19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 HAZİRAN 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER İHD ŞUBE BAŞKANI TANRIVERDİ: BASKI ÇOK FAZLA 7 ‘Mersin Cezaevi patlamak üzere’ ABİDİN YAĞMUR Son 6 ayda 31 ÖLÜM CİHAN ORUÇOĞLU MERSİN İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi, 650 kapasiteli olan Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 1500 Tutuklu ve hükümlü bulunduğunu belirterek “Mersin Cezaevi patlamak üzere” dedi. Mersin Cezaevi’nde merdiven altları ve ortak alanların koğuşa çevrildiğini söyleyen Tanrıverdi, “Tutuklu ve hükümlülerin en temel hak ihlallerinde dahi seslerini yetkililere duyuramıyor. Adli mahkumlar üzerinde baskı daha fazla ve bu baskılar patlama noktasına geliyor. Mersin Cezaevi’nde özellikle bize son aylarda yapılan başvurular cezaevinin patlama noktasına geldiğini ve acil önlem alınmasının büyük zorunluluk olduğunu gösteriyor” dedi. Tanrıverdi, “Mersin Cezaevi’nde ‘A Takımı’ adı verilen özel giyimli ve yaptıklarından sorumlu olmayan 10 kişilik bir gardiyan ekibi var. Osmaniye Cezaevi’nde ‘A Takımı’ denen ekibin uyguladığı hak ihlalleri, mahkumların anlattıklarıyla yansımıştı ve bunu paylaşmıştık. Mersin’de de böyle bir ekip var ve bize A Takımı’nın uygulamalarıyla ilgili şikâyetler geliyor” diye konuştu. ‘A Takımı’ şikayeti İHD’den Şanlıurfa raporu SEVİL ARINAN ANKARA İnsan Hakları Derneği (İHD) Şanlıurfa Şubesi’nin uzun zamandır uyarı niteliğinde yayımladığı raporlar, bölgedeki cezaevi gerçeklerini ortaya koydu. Gerekli sağlık hizmeti verilmediği gibi bulaşıcı ve devamlı bakım isteyen tutuklu ve mahkumlara hassasiyet gösterilmediğine dikkat çeken derneğin raporuna göre, “Doktorlar, mahpusları tam anlamıyla muayene etmeden ilaç veriyor. Haklarında mahkemelerce verilmiş toplatma ve yasaklama kararı olmamasına karşın Türkçe dışında kalan tüm gazete ve bazı muhalif yayınlara, keyfi olarak el konuyor. Yine idarenin keyfine göre mahpusların yaptıkları eserlere, rengi ve çizgileri nedeniyle el konuluyor. Koğuşlar arası görüşmeler engelleniyor. Siyasi tutuklular, cezaevine ilk getirildiğinde ve mahkeme dönüşlerinde güvenlik güçleri tarafından kötü muameleye maruz kalıyor. Bazı demokratik taleplerde bulunulması halinde hücre cezası ile cezalandırıldıkları tespit edilmiştir” denildi. ‘Kapı dışarı açılıyor’ Cezaevinde kapasitesinden fazla mahkum ve tutuklunun kaldığını kaydeden İHD Şanlıurfa Şube Başkanı Cemal Babaoğlu, havaların ısınmasıyla birlikte olayın fitilinin ateşlendiğini kaydetti. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in “Mahkumlar barikat kurmuş, kapı açılmamış” sözünü eleştirerek “Kapı dışarı açılıyor. İdare ‘Ne halleri varsan görsünler’ görüşünde” dedi. Şanlıurfa Cezaevi’nde kapasitesinin üzerinde tutuklu ve hükümlünün bulunması nedeniyle çıkan kavga sonucu 13 mahkumun yaşamını yitirmesi cezaevlerinde ölümleri bir kere daha gündeme getirdi. Cezaevlerinde bu yıl ilk 6 ayda 31 tutuklu ve hükümlü, kavga, intihar ya da hastalık sonucu yaşamını yitirdi. Cezaevlerinde yaklaşık 250 tutuklu ve hükümlü ise ölüm döşeğinde tedavi olmayı bekliyor. Tutuklu ve hükümlüler, kanser, ağır şizofren, böbrek, WernickeKorsakoff, epilepsi, siroz gibi ağır hastalıklarla mücadele ediyor. AVRUPA KONSEYİ KARARI Yaralı mahkumlar, cezaevindeki yangının vantilatör kavgasından çıktığı iddiasını yalanladı AKP uysaydı ölümler olmazdı BAHADIR SELİM DİLEK Komisyon da çözemedi ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Urfa’daki cezaevinde çıkan yangında 13 kişinin yaşamını yitirmesinin ardından dikkatler, Türkiye’deki cezaevi koşullarına çevrilirken AKP hükümetinin, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin kabul ettiği ve Avrupa’daki cezaevi koşullarını düzenleyen 2 No’lu tavsiye kararını göz ardı ettiği ortaya çıktı. 2006 yılında kabul edilen, AKP’nin de altında imzası bulunan ve cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin yataklarından giyimlerine, havalandırmalarından hijyen koşullarına kadar birçok konuyu belli bir standarda bağlayan tavsiye kararı uygulanmış olsaydı, Urfa Cezaevi’nde facia yaşanmayacaktı. Urfa’da yaşanan facia, AKP hükümetinin Avrupa Konseyi’nin söz konusu tavsiye kararında öngörülen düzenlemeleri 6 yıldan bu yana göz ardı ettiğini gösterdi. Tavsiye kararında mahpusların yaşadıkları, çalıştıkları veya bir arada bulundukları bütün binalarda pencerelerin yeterli bir havalandırma sisteminin olmadığı yerlerde temiz havanın girişine elverişli olması, her mahpusa ayrı bir yatak ve uygun yatak takımı sağlanması ve bunların temiz kalmaları için düzen içinde bulundurularak yeterli sıklıkla değiştirilmesi isteniyordu. Ancak son olayda ortaya çıkan gerçek, Urfa Cezaevi’nin bu standartların çok uzağında olduğunu ortaya koydu. Urfa Cezaevi’nde her mahkuma bir yatak düşmediği gibi havalandırmanın da yetersiz olması nedeniyle mahkumlar vantilatör ile serinlemeye çalışıyorlardı. Tavsiye kararında uluslararası hukuka atıfta bulunularak, asgari standartların cezaevlerinin aşırı kalabalıklaşması nedeniyle ihlal edilmelerini önleyecek mekanizmaların sağlanması istenmişti. ŞANLIURFA 13 kişinin yanarak öldüğü Şanlıurfa Cezaevi’nde gün boyunca inceleme yapan TBMM İnsan Hakları Komisyonu, buna karşın 13 kişinin ölümüne yol açan yangının çıkarılmasının altında yatan nedeni tespit edemedi. Yangından yaralı kurtulan 4 tutuklu, “Olayı biz de anlamadık” dedi. Ancak komisyon yangına müdahale konusunda ciddi eksiklikler belirledi. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu da saat 11.00 sularında cezaevine giriş yaparak koğuşlarda incelemelerde bulundu. Komisyonun incelemesi yaklaşık 6 saat sürdü. Komisyon, ziyareti sırasında cumartesi günü 13 kişinin öldüğü C15 koğuşundaki yangından yaralı kurtulan 4 kişi ile görüştü. 4 tutuklu, yangının vantilatör kavgasından çıkmadığını belirterek şunları anlattı: “Aslında o akşam yemek yemiştik, çay içmiştik, çekirdek yemiştik... Her şey normaldi. Birden olayda ölen kişilerden kendilerini koğuş sorumlusu, koğuş sorumlu yardımcısı ve meydancı olarak tanıtan üç kişi, bize tuvalet ve banyo kısmına geçmememizi, buradan dışarıya çıkmamızı söyledi. Koğuşa yeni geldiğimiz için bu talimatlara boyun eğmek zorunda kaldık. Oraya geçtik. Üzerimize kapıyı çektiler. Biz içerdeyken bazı sesler duyduk. Bu seslerden yatakların aşağıya taşındıklarını ve tutuşturulduğunu anlattık. Zaten biraz sonra duman tuvalet kısmına doğru geldi. Bundan yangın çıktığını anladık. Kovada bulunan suyu üzerimize dökerek elbiselerimizi ıslattık ve dumandan az etkilenmeye çalıştık. Bu kişilerin niçin böyle yaptıklarına anlam veremedik.” Komisyon üyeleri, diğer koğuşlardaki mahkumların yanı sıra tutuklu BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan’ın koğuşuna da gitti. İncelemenin ardından üyelerle valilikte basın toplantısı düzenleyen Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Şanlıurfa Cezaevi’nde bir kapasite fazlalığı olduğunu bunun da gelecek yıl yapılacak 4 adet yeni cezaeviyle açılacağını kaydetti. İlk yangında vantilatör kavgası diye bir şeyin olmadığını savunan Üstün’ün, “Orayı ziyaret ettiniz, havalandırma yeterli miydi” sorusuna ise “Camlar açık ama havanın sıcaklığını takdir ediyorsunuz” demesi dikkat çekti. Cezaevinden nakil başladı Şanlıurfa E Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda dün hareketli saatler yaşandı. Çocuk koğuşunda çıkartılan ve 42 kişinin yaralanmasına neden olan yangından sonra yetkililer, bazı mahkumların başka illere gönderilmesine karar verdi. Dün gün boyunca yaklaşık 350 tutuklu ve hükümlü; İzmir, Aydın, Diyarbakır, Bilecik, Elazığ ve Adıyaman gibi kentlerdeki cezaevlerine taşındı. Bunlar arasında ikinci yangının çıktığı çocuk koğuşunda kalanların da bulunduğu öğrenildi. Sabah saatlerinde 9 nakil aracı cezaevinden mahkum taşıdı. Kapıda dram Cezaevi kapısına gelen bir anne, oğlunun başka cezaevine sevk edildiğini öğrenince sinir krizleri geçirdi. “Ben oğlumu istiyorum” diye feryat eden anne baygınlık geçirdi. Bu sırada kardeşini göremediğini söyleyen bir başka kadın da fenalaştı. Kapıda bekleyen bir yurttaş, olayı izleyen polislerden ambulans çağırmasını istedi. Ancak bu polislerden biri ambulans çağırmak yerine bunu isteyen vatandaşın üzerine yürüdü. Bayılan iki kadın uzun süre cezaevi kapısında, sıcağın altında ambulans bekledi. Cezaevinin içinde ambulans olmasına karşın olaya müdahale etmemesi dikkat çekti. Ancak çağrılan ambulansın gelmesiyle iki kadın hastaneye kaldırıldı. Yaşanan bu olay, kapıda bekleyenlerin tepkisini daha da arttırdı. Aileler, “Urfa’nın 11 vekili, bir bakanı var. Ama hiçbiri burada değil. Derdimizi anlatacak kimse yok. Bu ülkenin Adalet Bakanı nerede? Böyle devlet olur mu?” diyerek isyan etti. Yurttaşlar uzun süre sıcağın altında içeri girmeyi bekledi. Bir süredir Güneydoğu’dan alınan duyumlarda, otuz yıldır sürdürülen çatışmanın PKK tarafından durdurulacağı söyleniyordu. Verilen şehitler, çatışmaların sakat bıraktığı evlatlar, cenazelerde yakılan Türkçe ya da Kürtçe ağıtlar, şiddet içeren eylemlerin kimseye yarar sağlamadığını onca yıl sonra ortaya koyduğu için, yerini gerçek barışın egemen olacağı bir ortama bırakamaz mıydı? Bu konuda, iktidarı yalnız bırakarak akacak kanların, yitirilecek evlatların sorumluluğunu “Sen hükümet değil misin, niçin çözemiyorsun?” türünden ilkel tartışmaları sürdürmekten vazgeçilmesini sağlayacak sağduyunun oluşması için ana muhalefet partisi de kendisine düşen görevi yapmaya hazır olduğunu söylemişti. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, bu amaçla Erdoğan’a uzattığı elin alacağı sonuç, gündemi tek maddelik Kürt sorununa çözüm arayışı olacak ve belki de tüm partilerin katılacağı bir yuvarlak masa etrafında toplanmasını sağlamak olacaktı... O gerçekleşmeyi sağlamak amacıyla MHP’ye yapılacak “Lütfen siz de kapınızı kapatmayın” türünden bir çağrı için, Başbakan’ın Meksika ve Brezilya gezilerinin tamamlayarak ülkeye dönmesi bekleniyor olmalıydı. Leyla Zana gibi Kürt sorununu savunmak için ağır bedeller ödemek zorunda kalmış bir kadın politikacının daha birkaç gün önce, çözüm konusunda Erdoğan’a yönelen çağrısını da Başbakan olumlu karşılamıştı. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlüsü Öcalan hakkındaki infazın bir ev hapsine dönüşmesini önermek için zemin oluşturmak isteyenler bile önerilerini tartışmaya açmıştı. Sanal bir yuvarlak masanın etrafında oturarak kendi paylarına düşecek görevleri üstlenmek isteyen sivil toplum kuruluşlarının arasında bir diyalog ortamı, bu koşullar altında pekâlâ mümkün olacaktı. Örneğin üzerinde Basın Konseyi Başkanlığı’nın sorumluluğu da olan deneyimli bir gazeteci olarak ben, bu ayın sonunda başka meslektaşlarımla birlikte Diyarbakır merkezli bir ziyareti programlamıştık. Diyarbakır Cezaevi’nde tutuklu olan Kürt meslektaşlarımızla da görüşüp, sorunlarını öğrenirken bölge insanlarına da “silah ve şiddete dayanmayan ifade özgürlüğünün” kullanılmasında kendileri ile omuz omuza olduğumuzu söylemek için. Dün sabahın ilk saatlerinde Hakkâri’den gelen acı haber, sınırın sıfır noktasında görev yapan 8 askerimizin kendilerine “Ölüm Taburu” adı verilen bir terörist grubunun açtığı ateş sonucunda şehit olduklarını bildirinceye kadar. O çeteyi harekete geçiren ve kod adı Bahoz Erdal olan Suriye uyruklu Fehman Hüseyin imiş! Komuta ettiği çetenin 10 üyesinin de ölümüne mal olan bu çatışmayı hazırlayan Fehman’ın acımasızca yürüttüğü eylem, sadece Türk ya da Kürt 20’ye yakın evladımızın ölümü ile mi sonuçlanmış oluyor? Silahın ve şiddetin yerini, diyaloğu sürdürerek kalıcı bir sürece dönüştürmeyi amaçlayanları da hayal kırıklığı içinde bırakıyor. Ellerini oğuşturarak yeni ölümler sonunda yıkılan evler beklemeleri için onlara umut da veriyor. Suriyeli cani ise o tüccarlardan alacağı komisyonun hesabı içinde keyif sürüyor. Alacağı komisyonla eroin pazarlanması için kullanılmak üzere Hakkâri’den İstanbul yolu ile Avrupa’ya ulaştırılacağından kimse kuşku duymasın. Terör Kimin Yararınadır? Karaman’da Urfa’ya cezaevi müjdesi! yangın Antalya’da tatbikat ANTALYA (Cumhuriyet) Şanlıurfa’daki yangının ardından Antalya’da Kumluca K1 Tipi Kapalı Cezaevi’nde yangın tatbikatı yapıldı. Başsavcılık gözetiminde gerçekleştirilen tatbikatta, yangın alarmı verilmesinin ardından itfaiye, sağlık, jandarma, polis ve TEDAŞ ekiplerinin cezaevine ulaşması, ardından yangını söndürmeleri canlandırıldı. KARAMAN (Cumhuriyet) Karaman M Tipi Cezaevi’nde yangın çıktı. 250 kişinin kaldığı cezaevine çok sayıda itfaiye ve ambulans sevk edildi. Dumandan etkilenen 7 mahkum ile 1 infaz koruma memuru hastaneye kaldırıldı. Cezaevi önüne cenaze aracının gelmesi üzerine tutuklu yakınları ile polis arasında arbede çıktı. Ergin: İstifam çözüm sağlayacaksa durmam ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Şanlıurfa’da cezaevlerinde yaşanan olayların vantilatör kavgasından çıktığı iddiasını yalanladı. Cezaevlerinde yaşanan sorunların rüyalarında bile kendisini rahatsız ettiğini söyleyen Ergin, istifa çağrılarına da “İstifam çözüme katkı sağlayacaksa bir dakika durmam” yanıtını verdi. Adalet Bakanı Ergin, düzenlediği basın toplantısında, önce iktidarın 2002’den bu yana cezaevleriyle ilgili çalışmalarını anlattı. Ardından Şanlıurfa’daki olaylara değinen Ergin, “Koğuşları zarar gören 14’ü çocuk toplam 42 tutuklu ve hükümlü, İzmir’e nakledilmiştir. 85 hükümlü ve tutuklu da çevredeki cezaevlerine sevk ediliyor” dedi. Madımak tablosu Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir: Komisyon üyeleri olarak bu yangının gerçekten neden çıktığını spesifik olarak tespit edemedik ama cezaevleri yaşanacak yerlerden çıkmış halde. Orası bir cezaevi değil, bir ölüm evi. 40 derece sıcakta 18 kişinin birlikte kaldığı bir koğuştan bahsediyoruz. Yangının ilk çıktığı C15 koğuşuna gittiğimizde yerlerde yanmış kitaplar, terlikler, oradaki insanların günlük malzemeleri duruyordu. Oradakileri görünce Sivas’taki Madımak tablosu gözümün önüne geldi. Toplama kampı Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün: (Mahkumların diğer illere nakledilmesi...) Bu neredeyse Yılmaz Güney’in “Duvar” filminden beri bildiğimiz bir çözüm. Cezaevlerinin üçte birini boşaltarak sorun çözülmez ama mahkumların hepsi Urfa Cezaevi’nin bir toplama kampı olduğunu söyledi. Yaşanan sorunlar su, temizlik, banyo, yiyecek, barınma... 40 derecede 3 kişilik koğuşta 21 kişinin kalması ve aklınıza gelebilecek bütün meseleler Urfa Cezaevi’nde yaşanıyor. Cezaevinde genel bir kötülük durumu var. Şartlar insanlık dışı. Ailelere eziyet Şanlıurfa Cezaevi’nden sevk işlemleri sürerken gün boyunca tam bir kaos yaşandı. Yakınlarının durumlarını merak eden çok sayıda kişi cezaevi önünde toplandı. 40 dereceye yaklaşan sıcak altında bekleyen aileler, gün boyunca seslerini duyurabilecek bir yetkili aradı. Ailelerin beklediği görüş imkânı ancak öğleden sonra geldi. Nakil işlemlerini koordine eden Şanlıurfa Başsavcısı Mustafa Yalçın, ailelerin yanına gelerek yakınlarıyla görüşebileceklerini söyledi. Ancak bu görüş için dahi aileler saatlerce sıcak altında beklemek zorunda kaldı. Geçmiş hükümetleri suçladı Olayların vantilatör kavgasından çıktığı haberlerini de yalanlayan Ergin, “Olayların ardından cezaevine klima götürüldüğü haberleri yanlış. Vantilatör götürüldü. Bizdeki veriler olayın vantilatör çekişmesinden kaynaklandığı yönünde değil. İnceleme sonucuna göre değerlendireceğiz” diye konuştu. Ergin, bir gazetecinin, “Bu olay yurtdışında olsa bakan istifa ederdi” eleştirilerini anımsatması üzerine şunları söyledi: “Bakan’ın istifası çözüme katkı sağlayacaksa bir dakika durmam. Ama sorun geçmişten gelmektedir. Her şey çok iyi demiyoruz ama önemli yol katettik diyoruz.” Ergin, cezaevi mevcudunun yüzde 27.5’inin tutuklu olduğunu, Türkiye’de 34 bin 720 tutuklu bulunduğunu bildirdi. Bunların 27 bin 478’inin, yani yüzde 7677’sinin son 1 yıl içerisinde tutuklandığının altını çizdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle