19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 HAZİRAN 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR ‘Ana Dilim Nerede’ Moskova’da ? Kültür Servisi Yönetmenliğini Veli Kahraman’ın yaptığı “Ana Dilim Nerede” filmi 34. Moskova Film Festivali “Perspektifler” bölümünde yarışacak. Film, kendi dilinde konuşmanın yasak olduğu yıllardan sonra artık gizli tutulamayacak olan “anadili” gerçeğini ve Türkiye’de resmi politikaların yarattığı kültürel travmanın orta sınıf bir aile üzerindeki etkilerini konu alıyor. “Ana Dilim Nerede” 31. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma bölümünde yarışmıştı. 15 Çin Türkiye arası şiir günleri ? Kültür Servisi Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Asya Şiir Festivali bugün son buluyor. Çin Türkiye Şiir Günleri alt başlığıyla düzenlenen festival daha önce Moğolistan, Çin ve Güney Kore’de düzenlenmişti. Çevirmenin Notu dergisinin organizasyonuyla Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen festivale Çin’den konuk şairler katılıyor. Fotoğraflar: SANAT DELİORMAN Fazıl Say’ın, İstanbul Müzik Festivali’nin 40. yılı için bestelediği ‘Mezopotamya’ senfonisinin ilk provasından izlenimler Boğaziçi Caz Korosu konseri ? Kültür Servisi Boğaziçi Caz Korosu yarın saat 20.00’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda bir konser verecek. 2328 Haziran tarihlerinde İtalya’da, “La Fabbrica del Canto” festivali, 414 Temmuz tarihlerinde Amerika’da, “2012 World Choir Games” Dünya Koro Olimpiyatları, 1621 Ağustos tarihlerinde ise Macaristan’da, “Cantemus” festivalinde Türkiye’yi temsil edecek Boğaziçi Caz Korosu’nun sponsor arayışı ise devam ediyor. ‘Toprağına sımsıkı bağlı’ azıl Say’ın “Mezopotamya” adlı ikinci senfonisi İstanbul Festivali tarafından 40. yıl için ısmarlanmıştı. Bu 23 Haziran Cumartesi akşamı onu ilk kez Haliç Kongre Merkezi’nin salonunda Gürer Aykal yönetimindeki BİFO’dan dinleyeceğiz. Önceki akşam yapıtın ilk provasına, ilk kez kâğıt üzerindeki notalardan seslere dönüşme anına ben de tanık oldum. 130 kişilik bir topluluk. Çalgıların ses renklerini çok iyi tanıyan usta bir ressamın elinden çıkmış devasa bir tablo. Tarihin derinliğinde dramatik bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Yolun kıvrımlarında karşılaştığınız olaylar ise bugünkünden farklı değil. Mezopotamya’nın coğrafyası, tarihi ve kültürü bugünün Ortadoğu’suyla birleşmiş. Fazıl, imge gücünü çağlar öncesinden günümüze taşırken büyülü ortamla “kötü”yü de birleştirmiş. “Bu senfoniyi yazarken kendimdeki birçok şeyi aştım” diyor. Şef ve bestecinin uzun yıllara dayanan ilişkileri, provanın ilk dakikasından başlayarak belli oluyordu. Aykal’ın daha seslere dönüşmeden, prova öncesindeki notadan okuduğu izlenimler ise çok coşkuluydu: “Bence, ‘Mezopotamya Senfonisi’ Fazıl’ın duyarlılığının en üst noktası olmuş. Fazıl, halk müziğini çok iyi duyumsayan, toprağına sımsıkı bağlı bir besteci. Ben de Saygun’un öğrencisi olarak onun ne demek istediğini çok iyi anlıyorum. Fazıl kimdir dersen, onu 3 notayla tarif edebilirim: Sol diyezLaSi. Bu Orta Anadolu müziğinin simgesi.” Aykal’ın bu senfoniye bir başka yakınlığı da Diyarbakır’da geçen çocukluğu; Dicle ve Fırat’ın doğasını, o yöre insanını çok iyi tanıması. KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROLARI TIR Tiyatrosu yollarda Kültür Servisi Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin 2005 yılında başlattığı Gezici TIR Tiyatrosu yeniden yollara çıkıyor. Gezici TIR Tiyatrosu yaz boyunca Kocaeli’nin köylerini dolaşarak toplam 40 farklı yerde “Yedi Köyün Yargıcı” adlı oyunu sahneleyecek. İlk oyununu Derbent köyünde saat 21.00’de sahneleyecek tiyatro, bugün yola çıkıyor. Oyun, yarın Balaban köyü, 22 Haziran Cuma Suadiye, 25 Haziran Pazartesi Karatepe köyü, 26 Haziran Salı Avluburun köyü, 28 Haziran Perşembe Ketenciler köyü ve 29 Haziran Cuma günü ise Servetiye köyünde aynı saatte sahnelenecek. Sönmez Atasoy’un yazdığı Melih Düzenli’nin yönettiği oyunda, Ahsen Gül Ever, Cemal Aldiç, Koray Onur, Levent Muratoğlu, Tekin Ezgütekin ve Zeynep Özan rol alıyor. TIR Tiyatrosu temmuz ve ağustosta da Kocaeli yollarında olacak. Hagopyan Servisi Kadınlar Bölümü. F ŞT oyunu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ? Kültür Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti turnesine çıkacak. Bilgesu Erenus’un yazdığı Hüseyin Köroğlu’nun yönettiği “Arka Bahçe” adlı oyun, 25 Haziran tarihinde Magosa’da seyircilerin karşısına çıkacak. “Arka Bahçe” adlı oyun kapitalizmin tarihsel gelişimini, küreselleşmenin sonuçlarını eleştirel bir bakışla ele alıyor. Oyunda, Güzin Özyağcılar, Şenay Saçbüker, Zümrüt Erkin, Nur Saçbüker, Mevlüt Demiryay, Özge Midilli Aşar, Doğan Şirin, Berk Samur, Melisa Demirhan ve Deniz Evrenol rol alıyor. ? Konserde BİFO’yu yönetecek olan Gürer Aykal, ‘Mezopotamya’ senfonisini Say’ın duyarlılığının en üst noktası olarak yorumluyor. Aykal’a göre Say, halk müziğini çok iyi duyumsayan, toprağına sımsıkı bağlı bir besteci. Bas flüt ve bas recorder baştan sona etkili. Theremin adlı çalgı ayrı bir efekt katıyor: Elektromagnetik dalgalarla ses yayan, 2 anteninden el hareketini kapan, 1919’da bir Rus fizikçi tarafından icat edilmiş çalgı. Bunun esrik sesi Mezopotamya meleğini simgeliyor: Senfoni “Melek Mezopotamya’yı korusun” diye thereminin sesiyle başlıyor ve öyle bitiyor. Vurma çalgılarda bugüne değin hiçbir orkestrada duymadığımız çalgılar ise water falls, ufo, tanbourine, riverwaves, hapi, antik simballer, sahne arkasından gelen tom tomlar.. Tümü de eski bir atmosferin tınılarıyla dinleyicinin imge gücünü zenginleştiriyor. Bu senfoni de birincisi (“İstanbul”) gibi 10 bölümlü. Aykal’la birlikte okuyalım: Ovada İki Çocuk: Kudümarp ve yaylı çalgıların tremolası, bas recorder, bas flüt solosu ile başlıyor. Melek simgesini thereminin gizeminde duyuyoruz. Orkestranın diğer çalgıları oyuna katılan çocuklar, tehlike sezgisi, dramatik bir çıkış ve melankolik bir inişle bölüm bitiyor. Dicle: Nehrin akışı, çalkalanışı, kayalara vuruşu duyuluyor. Ekitap yaygınlaşıyor ? ANKARA (AA) Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızlı şekilde yayılan ekitap, yayıncılık sektöründe önemli bir pazar payı taşımaya başladı. Basın Yayın Birliği Başkanı Münir Üstün, sadece 2010 ile 2011 yılları arasında ekitap satışlarında yüzde 100’ü aşan bir büyüme yaşandığını açıkladı. Üstün, 2010’da ülkemizde yayımlanan ekitap sayısı 646 iken, 2011’de ilk kez 1000 barajı aşılarak bin 314 ekitap yayımlandığını söylerken, en çok yayımlanan materyallerin ekitap ve web ortamında yayımlanan online dergiler olduğunu belirtti. 10 bölüm Yepyeni solistler Fazıl, bu kez orkestraya yepyeni solistler katmış. Kendisi piyanosunun başında, ama piyano orkestranın herhangi bir çalgısı gibi yer alıyor, arp ile söyleşiler yapıyor. Ölüm Kültürü Üzerine: Paganizmden günümüze uzanan karanlık ve ürkütücü ölüm kültürü koyu renkler, agresif notalarla aktarılıyor. Aksak ritimlerle başlayıp cehenneme kadar götürüyor. Melodram: Senfoninin içindeki solistlerin sunumlarıyla başlayan bir girişte ilk kez hapi adlı çalgıyı duyuyoruz. Yaylıların pizzicatoları, bas recorder’in sesiyle melodramatik, gizemli bir bölüm. Güneş: Güneşin doğuşu tahta nefeslilerle başlıyor: Klarinet, flüt ve obuanın en yumuşak seslerine yer veriyor. Güneşin ilk anlarını vurma çalgılarla, ışık saçmasını ksilofonla duyuyoruz. Birdenbire 4 trompetle yükseliyor ve ara vermeden Ay’a geçiliyor. Yaylı çalgıların solosundaki Ay yalnızca parlak değil, karanlık yüzünü de seyrediyoruz. Kurşun: Kumru kuşunun (guguk) saflığında başlıyor, Mezopotamya Ovası’nda vurma çalgıların dehşetiyle kurşunlar, yanı sıra ağlayan bas flüt. Ama kumru kuşu yine en saf sesiyle karşımızda. Fırat, kayalara çarparak coşkuyla akıyor ve bir “hınç türküsü” söylüyor. Yoğunluk hem orkestrasyonda hem ritimde artıyor, en yüksek noktalara varıyor, Fazıl’a özgü bir coşkuyla Savaşa bağlanıyor. Çığlıklar içinde değişken ritimlerle doruklara tırmanıyor, bir orkestra şefine sunulabilecek bütün zorlukları içeriyor. Mezopotamya Ağıdı: Antik simballer, vibrafon, arp ve piyano birleşimiyle harika bir bölüm. Dicle’nin, Fırat’ın akışı, yine güneşin doğuşu, son yükselişler, yoğunlaşan orkestra dokusu ve sönüş: Arp ve thereminin sesinde şefin de eli duruyor. 23 Haziran’da ilk kez yaşama kavuşacak bu senfoniyi, “Mezopotamya”yı dinleyin. Gündelik didişmeleri bir yana bırakın, önyargılarınıza bir mola verin, yaşadığımız toprakların derinliğine dokunun. Fazıl’ı yalnız bir besteci değil, kültür birikimiyle kendini donatmış bir sanatçı olarak tanıyın. ‘Osmanlı’dan Bugüne 180 Yıllık Bir Öykü’ Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi 180. yıldönümünü kapsamlı bir sergiyle kutluyor Kültür Servisi 1832’den bu yana sağlık alanında hizmet veren Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi, 180. yıldönümünü kapsamlı bir sergiyle kutluyor. Hastanenin Yedikule’deki bahçesinde açılan “Osmanlı’dan Bugüne 180 Yılık Bir Öykü” başlıklı sergide, bir vakıf hastanesinin kuruluşundan bugüne geçirdiği tıbbi, idari, iktisadi ve sosyal dönüşümler aktarılıyor. Hastanenin 180 yıllık öyküsünün çok sayıda belge ve fotoğrafla aktarıldığı sergide, ferman, berat, hüccet, mühür gibi arşiv belgeleri, dönemin Türk ve Ermeni basınında yer alan ilanlar, hastane müzesinde korunan objeler bulunuyor. Sergi kapsamında hazırlanan katalogda ise metinlerin ve belgelerin yanı sıra bağışta bulunan hayırseverlerin, hastaneye hizmet veren mütevelli heyetlerinin ve doktorların ismi yer alıyor. Ermeni matbaacılığının kuruluşu nun 500. yıldönümüne de denk gelen kutlama vesilesiyle bir de 11 ciltlik hastane salnamelerinin tıpkıbasımı yayıma hazırlandı. 19001910 yılları arasında basılan salnameler de (yıllık) yine hem hastanenin geçmişine hem de dönemin toplumsal yaşamına ışık tutuyor. Hastanenin 180. yıl kutlamaları proje koordinatörü Arsen Yarman hastanenin tarihini bilmenin büyük ölçüde Ermeni toplumunun Osmanlı İmparatorluğu’ndaki sosyal ve siyasi tarihini bilmek anlamına geldiğini söylüyor. Yarman, “Hastane, tıbbi, sosyal, iktisadi özellikleriyle Ermeni toplumunun en dikkat çekici kurumlarından birisiydi ve bu özelliklerinin toplamıyla birlikte düşünüldüğünde Ermeni toplumunun tarihinin son derece kapsamlı bir prototipini oluşturmakta” diyor. Sergi 31 Temmuz’a dek izlenebilir. Nüfus cüzdanımı ve ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. Seyfullah Topsakal Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Kaan Şahin Boğaziçi Üniversitesi öğrenci kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. Canan Dilara Kızılyalın Boğaziçi Üniversitesi öğrenci kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. Gizem Dizdaroğlu C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle