19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MART 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 tarikatlara dokunulmamış, onlarla Atatürkçülük adına işbirliği yapılmıştır. ABD’nin 80 öncesi “yeşil kuşak” projesi İran Devrimi’yle tarihin çöplüğüne atılırken, 28 Şubat postmodern darbesiyle “ılımlı İslam”ın yolu açılmıştır. Bugün Ergenekon, Balyoz, İnternet Andıcı, Kafes Planı gibi davalardan yargılanan askerlerin, bu gerçeği görmeleri ve şöyle düşünmeleri gerekir: “Biz demokrasiyi nasıl algıladık, kantarın topuzunu nerede kaçırdık ve yanlış yaptık?” Zaman çabuk geçiyor... Yıldızların ve düşünceye dalmış gecelerin içinde temel hak ve özgürlüklerin ne anlama geldiğinin bilinmesi gerekir. Sivas katliamında askerin o vahşete neden seyirci kaldığı da... Bir hücrenin içinde insan bunları düşünmeli... Zamanın alaca yüzünde kendi kendiyle hesaplaşabilmeli. ??? Tutuklu askerlerin içinde “darbelere, faşist cuntalara” karşı çıkan, demokrasiyi ve özgürlükleri özümseyen subayların da olduğunu elbet biliyorum. Bu yüzden de kurunun yanında yaşın da yandığını, bu davaların içinden çıkılmaz bir hal aldığını görüyorum... AKP iktidarı, postmodern 28 Şubat’ı yapanlara bu yüzden dokunamıyor. Çünkü o darbe süreci ABD ve AB desteğinde oldu ve AKP’yi iktidara taşıdı. 16 Mart 1978’de Beyazıt’ta devrimci öğrencilerin öldürülmesi, 12 Eylül sürecine giden yoldu... Ve daha sonraki olaylar... ??? 90’lı yıllar, faili meçhuller, devlet içindeki örgütlü silahlı güçler, çetemafyasiyasetçi... Silivri’de süren hangi davada bunlar gündeme geldi, söyler misiniz? Hem 34 yıl önce hem 20 yıl önce yaşananlara şöyle bir bakıp bugünü değerlendirelim. Elbet darbecilerden, darbeseverlerden hesap soralım ama masum insanları uyduruk dijital belgelerle zindanlarda çürütmeyelim, öldürmeyelim... Poşusu suç delili sayılarak cezaevine konulan Cihan Kırmızıgül tahliye edildi 25 ay sonra özgür ? Üniversite öğrencisi Kırmızıgül’e destek için Prof. İnceoğlu da adliyeye geldi. İnceoğlu “Öğrenciler günlük yaşamda giydikleri kıyafetler nedeniyle tutuklanmasın” dedi. HİLAL KÖSE Zindanlar... Türkiye, evrensel hukuk ve evrensel insan hakları denilince ne anlıyor? Aslında yazıma şu soruyu sorarak başlayabilirdim: “Bir ülkede demokrasi ve özgürlük düzeyini belirleyen olgu bireye verilen değer değil midir?” Türkiye’de tüm insanlar, siyasi partiler, anayasanın ve yasaların koruması altındadır. Bugün ortaya çıkan görüntüye baktığımızda, bunun tam tersi duruyor karşımızda. Temel hak ve özgürlüklerden yoksun bir halk, zindanlarda çocuk tutuklulara ve hükümlülere yapılan cinsel tacizler, işkence... Demokratik ülkelerde insanlar ister özgür ister tutuklu ve hükümlü olsun, temel haklardan yararlanır. ??? Cezaevlerinden gelen mektupları okuyorum. Hepsinin ortak sorunu temel haklar konusunda. Hükümlü ve tutukluların çoğu hasta. Aralarında akciğer kanseri olanlar da karaciğer kanseri olanlar da var... Bunların tedavisi yapılıyor mu? Yapılıyor... Aspirin’le! Aslında Sivas ve Gazi davalarının zamanaşımına uğraması, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmaması Türkiye’nin nerede durduğunun en somut örneği... ??? Bugünlerde 12 Eylül’ün darbecileri Kenan Evren’le Tahsin Şahinkaya’nın yargılanıp yargılanmayacağını tartışıyoruz. Bu iki muhterem hem darbe yapmışlar hem de insanlık suçu işlemişlerdir. Diyarbakır, Aydın zindanlarına canlı olarak giren 20 yaşındaki gençlerin tabutları çıkmıştır. ??? Neler olmuştur 12 Eylül faşist askeri cunta döneminde? Cumhuriyet devrimlerinin tüm kazanımları ortadan kaldırılmış, Mustafa Kemal’in kurduğu Türk Dil ve Türk Tarih kurumları kapatılırken, Galatasaray Üniversitesi (GÜ) Endüstri Mühendisliği Bölümü öğrencisi Cihan Kırmızıgül, (22) Kâğıthane’de bir markete düzenlenen molotoflu saldırıya katıldığı iddiasıyla 2 yıldır tutuklu yargılandığı davada dün tahliye edildi. Kırmızıgül’e destek olmak için adliyeye gelen Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, “Ne Cihan ne de diğer öğrenciler günlük yaşamda giydikleri kıyafetler nedeniyle tutuklanmasın diye geldik” dedi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen 8. oturuma tutuklu yargılanan ve PKK üyesi olduğu ileri sürülen Kırmızıgül ile avukatları Fikret İlkiz ve Hasan Fehmi Demir katıldı. Davaya ilk kez katılan savcı İsmail Işık, savcı Hikmet Usta’nın Kırmızıgül için 45 yıla kadar hapis cezası istediği mütalaasını tekrarladı. Kırmızıgül’ün gizli tanık ve polislerin yakalama tutanağı nedeniyle yargılandığına dikkat çeken avukat Demir, gizli tanığın yargılama sırasında Kırmızıgül’ün göstericilerin arasında olmadığını söylediğine dikkat çekti. Olay yakalama tutanağında imzası olan polislerin tanık olarak verdikleri ifadelerde de çelişki olduğunu belirterek polis tutanağının tek başına kanıt olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını ve mahkumiyet kararı verilmesinin imkânsız olduğunu söyledi. Eski savcının beraat istediğini, yerine gelen savcının ise ceza istediğini anımsatan Demir, savcılığın dahi şüphesini yenemediğini belirtti. Avukat İlkiz de “Mahkemenin tahliye kararı vermemesi için hiçbir neden bulunmadığı görüşündeyiz” dedi. Mahkeme heyeti, tutuklu kaldığı süreyi göz önünde bulundurarak Kırmızıgül’ün tahliyesine karar verdi. Heyet ayrıca “heyet değişikliği” sebebiyle karar verilmek üzere dosyanın incelemeye alınmasına hükmetti. Dava, 11 Mayıs’a ertelendi. Galatasaray Üniversitesi (GÜ) Endüstri Mühendisliği Bölümü öğrencisi Cihan Kırmızıgül, 2 yıldır tutuklu yargılandığı davada dün tahliye edildi. Tahliye kararının ardından Kırmızıgül’ün yakınları sevinç gözyaşlarına boğulurken akadaşları da kararı alkışlarla karşıladı. (Fo toğraf: CANAN COŞKUN) ‘Beraat istiyoruz’ Davayı CHP milletvekilleri Melda Onur ve Hüseyin Aygün ile GÜ öğretim üyeleri ve Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlar da izledi. Tahliye kararının ardından Kırmızıgül’ün yakınları sevinç gözyaşlarına boğuldu. Arkadaşları da kararı alkışlarla karşıladı. Kırmızıgül’ün kardeşi Ferhat Kırmızıgül, “Allah içerdekilere de bu mutluluğu yaşatsın” dedi. GÜ Hukuk Fakültesi araştırma görevlisi Mehmet Karlı da “Tahliye ilk adımdır. Biz Cihan’ın beraat etmesini bekliyoruz çünkü Cihan suçsuz” diye konuştu. AKP HÜKÜMETİNİN AİHM KARNESİ FEYİZOĞLU DOSYASINA TAKİPSİZLİK 10 yılda 38 bin şikâyet yapıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 2002’den bu yana AİHM’ye Türkiye aleyhine 38 bin başvuru yapıldığını, bunların 500’ünün uzun tutukluluk savlarını içerdiğini bildirdi. Davutoğlu, CHP Milletvekili Mehmet Şeker’in konuya ilişkin soru önergesini yanıtlarken şu bilgileri verdi: AİHM’in yayımladığı istatistiklerde, tutukluluğun uzun sürmesi ve tutukluluk süreci tek başına esas alınmamakta, AİHS’nin “özgürlük ve güvenlik hakkı”na ilişkin 5. maddesi kapsamında değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, ülkemiz aleyhine ihlal kararı sayısı 2003’te 9, 2004’te 28, 2005’te 49, 2006’da 69, 2007’de 95 ve 2008’de 64’tür. AİHM’nin 2009’da verdiği 341 ihlal kararından 88’inde, 2010’daki 228 ihlal kararından 80’inde özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğine karar verdiği görülmektedir. İnsanlık suçuna yine zamanaşımı LEVENT GENCELLİ BURSA 12 Eylül darbesinin ardından Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün 5. katından atılarak öldürüldüğü belirtilen avukat Ahmet Hilmi Feyzioğlu için Çağdaş Hukukçular Derneği’nin (ÇHD) yaptığı suç duyurusuna zamanaşımı nedeniyle takipsizlik kararı verildi. ÇHD Bursa Şubesi Başkanı Aslı Evke Yetkin, “kasten öldürüldüğü iddiası kabul edilse dahi bu fiilin insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında kabul edilemeyeceği yönünde karar verildi” dedi. Feyzioğlu’nun kardeşi Ayşe Feyzioğlu, kardeşinin bedeninde işkence izleri olduğunu belirterek “Artık adalete de inanmıyorum” dedi. Kararın gerekçesinde “Feyzioğlu’nun öldürüldüğüne dair somut delil olmadığı” da kaydedildi. Yetkin, karara itiraz edeceklerini söyledi. 5 ÖRGÜT TİHK tasarısına tepki ANKARA (ANKA) Türkiye’de faaliyet gösteren beş insan hakları örgütü, Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHK) Yasa Tasarısı’na karşı çıktı. Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Bakanlar Kurulu tarafından 5 Mart’ta TBMM Başkanlığı’na, 15 Mart’ta da ilgili TBMM komisyonlarına sevk edilen, TİHK Yasa Tasarısı’na ilişkin ortak bir açıklama yaptı. Yapılan ortak açıklamada, tasarının “uluslararası kriterlere aykırı olarak katılımcılık, kapsayıcılık ve şeffaflık ilkeleri dikkate alınmaksızın hazırlandığı” belirtildi. Tasarıda, “bireyyurttaş merkezli değil, devlet merkezli bir yaklaşımın egemen” olduğu vurgulandı. İnsan hakları örgütlerinin ortak açıklamasında, tasarının bu şekilde yasalaşmasıyla oluşturulacak Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun da şu anda var olan sorunlu ve işlevsiz resmi insan hakları kurul ve kurumlarından hiçbir farkı olmayacağı belirtildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle