23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 2012 CUMA kultur@cumhuriyet.com.tr 16 KÜLTÜR Tartışmalı aile ilişkilerini Hawaii fonunda ele alan, Alexander Payne filmi ‘The Descendants’, !f’ten sonra bugün gösterimde Oscar adayı bir aile dramı onuna yaklaşan !f’ten piyasaya düşen ilk film, 2 gün sonra 5 dalda aday gösterildiği Oscarlardan nasibini alıp almayacağı belli olacak “The Descendants”, bugün “Senden Bana Kalan” gibi şairane (!) bir adla gösterime giriyor. Özellikle, emekliliğin monotonluğuna kapılınca yeniden hayata uyum sağlamaya çabalayan Jack Nicholson’ın başrolünü üstlendiği, 10 yıl kadar önceki “Schmidt Hakkında” ve orta yaş bunalımına girmiş, yal lamayan, sorunlu geçmişle yüzleşmeye ve nızlıktan mustarip Paul Giamatti’nin sürükle bağışlamaya ilişkin bir aile dramı. ‘Cennet gibi topraklarda, sonsuz bir diği “Sideways” (2004) filmleriyle tanınıp sevilen ama 7 yıldır da pek sesi soluğu çıkmayan, tatilin sürekli yaşandığı’ gibisinden genel algıya sahip Hawabağımsız sinemanın ilginç yöii’de, soylu bir yerli netmenlerinden Alexander Payprensesle misyoner çone’in, Honolulu yazar Kaui ? 5 dalda Oscar adayı cuğu, uyanık bir beyaz Hart Hemmings’in romanınolan film, komedi öğesini emlakçının 19. yüzyıldan uyarladığı “Senden Bana daki evliliğinden kayKalan”, baştan sona sakin bir ride savsaklamayan, doğa naklanan, King denen, timde, düz bir çizgide seyreden, ve çevre kıyımı hikâyesi geniş derebeyi sülalesitrajik bir dram ama içerdiği kiüzerinden bir aile dramı. nin 1860’lardan beri sami mizahi sahnelerle, dramı denhibi olduğu bakir araziGeorge Clooney, Matt geleyen komik yanları da yok deleri satıp satmama yetğil. Dramla komediyi dengeleKing rolünde belki de en kisine sahip üyesi, aile mesi, zaten bu yönetmenin biliiyi oyununu çıkarıyor. reisi Matt (G. Clooney), nen karakteristik özelliği. Hawaiice konuşamasa Doğrusu oyunculuğundan şimda, ada aristokrasinin seçkin, diye dek çokça hazzetmediğim, (nicedir yönetmenliği de oldukça benimsemiş) muktedir, tanınmış bir siması. Görünürde kral hayatı süren, para içinde yüGeorge Clooney’nin bu kez üstüne cuk oturmuş, Hawaiili zengin toprak ağası, avukatemlakçı zen, kibirli bir modern derebeyi o. Ancak özel Matt King rolünde adına uygun bir şekilde kral hayatı darmadağın ve yıllardır kocalıkbabalık gibi döktürerek belki de en iyi oyununu çıkar görevlerini layıkıyla yerine getirememiş, mutdığı “The Descendants” (‘Neslinden olan, to suz bir dalgacı Mahmut, aynı zamanda. Üsterunlar’ anlamında), komedi öğesini de savsak lik filmin başında, su kayağı yaparken ölümcül S bir kaza geçirip komaya girdiğini öğrendiğimiz, yasak bir ilişki sürdüren, içki, seks ve hızlı yaşam tutkunu karısı Liz (Patricia Hastie) tarafından boynuzlandığını tesadüfen öğreniyor asi kızı Alexandra’dan. Babasına ihanet edişine tanık olduğu annesiyle köprüleri atıp anında yatılı okula postalanmış Alexandra’yla (Shailene Woodley) yakınlaşan Kral (ama kötü kocababa) Matt, tüm geçmişini gözden ge çirip bir değişim sürecine giriyor. Merak, rekabet ve kıskançlık içinde mutlaka bulup görmek ve görüşmek isteyerek izini sürdüğü, Liz’in evli sevgilisinin (Matthew Lillard) peşine düşüyor; öfkeli ama olgun bir genç kızın gelgitli tepkilerini veren Alex, 10 yaşındaki sivri dilli, küçük kızı Scottie (Amara Miller) ve Alex’in gamsız, saftirik genç erkek arkadaşı Sid’le (Nick Krause) birlikte. İhmal ettiği karısıyla giderek kopmuş, kızlarına da yabancılaşmış, işkolik dul Matt’in sonunda baba olmayı öğrenip 2 kızıyla yeniden bir aile oluşturduğu “Senden Bana Kalan” bir yandan fişi çekilmesi mukadder, komadaki karısınca aldatılmanın acısını yaşayan, kusurlu bir koca ve laçka bir babanın dramı, bir yandan da King, arazilerinin çokuluslu büyük turizm tröstlerine satılmasıyla çabucak balta girmemiş ormanlarla zengin, bakir toprakların yerine yapılacak lüks otellerle plajların ve golf alanlarının ister istemez yol açacağı, adanın doğal trafiğini bozacak, büyük çapta bir doğa ve çevre kıyımı hikâyesi üzerinden anlatıyor derdini. Dondi Bastone tarafından derlenmiş, Hawaiian gitarların yağ gibi kaydığı müzikler, usta kameraman Phedon Papamichael’in alışılmış turistik görüntülerden çok Hawaii’yi gerçek haliyle perdeye yansıtan nefis kadrajları, Clooney’le kimi yerde ondan rol çalan, geleceği parlak S. Woodley’nin başı çektiği takım oyunculuğu ve dingin, sakin anlatımı, parçalanmış bir çekirdek ailenin yaşadığı acılarla yeniden bir araya gelişini aktaran bu incelikli filmi seyredilir kılıyor. En iyi film, yönetmen, erkek oyuncu, senaryo ve montaj Oscarlarından birini ya da ikisini kazanması muhtemel “Senden Bana Kalan”ın, giderek Amerikan sinemasında başlı başına bir alt tür oluşturagelen aile ilişkileri filmleri kategorisinde özel bir yer edindiği söylenebilir şimdiden. ‘J. EDGAR’ VE ‘KARA ALTIN’ 2 MART’TA GÖSTERİME GİRECEK ATLAS SİNEMASI’NDA DÜZENLENEN TÖRENDE DOSTLARI YUSUF KURÇENLİ’Yİ UĞURLADI İki ustadan Batı ‘Hak ederek yaşadı’ ve Doğu’ya bakış ASLI SELÇUK 2 Mart’ta yetkin iki film gösterime giriyor: Clint Eastwood’un J. Edgar’ıyla JeanJacques Annaud’nun L’or Noir’ı (Kara Altın). Paranoyak, ırkçı, eşcinselliğini yadsıyan J. Edgar Hoover 48 yıl süresince (19241972) FBI’nın (Federal Soruşturma Bürosu) başında kaldı, komünistleri avladı, onların tüm konuşmalarını dinlettirdi, tümünü teker teker fişledi. ABD’de erk ve etki kavramını büyütüp baskınlaştırdı çünkü o dönemde ülkede hâlâ Uzakbatı’nın kurallarıyla yaşanıyordu. İnsanlar çalıyor, suçlanıyor, kurulu düzene başkaldırıp kafa tutuyorlardı. Hoover tüm aykırı saydıklarını avlayarak iyi ve kötü ayrımının üstüne baskı düzenini kurdu. Buyruğundaki hükümet adamları tüm yurttaşları gizlice soruşturuyorlardı. J. Edgar dijital iz fişleme yöntemini yarattı, dünyanın en etkili polis sistemini kurdu. Böylece ABD’ye korkuyu soktu. Annesinin püriten, tutucu, sağcı bir ortamda yetiştirdiği, iyilikle kötülük diye tanımlanan değerleri öngören Hoover, güçlü bir inançla yaşama girdi. Tam bir antikomünistti, başka bir görüşü, insan haklarını savunanlar da onun gözünde bir komünistti. Dünyanın gelişmesini asla göremeyen Hoover, bir dinozor benzeri, olduğu gibi kaldı. İnsan haklarının savunucusu Dr. Martin Luther King’le savaştı. Uzun yıllar erki elinde tuttu, sonunda değişimi algılayamaması, erki acımasız kullanışı onu çökertti. Eastwood, Hoover’ın yaşamöyküsünü geçmişle şimdiki zamanı harmanlayarak anlatıyor. Oscarlı senarist Dustin Lance Black (Milk’ten hatırlıyoruz) karakterin gerçek boyutunu, insan yanını işlemiş; Hoover’ın eşcinselliğini politik bir prizmanın içinden yansıtmış. Leonardo DiCaprio ve onun sağ kolu Clyde Tolson (Armie Hammer) arasındaki bir tür saldırma, öpüşme sahneleri filmin en vurucu sekanslarından. Eastwood bu sekansla özgürce açığa vurulmayan bir aşkı tanımlıyor. İkisinin ilişkileri söze geçmeyen duygular üstüne kurulu. Bu yadsımaya karşın Tolson, Hoover’a sonuna dek sadık kalıyor. Senaryodaki vurgu yapılmayan rolüne Naomi Watts önemli bir derinlik katıyor. Eastwood çekimden önce karakterlerin motivasyonlarını oyuncularıyla tartışmayan bir sinemacı olduğu için, tüm aktörler sete hazırlıklı gelmişler. Eastwood oyuncularını serbest bırakır çünkü o da bir oyuncudur. Kısıtlı bir bütçeyle çalışsa da filminden ödün vermez. Halkın bir kesimince hem sevilen hem de nefret edilen Hoover, karmaşık bir karakterdi, ülke ‘J. Edgar’ sine çok bağlıydı. J. Edgar korkularla bastırılan bir ülkenin bazı haklarından vazgeçtiğini, gözetim güçlerinin giderek nasıl genişlediğini anlatıyor. ABD günümüzde de bu sorunlarla boğuşmakta. “Kara Altın”, 1930’larda Ortadoğu’da petrolün bulunması döneminde geçiyor. Arap boylarının geleceğini tartışan iki karşıt görüşü irdeliyor. Şeyh Nessib (Antonio Banderas) Batılılarla anlaşarak petrolün sömürülmesine izin verir. Öte yandan geleneklerine bağlı Şeyh Amar’sa (Mark Strong) Amerikalıların ülkesi üstündeki gücünden korkar. Şeyh Amar’ın oğlu Prens Auda (Tahar Rahim) iki şeyhi barıştırır ama sonunda biyolojik babasının Nessib olduğunu öğrenir. “Kara Altın”, Tunuslu yapımcı Tarak Ben Ammar’ın 33 yıllık düşü. Hans Ruesch’in “Kara Susuzluk” romanından uyarlanan bir epikaksiyon. Arabistan‘Kara Altın’ lı Lawrence’ı Batılı Peter O’Toole’un gözünden değil Doğulu Ömer Şerif’in gözünden aktarmayı David Lean’in bile anlamadığını söyleyen Ammar, bugün Mısır, Tunus, Libya’da patlayan olayların “Kara Altın”da yankılandığını belirtiyor. Olaylar her ne kadar 30’lardaki düşsel bir Arabistan’da geçse de film dünyayı yönetenlerin açgözlülüğünü, başarıya karşı çıkan dindarların tutumunu yansıtıyor, paranın eğitimi geliştirmesiyle birlikte yozlaşmayı da getirmesi başarıyla işleniyor. Banderas canlandırdığı Nessib’i, Bin Ali gibi halkından önce kendini düşünen Arap yöneticilere benzetiyor. Halkın Nessib’in ölümünü haykırdığı sahne Bin Ali’nin tutuklandığı gün çekilmiş, kurgu gerçekle buluşmuş. JeanJacques Annaud “Kara Altın”la sonunda sözü İkiz Kuleler trajedisinden beri adları teröriste çıkan Doğululara veriyor. Kültür Servisi Bir süredir mücadele ettiği kanser hastalığı nedeniyle 65 yaşında hayatını kaybeden Türk sinemasının başarılı yönetmen ve senaristi Yusuf Kurçenli için dün Beyoğlu Atlas Sineması’nda tören düzenlendi. Törene, sanatçının ailesi, dostları, sevenleri ve çalışma arkadaşları katıldı. Mehmet Ali Alabora’nın sunuculuğunu yaptığı tören, sanatçı ile yapılan “Ustaya Saygı” başlıklı söyleşinin barkovizyonda gösterilmesiyle başladı. Törende ilk olarak Kurçenli’nin asistanı Yıldız Bakoğlu konuştu. Bakoğlu, “O benim İstanbul’daki babamdı. Ölümüyle kolum kanadım kırıldı” dedi. Ardından söz alan Rutkay Aziz, “O öncelikle güzel bir adamdı. İlkeli, düşünceli, insanı seven, gerçekçi ve emeğin kavgasında bir insandı. Doğum ve ölüm arasındaki çizgiyi hak ederek yaşadı, filmleriyle yaşaya ise “Benim kuşağım oyuncularına Yusuf Kurçenli’yi bir sayfa ile anlat deseler, kimse ‘yönetmen’ diye anlatmaz onu. Onun bizim için o kadar çok anlamı var ki...” dedi. Kurçenli’nin çocukluk arkadaşı Yahya Bilgin, ışık Fotoğraflar: UĞUR DEMİR şefi Ali Salin Yaşar, KurKurçenli’nin eşi Nesteren Davutoğlu da çenli’nin “Yüreğine Sor” törende konuşma yaptı. filminin müziklerini yapan Ayşenur Kolivar, aynı filmin başrol cak” diye konuşurken; yönetmen, se oyuncusu Kenan Ece’nin konuşnarist Yavuz Özkan da “1975’te ta malarının ardından sanatçının eşi nıştık, dost olduk. Dostluğumuz ha Nesteren Davutoğlu sahneye çıktı. yatımız boyunca sürdü” ifadelerini Davutoğlu, “Bizim 30 yıllık dostlukullandı. Oyuncu Mehmet Aslantuğ ğumuz var. Yusuf çok üstün bir insandı benim gözümde. Toplumsal duyarlılığı da ondan öğrendim. Onu çok seviyorum” diye konuştu. Meslektaşlarının alkışları arasında uğurlanan Kurçenli için Teşvikiye Camii’nde kılanan ikindi namazına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da katıldı. Kurçenli ardından, Ulus Mezarlığı’nda toprağa verildi. HAFTANIN SİNEMA ÇİZELGESİ ? SENDEN BANA KALAN / The Descendants: Altunizade Capitol Spectrum 14, 12.00 14.30 17.00 18.20 19.40 21.00 22.15 23.30; Ataköy Cinebonus (Ataköy Plus), 11.30 14.00 16.30 19.00 21.30, 12.45 15.15 17.45 20.15 (Cuma, C.tesi 23.00); Ataköy Galleria Prestige, 12.00 14.15 16.30 18.45 21.00 (Cuma, C.tesi 23.15); Bahçeşehir Cinebonus (Akbatı), 11.00 13.30 16.00 18.30 21.00 (Cuma, C.tesi 23.30); Bakırköy Cinebonus (Capacity), 11.00 13.45 16.30 19.15 22.00 (Cuma, C.tesi 24.00); Bakırköy Cinebonus (Marmara Forum), 11.30 14.00 16.30 19.00 21.30 (Cuma, C.tesi 24.00); Bayrampaşa AFM Forum İstanbul, 10.50 13.30 16.10 18.40 21.30; Beyoğlu AFM Fitaş, 11.00 13.40 16.20 19.00 21.40; Caddebostan AFM Budak, 11.00 13.50 16.30 19.10 21.50 (Cuma, C.tesi 23.40); Esentepe Cinebonus (Astoria), 11.30 14.00 16.30 19.00 21.30 (Cuma, C.tesi 24.00); Etiler AFM Ak merkez, 11.45 14.15 16.45 19.15 22.00; Etiler Alkent Wings Cinecity, 11.30 14.00 16.30 19.00 21.30 (Cuma, C.tesi 24.00); Esenyurt Cinetech Torium, 11.30 14.00 16.30 19.00 21.30; İstinye AFM İstinyePark, 11.20 14.00 16.40 19.15 21.50 (Cuma, C.tesi 24.30); Kadıköy Cinebonus (Nautilus), 11.15 13.45 16.15 18.45 21.15 (Cuma, C.tesi 23.45); Kozyatağı Cinebonus (Palladium), 11.00 13.30 16.00 18.30 21.00 (Cuma, C.tesi 23.30); Levent Cinebonus (Kanyon), 11.15 14.00 16.45 19.30 22.15, 18.45 21.30 (Cuma, C.tesi 24.15); Maçka Cinebonus (Gmall), 11.45 14.15 16.45 19.15 21.45; Maltepe AFM Carrefour Park, 11.10 13.45 16.20 19.00 21.35 (Cuma, C.tesi 24.10); Mecidiyeköy AFM Profilo, 11.00 13.40 16.10 18.45 21.15 (Cuma, C.tesi 24.00); Mecidiyeköy Cinebonus (Cevahir), 11.00 13.45 16.30 19.15 22.00; Nişantaşı Citylife (City’s AVM), 11.15 13.45 16.15 18.45 21.15 (Cuma, C.tesi 23.45); Pendik Mayastar Viaport, 11.00 13.10 15.30 17.50 21.00 (Cuma, C.tesi 23.20); Ümraniye Cinebonus (Meydan), 11.00 13.45 16.30 19.15 22.00 (Cuma, C.tesi 24.00). C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle