17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 MAYIS 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR KADROLU SANATÇI ALIMINA SON 17 Tiyatro Festivali’nin en “gösterişli” yapımlarından ‘Hans ya da Heiri’ bugün Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde DT’de ‘yevmiyeli sanatçı’ dönemi SELDA GÜNEYSU Hayat sanki dönmedolap ÖZLEM ALTUNOK ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Tiyatroları özelleştireceğim” açıklamasının ardından Bakanlar Kurulu’nda da kabul edilen “özelleştirme” tartışmaları sürerken, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Başbakanlık’ta, “bundan sonra Devlet Tiyatroları’na (DT) kadrolu sanatçı alınmaması” yönünde görüş ortaya çıktı. Hazırlıkları sürdürülen yasa taslağı çalışmalarına göre, bundan sonra DT’de oyunlar “proje bazlı” destekleneceğinden yeni kadrolu sanatçı alımı yapılmayacak, bunun yerine “yevmiyeli sanatçı”lar devreye girecek. DT’nin özelleştirilmesine dair Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Başbakanlık’ın taslak hazırlıklarında mevcut sahnelerin devri konusunda fikir birliği olmasa da kadrolu sanatçıların tasfiyesi konusunda ise aynı görüşte oldukları öğrenildi. Buna göre bundan sonra artık DT’ye kadrolu sanatçı alınmayacak. Sistem ise şöyle işleyecek: “Mevcut sanatçıların, kadroluların hakları korunacak. Yeni kadrolu sanatçı alınmayacak. Bakanlıkta oyunları desteklemek için kurul oluşturulacak. Bu kurul oluşturulduktan sonra, mevcut sanatçılar da dahil, tüm sanatçılardan projeler üretilmesi beklenecek. Kurul tarafından değerlendirmeye alınacak projelerden onaylananlar desteklenecek. Ancak kurul, projelerin bütçesini de gözetecek. Buna göre, sunulan bir oyunun bütçesi, kurula bakanlıkça sağlanan ödenekten karşılanacak. Proje desteği alan oyun için oyuncu seçimi yapılacak. Bu seçim kadrolu oyunculardan yapılacağı gibi dışardan yevmiye usulü oyun başına ücret alan sanatçılardan da olabilecek. Proje sahibi, kuruldan alacağı ödenekle oyun ve oyuncuların giderlerini karşılayacak.” Sokak sanatına özgürlük Fotoğraf: SERKAN YILDIZ ‘Hans ya da Heiri’ doğaçlamalara da açık bir oyun. Bu Martin Zimmermann ve durum oyunculara sınırsız olaDimitri de Perrot, 18. İsnak tanımasının yanında zortanbul Tiyatro Festivali’nin lu da olsa gerek... artistik anlamda belki de Her oyunumuz uzun ve en “gösterişli” yapımı yoğun bir sürecin sonrasın“Hans ya da Heiri” ile üç da son derece ağır bir çalışgün boyunca İstanbul’un ma temposuyla ortaya çıkıkonuğu olacak. Kendileriyor. “Hans ya da Heiri”de ni bir çeşit “büyücü” sahnedeki beş oyuncu da olarak tanımlayan ikiliolağandışı bir gayret ve tinin yolları yaklaşık 15 tizlikle çalışıyor, fiziksel yıl önce kesişmiş. acıyı hiçe sayıyor... Bu Sirk, müzisyenlik, açıdan çok şanslı sayıyosahne tasarımı ve dans ruz kendimizi. 60 derece dönen bir ev yerleştirdikleri sahnede hem birikimlerini bir araya Yapımlarınızın argetirerek kendi tiyatrotistik yönü çok güçlü. oyuncuları hem de kavramları ters yüz eden ikili, larını oluşturan ikili Oyuncuların akrobatik insanın diğerlerine benzemek ve biricik olmak “Hans ya da Heiri”de, perfomanslarının yanı arasında salınan karmaşasını sahneye aktarıyor. insanın en temel dusıra dekor ve objelerle İnsan doğasını ise şu sözlerle anlatıyorlar: Ter ve rumlarından birini mayarattığınız dünya bügözyaşı, şans ve talihsizlik... Her zaman saya yatırıyor. 360 deyüleyici. Peki bu dukarmakarışığız! rece dönen bir ev yerrum, anlattığınız hikâleştirdikleri sahnede yeyi nasıl etkiliyor? hem oyuncuları hem de Oyunlarımız insanlabildiğimiz şey belki de. Günlük kavramları ters yüz eden ikili, in yaşamda bu tür durumlarla çok rın gözlemlendiklerini bilmediksanın diğerlerine benzemek ve bi sık karşılaşıyoruz ve aslına ba leri anlarda, tek tek avladığımız ricik olmak arasında salınan kar karsanız genellikle çok küçük ve sonra bir araya getirdiğimiz maşasını sahneye aktarıyor. bir bölümünü yakalayabiliyoruz gündelik, sıradan ama gözden “Eğer insanlar oyunlarımız bu çelişkilerin. Biz bunları ak kaçan olayların yansımalarından da gülebiliyorsa, bu kendileri tarmaya çalışan becerikli taklit oluşuyor. Örneğin bir iç çekiş, ne gülme kapasitelerini de gös çileriz. dikkat dağınıklığı, kalbin yapısı terir. Bu bile tek başına çok şey Sahne içinde sahne kur tüm bunlar oyundaki karakterledemek” diyen ikili, teatral dili mak reji açısından heyecan ve rin, mekânın, sesin oluşmasını güçlü bu sözsüz oyunla Enka rici olsa da aynı zamanda zor sağlıyor. Özetle sözcüklerden Vakfı sponsorluğunda bugün, layıcı olsa gerek. Siz nasıl bir çok, ses ve imajlarla kendimizi yarın ve 28 Mayıs’ta Harbiye denge kuruyorsunuz? daha iyi ifade ediyoruz. KullanMuhsin Ertuğrul Sahnesi’nde. Bu durum aslında iç dünya dığımız imajların çağrıştırdıkla“Hans ya da Heiri”nin iki “bü mızla dış dünya arasındaki ilişki rıyla şiirimizi yazıyoruz da diyeyücüsü”yle gösterim öncesinde nin zıtlığını gösteriyor. Bu iki biliriz. konuştuk. ‘Hans ve Heiri’ bize insadünya arasında denge kurmaya ça Neredeyse bütün oyunları lışmak sıkıcı olabilir diye düşün noğlunun ne kadar basit ve nızda anlatması zor olan şeyle düğümüzden denge yerine rahat aynı zamanda karmaşık olduri ama aynı zamanda basit ve sız etmeyi ve her şeyi ters yüz et ğunu anlatıyor. Sizin insan dotemel konuları ele alıyorsunuz. meyi tercih ediyoruz. Olanaksız ğasına bakışınız nasıl? Bu karşıtlıktan besleniyor ol lığın içindeki olanakları arıyoruz. Ter ve gözyaşı, şans ve talihmalısınız, ama nasıl? Bunu yaparken de risk alıyor, sizlik... Her zaman karmakarışıBu, gündelik yaşama dair en iyi bazen de başarısız oluyoruz. ğız! 3 Alman Rönesans sanatçısının yapıtları Nürnberg’de sergileniyor Kültür Servisi Sokak müzisyenleri son zamanlarda kendilerine yönelik artan haksız uygulamalar karşısında dün İstiklal Caddesi Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi önünde bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Sokak müzisyenleri adına Gizem Altınordu’nun okuduğu açıklamada, “Sokak sanatlarına özgürlük istiyoruz. Sokak performanslarının kendi doğal akışı içerisinde serbest bırakılmasını ve zabıta güçlerinin haksız ve keyfi uygulamalarının sonlandırılmasını, ahalinin zaten farkında olduğu, sokakta icra edilen sanatın dilencilik yahut işportacılık olmadığını belediyelerin de anlayıp gereğince davranmasını istiyoruz” denildi. Dürer doğduğu kentte Kültür Servisi Alman Rönesans sanatçısı Albrecht Dürer’in, çeşitli ülkelerin müzelerinden derlenen yapıtlarından oluşan bir sergi Almanya’nın Nürnberg kentinde açıldı. Germanisches Nationalmuseum’da açılan serginin son 40 yıldır Almanya’da gerçekleştirilen en büyük Dürer sergisi olduğu belirtiliyor. Sanatçının 1505 yılına kadarki yaratıcı döneminde yoğunlaşan sergide, kendi portreleri, aile portreleri ve dostlarının portrelerinin yanı sıra doğa eskizleri ve desenleri de yer alıyor. Serginin küratörü Daniel Hess, Dürer’in 1505 yılına kadarki sanatsal gelişiminde odaklanmalarının anlamlı olduğunu vurgulayarak, “Çünkü onun sanat yapıtlarındaki önemli gelişmeler bu süre içinde gerçekleşmişti” dedi. Sergide, Germanisches Nationalmuseum’un kendi koleksiyonundaki yapıtların yanı sıra sanatçının 50 kadar koleksiyondaki 120 dolayında çalışmasına yer veriliyor. Sergideki en eski tarihli yapıt, sanatçının 1484’te daha 13 yaşındayken yaptığı “Otoportre”. Sergide yapıtlar arasında dinsel yapıtlar ve gravürler de yer alıyor. Dürer, 1471’de, dönemin kültür ve ekonomi merkezi olan Nürnberg’de doğmuş ve 1528’de aynı kentte ölmüştü. İtalya’ya yaptığı iki yolculuktan da derin bir biçimde etkilenen Dürer, 1494’teki yolculuk sırasında en güzel suluboyalarını gerçekleştirmiş, 1505’teki yolculukta ise Venedikli büyük usta Giovanni Bellini’yle tanışarak özellikle kadın ve erkek betimlemelerinde ondan büyük ölçüde etkilenmişti. Sanatkâr ve şairlerin dostu ÖLÜMÜNÜN 500. YILINDA SULTAN II. BAYEZİT BİR PANELLE ANILIYOR Kültür Servisi Sultan II. Bayezit, ölümünün 500. yılında, SÜ Sakıp Sabancı Müzesi’nde (SSM) yarın saat 14.00’te gerçekleştirilecek bir panelle anılacak. “Ölümünün 500. Yılında Sultan II. Bayezit: Kitaplar, Şairler, Sanatkârlar” başlıklı panelde, II. Bayezit döneminin sanat ortamı, Batı ile ilişkiler ve Topkapı Sarayı’ndaki kitap hazinesinin zenginliği konuşulacak. Ayrıca, SSM “Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu”nda bulunan, Efsahî’nin Sultan Bayezit’i öven kasidelerini içeren nadide eserin tıpkıbasımı da tanıtılacak. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden emekli Prof. Dr. Mübahat Kütükoğlu tarafından yönetilecek panele Princeton Üniversitesi’nden Dr. Nenad Filipovic, Harvard Üniversitesi Sanat Tarihi ve Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi, SSM Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Gülru Necipoğlu, SSM Danışmanı, Uludağ Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü’nden emekli Prof. Dr. Zeren Tanındı, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Çiçekler konuşmacı olarak katılacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle