23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 ŞUBAT 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 70 bin depremzedeyle aynı kaderi paylaşan aile çadırda yaşam savaşında Dört çocuk, fareler ve buz gibi bir çadır Kazan patladı: 2 işçi öldü ? UŞAK (AA) Uşak Deri Karma Organize Sanayi Bölgesi’nde yağ üretimi yapılan fabrikada dün sabah meydana gelen patlamada Mehmet Bilik ve Ahmet Aksoy adlı işçilen yaşamını yitirdi. Uşak Valisi Özdemir Çakacak, ilk belirlemelere göre, kazanın patladığını söyledi. Görgü tanıkları da fabrikadan fırlayan kazan gövdesinin yaklaşık 100 metre mesafedeki bir deponun duvarını yıktığını söyledi. Patlamaya buhar kazanına su taşıyan borulardaki suyun donmasının yol açmış olabileceği ifade edildi. VAN (Cumhuriyet) Van’da görev yapan öğretmen Zehra ve Nihat Sarı çifti, depremin ardından 2 Ocak’ta okullarda eğitim öğretim yeniden başlarken barınma sorununun bir haftada çözüleceğini söyleyerek geçici yerleştirildikleri okul bahçesindeki çadırda 6 yaşında olan üçüzleri ve 4 yaşındaki kızlarıyla yaşam mücadelesi veriyor. Van’ı 7.2 ile vuran 23 Ekim’deki depremin ardından 100 gün geçmesine karşın, 70 bin yurttaş hâlâ çadırlarda. Konteynırlarda ise altyapı sorunları aşılamıyor. Van’da yıkıma neden olan Richter ölçeğine göre 7.2 ve 5.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından hayat normale dönemedi. 2 Ocak’ta eğitim öğretimin başlamasının ardından kente dönen birçok öğretmenin barınma sorunu sürüyor. Kurultaysız Yapamayanların Partisi! Gazeteci için olay, beklenmeyen bir eylemin gündeme gelmesidir. Geliyorum diyen, geleceği bilinen, bilindiği halde geciken olay; olağanüstü olmaktan çıkar. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurultay toplaması gazeteci için beklenmeyen bir eylem değildir. Ya partili delegeler ne zamandır kurultay yapmadıkları için harekete geçmek gereğini duyarak yeterli imza toplama girişiminde bulunacaklardır. Ya da genel merkez, inisiyatifi onlara bırakmadan er meydanını başpehlivanlık güreşine açtığını ilan edecektir. Dün, günlük yaşamımızı duraklatan karakışla ilgili haberlerin, hatta Fransa’nın soykırım olayları karşısındaki tutumunu değiştirecek 77 senatörün imza girişiminin yanında CHP’nin, 322 delegenin imzasıyla 26 Şubat’ta olağanüstü kurultay toplanmasını isteyenlerin girişimi, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun bu girişime meydan okuyan çıkışı ile örtüştü. Kemal Bey de genel başkan olarak, çok diplomatik bir söylem ile bu toplantıya karşı “Kurultay toplanacak” dedi. Toplanacak dedi; ama ardından da ekledi: morarmıştı ? Van’ı 23 Ekim’de 7.2 ve 9 Kazım’da 5.6 ile vuran depremlerin ardından 100 gün geçmesine karşın 70 bin yurttaş hâlâ çadırda yaşam mücadelesi veriyor. Hava sıcaklığının sıfırın altına düştüğü bölgede yurttaşların çadırlarda ısınmak için yaktıkları sobalar nedeniyle 127 yagın çıktı, bu yangınlarda çoğunluğu çocuk 11 kişi yaşamını yitirdi. Kurulan konteynır kentlerde de altyapı sorunları yaşanıyor. Van Kadın Derneği’nden (VAKAD) sosyolog Aylin Çelik, “Elektrik kesintilerinde insanlar donuyor. Biz gönüllülerle bir konteynırda kalıyorduk. Bir gece hiç gelmedi elektrik. Uyku tulumlarımıza rağmen sabah elimiz ayağımız morarmış, konteynırın camı buz tutmuştu” dedi. Afet ve Acil Durum Yönetimi yetkilileri de “Elektrik kesintileri sık yaşanıyor. Çadırda, konteynırda, evinde kalanların tek sorunu ısınma sorunu. Aşırı yüklenme oluyor. Yeni trafolar kuruluyor ama hem malzemenin buraya gelmesi hem de tesisin kurulması zaman alıyor” dediler. Elimiz ayağımız “Parti meclisi isterse...” Kurultaydan sonraki en yetkili organ olan CHP Parti Meclisi’nin parti tüzüğünü demokratikleştirecek bir çalışmaya son halini vermek için büyük kongreyi toplaması CHP kamuoyunu hareketlendirdi. Bir ara artık eylemli politikayı bırakacağını söyleyen CHP’nin ağır toplarından Ali Topuz, dün Haber Türk’te “Ben de Sayın Kılıçdaroğlu’na destek vermeye çalışmıştım. Ama...”lı bir söyleşideydi. Topuz’u yakından tanıyan eski bir yol arkadaşı olarak, özellikle kendisi ile Baykal’ın 1980 öncesinde iki ayrı hizip başı olarak karşı karşıya; fakat iki ayrı cepheden Ecevit’e yönelen eylemlerini unutmuş değilim. O nedenle olmalı, bugünkü CHP Genel Başkanı’na karşı 26 Şubat kurultayında belki de Önder Sav ile birlikte bayrak göstermeleri benim için beklenmeyen bir şey olmayacak. CHP bu. Kim ne derse desin parti içinde her zaman ve her koşulda demokrasinin erdemlerinden yararlanan; ama sorun iktidara yürümek olunca ne yapacağını düşünen bir yapıya sahip olmak ancak CHP’nin tekelindedir. Bakalım 26 Şubat kurultayı ve onunla örtüşecek olan genel merkezcilerin karşı atağı CHP’yi nerelere götürecek? Deniz Baykal’ı indirip yeni genel başkan seçilirken Kılıçdaroğlu’nu destekleyenlerin başında yer alan Topuz, dün Haber Türk’te verilen kredileri geri almaya kararlı bir görünüm sergiliyordu. Altı can yandı Diyarbakır’ın Eğil ilçesine bağlı Ilgın köyünde dün sabaha karış geçici köy korucusu olarak görev yapan Mehmet Hanifi Yılmaz’a ait evde sobanın alev alması nedeniyle yangın çıktı. Yangına ilk müdahale köylülerce yapıldı ve Adem (5) ile Mehmet Yaşar Yılmaz (16) yaralı kurtarıldı. Ancak Mehmet Hanifi Yılmaz, eşi Hanife ile çocukları Gülistan, Hacı, Eyüp ve Abdurrahman Yılmaz, alevlerin sardığı evden dışarı çıkamayarak can verdi. Gece yarısı tuvalet işkencesi Depremde evi ağır hasar gören 11 yıllık rehber öğretmen Nihat Sarı, okulların açılması ile birlikte sınıf öğretmeni olan eşi Zehra Sarı ve çocuklarını alarak Van’a geldi. 6 kişilik Sarı ailesi, İskele Caddesi’nde bulunan ve yıkılan Atatürk Lisesi’nin bahçesinde kurulan çadıra yerleşti. Öğretmen Nihat Sarı, çadıra yerleştirildikten sonra kendilerine bir hafta içinde barınma sorunun çözüleceğinin söylendiğini ama sorunun hâlâ aşılamadığını, birçok meslektaşının da aynı durumda olduğunu ifade etti. Sarı, “Depremin ardından çadırda kaldığımız için bakıcı da bulamıyoruz. Tuvalet ve banyo sorunu da yaşıyoruz. 4 çocuğu gece yarısı tuvalete götürmek çok zor oluyor. Taşıma suyla ancak yumurta kırıyoruz veya lokantadan yemek getirmek zorunda kalıyoruz. Okulun enkaz kaldırma çalışmaları sırasında da fareler çadıra girmeye başladı. Havalar çok soğuk ve çocuklarımın hastalanmasından korkuyorum. Çok zor durumdayız” diye konuştu. Görme engelliye işkence davası ? İstanbul Haber Servisi Üsküdar’da seyyar satıcılık yapan doğuştan görme engelli iki çocuk babası Mehmet Elveren’in (52), 15 Temmuz 2010’da karakolda kendisine “işkence” yapıldığı iddiasıyla 3 polis hakkında açtığı davanın bugün ikinci duruşması görülecek. Mahkeme, önceki duruşmada, tüm sanıkların getirilmesini ve Üsküdar Emniyeti’nden olay günü hangi polis memurlarının görevde olduğunun yanıtlanmasını istemişti. Kardeşi Ahmet Elveren ile birlikte Çengelköy Polis Merkezi Amirliği’ne götürülen Elveren’in yanında engelliler için verilen ve kimlik kartı yerine geçen “beyaz kart”ı polisin görmesine karşın, işkence devam etmişti. KATLEDİLİŞİNİN 22. YILI Muammer Aksoy bir çınardı Boğaz’da kadın cesedi ? İstanbul Haber ServisiBeşiktaş Vapur İskelesi yakınında su üzerinde bir ceset gören yurttaşlar, durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen ekipler, denizden 3540 yaşlarında bir kadın cesedi çıkardı. Üzerinde kimliğini belirleyici belge çıkmayan ceset, yapılan incelemelerin ardından Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Kadının kimliğinin belirlenmesi için çalışmalar devam ediyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) kurucusu, Türk Hukuk Kurumu ve Ankara Barosu başkanlarından gazetemiz yazarı Prof. Dr. Muammer Aksoy’un katledilişinin 22. yıldönümünde düzenlenen törende, “Aksoy’un yaşamı boyunca Atatürk ilke ve devrimlerinin savunuculuğunu üstlenmesi ve hukukun üstünlüğüne olan inancı nedeniyle katledildiği” vurgulandı. Aksoy için dün Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki gömütünde tören düzenlendi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın törende yaptığı konuşmada, “Muammer Aksoy bir çınardı. Cumhuriyet çınarı altında yetişmiş, o çınarı destekleyen, daha gür olmasını sağlayan bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıydı” dedi. ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan da “Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız ekonomisi ve ulusal egemenliği Atatürk’ün ölümü ile birlikte sona erdi. Yıkıma doğru gidiş başladı. 12 Eylül dönemi bu yıkımın başlangıcı. Bugün sonlanması durumunu yaşıyoruz” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise yayımladığı mesajında, “Türkiye’nin aydınlık geleceğini karartmak isteyen şer odaklarının saldırısı sonucu yaşamını yitiren Prof. Dr. Muammer Aksoy’u saygı ve sevgiyle anıyor, Cumhuriyet ve demokrasi düşmanı karanlık odakları lanetliyorum” ifadesine yer verdi. 1048 TÜBİTAK personeli fişlenmiş İstanbul Haber Servisi Münevver Karabulut’un babası Süreyya Karabulut, 3 bin lira tazminat ödemeye mahkum edildi. Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, kızı Münevver Karabulut 3 Mart 2009’da “vahşi bir şekilde” öldürülen Sürreyya Karabulut’un, “basın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunduğu” iddiasıyla eski avukatı Faruk Zorba’ya 3 bin lira manevi tazminat ödemesini kararlaştırdı. Davayı karara bağlayan hâkim, davalı Karabulut’un, vekillikten çekilen avukat Zorba için “Avukat medyatik olmak peşinde koşuyor. Avukatın amacı ünlü olmakmış” yönündeki ifadelerin, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunu belirtti. Karabulut tazminat ödeyecek FİGEN ATALAY ÇEŞME Türkiye Özel Okullar Birliği’nin Çeşme’de düzenlediği “Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız” konulu sempozyumda “İndirenler ve Yükleyenler” başlıklı bir konuşma yapan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ziya Selçuk, ‘yükleyen’ değil, ‘indiren’ bir toplum olduğumuzu belirterek “Tablet tüketim aracıdır, dizüstü üretim aracıdır” dedi. Teknolojinin örenci başarısındaki öneminin yüzde 1’i geçmediğine dikkat çeken Prof. Dr. Selçuk, yıllardır okullara dağıtılan bilgisiyayarların, eğitim sistemini nasıl etkilediğinin bilinmediğini söyledi. Bilgisayarların çocukları pasifleştirdiğini belirten Prof. Selçuk, “Ok yaydan çıktı. FATİH Projesi başlıyor. Öğretmenlere en az bir yıl kesintisiz eğitim vermek gerek. Çeşme’deki sempozyumda eğitim ve teknoloji konuşuldu Laboratuvar yok ama tablet var Teknolojinin yanlışlarından nasıl korunulacağına ilişkin çalışma yapmak gerek” diye konuştu. Öğrencilerden ‘tablet’ soruları: Gözlerimin ve başımın ağrımasının, buradaki elektronik alet ve kabloların çok olmasıyla bir ilgisi var mı? Sümer tabletleri daha iyi değil mi? Tabletlerimiz çalınacak diye teneffüse çıkamıyoruz! Okulda laboratuvarımız yok ama tabletimiz var! Tabletimiz kırılırsa eğitime ara verilir mi? Akademik etik öğretilmeli Çocuklar, ilköğretimden itibaren ödevlerini “kesyapıştır” biçiminde yapmaya başlıyor ve bunun yanlışlığını sorgulamadan kopya çekiyorlar. Bunu engellemek için okulların mutlaka bir politikası olması gerekiyor. Sempozyumda “Öğrenciler neden akademik etik ihlali yapar? Suç kimdedir? Nasıl önlenir?” başlıklı bir sunum yapan Peter Witasp, İsveç’te yılda 500 kopya olayı ile karşılaştıklarını, kopyanın tüm dünyada yaygın olduğunu söyledi. Öğretmenlere intihalin ne olduğunu anlatmak, bütün ülkelerde eğitim sisteminin bir parçası olması gerektiğini vurgulayan Witasp, öğretmenlere seslenerek “Kopyayı mutlaka ortaya çıkarın ve tepki gösterin. Ödevi, yeterli süreyi vererek tekrar yaptırın. Kopya çekmeyi zor hale getirecek ödevler verin” dedi. Sempozyumun sonuç bildirgesinde ise çocukların öğrenme biçimlerini değiştiren teknoloji hakkına farkında olunması, öğrencilerin tüketici yerine yaratıcı olmasının nasıl sağlanacağı konusunda çalışmalar yapılması gerektiği vurgulandı. İstanbul Haber Servisi Gizlilik dereceli projeleri yürüten ülkenin kozmik kuruluşlarından TÜBİTAK’ta çalışan 1048 personelin “ideolojik solcu, Alevi, dinci, Ermeni, Yahudi, ülkücü” denilerek fişlendiği ortaya çıktı. Radikal gazetesinin haberine göre listede yer alan bazı isimlerinin yanında ise “porno sever, kadın düşkünü, kardeşi satanist, metalci” gibi özel yaşmına dair notların yer aldığı belirlendi. Listede “güvenilir, desteklenmeli, ileride yükselmesini istiyoruz” denilen personelin de bir süre sonra kritik görevlere getirildiği de savunuldu. Askeri casusluk ve şantaj soruşturmasının ek klasörlerinde yer alan 20072009 yıllarını kapsayan fişleme dosyası, “TÜBİTAK personelinin fişlendiğini” ortaya çıkardı. Fişlemenin eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanmasına yol açan “internet andıcı” ile benzer tarihlerde yapılması da dikkat çekti. Fişlenen isimler arasında dönemin TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Nükhet Yetiş’in eşi Prof. Dr. Mehmet Önder Yetiş de yer aldı. Bir süre önce istifa eden Önder Yetiş, eşi ayrılıncaya kadar TÜBİTAKMAM Başkan Vekilliği görevini üstlenmişti. Listede Yetiş için “Amerika’da NATO Secan onayı almış bir cihazı (Milon4 A) NATO ülkesi olmayan Rusya’ya başka bir proje kapsamında satışına göz yumdu. Özel şifre üreticisi sistemli (RNG) devreler Rusya’ya satılırken değiştirilmeden kullandırttı. Rum kökenli. Eski adamları mercek altında. Alternatif kadro konusunda Aytaç Paşa’ya önceki yıllarda teklifler sunulmuştu” ifadeleri kullanıldı. Yetiş: Haberim yok TÜBİTAK Başkanlığı görevini 2004’ten 28 Ağustos 2011 tarihine kadar yürüten Prof. Dr. Nükhet Yetiş ise fişleme hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını söyledi. Fişlemede “değerlendirelim” ifadesiyle olumlu referans verilen isimlerin de daha sonra “yükseltildiği ve kritik görevlere atandığı” belirlendi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle