17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 MAYIS 2012 PAZARTESİ 6 HABERLER NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi Chicago kentinde çalışmalarına başladı İsrail’siz NATO zirvesi ? Gül, TürkAmerikan ilişkilerinin zaman zaman kısa dönemler için zayıflamış olsa da stratejik önemini daima koruduğunu belirtti. Dış Haberler Servisi Türkiye’nin karşı koyması sonucu İsrail’in davet edilmediği belirtilen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi dün ABD’nin Chicago kentinde çalışmalarına başladı. Zirve için ABD’de bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, zirve öncesi Afganistan Devlet Başkanı Hamit Karzai, Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge İvanov ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Gül’ün Karzai ile görüşmesinde iki ülke arasındaki 1921 tarihli Dostluk Anlaşması’na atıfta bulunulduğu, Karzai’nin, bunun günün ihtiyaçlarına göre yenilenmesini teklif ettiği belirtilerek Türk tarafının da buna olumlu baktığı kaydedildi. GülAliyev görüşmesinde BakuTiflisKars demiryolu projesinin gündeme geldiği belirtilirken İvanov da Gül ile yaptığı görüşmede, NATO üyeliği süresince ülkesine verdiği destekten ötürü Türkiye’ye teşekkürlerini iletti. Gül, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan tarafından verilen 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı resepsiyonunda yaptığı konuşmada da TürkAmerikan ilişkilerinin zaman zaman kısa dönemler için zayıflamış olsa da stratejik önemini daima koruduğunu belirterek, bu ilişkilerin aslında bilinenden çok eskilere dayandığını söyledi. Afganistan’dan Ortadoğu’ya, Balkanlar’dan Akdeniz’e, Kafkaslar’a, terörle mücadeleden enerji meselelerine, NATO’dan Kosova’ya kadar birçok konunun ABD’nin “önem verdiği konular” olduğunu kaydeden Gül, “Bütün bu konuların içerisinde Türkiye de vardır, Irak’tan Suriye’ye Hukuk Namusu, Görmüş, Kaynak ve Çağrı Şu kötü ünlü Balyoz davası ile ilgili yeni konuları paylaşmam gerekir. Tüm belgelerin sahte ve uydurulmuş bir darbe senaryosu olduğu ortaya çıktıktan sonra, bu ahlaksızca komplo üzerime sıçramış hissediyorum! Balyoz iddianamesinin tamamı, CD’lerde kayıtlı “Balyoz darbe senaryosu”na dayanıyor. Bu CD’lerin hepsinin sonradan oluşturulmuş olduğu, bilimsel raporlarla belgelenmiş olmasına rağmen, 250 kişi komplonun esirleri olarak Silivri’de tutuluyor... Yeni durum: Savcı, CD’lerin “2003” tarihinde kaydedildiğine ilişkin, TÜBİTAK’tan “bilirkişi raporu” almıştı... Görevlendirme de, bizzat savcılar tarafından ilginç bir şekilde “TÜBİTAK’ta çalışan şu şu kişiler” talebiyle gerçekleşmişti! Bilirkişiler, gerçeğe aykırı ama beklentiye uygun olarak, CD’lerin 2003 yılında kaydedildiklerini ve üzerinde oynama yapılmadığını rapor etti. Ama ortaya çıktı ki bu CD’ler 2003’te değil, en erken 2007 sonrasında hazırlanmış ama 2003’te kaydedilmiş süsü verilmiş. Bunu yazıp çizdik. Savcı beyler, buna rağmen, kılları kıpırdamadan, aynı iddiayı sürdürüyor. Savcıların görevlendirdikleri bilirkişilerden ikisinin (Erdem Alpaslan ve Tahsin Türköz) yeminli bilirkişi olmadığı ortaya çıktı! Yani işi aldıklarında yemin de etmemişler. Ayrıca resmen TÜBİTAK tarafından görevlendirilmemişler de! Kanuna aykırı bir durum söz konusu, dolayısıyla isnat edilen suç/delil, aslında “düşüyor”. Avukatlara diyor ki mahkeme onları çağırıp yemin ettirtebilir! Herhalde bu yemini yaptıracaklardır. Yemini yaptırırken, CD’lerle ilgili itirazlar kendilerine hatırlatılacak veya bunları yeniden incelemeleri istenecek mi? Adalet adaletse eğer, bunu istemeli! Yoksa adaletin de, tıpkı subaylar gibi, daha baştan tutuklu olduğu kesinlik kazanır! “Sanıklardan önce adalet tutuklandı”, dememeliyiz. Yargıçların bu söylentileri boşa çıkarmaları gerekiyor! Fakat, yurttaş olarak hukuk ahlakı anlayışım, söz konusu bilirkişi raporunun yok hükmünde sayılması biçiminde. Daha da ileri gideyim: Gelip mahkemede yemin etseler bile, bu ilk rapor kabul edilemez. Çünkü bir insanın yeminli bilirkişi olarak verdiği raporla, yeminsiz verdiği raporun tıpkısının aynı olamayacağını düşünüyorum! Aksi takdirde, yasa, bilirkişilerin yeminli olmasını şart koşmazdı! İkincisi, CD’lerin hem Türkiye’de 23 üniversiteden uzmanlar hem de ünlü bir Adli Tıp bilirkişi kurumu Arsenal tarafından, 2003’te yazılmamış olduklarını saptamaları karşısında, ilk raporu veren TÜBİTAK’çılara veya başka uzmanlara, CD’leri yeniden inceletmek, gerçeği sadece gerçeği aramakla görevli mahkemelerin bir numaralı görevidir! Adalet, gerçekleri araştırmakla yükümlüdür! Bu yükümlülüğü duymayan yargı, adalet dağıtamaz! TÜRKİYE’DEN IRAK’A TEPKİ NATO zirvesi için ABD’ de bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, telefon görüşmesi yaptığı Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’yle Basra Başkonsolosluğu yakınlarında Türk bayrağına karşı gerçekleştirilen çirkin davranışı konuştuğu öğrenildi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, görüşmede “kendini bilmez çevreler tarafından manüpile edildiği aşikâr olan gösteride, Türk bayrağına karşı gerçekleştirilen çirkin davranışı” kınadığı belirtildi. Irak Dışişleri Bakanlığı’nın da Basra’da Türk bayrağına karşı yapılan çirkin davranışı kınadığı kaydedildi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Bazı göstericilerin Türk bayrağını yakmasını kınıyoruz. Yapılan bu iş, medeni değil, Irak’a layık olmayan bu davranış komşu iki ülke ve halkları arasındaki ilişkilere zarar vermektedir” denildi. Basra’da bir grup protestocu, Türkiye’de bulunan Irak Cumhurbaşkanı Tarık el Haşimi’nin Irak’a iade edilmesi amacıyla Türkiye’nin Basra Başkonsolosluğu önünde yaptıkları protestoda Türk bayrağını yakmıştı. Irak da kınadı NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi için ABD’nin Chicago kentinde bulunan Cumhurbaşkanı Gül, milli basketbolcularımız Mehmet Okur (solda) ve Ömer Âşık ile görüştü. Görüşmede Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da hazır bulundu. ABD Başkanı Barack Obama ve NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, zirvenin katılımcılarını kırmızı halıda karşıladı. (Fotoğraflar: BURAK AKBULUTAA) kadar. Dolayısıyla ABD’nin nezdinde daima Türkiye önemli bir ülke olmuştur” dedi. Zirvenin açılışı öncesi gazetecilere açıklamalarda bulunan NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Fransa’nın askerlerini çekmeyi hızlandırma kararına rağmen İttifak’ın, Afganistan’dan ivedilikle çekilmeye ceğini bildirdi. Rasmussen, “Operasyon başarılı oluncaya kadar Afganistan’da kalacağız” dedi. Haaretz’in iddiası İsrail’in önde gelen gazetelerinden Haaretz’in tanınmış köşe yazarı Amir Oren, Türkiye’nin, Obama yönetimi için taşıdığı önemden ya rarlanarak İsrail’in NATO zirvesine katılmasını “veto” ettiğini ileri sürdü. Oren yazısında, Türkiye için “Füze savunma sistemi altyapısına ev sahipliğini yapan bölgesel bir lider, Rusya, İran, Irak ve Suriye ile komşu. Bu nedenle hayır dediğinde Obama bile ‘yes, sir’ yanıtını veriyor” iddiasında bulundu. MUTABAKATA VARILDI Komplo itirafı mı? Başından beri Balyoz’un doğru olduğunu inanç meselesine dönüştüren Alper Görmüş, dünkü Cumhuriyet’te de yer aldığı gibi, 4 Kasım 2011 tarihli yazısında (Taraf) bir durumun itirafını yapıyor. Görmüş, 2004’te, Fethullahçı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nca düzenlenen Abant toplantısına davet edilmiş. 1015 kişilik bir akademisyen gazeteci grubu olarak, askeri vesayeti tartışmışlar... Diyor ki, “Toplantıda aramızdan biri, belki de askeri vesayeti ortadan kaldırmanın yegâne yolunun, başarısız kalmış bir askeri darbe girişiminin ardından eski ve yeni darbecilerin derdest edilip yargılanmaları olduğunu savundu.” Balyoz’un tamamen komplo olduğu ortaya çıktığına göre, demek ki bu komplo, “o kişi”nin bu parlak fikri üzerine inşa edilmiş! Düşündüm de Alper Görmüş bunu niye yazdı?! Bu yazı, davanın bugün geldiği noktada, tamamen bir itiraf yerine geçer! Bu noktayı ya “boş bulunup” ya saflığından ya kendine ve davaya olan aşırı inancından veya “kendini kurtarmak” için yazdı... Bu komployu kimlerin hazırladığına bir işaret olarak. Görmüş, aynı yazıyı bugün yazar mıydı?! ??? Tabii, eski MİT’çi ve “analizci” Mahir Kaynak’ın, Fatih Camii bombalanacaktı, biçiminde topluma sunulan Balyoz haberinden hemen üç gün sonra, 23 Ocak 2010’daki Balyoz Planı yazısı da çok ilginç. Kaynak’ın “işin içinde” olma olasılığını en az kabul edelim, o zaman müthiş bir komplo öngörüsünde bulunmuş. Diyordu ki “Şimdi komplo teorisi sayılabilecek bir proje sunuyorum: Silahlı Kuvvetler’den bazı dokümanlar ele geçirildi ve bunlar bir darbe hazırlığına yeniden düzenlenerek kamuoyuna sunuldu.” Kaynak, tabii bu komplonun amacını da açıklıyor! Bulup okuyun! Balyoz çoktan çökmüştür, yargıçlar bunu görmüyor mu? Bırakın Silivri tutuklularını, herkes anasına babasına kızına oğluna eşine dostuna kavuşsun! İtibarlarını iade edin, onurlarıyla yaşasınlar! Bu komployu kimler yazdı, ana sorun artık budur! Vize anlaşmasının ‘ucu açık’ çıktı UTKU ÇAKIRÖZER ANKARA Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu yetkilisi Stefan Füle ile Ankara’da yapılan görüşmelerde Türkiye, Türk vatandaşlarının AB ülkelerine girişinde vize muafiyeti getirecek anlaşmanın imza ve yürürlüğe geçiş aşamaları konusunda net taahhütler istedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Füle ile akşam yemeğinde yürüttüğü müzakerelerde vize muafiyetine ilişkin anlaşma ile Türkiye’nin kendi üzerinden AB’ye giden kaçak göçmenler konusunda sorumluluk üstleneceği Geri Kabul Anlaşması paraf, imza ve yürürlük süreçlerinin paralel gitmesi konusunda mutabakata varıldığı öğrenildi. Türk ve AB kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Davutoğlu ile Füle arasında ele alınan takvime göre süreç şöyle işleyecek: 1. AB Konseyi, AB Komisyonu’na Türkiye ile vize diyaloğunu başlatma yetkisi verecek. Bu kararla eşzamanlı olarak Türkiye geri kabul anlaşmasını paraflayacak. 2. AB Konseyi onayıyla Komisyon Türkiye’ye bir yol haritası sunacak. Bu yol haritasında Türkiye’den teknik beklentilerin yanı sıra AB’nin atacağı adımlar da sıralanacak. Yol haritasının sunulduğu gün de Türkiye geri kabul anlaşmasındaki parafını imzaya çevirecek. avutoğlu: Yine ucu açık olmasın 3. Davutoğlu; yol haritasının AB, geri kabul anlaşmasının ise Türkiye tarafından imzası sonrasındaki uygulama aşamasında da ‘eşzamanlılık’ istedi. AB tarafından hazırlanan taslaklarda vize muafiyetinin hayata geçiş süreci için “uzun dönemli perspektif” ifadesinin kullanılmasından rahatsız olan Davutoğlu’nun “Bize net taahhütlerde bulunun” talebinde bulunduğu öğrenildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bu tavrında, AB’nin Türkiye’yi aday üye ilan ettiği katılım ortaklığı belgelerinde kullandığı “ucu açık müzakere” ifadeleri nedeniyle müzakerelerin durma noktasına gelişinden duyduğu rahatsızlığın etkili olduğu bildirildi. D yeler adına söz veremem’ Füle’nin ise Türkiye’nin uygulamaya geçiş konusunda taahhüt talebine tek başına yanıt veremeyeceğini belirterek “Bu talebinizi AB Konseyi’ne taşıyacağım” yanıtı verdiği belirtildi. Vize muafiyeti karşılığı yürürlüğe sokulacak Geri Kabul Anlaşması ile Türkiye, kendi üzerinden AB ülkelerine giriş yapan kaçak göçmenleri geri alma taahhüdü altına girecek. Özellikle TürkiyeYunanistan kara sınırından on binlerce geçiş olduğu ileri sürülüyor. ‘Ü Bahçeli: Bayramlar sulandırılıyor ? UTRECHT (AA) MHP Genel Başkanı Bahçeli, 19 Mayıs kutlamalarına getirilen yeni uygulamayla ilgili hükümeti sert eleştirdi. Hollanda Türk Federasyonu’nun (HTF) 9.Büyük Kurultayı’nda konuşan Bahçeli, “Ne var ki başta 19 Mayıs olmak üzere milli gün ya da bayramlar tahrip edilmekte, anlam ve içeriği sulandırılmaktadır. Kutlamalardan rahatsızlık duyanlar ellerine geçirdikleri dönemsel iktidar gücünü kullanarak hazımsızlıklarını ve husumetlerini göstermektedir. Malum zihniyet, milletimizin yekvücut bir halde elde ettiği başarısını yıpratmak için çaba içindedir. 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim gözden düşürülmeye çalışılmaktadır” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle