25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 MART 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a ‘Türkiye büyük devlet fakat sen taşeronsun’ dedi 5 Balbay Silivri’de dördüncü yılına girerken aynen şöyle diyor AP milletvekillerine yazdığı mektubunda: “Bu davalar aracılığıyla toplum susturulmak istenmekte ve iktidar muhaliflerine gözdağı ‘Küçük başbakansın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan ’a “Türkiye büyük devlet, sen küçük bir başbakansın. Birilerine tampon ya da taşeron olmaktan vazgeç” diye çattı. Erdoğan’ın Sivas davasında zamanaşımı kararından sonra “Hayırlı olsun” dediğine dikkat çeken CHP lideri, “Sen nasıl bir başbakansın, nasıl bir insansın? İnsan biraz Allah’tan korkar” dedi. Kılıçdaroğlu, grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi: Afganistan’daki şehitler: Eğer neden şehit oldular sorusunu yadırgıyorlarsa ben onla ERDOĞAN’A YANIT: KADDAFİ ARKADAŞINDI, SATTIN ‘Türkiye butik devlet değildir’ diyen Erdoğan’ın CIA başkanıyla makamında görüşme yaptğına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, AKP liderine ‘Birilerine taşeron olmaktan vazgeç’ çağrısı yaptı. Erdoğan’ın Sosyalist Enternasyonal’e ilişkin sözlerini de yanıtlayan Kılıçdaroğlu, ‘’Allah’a çok şükür benim Berlusconi gibi bir arkadaşım yok. İtalya’da sokağa çıkamıyor. Sen de gün gelecek sokağa çıkamayacaksın. Kaddafi de senin arkadaşındı, sattın, linç edilirken sesin bile çıkmadı‘’ dedi. rı yadırgıyor, kınıyorum. Şehidin sadece canı değil saçının teli bile önemli. Başbakan kalkmış, “Şu kanun teklifini parlamentoya getireceğiz” diyor. Biz 5 tane kanun teklifi hazırlamışız. Bizden kopya alıyorlar. CIA başkanı ile görüşme: Başbakan’ın çok özel bir misafiri vardı. CIA başkanı. Hem, Türkiye butik devlet değildir, diyeceksin hem de muhatabın olmayan birini makamında kabul edip görüşeceksin. Askerimizin başına çuval geçiren Amerikan askerlerinin komutanı bu kişi. Ne konuşuyorsun sen Sayın Başbakan, başını uzatıyorsun çuval geçiriyorlar. Şimdi kalkıp efeleniyorsun, yemezler. Afganistan’da 12 şehit var, Türkiye büyük bir devlet, diyor. Türkiye büyük devlet, sen küçük bir başbakansın. Tampon, taşeron olma: 1 Mart tezkeresi geçseydi 12 değil, belki 12 bin şehidimiz gelecekti. Başka topraklarda işimiz yok, birilerinin taşeronluğunu yaparak oralara gidemeyiz. CIA başkanını devlet protokolünde olmayan biçimde kabul ediyor. Neymiş Suri DEVLET BAHÇELİ: Afganistan defteri kapatılmalı ? MHP Genel Başkanı Bahçeli Afganistan’da 12 askerin yaşamını yitirdiği olayın kaza değil, saldırı olabileceğine dikkat çekti. Erdoğan’ın partisine yönelik eleştirilerini de yanıtlayan Bahçeli, AKP liderine ‘çakma Red Kit’ dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Afganistan’da 12 askerin şehit olmasına neden olan helikopter kazasının saldırı sonucu olduğu yönünde şüphelerin bulunduğunu belirterek “Türkiye artık Afganistan defterini kapamalı” diye konuştu. Bahçeli, partisinin grup toplantısında Afganistan’da 12 askerin şehit olmasına neden olan kazanın sebeplerinin çok yönlü soruşturulması gerektiğini kaydetti. ABD’li askerlerin Kuran yakmasına karşı Taliban’ın misillemeyle cevap vereceğine dair tehdidinin helikopter kazasıyla ilgili şüpheleri arttırdığını dile getiren Bahçeli, “Türkiye artık Afganistan defterini kapatmak için harekete geçmeli, buradaki sayıları 1850’ye yaklaşan askeri varlığımızı geri çekmek amacıyla AKP hükümeti gerekli girişimleri ve hazırlıkları bir an önce başlatmalıdır” diye konuştu. Nevruz’un bölücüler tarafından kasıtlı bir şekilde ihanet gösterilerine alet edildiğini ifade eden Bahçeli, hafta sonunda Diyarbakır ve İstanbul’da meydana gelen olaylarda gözü dönmüş bölücülerin sokak ve caddeleri savaş alanına çevirdiğini ifade etti. Ortalıkta maskeyle dolaşarak zehir saçan güruha insan denilmesinin insanlığa hakaret ve vefasızlık olacağını belirten Bahçeli, Nevruz bahane ederek yapılan gösterilerin 18 Mart Şehitleri Anma Günü’ne denk getirilmesinin iblisçe bir taktik olduğunu kaydetti. Kemal Kılıçdaroğlu, CHP grup toplantısında konuştu. (Fotoğraf:NECATİ SAVAŞ) 7 yıla iptal istemi CHP, Gül’ün görev süresini uzatan Cumhurbaşkanı Seçimi Yasası’nın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresini 7 yıl ile sınırlayan ve ikinci kez aday olmasını engelleyen Cumhurbaşkanı Seçimi Yasası’nın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. CHP grup başkanvekilleri Emine Ülker Tarhan ve Akif Hamzaçebi, dün iptal başvurusunu Anayasa Mahkemesi’ne iletti. Gazetecilere açıklama yapan Tarhan, Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin yasayla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını belirterek kanunun seçimin geri bırakılmasına ilişkin 5, adayların görevden ayrılmasına ilişkin 11, propaganda ve seçimin yargı denetiminde yapılmasına ilişkin 13, adaylara yardıma ilişkin 14. maddeleri ile 21. maddesindeki “Meclis Başkanı tarafından tutanak verilmesi” ibaresi ve cumhurbaşkanının görev süresinin 7 yıl olacağına ilişkin geçici 1. maddesinin iptalini istediklerini bildirdi. CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda, Gül’ün görev süresini düzenleyen Cumhurbaşkanı Seçim Yasası’nın geçici maddesinin iptal ve yürürlüğünün durdurulması istemi şu gerekçelere dayandırıldı: “İptali istenen hükümler, anayasaya açıkça aykırıdır. Bu hükümlerin uygulanması halinde cumhurbaşkanı seçiminin anayasada öngörülen ilkeleri, anayasanın değiştirilmesi, seçimlere ve halkoylamasına katılma konusunda anayasanın öngördüğü bütün kurallar ihlal edilmiş olacağı ve bu ilkeler yönünden telafisi imkânsız zararların doğacağı çok açık ve kesindir.” ye’de tampon bölge kuracaklarmış. Bunun adı şavaş ve işgaldir. Senin ne işin var Suriye’de? Oturup CIA başkanıyla basın toplantısı yapsalardı, Uludere’de öldürülen 34 yurttaşımızın katili kim öğrenirdik. Sosyalist Enternasyonal toplantısı: Beyefendideki paniğe bak. Şu arkadaşımmış falan... Allah’a çok şükür benim Berlusconi gibi bir arkadaşım yok. İtalya’da sokağa çıkamıyor. Sen de gün gelecek sokağa çıkamayacaksın, eğer tutumun böyle devam ederse. Kaddafi de senin arkadaşındı, sattın, linç edilirken sesin bile çıkmadı. Sivas tepkisi: Zamanaşımına uğradı. Başbakan, hayırlı olsun, dedi. Sayın Erdoğan, sen nasıl bir başbakansın, nasıl bir insansın? Yüreğinde zerre kadar insan sevgisi yok mu, insan biraz Allah’tan korkar. Karşıdaki insanı neden tahrik ediyorsun, nedir bu ayrımcılık? Suat Kılıç’a tepki: Bunlar Emine Akçay’ın halinden de anlamazlar. Kendini astı, 7 aylık çocuğunu saç kurutma makinesiyle ısıtmaya çalışan bir kadın. Aile sigortası olsaydı Emine Akçay kendini asmazdı, hesabına her ay 600 lira yatacaktı. Bir Emine Akçay’a bakın, bir de Deniz Feneri dosyasına. Bir de dönün Suat Kılıç’a bakın. Genelde yoksulların, orta hallilerin yaşadığı yerlerde ucuza bina kapatıp köşeyi dönenlere bakın. Bu milletten utanmıyorsan, Emine Akçay’dan utan. O açlıktan, yoksulluktan intihar ederken sen dünyalığını yapıyorsun. Yetmez mi sana bu kadar para, öbür dünyaya mı götürüyorsun? 4+4+4 kriminolojik: Koltuk vicdandan daha önemli onlar için. Bir makam arabam, sekreterim olacak, Erdoğan sırtımı sıvazlayacak, bütün entelektüel birikimi ayaklar altına alacağım, yakışmıyor Sayın Avcı... Sayın Meclis Başkanı, topu üstünden Nabi Avcı’ya atıyor. Sayın Avcı’nın teklifi iade edebileceği çok güzel bir kanun var. 3067 sayılı kalkınma planları kanunun 3. maddesi “TBMM komisyonları kendilerine havale edilen kanun tasarısı ve teklifleri ile bu tasarı ve teklifler üzerinde verilen değişiklik önergelerini, Kalkınma Planı’na uygunluk bakımından da inceler” diyor. Bu teklif kalkınma planlarında yok, stratejik planda yok. Avcı’nın yapacağı tek şey iade etmek. Bu bir torba kanun, İçine kamu ihale kurumu ile ilgili bir düzenleme de yapıyorlar. Çocukları düşündüğü yok, yolsuzluklar nasıl yapılır, ona nasıl kılıf hazırlarım bütün düşüncesi bu. Konu idelojikmiş, pedagojikmiş... Yok efendim konu kriminolojik. Balbay’dan Mektup... Harflerin sesinde yüzyılların gururu ve yıkımı yatar... Ölü bir bedenden kalan ise ruhun külleridir. Bizler hüznü, sevdayı, acıyı uysal öğütlerle büyütmeyi seviyoruz. Gerçekler nedense işimize gelmiyor; anlamıyor ya da anlamak istemiyoruz. Mustafa Balbay İzmir’de yüzde 50 oyla milletvekili seçildi ama “azılı bir terörist(!)” olduğu için öteki milletvekilleriyle birlikte salıverilmiyor. Suçu nedir Balbay’ın? Evinde uzun namlulu silahlar mı, mermiler mi, bombalar mı bulunmuştur, yoksa darbe planları mı? Her gazeteci gibi günlük tutmuştur Balbay... ??? Üç yıldır Silivri’de ve hücrede tek başına Mustafa Balbay... Toplum suskun ve tepkisiz. Laik demokratik bir hukuk devletinde, darbecilerden, faili meçhul cinayetleri işleyenlerden, bunların arkasındaki derin güçlerden değil, Balbay, Tuncay, Soner, Müyesser gibi gazetecilerden hesap soruluyor. Ergenekon çuvalına ne varsa doldurulup insanlar yaftalanıyor: “Darbeci, Ergenekoncu!” Çetelerin, darbeseverlerin arasına bilim insanları ekleniyor, tutukluluk hükümlülüğe dönüşüyor. ??? Hani Ergenekon derin devleti ortaya çıkaracaktı? Bu ülkede Hrant Dink cinayetini bildikleri halde gizleyenler, koruma önlemi almayanlar dışarıda Balbay ve gazeteciler içeride. 100 gazetecinin içeride olması acaba Balbay’ın mektup yazdığı Avrupa Parlamentosu milletvekillerini ilgilendiriyor mu? Ragıp Zarakolu ve Prof. Dr. Büşra Ersanlı da KCK’den tutuklu. Bu bir yıldırma ve sindirme yöntemidir. Türkiye’de medyanın ve özellikle televizyonların durumu ortada. Bugüne değin muhalif değil yansız yayın yapan kaç televizyoncu kapının önüne konuldu? Kaç gazeteci, köşe yazarı işinden oldu? Tutukluluğun cezaya dönüştürüldüğü bir yargı sürecini yaşıyoruz. verilmektedir.” ??? Baştan önemsemiştim Ergenekon davasını... İzmitSapancaGebze üçgenindeki faili meçhul cinayetlerin aydınlanacağını, emekli generale bunların sorulacağını, derin devletin ortaya çıkarılacağını düşünmüştüm. Yanılmışım! Birinci Ergenekon davasında bu konularda tek soru yöneltilmedi o emekli paşaya... Mustafa Balbay, hücresinden Avrupa Parlamentosu milletvekillerine seslenirken Türkiye’de evrensel hukukun işlemediğinin bir kez daha altını çiziyor. Dile kolay, 37 aydır tutuklu Balbay... ??? Tuncay Özkan Balbay’dan önce tutuklandı. Düşünceyi ifade özgürlüğüne kelepçe vurulan bir ülkede, Ahmet Şık, Silivri’den çıkarken “sivri dilini” tutamadı ve konuştu. Ahmet konuşunca kıyamet koptu... Şık “Bu komployu kuranlar içeri girecek” deyince yargıç ve savcıları hedef gösterdiği savıyla soruşturma açılmış. Benim güzel ülkem böyle işte! Hrant Dink, Malatya Zirve Yayınevi, Rahip Santoro, Uğur Mumcu, Musa Anter cinayetinin üstünü örtenler dışarıda, Balbay 37 aydır içeride. Balbay Avrupa’ya sesini duyuramıyor... Çünkü Türkiye’de yurtsever olmak; emperyalizme karşı çıkmak; küresel güçlerin oyunlarını açığa çıkarmak başlı başına bir suç! Onun için susun, yazmayın, konuşmayın! ??? Konuşmak, özgürce yazmak, program yapmak yasak! Akıllı olun akıllı! 15 yaşında işkenceden geçen çocuklarımız, aydınlarımız ve yaşam... Toprağın ve yıldızların kokusuna hasret bir toplum... Şükran Kurdakul’un dizelerini gel de yazma: “Bir kitap, her yaprağında anıların kanı/Bir şarkı alanlara sığmayan/Bir heves denize çıkar gibi/Bir sevda dar gelir damarlarına...” Bu kin, öç alma, nefret nereye kadar? Nereye kadar kelimelerin sessiz oyunu? DÖNEMİN SİVAS MİLLETVEKİLİ ZİYA HALİS: Hükümet katilleri masum göstermeye çalışıyor ve valilik ise yaklaşımıyla katliamcıların sırtını sıvazladı. Belediyenin SİVAS Sivas’ta 35 kişinin ya de payı var bunda. Bir kere hiçbir kıldığı Madımak katliamı sırasında inşaat yokken etrafta, otelin karşı SHP Sivas milletvekili olan Ziya tarafındaki kaldırım taşlarla doHalis, katliamın örgütlü olduğunu luydu” diye konuştu. belirterek “Emniyet ve valilik, Katliamın ardından Ankara’ya dönyaklaşımıyla katliamcıların sırtı düğünde, ANAP ve DYP’li vekillernı sıvazladı” dedi. le ortak bir kınama yayımlamak isteEski Çalışma ve Sosyal Güvenlik diğine ancak onların buna yanaşmaBakanı ve Sivas Milletvekili Ziya dığına dikkat çeken Halis, “Erdal Halis, katliam günü kendilerini ilk İnönü yanıltıldı, aldatıldı. Bunolarak sanatçı Arif Sağ’ın arada SHP’nin de sorumluludığını belirterek “İçişleri ğu var. Ancak Sivas, ÇoSivas Bakanı Mehmet Gazirum, Maraş ve Gakatliamında oğlu’nu aradım. Tazi’de yaşanan katlisiyasilerin ve kip ettiklerini, merak amlarda görünen devlet görevlilerin etmememiz gerektifigüranların yanı büyük ihmalleri ğini söyledi. Ben de sıra derin güçlerin olduğunu belirten beklenmemesi geolduğu anlaşılıyor. Ziya Halis, ‘Ancak rektiğini, güç kullaİster ‘Gladiyo’ denarak dağıtılması görünen figüranların yin ister ‘Ergenegerektiğini söyledim. kon’; derin güçlerin yanı sıra derin Bunun üzerine ‘taişi olduğunu biliyogüçlerin de mam’ dedi. Başbakan ruz artık” dedi. parmağı var’ Tansu Çiller’i aradım, o “Şu anda özeleştiridedi. da geçiştirdi. Ancak mi yapıyorum. Vicdanen Cumhurbaşkanı Süleyman hayıflandığım nokta o döDemirel, ‘Vatandaşla güvenlik nem istifa etmeyişimdir” diyen güçleri karşı karşıya gelmesin’ di Halis, insanlık suçlarının uluslararayordu. Bu açıklama, Başbakan’a, sı sözleşmelerle tanımlandığını ancak İçişleri Bakanı’na, Emniyet ve yargının bunu dikkate almadığını valiliğe de iletildi muhtemelen ki, söyledi. Hükümetin tutumunun ise çok orada müdahale edilmemesinin kötü olduğunu belirten Halis, “Başsebebi de buydu” dedi. bakan’ın sözleri beklendiği gibiydi. Devletin hiçbir kurumunun katlia ‘Hayırlı olsun’ sözlerini bir yana bıma müdahale etmemesini Demirel’in rakın, ‘Sanıkların çocukları babalasözlerine bağlayan Halis, “Oradaki rımız ne yaptı diye soruyor’ diyor. hareket örgütlüydü. Önceden va Böylelikle katilleri masum çıkarziyet alınmış. Mahallelerde kapı maya çalışıyor. Sağ siyasal kesim, altından bildiriler dağıtılmış. Ca bu olayı gericilerden çıkarıp masum milerde vaazlar verilmiş. Emniyet göstermeye çalışıyor” dedi. MEHMET MENEKŞE kısmını açalım’ ‘İmam hatiplerin orta Rıza Türmen: Başvuruların iadesi uzun yargılama sorununu çözmeyecek Bahçeli, AKP’nin 4+4+4 şeklindeki kesintili eğitime ilişkin yasa önerisinin milyonlarca öğrenci ve ailesinin neden olduğu kavga ve gerginlik halinden dolayı bezgin ve kaygı içinde olduğunu kaydetti. AKP zihniyetinin açıkça kendi 28 Şubatı’nı oluşturduğunu dile getiren Behçeli, “İmam hatipler dün hedefti, bugün de istismarın merkezindedir” dedi. Bahçeli, Erdoğan’a “Samimiysen, içtensen, yüreğin varsa gel her şeyi bir kenara bırakalım ve imam hatip liselerinin orta kısmını birlikte ve güç birliği yaparak açalım” diye seslendi. ‘AİHM yükten kurtulacak’ İLHAN TAŞCI ‘Çakma Red Kit’ Erdoğan’ın MHP’yi CHP’nin vagonu olmakla eleştirdiğini anımsatan Bahçeli, Erdoğan’a “Kendi partisinin; okyanus ötesinin filikası, haçlıların muhbiri, küresel operasyonların furgonu ve vahşi Batı’nın sureti haktan görünen çakma Red Kit’i olduğunu ne zaman fark edecektir” diye yüklendi. Uzun süren yargılamalara ilişkin şikâyetlerin AİHM’den önce ulusal yargı sistemi içinde çözümüne ilişkin yapılanmanın sorunu çözmeyeceğini belirten Rıza Türmen, önemli olanın yargılama süresini kısaltacak önlemlerin alınması olduğunu belirtti. ANKARA Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, uzun süren yargılamalarla ilgili yaklaşık 3 bin başvuruyu Türkiye’ye iadeye hazırlanırken mahkemenin eski yargıcı CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, bu yöntemin yalnızca AİHM’yi dava “yükünden” kurtaracağına işaret etti. AİHM, uzun süren yargılamalara ilişkin şikâyetlerle sınırlı olmak üzere geçtiğimiz yıllarda görüştüğü bir davanın ardından taraf ülkelere kendi ulusal yargı sistemleri içerisinde ara bir yapılandırmaya gitmeleri önerisinde bulunmuştu. Pilot uygulamanın kabul görmesinin ardından Türkiye AİHM’nin ölçütleri ve beklentileri doğrultusunda “yargısal” nitelik taşıyan, AİHM öncesi denetimi yapacak olan organ oluşturulması benimsendi. Bu yapının kurulmasının ardından da AİHM, Türkiye’den yapılan uzun süren yargılama şikâyetiyle ilgili dosyaları komisyona devredecek. Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen, AİHM’nin Polonya’dan gelen bir şikâyeti görüşmesinin ardından uzun süren yargılamalara ilişkin şikâyetlerin incelenmesi için ülkelerin ulusal yargı makamı kurulmasını birkaç yıl önce önerdiğine işaret ederek “İtalyan deneyiminden şunu biliyoruz ki, ulusal yargı organı başvurunun ardından tazminata hükmedecek. Tazminat ödendikten sonra dava devam ediyor olabilir ki bir çok durumda da böyle oluyor. Bu kez yeniden AİHM’ye gidilecek” dedi. Sıklıkla uzun tutukluluk ile uzun yargılama süresinin karıştırıldığının altını çizen Türmen, “Burada yapılan yalnızca uzun süren yargılamayla ilgili. Tutuklulukla bu yapılanın hiçbir ilgisi yoktur” dedi. Bu yolla AİHM’nin “3 bin davadan kurtulmuş olacağını” vurgulayan Rıza Türmen, “Türkiye bakımından olaya bakıldığında ise yargılama süresi kısaltılmadığı sürece bu komisyon da çözüm getirmeyecektir. Çünkü tazminatı aldıktan sonra da kişiler AİHM’ye gidebilecek, bu yol kapanmamış olacak. Asıl önemli olan yargılama süresini kısaltacak önlemlerin alınmasıdır” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle