17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 MAYIS 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 İLKSAN’a zorunlu üyelik kaldırıldı MUSTAFA ÇAKIR ANKARA MemurSen, Türkiye KamuSen’in 21 Mayıs’ta diğer konfederasyonların da katılımıyla ortak iş bırakma önerisini reddetti. Toplusözleşme görüşmelerinde, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Sandığı’na (İLKSAN) zorunlu üyelik de kaldırılarak isteğe bağlı hale getirildi. Toplu görüşmelerin 7. oturumu dün gerçekleştirildi. Hizmet kollarındaki görüşmeler tamamlanırken, eğitimde yetkili sendika olan Eğitim BirSen’in, toplusözleşmelerde görüşülen ve çözümü kararlaştırılan “ilk kazanımlar” olarak ifade ettiği düzenlemeleri şöyle: ? Sınav ve komisyon üyeliklerindeki sınırlamaların kaldırılması. Rehber öğretmenlerin seminer dönemi ücretlerinin ödenmesi. Akademik jüri üyelikleri için ek ders ücreti ödenmesi. ? Ders görevlerinin çeşitli nedenlerle yerine getirilmemesi veya öğretime değişik nedenlerle ara verilmesi nedeniyle ders görevini yerine getiremeyenlerin bu sürelerde varsa ders ve ek ders görevlerini yapmış sayılması (Kar tatili vb.). ? Burs alan veya devletçe okutulan çocuklar için aile yardımı ödeneğinin ödenmesi. Yükseköğretim kurumlarında folklor araştırmacısı, müze araştırmacısı, kütüphaneci ve sosyolog kadrolarında çalışanların teknik hizmetler sınıfında öngörülen tazminatlardan yararlandırılması. İşsizlik hızla yaklaşan durgunluğun habercisi ? Meclis’te bir basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, “Son dört yılın en düşük işgücü artışı bu yılın şubat ayında gerçekleşti. İstihdam olanakları hızla yavaşlıyor. Bu, hızla yaklaşan durgunluğu habercisi olabilir” dedi. Ekonomi Servisi Son dört yılın en düşük işgücü artışının bu yılın şubat ayında gerçekleştiğini vurgulayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, hem istihdam olanakları artışındaki hızlı yavaşlamanın, hem de insanların işgücü piyasalarındaki davranışlarında görülen keskin değişikliğin “hızla Faik Öztrak yaklaşan bir durgunluğun habercisi olabileceğini” söyledi. Reuters’in haberine göre Öztrak, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, ekonomiye ilişkin değerlendirmede bulunurken özetle şunları vurguladı: ? Yılın ilk üç ayında işgücü, geçen yılın aynı dönemine göre yalnızca 292 bin kişi arttı. Oysa aynı dönemde çalışma çağındaki nüfus artışı 1 milyon 213 bin. Yani çalışma çağındaki her dört kişiden ancak biri iş aramaya başladı. Sonuçta işsizlik, iş ve istihdam yaratıldığı için değil, çalışma çağına gelen vatandaşlarımız işgücü piyasasına girmediği için daha da yukarılara gitmiyor. ? Çalışma çağında olup iş aramayanların sayısı, 2007 Aralık ayından bu yana ilk kez şubatta 900 bin kişiyi aştı. Kadınların yeniden evlerine dönmeyi tercih ettikleri görülüyor. Son bir yılda ev işleriyle meşgul kadınlarımızın sayısında 387 bin kişilik bir artış var. Bu, 2008 Temmuz ayından bu yana görülen en yüksek artış. ? Eğer işgücü piyasalarındaki bu keskin değişiklikler anket formları ve hesaplama yöntemlerinde yeni bir AB istatistik sistemine uyum faaliyetinden kaynaklanmıyorsa, hem istihdam olanakları artışındaki bu hızlı yavaşlama, hem de insanların işgücü piyasalarındaki davranışlarındaki keskin değişiklikler hızla yaklaşan bir durgunluğun habercisi olabilir. ? Çok tehlikeli bir süreçten geçiyoruz. Hükümetin standart yaklaşımları bir yana bırakıp ekonomide gereken önlemleri alarak, sert bir düşüşün önüne geçmesi gerekir. İnadına İşçiye, sendikal haklarına, sola saygılı, biraz da geçmişin toplumsal yaşamında sorumlulukla yer almış olanlardansanız, yolunuz bir yerlerde sevgili Uğur Cankoçak’la çakışmıştır. Vitrine hiç oynamamış, kolayı hiç seçmemiş, tırnaklarıyla kuyu kazmaktan hiç yorulmamışlardan... Kaçışların en ağır boyutlarda yaşandığı konumlarda, dik, en doğru yerlerde duruşu ile azınlıkta kalanlardan yani... Radikal İslami terör örgütlerinin üstlendiği, İstanbul’da yabancı elçilikler, azınlık ibadet yerlerinde üst üste bombalar patlamış, çok kanın aktığı günlerde, barıştan yana protesto etkinlikleri gündemde. Sindirilmişlik, korku egemen çok sayıda katılımcı örgüte karşın gülünç sayılarda, bir avuç barışsever Taksim Meydanı’nın bir köşeciğinde. Birçok katı polisin içinden bir genç, bastonlu, sağlığı bozuk, zorlukla çömelmiş olarak yere oturmuş eyleme katılan sevgili Uğur Cankoçak’a çıkışıyor: “Dede bu halinle ne işin var? Evinde yatsana...” Uğur susar mı? Cevabını patlatıverdi: “Adam olsan, senin gibi gençler, kendilerinin, çocuklarının geleceğini düşünüp benim yerime geçseniz, bana sıra kalır mı?..” Sendikal hareketin güçlü sesinin kesildiği, emek haklarının medya gündeminden hızla düşürüldüğü yıllara Uğur’un tepkisi “İnadına” adını taşıyan, sendikal hak savaşımından vazgeçmemeyi aşılamaya yönelik, biriki arkadaşının desteğinde çıkardığı bir ilk internet sitesi açmak olmuştu... Uğur gibi nerede ise tek başına kalmadan, bugün gençlerimiz önde ülke çapında her yerde çok büyük kalabalıklarla, milyonlarla katılımlarla 19 Mayıs’ın, Atatürk devrimleri, Cumhuriyet kazanımlarının unutturulması oyunlarına, tuzaklarına karşı, “İnadına meydanlardayız..” diyebilecek miyiz? Halktan kopuk, havası alınmış, anlamları unutturulmuş, ayırımsız ülke vatandaşlarını kucaklamaktan çok, ötekileştirici anlamlar da yüklenmiş resmi törenlere yönelik kimi eleştiriler ne kadar doğru, haklı ise de... Bu eleştirilerden yola çıkılarak, iktidar desteğinde sadece 19 Mayıs’ın değil, Cumhuriyet tarihi, devrimleri, laikliğe ait korunması gereken ne kadar değer varsa.. hepsinin unutturulmasına yönelik adımlara, tuzaklara karşı “inadına duruş” gerek. Milli bayramların, ortak değerlerde, üst kimlikte birleştirici işlevlerinin anlaşılması, bilinçlere kazılmasına katkı yapacak, içi, işlevi doldurulmuş etkinliklerle kutlanmalarının engellenmesi projelerine, toplumsal bilinçle, refleksle tepki çok anlamlı, önemli... ??? Herkesten çok azınlıkta kalınmış olması hallerinde “İnadına duruş” beklemek söz konusu olamaz. Gerçi haklar için inadına durabilenler sayesinde, hızla çoğalmanın başarıldığı hak savaşımı örneklerinin, insanlık tarihinde önemli sayfaları, yerleri var. Ama çoğunluğun, kendilerinden önceki kuşakların ağır bedeller ödeyerek elde ettikleri, korumaları, sahip çıkmalarına teslim ettikleri hak kazanımlarını, kısa dönemli çıkarlar ya da baskıya, korkuya teslim olmuş olarak kendi elleri ile vermeleri de bir o kadar aptalca bir durum... Eksiği gediği ile çağdaş uygarlığa doğru yol alabilmiş, aydınlanmanın, bilimin, örgütlü birikimin pencerelerini açabilmiş... İnsan hakları, demokrasiyi bilinçli, örgütlü kurumları, hukuk devleti düzeni ile tam işletebilmese bile, tanımış, bir biçimde yaşamış bir halkın bireyleri, çoğunluk olarak bu kazanımlarımız, birikimlerimizden vazgeçecek miyiz? Yakın tarihimizde, yakın çevremizde yaşananlar, kör kör parmağını gözüne sokarcasına yalın, çıplak... İslam dünyasında gerçek anlamları ile cumhuriyeti, laikliği, insan haklarını, demokrasi kriterlerini seçmiş, çağdaş uygarlık, bilimsel gerçeklikleri, kurumları ile özgürlükleri yakalamaya, yaşamaya çalışmış tek ülkeyiz... Günümüzde sadece piyasalar düzeninin kuralları, çıkarları adına küreselleşebilmiş, insan haklarına ilişkin olmazları yoka saymış bir kirli çıkarlar düzeninin işleyişi, geçiş sürecinde tam bir altüst oluş yaşanırken... Sistemin giderek insana aykırı tek ellerde toplanması dayatmasında, çok zor elde edilmiş birikimimiz, haklarımızdan vazgeçecek miyiz? Çok açık ve çıplak zengin kuzeyde giderek daha az ülkede, piyasalar düzeninin krizlerinden çıkması adına, yoksul güney dünyasında ırklar ve dinler üzerinden çatıştırılan, parçalanan yoksulların, milyarların aşağı çekilmesi projesine, “kader” diyerek teslim olacak mıyız? Çevremiz, özgürleşme diye yola çıkılmışken, ayrımcılıkla, iç savaşlarla çok kan dökülmüş, parçalanmış ülkelerle sarılı. Ortadoğu bataklığına çekilmemek için Kurtuluş Savaşımızın, Cumhuriyetin, Atatürk devrimlerinin değerlerinde ortak duruşa her zamankinden çok gereksinimimiz var... THY’nin Genel Müdür Temel Kotil (soldan 4.) başkanlığında Kigali’ye gerçekleştirdiği ilk seferi nedeniyle düzenlenen törene Ruanda Dışişleri Bakanı Louise Mushikiwabo (soldan 2.) ve beraberindeki heyet de ev sahibi sıfatı ile katıldı. THY Ruanda’ya uzandı ? Türk Hava Yolları Afrika’daki 20. hattını Kigali’ye açtı. Hedef bir yıl içinde 30 noktaya ulaşarak Afrika kıtasının da bir numaralı taşıyıcısı olmak. ÖZCAN YAŞAR Türk Hava Yolları (THY) Afrika kıtasındaki 20. uçuş hattını Ruanda’nın başkenti Kigali’ye açtı. 15 Mayıs’ta geryapılan ilk seferi şirket filosuna yeni katılan Boeing 737800 tipi uçakla gerçekleştiren THY Genel Müdürü Temel Kotil ve beraberindeki heyet, Kigali Havaalanı’nda Ruanda Dışişleri Bakanı Louise Mushikiwabo tarafından törenle karşılandı. “Ruanda, hızlı gelişen bir ülke. Özellikle çay, kahve ve madencilik Türk işadamları için cazip imkânlar sunabilir. Yeni hattımız, iki ülke ekonomilerine güç katacak” diyen Kotil törende yaptığı konuşmada, açılışını yaptıkları Ruanda hattıyla, Afrika Kıtası’nda uçuş noktalarını 20’ye ulaştırdıklarını, yakın gelecekte bunlara 10 hat daha katarak Afrika’da en büyük oyuncusu olacaklarını belirtti. Bayan Mushikiwabo da, son dönemde gelişmekte olan Türkiye ile Ruanda arasındaki ilişkilerin, THY’nin başlattığı bu seferlerle daha da güçleneceğini söyledi. Haftada 3 gün İstanbul’dan havalanacak THY uçağı 6 saatte Kigali’ye inecek. Dönüşte de Entebbe üzerinden İstanbul’a uçulacak. 28 Mayıs’tan itibaren perşembe günleri de eklenerek seferler haftada 4 güne, yazın da 7’ye çıkarılacak. Açılış nedeniyle 16 Mayıs 16 Haziran arasında vergiler dahil 349 Avro’ya uçulacak. THY, 2000’li yıllara kadar sadece Libya, Tunus, Cezayir, Güney Afrika (Cape Town ve Johannesburg) olmak üzere sadece 5 ülkeye sefer düzenliyordu. Kigali ile birlikte THY’nin bu kıtadaki uçuş noktası sayısı 20’ye çıktı. Kısa süre içinde Abidjan (Fildişi Sahili) ve Kınshasa (Demokratik Kongo) noktalarına da uçuş başlatılacak. THY 2004’te Afrika’da 400 bin yolcu taşıyordu. Bu sayı 2008’de 900 bine çıktı, 2011’de 1 milyon 700 bine yaklaştı. THY Afrika’da ilk sıraya oturduğunda da 100 milyar dolarlık Avrupa uçuş piyasasından aldığı payı arttıracak. Seferlerin iki ülke arasındaki ticareti arttırması bekleniyor. Türkler Ruanda’da yakında ihaleye çıkarılacak yeni havaalanı projesi, çimento fabrikaları, enerji santralları, altın madenleri ve kahve ticareti ile ilgileniyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle