25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 AĞUSTOS 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 11 TEPAV’ın, Suriye krizinin Türkiye’ye etkileri raporuna göre sınır iller evdeki bulgurdan da oldu Suriye krizi 6 ili vurdu ? Vizelerin kalkmasıyla turist rekoru kıran Gaziantep, Adana, Hatay, Konya, Mersin ve Şanlıurfa’da esnaf, yatırım için çektiği krediyi ödeyemez duruma geldi. Geçen yıl altı ayda 126 bin aracın geçtiği Akçakele’den bu yıl aynı dönemde yalnız 631 araç geçti. FIRAT KOZOK Harcama 200 milyon liraya ulaştı 31 Temmuz 2012 tarihi itibarıyla Türkiye’de bulunan Suriyeli sığınmacı sayısı yaklaşık 44 bin. Bu mülteciler için Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa ve Kilis’te kurulan toplam 8 çadır kent ve 1 konteynır kentte sığınmacıların her türlü ihtiyaçlarının giderilmesi için gerekli tedbirler alındı. Kamplarda barınma, yiyecek, sağlık ve güvenlik gibi temel ihtiyaçların yanı sıra sosyal ihtiyaçların giderildiği ve eğitim hizmetlerinin verildiği birimler de oluşturuldu. Sığınmacıların Türkiye’ye gelmeye başladığı Nisan 2011’den Haziran 2012’ye dek bu kamplar için harcanan para 200 milyon lirayı geçti. Kampların her türlü ihtiyacı karşılamaya yönelik olarak inşa edilmeleri, mültecilerin büyük bir kısmının barınma için herhangi başka bir girişimde bulunmamaları sonucunu doğurdu. Ancak özellikle orta halli ve üst gelir grubundaki sığınmacıların artan kiralık ev talepleri, bölgedeki illerde kiraların yükselmesine yol açtı. Devlet İş Veriyor mu, İş Buluyor mu? Pek aşina olduğumuz bir talep, dilektir bu; “Devlet bize iş versin, iş bulsun”. Devletin ya da kamunun vatandaşlara iş verme, iş bulma yükümlülüğü var mı, ne kadar var? Anayasanın 49. maddesinde şöyle yer almış bu bahis: “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir... Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır”. Görüldüğü gibi, çalışmak “hak” ama her nedense “ödev” de aynı zamanda. Devlete ise anayasada “iş sağlar” gibi bir ödev verilmemiş, ilgili maddede yer alan “çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek” ibareleri ise “sosyal devlet” olmanın gerekleri. Yine de Türkiye’de devletin, daha geniş bir ifadeyle kamunun, hem “işveren” hem “iş bulan” bir kurum, bir aktör olarak bu işlevini savsakladığını söyleyebiliriz. Devlet işletmeciliğinin bir hayli eski olduğu, 1960 sonrası sosyal devlet deneyiminin yaşandığı Türkiye’de, kamunun işverenliği, dün, bugün olduğundan çok daha ileri boyutlardaydı. Ancak, 1980 sonrasının neoliberal tercihleriyle, devletin küçültülmesi, özelleştirmeler, piyasalaşmataşeronlaşmalar ile birlikte kamunun toplam istihdamdaki yeri daraltıldı. Özellikle 2001 krizi sonrası, IMFDerviş operasyonları ile altyapısı hazırlanan özelleştirmelerin icrası AKP rejimine kaldı ve toplamı 50 milyar doları bulan özelleştirmelerin çoğu, bu son 10 yılda icra edildi. Özelleştirmelerle birlikte kamu istihdamı da daraldı. AKP rejimi, neoliberal politikalarıyla, yine 2001’de başlatılan mali disiplin çerçevesinde kamu istihdamını genişletmedi, birçok kamu hizmeti ise hem bakanlıklarda hem yerel yönetimlerde taşeronlara yaptırılır oldu. Bu da kamu istihdamını daraltan bir başka uygulama oldu. Sonuçta, 2012 ortası verilerine göre, tarım dışında çalışan sayısı 19 milyona yaklaşırken bunun 3 milyon 160 binini yani yüzde 16’sını kamu istihdamı oluşturuyor. 2009 ortalarında bu sayı 2 milyon 974 bindi. Yani iki yılda kamuda istihdam ancak yüzde 6 artmış görünüyor. Kamuda çalışanlar, bekleneceği gibi çoğu eğitim, sağlık, “savunmagüvenlik” gibi hizmet bakanlıklarında. Genel bütçe kapsamındaki bu kamu istihdamı yüzde 70’in üstünde paya sahip. Yükseköğretiminin ise payı yüzde 6 dolayında. 1980 öncesi sanayiden enerjiye geniş bir KİT gövdesine sahip olan devlet, özelleştirmeler sonucu şimdi ancak 222 bin dolayında KİT istihdamına sahip. Yerel yönetimlerde ise 282 bin kişi çalışıyor. Bu, toplam kamu istihdamının yüzde 9’u demek. Türkiye’de yerel yönetimlerin güdüklüğünü yüzde 9’luk istihdam payından da anlamak mümkün. ??? Devletin anayasal görevlerinden biri, “işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek”. Bu amaçla faaliyet gösteren İŞKUR, bir yandan ancak 2000’de kurulan İşsizlik Sigortası’nı yönetiyor, bir yandan da işsizlere iş, işçi arayanlara eleman bulmaya çalışıyor. Peki bu işi ne kadar yapabiliyor? İşsizlik Sigortası, çalışanlara, ya da işsizlere aşırı cimri. 50 milyar TL’nin üstünde kasasında para biriken Fon’dan bugün ancak 20 bin dolayında işsiz maaş alabiliyor. 2.5 milyon işsizden 20 bini işsizlik maaşına erişebiliyor. Neden bu kadar düşük? Çünkü Fon öyle tasarlanmış ki, işsizlik maaşını hak etmek binbir şarta bağlanmış. Peki ne oluyor İşsizlik Fonu’nun birikimleri? Son 3 yıldır AKP rejimi, “GAP yatırımlarını tamamlıyorum” diye merkezi bütçeye yılda ortalama 5 milyar TL tırtıklıyor. Peki iş bulma cephesinde ne var? Burada da anlıyoruz ki, işsiz kalanların yılda 1 milyon küsuru İŞKUR’un kapısını çalıyor, iş bulun bana, diye. Peki İŞKUR, bu beklentilerin ne kadarını karşılıyor? İŞKUR verilerinden anlıyoruz ki, bu yıldan yıla değişiyor. Büyümenin daraldığı 2009’da bu taleplerin ancak yüzde 9’u karşılanabilmiş. Ama izleyen büyüme yıllarında taleplere daha çok cevap verebilmiş İŞKUR ve bu yılın ilk 7 ayında da iş taleplerinin yüzde 37’sine karşılık vermiş. Son iki yılda İŞKUR’un performansını ayrıca mercek altına alıp incelemek gerekli. Çünkü önceki yıllarda iş talebine verilen cevap yüzde 1520 dolayında. Yani her 5 beklentiden ancak 1’ini karşılayabilmiş İŞKUR. ??? Bugün resmi işsizlik, mevsimsel oynamaları dikkate almazsak, yüzde 10 ve işsiz sayısı 2.5 milyon dolayında. Bunun dışında 2 milyona yakın bir işsiz kitlesinin “gayriresmi” olarak kahve köşelerinde iş aramadan iş beklediklerini biliyoruz. Evlerde de 12 milyon dolayında “ev kadını” var. Yani işsizlik, “resmi” görünümün çok ötesinde. Merak ediyorum, pek de rastlamadım, CHP, işsizlikle mücadelede, istihdamı artırmada nasıl farklı bir programa sahip ya da sahip mi? İşsizliği azaltma, istihdamı, işgücünü artırmada nasıl bir programı var? Özellikle nasıl bir İŞKUR yönetimi öngörüyor? Hem işsizlik sigortasını daha demokratik, katılımcı bir tarzda kullanma ve işsizler için kullanmada hem de iş arayan ve eleman arayanlara daha iyi bir hizmet vermek için CHP’nin hazırlığı var mı? ANKARA Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Türkiye ile Suriye arasında duran ekonomik ilişkinin geçen 11 yılki seyrini mercek altına aldı. Rapora göre Suriye’ye yapılan ihracat 2011’de 10 yıl öncesine göre yaklaşık 9 kat artarak 1.6 milyar dolara çıkmıştı. Türkiye’ye gelen Suriyeli turist sayısı yine 10 yıllık dönemde 122 binden 974 bine ulaşmıştı. Ancak bugün Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay, Adana ve Mersin gibi kentlerde Ortadoğuluların zevklerine hitap etmek için yatırımlar yapan ve kredi kullanan esnaf borcunu ödeyemez hale geldi. Suriye’den gelen sığınmacılar için harcanan para da 200 milyon lirayı aştı. Araştırmacı İdil Bilgiç Alpaslan tarafından hazırlanan “Suriye Krizi Türkiye Ekonomisini Nasıl Etkiler?” başlıklı değerlendirme raporundan yansıyan satır başları şöyle: Ticaret 1.6 milyar dolara ulaşmıştı L Türkiye ile Suriye arasındaki ticaret hacmi, 1990’ların başından beri artma eğiliminde oldu. 1990’da Türkiye’nin Suriye’ye yaptığı ihracat 194 milyon dolar iken 2000’de ihracat hacmi 190 milyon dolara indi, 2011’de de yaklaşık 1 milyar 611 milyon dolar oldu. Suriye’den yapılan ithalat 1990’da 84 milyon dolar, 2000’de 482 milyon dolar ve 2011’de de 336 milyon dolar oldu. L 2000’de toplam 51 farklı ürün grubunda Suriye’ye ihracat yapabilen Türkiye, 2010’da 63 ürün grubunda ihracat yapabilir duruma geldi. 2000’de sadece 1 ürün grubunda (tekstil elyafı ve mamulleri) 25 milyon dolardan fazla ihracat gerçekleşmişken 2010’da 16 ürün grubunda 25 milyon dolarlık ihracat sınırı aşıldı. L 11 yılda Suriye’ye en çok ihracat yapan 10 ilin içerinde İstanbul, Ankara ve İzmir’in yanı sıra Gaziantep, Adana, Hatay ve Konya da var. İşletmeciler borçlarını ödeyemiyor L Örneğin Hatay’daki restoran ve otel sahipleri, Ortadoğulu turistlerin zevklerine hitap etmek için çeşitli yatırımlar yapmışlar ve bu yatırımlarını finanse etmek için bankalardan kredi çekmişlerdir. Ancak sınır kapısının kapanmasından sonra şehre gelen turist sayısı azalmış ve işyeri sahipleri kredilerini ödemekte zorlanır hale geldi. L Gaziantep ve Hatay, Suriye ve Ortadoğu’ya karayolu ile yapılan ihracat taşımacılığında en önemli sınır kapılarına ev sahipliği yapıyor. Karayolları Ulaştırma Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre, bu illeri de kapsayan Adana, İstanbul ve Ankara bölgelerinin ardından en çok çekici, kamyon, römork ve kamyonet tipi araca sahip üçüncü bölge. Bölge toplamda ciddi bir araç stoku barındırmasının yanı sıra, Suriye ve Ortadoğu ile ilişkilerin iyileşmesinin ardından uluslararası taşımacılık ve komisyonculuk yetki belgesi sahibi firma sayısındaki artış ile de sektörde önemli bir yere sahip. L 2002 ve 2003 haricinde, her yıl bir önceki yıla göre daha çok aracın geçtiği Cilvegözü, Öncüpınar, Akçakale ve Dilucu sınır kapılarından geçişler krizle birlikte durdu. 2012’nin ilk 6 ayında Akçakale’den geçen araç sayısı 631 olarak kaydedildi. Oysa geçen senenin aynı döneminde bu kapıdan geçen kamyon sayısı 125 bin 631 olmuştu. Benzer şekilde Öncüpınar sınır kapısında da kamyon geçişi yarı yarıya azalmış, 2012’in ilk 6 ayında sınırı geçen araç sayısı 22 bine düştü. L 2000’de Türkiye’ye gelen toplam Suriyeli turist sayısı 122 bin iken 2011’de bu rakam 974 bin oldu. 5 Eylül 2009’da Suriye ile vizelerin karşılıklı olarak kaldırılması da Suriyeli turist sayısında daha önce görülmemiş oranda bir artışa yol açtı. 2011’e dek turizmde gözlenen bu artış eğilimi, yaşanan krizin de etkisiyle 2012’de tersine döndü ve Suriye’den gelen turist sayısı bu yılın ilk beş ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 33.1 oranında azaldı. Temmuzda 110 işçi iş kazası kurbanı Ekonomi Servisi İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, “2012 temmuz ayı iş cinayetleri raporu”nu açıkladı. Rapora göre, Temmuz ayında en az 110 işçi yaşamını yitirdi. İnşaat sektöründe ölümler eksik olmadı. Temmuz ayında 46 inşaat işçisi düşerek, göçük altında kalarak ve yollara savrularak hayatını kaybetti. İstanbul’dan Ağrı’ya dönerken yollarda can veren 13 inşaat işçisi belleklerimizde yer etti… Bu ay elektrik direklerinde çarpılan, yüksekten düşen ve Garzan Barajı işçileri gibi yollarda ölen en az 9 enerji işçisi söz konusu. Taksim için 9 şirketten teklif ÖZLEM GÜVEMLİ İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı “Taksim Meydanı Düzenlemesinin 1. Etap ihalesi”ni kazanan 11 firmadan 9’u STYZiver İnşaat, BurkayMA başı yönünde 320 KİMSAN İnşaat, ÖzkaAKM metre uzunluğunda dün tekliflerini sundu. İstanbul Büyükşehir Belediye Yapı, Polat, Kolin, Kalyon, Nas dalış tünelleri inşa si’nce yapılan Taksim Meydan NuhoğluUğraş İnşaat, Fermak edecek. Alt geçit TarDüzenleme Projesi Yapım İhalesi Özyurt İnşaat, ÖztaşEMT İnşa labaşı Bulvarı’ndaki (1. Etap) dün gerçekleştirildi. at teklif verdi. İBB, dosyaların mevcut araç otoparİBB’nin verdiği bilgiye göre ihale komisyonunca değerlendi kından Taksim Topçu Kışlası’nın bitimine Merter ek hizmet binasında saat rileceğini açıkladı. İhaleyi kazanan firma, Tarlakadar devam edecek. 10.00’da yapılan ihale; Kamu İhale Kanunu’nun 20. maddesine başı Bulvarı ve Cumhuriyet Cad Anıt etrafındaki trafik, göre, “belli istekliler arasında desi’nin altında TarlabaşıHar otobüsler ve durakihale usulüne göre” yapıldı. 28 biye yönünde 400 metre, Harbi lar meydandan kaldırılacak. Haziran 2012’de yapılan ihalenin yeTarlaön yeterlik aşamasına, 15 Şirketlere ‘kent suçu işlemeyin’ çağrısı aday katılmış 11’i yeterlilik almıştı. 11 şirketten 9’u Taksim Dayanışması adına, meslek odalarınca ihaleye giren şirketleteklifleririn yönetim kurulu başkanlıklarına mektup gönderildi. Mektuplarda projenin ni sunönünü açan plan değişikliğinin, bilim ve teknikten uzak, koruma ve hukuk kuralları ihlal du. edilerek ilan edildiğine vurgu yapılarak “Taksim Meydanı neredeyse bir otogarın teras katına ? İhaleyi kazanan firma, Tarlabaşı Bulvarı ve Cumhuriyet Caddesi’nin altında TarlabaşıHarbiye yönünde 400 metre, HarbiyeTarlabaşı yönünde 320 metre uzunluğunda dalış tünelleri inşa edecek. dönüşecektir” denildi. Taksim Gezi Parkı’na Topçu Kışlası ihyası adı altında yeni inşaatlar dayatılmasına tepki gösterildi. Şirket yöneticilerine şöyle seslenildi: “Şirketiniz bu ihaleye teklif vererek işlenmekte olan bir ‘Kent Suçuna’ ortak olmaktadır. Taksim Meydanı ve Gezi Parkı, koruma altına alınmış kültür varlığımızdır. İhale acil olarak durdurulmalı ve Taksim daha bütüncül bir yaklaşımla düzenlenmelidir.” ACI KAYBIMIZ Cemiyetimiz Üyesi, Sürekli Basın Kartı Sahibi, Değerli Büyüğümüz ALTAN DELİORMAN 22 Ağustos 2012 Çarşamba günü vefat etmiştir. Kaybı topluluğumuzda üzüntü yaratan Deliorman’ın cenazesi 24 Ağustos 2012 Cuma günü (bugün) öğle vakti Fatih Camisi’nden alınarak Ulus Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Deliorman’ı sevgi ve saygıyla anarken, ailesine, basın topluluğuna başsağlığı dileriz. Prof. Dr. YAHYA M. BERKMEN Aramızdan ayrılalı yedi yıl oldu. O’nu büyük bir sevgi ve özlemle anıyoruz. C MY B AİLESİ TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle