23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2012 SALI 4 HABERLER TBMM Başkanı Cemil Çiçek, terörün ‘mutabakat ruhuyla’ izole edilebileceğini söyledi ‘Futbolcu’ Olmayan Futbolcu: Metin Kurt Metin Kurt’un, Galasataray ve Milli Takım’ın yıldız sağ açığı olarak parladığı 1970’li yıllarda, Aziz Nesin’in buluşu olan “Ne sağcıyız ne solcu, futbolcuyuz futbolcu” tekerlemesi pek revaçtaydı. Futbolun insanı, kendine yabancılaştıran işlevini çok iyi anlatan başka deyişler de vardı tabii ki. Portekiz’i 19321968 yılları arasında demir yumruklu bir rejim altında inletmiş olan diktatör Salazar’ın şu sözü ünlüdür: Ben bu ülkeyi hep “3 f” formülü le yönetim. Bu “üç f” fado, fiesta ve futboldu. Metin Kurt’un futbolcu olarak yıldızının parladığı yıllarda futbolun spor olmaktan çıkıp, tam bir gösteri etkinliğine dönüşmesi sürecinin henüz başındaydık, ama “Ne sağcıyız ve solcu futbolcuyuz futbolcu” tekerlemesi o sırada da geçerliydi. İşte böyle bir ortamda, Metin Kurt o zamanlar yeşil bile olmayan “yeşil saha”ların kralları arasında yer alıyordu. Ama bu kral değişik bir kraldı. Futbolu tartışma götürmezdi, ancak, onun yanı sıra solcu, sosyalist kişiliğiyle de sivriliyor, ilk kez grev kavramını futbol sahalarına sokuyor, o dünyada ağabeylik diye anılan idareci ile oyuncusu arasındaki paternalist ilişkiyi sorguluyordu. ??? 197374 kışında, Yeni Ortam gazetesinde çalışıyordum. Arkadaşlarla konuştuk, biz de o yıl “Yılın Sporcusu” olarak Metin Kurt’u seçtik. Aşağıda da değineceğim gibi, spor dünyasında da, spor basınında da sayıları çok olmasa bile, yine de solcular ve sosyalistler vardı. Ama olaya bu açıdan yaklaşım pek yoktu. Yeni Ortam’ın Metin Kurt’u “yılın sporcusu” seçmesi, basın yaşamımızda bir ilkti. Metin Kurt ile o vesileyle tanıştım. O toplumun idollerinden biri olmanın kendisine yüklediği sorumluluğun farkında olan bir sosyalist kardeşimizdi. Bu sorumluluğun onu davranışlarıyla örnek olmaya, toplumsal gerçekleri cesaretle haykırmaya zorladığını, bunu yapmaktan, çekinmeyeceğini belirtiyordu. Çekinmedi de. Ama o günün futbol dünyası ve Galatasaray Kulübü, Metin Kurt’un bu sorumluluk bilinci dolu davranışını affetmedi ve oyuncusuyla yolunu ayırdı. Metin Kurt’u yitirmemiz üzerine yazılan yazılardan birinde, onun futbol dünyamızın Spartaküs’ü olduğu ileri sürüldü. Ne yazık ki, öyle değildi. Aralarındaki tüm benzerliğe karşın, gladyatör ile futbolcunun konumlarının farklılığı Metin Kurt’un arkasında, Spartaküs’ün bulduğu desteği bulmasını engelledi. ??? O dönemin futbol dünyası ve modern çağın yıldızları Metin’i yalnız bıraktılar. O günün Türk futbol dünyasında sol düşünce ve eylemlere yer yoktu, “futbolcu” olmayıp da solcu olan tasfiye edilirdi. Öyle de oldu. Burada bir yanlış anlamaya meydan vermemek gerek. Türk futbol dünyasında Metin Kurt’tan önce de sonra da, toplumsal bir idol olmanın kendisine yüklediği sorumluluğun bilincinde, sporcular, yıldızlar oldu. Metin’in adaşı, ağabeyi Taçsız Kral Metin Oktay onlardan biriydi. Ondan önce de benzerleri geldi, sonra da... Dünyada da sol fikirlere sahip olan, açıkça haykıran sporcular, futbolcular oldu. Ama Metin Kurt, Türkiye’de bunu ilk kez eyleme döken ve sendika çatısı altında kurumsallaştırmaya çalışan bir sosyalist kardeşimizdi. O yolda yeterli desteği bulamadı. Cumartesi Ataşehir Mimar Sinan Camii’nden onu alkışlarla uğurlayanlar, biraz da bu ayıbımızın özrünü diliyorlar gibi geldi bana. Bu arada, Metin Kurt’u futbol ve emek kenti Eskişehir’de yaşatma kararından dolayı Tepebaşı Belediye Başkanı dostum Ahmet Ataç’ı candan kutluyorum. Çiçek mutabakat istedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Cemil Çiçek kamuoyunda tartışılmak üzere 11 maddelik “Teröre Karşı Ulusal Mutabakat” önerisinde bulundu. Gazetelerin Ankara temsilcileriyle kahvaltıda bir araya gelen Çiçek, yaşanan son terör eylemleri için “Cahiliye devrinde dahi belli aylarda kan dökülmez. Ama mübarek ramazan ayında ve bayramda kanlı eylemler yaptılar. Vatandaşın bizden beklediği sadece cenazelerde bir arada olmak değil. Bize ‘bir araya gelin bu işi çözün’ diyor. Ortak akılla bir araya gelip, ortak bir dile, ortak bir karara, ortak bir çabaya dönüştürmemiz gerek. Bir mutbakat ruhu oluşturmamız gerek. Böyle bir çaba terörle mücadelede inanılmaz bir fayda sağlayacaktır. Varılan kararlar toplumun bütün kesimleri tarafından destekleneceği için, terör gruplarını izole edecektir” dedi. Çiçek bu METNE PARTİLERDEN FARKLI DEĞERLENDİRMELER GELDİ Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM Başkanı Çiçek’in girişimini değerlendirirken “Ben metinde muhatabın kim olduğunu bulamadım, kime karşı yapılmıştır; muhatabı hükümet değildir” dedi. “Meclis Başkanı maksadını açıklayacaktır” diyen Arınç, “Meclis içindeki partilerin imzalaması gereken bir bildiri mi yoksa sadece kamuoyuna ilan edilen bir düşünce mi? Maddeler okunduğunda ‘evet budur, böyle olmalıdır’ denir. Ama muhatabı hükümet değildir ve kim olduğunun açıklanması gerekir. ‘Halkın arzu ettiği 11 maddelik muhtırayı açıklamak istiyorum, sahip çıkanlar ilan etsinler’ mi demek istemiştir. Bilemiyorum” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç ise Çiçek’i eleştirerek “Hükümetin kaleme aldığı bildirileri bireysel talebim diye kamuoyuna sunarsanız size içtüzüğün 7. Maddesini hatırlatırız” dedi. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, Çiçek’in önerisini partinin yetkili kurullarında değerlendireceklerini dile getirdi. BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ise “Sorunun adını doğru koymak gerek. Soruna terör sorunu olarak yaklaşılıyorsa çözüm bulunmaz. Sorun Kürt sorunudur. Meclis’teki 4 siyasi partinin bir araya gelip ortak dil oluşturmasından bahsediliyorsa, sorunun Kürt sorunu olarak konulması gerekir. Ancak Çiçek meseleye farklı yerden bakıyor” diye konuştu. CEMİL ÇİÇEK’İN ÖNERİLERİ ‘Silahlar derhal bırakılmalı’ TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in kamuoyunda tartışılmak üzere sunduğu 11 maddelik “Teröre Karşı Ulusal Mutabakat” önerisinde şu ilkeler yer aldı. 1 Şiddeti ve terörü benimseyen hiçbir anlayış veya haraket tarzı kabul edilemez. Bu nedenle, hangi maksatla olursa olsun, terör ve şiddet yöntemlerine başvurulmasını, bunun mazur gösterilmesini, desteklenmesini ve teşvik edilmesini reddediyoruz. Bu anlayışla terör örgütlerine katılmış herkese, yasalarca tanınan imkânlardan yararlanarak silahlarını bırakmaları çağrısında bulunuyoruz. 2 Terör devletin bekasını ve bireysel hak ve özgürlükleri tehdit eden ve toplumun tüm kesimlerinin katılacakları çok yönlü mücadeleyi gerekli kılan bir sorundur. Bu sorun sadece güvenlik tedbirleriyle çözülebilecek bir nitelik taşımamaktadır. 3 Bu anlayış doğrultusunda terörle mücadele demokratik hukuk devletinin temel ilkeleri ve insan haklarına saygı sınırları çerçevesinde yürütülecek, bu temelde yaklaşım çerçevesinde benimsenecek tedbirler partiler üstü bir anlayış ve yaklaşımla ve her halukârda tüm siyasi mülahazaların dışında tutularak bu konudaki toplumsal dayanışmayı sergileyecek surette ele alınacak ve uygulanacaktır. 4 Her türlü terör eylemi ve şiddete karşı çıkılması hükümetin ve siyasi partilerin olduğu kadar tüm demokratik kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin ve bütün yurttaşların da görevidir. Bu çerçevede tüm sivil toplum kuruluşlarının ve bütün yurttaşların özellikle gençlerin ve kadınların terör eylemlerine ve terörizmin her türüne karşı duruşlarını toplumsal dayanışmayı ortaya koyacak mahiyetteki barışçı ve demokratik yöntemlerle sergilemeleri büyük önem taşımaktadır. 5 Terörle mücadele devletin, vatandaşının can ve mal güvenliği ile temel hak ve özgürlüklerinin korunması konusundaki anayasal görevi ve bu çerçevede ilgili yasaların güvenlik güçlerine verdiği yetki doğrultusunda kararlılıkla sürdürülmeye devam edilecektir. 6 Daha demokratik, daha eşitlikçi ve daha özgürlükçü bir devlet toplum ilişkisi tesisi için yurttaşlarımızın bireysel hak ve özgürlüklerini çoğulculuk anlayışı çerçevesinde ve daha geniş bir bakış açısıyla güvence altına alacak yeni bir anayasa, toplumun tüm kesimlerinin katılımı ve mutabakatı da sağlanmak suretiyle süratle hazırlanacaktır. 7 Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin temel sorunlarından biri ekonomik kalkınmadır. Kalkınma hedefi bütüncül bir yaklaşımla ele alınacak, bu doğrultuda toplumsal ve kültürel yaşamdan idari yapılanmaya, ekonomik kalkınmadan bölgesel gelişmeye kadar bir dizi, iktisadi ve kültürel tedbir etkin bir şekilde uygulamaya konulacaktır. 8 Terörle mücadelenin bir diğer önemli veçhesi de etkin uluslararası işbirliğinin sağlanmasıdır. Bu bağlamda gerek ülkelerle temaslarda, gerek bölgesel ve uluslararası platformlarda, terörle mücadelede sergilenen işbirliği ve ülkemizde bu alanda milli bir mutabakat çerçevesinde yürütülen ortak mücadelenin anlatılması için çalışılacaktır. 9 Şehit ailelerinin, terör mağdurlarının ve bunların yakınlarının durumlarının daha da iyileştirilmesi için gerekli tedbirler alınacaktır. 10 Bu mutabakata taraf olan siyasi partiler ve STK olarak, bu mutakabattaki ilkeler doğrultusundaki her türlü işbirliğine partiler üstü bir yaklaşımla yaklaşacağımızı ilan ediyoruz. 11 Bu çerçevede bütün yurttaşların başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerini korumak ve daha da geliştirmek için birlikte çalışacağımızı beyan ediyor ve toplumun tüm kesimlerini bu mutabakatta ifadesini bulan yaklaşımı benimseyip desteklemeye davet ediyoruz. yönde hazırladığı Teröre Karşı Ulusal Mutabakat Metni’ni de kamuoyuna açıkladı. Ulusal mutabakat metnini hazırlarken İspanya’dan örnek aldığını belirten Çiçek, “Orada terörü reddeden kim varsa, siyasi parti, sivil toplum örgütü olarak bir ortak cephe oluşturmuşlar. Ve bir ulusal mutabakat metni oluşturmuşlardır. Bu uzlaşıya katılan olmuş, katılmayan olmuş. ‘Ama’sız, ‘fa kat’sız terörü reddedecek kim varsa gelsin. ‘Ama’ diyecek olan dışarıda kalsın denmiş. Türkiye’nin genelinde de terör konusunda benzer bir sağduyu var” diye konuştu. Yeni anayasa çalışmasının Türkiye’de terör sorununun çözümü açısından da önemli bir fırsat yarattığını belirten Çiçek, “Anayasayı yapanları Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak yargılamıyoruz. Yargıladığınız insan ların yaptığı anayasa ile Türkiye’yi yönetmek büyük bir tezattır. İkincisi, temel hak ve özgürlüklerle ilgili anayasa kaynaklı tartışmalara son verebilmek açısından bu anayasanın süratle değiştirilmesi gerekir. Bu terörle mücadelede büyük bir kolaylık getirecektir. Üçüncüsü, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi konusu da yeni anayasa ile ele alınacaktır” diye konuştu. ‘PKK ile kucaklaşma yanlış’ Gazetelerin Ankara temsilcileriyle kahvaltıda bir araya gelen TBMM Başkanı Cemil Çiçek, soruları şöyle yanıtladı. Siyasi partilere de iletecek misiniz? Onları bir araya getirme girişiminiz olacak mı? Henüz metni partilere göndermedim. Ben Cemil Çiçek olarak bunu yapmaya çalıştım. Başkalarının da söyleyeceği söz varsa söylemesi lazım. BDP’lilerin Şemdinli’de PKK’lilerle kucaklaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hiç doğru bulmuyorum. Milletvekiliysek olmamız gereken yerlerde olmalıyız. Bir katkı sağlayacaksak olmamız gereken yerlerde olmalıyız. Aksi taktirde bir araya gelmeyi de birlikte yaşamayı da zorlaştırır. AİHM içtihatlarına bir bakın. Değil bu türlü görüntüleri, belli konularda terörü kınamamayı bile AHİM sözleşmesi açısından sakıncalı buluyor. Dokunulmazlık dosyalarının durumu nedir? Bizde 755 adet dokunulmazlık dosyası var. Bunların partilere göre sıralaması şöyle: AKP 42 milletvekili hakkında 64 dosya CHP 25 milletvekili hakkında 78 dosya MHP 9 milletvekili hakında 18 dosya BDP 29 milletvekili hakkında 576 dosya KADEP 1 milletvekili hak TBMM Başkanı Cemil Çiçek, gazetelerin Ankara temsilcileriyle kahvaltıda bir araya gelip soruları yanıtladı. Çiçek, 11 maddelik “Teröre Karşı Ulusal Mutabakat” önerisinde bulundu. (AA) kında 4 dosya Bağımsız 5 milletvekili hakkında 15 dosya Bunların önemli kısmı terör örgütünün propagandasını yapmaktan. MHP’nin dokunulmazlıkların kaldırılması teklifi var. Bunların konuşulabilmesi için 184 imza ile teklif edilmesi lazım. Kendi sayıları 184 olmadığı için bu görüşe katılacak başkaca milletvekillerinin olması lazım. Ben bu işlerin konuşulacağı uygun ortamın yeni anayasa platformu olduğunu düşünüyorum. Partileri bir araya getirme girişiminiz olacak mı? Bana düşen bir görev varsa ben yaparım. Ama kendi ken dimize gelin güvey olmanın anlamı yok. Böyle bir imkân fırsat olacaksa ben tabiatıyla böyle bir çabanın içine girerim. Ama kendi kendime gelin güvey olmak istemem. dli kontrol vekiller için de geçerli’ Çiçek, tutuklu milletvekillerinin durumuyla ilgili bir soruya da şu yanıtı verdi: “8 milletvekiliyle ilgili ya yasal düzenleme ya da yargı çözecekti. Kanunun felsefesi bu. Her önünüze geleni tutuklamak doğru değil. Yasal düzenleme yaparak sorunu çözmek mümkün olmadı. Bunun için adli kontrol bir yoldur. Çağdaş bir yoldur. Herkes için ge ‘A çerli olduğu gibi milletvekilleri için de geçerlidir. Keyfi tutuklama ile ilgili yasamının yapabileceği bir şey yok. İdari işlemler gerektirir ve bunun da yeri bellidir. Tabii asıl yargının davaları bir an evvel sonlandırması gerekir. Sonlansa bu kadar muhatap olmayacağız bu sorulara.” İsim vermeden BDP’nin tavrını da eleştiren Çiçek, “Terörün tanımında anlaşmamız lazım. Benim terörist dediğime bir başkası özgürlük savaşçısı diyorsa, bu tesadüfen söylenmiş iki kelime değil, tedbirlerde, alınacak önlemlerde bizi başka yere götürebilir. Bunun için terminoloji meselesine bakmamız lazım” dedi. Çalışmalarına ara veren Anayasa Uzlaşma Komisyonu yeniden toplanıyor BDP’DEN TARTIŞMAYA TEPKİ Sinemaya anayasal sansür Komisyonda bu metin uzlaşmayla yazılırken, komisyon üyeleri, bu düzenleANKARA Çalışmalarına bir süre ara menin “sansür kastı”yla yapılmadığını saveren TBMM Anayasa Uzlaşma Kovundular. Komisyon üyeleri, AİHS’deki misyonu, bugün yeniden toplanarak çamaddenin orijinal çevirisinde de de bu ifalışmalarına başlayacak. Komisyonun denin yer aldığı görüşünü savundular. tatile girmeden önce ele aldığı “Basın AKP’li bir komisyon üyesi şu değerlenYayın Özgürlüğü” maddesi yazılırdirmeyi yaptı: “Uluslararası sözleşmeyi ken sinema gösterimlerine “sansür” anayasaya yansıtmak istedik. Böyle bir yolu açıldığı ortaya çıktı. yasak kastımız yoktu. Ama düzenleAnayasa Uzlaşma Komisyonu, “Basın medeki ifade görsel medya için böyle bir Yayın Özgürlüğü” maddesinde, radyo ve yasak sonucunu doğurur. RTÜK radtelevizyonlar ile sinema için de izin sisyo ve televizyonlar konusunda izin “Basın temini öngördü. Uzlaşma Komisyonu sistemini mevcut anayasadaki Yayın Özgürlüğü” maddesini, maddenin bu çerçevede Avrupa İnsan Hakları hüküm doğrultusunda kurmuş özüne uygun olarak düzenlemek isteyen komisyon, Sözleşmesi’nin (AİHS) “İfade Özdurumda. Bu ifade daha çok gürlüğü”ne ilişkin 10. maddesinsinema sektörüne etkileyebilir. AİHS’deki “sinema işletmeleri” ifadesini, anayasa deki, “Herkes görüşlerini açıklaO nedenle komisyonun bu fıkmetnine “sinema yayınları” olarak yazınca, ma ve anlatım özgürlüğüne sahiprayı tekrar gözden geçirerek sansüre de kapı aralanmış oldu. tir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile ka‘yayınlar’ kelimesini ‘işletmeler’ mu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sıolarak değiştirmesi gerekir.” nırları söz konusu olmaksızın haber ve lamasını CHP’li komisyon üyeleri de AİHS’deya fikir almak ve vermek özgürlüğünü takip ederken, bu ifade daha çok sinema ki ifade özgürlüğüne ilişkin düzenlemelerin de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, sektörüne sansürün yolunu açıyor. Bu özünü anayasaya yansıtmak istediklerini televizyon ve sinema işletmelerini bir anayasal ifadenin aynen yasalaşması ha belirterek, “Ancak oradaki ‘işletmeler’ izin rejimine bağlı tutmalarına engel de linde, sinemalardaki filmler pornografik kavramı yerine ‘yayınlar’ kavramı kulğildir” hükmü çerçevesinde düzenleme ya denilerek yayından kaldırılabilecek veya lanılmış. Bu ifade görsel medya için yapılması esas alındı. “Basın Yayın Öz özellikle 1970’li yıllarda çok tutan ve da sak yolunu açar. Şu yayın, şu film porgürlüğü” maddesini maddenin özüne uy ha çok seks filmleri gösteren “3 film bir nografiktir denilip gösterimden kaldıgun olarak düzenlemek isteyen komisyon, den” sinemalarına sansürün de yolu açıl rılabilir. Komisyon bu kelimeyi derhal AİHS’deki “sinema işletmeleri” ifadesini, mış olacak. düzeltmeli” görüşünü dile getirdiler. AYŞE SAYIN ‘Sadece kürsü dokunulmazlığı olsun’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde BDP milletvekillerinin PKK’lilerle kucaklaması sonrası başlayan dokunulmazlıkların kaldırılması tartışmasına BDP sert tepki gösterdi. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, BDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması tartışmasıyla sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki hesabından tepki gösterdi. Twitter’da açıklama yapan BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da, “Dokunulmazlıklarda deriz ki sadece ‘kürsü masuniyeti’ olsun, hırsızlara, ihalecilere, ülkeyi satanlara, işkencecilere, inkârcılara da dokunun.” BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık da “Geçmişten ders alsalardı, bunları seslendirmezlerdi. AKP yönetiminde de gittikçe şahinler olarak nitelendirilen isimleri ağırlık kazanmaya başladı. Sayın Başbakan’ı uzun zamandır yönlendirenler, onlar yenildiler. Onun için derhal bu ekipleri görevden almalıdır” ifadesini kullandı. anayasa metnine “sinema yayınları” olarak yazınca, sansüre de kapı aralanmış oldu. Komisyon “Basın Yayın Özgürlüğü” maddesine, “Radyo ve televizyon istasyonu ve haber ajansları kurmak ve işletmek serbesttir. Radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayınlar izin sistemine bağlanabilir” fıkrasını koydu. Halen RTÜK radyo ve televizyonlar için izin ve yayınlara ilişkin ilkelerin uygu C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle