17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS 2012 CUMARTESİ [email protected] 16 KÜLTÜR The Guardian gazetesi Erdoğan’ın sanatçılara yönelik suçlamalarına geniş yer verdi MEKSİKALILAR CARLOS FUENTES’İ GÖRKEMLİ BİR TÖRENLE UĞURLADI ‘Tiyatroları tehdit etti’ Kültür Servisi İngiltere’nin en saygın gazetelerinden biri olarak bilinen The Guardian, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Devlet ve Şehir Tiyatrolarını özelleştirme girişimini, “Türkiye’nin Başbakanı, kızının aktör tarafından ‘aşağılanması’ üzerine tiyatroları tehdit etti” başlığıyla duyurdu. The Guardian’da 17 Mayıs günü yayımlanan haberde, bir oyun sırasında bir oyuncunun kızına “hakaret etmesinin” ardından Başbakan Erdoğan’ın tiyatroları devlet desteğini geri çekmekle tehdit ettiği belirtildi. İngiliz gazetesinin haberinde, Erdoğan’ın tiyatro oyuncularını “kibirli ve alkolik” olarak niteleyerek halka tepeden bakmakla suçlamasının Türkiye’yi şoke ettiği vurgulandı. İstanbul Şehir Tiyatroları’nın sanat yönetiminin belediye bürokratlarına devredilmesi üzerine tiyatro Başbakan Erdoğan’ın sanatçılara yönelttiği suçlamaların Türkiye’yi şoke ettiğini vurgulayan gazete, haberde, bu kavganın Türkiye’nin ifade özgürlüğü konusundaki yıpranmış şöhretinin düzelmesine hiçbir katkıda bulunmadığını belirtti. sanatçılarının protesto eylemleri başlattıklarının belirtildiği haberde, Başbakan Erdoğan’ın “Destek gerekiyorsa, o zaman biz hükümet olarak istediğimiz oyunları destekleriz” sözlerine yer verildi. Başbakan Erdoğan’ın geçen günlerde sanatçılara yönelttiği tüm ağır suçlamaların yer aldığı haberde, bazılarının “Türkiye’nin kültür savaşı” diye nitelediği olayların, Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen “Genç Osman” adlı oyunun doğaçlama bir sahnesinde oyuncu Tolga Tuncer’in, Başbakan Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın çiklet çiğnemesine mimiklerle tepki göstermesiyle başladığı vurgulandı. The Guardian’da, Şilili yazar Marco Antonio de la Parra’nın İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen “Günlük Müstehcen Sırlar” adlı oyununun, muhafazakâr bir yazar tarafından “müstehcenlikle” suçlanmasının da hükümetin tutumunda rol oynadığı belirtildi. Haberde, geçen hafta İstanbul Tiyatro Festivali’nin açılışıyla birlikte krizin biraz daha derinleştiği, festival direktörü Dikmen Gürün’ün devlet desteğinin kaldı rılmasıyla tiyatronun Anadolu’da büyük bir yıkıma uğrayacağını söylediği vurgulandı. The Guardian’ın haberinde şöyle denildi: “Bu kavganın, Türkiye’nin ifade özgürlüğü konusundaki yıpranmış şöhretinin düzelmesine hiçbir katkıda bulunmadığı söylenebilir. Hele, çoğu Kürt 100 kadar gazeteci hâlâ askeri yönetim döneminden kalma antiterör yasalarınca yargılanmayı beklerken. Erdoğan’ın reformist olarak tanınmasına karşın, insan haklarını savunan gruplar otosansür ortamından kaygı duyuyorlar; muhalefet ise AKP’yi askeri yönetimden kalma otoriter yasal mekanizmayı ülkenin uzun bir geçmişi olan laik geleneğini zayıflatmak için kullanmakla suçluyor.” ‘Tek silahı sözcüklerdi’ Kültür Servisi Geçen salı günü 83 yaşında yaşamını yitiren ünlü Meksikalı yazar Carlos Fuentes, Mexico kentindeki Güzel Sanatlar Sarayı’nda düzenlenen bir törenle sonsuzluğa uğurlandı. Törene katılan Meksika Devlet Başkanı Felipe Calderon, Fuentes’in gelmiş geçmiş en büyük yazarlardan biri olduğunu belirterek, “O, Latin Amerika edebiyatının bütün dünyada tanınmasına katkıda bulunmuştu” dedi. Törende, Devlet Başkanı Calderon’un yanında, Fuentes’in eşi Silvia Lemus ve sinema oyuncusu Rita Macedo’yla evliliğinden olan kızı Cecilia da yer aldı. Yazarın ailesinin isteği üzerine anma konuşmasını yapan yazar Federico Reyes Heroles ise, “Fuentes, tek silahı sözcükler olan büyük bir baştan çıkarıcıydı” dedi. Fuentes’in cenazesinin yakılarak, küllerinin Paris’teki Montparnasse Mezarlığı’nda toprağa verileceği bildirildi. 65. CANNES FESTİVALİ’NDE İTALYA VE AVUSTURYA’DAN İKİ ALTIN PALMİYE ADAYI ‘Reality’ Gerçeğin dayanılmaz ağırlığı hatta seyircisini rahatsız ederek polemiklere kapı açmaktan hoşlaCANNES Umut yoksulun eknan Ulrich Seidl, “Cennet: Aşk” meğidir derler... Yolunu bulup kö(Paradies: Liebe) adlı Altın Palmişeyi dönmek, modası geçen gömülü ye adayı filminde, yine çok sevdidefine aramak yerine bilgi çağının ği bir konuya, yaşlıların cinsel yasanal ortamında sahtekârlık yapşamına eğiliyor. mak, bankere para yatırmak, hatta Konu, yalnız ve mutsuz insanlakatı milliyetçi söylemlerin peşinden rın, kendi toplumlarında bulamagitmek, talih oyunlarına dadandıkları yaşam dengesini, cinsel mak gibi çok farklı yolları vardır dürtülerinin tabu tanımayan oburkitlelerin umut alevini taze tutmaluğuna kapı açan seks turizmine çının... Konuyla ilgili sağlam bir filkarak bulmaya çalışmaları gerimin, “Reality Show”lasindeki umutsuzluk. Bir cinrın anavatanı sayılan sel esir olarak gördükle? Matteo Garrone, ‘Reality’ adlı iğneleyici İtalya’dan Cannes’a gelri bu “ucuz ve kaliteli” güldürüsünde yeni gerçekçilik akımına taze bir soluk mesi de şaşırtıcı olmasa malların da, isteyerek girgetiriyor. Avusturya sinemasının yaramaz çocuğu Ulrich gerek. dikleri bu seks oyunun“Reality” filmiyle Aldan, binbir kurnazlıkla Seidl, ‘Cennet: Aşk’ta, yaşlıların cinsel yaşamına eğiliyor. tın Palmiye adayı Matdaha fazla para kazanmateo Garrone (1968), boya çalışmaları. yutları küreselleşen konuyu İtalEkonomik iktidar, ırkçılık, söFransa’da, kadın ve erkek bakan ya’nın yerel koşullarında, iğneleyici sayısının ilk kez özellikle eşit tu mürgeci zihniyet, medeniyetler çagüldürü biçiminde işlerken yeni tulduğu bir dönemde, Altın Palmi tışması, mağduriyet, öç alma, bengerçekçilik akımına da taze bir so ye adayları arasında kadın yönet cillik gibi birçok boyutuyla gözler luk getirmeyi başarıyor. men bulunmaması haklı soru işa önüne serilen insan gerçeği... Seidl, Acı gerçeklerin dayanılmaz ağır retleri doğururken, Avusturya si insanoğlundan umudu kesmiş galığı, senaryonun metaforik yapısı nemasının yaramaz çocuğu Ulrich liba... gerisinde daha da çarpıcı bir et Seidl (1952), yaşlı kadınların cinGönül ister ki, bir kadın yönetkinliğe ulaşmış. Napoli’nin yoksul sel ilişkileri konusunu tüm çiğliğiyle men de benzer konulara kendi bamahallelerinden birinde balık satan işlemek için kadın yönetmen ol kış açısıyla eğilsin ve bir gün Cankurnaz Luciano’nun yaşamı, bir dü manın gerekmediğini kanıtlıyor nes’a seçilsin. Aslında, festivalin seğün töreninde karşısına çıkan, yıl du. Dolaysız sinema dili, yalın di çicileri arasında kadınların ağırlığını dızı bir televizyon programında yalogları ve sunduğu görüntülerle arttırmak, kuşkusuz en akılcı ilk parlamış yeniyetme şarkıcı En kışkırtıcı olmaktan kaçınmayan, adım olacaktır... MEHMET BASUTÇU zo’yla karşılaşmasıyla başlar. Aslında “Reality Show”ların pek tutkunu değildir Luciano, ama iki küçük kızının yalvarışları onu aday olmaya zorlar... Aniello Arena’nın başarılı Luciano yorumu, yer yer Yılmaz Güney’in “Umut”undaki Cabbar karakterini düşündürse de, biçimleri çok farklı bu iki film arasındaki en sağlam bağ, umut arayışının ardındaki umutsuzluğu gerçekçi bir dille anlatmaları... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle