19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 2012 CUMA 6 HABERLER Ergenekon davasında 15 dakikalık savunmanın yetersiz olduğu vurgulandı ‘Adil yargılama Erdal Eren’i ‘tanımadı’ Avukat Mehmet Horuş, Evren’e darbeciler tarafından yaşı büyültülerek 17 yaşında idam edilen Erdal Eren’in büyük bir posterini gösterdi ve “Bu fotoğraftaki çocuğu tanıyor musunuz” diye sordu. Sözlü yanıt vermeyen Evren, sadece başını “hayır” anlamında geriye götürdü. Sözlerine devam eden Horuş, “Erdal Eren, sizin ‘Asmayalım da besleyelim mi’ dediğiniz devrimcilerdendi. ‘Biz gelmezsek Fatsa’dakiler gelecekti’ dediniz. Ama öldürerek, asarak başaramadınız. Bu ülkede halen devrimciler var” dedi. ihlal ediliyor’ HATİCE TUNCER Ergenekon davasında mahkeme heyeti, sanık avukatlarının “tanık beyanlarına ve delillere ilişkin 15 dakikalık sürenin yetersiz olduğu, hazırlık için süre verilmesi” talebini reddetti. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ ve emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un avukatı İlkay Sezer, mahkemenin bu karardan dönmesini talep etti. Avukat Sezer, “15 dakikalık süre yetersiz olup adil yargılama ilkesini de ihlal edici niteliktedir” dedi. Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, “Bana lütfettiğiniz 15 dakikanın hiçbir işe yaramayacağını bildiğim için kullanmak istemiyorum” dedi. Davanın 266. duruşmasında mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese, tanık beyanlarına ve dosyaya gelen belgelere ilişkin beyanların alınmaya devam edileceğini açıkladı. Gazeteci Tuncay Özkan’ın avukatı Ahmet Çör toğlu, müvekkili ile duruşma sırasında 2 dakika görüşmek isteğini söyledi. Özese ise müvekkili ile cezaevinde görüşebileceğini söyledi. Çörtoğlu, müvekkilleri ile önceden duruşma salonunda görüşebildiklerini ifade ederek “4 yıldır süren yargılamada savunma, her geçen gün haklarını kaybetti” dedi. 7.5 aydır konuşamadık Çörtoğlu, mahkemenin 15 dakikalık süre kısıtlamasının da hukuka uygun olmadığını savundu. Çörtoğlu, “Ara karardan farklı bir uygulamaya gidilerek delillerin değerlendirilmesinin de bu 15 dakikaya sığdırılması istendi. 7.5 aydır konuşamadık” diye konuştu. Avukat Sezer, mahkemenin 19 Kasım ara kararında, tanık beyanlarına karşı söz verileceğinin belirtildiği, ancak mahkeme başkanı’nın duruşmada, “dosyaya gelen delilere” ilişkin de beyan alınacağını açıkladığına dikkat çekti. Se zer, “Karara rağmen uygulamanın, dosyaya gelen evraka ilişkin genişletilmesi usul ve yasaya aykırıdır” dedi. Sezer, bugüne kadar 159 savunma ve kamu tanığının beyanlarıyla dosyaya gelen evraklara ilişkin savunma hazırlayabilmek için makul süre verilmesini istedi. Avukat Sezer, Başbuğ hakkındaki dava dosyasının Ergenekon davası ile sonradan birleştirildiğini anımsatarak “Birleştirme kararı verilmeden önce İlker Başbuğ hakkında beyanda bulunan tanıklara doğrudan soru sormak için bu tanıkların tekrar çağrılmasını talep ediyoruz” diye konuştu. Esas hakkındaki savunmasına kadar duruşmalardan men cezası bulunan Osman Yıldırımın da getirilerek tanık beyanlarına karşı ifadesi soruldu. Osman Yıldırım, emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün Danıştay saldırısı öncesinde Alparslan Arslan’a glock marka silahları verdiğini iddia etti. Kanlı fotoğrafı gösterdi Avukat Aydın Erdoğan, darbe sonrası gözaltına alınarak, yer gösterme sırasında bir binanın 6. katından atılan ve “intihar etti” diye Mehmet Ağar imzasıyla rapor verilen Süleyman Cihan’ın kanlar içindeki olay yeri fotoğrafını göstererek, “Gencecik bir delikanlıydı. Öldürüldükten sonra kimliği bilinmesine rağmen kimliği meçhul diye defnedildi. Sayın Evren sizin hiç yakınınız kayboldu mu? Bu olaylar karşısında acı çeken anneler, kardeşler, eşler, çocuklar, babalardan bir af ister misiniz? Tarihin affetmesi diye bir şey yok” dedi. 12 Eylül davasında mağdurlar sordu Evren sustu Ağabeyimin katili misin? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 12 Eylül davasında darbenin mağdurları, yaşadıkları acıları sanık Kenan Evren’in yüzüne karşı haykırarak, yaptıklarının hesabını tek tek “sordu.” İşkence ve yaşanan ölümlere ilişkin onlarca soruya cevap vermeyerek, derin bir suskunluğa gömülen Evren, bazı sorular karşısında ise gülümsedi. Darbe sonrası idam edilen Erdoğan Yazgan’ın kardeşi Sabriye Yazgan Serin, ağabeyinin idamının altında imzası bulunan Evren’e “Kendinizi, hukuksuzca idam ettirdiğiniz abimin katili olarak görüyor musunuz? Yüreksiz olduğunuz için mi bu sorulara yanıt veremiyorsunuz” diye sordu. Evren’in ise bu sözler karşısında yüzü asıldı. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 11. duruşmsı dün yapıldı. Duruşmada önceki gün telekonferans yöntemiyle Ankara GATA’daki odasında savunma yapan Evren’in yarım kalan sorgusu tamamlandı. Evren, ilk birkaç sorunun ardından yalnızca “Hayır” ve “Cevap yok” ifadelerini kullanırken sonraki soruların ardından tamamen sessiz kaldı. Bazı sorularda ise başını “evet” veya “hayır” anlamında sallamakla yetindi. 12 Eylül öncesi katledilen gazeteciyazar Abdi İpekçi ve savcı Doğan Öz’ün ailelerinin avukatı Hasan Ürel, söz alarak, Evren’e bir dizi soru yöneltti. Ürel’in “Bir demecinizde, İpekçi’nin öldürülmesine üzüldüğünüzü belirttiniz. Üzülmenizin nedeni nedir?” sorusuna Evren, “Hayır, cevap yok” karşılığını verdi. 29 Ocak 1983’te idam edilen Erdoğan Yazgan’ın kardeşi Sabriye Yazgan Serin de duruşmada söz aldı. Sabriye Yazgan, sanığın yüzüne karşı “TBMM kararı olmadan ve rüşvet alan bir hâkimin verdiği kararın sizler tarafından onaylanması, sizinki gibi faşist bir rejim dışında mümkün olabilir mi? Kendinizi hukuksuzca idam ettirdiğiniz abimin katili olarak görüyor musunuz?” dedi. Bir sabah evlerine gelen polisin “Ağabeyiniz idam edildi. Cenazesini alacak mısınız?” dediğini anlatan Yazgan, Evren’in yüzünün asılmasına neden olan şu cümleleri kullandı: “Sizin de kızlarınız var! Böyle bir ölüm haberi almak ister miydiniz? Mezarlıkta toplanan ailesi olarak zorbalıkla dağıtıldık. Abimin bedeni o eski battaniyeye sarılı olarak bir çukara atıldı. Böyle alçaklıklar demokratik bir ülkede yapılır mı? Yüreksiz olduğunuz için mi bu sorulara yanıt veremiyorsunuz? Bizlerin canlarını katlederken ‘asmayıp da besleyelim mi?’ demiştiniz. Biz 32 yıldır vergimizle sizleri besliyoruz. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?” Sorgusu yaklaşık 5 saat süren Evren, sorulardan hiçbirine yanıt vermedi. Avukatlar sanıkların savunma sürelerinin kısıtlanmasına tepki gösterdi ‘Deveye gösterdiğiniz vicdanı göstermediniz’ Avukat Fikret Babaoğlu, Evren’in savunmasında 12 Eylül’e ihtilal dediğini anımsatarak, “Biz faşist darbe diyoruz” ifadesini kullandı. Babaoğlu, darbe döneminde kendisinin Maraş’ta 11 ay cezaevinde kaldığını ve yanında bulunan 4 arkadaşının işkencede öldürüldüğünü anlattı. Bu sırada Evren’in güldüğü görüldü. Babaoğlu, “Vicdanınız sızlıyor mu? İşkencede ölen insanlara müdahale etmediniz. Ama önünüzde deve kesilmesine insaf gösterip müdahale ettiniz. Deveye gösterdiğiniz vicdanı işkencede ölen insanlara göstermediniz” dedi. 854 saate 15 dakika İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasına bakan mahkemenin tanık beyanlarına ve dosyadaki belgelere ilişkin sanık ve avukatların savunmalarını 15 dakikalık süre ile kısıtlaması “savunma hakkının ihlali” olarak değerlendirildi. Ergenekon davasında gazeteci Tuncay Özkan ve bazı sanıkların avukatı Hüseyin Ersöz, bugüne kadar toplam 854 saat tanık dinlenildiğini belirterek “Şu ana dek dinlenen tanık sayısı 159’a ulaştı. Gizli tanıkların beyanlarını alma işlemi 38 gün sürdü. Tüm bunlara karşın savunma için 15 dakika konuşma süresi verildi. Yeterli beyanda bulunma süresi verilmeksizin devam eden yargılama süreci hukuka aykırı olarak yürütülmektedir” diye konuştu. CMK’deki düzenlemelere dikkat çeken Ersöz, “CMK 21.5 maddesi ‘Her tanık beyanından sonra sanıklara ve avukatlara söz verilir’ diyor. Mahkeme en haklı taleplerimizi görmezden geliyor. Ceza yargılamasında hâkim olan, ‘sözlülük ve karşılıklılık’ prensibini uygulamıyor” şeklinde değerlendirme yaptı. Ersöz, “Bu şartlar altında ‘savunma hakkı’ndan doğan tüm güvenceler elimizden alınmış bir halde yargılamanın esasa etkili değil, şekli bir unsuru haline getirilmiş oluyoruz” diye konuştu. Dosyada 44 gizli tanık bulunduğunu vurgulayan Ersöz, “Bunlardan 24’ünün beyanı alınmış durumda. Bu beyan alma işlemi 38 gün sürdü. Bu tanıklar neredeyse her sanık hakkında beyanda bulundu” bilgisini verdi. Sanık avukatlarından Celal Ülgen de özel yetkili mahkemelerin, savunma hakkını nedense yargılamanın kamburu gibi gördüklerini ifade etti. Ülgen, “Savunmadan canları sıkılmaktadır. Çok sözü olanlar, çok söyleyecek sözü olanlar örneğin Balbay, örneğin Tuncay Özkan ağızlarını açmasın diye her önlem alınıyor. Bu sistemin ülkemde yaşamasından utanıyorum” dedi. Savcı bile karar için ‘şok oldum’ açıklaması yaptı Mahkeme Selek için direnmekten vazgeçti HİLAL KÖSE Mısır Çarşısı’nda 9 Temmuz 1998’de meydana gelen patlamaya ilişkin 14 yıldır devam eden ve iki kez Yargıtay’dan dönen davada dün bir hukuk skandalı yaşandı. Mahkeme, yeniden yapılan yargılamada 9 ay sonra, Pınar Selek hakkındaki beraat kararına direnmekten vazgeçti. Yargıç Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu’nun başkanlığındaki, üye yargıçlar Mehmet Erdoğan ve Mehmet Karababa’nın görev yaptığı, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 9 Şubat 2011’de bozmadan sonra yapılan ilk duruşmada, Selek ve Abdülmecit Öztürk hakkındaki beraat kararında direnmiş, diğer sanıklar yönünden Yar gıtay’ın bozma kararına uymuştu. Davanın 7. duruşması, dün yaklaşık 5 saat gecikmeyle başladı. Heyete, başkanın sağlık sorunları nedeniyle üye yargıç Mehmet Hamzaçebi başkanlık yaptı. Heyette, üye yargıçlar Vedat Dalda ve Mehmet Erdoğan da yer aldı. Mahkeme başkanı, avukatları salona çağırdıktan sonra beraata direnme kararının usule aykırı olduğunu belirterek direnme kararından dönüldüğünü açıkladı. Hamzaçebi’nin açıklaması beraata direnme kararını temyiz eden duruşma savcısını da şaşırttı. Mütalaası sorulan savcı Nuri Ahmet Saraç, “Yeni bir durum oluştu. Ben de şok oldum” dedi. Eski mütalaasını tekrarlayan savcı Saraç, Selek ve Öztürk’ün ağırlaştırılmış müebbet hapsini istedi. ‘Berfo Ana’dan özür dileyecek misin’ İHD Başkanı, avukat Öztürk Türkdoğan da Kenan Evren’e “Gelin bir yurttaş olarak Türkiye’ye iyilik yapın. Suç ortaklarınızı anlatın. Darbeyi ne şekilde yaptığınızı anlatın. Halen evlatlarını arayan anaların elini öpün ve özür dileyin. Susmayın” çağrısında bulundu. Oğlu Cemil Kırbayır’ı arayan Berfo Ana’yı anımsatan Türkdoğan, “Berfo Ana, yüzünümüze haykırmak istiyor. ‘Sana hakkımı helal etmiyorum. İki elim yakamdadır’ diyor. Berfo Ana’dan özür dileyecek misiniz?” diye sordu. Avukatlar: Karar yok hükmünde Selek’in avukatlığını da yapan babası Alp Selek, sesi titreyerek karara itiraz etti. Türkiye’de ilk defa böyle bir durumun yaşandığını belirterek “Bir insanın hayatı ile oynuyorsunuz. Dava dosyaları 4 çuval tutuyor. Siz mahkemeye yeni geldiniz bu dosyaları ne zaman incelediniz?” diye sordu. Selek’in avukatı Bahri Belen, “Mahkeme direnme kararıyla beraat hükmü kurmuş oldu. Son kararını vererek dosyadan el çekti. Artık başka bir karar veremez. Bu kararınız yok hükmünde” dedi. Selek’in avukatı Akın Atalay, “CMK’de direnme diye bir karar türü yok. Direnme suretiyle beraat kararı var. Direnme yoluyla verilen beraat kararından da vazgeçemezsiniz” diye konuştu. Bu kararın, avukatlar salona alınmadan verilmesini de eleştirerek “Yargılamayı bizden önce yapmışsınız. Duruşma yapmadan hüküm vermişsiniz. Bu hukuksuzluk” dedi. Avukat Ayhan Erdoğan ise “Selek yönünden bu dosyayı ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu inceleyebilir. Mahkeme, bu durumda kendi kararını temyizen inceleyen makam haline gelmiştir. Hukuk ihlali açısından dünya tarihine geçtik ancak böylesi ilk kez oluyor” dedi. Mahkeme heyeti ise avukatların itirazını redderek davayı 13 Aralık’a erteledi. Alp Selek, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bizim savunmamızı da almadan kendi aralarında böyle bir karar almışlar. Bu hukuksuzluk” dedi. MASAK raporu ulaştı Duruşmaya ara verildiği sırada TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu, kendi isteği üzerine MASAK’ın hazırladığı Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya, Nurettin Ersin, Nejat Tümer ve Sedat Celasun ile birinci derece yakınlarının 1 Ocak 1977 ile 24 Eylül 2012 tarihleri arasındaki mal varlıklarını gösteren iki klasör halindeki raporunu mahkemeye gönderdi. Rapordan kopya alınmasına yasak getiren mahkeme, sadece avukatlara 15 gün raporu inceleme hakkı verdi. ‘Canları sıkılıyor’ Mahkeme duruşma sonunda kritik kararlar aldı MİT’e yabancı ajan sorusu Mahkeme heyeti, MİT Müsteşarlığı’ndan iddianamede de yer verilen 1 Mayıs 1977 tarihinde Taksim’de yaşanan olaylar öncesinde İstanbul Yeşilköy Havaalanı’na indikten sonra İntercontinental Oteli’ne yerleştikleri iddia edilen yabancı ülke ajanları ile ilgili ellerinde bulunan belgelerin gönderilmesini istedi. 1 Mayıs davası savcısı Muhitten Cenkdağ, iddianameye de giren bir açıklamasında, 1 Mayıs katliamından bir gün önce İntercontinental Oteli’nin kapatıldığını belirterek, “ Uçakla bir sürü Amerikan isimli insanlar Yeşilköy’e geliyorlar. Olay gecesi kayıtlarda yok. Ama onların oraya geldikleri sabit... ve onlar ateş etmeye başlıyorlar. Amaç halkı 1 Mayıs’tan soğutmak, sosyalizme karşı uzak kalmayı sağlamak” demişti. Genelkurmay’dan; 12 Eylül öncesi ve sonrasında kuvvet komutanlarının yaptığı toplantıların tutanakları, planlar, Haydar Saltık tarafından hazırlanan rapor ile bu raporu hazırlayan ekibin isimleri istendi. Mahkeme, ayrıca Genelkurmay’dan bu raporlar bulunamadıysa, bunun nedenin bildirilmesi notunu da düştü. Darbeleri Araştırma Komisyonu’ndan hem hazırlayacağı raporunu hem de darbeyle ilgili kendisine gelen darbe belgelerini talep eden mahkeme, kurumlardan gelen ancak “devlet sırrı” niteliği taşıdığı için rapora eklenmeyerek TBMM arşivine alınan “çok gizli” belgelerin de gönderilmesini istedi. Duruşma 17 Ocak 2013’e ertelendi. CHP’li Tezcan: Öcalan gizli tanık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Ergenekon davasının 44 gizli tanığından birinin de Abdullah Öcalan olduğunu ifade etti. CHP’li Tezcan yaptığı yazılı açıklamada, PKK lideri Öcalan’ın 2 Nisan 2007’de Türkiye’deki milliyetçi kanadın AB rotasında 510 yıl içinde yargılanacağını söylediğini kaydederek Öcalan’ın 8 Ağustos 2008 tarihinde de “Ergenekon savcısı isterse benimle gelip görüşebilir. Ben bu konudaki bilgilerimi ve görüşlerimi savcıya söyleyebilirim” dediğini ifade etti. Tezcan, şunları dile getirdi: “Görünen o ki bugüne kadar ulusalcıları tasfiye amaçlı bir tertip ve kurgu olduğu ısrarla vurgulanan Ergenekon davasının gizli tanıklarından biri de Abdullah Öcalan’dır. Bir terör örgütü lideri olan Şemdin Sakık’ı gizli tanık yapan anlayışın bu görüşmeler ve açıklamalar trafiği dikkate alındığında Abdullah Öcalan’ı da gizli tanık olarak kullandığı kesinlik kazanmıştır.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle