20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 AĞUSTOS 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Benzinden sonra motorine de 7 kuruş zam 365 oda ve borsayı temsilen 400 civarında işadamının katıldığı OdaBorsa Başkanları İstişare Toplantısı, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde yapıldı. Daha hızlı koşmalıyız TOBB Başkanı, Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için üç kat daha hızlı koşması gerektiğini vurgulayarak ‘Yeter ki kısır çekişmelerle sığ gündemlerle enerjimizi ve zamanımızı boşa harcamayalım’ dedi. Etrafımızda olan biten her şeye Ekonomi Servisi Türkiye ‘Acaba bizi 2023’te 25 bin dolar Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) hedefine yaklaştırır mı’ Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, diye bakmamız gerekiyor. Bizim Türkiye’nin 2023’te dünyanın 10 bu ülkelerden tam 3 kat daha büyük ekonomisi arasına girmesi ve kişi başına 25 bin dolar hedefine hızlı koşmamız şart. Yeter ki, kısır çekişmelerle, sığ ulaşması için önünde 11 yıl gündemlerle enerjimizi ve bulunduğunu, bunun her zamanımızı boşa harcamayalım. saniyesinin çok değerli olduğunu Odaklanmamız gereken üç nokta söyledi. var; verimlilik artışını Türkiye’nin bunu nasıl gerçekleştireceğiz, başarması durumunda insani gelişmişlik dünyada bir ilki düzeyini nasıl yapacağını anlattı. yükselteceğiz, 400 civarında Hisarcıklıoğlu: kurumsal işadamının Ülkemizin sorunlarını altyapımızı katıldığı Odanasıl Borsa çözmesi için yeni bir iyileştireceğiz’’ Başkanları anayasa şart. Mevcut sistem dedi. İstişare milletin gerçek potansiyelini Toplantısı’nda engelliyor. Enerjimizin konuşan eni anayaçoğunu kendi içimizdeki Hisarcıklıoğlu, sa istiyoruz kavgalara harcıyoruz. “Dünyada Türkiye’nin nüfusu 10 Koşacak gücümüz yeni bir anayasayı milyondan fazla varken yürüyerek bir an önce yapması olup da, kişi başı ilerliyoruz. gerektiğini, ülkeyi geliri 25 bin doların yeniden bir dünya devi üstünde olan sadece 14 yapmak istediklerini anlatan tane ülke var. En üstteki Hisarcıklıoğlu, “Ama ABD ile üçüncü sıradaki hayallerimiz bu kalıba sığmıyor. Kanada hariç, bu ülkelerin Biz artık devletin tapusunu tamamı 1990’lardan sonra bu milletin üzerine geçirmek, başarıya kavuşmuşlar. milletin hak ettiği ekonomik Bu 14 ülkenin kişi başına ve siyasal özgürlükleri en üst 10 bin dolardan 25 bin dolara seviyelere çıkarmak için sıçrama yapmaları ortalama yeni bir anayasa istiyoruz” olarak 33 sene almış. Hayatta diye konuştu. hiçbir şey imkânsız değil. Ekonomi Servisi Akaryakıtta aralıksız süren fiyat ayarlamalarına bir yenisi daha eklendi. 31 Temmuz’da ve 10 Ağustos’ta benzine yapılan zamların ardından dün de motorin fiyatları arttırıldı. Motorin fiyatına 7 kuruş zam yapıldı. Zamlı tarife gece dün gece 24:00’ten itibaren geçerli oldu. Bu arada yurtiçi benzin satışları haziranda bir önceki aya göre yüzde 11.7 artarak 175 bin 372 ton, motorin satışları ise yüzde 4.8 artarak 1 milyon 469 bin 630 ton oldu. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Haziran Ayı Petrol Piyasası Sektör Raporu’na göre Türkiye’nin haziran ayında rafinerici lisansı sahiplerinin toplam benzin ve motorin üretimi geçen aya göre yüzde 8.6 artarak 1 milyon 79 bin 964 ton oldu. İran’dan petrol alımı azaldı Bu arada Türkiye’nin İran’dan ham petrol ithalatı temmuzda, Avrupa Birliği ve ABD’nin bu ülkeye uyguladıkları ambargoyu sıkılaştırmalarının ardından en düşük seviyesine geriledi. Deniz Nakliyatı verilerine göre Tüpraş’ın yüklediği İran ham petrolü, taahhüt ettiği miktarın da altına inerek haziranda aldığı günlük 100.000 varilden temmuzda günlük 70.000 varile düştü. Bunda deniz sigorta sektörünü elinde tutan Batılı sigorta şirketlerinin İran kaynaklı petrol nakliyatını sigortalamayı reddetmesi de rol oynadı. Y Bakan Çağlayan: Ekonominin soğutulmasında ayar kaçmamalı Avrupa’nın finansal sistemdeki sıkıntılara kalıcı çözüm getirememesinin ve siyasi irade eksikliğinin riskleri ve dalgalanmaları artırdığını kaydeden Hisarcıklıoğlu, “Avrupa Türkiye’nin en yüksek ihracat pazarı ve finansman kaynağı olmasından dolayı buradaki problemler Türkiye’yi de olumsuz etkiliyor. Ekonomi yönetiminin böyle belirsiz bir ortamda ayağını gazdan çekmesi doğru bir tedbirdir. Ekonominin soğutulmasında ayar kaçmamalı. Yavaşlayan ekonomi hem kamu maliyesini hem de piyasayı olumsuz etkiliyor. Çekte yeni bir kontrol mekanizmasının devreye alınmasına ihtiyaç var. Aksi takdirde piyasalarda çeke olan güven azalacak ve ekonomik aktivite bundan olumsuz etkilenecek” açıklamasını yaptı. 6 ayda 8.2 milyar dolar yabancı yatırım geldi Ekonomi Servisi Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, bu yılın 6 ayında Türkiye’ye gelen uluslararası doğrudan yatırım girişinin yüzde 21 arttığını ve 8.2 milyar dolara ulaştığını belirterek, Türkiye’nin uluslararası doğrudan yatırım çekmede güvenli liman olduğunu vurguladı. Çağlayan, yaptığı açıklamada “Dünyada ekonomik belirsizlikler devam ederken Türkiye, uluslararası yatırımcılar için güvenli liman olmaya devam etmektedir. 2012 Haziran’da uluslararası doğrudan yatırım girişi 1 milyar 776 milyon dolar oldu” dedi. Ocakhaziran döneminde Türkiye’ye gerçekleşen uluslararası doğrudan yatırım girişlerinin yüzde 77.8’inin AB ülkeleri kaynaklı olduğunu ifade eden Çağlayan, İngiltere’nin 2 milyar dolarla, Avusturya’nın 1.4 milyar dolarla ve Lüksemburg’un 676 milyon dolarla önde gelen yatırımcı ülkeler olduğunu kaydetti. İlaçta yapısal reform şart Ekonomi Servisi Deloitte Türkiye’nin, kamu ilaç harcamalarına ilişkin raporuna göre, sadece ilaç fiyatlarını düşürmeye dayalı politikalar yerine talebi ve arzı daha fazla kontrol altında tutmaya yönelik yapısal reformlar zorunlu hale geldi. Raporda bu amaçla sürdürülebilir ilaç finansman modeli ve buna yönelik yol haritası öneriliyor. Raporda, ilaç sektörü ve hükümetin son 3 yıl için üzerinde anlaştığı toplam 46.8 milyar TL kamu ilaç harcaması (Global Bütçe) bütçesinin 700 milyon TL fazla vererek 46.1 milyar TL olarak gerçekleşeceği öngörülüyor. Global Bütçe döneminde, kamu ilaç harcamalarının milli gelir içindeki payının 2010’da yüzde 1.4 seviyesinden 2012 için yüzde 1.17 seviyesine gerileyeceği belirtiliyor. Yazıcı: Kart aidatlarının kaldırılması için pazarlık başladı Ekonomi Servisi Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, kredi kartı aidatları, hesap işletim ve dosya ücreti adı altında tüketicilerden alınan bedellerin kaldırılması için bankalarla pazarlık yaptıklarını söyledi. Yazıcı, bankaların faiz dışı gelirlerinin bir kısmının tamamen kaldırılabileceğini, bir kısmının ise global standartlar çerçevesinde uygun hale getirileceğini açıkladı. Yazıcı, Türkiye’de bankaların 31 tane faiz dışı gelir kalemi bulunduğunu kaydederek bunlardan bazılarını şöyle sıraladı: “Yıllık aidat ücreti, işlemsizlik ücreti. Yani, bir hesabınız var, işletmemişsiniz, ondan bile ücret alıyor niye işletmedin diye. Dosya masrafı, sigorta bedelleri, ekspertiz ücreti, ipotek tesis ücreti, ilave peşin komisyon, bunları kaldırmayı hedefliyoruz ama, henüz Bankalar Birliği’yle Ekonomik Koordinasyon’da konuşup tartışmadık.” ncelikle şunu vurgulayalım: Küresel bir gıda krizi hızla yaklaşıyor. Başta ABD olmak üzere, Avrupa ve Asya’da son yılların en şiddetli kuraklığı yaşanıyor. Dünyanın en büyük soya ve mısır tarlalarına sahip olan, üstelik dünyanın en büyük buğday ithalatçısı konumundaki ABD topraklarının yüzde 60’ını etkileyen bu durum pek tabii diğer ülkeleri de etkiliyor. Geçen ay ABD’nin mısır hasadı bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 46.7 milyon ton altında kaldı. Ve tabii hemen bedeli ödenmeye başlandı. ABD’de mısır fiyatları yüzde 30, buğday fiyatları ise yüzde 50 zamlandı. Avrupa’da da durum farklı değil. Buğday fiyatları geçen aya oranla yüzde 32.4 arttı. Bir ton mısır 252.25 Avro’ya ulaştı. Buğday fiyatları ise ton başına 292 Avro’yla son 10 yılın en yüksek seviyesinde. Avrupa’daki bu fiyatların nedeni ise dünyanın 3. büyük tahıl ihracatçısı Rusya’nın Volga ve Güney Ural bölgelerinde yaşanan kuraklık. Afrika’da da durum iyi değil. Zaten birçok bölgesi kuraklığın pençesindeki Ö kıtanın 4 büyük tarım ülkesinde (Burkina Faso, Nijer, Çad ve Moritanya) hasat ortalamaları son 5 yılın altında. Artan tahıl fiyatları nedeniyle aç kalan halk çareyi göç etmekte buluyor. Batı Afrika’da 300 bini aşkın insan göç yollarında. Her ne kadar artık tüm dünya kanıksamış olsa da işin daha da vahimi Afrika’da 18 milyon insanın açlık sınırında olduğu gerçeği. Küresel Gıda Krizi ve Türkiye getirme şansımızın artık neredeyse yok denecek kadar azalmış olması. Tarımsal üretimde güçlü olup ihracatçı konumundaki ülkelerde yaşanan bu durumun sürmesi halinde gelişmekte olan ülkelerde gıdaya erişim giderek zorlaşabilir, hatta sosyal patlamalara ve ayaklanmalara bile neden olabilir. Bunlar madalyonun bir yüzü. Diğer yüzünde ise küresel gıda krizini daha da derinleştiren başka boyutlar bulunuyor. Şunu görmeliyiz ki gıda krizi sadece üretim eksikliğinden değil, aynı zamanda özelleştirme, kuralsızlaştırma modeline dayalı Tüm bunları lütfen dünyadaki dönemsel olaylardan biri diye okuyup geçmeyin. Çevrenizdeki pazarlarda, marketlerdeki gıda ürünlerinin bolluğuna bakıp Türkiye’de her şeyin aynı şekilde yolunda gideceğini de düşünmeyin sakın. Çünkü kuraklık, dönemsel olmanın ötesinde küresel ısınmanın sonuçlarından biri. Kimi yerleri seller götürürken kimi bölgelerdeki yoğun ısı artışları artık gıda üretiminin önündeki en büyük engel. Ve işin en kötüsü bu durumu eski haline Tekelleşme ürkiye’de hayvancılığa darbe Gelelim Türkiye’ye... Tamam, T C MY B C MY B mevcut gıda ve tarım politikalarından ve bunun yanı sıra gıda sektörünün üretim ve dağıtım zincirinin hemen her halkasını denetleyen, fiyatlandıran, yönlendiren ulusötesi şirketlerin güçlü tekel konumlarından da kaynaklanıyor. Örnek mi? Size tarımsal üretimin daha ilk halkasında ortaya çıkan bir örnek: Dünya tohum piyasasının yarıdan fazlasını Monsanto, DuPont, Syngenta, Bayer’in başı çektiği 10 büyük şirket kontrol ediyor. Ve artık tohumlar eski tohumlar değil. Melez, geri dönüşümsüz, tek kullanımlık hibrid tohumlar kullanılıyor. Bu kadar mı? Zirai ilaçlama ve gübre sektörlerinde de on ulusötesi şirket küresel piyasanın yüzde 84’ünü elinde tutuyor. Ve bunların bir kısmı hibrid tohumları da üreten aynı firmalar. bugüne kadar bereketli topraklar ve çiftçinin özverisiyle gıda ve tarım üretiminde fazla sorun yaşamadık. Ancak halen bütüncül bir tarım ve hayvancılık politikası da geliştirebilmiş değil bu ülke. Ve bunun bedelini küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkisiyle giderek daha ağır ödeyecek. İlk aşamada yazını başında bahsettiğim ABD’deki kuraklık ve bunun başta mısır ve soya olmak üzere ürün fiyatlarına zam olarak yansıması haliyle Türkiye’nin de aynı ürünleri zamlı satın almasına yol açacak. Soya küspesi ve mısır hayvan yemi olarak kullanıldığı için öncelikle hayvancılığa darbe vuracak. Türkiye bu yıl yurtdışından yem sektörü ve bitkisel yağ imalatı için yaklaşık 1 milyon ton mısır ithal edecek. Yıllık soya tüketimi ise 2 milyon ton ve bunun sadece 50 bin tonunu üretebiliyoruz. Bu da 1 milyon 950 bin tonun ithal edildiği anlamına geliyor. Unutmayalım henüz daha yolun çok başındayız. Türkiye’nin tarım politikalarını gelecek hafta da masaya yatıracağız... Pakmaya yeni ürünlerini 120 ülkeye satacak Ekonomi Servisi Pakmaya, ‘Pişirme Yardımcı Malzemeleri’ pazarına girdi. Aralarında hamur kabartma tozu, şekerli vanilin, kakao, karbonat, pudra şekeri, pirinç unu, mısır nişastası ve buğday nişastasından oluşan 40 yeni ürünü piyasaya süren şirket, ilk yılda bu pazardan yüzde 20 pay hedefliyor. Pişirme yardımcı malzemeleri pazarında 5 yıl içinde pazardaki ilk iki oyuncudan biri olmayı planlayan Pakmaya, yeni ürünlerini 120 ülkeye ihraç edecek. Şirket, yılın son çeyreğinde puding, krem şanti, çikolata sosu, mısır unu ve galeta unu çeşitleriyle de raflarda yerini alacak. Pakmaya Kemal İç Piyasa Satış ve Aktaş Pazarlama Müdürü Kemal Aktaş, Türkiye’de 90 milyon TL olarak görünen pişirme yardımcı malzemeleri alanında hem Türkiye’de hem de yurtdışında iddialı olacaklarını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle