26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 HAZİRAN 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 15 ilin ekonomi hayatının temsilcilerine konuşmak yerine yalnız gelecek güzel günleri dinlemek düştü Doğu yine vaat dinledi ŞEHRİBAN KIRAÇ MUŞ AKP hükümetinin bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını azaltmak için nisan ayında açıkladığı 4. teşvik paketi, olağanüstü güvenlik önlemleri altında Türkiye’nin en fakir ili Muş’ta masaya yatırıldı. 6. bölgeye yatırım çekmek için Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Ekonomi Bakanlığı’nın öncülüğünde 180 kişilik işadamı heyeti Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın memleketi Muş’a çıkarma yaptı. En az gelişmiş ve 6. bölge olarak tabir edilen 15 Doğu ve Güneydoğu ilinin vali, sanayi odası ve ticaret odası başkanının katılımıyla gerçekleştirilen toplantı, ağırlıklı olarak Ekonomi Bakanı Çağlayan ve İstanbul’dan gelen işadamlarının vaatlerine sahne oldu. Top ? Yeni teşvik sistemi kapsamında 180 kişilik işadamı heyeti Türkiye’nin en fakir ili Muş’a çıkarma yaptı. Toplantı ağırlıklı olarak Ekonomi Bakanı Çağlayan ve İstanbul’dan gelen işadamlarının vaatlerine sahne olurken en az gelişmiş 15 ilin sanayi ve ticaret odası başkanlarına söz verilmemesi dikkat çekti. lantıda bölgedeki sanayi ve ticaret odalarının başkanlarına hiç söz verilmemesi ise dikkat çekti.Toplantıda işadamlarını Kürtçe “Hun be xer hatın ser sera ser çava” (Hoş geldiniz, baş göz üstüne geldiniz) diye selamlayan Çağlayan, özellikle 15 ilin valisinden illerindeki OSB’leri yeni yatırımlar için hazırlamalarını istedi. İşadamlarına seslenen Çağlayan, “Size işgücü ve üretim konusunda gerçekten cennet vaat ediyoruz.Türkiye’nin en cömert, en babayiğit teşvik sistemini yaptık. Şimdi bu noktada işadamlarımızdan babayiğitlik bekliyoruz. İstiyoruz ki artık bu bölge terörle değil iş ile gündeme gelsin. Çin’i 6. bölgeye getirdik. Çin ve Bangladeş’teki haksız işgücüne karşılık artık 6. bölgeye yatırım yapmanızı bekliyoruz. Kaliteli ucuz üretime ihtiyacımız var” dedi. “Hangi ilimizin ne kadar OSB’si var, ne kadar yatırım yeri var, valiler bunu çıkarsın ve TİM’e göndersin” direktifi veren Çağlayan, 6. bölgedeki illerin İstanbul, Ankara, İzmir kadar güvenli olduğunu savundu. TİM Başkanı Mehmet Büyükek Kardeşlik için yatırım şi, sermayenin yurtdışı yerine yurtiçine yatırım yapması gerektiğini kaydederek “Böl Süleyman Orakçıoğlu (ORgeye yatırımla gelir denKA Group Yönetim Kurulu Başgesizliği azalarak rekanı): Bu bölgede sadece üretmek fah artacak. Bu bizim yetmiyor, bunun satılması da önemli. sadece kâr etmemiz Burada bir fabrikada üretilen 20 bin çift ayakkabının alınması için ön anlaşma imiçin değil, Türkizaladık. Hayvan yemi yatırımı konusunda ye’nin dostluğu, fırsatlara bakacağız. kardeşliği için de önemli. Yatırım Vahap Küçük (LC Waikiki Yönetim ortamını inceleyeKurulu Başkanı): Muş’ta tekstil atölyesi lim” dedi. konusunda 150 kişi istihdam eden bir atölMuş Ticaret ve ye ile çalışıyoruz. Yakın zamanda da atölSanayi Odası Başye sayısını 45 adete çıkarabiliriz. kanı Şihmus Sine Ekrem Akyiğit (Collezione Yönecem, Türkiye’nin en tim Kurulu Başkanı): Sosyal barışın fakir ili Muş’un yeni sağlanması gereken bölgelere yatıteşvik paketiyle bu karım yapmamız gerekiyor. 6. bölgederini yenmesini umdukye kesinlikle yatırım yapmayı larını söyledi. düşünüyoruz. Yatırımımız ya İŞADAMLARI FIRSATLARI DEĞERLENDİRECEK İktidarlarının Yargısı Başbakan Erdoğan, iktidarlarının penceresinden olaya bakışlarını, itiraz noktalarını anlattı. Kürt açılımında görevlendirdikleri, görüşmelere gönderdikleri şimdiki MİT Müsteşarı’nın özel yargı eliyle sorguya çağırılmasını, tutuklanması olasılığına isyanını, anlamını, “Beni tutuklasınlar” diyerek özetledi. İçlerinden, bire bir yargıdaki kadrolaşmaları bilenlerin açık açık yazdıklarından öğrendiğimiz kadarıyla, ortada ağırlıklı cemaat yandaşlığı, yapılaşması ile Erdoğan iktidarları arasındaki üslup, yorum farklarından çıkan, derinlik kazanmış, sonuçları ile su yüzüne de çıkmış bir çatışma var. Dahası bire bir cemaat sözcüsü kimliğini kazanmış yazarlar ile Başbakan yandaşları arasında, özel yargının yetkilerinin kısıtlanması için öngörülen yasa değişikliği eksenli tartışmalarda, en açık görüldüğü üzere özel yargının terör örgütü yorumlaması, kitlesel tutuklamalarında önceden var olan ittifak, kimi sonuçlarının siyasi iktidara zarar verme boyutları kazanmış olması, bağlantılı Erdoğan odaklı iktidar cephesini rahatsız ediyor. Kişisel kanım, Başbakan Erdoğan cephesi, seçilmiş tututlu milletvekilleri sorununun çözümlenmesinde siyasal sorumluluk almadan, yargının hemen değil ama uzunca bir cezalandırma sürecinden sonra serbest bırakma kararları ile sorunu çözme beklentisi içindeydi. Uzayan süreç, iktidar açısından, özellikle dışarıdan gelen baskılar bağlantılı siyasi getirisi değil, götürüsü ağır basan bir tabloya dönüştü. Aynı sonucu, şikeyi katı terör örgütlenmesi olarak yorumlamada sakınca görmeyen cemaat yakın çevresinin “Sıra futbol baronlarında” katı yaklaşımları, futbolda yandaş kadrolaşmayı sağlama amacı için aşırı sert suçlama, yargılama, tutuklulukların tersine tepen silaha dönüşmesi, beklenenin üstünde muhalefet sesine dönüşen taraftar tepkileri, Erdoğan iktidarları için siyaseten getirisi olan bir tabloyu oluşturmuyor. Çok etkin, yandaş, ele geçirilmiş, teslim alınmış medya gücü bombardımanında TSK kadrolarını hedef alan; insan hakları, hukuk devleti düzeni içinde, çok ağır insan hakları ihlalleri boyutu içeren operasyonlar, kamuoyuna çok etkili “askeri darbe operasyonları, darbelerin kökünü kazımak” anlamında çok başarılı pazarlanıyor olsa da, en çok bu yargılamalarda ipin ucu kaçtı. ??? Siyaseten simge operasyonlardan birinde, Erdoğan iktidarlarında görev yapmış Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un da hukuken suçluluğunu ortaya açıkça koyan belgeler olmadan, aynı birkaç cümle ile terör örgütü üyesi, lideri olarak tutuklanabilmesi işin rengini değiştiren uç örnek oldu. Başbuğ’un “Terörle mücadele eden TSK’nin Genelkurmay Başkanı olarak, terör örgütünün başı suçlaması ile tutuklanıyorum” sözünün anlamını anlamayacak, “dindar ve kindar” duyguları ne kadar kabarık olursa olsun rahatsız olmayacak tek bir AKP seçmeni var mıdır? Elbette siyaseten bu gerçeği gören Başbakan Erdoğan, bu noktada tutuksuz yargılanabilirliği siyaseten gündeme getirmek zorunda kalmıştır. Kusura bakmasınlar ama Başbakan Erdoğan bizim medya korosuna göre sürpriz televizyon söyleşisinde özel yargının yetkilerinin tartışılmasını, daha doğrusu kısıtlanmasını gündeme getirirken, verdiği örneklerle, gerekçeleriyle hiç de bağımsız yargı, hukuk devleti düzeni, insan hakları kaygılarından yola çıktıkları izlenimini vermedi. İktidarda büyürken “dindar kindar” cepheleşmede sınır tanımaz kadrolaşma, icraatları içinde iktidara gelirlerken görünme gereğini duydukları demokrat kimlikten öylesine büyük kopuşlar yaşadılar ki... Müsteşarlarını savunurken çok haklı gündeme getirdikleri uygulamaların yüzler değil, binlercesine aldırmazlıklarını da ortaya koymuş oldular... İçeride var olan terör örgütü kavramını, yasanın amacının, maksadının tümden dışında, geniş yorumlarıyla tutuklanmış binler aylar, yıllardır yargısız infazla yatıyor. Başbakan’ın önünde parasız eğitim istekleri için pankart açmış Ferhat ve Berna’ya, her birine 8 buçuk yıl hapis cezasını verebilen özel yargı kararı, dün artık bu teslim olmuş medyanın bile vicdanını rahatsız eden bir boyutla gündemimizdeydi. Hapis yatan yüzlerce öğrencinin tümünün eylemleri benzer içeriklerde, ama kanıt zahmetine katlanılmayan “terör örgütlenmesi” yaftasıyla önyargısız infaz olarak yıllarca tutuklu kalıyor, mahkum oluyorlar. Okullarından atılmaları, hayatlarının kaydırılmış olması cabası. TSK’den en yukarıdan en aşağıya kaç komutanın aynı konumda hayatları kaydı biliyor muyuz? KCK operasyonlarında ipin ucu tamamen kaçık... Bu davalar mahşerde biter... Gazeteci tutukluları neyse ki bizim meslek örgütlenmelerimiz hâlâ sayabiliyorlar! Rejimi demokrasi olan ülkelerde tutuklu gazeteci rekoru bizde. Tututlu gazetecilerin kısa öyküleri ile gruplar halinde tanıklık eylemlerimiz var. Nöbet sıralı meslek örgütü liderlerimiz, bir avuç genç arkadaşları dışında dayanışmaya gelebilenler yok. En hafifi ile işinden olmak, içeri alınmak korkusu egemen. Kızdığında Başbakan kimlik vererek hakaret de ediyor. Zaten toptan bizleri tasmalı ilan etti de ona bile örgütlü, kitlesel sesimiz çıkamadı. Muş ya Şanlıurfa ya da Kars’a olacak. SGBP yurt genelinde eylemde Türkİş içerisindeki muhal ların oluşturdukları Sendika if sendikal Platformu’nun (SGBP) Dö Güç Birliği nem Sözcüsü, Türkiye Motorlu Taşıt İşç ile (TÜMTİS) Genel Başkanı ri Sendikası türk, grev yasağının, işçi kıy Kenan Özımının sadece hava işkoluyla sınırlı olm adığını, kıdem tazminatına, sendikal haklar ın yönelik saldırı olduğunu söy tamamına ledi. Öztürk, işverenin adım atmaması halinde, ne yapılması gerekiyorsa yapılması görüşünün öne çıktığına dikkat çekti. “Türkİş’in görüşmelerinden olumlu bir sonuç elde edilemezse eylem kararı alıp almayacağı da diyen Öztürk, SGBP olarak belli değil” bugün saat 12.30’da İstanb kendilerinin ul, mir, Bursa, Adana, Mersin, Ankara, İzGa THY büroları önünde kitles ziantep’te el basın açıklaması yapacaklarını anlatt ı. Öz aslında Türkiye’de sendik türk, “Bu ala etme, terbiye etme opera rı pasifize syonu. Bunu kabul etmeyeceğiz” dedi. günkü kitlesel açıklamalar Öztürk, buın araya gelerek yeni eylem ardından bir tak lirleyeceklerini de söyled vimini bei. Öztürk, eylemlerine diğer emek örg ütlerini de katacaklarını bildirdi. Sözleşmelere uyulmadığı için istihdam ve sosyal politika faslı açılamıyor Bu yasak kaygı verici ği (AB) ile müzakelerinde de başını ağrıtacak. Yasak, Uluslararası Ça leyeceğini söyledi. 19. faslın (istihdam ve lışma Örgütü (ILO) normlarına aykırı olması sosyal politika) açılabilmesi için Türkinedeniyle müzakereleri olumsuz etkileye ye’deki yasal düzenlemelerin 87 ve 98 cek. “Çok ciddi problem” bulunduğunu di No’lu sözleşmelerle “tam uyumlu” olması le getiren ILO Türkiye Temsilcisi Ümit De “ön koşulunun” arandığına dikkat çeken niz Efendioğlu, yasağın “son derece kay Efendioğlu, şöyle devam etti: “AB bunu net bir şekilde koymuş. Esgı verici” olduğunu, AB ile “istihdam ve sosyal politika” faslının müzakereye açı neklik yok. Faslın müzakereye açılabilmesi için yasal düzenlemelerin sözleşlamayacağını vurguladı. Yasağın ILO konferansında da gündeme melerle bire bir uyumlu olması gerekigeleceğini dile getiren Efendioğlu şunları söyledi: “Son derece kaygı verici. Çünkü BAKAN YASANIN NİYE uzun zamandır 87 ve 98 nolu sözleşmeÇIKMADIĞINI BİLMİYORMUŞ ler çerçevesinde Toplu İş İlişkileri Yasası çıkarılmaya çalışılıyor. Burada amaç Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısözleşmelere uyumlu bir yasal çevçesı’nın son derece önemli olduğunu belirterek vede, sendikal örgütlenme ve toplu pa“Şu anda yetki talebi 700’ü aşmış bulunuyor. zarlık hakkı sağlamak. Ancak grev 700 işyerinde yetki talebi söz konusu. Ama verehakkının olmadığı bir yerde toplu pamiyoruz” dedi. Çelik, Toplu İş İlişkileri Yasası’na zarlık olması da mümkün değil.” ilişkin olarak da “TİSK, TOBB, Türkİş, DİSK ve Efendioğlu, sözleşmelerin grev yasa Hakİş yasanın çıkmasından yana. Ben karşı olanı ğında “hayati öneme sahip” alanları isbilemiyorum ama bu görüşmelerden çıkan bir tisnai tuttuklarına dikkat çekti. Grev yaneticedir. Böyle bir tablo varken bu yasa nesağını “kaygı verici” bulan Efendioğlu, den çıkmaz? Ayrı bir gayret mi var, onu biTürkiye’nin AB sürecini de olumsuz etkilemiyorum” diye konuştu. ? ILO Türkiye Temsilcisi Ümit Deniz Efendioğlu, hava işkolundaki yasağın Türkiye’nin AB müzakerelerini de tıkayacağını söyledi. AB’nin ANKARA Hava işkosözleşmelere tam uyum aradığını belirten Efendioğlu, bu nedenle luna getirilen grev yasağı Türkiye’nin Avrupa Birliistihdam ve sosyal politika faslının açılamadığını hatırlattı. MUSTAFA ÇAKIR yor. Şu anda tıkanmış durumda. O fasıl müzakereye açılamıyor. 87 ve 98 nolu sözleşmelere uyumda çok ciddi problem var.” Hakİş: Aldatıldık Hakİş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Meclis gündeminde bekletilen Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı’nın hazırlanması konusunda büyük çaba harcadıklarını belirtirken “Kendimizi kandırılmış, aldatılmış hissediyoruz” dedi. Arslan, “Çalışma hayatını bilerek ve isteyerek kaosa sürüklemek isteyenlere izin verilmesinin” kendilerini derinden üzdüğünü söyledi. T.C. GAZİOSMANPAŞA 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2011/2300 Talimat Satılmasına Karar verilen Taşınmazın Cinsi ve özellikleri: Tapu Kaydı: İstanbul ili Amavutköy İlçesi, 10917 parsel sayılı 103 m2. Arsanın tamamı dosyamız borçlusu adına kayıtlı olan taşınmaz. İmar Durumu: Arnavutköy Belediye Başkanlığı’nın İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün 30/06/2011 tarih ve M.34.7.ARN.0.13310.052727/TN 45379 GD8044 sayılı yazılarına göre Amavutköy, 10917 parsel 14/06/2010 tasdik tarihli ve 1/1000 ölçekli Amavutköy Merkezi ve Civarı Uygulama imar planında E:0,65 hmax: 3 kat Konut alanında kalmakta olduğu belirtilmiştir. Taşınmazın Hali Hazır durumu: Söz konusu taşınmaz İstanbul ili Amavutköy İlçesi, 10917 parselin tamamı 103 m2 olup, Eski 793A Yeni Bahardalı Sokak, no 1 adresinde olduğu, parsel üzerinde borçluya ait kısmi bodrum kat bir oda kömürlük, zemin kat bir daire ve normal kat bir daireli BAK sistemde inşa edilmiş bir bina olduğu, zemin kat pencereleri ahşap normal kat pencereleri PVC ve alüminyum doğramalı, iç doğramaları ahşap ıslak zeminleri seramik kaplamalı toplam inşaat alanı 170 m2 bir bina olduğu anlaşılmıştır. TAKDİR EDİLEN KIYMET: Taşınmazın tapu bilgileri, imar durumu, halihazır durumu, bina işçilik ve malzeme kalitesi, yıpranma payları, alışagelmiş emlak alım satım kuralları, emsal çevre emlak değerleri, bulunduğu konum göz önüne alındığında, Arsa değeri: 103 m2 x 300 TL/M2: 30.900 TL. Bina değeri: 170 m2 x 385,50 TL/m2: 65.535 Tl. Toplam değeri: 96.435 TL olabileceği kanaatine varılmıştır. Birinci Satış günü: 03/08//2012 11.0011.10 saatleri arasında İkinci Satış günü: 13/08/2012 11.0011.10 saatleri arasında Adliye sarayı Ek Hizmet Binası 1. İcra Müdürlüğü Kalemi Gaziosmanpaşa/İstanbul adresinde taşınmazın ihalesi açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Satış Şartları: 1 Açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırma tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartıyla ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttırann taahüdü saklı kalmak kaydıyla yukarıda yazılı yer ve gün saatlar arasında ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok arttırana ihale olunur. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış Peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Satıştarı mütevellit binde 4.95 ihale damga resmi %18 KDV ile 1/2 tapu harç ve masrafları alıcıya, 100,00 TL. için yüzde 2 aşan kısım için yüzde 1 tellaliye resmi satıcı (borçluya) ait olacaktır. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacakır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardan İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. Adlarına tebligat yapılamayan ilgililere gazete ilanı tebligat yerine geçerlidir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyelerin Gaziosmanpaşa 1. Müdürlüğü’nün 2011/2300 Talimat sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 01/06/2012 *(*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 36204) Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Kürtajın yasaklanması ile ilgili duyurusu Kadınlar üzerinden yapılan siyasete son verin! İşe iade davalarını kazanan işçiler haklarını istiyor. Kampana direnişi 443. gününde İstanbul Haber Servisi Türkİş’e bağlı Deriİş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten çıkarılan “Kampana Deri” çalışanı 13 işçinin direnişi 443. gününe girdi. Direnişteki işçiler, yaşanan sorunlar son bulana kadar mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı. Deriİş Sendikası’ndan yapılan yazılı açıklamada, 19 Mart 2011’de 2 kadın işçinin işten atılmasıyla başlayan “Kampana direnişi”nin, aynı işverene ait olan Tuzla’daki Kampana Deri fabarikası önünde 443, İzmir Savranoğlu Deri Fabrikası önünde ise 316 gündür devam ettiği belirtildi. Açıklamada işçilerin işe iade davalarını kazandığı anımsatıldı. İşçilerin kadrolu çalışması gerektiğinin mahkeme kararlarıyla da ortaya çıktığının vurgulandığı açıklamada, “Buna karşın Kampana işvereni, işçileri işe almamakta ısrarcı. Bu süreçte, kimi işçilerin çoçuğu oldu, kimi işçiler ailevi problemler yaşadı, ekonomik durumları ise giderek kötüleşti. Buna karşın işçiler direnişten vazgeçmedi” ifadeleri kullanıldı. Açıklamada, AKP iktidarının ve THY yönetiminin tüm baskılarına, tehditlerine ve işten atma çabalarına karşın Havaİş Sendikası’nın verdiği mücadeleyi desteklediklerinin de vurgulanarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Türkİş kapatılmalıdır” şeklindeki ifadesi de kınandı. 1. Hiçbir kadın zorunlu ve haklı olmadıkça kürtaj yoluna başvurmaz. Eğer bir kadın bu yola başvuruyorsa kendisi için zorunlu ve gerekli bir nedeni vardır. 2. Kürtajı yasaklamak, kadınların yasadışı ve sağlıksız koşullarla bu yola başvurmasına kapı açmak demektir. 3. Kürtajı yasaklamak, kadınların yaşam ve sağlık haklarının, daha geniş olarak insan haklarının ihlalidir. Kimsenin buna hakkı yoktur. 4. Kürtajı yasaklamak, kadını toplumsal yaşamın dışına itmek, eve kapatmakla eş anlamlıdır. 5. Kürtajı yasaklamak, kadına yönelik şiddetin bir türü olarak algılanmalıdır. 6. Kürtajı yasaklamak, kadınları eşit bireyler olarak görmeyen bir zihniyetin ifadesidir. Toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırıdır. 7. Kürtajı yasaklamak kadınların uzun mücadelelerle elde ettikleri hakların ellerinden alınmasıdır. Geriye gidişin ifadesidir. 2B’de alsat yapanlar dikkatli olmalı Ekonomi Servisi Hak sahiplerinin rayiç bedelini ödeyememesi nedeniyle satılacak 2B arazilerini almayı düşünen vatandaşların öncelikle buraların hukuki boyutunu çok iyi araştırması, imar durumunu öğrenmesi gerekiyor. İstanbul Emlakçılar Odası 2. Başkanı Nizamettin Aşa, çok açık olmayan bir nokta bulunduğunu savunarak, “Diyelim ki ben bir araziyi peşin aldım. İkinci satış olacak mı? Bir kısıtlama var mı yok mu, net değil. Kanun, ne kadar zaman süre koydu? Kimse net bilmiyor, sorunun cevabına net cevap alamıyor” dedi. Aşa, her 2B arazisi üzerinde istenildiği gibi tasarrufta bulunulamayacağını bilinmesi gerektiğini, mesela bir su havzasındaysa, Boğaziçi ön görünümündeyse yıkım yapılabileceğini de sözlerine ekledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle