19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EKİM 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR BİLGİN ADALI HAYATINI KAYBETTİ 17 Okurların ‘Bilgin Amca’sıydı Kültür Servisi Çocuk kitapları yazarı, şair, çevirmen, reklamcı, yönetmen ve eğitmen Bilgin Adalı, bir süredir tedavi gördüğü hastanede önceki gün hayata gözlerini yumdu. Bilgin Adalı’nın cenazesi, bugün Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazını takiben Kilyos Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Bilgin Adalı ya da küçük büyük tüm okurlarının tanıdığı ismiyle ‘Bilgin Amca’, 11 Aralık 1944’te, Safranbolu’da doğdu. Babasının görevi nedeniyle Antalya, Alanya ve Mersin gibi farklı illerde büyüdü. Şiir ve öykü yazmaya çok küçük yaşlarda başlayan Adalı, ardından 50 yılı aşkın süre boyunca durmaksızın yazdı. İlk şiir ve öykü denemeleri, 1959 1962 yılları arasında, Kıbrıs’ta çıkan Beşparmak dergisi ile Mersin’de birkaç arkadaşıyla birlikte çıkardığı Kıyı dergisinde yayımlandı. 60’lı yıllarda, Devinim ? Bilgin Adalı ya da küçük büyük tüm okurlarının tanıdığı ismiyle ‘Bilgin Amca’nın cenazesi, bugün Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazını takiben Kilyos Mezarlığı’nda toprağa verilecek. de, o dönemin izlerini taşıyan öykü ve şiirler yazdı. 19681976 yılları arasında TRT Ankara Televizyonu’nda, Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve Atatürk devrimlerini konu alan belgesel filmler, kültür ve sanat programları, çocuk ve gençlik programları hazırladı. 1973’te Türk Dil Kurumu üyeliğine seçildi. 1976’da Dokuz Eylül Üniversitesi GSF Sinema TV Bölümü’nde öğretim görevlisi, daha sonra da bölüm başkanı oldu. 60, Dönem, Yordam gibi edebiyat dergilerinde görev aldı; öykü, şiir ve eleştirileri yayımladı. 70’li, 80’li yıllarda çeşitli dergiler Televizyon programcılığı, yaratıcı yazarlık, senaryo yazarlığı, belgesel film yapım ve yönetimi gibi konularda dersler verdi. 1984’te o dönemdeki YÖK yönetimine karşı çıkarak üniversiteden ayrıldı, İstanbul’a gelip çeşitli reklam ajanslarında reklam yazarlığı, yaratıcı yönetmenlik yaptı. İÜ İktisat Fakültesi, Yeditepe ve Maltepe üniversitelerinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Bilgin Adalı’nın bugüne kadar raflarda yerini alan çocuk ve gençlik kitapları arasında “Alev Kız Aninna”, “Argo Gemicilerinin Destanı”, “Barış’ın Uçurtması”, “Dünya Artık Daha Güzel”, “Eşek Klanı”, “Genlerin Şifresi”, “Mavi Gezegenin İlk İnsanları” ve “Kralın Adaleti” yer alıyor. Yazarın yetişkinler için kaleme aldığı kitaplar arasında ise “İstanbullu Kız” ve “Eski Tüfekler”; şiir kitapları arasında ise “Eskimeyen Yüreğim” yer alıyor. Yürürden Abdal, Gönülden Dağ, Cahilden dünya, ezelinden ikrar… Sözcükleri değiştir, görürsün değişen hiçbir şey olmayacak. Yürürden dağ de gönülden abdal. Tam burada bırakacakken bir ses işmar etsin, gönülçelen bir ses, gönülgezen bir huy, sen de gönlünü ona bırak. Ağız, el, göz, burun, kulak, altıncı duyu organı gönül. Birinciye gelmesi şart değil adam, öyle birinci, üçüncü, altıncı davası güdüp, abdalın sesine gücenik düşürmeyin. Abdalın küsmesinden ne olur, soyka gönül akşam burulur, biraz yorulur, sabahınan durulur. Bir yorulmaz Neşet emmi vardı, bir durulmaz, aha o da ne dağıysa anam, oraya gitti. Yürüre dağ, abdala gönül mü dayanır? ‘Garip’ imiş, ‘gara’ sıfatlıyımış, ‘ayağınızın türabı, gönüllerinizin hızmetkârıyım’ dermiş de millet birbirine bakarmış, ‘Bu Allah’ın garibi bu lafları nerden biliyor, nerden buluyor?’ dercesine. Okuması yazması var mıymış, beşten diploma mı almış? Bana da bu lafları söyletip yazdırıyorsunuz emme, benim aklım da başımda mı? Neşet’i sorduğunuzu biliyorum, o kadarına aklım eriyor, hoş benim aklımdan kime ne fayda? Herkesin aklı almış yürümüş, yolu da geçmiş, akıl dediğin hiç öyle gönül filan dinler mi, gönülü de dağı da aşmış, gelmiş. Abdalın gönüllendiğine bakma öyle olura olmaza, vara yoğa, abdalda gönül çoktur. Yüzünü karartsa, gönlünü de kararttı derler, o sebepten abdalın içi dışından, gönlü de yüzünden okunur. Kara yazılı Neşet’im vadesi yetip de Allah emri olunca bir tevatür bir kıyamettir koptu, bir kimse de çıkıp, milletin önüne düşüp demedi ki, ‘Behey bulanıklar, muhterisler, tefeciler, yakışıksızlar, perdahlılar, matruşlar, goygoycular, malumatfuruşlar, çatalağızlılar, karadilliler, günoğulları, dışarlaklar, siz ne anlarsınız onun dediklerinden, çalıp söylediklerinden de daha demediklerini, henüz çalıp söylemediklerini tefsire kalkışırsınız!’ Vay Neşet ağam! Senin söylediğin sözlerin derinine, verdiğin avazların yüksekliğine, değdiğin gönüllerin cümlesine bakmayanlar, bakmaya gözü olmayanlar, baksa da gördüğünü anlayamayacak olanlar, aldılar sazı ellerine, kendileri çalıp kendileri dinlediler. Böylece senin deyişinle bu ‘gıymatlı misafirler’in hepsi de seni kendilerinden bildiler. Bilsinler bunda ne kötülük var? Ne kötülük olabilir hemi de bir garibe ‘sahap’ çıkmakta? Çıksınlar da biraz da senin aslına baksınlar. Abdalın aslı yoldur, gönlü teldir. Tel koparsa ‘ahenk ebediyen kesilir’. Neşet de bir yol oğludur, yol sefilidir. Aşikâr olanı bilmezden gelmenin ne yararı var? Biz de mi dava güdelim, o bizden, o değil diye? Abdal yoldaki Ali’dir, Ali yolunda gidendir. Kazak Abdal’dan Kaygusuz’a Pir Sultan Abdal’a abdalın yolu birdir, bellidir. Şimdi nasıl bedel ödetiyorlarsa abdala, eskiden de yolunun bedeli ödetilmiştir. Abdal bağıra bağıra gelmez, benlik, kimlik davası güderek yürümez. Kimlikten kinlik üretmez, yolu da halincedir dili de. Abdal bağırmıyor, kendi türküsünü çağırmıyor diye, onun inancı, kültürü, geleneği yok mu sayılacak, bu ne aymazlıktır, bu ne kibirdir? Öyleyse ben de kimliğimden, inancımdan, yolumdan kuşku mu duymalıyım? Aslında biz yokuz, böyle bir inanç, böyle bir kültür de yok, Bektaşiler yok, Aleviler de yok, onların yürür, gezer kolu abdallar da yok,Âşık Veysel’den Arif Sağ’a, Ali Ekber Çiçek’ten Âşık Mahzuni Şerif’e, Sabahat Akkiraz’dan Âşık Şah Turna’ya, Hacı Taşan’dan Neşet Ertaş’a, cemiyle demiyle, sazıyla sözüyle, yüreğinin dili gönlünün teliyle, Alevi tasavvufunun büyük birikimini dillendiren seslendiren, deyişiyle, nefesiyle, semahıyla, gamdan neşeye ‘gönül dağı’nı kuranların hiçbiri de yok demektir öyleyse. Öyleyse ‘gurban olduğum Neşet gelmiş anam, Neşet gelmiş’ diye, akrabaları geldiği için Eskişehir’i bayram yerine çeviren komşumuz abdallar da yok, Keskin’de Hüseyin dedemin eline uzanıp niyaz eden, Neşet Ertaş’ın ‘Hacı Emmim’ dediği akrabası Hacı Taşan da yok… Yalnızca devletin mezhebi var! Çok üzgünüm kara yaşlı Neşet emmi, gönül abdal, beni de ardından böyle bir yazı yazmak zorunda bıraktılar. Işık abdalları kılavuzun olsun. Krizden doğan ‘Bu yıl sokaktayız’ sanat 3. ULUSLARARASI ÇANAKKALE BİENALİ Çanakkale Bienali’nin ekip ve içeriğinden oldukça memnun. Zira “Bienal Engelsiz”, “Bienal Genç” ve “Bienal Çocuk” başlıkları altında gerçekleştirilecek paralel etkinlik ve projelerle, bienal ‘herkes’e hitap edebilecek. Bu bienalin var olabilmesinin en önemli yapıtaşlarından bir tanesi gönüllülük. Yurtdışından gelen sanatçılar da burada görev alan gönüllülerin performansından oldukça etSİBEL ÇORBACIOĞLU kilenmiş. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nin var oluşu, bienale büÇANAKKALE Bir şehre adım yük bir destek. Halkın, buradaki attığınız ilk yerçağdaş sanat perdir otogar, herformanslarına kes buradan ya yaklaşımı elbette bir bilinmeze ya ki öğrenciler kada bir yakınının dar ‘sıcak’ değil sıcaklığına yol ama herkes şehre alır. Bugünlerde gelen hareketten Çanakkale’nin memnun. eski otogarından Çanakkale Beyapılabilecek tek lediyesi, bienale bir yolculuk var, destek veriyor o da sanata... Esama belki daha ki otogar binası, da önemlisi, bu Uluslararası Çabienale güveninakkale Bienayor. Çanakkale li’nin ana mekâBelediye Başkanı nı. Ülgür Gökhan, Bu yıl üçüncüaçılışta her etkinsü düzenlenen liğe katılıp, sabienal, “Kurgunatçıların ve bielar ve Karşı nalin arkasında Duruşlar” teolduğu izlenimimasıyla farklı Hakan Kırdar’ın yapıtı, ‘Anıtın Önünde’ ni veriyor. disiplinlerden, (2012) 9 adet müdahale edilmiş Tarih boyunca buluntu fotoğraftan dijital baskı. farklı kuşak ve pek çok dünya ülkelerden 34 krizi içinde yer sanatçıyı bir araalmış bir bölge Çanakkale. Bienalya getiriyor. 28 Eylül’de başlayan deki yapıtlar da günümüz dünyasıve 3 Kasım’a kadar devam edecek nın ekonomik, siyasal ve toplumsal olan bienalin Genel Sanat Yönetkrizlerine eleştirel bir bakış açısıyla meni Beral Madra, 90’lı yıllardan ele alıyor, bu sisteme bir karşı dubu yana Anadolu’da çağdaş sanat ruş gösteriyor. Bir başka karşı duetkinlikleri gerçekleştirilmesinin ruş da çağdaş sanatın İstanbul’la önemini vurgulamış bir isim olarak, anılıp tekelleşmesine... Fotoğraf: UĞUR DEMİR İŞTİSAN ‘RAĞMEN’ ADLI BİR EYLEM DÜZENLEDİ ? Çanakkale Bienali’nde yer alan yapıtlar, günümüz dünyasının ekonomik, siyasal ve toplumsal krizlerini eleştirel bir bakış açısıyla ele alıyor, bu sisteme bir karşı duruş gösteriyor. Bir başka karşı duruş da çağdaş sanatın İstanbul’la anılıp tekelleşmesine... Kültür Servisi İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği (İŞTİSAN), 2012 2013 tiyatro sezonuna “Rağmen” adlı bir eylemle başladı. Şehir Tiyatroları’nın yeni yönetmeliğini protesto etmek amacıyla dün Muhsin Ertuğrul Sahnesi önünde bir araya gelen İŞTİSAN üyelerine, pek çok tiyatro sanatçısının yanı sıra, sinema oyuncusu Kadir İnanır, müzisyen Nejat Yavaşoğulları, ressam Bedri Baykam’ın da aralarında bulunduğu, sanat dünyasından çok sayıda isim eşlik etti. Eylemde, aylar önce “Susmuyoruz!” diyerek yola çıkan İŞTİSAN üyeleri, bu yolculuğa “Susmayacağız!” diyerek devam edeceklerini vurguladı. İŞTİSAN Yönetim Kurulu Üyesi Levent Üzümcü’nün okuduğu bildiride, yeni yönetmeliğin kabul edilemez olduğu bir kez daha vurgulandı. Bildiride şu ifadelere yer verildi: “Şehir tiyatrolular olarak bugün bir kez daha sokaktayız. Repliklerimizi sahneye bıraktık. Sanatın içeriği ve biçimi siyasal iktidarların günlük politikalarının konusu değildir. Her şeyden önce bilinmelidir ki, tiyatroyu tiyatrocular yönetir. Son sözü karanlığa bırakmayacağız ve ‘Rağmen’ de olsa, perdelerimizi açıp seyircimizle buluşacağız. Bu yıl sokaktayız...” Bildirinin ardından Kardeş Türküler de eyleme destek amacıyla bir konser verdi. ÖZEL TİYATROLAR 20122013 SANAT SEZONU YARDIMLARI BELLİ OLDU 178 tiyatroya 4 milyon yardım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca bu yıl özel tiyatrolara verilecek yardımlar belli oldu. Özel tiyatro yardım miktarları 3.5 milyon TL’den 4 milyon TL’ye çıkarıldı. Bakanlıktan proje yardımı almak üzere bu yıl 41 farklı ilden 97 profesyonel, 40 çocuk oyunu, 149 amatör ve 52 geleneksel kategoride olmak üzere toplam 338 özel tiyatro başvuruda bulundu. Bu rakam bu zamana değin yapılan en yüksek başvuru sayısı olması bakımından da önem taşıyor. Değerlendirme komisyonu bu yıl da Türk tiyatrosunu bütün yönleriyle desteklemek amacıyla Türk oyun yazarlarının eserlerini ayrı değerlendirdi. Türk oyun yazarlarının eserlerini sahneleyecek tiyatrolara yabancı yazarların eserlerini sahneleyecek tiyatrolara göre daha fazla yardım yapıldı. Komisyon, bu yıl, 64 profesyonel, 25 çocuk oyunu, 54 amatör ve 35 geleneksel kategoride olmak üzere toplam 178 özel tiyatronun projesine yardım yapılmasına karar verdi. Bu yılki yardım miktarı da bakanlık tarafından 3.5 milyon TL’den, 4 milyon TL’ye çıkarıldı. Bu yıl yardım almaya “profesyonel” kategoride hak kazanan bazı özel tiyatrolar ve projeleri şöyle: “Adam Film Yapım Ltd. Ştd/Babaannem Yüz Yaşında, Adana Gösteri Sanatları Merkezi/Kocamın Nişanlısı, Adım Tiyatro/Padişahı Osman, Alışık Tiyatrosu/Küçük Adam Ne Oldu Sana?, Kabare Dev Aynası/Bize Bir Haller Oldu, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu/Kaplumbağa, Ankara Sanat Tiyatrosu/Selamün Kavlen Karakolu, Ankara Simurg Oyuncuları/Ey Hayat, Doğum, Düğün, Ölün, CS Gösteri Salonları/Testi, Oyun Atölyesi/Pandaların Hikâyesi.” Bir çocuk daha okusun diye 21.YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212 274 15 02 0212 213 74 02 Fax: 0212 275 52 44 www.yekuv.org Vakıflar Bankası Osmanbey Şubesi 00158007287986476 C MY B C MY B [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle