25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 AĞUSTOS 2012 PAZAR 6 HABERLER ‘İktidar umutları tazelenmeli’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, ‘sivil silkiniş’ çağrısı yaparak ‘Sokak ve sandık başında örgütlenmeliyiz’ dedi metli Hüdai Oral, Denizli’de CHP’nin duayeniydi ve İsmet Pa Deniz Gezmiş’le ANKARA CHP’nin örgütlerden şa’nın karargâhındaydı. Ben ise tanışıyor muydunuz, yan yana sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ecevit’e destek verdim. İl başgeldiniz mi bu eylemde? Adnan Keskin, “ikinci adam” kanlığımı içselleştirmeyenler Tanışmıyorum. Yan yana gelmedik. tartışmalarıyla ilgili olarak CHP’nin ideolojik tercihleriOnlar biraz baskıcı bir anlayışla bize “Partinin protokol yapısı tünin dışında kalan bir siyaset taleplerini kabul ettirerek o etkinlikte söz sahibi, zükte yazıyor. Orada, birinsöylemi içinde olduğumdan yönlendirici bir rol ci sırada örgütlerden sosöz ettiler, o dönemde meşüstlenmeye kalktılar. rumlu genel başkan yarhur olan komünist olduFakat biz CHP adına dımcısı yer almaktadır” meğum suçlamasını yaymaya düzenlediğimiz için sajı verirken eski siyasetçilere çalıştılar. 1973 yerel seçimonların sadece bakış açısını da “Çorap reklerinde, 1950 seçimlerinde katılımına izin verdik. Ortaklaşa bir dayanışma lamındaki gibi ‘Jil geldi, eskikaybedilen Denizli il belediiçinde bu etkinliği sürdürmede anlaştık. leri atın’ olmaz” sözleriyle eleşye başkanlığını 23 yıl sonra Mitingden sonra herkes kendi yoluna tirdi. Keskin, yeni örgüt anlayışıpartimize kazandırdık. Bu gitti. Çivril ilk defa o zaman “fruko” nı “Sivil bir silkinişi gerekleştirip olayda sonra Adnan Keskin tabir edilen toplum polislerini CHP’nin iktidara gelmesi için ismi kabul edildi. 1977’de gördü. yepyeni insanların partiye katılDenizli milletvekili oldum. 3 ması gerekir. Sokak ve sandık bayıllık milletvekilliğinden şında örgütlenmeliyiz” diye özetlesonra 12 Eylül’le beraber di. Ege’de çok kişinin ekmeği, aşı, tekrar Denizli’ye postalanCHP grubunun en deneyimli ismi, harçlığı olan haşhaş ekimine sınırla dık. Sonra SODEP il başDenizli Milletvekili Adnan Kesma, yasak getirildi. Denizli’de de kanı oldum. 12 Eylül kin’in siyasal yaşamı sosyaldemoçok kişi yaşamını haşhaş ekimiyle hareketinden sonra krat partiler ve içlerindeki çalkantısürdürdüğü için çok ciddi toplumsal Denizli’de dışarıya ların özeti gibi. İnönüEcevit saftepkiler oluştu. Fakat 12 Mart’ın o dönük ilk sol hareketi laşmasında Ecevit’in yanında yer baskıcı ortamında o tepkileri dile ben gerçekleştirdim. alan Keskin, Erdal İnönüDeniz getirecek, yüksek perdeden sergileUğur Mumcu, Deniz Baykal arasındaki kurultay yarışlayecek bir girişim sergilemede çekin Baykal, Ali Torında “Baykalcı” oldu, ardından ce duyuluyordu. Ben çok genç yaşpuz’u davet edip bir Baykal’la yolları ayrıldı ve 13 yıl ta, siyasal yaşamımın ilk etkin eylesalon toplantısı yapparlamento dışında kaldı. İl başkanmine giriştim. Kendi ilçem olan tım. Deniz Baylığından genel sekreterliğe, bakanÇivril ilçesinde köyleri dolaşarak, kal’la siyasetteki lıktan düz parti üyeliğine iniş çıkışköylüleri örgütleyerek haşhaş ekidirsek temasım bu larla dolu bir siyaset yaşamı var. mi yasağına karşı bir eylem düzentoplantıyla başladı. Son kurultayda yeniden “küllerinledik. Bu, belki Çivril’in gördüğü Biraz duygusallık den doğan” Adnan Keskin’e soruilk siyasal eylemdi. Rahmetli Devardı. Hani bir ço Yıllar sonra bu kez sizin için kurultaydan sonra “CHP’ye 70’lik taze larımız ve yanıtları şöyle: niz Gezmiş ve arkadaşları da bu etrap reklamı vardı kan” başlıkları atıldı... Ne zaman aktif siyasete başlakinliğe katıldı. “Jil geldi eskileri İnsanın yaşı elbette enerjisinin kısıtlanmasına katkı yapıyor, ama siyaset yaldınız? Siyasal yaşamınız, sosyaldeatın” diye slogan nız fiziki güçle yapılan bir şey değil. Siyasette önemli olan inançtır, kararlılıktır, 1970 yılında CHP’ye kaydoldum. mokrasinin tarihi gibi. Önemli sa kullanıyorlardı. Her iddia sahibi olmaktır. Toplumun esenliğini kendi esenliğinden daha önce görDaha sonra il yönetim kurulunda tır başlarını özetler misiniz? değişim döneminde mektir. Borç ödeme, hizmet etme anlayışını koruduğu sürece fiziki güçsüzlükyer aldım, bu süreçte 12 Mart döneBen il başkanı olduktan sonra yeniler eskiden siten kaynaklanan olumsuzluğu donanımla, kararlılıkla aşmasını bilmişimdir. minin sıkıntıları yaşanmaya başladı. kendimi İsmet PaşaBülent Ecevit yaset yapmışlara biABD’nin isteği üzerinde özellikle çekişmesinin içinde buldum. Rahraz farklı bakarlar... TÜREY KÖSE Orduya Siyasi Tasfiye Orduyu tüm üst yönetim olarak tasfiye siyasi Ergenekon ve Balyoz davalarının ana hedefiydi. Bu dava bir hukuk davası değildir, öyle sananlar varsa, onları buradan en hafifinden “şaşkınlar” ilan ediyorum! Varın gerisini siz söyleyin! Bunun bir hukuk davası olduğunu söyleyen, tertipçilerin yüzlerce ortağı, ortalıkta “uzman” diye dolaştırılıyor! Kamuoyunu buna inandırmak göreviyle... Onlarca mektup geliyor tutuklu subaylardan... Davasını ve durumunu anlatan. Tümgeneral Ahmet Yavuz’un adını gördüm örneğin, emekliye sevk edilenler arasında. Üzüldüm, mesleğini madalyalarla süslemiş komutanlardan biri. Balyoz’a son grupla birlikte dahil edilmişti, “Ahmet Bey dışarıda kaldı, alalım içeri ve ona da ordudan güle güle diyelim” mantığıyla, iler tutarı olmayan hatta suç iddiası bile olmayan bir tutuklama ile... Şu mahkemelere kadar bir subayla bile hiçbir ilişkim olmamıştı. Bir keresinde, onlarca gazeteciyle birlikte terörle uluslararası mücadele sempozyumunu izlemek için davet almıştım Harp Akademileri’ne... Ahmet Yavuz, bizim gazetecilerin yemek masasında ev sahipliği yapıyordu. Onunla bir kez de Balyoz tutuklamaları başladıktan çok sonra, Cemal Reşit Rey’de bir konserde karşılaşmıştım. Sonraları da, neden bile gösterilmeden kendini içeride buldu! Balyoz bir kepazeliktir, hukukun yüz karasıdır. Yüzlerce subay Ahmet Bey’in durumundadır. Hepsinin hikâyesi şüphesiz vardır ama hepsinin ortak noktası, albay ve üstünün, mümkün olduğu kadar tasfiyesi için alınan siyasi karardır! Bu nedenle, bu köşede siyasi karara ve hukuksuzluğa işaret ettim. Çünkü tek tek haksızlık öykülerinin hiçbirine yardımcı olmayacağını biliyorum. Aslında en iyisi, gazetede bir köşe ayrılıp kimin hangi saçma iddia ile suçlandığını ve tutuklandığını kamuoyu ile her gün paylaşmak gerekir. Gazete yönetimine burada öneriyorum! ??? İktidarın “siyasi tasfiye” kararı alabildiğine çalışıyor. Bu planları işlemiştir: “İçeride tut veya suç uydur içeriye at, terfisini durdur, sonra da emekli et...” Tutuklu 40 subay daha emekli edildi. Bu tasfiye, AKP ve cemaatin ortak hukukudur. İlker Başbuğ da Başbakan’ın ve hükümetin arzusu dışında içeride tutuluyor değildir. Şöyle geriye dönüp yazılarıma baktım, daha ilk albay tutuklandığında, rütbe sırasıyla generallere sıra geleceğini ve bir Genelkurmay başkanının da tutuklanabileceğini yazmışım. Adım adım en tepeye tırmanmak, baştan alınan bir karardı. Süreç içinde “şans topu” İlker Başbuğ’a vurdu! RTE istemese Başbuğ bir dakika orada tutulmaz! İnternet sitelerini açan Hilmi Özkök dışarıda ve tanık olarak ifade veriyor. Siteleri kapatan Başbuğ ise içeride ve tutuklu! ??? Hukuk adına utanç verici bir “casusluk davası” açmışlardı İstanbul’da! Onlarca subay casusmuş! Hepsi iddialardan beraat etti! İktidar medyası, AKP ve cemaat, subayları çarmıha gerdiler! Davayı kamuoyunda ilgi çeksin diye fuhuş, seks, kadın öyküleriyle sosladılar. Ortada hukuki, ciddi bir sav, belge olmadığı ve dava yalan ve tertip üzerine kurulduğu için karar beraat... Bence bu davayı açanları, dava iddiasından sorgulamak gerekir. Bu iddiaları kimler bir araya getirdiler, yalan dolanla, insanların onurlarıyla, meslekleriyle oynadılar? Günün birinde şüphesiz bu soruyu soran ve bu tür davaları yeniden gündeme getiren hukukçular olacaktır! Onlara, sözde anlayabilecekleri bir cümle ile seslenmeli: “Düşmez kalkmaz bir Allah!” Buna inansalar bu düzenleri kurmazlar! Gözden kaçmasın: Ankara’da bir yargıç, casusluk ve fuhuş operasyonlarına bir polis tertibiyle dahil edilen ve “çocuk pornosu” bulundurmakla suçlanan Binbaşı Tamer Karslıoğlu’nu beraat ettirdi. Dikkat edin, yargıç beraat kararına “Sanığı aşağılayıcı bir suçla suçlamak isteyen kötü niyetli kişi veya kurumlar tarafından bu DVD’nin, diğer el konulmuş eşyalar arasına konulmuş olabileceği...” cümlesini yazdırıyor! Böylece polisin ve iddiayı hiç araştırmayan savcılık kurumlarının bugüne kadarki siyasi davalarda kurdukları tezgâh, ilk kez mahkeme tutanaklarına geçmiş oluyor! Balyoz ve Ergenekon davalarında, gerçeği dile getirecek böyle bir cümle ile karşılaşmayacağımıza eminim. Bu heyetler işlerini bitirecekler, işleri de bitecek... Başka bir mahkeme yargıcı ise mutlaka benzer cümleleri kararlarına yazacaklardır! ??? Hilmi Özkök, Ergenekon davasında anlattıklarıyla, aslında hukuksuzlar, yasa tanımazlıklar içinde debelenen bu davanın da bence ipini çekmiş oldu. Mustafa’nın haberini de aklamış oldu: “Evet bu iktidar işbaşına yaptığında hepimiz tedirgindik. Ben genç subaylar tedirgin değil diye bir şey demedim. Başbakan’a da bu tedirginliği anlattım...” Özkök tarihi bir görev yapmıştır. Balbay’ın üzerinde çok tartışılan ve neredeyse Mustafa’nın tek tutukluluk gerekçesi olarak ortada kalan haberini de doğrulamıştır. Vay be, bir doğru habere 4 yıl!!! Mahkemelerin 1249 gündür Balbay’ı nasıl ve hangi gerekçe ile orada tuttuklarını açıklaması gerekir. Vicdanlarından bahsetmiyorum, maaşları vergilerimle ödenenen bir yurttaşa açıklamalarını istiyorum! Tabii sadece Mustafa değil, hepsi için aynı soruyu yöneltiyorum! ??? İktidarın siyasi tasfiye planının yürümesine iki şey yardımcı oldu: a) Ekonominin yolunda gözükmesi... b) Etkin medyayı tasmalı hale getirmesi! (Bir de tasmalı kanaatçı aydın zümre yaratması!) Ne demiş Napolyon bizimkilere: Ooo sizdeki medya bizde olsaydı, Fransızların Waterloo Savaşı’nı kaybettiğimizden bile haberi olmazdı... Tıpkı şimdi Şemdinli’de olan bitenlere uygulanan adı konmamış sansür gibi.. ‘Herkes kendi yoluna gitti’ ‘Hizmet etme anlayışı korunmalı’ ‘En ücra köşelere ulaşacağız’ Örgütlerle ilgili hedef ve planlarınız neler? İlk olarak, birikimli sosyaldemokrat insanların CHP’ye kazandırılması gerekiyor. Bizim yandaş medyamız, holdingimiz, paramız yok. Sivil bir silkinişi gerekleştirip CHP’nin iktidara gelmesi yepyeni insanların CHP’ye gelmesiyle özdeştir. İkincisi, sivil toplum örgütleriyle ciddi bir organik ilişkiye girilmesi gerekiyor. İlk adımı attık, MYK’de 5 arkadaşımız bu konuda görevlendirildi. Üçüncüsü, toplumun en ücra köşelerine ulaşacak yeni bir örgütlenme modelini hayata geçirmemiz gerekiyor. Mahalle bazında örgütlenme bu ihtiyacımıza cevap vermiyor. Bir mahallede 2530 bin insan var, 15 tane önseçim delegesi ile sıcak ilişki kuramazsınız. Sokak, sandık bazında yeni bir örgütlenme gerekiyor. Örgütümüzün her gün heyecanını bileylemesi, umutlarını tazelemesi gerekiyor. Parti içi iktidara odaklanmaktan çıkıp merkezi iktidara odaklanması gerekir. “Yeni CHP” söylemi ve ulusalcıliberal kanat tartışmaları konusunda ne düşünüyorsunuz? Ben çok bir ayrışma görmüyorum. Bizim gibi bir kitle partisinde frekans farklılıkları korkulacak bir olay değil, tersine partinin zenginliğini ortaya koyacak bir tablodur. Kimse kendini “ulusalcı kanat” diye nitelendirmiyor. Bir partiye üye olan kişi, o partinin üyelik bildirgesine imza attıktan sonra kendine özgü bazı düşünce ve taleplerini partinin genel düşünce ve ilkelerine uyum sağlatmak, disipline etmek zorundadır. Hem imza atacaksınız, sonra da benim kendime özgü farklı düşüncelerim var diyerek dışa yönelik kendinizi pazarlamaya dönük girişimler sergileyeceksiniz. Bu olmaz. CHP’nin bütün değerleri, programı, topluma bakışı 6 okta simgelenmiştir. “Yeni CHP”den toplumdaki değişime göre temel değerlerimizden hedef kitlemizden, çözüm reçetelerinden sapmadan dünyadaki ve toplumdaki değişimlere uyum sağlayacak bir siyaset üslubunu devreye sokmayı algılıyorum. ‘Deniz Baykal’a karşı vefasızca davranmadım’ Baykal’la yollarınız nasıl ayrıldı? CHP yeniden açıldığında Baykal genel başkan oldu, ben genel başkan yardımcısı oldum, Ertuğrul Günay genel sekreterdi. Yerel seçimlerde beklediğimiz oy potansiyelini yakalayamadık, SHPCHP birleşmesi gündeme geldi. Birleşmenin genel sekreterlik görevini ben üstlendim. 1999’a kadar genel sekreter oldum. 1998’deki kabinede de bakanlık görevini üstlendim. 1999’da barajın altında kalınca Sayın Baykal istifa etti. Bir müddet sonra geri dönme çalışmalarını başlattı. O konuda görüş ayrılığına düştük, barajın altında kalındıktan sonra dönmesini etik bulmadım. Sonraki ilk kurultayda Baykal’ın listesini delerek PM’ye girdim. 2002 seçimlerinde adaylık başvurusu yaptım, ama Denizli’de merkez yoklaması kararı alındı. Sayın Baykal akrabası olan birini birinci sırada gösterdi, beni listeye koymadı. 2007 seçimlerinde yeniden merkez yoklamasıyla aday belirleme kararı aldı, ben de “Kimseye kanımı içme zevkini vermeyeceğim, aday değilim” dedim. 2011 seçimlerinde de önseçim yapılırsa adayım, dedim. Önseçimle aday oldum ve 13 yıl sonra Denizli milletvekili olarak döndüm. Baykal yollarınız ayrıldıktan sonra sizi İş Bankası yönetim kurulu üyesi yaptı. Bu nedenle, tüzük kurultayında divan başkanlığı için karşı karşıya geldiğinizde sizi vefasızlıkla suçlayanlar oldu... Vefasız davranmadım. Beni atadığı zaman, “Buraya ‘lişkilerimiz resmi gitti’ ‘Frekans farklılıkları korkutmaz’ atanmam siyasi kanaatlerimi ve değerlendirmelerimi etkilemeyecektir, siyasi inançlarımı koruyorum” dedim. Sayın Baykal da dürüstlüğü ve çalışmalarına güvendiğim için atadım, dedi. Oradaki ilişkilerimiz çok resmi gitti, 3 yıl içerisinde iki kez ziyaretimiz olmuştur, bankadaki arkadaşlarla birlikte. Hep mesafeli olduk. Sayın Baykal’a çok haksızlık yapmamak gerekir, biraz da şanssız bir insan. Zaman zaman da genç olmanın, eğitimli olmanın, siyasette aranan birtakım özelliklerin kendisinde olduğuna ait inançla siyasal beklentilerinin aklın önüne geçmesine neden olmuştur. Baykal, siyasete girdiğinde Türkiye’de sol, sosyaldemokrasi aforoz ediliyordu, ortanın solunu meşrulaştırmada, siyasette yerini bulmasında Baykal’ın, Ecevit’in ciddi bir mücadelesi olmuştur. Siyasette nöbet değişimleri olur. Geçmişte CHP’ye hizmet eden Sayın Baykal ve Sayın Önder Sav’a şükran duygularımı iletiyorum. Geçmişi tartışmanın yerine, geleceğe yönlenmemiz gerekiyor. Genel başkan, yeni MYK’yi “İkinci adamlık” İkinci eşitlerin yer aldığı bir kurum tartışmasını nasıl adamlık olarak değerlendiriyor. değerlendiriyorsunuz? İkinci adamlık A slında partinin protokol tartışması yap nitelemesi, eski tüzükteki ısı tüzüğün 39. yapılanmanın getirdiği bir maddesinde yazıyor. MYK ifade. Genel sekreterlik bütün sol maddesinde, birinci sırada “parti partilerde olduğu gibi etkin görev örgütü ve örgüt yönetimleri”nden yapılan bir yerdi. Tüzük değişiklikten sorumlu genel başkan yardımcısı yer sonra yetkileri ve işlevleri değişti. almaktadır. Yetki ve görevler partinin anayasası olan tüzükle belirlenir. Yani, “hâlâ ikinci adam benim” mi diyorsunuz? Öyle bakmamak lazım. İkinci adam olmanız için eski yapı olması gerekiyor. Ben araç, protokol, etkinlikler peşinde değilim. Siyasette en iyi otorite, saygınlık başarıyla elde edilir. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle