23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 MART 2012 PAZARTESİ 6 HABERLER Madımak’ta yaşamını yitiren şair Uğur Kaynar’ın kızları katliam için ilk kez konuştu Yangın babamızı, acısı annemizi aldı Madımak’ta son şiirini yazdı Katliam sonrası Uğur Kaynar’ın eşyaları eşi Serap Kaynar’a teslim edilmiş. Uğur Kaynar’ın yangında zarar görmemiş çantasından bir peçeteye yazılı son şiiri çıkmış. Sivas Zara doğumlu şairin Madımak Oteli koridorunda yazdığı son şiiri şöyle: “Öldüğümde / doğduğum yere gidiyorum / Yıllarca süren bir hasret ve bilinmezliği / İşte böyle yeniyorum” CANER ÖZTÜRK Katliamda yaşamını yitiren üç şair Metin Altıok, Uğur Kaynar ve Behçet Aysan, Madımak Ot el i merdivenlerinde kaygıyla beklerken. Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te meydana gelen olaylarda 35 kişinin yaşamını yitirdiği katliam ve sonrasında gerçekleşenler toplum vicdanını sarsarken yakınlarını kaybedenlerin ailelerinde de derin yaralar açtı. Çocukların, annelerin, babaların ve eşlerin yitirildiği Madımak yangını pek çok aileyi de parçaladı. Katliamda babaları, şair Uğur Kaynar’ı yitirdiklerinde Ezgican 5, Elif 12 yaşındaymış. Ankara’da, hemen her çocuk gibi eğlenceli, neşeli bir çocukluk yaşıyorlarmış ancak çocuklukları, babalarının ölümüyle birlikte sona ermiş. İki kız kardeş, babalarını yitirmelerinin ardından yaşanan zor günleri kendilerine hissettirmemek için büyük fedakârlıklar sunan anneleri öğretmen Serap Kaynar’ı da 2007 yılında kanser nedeniyle kaybetmiş. Ailemizi parçaladılar Elif Kaynar, hayatının akışını değiştiren o dönemi şöyle anlatıyor: “Babamın Sivas’a gidişini, o son günümüzü unutamam. Hepimizi teker teker öpmüştü. Çocuklarını, 36 yaşındaki gencecik karısını bir daha göremeyeceğini bilmeden öylece gitmişti... Annem ise babam öldükten sonra tüm hayatını bize adadı. Bir anlamda kendinden vazgeçti. Kanser olduğunu öğrendiğimde dünyam tam anlamıyla çöktü. Yaklaşık 2 sene mücadele ettik. Öldüğünde yalnızca 49 yaşındaydı.” Ezgican Kaynar ise 2 Temmuz’dan sonra evlerine hep hüznün hâkim olduğunu anlatıyor. Ezgican Kaynar “Babamın üstüme titrediğini her daim hissetmiştim. Babamın ölümünden sonra ise her şey o kadar kolay olmadı. Annemin tek ebeveyn olmasından doğan hem maddi hem de manevi sorunlarla uğraşmak durumunda kaldık. Ailemizi parçaladılar. Eminim ki babam ölmeseydi annem de şu anda hâlâ yaşıyor olurdu. Bu katiller benim elimden sadece babamı değil, annemi, ailemi de aldılar” diyor. Elif ve Ezgican Kaynar, Sivas davasının zamanaşımı nedeniyle düşecek olmasına tepkili: “Yargının önüne çıkmayarak kaçanlar birer zavallı, katil olarak hatırlanacak. Onları koruyabilirler ama biz adaletin yerine getirilmesi için sonuna kadar savaşacağız.” Eyvah, Bu Milletin Hepsi Okuyor! Evet, aynen böyle, bu yasa AKP / Erdoğan için tamamen şudur: “Eyvah bu milletin tamamı okuyup yazma öğreniyor, milletin okul okuma yaşı giderek artıyor, eskiden 4.4 yıldı milletin okul yaşı, yani ilkokulu bitirmemiş bir kitle vardı, şimdi ise 6.5 yıla çıktı, hele hele kızlar da okuyor, ne yapıp ne edip bu süreci durdurmalıyız..” “Özellikle de kızların da okuması, hem de 8 yıl okuması, daha çok okumak istemesi de neyin nesi! Kadın erkek eşitliği mi olurmuş. Onlar evlerinde çocuk yetiştirecek, yemek yapacak, kocalarına her açıdan hizmet edecek... “Ne kadar az okumamış, tabii en iyisi hiç okumamış kadın, o kadar sürü halinde hareket edecek, bilinçsiz, bilgisiz, kültürsüz, gelenekgöreneklerin esiri olmuş, daha çok kız, kadın ve çocuk demek... “Bu sürüler bize lazım.. Bize sürü gerek sürü! “Onlara iki din çakacaaz, iki korku yedireceez, diniman diyeceeez seçimlerde ve sandıktan meyveleri toplayacaaaz...” ??? Yok daha neler, demeyin. Aynen öyle. Erdoğan’a ve imam hatiplere, düşünce ve uygulamalarına yukarıdaki saptamalarla tercüman olayım! Onlar bunları ifadeden acizler! Neden bu yasayı istiyorlar, bunu biliyorlar ama dile getiremiyorlar! Aynı zamanda, “Yahu Bakanlık ilkokulu bitirme oranını yüzde 97’lere çıkarmakla övünüyor, peki şimdi bu yasa tasarısı da neyin nesi; bu yasa temel eğitimi bölüyor, temel eğitimi alamayan milyonlara bu geri dönüş neden?” diye merak edenlere de yanıt olsun bunlar! Bu, imam hatipli Erdoğan kafası ile imam hatip derneğinin ortak yasasıdır. Kılıçdaroğlu, katıldığım eğitimcilergazeteciler toplantısında önemli bir noktanın altını çizdi: “Bu eğitim yasa tasarısı anayasadan bile önemlidir, milletin geleceğini olumsuz etkileyecektir, çocuklarımızı olumsuz etkileyecektir, ülkenin geleceğini karartacaktır...” CHP’nin, tasarının bazı maddelerinin değiştirilmesi için gösterdiği büyük direnişin temelinde de bu haklılık yatıyor! Aklı başında hiçbir eğitimcinin evet demediği bir tasarı.. İktidarın, milleti koyun sürüsüne dönüştürme tasarısıdır bu.. Malum RTE, ikide bir muhalefete yüklenir ya, bunlar 10 koyun bile güdemezler diye! Şimdi iktidarın milyonlarca koyuna rahatça ve itirazsız çobanlık yapmak için gerekli koşulları yaratma çabasını görüyoruz. ??? Evet çobanlık! Bu yasa ülkede eşitsizliği daha da arttırma yasasıdır.. Hem cinsiyetler arasındaki eşitsizliği hem de zengin yoksul arasındaki eşitsizliği! Bu açıdan bakıldığında, bu yasanın dini imanı da yoktur! Yoksullar, yasanın kıskacında, şu dünyada adam gibi var olabilmek, ayakları üzerinde kalabilmek, yaratıcı olabilmek ve insani koşullarda kendi başına yaşayabilmek için özellikle de çağımızda gerekli temel bilgileri alamayacak ve becerileri kazanamayacaktır! Milyonlarca yoksul piyasaya sürülecek, köle koşullarında çalışmaya zorlanacak, tabii beceri ve yeteneklerden yoksun olacağı için de ebedi yoksulluğa mahkum olacaktır. Çünkü çalışma dünyasının yeni dinamikleri, bilgi toplumu insanına ihtiyaç duymaktadır. Böyle bir toplumun becerileriyle donatılmamış bir kimsenin, çağımızda tutunabilmesi mümkün değildir. Toplumun zengin kesimleri, para babaları, orta sınıf ve üzeri, bir şekilde çocuklarına gerekli eğitimi aldırma olanağına sahip olacak.. Ama, toplumu oluşturan büyük çoğunluk, on milyonlar, bu yasanın cenderesi içinde, üniversitenin hayalini bile göremeyecek. Böylece üniversite kapısı önündeki bekleyişler, yığılmalar da bıçak gibi kesilecek, sorun çözülecektir! Kızlar kapana kısılacak, ilk dört yıl eğitim alanların becerileri, sadece kekeleyerek okumanın ötesine geçemeyecek. Çünkü okuryazarlık, günümüzde alfabe okumak değildir. Dünkü toplantıda bir akademisyenin de altını çizdiği gibi, bilgisayar okuma, grafik okuma, metin okuyup anlama, kendini ifade edebilme, söyleneni anlama.. becerilerini kazanma, bilgi toplumu okuyanı olmaktır. ??? Bakan Dinçer diyor ki 192 ülke arasında dünyada sadece 7 ülkede 4+4 uygulanıyormuş. Bu ülkeleri açıklamadıklarına göre, utanmış olmalı! 4+4 yasa tasarısı bu millete kurulmuş büyük bir tuzaktır, kumpastır. Tasarı ülke ve millet düşmanıdır.. Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi, postmodern bir diktatörlüğün tek başına eseridir! Bence “post”u fazladır.. geçen yüzyılın, yani dünyanın çoktan aştığı bir diktatörlük türünün dayattığı yasadır bu.. Ne hükümet önerisidir, ne bakanlık.. İktidar başının talimatıyla, bazı milletvekili rütbesi verilmiş kişilerin, imam hatip önerisini yasalaştırma girişimidir. Şimdi iktidarın, nereden güç aldığı belli olan zorbalıklarına, Meclis’te de şahit olabiliriz... Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Sivas’ta yaşananları ‘insanlık suçu’ olarak nitelemezse dosya kapanacak İnsanlığı utandırmayın ANKARA (ANKA) 2 Temmuz 1993’te 37 kişinin Madımak Oteli’nde yakılmasına ilişkin süren ve ana davadan dosyası ayrılan 7 firari sanığın yargılandığı davada, zamanaşımı kıskacının “insanlık suçu” değerlendirmesiyle aşılması bekleniyor. Savcılığın 15 yıllık zamanaşımından düşme talebine 13 Mart Salı günü yapılacak duruşmada cevap verecek olan Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Sivas’ta yaşananları “insanlık suçu” olarak nitelemezse dava düşecek, dosya tamamen kapanacak. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 13 Mart Salı günü görülecek duruşmada gözler mahkeme heyetinde çevrildi. Sanıklar hakkında 1994’te düzenlenen iddianame üzerine başlayan yargılama, sanıkların firari olması ve bir türlü yakalanamaması nedeniyle 19 yıldır sonuçlandırılmadı. Madımak Oteli’nin yakılması ve 37 kişinin ölümüne ilişkin ana davadan dosyası ayrılan 7 firari sanığın yargılandığı, davada Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, esas hakkındaki mütalaasında dönemin Belediye Meclis Üyesi Cafer Erçakmak dışındaki sanıklara isnat edilen “anayasal düzeni bozmaya kalkışmaya iştirak etmek” suçuna öngörülen 15 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davaların ortadan kaldırılmasını talep etti. Savcı Hakan Yüksel, esas hakkındaki mütalaasında firari Sivas sanıkları Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca, Yılmaz Bağ ve Necmi Karaömeroğlu’nun üzerlerine atılı eylemlerinin “anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak” suçu olduğunu kaydederek, bu suça ilişkin olağanüstü zamanaşımı süresinin yasalar uyarınca 15 yıl olduğunu belirtmişti. Suç tarihinin 2 Temmuz 1993 olduğu dikkate alındığında 2 Temmuz 2008’de zamanaşımı süresinin dolduğunu ifade eden Yüksel, 6 sanığa açılan kamu davasının zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle düşmesine karar verilmesini istedi. Müşteki avukatları ise 12 Eylül 1980 darbesine yönelik soruşturmayı yürüten savcının yorumuna dikkat çekerek, Yüksel’in “zamanaşımı” talebine karşı çıkıyor. 12 Eylül soruşturmasını yürüten savcı, söz konusu insanlığa karşı suçlar maddesini sanıklar aleyhine, mağdurlar lehine yorumlayarak, işkencelerin üzerinden 32 yıl geçmesine karşın zamanaşımı işlemeyeceğini belirtti. TCK’nin 77. maddesinde, “kasten öldürme, yaralama, işkence, eziyet veya köleleştirme, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarının bir plan doğrultusunda, sistemli olarak işlenmesi insanlığa karşı suç” olarak tanımlandı. AİHM’nin, “Yaşama hakkını ihlal ettiği iddia edilen, işkence ve kötü muamele iddiaları ile suçlanan kamu görevlilerinin af ve zamanaşımından yararlandırılmaması” yönünde aldığı karara dikkat çeken müdahil avukatlar, yarın görülecek dava da aynı yorumu bekliyor. Savcı Hakan Yüksel’in zamanaşımı talebini Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, salı günü yapılacak duruşmada değerlendirecek. Mahkeme, 1993’te Sivas’ta yaşananları “insanlık suçu” olarak değerlendirmez, savcının isteği doğrultusunda zamanaşımı kararı verirse sanıklardan öldükleri ortaya çıkan Cafer Erçakmak ve Yılmaz Bağ dışındaki sanıklar Erdoğan, Koçak, Çakmak, Karaca ve Karaömeroğlu hakkındaki dosya kapanmış olacak. Sivas’ta yakınlarını yitiren acılı aileler isyan etti 19 yıldır içimizde yanıyor MEHMET MENEKŞE Savcının yorumu SİVAS Sivas katliamı davasının bir sonraki duruşması 13 Mart’ta yapılacak. Yaklaşık 19 yıldır süren dava zamanaşımından düşürülme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan zanlılar evlendi, askere gitti, işe girdi ama bir türlü yakalanamadı. Madımak’ta yaşamını yitirenlerin yakınları, katliamın insanlık suçu olduğunu vurgulayarak zamanaşımı kapsamında değerlendirilemeyeceğine dikkat çekti. Acılı aileler, 19 yıldır yaşananlara isyan etti. Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te Pir Sultan Abdal Şenlikleri’nde Madımak Oteli’nde 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisi yakılarak katledildi. Sivas katliamı sonrası gözaltına alınan 190 kişinin 124’ü hakkında “laik anaYeter yasal düzeni değiştirip din devleti kurGültes u ç u n d a n d a v a a ç ı l d ı . M a maya kalkışma” kin. dımak katliamı davası, 26 Aralık 1994’te karara bağlanarak 22 sanık hakkında 15’er yıl, 3 sanık hakkında 10’ar yıl, 54 sanık hakkında 3’er yıl, 6 sanık hakkında 2’şer yıl hapis, 37 sanık hakkında ise beraat kararı verilmişti. Yargıtay, katliamın “Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik olduğunu” belirterek DGM’nin kararını bozdu. Yeniden başlayan davada 28 Kasım 1997’de, 33 sanık idama ve 14 sanık 15 yıla kadar değişen hapis cezalarına mahkum edildi. Yargıtay tarafından hapis cezaları onandı, 33 idam cesan Çakmak, Hakan Karaca, Yılmaz Bağ ve zası ise usul noksanlıkları gerekçesiyle bozul Necmi Karaömeroğlu isimli 6 sanığın zamadu. 1999 Şubat ayında tekrar başlayan yargı naşımından yararlanmaları gündemde. “Analama sonucunda 16 Haziran 2000’de 33 sanık yasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüse işdevlet güvenlik mahkemesince yeniden idam tirak” suçunda zamanaşımı 15 yıl, ama Türkicezasına çarptırıldı. 2002 yılında idam cezası ye’nin 2005 yılında kabul ettiği insanlık suçu kavnın yürürlükten kaldırılması sonucunda idam ce ramında zamanaşımı bulunmuyor. zası hükümlülerinin cezaları ağırlaştırılmış müatiller askere gitti, ebbet hapis cezasına çevrildi. 6 sanığın davası ise firari olmaları nedeniyle devam ediyor. “Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak” suçundan yargılanmakta olan Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhHüsne Kaya. yerini bulmadı. Suçlular bulunamadı, cezasını almadı. Benim çocuğum, Koray’ım henüz on iki yaşındaydı. Herkes serbest bırakıldı, elini kolunu sallayarak geziyor. Yurtdışında sefa içinde yaşayan katiller niçin getirtilemedi? Bu nasıl bir ülkedir, nasıl bir adalettir? Yetkililere sesleniyorum. On dokuz yıldır Madımak içimizde yanmaya devam ediyor. Gözyaşlarımız kurumadı. Bizim yavrularımız Pir Sultan yolunda gitti. Bizi ciğerimizden yakanlara kefen kısmet olmasın, onların da ciğerleri yanasın. Gelmişler, zamanaşımı diyorlar. Suçluları affediyorlar. Olur mu, bu vicdanlara sığar mı?” dedi. Halk ozanı Hasret Gültekin’in eşi Yeter Gültekin ise “Bu kadar cesaretle, açıktan yapılan ve açıktan desteklenen bir katliamın başka bir örneği yok. Hiçbir katliam, dünyanın hiçbir yerinde canlı yayın kameraları önünde gerçekleşmedi. Hiçbir katil bu kadar açık, güpegündüz yüzünü gizlemek ihtiyacı duymadan insan öldürmedi. Sanıklara ‘evladım’ diyen hâkimler, Koray Kaya’nın, Yasemin Sivri’nin anneleri ağladığında mahkeme salonunda attı. Şimdi böyle başlayan bir süreç tabii ki zamanaşımı gerekçesiyle sumen altı edilmeye çalışılıyor. Bu ilk günden beliydi. Toplumun çeşitli katmanları üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmedikleri için de bu noktaya geldik. Adaletin yerini bulmasını sadece iktidar sağlamaz. Adaletin yerini bulmasına muhalefetin de bir desteği ve çabası olmalıdır. Biz ne yazık ki bunu da göremedik. Başkaca katliamlar, hukuksuzluklar eklene eklene bugünlere geldik. Bu davaya başlayanlar kimi kime şikâyet ediyoruz hissini yaşattı bize” diye konuştu. Kimi kime şikâyet edelim İnsanlık suçu sayılsın evlendi, işe girdi! K undan sonra adalet beklemiyoruz Sanatçı Muhlis Akarsu’nun yeğeni Selahattin Akarsu, “Bundan sonra hiç adalet beklemiyoruz. AKP hükümeti var olduğu sürece bu tür davaların da istediğimiz gibi sonuçlanması mümkün değil. Zamanaşımı diyerek olayı unutturmak, toplumun hafızasından silmek istiyorlar. Madımak önünde anma töreni, basın açıklaması yapılmasını bile yasakladılar. Savcının zamanaşımı istemini mahkemenin kabul etmesi gelinen noktada sürpriz olmayacak. Suçlular cezasını bulmadıkça yeni katliamlar bizi bekliyor. Adaletin yerini bulmaması bizi yakmaya, yaralamaya devam ediyor. Kimse bu yarayı kapatamaz da örtemez de. Aynı Kerbela gibi ömür boyu bizlerle devam edecek, bir dram olarak kalacak. Haksızlığın, hukuksuzluğun sembolü olacak” dedi. Katiamda kızları Huriye ve Yeşim Özkan’ı yitiren Hikmet Özkan ise umudunu yitirdiğini söyledi. Özkan, “Başından beri adaletin yerini bulacağı konusunda hiç umudum yok. Türkiye’de hak, hukuk diye bir şey kalmadı. Bir ülke eğer ki devlet işlerini din işleri ile yönetiyorsa o ülke bitmiş demektir. On dokuz yıldır eğer ki bir devlet bu canileri yakalayıp ülkesine getirmiyorsa, kanun karşısına dikmiyorsa ne bekleriz bunlardan biz? Hâlâ evleri işaretliyorlar. Diyecek hiçbir şey bulamıyorum. En büyük üzüntümüz de bu ülkenin içine düştüğü durum. Atatürk’ün şehit vererek kurtardığı, kurduğu bu ülke bu takunyalıların, yobazların eline mi kalmalıydı?” diye k onuştu. B ‘Dosya kapanacak’ Firari altı sanığa savcı tarafından zamanaşımı istenirken bir diğer firari sanık Cafer Erçakmak, Interpol tarafından kırmızı bültenle bütün dünyada aranmasına rağmen Sivas’ta Emniyet Müdürlüğü’ne 400 metre bir mesafede kızının evdinde öldü. Erçakmak’ın yurtdışına hiç çıkmadığı ortaya çıktı. Sivas davasından müebbet hapisle hükümlü olan Vahit Kaynar ise Polonya’da yakalandı. Ancak Polonya yasalarına göre 40 gün içinde iade edilmesi gereken Kaynar, Adalet Bakanlığı’nın geç başvurusu sonucunda kefaletle serbest kaldı. Yine katliam sanıklarından İhsan Çakmak, Altınyayla Belediyesi’nde nikâh yaptı, 1997’de askere gitti, 2000 yılında Emniyet’ten ehliyet aldı. 2007 İstanbul Güngören’de yakalanan Çakmak’ın üç yıldır İstanbul Belediyesi Ulaşım AŞ’nin Güngören Yavuz Sultan Selim Mahallesi metro durağında gişe memuru olarak çalıştığı ortaya çıktı. 35 kişinin katledildiği Madımak Oteli’nin “utanç müzesi” olması talebi 19 yıldır g örm ezden g elindi. Sivas Valiliği tarafından kamulaştırılarak, otel, bilim ve kültür merkezine dönüştürülen otelde, katillerin adının katliamda yaşamını yitirenlerle aynı yere yazılması aileleri kahretti. Aileler, 19 yıldır yaşananlara isyan etti. Bu ülke bitmiştir Aleviler 8 Mart’ı kutladı İstanbul Haber Servisi Canların Alevi Yolu Derneği, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü derneğin Bakırköy’deki şubesinde düzenlediği etkinlikle kutladı. Kadın mücadelesinin anlatıldığı slayt gösterimi ile başlayan etkinlikte konuşan Dernek Genel Başkanı Ali Bozkurt, kadın erkek eşitliğine önem verdiklerini ve kadına yönelik şiddetin her türlüsünü kınadıklarını söyledi. Konuşmaların ardından şair İdil Zarife Güler ve Yusuf Ziya Leblebici şiir okudu. içimizde yanıyor Madımak 19 yıldır C MY B C MY B Katliamda 12 yaşında ölen Koray Kaya’nın annesi Hüsne Kaya, “On dokuz yıldır aynı şeyleri konuşuyoruz, dolanıp fırlanıp yine aynı yerdeyiz. Canımız yanmaya devam ediyor. Madımak hiç sönmedi ki. Adalet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle