21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 ŞUBAT 2012 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER erslerin birincisi, kapitalist toplumların önayak D olduğu devletlerarası ya da devletlerüstü kuruluşlara hiç güvenmemek. Günü geldiğinde son derece insafsız olabiliyor onlar. Yunanlılara böyle davranırlarsa, öyle duruma düşsek kim bilir bize nasıl davranırlar. İkincisi, planlı ekonomiden ve onun getireceği disiplinden asla ayrılmamak. Hele o konuda epey deneyimi olan bizlerin böyle bir yanlışa düşmemiz kolay affedilmez. Şimdi Ege komşumuzu elinde kalmış biriki kamu kuruluşunu satmaya zorlamalarına bakmayın siz. Tam tersine, doğru kurulan ve iyi yönetilen kamu kuruluşları böyle sıkıntılı dönemlerin cankurtaran simitleridir. Türkiye, EtBalık Kurumu gibi yaşamsal olanlarından başlayarak, elden çıkardıklarını geri alma yahut daha verimlilerini yeniden kurma yollarını düşünmeye başlamalıdır. Bu da üçüncü ders. En önemlisi, kendi ekonomisini ve maliyesini tam anlamıyla sağlamlaştırmadan boş hayallerle Avrupa Birliği’nin kapısını sürekli çalmaktan vazgeçmelidir. öyle konular ve dış örnekler, insanı ister istemez kendi ülkesinin ve toplumunun durumunu düşünmeye çekiyor. Bu haller genellikle şükretmeye götürür insanları. Tehlikesi, durumundan memnun olmak ve onu daha da iyileştirmeye gerek duymamaktır. Oysa tam tersi olmalı, komşunun durumu insanı daha çok çalışmaya itebilmeli. Yeni Kore, Suriye mi? Günay GÜNER Yunanistan Dersleri KOMŞUNUN derdine sevinilmez, ortak olunur. Akdeniz kültürünün sıcakkanlılığı ve adamsendeciliği yüzünden sıkıntıya girip insafsız kapitalizmin pençesine düşen Yunan halkına dostluk eli uzatmak insanlık borcudur. Ekonomisi, şöyle ya da böyle, geçici olarak da olsa az çok iyi giden bir Türkiye, kısa vadeli ortak projeler önererek Yunan ekonomisini düzeltmeye yardımcı olabilmelidir. En kolay çare, belki de iki halkın da yararına olacak biçimde Ege turizminde işbirliği ederek yeni gelir kaynakları bulmak ve istihdamı artırmak olabilir. “Çareyi kendileri bulsun, her koyun kendi bacağından asılır” demek yakışık almaz. İnsanlar koyun değildir. Aslında, Yunan örneği, bizim toplum için de ders kaynağı. B emokrat Parti iktidara gelir gelmez 1950’de Türk askerini, Meclis kararı bile almadan Kore’ye savaşmaya gönderdi. Çekilme emri nedense zamanında ulaşmayan Türk tugayındaki gencecik insanlarımızın büyük bölümünü Türkiye’den kilometrelerce uzakta, ABD’nin, yayılmacıların çıkarları uğruna yitirdik. TRT’nin sansürüne uğrayan, “Kırmızı gül demet demet / Sevda değil bir alamet / Gitti gelmez o muhannet / Şol revanda balam kaldı” sözleriyle başlayan türkü; “İzmir’den mi kalktı Kore’ye gemi? / Gemi kurban olam getir Eyüb’ü / Çok ağlattın anan ile Baliş’i / Kore senin vatanın mı, yurdun mu? / Gayıbıdın oğlum şehit oldun mu?” dizeleriyle başlayan ağıt, daha nice türkü Kore savaşında yitirilen yiğitler için yakılmıştır. D Bugün Suriye’yi hedefleyen benzer bir süreç içindeyiz. Her gün, Suriye’de kıyım yapıldığı tek tümceyle belgesiz, kanıtsız söylendikten sonra saatlerce dillendirilen saldırı senaryolarıyla halkın beyni yıkanmaya, savaşa hazırlanmaya çalışılıyor. Başta iletişim araçları üzerinden aralıksız kışkırtıcılık yapılıyor. Batılılarca silahlandırılmış, para verilmiş gericiliğin Suriye’de laik kesime karşı terör eylemleri başlattığı, sivilleri, güvenlik güçlerini toplu öldürümlerle hedef aldığı anlatılmıyor. Suriye’nin Alevi köylerinde kıyım yapılıp yapılmadığı hiç sorgulanmıyor. Kışkırtıcılıkla görevli olanlar bu amaçla Türkiye’deki mezhep yapısını bile ilkelce kullanmaktan geri durmuyorlar. Bilinmeli ki ABD ile AB’nin kanla beslenen çıkarları için değil tek yiğidimizin canı, tırnağı bile verilemez. Ülkemizde yok yere yeni ağıtlar yükseltmeye hiçbir kesimin hakkı olamaz. Sevgililer Günü’nden Bir Gün Sonraki... Sevgililer Günü... Onu da rezil ettiniz ya... Çoğu bir “tık”la başlıyor artık... ? Baba merak ediyor tabii: “Nerede tanıştınız?..” “Beni ‘tık’ladı...” “.......!” “Ben de onu ‘tık’layınca, karşılıklı ‘tık’laşmaya başladık...” ? Baba da zaten öğrendi, serenat mektupları yazmak yerine “dürt”meyi, gece oturuyor sabaha kadar “dürt”üyor sağı solu... Bakıyor, bir “tık” nasip olur mu hani... ? Mutluluğun işaretine bakar mısınız; :) Çok mutlu; :)))))))) Tık tık yani... ‘Tık’lamazsan küsüyor; :((((( ? “Tık”lamalar ilerlediğinde... “Okey” bile uzun geldi de, iki harfe indirdik: “Ok...” ? O eskide mi kaldı?.. Aşkın en güzel tarifiydi: “Aşk, bir gülü dikeniyle avuçlamaya benzer... Ellerin kan içinde kalır... Ama hesabını soramazsın gülden...” ? Sevgililer Günü’nün bir gün sonrası bugün... Nasıl olsa gazetecilikte “kaytarma” zamanı... Suya, sabuna dokunmayan manşetlerle atlatalım da bu günleri... Gerici yapılanmanın, bu ülkeyi var eden bütün değerlerin, duyguların, kurumların, kimliklerin hakaretlerle silinip süpürüldüğü zamanda... İnsanların bir umut, bir ışık, bir ses aradıkları günlerde, böyle mi olmalı, içinde çığlıklar atılan gazetelerin manşetleri... Öylesine... Sıradan... Tepkisiz... ? O zaman en iyisi “kaçırılmış Sevgililer Günü” yazıları... Bir “tık” mesafededir, sorumluluk ya da sorumsuzluk... Yüreğinde “sevgililer” yoksa... Siz hiç sokakta, tanımadığınız ve ilk kez gördüğünüz insanlarla birbirinize sarılıp da ağladınız mı?.. Ki o gece, gözünüzün önünden gitmesin ıslak gözler ve hesabını sorsun size, henüz bebek torununun... ? Bırakıp gitmek var ya... Allah kahretsin, aşk işte... Avucunuz kan içinde kalır, ama hesabını soramazsın gülden... Beko’dan çay saatine keyif katacak indirim 126TL 89 BKK2110 C Bu kampanya 1518 Şubat 2012 tarihleri arasında, BKK2110 C Tea Party Çay Makinesi için geçerlidir. TL C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle