19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 MART 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER İnsan hakkı ihlalini araştıracak kurumun tüm üyelerini Bakanlar Kurulu belirleyecek 5 aktarıyorum sadece: “İnönü Üniversitesi Bilgisayar Bölümü mezunu olabilmem için üç final sınavına girmem yeterliydi. Eğitimimin aksamaması için üniversiteye yazılı başvurdum hapishaneden. Gelen yazılı yanıt ilginçti: ‘Biz de sizi arıyorduk, bulamadık ve soruşturma açtık.’ Şaşırıp kaldım.” Mektubu okuyunca aklıma geldi; eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu üç yıldır Silivri’de yatmıyor muydu? ??? Çağdaş Hukukçular Derneği’nin verilerine göre 500 üniversite öğrencisi (Aralarında az sayıda lise öğrencisi var.) bugün cezaevinde yatıyor... Poşu taktığı için “terör eylemine katıldığı” savlanan Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül iki yıldır, Sakarya Üniversitesi öğrencisi Hasret Dayan iki yıldır, İstanbul Üniversitesi’nden Hakan Yalçınkaya bir yıldır, Dicle Üniversitesi’nden Songül Sıcakyüz iki yıldır ... terör örgütü suçlamasıyla cezaevindeler. Hepsinin adları ve üniversiteleri liste halinde... ÇHD’nin raporunda uzun tutukluluk sürelerinin, öteki davalardaki gibi “vahim” noktada olduğu vurgulanıyor. Bir başka önemli konu da öğrencilerin hak arama çalışmaları, “Terörle Mücadele Yasası” kapsamına girdiği için engelleniyor. ??? Madımak davasında zamanaşımı süresi dolarken aydınlar, gazeteciler, bilim insanları, üniversite öğrencileri içeride. Uzun tutukluluk süreleri... Adalette eşitsizlik... Evrensel hukukun göz ardı edilmesi... Bu ülkede elbette darbecilerden ve darbeseverlerden hesap sorulacak, onlar yargılanacak... Bakıyoruz, kurunun yanında yaş da yanıyor, çok önemli davalar sulandırılıyor, Balbay, Tuncay, Ahmet, Nedim, Soner, Barış, Deniz ... ile darbeciler, katiller, mafya babaları, JİTEM’ciler aynı torbaya konuluyor... Sarı yıldızlı bere, konser bileti satmak, 1 Mayıs etkinliğine, panellere katılmak “terör örgütü kapsamına” giriyor... Bunun adı da “ileri demokrasi ve özgürlükler” oluyor... Bari polis atayın PROF. DR. ERSANLI İLHAN TAŞCI KCK’nin ne olduğunu bilmiyorum İstanbul Haber Servisi KCK operasyonları sırasında tutuklanan ve 129 gündür cezaevinde bulunan Prof. Dr. Büşra Ersanlı, Beykent Üniversitesi’nde “misafir” öğretim görevlisi olması için davette bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun kendisini neden açıkça desteklemediğini anlayamadığını söyledi. 128 gündür Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’nde tutuklu bulunan, Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Büşra Ersanlı, t24’ün gönderdiği soruları mektupla yanıtladı. Hakkındaki iddianame henüz yazılmayan Ersanlı, canlı ve neşeli olduğunu ve mağduriyet pozisyonunu sevmediğini belirterek cezaevinde okuyup yazdığını ve haftada 2 gün siyaset bilimi dersi verdiğini söyledi. “Keceke’nin ne olduğunu bugün de bilmediğini cezaevinde de öğrenemediğini” dile getiren Ersanlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Galiba cezaevinde bildiğim, tanıdığım kişilerin de somut bir bilgisi yok, tatminkâr bir açıklama duymadım. Zaten yakalama emri PKK/KongraGel diye çıkmış benim için. Gözlerimle gördüm inanamadım. Haklı ve haksız hiçbir savaşı kabul edemiyorum.” Ersanlı, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in, kendisinin suçluluğunu, geçmişi ve akrabalarının yaşadıkları ile kanıtlamaya çalışmasına ise şu yanıtı verdi: “Ben tutuklanırken yani tutuklanmama 40 saat kadar kala medyanın bir kanadının üstlendiği, başlattığı itibarsızlaştırma görevini Bakanlık devralmış ya da kolaylaştırmaya çalışmış olabilir.” Ersanlı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuksuz yargılanması temennisini kendisi için dile getirmemesi ile ilgili soruya da “Sayın Başbakan belki benim yargılanmamı dahi arzu etmiyor olabilir, kim bilir” şeklinde yanıt verdi. Ersanlı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun kendisini Beykent Üniversitesi’nde “misafir” öğretim görevlisi olarak davet etmesine ilişkin bir soru karşısında şunları söyledi: “Ahmet Hoca, Beykent’te çalışmamı kendi arzu etti çünkü yeni kurulan bir bölümdü, destek gerekiyordu. O da bana güvendiği için benden istedi. Yoksa ben iş aramıyordum. Üstelik Beykent evimden çok uzaktı. 2 yarıyıl ders verdim orada ve bunu esas olarak Ahmet Hoca’ya saygı ve sevgi duyduğum için yaptım. (...) Tez hocamız bile aynı: Prof. Dr. Şerif Mardin. Ben beklerim, çok da beklerim, bekliyorum.” ANKARA Demokratik açılımın adımı olarak, geçen dönem kadük olan Türkiye İnsan Hakları Kurulu’nun kurulmasına ilişkin tasarı revize edilerek, yeniden Meclis’e sevk edildi. Tasarı yasalaştığında, hak ihlalleri ve işkenceyi araştırmakla görevli olakcak İnsan Hakları Kurulu’nun tüm üyelerini Bakanlar Kurulu belirleyecek. Kabinenin belirleyeceği ve ikinci kez seçilme olanağı tanınan üyelerin, Pozantı benzeri bir hak ihlalinde tarafsızlıklarını nasıl koruyacakları sorusu yanıtsız kalıyor. Kurulun başkan ve üyeleri MİT’te olduğu gibi Başbakan’ın izni olmaksızın soruşturulamayacak. Pozantı Cezaevi’ndeki hak ihlali, taciz ve tecavüz tartışmaları sürerken, bu tür suçların izlenmesi için Türkiye İn ? Türkiye İnsan Hakları Kurulu’nun kurulmasına ilişkin tasarı Meclis’e sevk edildi. Tasarı yasalaştığında, hak ihlalleri ve işkenceyi araştırmakla görevli olacak İnsan Hakları Kurulu’nun tüm üyelerini Bakanlar Kurulu belirleyecek. san Hakları Kurumu kurulacak. Yasa tasarısına göre, Türkiye İnsan Hakları Kurulu, kurumun karar organı olarak çalışacak. Kurul, biri başkan biri ikinci başkan olmak üzere 11 üyeden oluşacak. Başkan ve üye olabilmek için herhangi bir siyasi partinin yönetim ve denetim organlarında görev yapmış olmak veya bu görevlerinden ayrılmış olma şartı aranacak ve en az lisans düzeyinde yükseköğrenim yapmış olmaları şartı aranacak. Başkan ve üyeler Bakanlar Kurulu tarafından seçilecek. Başkan ve üyelerin görev süresi 4 yıl olacak ve süresi bitenler bir dönem daha yeniden seçilebilecek. Kurum başkanlığı ve ikinci başkanlığa ilk kez seçileceklerin görev süresi 6 yıl olarak uygulanacak. İnsan hakları ihlaline maruz kaldığını iddia eden kişiler kuruma başvurabilecek. Başvurulara ilişkin usul ve esaslar, kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek. Kurum, tüm kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzelkişilerle ilgili bilgi ve belgeleri araştırma sırasında isteyebilecek; ilgililerden yazılı ve sözlü bilgi alabilecek, özgürlüğünden mahrum bırakılan ya da koruma altına alınan kişilerin bulundukları yerleri ziyaret edebilecek. Tasarıya göre, başkan ve üyeler kamu görevlileri gibi yargılanacaklar. Ancak başkan ve üyelerin soruşturulabilmeleri için Başbakan’ın izni gerekecek. Açılım kapsamında yer alan Kolluk Gözetim Komisyonları’nın kurulmasına ilişkin yasa tasarısı ise kolluk görevlilerinin işledikleri iddia edilen suçlardan veya disiplin cezasını gerektiren eylem, tutum veya davranışlardan dolayı idari merciler tarafından yapılan ya da yapılması gereken iş ve işlemlerin merkezi bir sistemde kayıt altına alınması ve izlenmesini amaçlıyor. İhbar ve şikâyetlerin soyut ve genel nitelikte olmaması, iddiaların ciddi bulgu ve belgelere dayanması, dilekçe sahibinin adı, soyadı ve imzası ile iş veya yerleşim yeri adresinin kimlik numarasının doğru olarak bildirilmesi zorunluluğu getiriliyor. 500 Üniversiteli ve Liseli Tutuklu... 2012 Türkiyesi’nde öğrenciler gözaltına alınıyor, sorgulanıp yargı önüne çıkarılıyor. Hepsinin suçu “örgütsel” olarak nitelendirilip üst sınırda hapis cezasına çarptırılıyor. Bunu adı ise “ileri demokrasi” oluyor benim ülkemde... Şimdi soracaksınız haklı olarak: “Nasıl oluyor, bir anlat da öğrenelim!” Pek çok yazımda anlattım ama yineleyeyim... Üniversite öğrencisisiniz, 1 Mayıs’ta düzenlenen gösterilere katıldınız... Başınızda, siyah ve üzerinde sarı yıldız olan bir bere vardı... Savcılar ve yargıçlar bu bereyi şöyle değerlendiriyor: “Terör örgütünün giydiği tek tip elbisenin bir parçası...” ??? 2011 yılını anımsayın... Malatya İnönü Üniversitesi’nde okuyan bir grup öğrenci Grup Yorum’un biletlerini satmış, kanserden yaşamını yitiren Güler Zere’nin mezarına çiçek bırakmış, “Hayata Dönüş operasyonları”nı vb protesto etmiş, AKP il örgütü binası önünde protesto eylemine katılmışlardı. Erkin Kocaman, Ayça Kılınç, Yusuf Yılmaz, Uğur Pektaş, Sevcan Göktaş ve Kubilay Uçucu Özel Yetkili Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı ve en üst sınırdan ceza aldılar. 816 yıl... Şimdi dosyaları Yargıtay’da onay beklerken onlar içeride. Bu çocuklarımızın yaşamları altüst oldu, aileleri perişan. ??? Üniversiteli gençler örgütün silahlı kanadından ama silahları yok! Kanıt, başlarındaki sarı yıldızlı siyah bere. Uğur Pektaş’ın Adıyaman E Tipi Ceza İnfaz Kurumu’ndan “görüldü” mührünü taşıyan mektubunu okurken, 20’li yaşlardaki bir gencin yüreğimi sızlatan satırlarından kısa bir bölüm PANKART DAVASI Savcı değişti örgüt bulundu! HİLAL KÖSE Öğrencilerden 2 günlük açlık grevi İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) okuyan yaklaşık 80 öğrenci KCK operasyonları kapsamında gözaltına alınarak tutuklanan öğrenci, avukat, emekçi kadınlar ve gazetecilere destek vermek amacıyla 2 günlük açlık grevi başlattı. İÜ içerisinde “Hun Nikarin BI Tecriride Roja Me Tari Bıkın, Xwendekaren Welatparez (Tecritle günümüzü karartamaszınız, memleketin özgürlüğünü biz sağlarız)” yazılı pankart açarak üniversitenin ana giriş kapısına kadar yürüyen öğrenciler “Kürt Halkına İmha Dayatılamaz”, “Faşist Devlet Hesap Verecek” sloganları attı. Öğrenciler adına açıklamayı okuyan Türkan Yıldız, KCK operasyonları adı altında gerçekleşen operasyonlar ve cezaevlerindeki tecride karşı onlarca kişinin açlık grevine başladığını söyledi. Kürtlere operasyonlara sessiz kalmayacaklarını belirten Yıldız, “Devrimci tutsaklara destek vermek ve baskı ve zulme boyun eğmediklerini göstermek için 2 günlük açlık grevine başlıyoruz” dedi. Öğrenciler açıklamanın Hukuk Fakültesi önünde açlık grevine başladı. Gaziantep’te Kürt öğrencilere saldırı BEKİR ŞAHİN GAZİANTEP Gaziantep Üniversitesi’nde ülkücü öğrenciler kırmızı, sarı, yeşil renkli tespih taşıyan bir Kürt öğrenciye saldırdı. Gerginlik gece öğrenci yurtlarının önünde sürer ken öğrencilerin dün protesto açıklaması yapmasına polis izin vermedi. İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şubesi, Başkanı Aynur Ak, EğitimSen Şube Başkanı Ömer Faruk Koç ile KESK’e bağlı sendikaların başkan ve yöne ticileri olaylar hakkında bilgi almak için Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Mehmet Koruk ile görüştü. Olaylara karışan öğrenciler hakkında rektörlük ile Kredi Yurtlar Kurumu tarafından ayrı ayrı soruşturma açıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Roman vatandaşlarla Abdi İpekçi Spor Salonu’nda gerçekleştirdiği buluşmada “Parasız eğitim istiyoruz, alacağız” yazılı pankart açtıkları için yargılanan, 18 ay hapis yatan üniversite öğrencileri Berna Yılmaz, Ferhat Tüzer ile lise öğrencisi Utku Aykar’ın 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın beşinci oturumunda, öğrencilerin beraatlarını talep eden Cumhuriyet Savcısı Kasım İlimoğlu’nun yerine atanan Cumhuriyet Savcısı Adem Özcan, esas hakkındaki mütalaasında gençleri ‘DHKP’ örgütüne üye olmakla olmakla suçladı. Özcan, “Dosyayı yeniden inceledik. Eylemlerin, örgütün çağrıları doğrultusunda, örgüt adına yapıldığını gördük ” dedi. Mahkeme öğrencilere savunma için süre vererek duruşmayı erteledi. CHP’LİLERDEN POZANTI AÇIKL AMASI VE UYARI: Osmaniye’den de şikâyet var ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, 2009’da Gaziantep Üniversitesi’nin Pozantı Cezaevi ile ilgili rapor hazırladığını vurgularken “Oda sisteminin eleştirildiği raporda, altıdan fazla çocuğun bir arada kaldığı cezaevlerinde cinsel istismar ve tecavüzün kaçınılmaz olduğu sonucu ortaya konuluyor ancak bakanlık dikkate almadı” dedi. CHP’li Veli Ağbaba da, Osmaniye Cezaevi ile ilgili de şikâyetler geldiğini, bunları incelemek için Adalet Bakanlığı’na başvurduklarını ancak kendilerine izin verilmediğini söyledi. Aygün, dün parlamentoda milletvekilleri Özgür Özel, Veli Ağbaba ve Nurettin Demir ile birlikte düzenlediği basın toplantısında Gaziantep Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nün, 2009’da Adalet Bakanlığı izniyle Pozantı’da çocuk tutuklularla görüştüğünü ve bir rapor hazırladığını anımsattı. Ağbaba hükümetin Pozantı konusunda suçlu psikolojisi ile hareket ettiğini, cezaevindeki olayların yalnızca buzdağının görünen kısmı olduğunu söyledi. Özel, “Pozantı’ya gitmek üzere izin aldığımızda Adalet Bakanlığı’ndan partimize doğru pek çok kanaldan bu ziyaretin birkaç gün ertelenmesi istenmişti. Geçmiş dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü şimdiki Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcımız biz Pozantı yolundayken bizi arayıp bu ziyareti hiç olmazsa 3 gün ertelememizi istedi. Üstü kapalı bir tehditte bulunmuşlardı” açıklamasını yaptı. Ağbaba, “Adalet Bakanlığı ve hükümet, Pozantı’da yaşananları unutturmak ve yok saymak için çaba harcamaktadır. Cezaevi boşaltılarak kanıtlar yok edilecek. Adalet Bakanlığı soruşturmadan elini çekmelidir” dedi. Osmaniye Cezaevi ile ilgili bazı şikâyetleri gözlemlemek ve değerlendirmek üzere CHP grubu olarak Adalet Bakanlığı’ndan izin istediklerine dikkat çeken Ağbaba, “Fakat izin talebimiz reddedildi. Acaba bunun ortaya çıkardığımız Pozantı Cezaevi ile bir ilgisi var mı? Adalet Bakanlığı yeni skandallar çıkmasından mı korkarak izin vermekten kaçıyor?” dedi. Osmaniye ceazeviyle ilgili ne tür iddialar olduğunun sorulması üzerine de Demir, “İşkence olayı var tabii ki orada” dedi. İnsan hayalle kavga etmez CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın CHP için sarf ettiği ‘Cumhuriyet Hayal Partisi’ sözlerine İstanbul’dan yanıt verdi İstanbul Haber Servisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in eğitim sistemini düzenleyen tasarıyla ilgili partisine yönelik eleştirilerine cevap verdi. Eğitim konusunun anayasadan bile daha önemli olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Uzlaşmadan bahsetmek ideolojikse evet uzlaşmadan bahsediyoruz. Bizim ‘bir şeyi dayatmak’ gibi bir düşüncemiz yok. AKP, kendi düşüncelerini, kendi yanlışlarını CHP’nin üzerinden meşrulaştırmaya çalışıyor” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Cumhuriyet Hayal Partisi” benzetmesine Kılıçdaroğlu, “Siz hayallerle kavga eden bir insan gördünüz mü? Demek ki Cumhuriyet Halk Partisi gerçek” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” kapsamında İkitelli’deki Murat İş Hanı’nda bulunan bir tekstil atölyesini ziyaret ederek çalışan kadın işçilere karanfil verdi. Kılıçdaroğlu, daha sonra da çalışanlarla öğle yemeği yedi. Yemek öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Hayal Partisi” benzetmesine ilişkin, “Söylediği sözün ne anlama geldiğini bile bilmiyor” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu’na Başbakan’ın “tutuklu gazetecilerden yalnızca 6’sının Sarı Basın Kartı sahibi olduğunu ve diğerlerinin gazeteci olmadığı” yönündeki açıklaması da soruldu. Kılıçdaroğlu, “Sarı Basın Kartı sahibi olmak değil, basında çalışmak gazeteci olmak için yeterli. İçeride tek bir gazeteci bile olmamalı. Siz o gazetecileri ‘terörist’ diye suçluyorsunuz. Siz yargıç mısınız? Bu ifadeler bir başbakana yakışmaz” diye konuştu. Eğitim sistemini düzenleyen tasarısıyla ilgili soruya ise Kılıçdaroğlu, eğitim sistemi konusundaki kararı siyasilerin değil, akademisyen, uzman ve pedagogların vermesi gerektiğini belirtti. Bakan Dinçer’in “CHP olaya ideolojik bakıyor” açıklamasına da değinen Kılıçdaroğlu, “Nereden ideolojik baktığımızı öğrendin sen? İnsanda biraz ahlak olur. Biz uzlaşmaktan bahsediyoruz. Sayın Bakan bu teklifi hangi gerekçe ile savunduğunu bize anlatsın” dedi. V A K F I N K A PA T I L M A S I İ S T E M İ M A H K E M E C E R E D D E D İ L D İ ‘Bildiğim Kadir İnanır’ Kılıçdaroğlu daha sonra ameliyat olan sinema sanatçısı Kadir İnanır’ı ziyaret etti. İnanır’ın yattığı Okmeydanı’ndaki hastaneye gelen Kılıçdaroğlu içeride 10 dakika kaldı. Çıkışta açıklama yapan Kılıçdaroğlu İnanır’ı son derece iyi bulduğunu söyleyerek, “Bildiğim, tanıdığım yakışıklı Kadir İnanır’la karşılaştım” dedi. 68’liler vakfı kazandı İstanbul Haber Servisi Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 68’liler Birliği Vakfı’na açtığı ve 3 yıldır süren kapatma davası sonuçlandı. Mahkeme kapatma davasını reddetti. 68’liler Birliği Vakfı’na, kuruluş yönetmeliğine uygun olmadığı, mal varlıkları bulunmadığı gerekçesiyle açılan kapatma davasına bakan mahkeme daha önce de ret kararı vermişti. Karşı tarafın bilirkişi talebiyle dava yeniden incelemeye alınmıştı. “En kıymetli mal varlığımız düşüncelerimizdir” diyen vakıf başkanı Sözmez Targan, “68 gençlik devinmesinin haklılığı tescil edildi” ifadesini kullandı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle