmek için.. muktedir olan Başbakan’ın önünde eğilip “teşekkür edebiliyor!” En doğal “özgürlük hakkını” alabilmek için kendisine bir lütuf bahşediliyormuşçasına!“teşekkür etmek” mecburiyetinde kalabiliyor... “Özgürlük hakkı” çiğnendiği için otoritelerden hesap sormak durumundayken “teşekkür etmeye” zorlanıyor... Aydınlar, bu vahim olayların yaşandığı yerde “demokratikleşme” ve “demokrasi reformlarından” söz edebiliyorlar… “Demokratikleşme” namına… her sözünü ve cümlesini bir iyelik ekiyle bitiren Başbakan’ın arkasına sıralanabiliyorlar…. Niye? Çünkü “çöl demokrasisi” ortamında bunların hiçbirisi sarsıcı, şaşırtıcı gelmiyor. İnsanlar tersine bu “okşarım da döverim de” halinden hoşlanıyor. Güçlüyle yapılan yazılı olmayan temel anlaşmanın özündeki “tokluk karşılığı susmak” formülüne kamuoyu öyle şartlandırılmış ki; alışveriş bozulmadığı sürece sisteme itiraz gelmiyor. Yılmaz Esmer’in araştırmasını hatırlamak kâfi. Ne diyordu Esmer’in “Türkiye Değerler Araştırması”? “Halkın yüzde 63’ü parlamento ve seçimlerle uğraşmak zorunda kalmayan güçlü bir lidere sahip olmaktan memnun.” İşte bu kadar! Kibar adı ‘İslam demokrasisi’ Başbuğ’un ‘teşekkürü’ 16 askerin cenazesine katılan Mısır Başbakanı, kurban yakınlarının ayakkabılı saldırısından kurtarıldı. (AP/AFP) Bir günde 3 bin 362 kişi geldi retz gazetesi, operasyonların önceki gece Sina bölgesinde bazı kontrol noktalarında Mısır güvenlik güçleriyle silahlı saldırganlar arasında meydana gelen çatışmaların sonrasında geldiğini yazdı. Gazete, Mısır hava kuvvetlerinin Sina’daki operasyonda yer almalarını, 1973 yılından bu yana ilk olarak değerlendirdi. BBC’deki haberde de bu saldırıyla Mısır’ın, 1973’teki Arapİsrail savaşından bu yana ilk kez Sina Yarımadası’nda füze kullandığına işaret edildi. Bu arada Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin dün istihbarat şefi ile Kuzey Sina valisini görevden aldığı belirtildi. Geçen pazar günü silahlı bir grubun Sina Yarımadası’nda Mısırİsrail sınırı yakınındaki saldırısında 16 Mısır askeri ölmüştü. ABD’DE YAHUDİRUM LOBİSİ KURULDU Dış Haberler Servisi Türkiye’nin İsrail ile yaşadığı uzun süreli kriz devam ederken, ABD Kongresi’nde de uzun süredir fiili olarak beraber hareket ettikleri gözlenen Rum ve Yahudi lobisi, ortak bir yapılanmaya gitmeye karar verdi. Kongre’nin Rum kökenli Florida Milletvekili Gus Bilirakis, Helenİsrail Kongre İttifakı adlı oluşumun kurulduğunu bir basın açıklamasıyla duyurdu. Bilirakis, “Yunanistan ve İsrail, ilişkilerini değişik alanlarda kuvvetlendiriyor. Müttefiklerimizi desteklemek ve işbirliğini daha da ileriye götürmeleri için onları teşvik etmek bizim çıkarımızadır” ifadelerini kullandı. İSVEÇBELARUS GERİLİMİ TIRMANIYOR STOCKHOLM (Cumhuriyet) Belarus yönetimi, muhalefetle işbirliği yaptığı ve kışkırtıcı rol oynadığı iddiasıyla Minsk’teki İsveç Büyükelçisi Stefan Eriksson’u geçen hafta istenmeyen adam ilan ederek ülkeyi terk etmesi çağrısı yaptı. İsveç Dışişleri Bakanlığı da Belarus’un Stockholm’e atadığı yeni büyükelçisinin istenmediğini bildirerek bunun yanı sıra İsveç’teki görevli iki diplomatın da ülkeyi terk etmelerini istedi. İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, dün Belarus’un tüm İsveçli diplomatları sınır dışı etmeye hazırlandığını yazdı. İki ülkenin karşılıklı olarak büyükelçiliklerini kapatması bekleniyor. (AA) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle