18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 HAZİRAN 2012 CUMA 8 İstanbul A Edirne A Kocaeli A Çanakkale A İzmir A Manisa A Denizli A Zonguldak A Sinop A Samsun PB Trabzon PB Giresun PB B Ankara 30 36 33 32 36 37 36 27 27 27 26 29 34 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B PB Y PB Y Y B B B B PB PB PB 33 29 27 33 32 32 37 36 35 36 30 25 24 Oslo Y Helsinki B Stockholm B Londra Y AmsterdamY Brüksel PB Paris B Bonn PB Münih Y Berlin B Budapeşte Y Madrid A Viyana Y HABERLER 21 20 20 19 19 19 21 22 23 25 20 32 28 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Y A A A Y B A A A Y A A A 33 32 33 32 24 21 34 36 29 35 30 36 33 Ülkemizin güney ve doğusu parçalı ve çok bulutlu, İç Anadolu’nun doğusu, Doğu Akdeniz ile Karaman, Aksaray, Gaziantep, Kilis, Erzincan, Tunceli, Bingöl, Erzurum, Ağrı, Gümüşhane ve Bayburt çevreleri ile Antalya’nın Alanya ve Gazipaşa ilçeleri kısa süreli ve yerel olmak üzere, sağanak ve gökgürültülü sağnak yağışlı, diğer yerlerde az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Haziran GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Terörle mücadelede nefes darlığı çeken bir hükümetten ancak böyle bir açıklama beklenirdi. Üstelik Bay Arınç, Başbakan’ın yokluğunda ayarladığı alelacele bir terör zirvesi toplantısından sonra terör tarihine ünlü değerlendirmelerden biri diye geçecek şu açıklamayı yaptı: “Teröristler hem ayrıca sayıca fazlaydı, hem de silahları vardı!” Kısacası saçmaladı. Ne bekliyordu Arınç? Silahları olmayacaktı da teröristlerin, ellerinde çiçek demetleri ve barış güvercinleriyle mi askerlerimize saldıracaklardı? Gülelim mi yoksa ağlayalım mı acınacak halimize? Yok yok! Şehitlerimizin arkasından gözyaşları döken Genelkurmay Başkanımız Org. Necdet Özel’i izledikten sonra, acz içinde çırpınan hükümetin haline gülmek ne haddimize? ??? Kışı burnumuzun dibinde dağlarda toprak altına inşa ettikleri üç dört odalı inlerinde geçiren teröristlerin; yaz gelince inlerinden çıkacağı, sınırı aşarak cinayetlerine devam edeceği ve gerekli önlemlerin alındığı istihbarat raporuyla açıklandı da ne oldu? Dağlıca katliamı gerçekleşti. PKK’nin silahı bırakması önerilerinin yeniden yoğunlaştığı bir sırada kimi yorumlar, Dağlıca saldırısının RTE’nin Meksika’da Başkan Obama ile görüşme gününe rast gelmesine ABD ile hükümete bir mesaj niteliğinde görüyor. PKK saldırısı silah bırakması önerilerine karşı mesaj ise; bu, yalnız ABD’ye, RTE’ye değil, ana muhalefet dahil bütün partilere yönelik! Tabii bu gerçeği görüp görmediklerini anlayabilmek için öncelikle ana muhalefet partisi genel başkanı ile MYK’nin gazetelerde son günlerde yayımlanan, üstelik çoğu AKP’den kurtuluş umudunu CHP’ye bağlayan kalemlerin köşe yazılarını okuduklarını, hadi ders çıkardılar demeyelim ama hiç değilse yazılan uyarılardan yararlandıklarını varsaymak gerekiyor. Bakınız, demokrasi, özgürlük alanında tutunulacak bir dal diye, çalıştığı her alanda, haberleriyle, genel başkanla söyleşileriyle CHP’yi destekleyen, bağımsız bir gazeteci; “sizin sözcünüz” Uğur Dündar, dün Sözcü’deki köşesindeki yazısına şöyle başlıyordu: “…Baskıcı ve antidemokratik uygulamalarıyla yurtdışında ‘AKP nereye koşuyor’ dedirten… Başbakan Tayyip Erdoğan’a hayat öpücüğü, hiç beklenmedik bir yerden geldi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu eline neşteri aldı ve AKP’nin karşı çıktığı sezaryenle beklenen doğumu yapıverdi! Nur topu gibi bir Kürt açılımımız oldu!” ??? Uğur bu yazıyı yazarken (Milliyet’te dün yer alan habere göre) CHP MYK’si, dört partinin bir araya gelmesinde diretmek ve dayatmaktan başka hiçbir öneri veya öğe içermeyen, ne ki Kürt ve terör sorunlarını çözüme götüreceğini ısrarla savunduğu, “yol haritasının” çizdiği yoldan yürüyeceğini bir kez daha kararlaştırıyordu. ??? İktidar ile ana muhalefet acayip bir balayı yaşıyor. Dağlıca olayını irdelerken CHP grubunda Kılıçdaroğlu, adeta istemeyerek AKP’ye sesleniyor: “Şimdi saldırıdan önce neden haber alınmadı, insansız uçaklar, Heronlar nerede diye sormayacak mıyız?” diyor. Meclis kürsüsünde CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce de aynı tonda, alaylı ses tonuyla, aman AKP eleştirilerimize kafayı takmasın havasında, Dağlıca ve terördeki başarısızlıklara değindi. Muharrem İnce, ne etsin ki genel başkanın izinde yürümek zorunda. Dört partinin bir araya gelerek bu iki ulusal soruna çare üreteceğinde ısrar ederken, dört partiden oluşan Meclis’in kelleyi koltuğa almasından söz ediyor kürsüde. Bu söylem, Kürt ve terör sorununa çözümden doğacak sorumluluğa dört partinin ortak olmasını içerdiği kadar, tarihin pek çok örneğini yazdığı bir başka temel davranışı akla getiriyor: Bir ülkede ulusal birliktelik, toplumsal barış tehlikeye düştüğü zaman… ….iktidarda, muhalefette olsun o ülkeyi yönetenler; hiçbir partisel veya kişisel kaygıya kapılmadan, üstelik bedelinin partiye de kişiliğine de ağır darbe vuracağı olasılığına karşın, ister dörtlü, ister ikili olsun, hiç tereddüt etmeden sorumluluğu üstleniyor, ellerini taşın altına koyuyorlar. Tarih bu gibi siyaset adamlarını devlet adamı diye onurlandırıyor. ??? Türk siyaseti bu arayış içinde! Üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi (AK), insan hakları ve demokratikleşme alanındaki eksiklerimizi giderip gidermediğimizi yerinde incelemesi için Türkiye’ye bir heyet gönderdi. Türkiye ağır insan hakları ihlalleri nedeniyle AK tarafından 1996 yılında denetim altına alınmıştı. Önce DSPMHP koalisyonu, ardından da AKP’nin ilk döneminde çıkarılan AB reform paketleri neticesinde 2004 yılında denetimden çıktık. Bu kararla birlikte 12 maddelik bir ev ödevi de verildi ve bu yerine getirilmeden Türkiye’nin ‘denetim sonrası süreci’nde tutulacağı açıklandı. Bu 12 madde arasında 1982 darbe anayasasının değiştirilmesi, seçim barajının indirilmesi, vicdani ret düzenlemesi getirilmesi, ombudsmanlık kurumu kurulması, Ceza Yasası’nın özgürlükleri genişletecek şekilde gözden geçirilmesi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, hâkim, savcı ve polislerin eğitilmesi, kadına karşı şiddetle mücadele edilmesi ve taraf olunan uluslararası sözleşmelerin onaylanması gibi beklentiler yer alıyor. Konsey, bu 12 koşulu yerine getirip getirmediğinin izlemesi için 2004’ten beri üç yılda bir Türkiye’ye inceleme heyetleri gönderiyor. Bu ziyaretlerin sonuncusu, hafta başında gerçekleşti. Ankara ve İstanbul’da temaslarda bulunan heyet başkanı ve Türkiye raportörü Fransız sosyalist parlamenter Josette Durrieu ile CHP’nin Avrupa’daki lobi faaliyetlerinde etkin rol oynayan ve Avrupa Konseyi’ndeki kadın sosyalistlerin başkanı da olan CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan’ın davetiyle bir araya gelerek Avrupalı denetçinin Silivri izlenimi ‘Orada Daha Ne Kadar Dayanabilirler?’ izlenimlerini konuşma fırsatı bulduk. n kötü durumdaki Hilmioğlu Durrieu gelir gelmez önce Odatv duruşmasına katılmış. Müyesser Yıldız’ın tahliye edildiği duruşma. İlginç bir noktaya değindi: “Bir süre önce benzer ziyareti Moldavya’ya yaptım. Orada da ben gidince sanıkları serbest bıraktılar. Burada da benim ziyaretim sonrasında Müyesser Yıldız bırakıldı.” Ardından Silivri’ye giderek milletvekilleri Mustafa Balbay, Mehmet Haberal ve Engin Alan ile diğer tutuklulardan İlker Başbuğ ve Fatih Hilmioğlu’yla görüşmüş. Silivri gözlemi şöyle: “Hepsinin ortak görüşü neyle suçlandıklarını bilmiyor olmaları. Haklarında ileri sürülen delillerin de şüpheli olduğundan yakınıyorlar. Hilmioğlu’nun durumu çok kötü. Diğerleri daha sağlam bir duruş sergiliyor. Özellikle Balbay’ı takdir ettim. Yazmaktan sağ elini neredeyse kullanamaz hale gelmiş. Ancak o koşullar altında bu insanlar ne E olacak? O duruşlarını daha ne kadar koruyabilecekler? Avrupa Konseyi kararlarında bu konuyu öne çıkarmakta yarar var sanırım.” Ergenekon davasının bu kadar dallanıp budaklanmasını ise bir türlü anlayamadığını belirtiyor. Kafasında ciddi bir şüphe ile dönüyor Strasbourg’a: “Acaba hükümet aynı dünya görüşünü paylaşmadığı kendine muhalif olan bu insanları dışlamak ve bu hareketini de meşrulaştırmak için bu dava süreçlerini kullanıyor olabilir mi?” düşünerek araştırmacı, sorgulayıcı gazetecilikten uzaklaşıp, otosansüre yöneliyor.” Durrieu’ye “2004 yılından bu yana ileri mi gittik geri mi” sorusuyla veda etmek isteyince karşılığı şu oldu: “12 maddelik ev ödevinden yalnızca bir maddesi, ombudsmanlık yasası kısmen hayata geçmiş gözüküyor. Bir önceki ziyaretimde cezaevlerinde tutuklu 50 gazeteci vardı. Şimdi sayı 100’ü geçmiş durumda. Milletvekilleri tutuklu oldukları için yasama faaliyetine katılamıyor. Kararı siz verin. İleri mi gittiniz, geriye mi?..” TEKMELİ YUMRUKLU DAYAĞA SUÇ DUYURUSU Polislerin ifadesi hâlâ alınmadı İstanbul Haber Servisi Akrabasının düğününden dönerken Kocamustafapaşa’da polislerin saldırısına uğrayan Ahmet Koca’ya yapılan işkence Adli Tıp Raporu’yla belgelendi. Polislerden şikâyetçi olan Koca, “Dakikalarca dövüldüm, sonra bilincimi kaybettim. Kürtçe konuşunca dövmeye başladılar” dedi. Koca, polisler hakkında suç duyurusunda bulunurken saldıran polislerin ifadesi ise hâlâ alınmadı. Koca, Cumhuriyet Savcısı Cüneyt Gülabi Vurucu’ya verdiği ifadede, “Saat 01.30 sıralarında otomobille Kocamustafapaşa’ya geldik. Yanımızdaki hamile olan Gurbet Arık’ın sancısı tuttu. Hastaneye gidiyordum. Karşı yönden resmi bir polis aracı geldi. Polise durumu anlattım. ‘Bana ne lan hamilelikten, arabadan aşağı in’ diye bağırdı. Ehliyetimi verdim, asker olduğumu söyledim. Polislerden biri sağ elime vurarak beni geriye doğru Fatih Koca göğsümden ittirdi. Yardım istemek için ağabeyimi aradım. Telefonda Kürtçe konuşunca Mustafa isimli polis ve yanındaki polis ‘terörist misin?’ diye yumruk ve tekmeyle vurmaya başladılar” dedi. Koca, Özgür isimli polisin telsizden yardım istediğini, gelen resmi kıyafetli 78 polisin de yaklaşık 25 dakika coplu saldırısına uğradığını, polislerin biber gazı sıktıklarını dayağın polis aracında devam ettiğini anlattı. Adli Tıp’a göre Koca’nın sol kaşının üzerinde, kafasında, sırtında, kuyruk sokumunda, dirseklerinde, omzunda ve dizlerinde morluk, kızarıklık, şişlik ve hassasiyet oluştuğu tespit edildi. Olayla ilgili 2 polis memuru daha açığa alındı. ana güvenceler almış gibi Heyet geçen hafta Kürt sorununun çözümü konusunda önemli açıklamalar yapan bağımsız milletvekili Leyla Zana ile de görüşmüş. Durrieu ona ilişkin olarak, “Kürt sorunu konusunda çok kendinden emin bir hali vardı. Sanki sorunun çözüleceği yönünde birtakım güvenceler almış gibiydi. Yine de bu sürecin temkinli yürütülmesinde fayda var” değerlendirmesini yaptı. Z apisteki gazeteciler iki katına çıkmış Türkiye’de basın özgürlüğü, cezaevlerindeki durum ve yeni Anayasa süreci ile yakından ilgili olan Durrieu’nün bizim mesleğimizle ilgili önemli bir tespiti de oldu: “Gazeteci ateşe yaklaşır, uzaklaşmaz. Ancak Türkiye’de Ergenekon davaları nedeniyle gözlemlediğim ve kaygı duyduğum bir eğilim var. Gazeteciler hapisteki meslektaşlarına baktıkça, aynısının kendi başlarına da geleceğini H Öngörülemeyen bir Başbakan Başbakan Erdoğan’ın kürtaj konusundaki çıkışını Avrupa’nın da kaygıyla izlediğini Durrieu’nün sözlerinden anlıyoruz: “Öngörülemeyen şeyleri yapabilen bir başbakanınız var. Kolayca yeni gündemler yaratabiliyor. Mesela kürtaj bunlardan biri. Kürtaj yasağını koymak Türkiye’nin geri gidişini ilan etmektir. Dünya buna mutlaka tepki gösterir.” Parasız eğitim isteyen öğrencilere verilen cezanın gerekçesi açıklandı Mayın yine bir çocuğu öldürdü ’nin HAKKÂRİ (Cumhuriyet) Hakkâri ilçeurca Çuk nan bulu tada nok Irak’a sıfır çoinen gez de esin sinde 49. sınır taşı bölg Altay’ın gin Hem ile n Asla an Şab lar cuk uklar ilk bastığı mayın patladı. Yaralı çoc ğı’na Oca lık Sağ urca Çuk için le aha müd re rağmen getirildi. Aslan tüm müdahalele ahalenin arkurtarılamadı. Altay ise ilk müd sevk edildi. dından helikopterle Hakkâri’ye Yelekle örgüt propagandası HİLAL KÖSE Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Roman vatandaşlarla Abdi İpekçi Spor Salonu’nda gerçekleştirdiği buluşmada “Parasız eğitim istiyoruz, alacağız” yazılı pankart açtıkları için yargılanan üniversite öğrencileri Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz’a verilen 8 yıl 5 ay 20’şer gün hapis cezasının gerekçesi belirlendi. Mahkeme, pankarttaki yazının düşünce özgürlüğü kapsamında olduğunu ancak yazının altına silahlı terör örgütü DHKP/C’nin alt seksiyonu olan Gençlik Federasyonu ibaresinin yer aldığını, öğrencilerin Halk Cephesi yazılı yeleklerle örgüt propagandası yaptıklarını belirtti. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararında, öğrencilerin katıldığı eylemlerin Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yazılarına göre, silahlı terör örgütü DHKP/C’nin amaçları doğrultusunda örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmak suretiyle gerçekleştirdikleri belirtildi. Mahkemenin sanıkların katıldığı eylemdeki pankartların içeriğini düşünce özgülüğü kapsamında kabul ettiği belirtilen kararda Düşünce özgürlüğü ama “Ancak bahsi geçen yazılamaların altına silahlı terör örgütü DHKP/C’nin alt seksiyonları olan Halk Cephesi ve Gençlik Federasyonu ibaresinin yazılması, Halk Cephesi yazılı yeleklerin giyilmesi suretiyle terör örgütünün propagandasının yapıldığını kabul etmiştir. Parasız eğitim isteme, emperyalizme karşı duruş gibi ... düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilen taleplerin dile getirilişinde terör örgütünün imzasını taşıyan pankart açmak ve yelek giymek suretiyle propagandasını yapmak cezalandırılmıştır.” ifadeleri yer aldı. Kalemli ve Kutan dinlendi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesindeki 28 Şubat alt komisyonu, dönemin Meclis Başkanı Mustafa Kalemli ve kapatılan FP’nin Genel Başkanı Recai Kutan’ı dinledi. Kalemli, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın MGK kararlarını Meclis’e getirip tartıştırmak istediğini, ancak kendisinin yeni bir 12 Mart olayının tekrarlanacağı gerekçesiyle kabul etmediğini söyledi. Kutan da 28 Şubat sürecinde “Başbakanlık’ta tarikat şeyhlerine iftar verilmesi”nin tartışıldığını kaydederek bunun doğru olmadığını, yemeğe davet edilenlerin Diyanet mensupları olduğunu söyledi. BİR GÖSTERİDE SLOGAN ATMIŞ DARBE DÖNEMİNDE KAPATILMIŞTI Sağır ve dilsize 8 yıl 4 ay hapis SAVAŞ KÜRKLÜ DDKD 32 yıl sonra yeniden MAHMUT ORAL CHP’de türbanlı aday ? İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul İl Kadın Kolları başkanlığına Yüksel Çavuşoğlu’ndan sonra dün de CHP İstanbul İl Kadın Kolları Başkan yardımcılarından türbanlı Nuray Çepni aday adayı olduğunu açıkladı. CHP il örgütünde dün basın toplantısı düzenleyen Çepni “Bu parti ülkemde kadının sesini duyurubileceğim tek adrestir” dedi. Meclis’te ‘Hikmetyar’ gerilimi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Sırrı Kanunu tasarısının, TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeleri tartışmalı başladı. CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, “Hikmetyar Türkiye’de mi saklanıyor” manşetli gazete kupürünü göstererek AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli’ye, “Bizim genel başkanlarımız, Hikmetyar’ın dizinin dibine oturmadı. İçimizde Madımak’ta insanları canlı canlı yakanların avukatlığını yapan yok” diye konuştu. Canikli ile Öztürk arasında başlayan tartışma üzerine birleşime ara verildi. Pir Sultan Abdal anılıyor ? SİVAS (Cumhuriyet) Halk ozanı Pir Sultan Abdal doğduğu köy olan Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı Banaz köyünde 23. geleneksel kültür etkinlikleri çerçevesinde 2324 Haziran’da anılacak. Etkinliğe, Dertli Divani, Ali Ekber Eren, Berrin Sulari, Mercan Erzincan, Musa Eroğlu, Erkan Çanakçı ile birlikte 25 sanatçı katılacak. ADANA Mersin’de bir gösteride slogan attığı gerekçesiyle tutuklanan işitme ve konuşma engelli Mehmet Tahir İlhan, “örgüt adına suç işlemek”, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “görevi yaptırmamak için direnme” suçlarından toplam 8 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mersin’de BDP’nin desteklediği 7 bağımsız adayı veto etmesini protesto için düzenlenen eylem sırasında yoldan geçerken gözaltına alınan işitme ve konuşma engelli 37 yaşındaki hamal Mehmet Tahir İlhan tutuklanmıştı. İlhan hakkında, “örgüt adına suç işlemek”, “örgüt propagandası yapmak”, “görev başındaki memura görevini yaptırmamak için direnmek” iddiasıyla 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Adana Özel Yetkili 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nce tutuklu yargılanan Mehmet Tahir İlhan işaret diliyle tercüman aracılığıyla verdiği ifadesinde suçlamaları reddederek “Olayın meydana geldiği gün evime gidiyordum. Cadde üzerinde eylem yapan grup ile karşılaştım. Bu sırada eylem yapan gruba polis müdahale etti. Gruptaki kişiler kaçtı. Ben de aralarında kaldım” dedi. ‘Tanımıyorum öcü gibi bir şey’ İstanbul Haber Servisi Kamuoyunda “Cüppeli Ahmet Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü ile Karagümrük çetesinin lideri Nuri Ergin’in kardeşi Nejat Ergin’in de aralarında bulunduğu 6’sı tutuklu 16 sanığın yargılanmasına İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Ünlü, kimlik tespitinde iki eşten 8 çocuğu olduğunu, yazarlık yaptığını ve aylık gelirinin ise 10 bin TL olduğunu söyledi. Cinsel saldırı suçlamalarını reddeden Ünlü, “Günahkârın biriyim ama kimseye cinsel saldırı yapacak kadar namussuz ve şerefsiz değilim. Beni itibarsızlaştırmak için, cemaat reddetsin diye uğraşıp duruyorlar” dedi. Cinsel saldırıda bulunduğu iddia edilen kadınları tanımadığını söyleyen Ünlü, “Tanımıyorum öcü gibi bir şey ya” dedi. Tutuklu sanıklardan 3 kişi tahliye edildi. DİYARBAKIR 12 Eylül 1980 askeri darbesi döneminde kapatılan, dönemin en etkin örgütlerinden biri olan Devrimci Demokratik Kültür Dernekleri (DDKD), 32 yıl aradan sonra eski yöneticileri tarafından “Devrimci Demokrat Kürtler Derneği” adıyla yeniden kuruldu. Derneğin Genel Başkanı İmam Taşçıer, “Kürtlerin sorunlarını silah kullanmadan dile getirmek istiyoruz” dedi. 1980 darbesi öncesinde 50 bine yakın üyesi ve 48 şubesi olan, darbe kıyımında kapatılan DDKD’nin o dönemdeki bazı yöneticileri, yeniden politik hayata atılıyor. Eski DDKD isminden ilham alan grup, bu kez “Devrimci Demokrat Kürtler Derneği” adıyla DDKD’yi yeniden kurdu. Merkezi Diyarbakır’da olan derneğin genel başkanı İmam Taşçıer, “Üyelerimiz 12 Eylül’ün bütün işkencelerinden geçtiler. Ancak mücadelelerine devam ettiler. Bugün de o heyecan ve şevkle Kürt sorununa sosyal bir açıdan bakan ve silahı reddeden bir yapılanma olan DDKD’yi kurduk” dedi. Taşçıer, ilk etapta Van, Hakkâri, Mardin, Siverek, İstanbul ve İzmir’de şube açılacağını ifade etti. İnsan Hakları Kurumu yasalaştı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İşkence ve kötü muameleyle mücadele etmek, şikâyetleri incelemek, insan haklarının korunmasına, ihlallerin önlenmesine yönelik çalışmalar yapmak üzere oluşturulan ve asıl amacı iktidarın hak ihlallerini denetlemek olan Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu Tasarısı, TBMM’de kabul edilerek yasalaştı. CHP’liler, yasaya, “İnsan hakları kurumunu devletleştirdiniz. Bu AKP’nin kurumudur. Tanımıyoruz” diye tepki gösterdi. Gül’den ‘Arabuluculuk’a onay ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 6325 sayılı “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yasası”nı ve 6326 sayılı “Turist Rehberliği Meslek Yasası”nı onayladı. Gül’ün onayladığı “Arabuluculuk Yasası”na göre taraflar, dava açılmadan önce veya dava sırasında arabulucuya başvurabilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle