23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 AĞUSTOS 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 11 Ekonomik krizle büyüyen zafiyetler, Avrupa’da, gerekçe arayan bölücü eğilimlere güç kazandırdı Zenginler yolları ayırıyor A vro krizi, ayrılıkçı eğilimleri sadece yoksul çeperde değil, merkezdeki zengin ülkelerde de canlandırdı. İspanya’da Madrid ile Barselona çekişiyor, İtalya’nın kuzeyindeki zengin Güney Tirol, merkezden ayrılma yolunda ilerliyor. İspanya ile İtalya’yı Fransa, Belçika ve İngiltere’nin izlemesinden korkuluyor. Avrupa genelindeki protestolar dur durak bilmiyor. Önceki akşam protestocular, Buenos Aires finans bölgesi genelinde yaptıkları yürüyüşte mevduatlarını geri istediler. Öfkeli banka mağdurlarının kapalı durumdaki banka şubelerine saldırdığı görüldü. Adım Adım İki binli yılların başlarında, kökeni 1970’li yıllara, belki de daha önceki yıllara uzanan ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) esasları belli oldu. Daha sonra bu proje Kuzey Afrika ülkelerini de kapsayacak şekilde Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’ne (GOP) dönüştürüldü. Projenin amacı Kuzey Afrika Atlantik kıyılarından Avrasya’ya kadar olan geniş bir bölgeyi, siyasal ve ekonomik açıdan ABD’nin güdümüne, hegemonyası altına almaktır. Bu aleni, amacı ve aşamaları belli bir projedir, gizlisi saklısı yoktur. Tabii asıl amaç, demokratikleşme, insan haklarına saygı, bölgeyi zorba yönetimlerden kurtarma, bölgeyi dünya ekonomisiyle bütünleştirme, serbest piyasa koşullarına uygun altyapı eksikliklerini giderme, bölgesel ekonomik işbirliği gibi söylemlerle alalanmakta, kamufle edilmektedir. Aşamalar bellidir. Bu ülkelerde siyasal rejimler değiştirilecektir. İkinci adım siyasal sınırların yeniden düzenlenmesi, yeni oluşumlara coğrafi alan sağlanmasıdır. Üçüncü aşama bu bölgesel ülkeler arasında ekonomik siyasal işbirliği oluşturmak, bölgesel örgütler kurmaktır. Son aşama bölgesel örgütlerle ABD arasında anlaşmalar yapıp bölgenin ABD’nin hegemonyasına, güdümüne alma sürecini tamamlamaktır. ABD’nin niçin böyle bir proje geliştirdiği, uygulamaya koyduğu sorgulanabilir. (1) Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesinin dünyanın bilinen petrol ve doğalgaz rezervinin yüzde altmışına sahip olduğu tahmin edilmektedir. Enerji kaynaklarını kontrol etmek, ABD’ye Çin, Japonya ve AB’ye karşı üstünlük sağlayacak, çizik yemiş süper güç imajını yeniden güçlendirecektir. (2) ABD, arka bahçesi olarak gördüğü Güney Amerika’yı büyük ölçüde yitirmiştir. Halkın uyanışı, sol ve sola yatkın yönetimler, ABD karşıtlığı, ABD’nin Güney Amerika üzerindeki hegemonyasını büyük ölçüde zedelemiştir. ABD için Kuzey Afrika’dan Avrasya’ya kadar olan geniş bir bölgeyi arka bahçe haline dönüştürmek, Güney Amerika kaybını giderecek, yerine koyma etkisi yapacaktır. (3) Bölgede projeyi uygulama olanağı yüksek, maliyeti düşüktür. İslamiyet, doğruluk, dürüstlük, haksızlığa başkaldırı dini olmasına karşı, dört halife döneminden sonra siyasete alet edilmiş; emperyal güçlerde en azından ondokuzuncu yüzyıldan itibaren kendi emelleri doğrultusunda dini kullanmayı sürdürmüşlerdir. Sözde din adamları da ya bilgi, inanç noksanlığından ya da çıkar hesapları ile emperyal güçlere hizmet etmişlerdir. Projenin uygulanmasını kolaylaştıran diğer bir etmen, gözlemlendiği gibi, bölgede satılık, kiralık, emperyal güçlerin ajanlığına soyunanların sayısının çokluğudur. Yalnız CIA Kürtleri değil, CIA Arapları, CIA Türkleri de vardır. Projede bazı ülkelerin bölünmesi öngörüldüğü gibi yeni devlet ya da devletler kurulması da bu bağlamda büyük Kürdistan oluşturulması da proje kapsamındadır. Büyük Kürdistan’ın ana parçası Kuzey Irak’ta oluşturulmuş, güvence altına alınmıştır. Buna Suriye parçası da eklenmeye çalışılmaktadır. Sıra İran’a gelecek, sonra bu işlerde taşeron sesyayar olarak kullanılan Türkiye’den de demokrasi, insan hakları adına şekli tamamlamak üzere bir jest istenecektir, aslında şimdiden istenmektedir. Plan, proje gayet açıktır, gizlisi, saklısı yoktur. Adım adım uygulanmaktadır. Uygulama ne zaman başlamıştır? Komplo teorisi gibi gelebilir, ama 2001 ekonomik krizi ardından AKP’nin iktidara getirilişi, GOP’un ilk adımı olarak düşünülebilir. Ya da Irak işgali, hatta başlangıca kadar, 90’lı yılların başlarına Birinci Körfez Savaşı’na kadar uzatılabilir. Aymaz Türkiye kendi kundakçılarıyla işbirliği yaparak beladan sıyrılabileceğini sanmaktadır. İSPANYA’DA GERGİNLİK OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT Avro kriziyle mücadele adına Almanya’nın önerdiği sert tasarruf politikası, sorunlu AB üyelerini, zengin bölgelerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı. İtalya’nın kuzeyindeki sanayi bölgesinde “emsal nitelikli” bir gelişme yaşanırken benzer ayrılıkçı taleplerin krizin de sıkıştırmasıyla yakın bir gelecekte Belçika, İspanya ve hatta İngiltere gibi zengin merkezlere yayılmasından korkuluyor. Krizin yükünü üzerinde hisseden merkezdeki AB ülkelerinin istikrarının zengin eyalet ve şehirlerden yoksul bölgelere gelir transferine kar şı çıkanların sayısındaki artışla birlikte sarsılacağı ileri sürülüyor. İspanya, Belçika ve Fransa’da da bu sorunun büyüyeceğinden söz ediliyor. Bu sürecin yakıcı bir örneği, son aylarda İtalya’nın kuzeyindeki görece zengin İtalya’nın Bolzano/Alto Adige bölgesinde (Güney Tirol) yaşanıyor. Sadece Lombardiya’nın değil, daha çok Almanca konuşulan ve on yıllarca Alman sağının “Hiç değilse Avusturya ile bütünleşsinler” taleplerine maruz kalan bu bölgede, gözlemcilere göre, halk sadece ayrılıkçı partiler değil, özerklik isteyen “sivil toplum kuruluşları” tarafından da İtalya’dan ayrılıp Avusturya’ya katılım için kışkırtılıyor. Krizin maliyeti korkutuyor Roma krizle mücadele planları çerçevesinde bütçeden yoğun kesintilere giderken İtalya’nın bu en zengin bölgesinin masraflara katılması için çağrıda bulunuyor. Bütün bunlar hem yerel iş dünyası hem de halk tarafından tepkiyle karşılanıyor. Önlemler ayrılıkçı eğilimleri güçlendiriyor. Birçok yayın organında, bölge halkının Avusturya ile birleşme planlarına giderek sıcak baktığı ileri sürülüyor. Ocakta Bölge Ekonomik Konsey Başkanı Thomas Widmann “15 milyar Avro ödeyerek Roma’dan kurtulmak istediklerini” bildirmişti. Güney Tirol siyasetinin etkili ismi, ekonominin saldırı altında olduğunu, toplumsal barışın di AB’nin en büyük ekonomilerinden biri olan ve farklı özerklikteki 17 bölgeden oluşan İspanya’da da “durumu iyi bölgelerin” merkezi hükümetin krizle mücadele kapsamındaki dayatmalarına gösterdiği tepkiler artık gizlenemiyor. Nitekim düşünce fabrikası “Open Europe” bünyesinde hazırlanan bir raporda, özellikle Katalunya’nın krizle mücadele adına tasarrufa ve daha yoksul bölgelere gelir aktarmaya zorlanmasından çok rahatsız olduğu vurgulandı. Sanayisi görece daha gelişkin olan Katalunya, ülkedeki en namitlenbüyük ekonomik güce sahip ama 42 mildiğini de yar Avro ile aynı zamanda da en borçlu savunmuşbölge. Katalunya’nın dışında Bask, Galitu. cia ve Navarra bölgelerinin de MadBölgenin rid’in krizle mücadele kapsamındaki yöneticisi önlemlerinden tedirgin olduğu ve Luis DurnMadrid’deki merkezi hükümetten bawalder, Viyağımsızlaşmak için çabalarını arttırna’yı Roma’nın dığı gözleniyor. Bu eğilimlerin bölgeden taleplemerkezi hükümetten tümüyle rine karşı harekete kopmaya yol açabilecek şegeçireceğini bildirkilde ayrılıkçı çizgiler tamişti. Bölgedeki Alman şıması uzmanların gömilliyetçisi çevrelerin de zünden kaçmıİtalya’dan kopulması için basyor. kılarının arttığı gözleniyor. Michelin’in uçak lastiği Kordsa’dan Ekonomi Servisi Kordsa Global, Michelin ile stratejik tedarikçi anlaşması imzaladı. Anlaşmayla, Kordsa Global, hava taşıtları lastikleri sektöründeki Michelin’in 10 yıl boyunca küresel tedarikçisi oldu. Küresel bir marka ile ilk defa bu kadar uzun vadeli bir stratejik ortaklık kuran Kordsa Global, hava taşıtları lastikleri gibi hassas bir sektörün hammadde ihtiyacını 2023’e kadar karşılamayı garanti altına almış oldu. Yüklü TIR’ları mahsur kalan nakliyeci yardım bekliyor ? Nakliyeciler, Cilvegözü Sınır Kapısı’nın kapanmasıyla mağdur oldu. Kısa bir süre önce TIR’ları Suriye’de yakılan sektör şimdi de ürün dolu araçlarını geri getirememekten yakınıyor. Reyhanlı Ticaret ve Sanayi Odası meclis üyesi Arslan, yüklü TIR’ların tampon bölgede bekletildiğini belirtti. MEHMET ALİ SOLAK Samsun yat turizmine açılıyor CEMİL CİĞERİM SAMSUN Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından Atakum Kurupelit Körfezi’nde “yat limanı” hayata geçirilecek. İnşaatı hızla devam eden ve 205 bin metrekareye yapılacak liman, farklı boyutlarda yat, tekne, yelkenli gibi deniz taşıtlarına hizmet verilecek. Tesiste tüm donatılar bulunacak. Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Karadeniz sahilinde yeterli bir yat limanı olmadığını belirterek yatçılığın turizmi tetiklediğini belirtti. HATAY Reyhanlı Ticaret ve Sanayi Odası (RTSO) meclis üyesi Salih Arslan, Suriye’den satın aldıkları ürünlerin parasını ödemelerine rağmen, Cilvegözü Sınır Kapısı’nın kapanması nedeniyle Türkiye’ye getiremediklerini söyledi. Salih Arslan, Suriye’nin Halep kentinde henüz işgal ve savaş ortamının başlamadığı dönemde sürekli olarak ithal ettikleri, çörek otu, anason, prina, odun ve meyve kabukları gibi ürünlerin ücretini öde Kısa bir süre önce Suriye’de Türk şirketlerine ait TIR’lar yakıldı. Tampon bölgede de yağmalama yaşandı. Salih Arslan, şimdi yüklü araçların bir kısmını Bab el Hava ve çevre köylerinde yağmalanmaması için gizlemeye çalıştıklarını belirterek yardım istedi. diklerini, ancak Suriye plakalı araçlarla Türkiye’ye getiremediklerini ve mal yüklü TIR’ların tampon bölgede beklediğini dile getirdi. Adalet Bakanı ve Hatay Milletvekili Sadullah Ergin’den yardım isteyen Salih Arslan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bölgemiz ekonomik anlamda ciddi yara aldı. Nakliye ve ihracat bitme noktasında. Parasını ödemiş olduğumuz ürünlerimizi de getiremezsek, tampon bölgede yağmalanmasına izin verirsek, zararımızı kim karşılayacak? Yardım istiyoruz. Yabancı plakalı TIR’lara yüklü ürünlerimiz tampon bölgede bekletiliyor. En azından bir defaya mahsus izin verilmeli. Yoksa büyük zarara uğ rayacağız.” Aynı zamanda Büyük Ortadoğu Gümrükleme Şirketi’nin sahibi Arslan, ülkesindeki çatışma ortamından kaçan Suriyelilerin beraberinde getirdikleri eşyaların geçişlerine izin verildiğini belirterek “Aynı duyarlık bize de gösterilsin. 50 yüklü TIR’ımıza izin çıksın” dedi. KESK’in araştırmasına göre, yoksullaştırıcı politikalar sonucunda emekçi kartlara sarılmak zorunda kaldı AKP döneminde kart borcu 40’a katlandı TürkYıldızı Projesi’ne ilk koster İÇDAŞ’tan Ekonomi Servisi İÇDAŞ, Türk Deniz Ticaret Koster Filosu’nun yenilenmesi doğrultusunda geliştirilen TürkYıldızı Projesi’ne 5 adet Koster ile katkı sağlayacak. İÇDAŞ, 7.5 milyon dolara mal olacak ilk kosterini Çanakkale Biga’daki tesislerinde kızağa aldı. Çanakkale Biga’daki İÇDAŞ Tersanesi’nde kızağa konulan kosterler tamamen Türk mühendisler tarafından dizayn edildi. İÇDAŞ Genel Müdürü Bülend Engin, “Türk koster filomuz 3540 yaşlarında, hayli yaşlı. Yakın sahil yük taşımacılığında kullanılan kosterlerimizin gençleştirilmesi gerekiyor. İlk kosteri kazandıracağımız için gururluyuz” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) “kredi ve kredi kartı boçlarına” ilişkin araştırmasında, halkın borç batağına sürüklendiğine dikkat çekildi. Araştırmada şu değerlendirmelere yer verildi: Kredi kartları geçim kaynağı oldu: Kamu emekçilerine, emeklilere ve asgari ücretli işçiye reva görülen ücret zamları, sürekli artan hayat pahalılığı karşısında oldukça yetersiz kalmakta, halka tamamlayıcı geçim kaynağı olarak kredi ve kredi kartları işaret edilmektedir. Borçlandırma özendiriliyor: Serbest piyasaya açılan gıda, eğitim, sağlık, ulaşım, barınma gibi temel ihtiyaçların karşılanmasında dahi yetersiz kalan ve enflasyona karşı yenik düşen ücretlerde telafiye gitmek yerine, ekonominin lokomotif güçlerine dönüştürülen ve o yönde desteklenen bankalar kanalı ile borçlandırma özendirilmektedir. ÏSürekli artıyor: 2008’de 117 milyar 133 milyon TL olan bireysel kredi toplam tutarı, 2011’de 223 milyar 893 milyona ulaşmış, 2012’nin 3 aylık dönemi sonucunda toplam borç miktarı 229 milyar 943 milyona yükselmiştir. ? KESK’e göre, emekçinin tüketim harcamaları için kullandığı kredi miktarları arttıkça, üstlendiği faiz yükü ağırlaşıyor. Bu da sürekli artan borç anlamına geliyor. Borçlanma detayları incelendiğinde borçlanmanın sadece yüzde 50’sinin ihtiyaç ve geçim için yapılıyor olması, gittikçe genişleyen bir nüfusun yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamada borçlanmaktan başka çözüm bulamadığını gösteriyor. Borçlanmaktan başka çözüm yok: Bireylerin tüketim harcamaları için kullandıkları kredi miktarları arttıkça, üstlendikleri ağır faiz yükü ile daha ağır bir borç yükü altına girmektedirler. Borçlanma detayları incelendiğinde ise, borçlanmanın sadece yüzde 50’sinin ihtiyaç ve geçim için yapılıyor olması, gittikçe genişleyen bir nüfusun yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamada borçlanmaktan başka çözüm bulamadığını göstermektedir. Borçlar 40 kat arttı: AKP ile kredi kartı borçları 40 kat arttı. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılının Aralık ayında 6 milyar 360 milyon lira olan kredi kartı borcu, 2012 yılının Temmuz ayında 238 milyar 302 milyon liraya ulaşmıştır. 10 yılda artan kredi kartı borç oranı yüzde 3900’e yakındır. Sadece son yıldaki artış oranı ise yüzde 30’dur. Kart kullanımı artıyor: Kredi kartlarının kullanım oranı, hanehalkı tüketim harcamalarının çok üzerinde bir artış sergilemektedir. 2006 yılından itibaren hanehalkı tüketim harcamalarındaki artış azalsa da, kredi kartı kullanım oranı artışını sürdürmektedir. Borç borçla kapatılıyor: Borç yükü arttıkça, enflasyon karşısında eriyen ücretler borçları ödeyemez hale gelmekte, bu kez borcu kapatmak için tekrar borçlanmaya başvurulmaktadır. Borcu borç ile kapatma adeta zorunlu bir alışkanlık olarak halka dayatılmış, bu kısır süreç sonucu ödenemeyen borçlarda da kronik bir artış meydana gelmiştir. Borçlar intihara sürüklüyor: Borçların büyümesi ile gelen iflaslar, hacizler vatandaşları yaşamlarına son verme noktasına kadar sürükleyebilmekte, borçların ödenememe noktasının getirdiği bu çaresizlik karşısında ailelerin birliğinde bozulmalar meydana gelmektedir. Tüketici Dernekleri Federasyonu’nun 2011 raporuna göre, 2000’den sonra her 10 evli çiftten 7’si kredi kartları yüzünden boşanmış, basına yansıyan haberlere göre 7 yıl içinde 200 kişi kart borçlarını ödeyemedikleri için intihara teşebbüs etmiştir. Hükümet yoksullaştırıyor: Hükümetin seçtiği iktisadi politika tercihleri kapsamında uyguladığı ücret politikalarının giderek halkı yoksullaştırdığı, temel yaşamsal faaliyetlerini ve ihtiyaçlarını karşılayamaz hale getirdiği açıktır. Hak ettiği ücretten yoksun bırakarak, halka tek çözüm yolu olarak işaret ettiği borçlanma yöntemi ise bu yoksullaşmayı hızlandırmakta ve pekiştirmektedir. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle