19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 OCAK 2012 PAZARTESİ 8 DİZİ Denktaş’ın ‘Her Türk okumalı’ diye vasiyet ettiği Akritas Planı’nın ‘İç Cephe’ bölümü Türklere uygulanacak baskı yöntemlerini içeriyor KIBRIS’TAN SORUMLU BÜROKRAT Türk direnişi şiddetle kırılacak İç alandaki hareketlerimiz, yapacakları tepkiye, dışta bu hareketlerin yorumlanmasına ve yapacaklarımızın milli davamız üzerindeki etkisine göre düzenlenecektir. 1. ‘Aşılmaz’ diye tanımlayabileceğimiz tek tehlike askeri güç kullanılarak yapılacak bir dış müdahale ihtimalidir. Kısmen veya tüm olarak kendi gücümüzle karşılayabileceğimiz bu tehlike, yaratması muhtemel maddi zarardan ziyade politik alanda yapacağı olumsuz etki yönünden önemlidir. Eğer dış müdahale, planımızın ‘c’ safhası uygulanmadan önce yapılırsa böyle bir müdahale tamamen haklı görünmese de hukukî yönden geçerli sayılabilir ki bu da uluslararası alanda ve Birleşmiş Milletler de aleyhimize olur. Son zamanlarda yer almış olan buna benzer olayların tarihi gösteriyor ki hiç bir müdahale olayında müdahale hukuk dayanağından tüm olarak yoksun olsa bile mütecaviz, saldırıya uğrayandan önemli tavizler koparmadan ne Birleşmiş Milletler ne de diğer kuvvetler tarafından sökülüp atılabilmiştir. İsrail’in 1956’daki Süveyş saldırısında harekâtın Birleşmiş Milletler tarafından takbihine ve Sovyetler Birliği’nin duruma müdahale tehdidine rağmen, saldırıyı yapan İsrail, geri çekilmesine karşılık Kızıl Deniz’deki Eliat Limanı’nı elde etmesini bilmiştir. Kıbrıs için böyle bir durumda çok daha büyük tehlikeler vardır. İyi çalışır ve yukarıda (a) safhasında belirtilen teşebbüsümüzü başarılı kılarsak göreceğiz ki hem mücadeleyi haksız gösterecek hem de bütün dünyanın desteğini kazanmış olacağız, çünkü Garanti anlaşmasına göre, garantör devletler (İngiltere, Yunanistan ve Türkiye) arasında müzakereler yer almadan müdahale yapılamaz. Asıl uluslararası desteğe işte bu devrede (müdahale öncesi temas devresi) ihtiyacımız olacaktır. Böyle bir desteği de ancak anayasada yapılmasını teklif ettiğimiz değişiklikler haklı ve akla yakın görüldüğü zaman kazanabiliriz. Bu sebeple öne süreceğimiz değişiklikleri kararlaştırırken çok dikkatli olmamız gerekir. Bu durumda, ilk adım, müdahale tehlikesini ortadan kaldırmak için anayasayı tadil etme Uluçevik Denktaş’la anılarını anlattı BAHADIR SELİM DİLEK UYGULANACAK YÖNTEM: ABD’den başsağlığı mesajı LEFKOŞA (Cumhuriyet) Amerika Birleşik Devletleri (ABD), KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın ölümü üzerine yayımladığı mesajda Denktaş ailesi ile Kıbrıs Türk toplumuna başsağlığı dilediğini bildirdi. ABD Lefkoşa Büyükelçiliği Kuzey Ofisi’nden yayımlanan mesajda, ABD’nin, “tüm Kıbrıslıların” yararı için Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulmaya yardımcı olma taahhüdünü sürdürdüğü de belirtildi. Ani karşı hücum İzlenecek taktik: Anayasayı tadil etme çabalarımız gizli olmayacak. Daima barışçı görüşmelere hazır görüneceğiz ve hareketlerimiz hiç bir zaman tahrik edici veya sert bir şekil almayacak. Patlaması muhtemel her olay, başlangıçta kanun çerçevesinde ve kanuni kuvvetler Devletin polis gücü tarafından, belli bir plana göre, karşılanacaktır. Bütün hareketlerimiz hukuki bir çerçeve içinde yapılacaktır. 3. (Bu madde gizli tutulmuş yayınlanmamıştır). 4. Türklerin, anayasayı tadil için girişeceğimiz ciddi hareketlere tepki göstermeyeceğini düşünmek ve genel planımızın yukarıda anlatılan birinci safhasını gerçekleştirme çabalarımıza karşı olaylar ve çatışmalar yaratmayacaklarına inanmak safdillik olur. Bu sebeple teşkilatımızın varlığı ve kuvvetlenmesi zaruridir. Çünkü: (a) Türklerin içten gelen bir direnmesine karşı bizim karşı hücumumuz ani olmazsa Rumlar arasında özellikle kasabalarda panik yaratılması tehlikesi vardır. O zaman geniş ve çok önemli bölgeleri Türklere kaptırmak tehlikesi de doğacaktır. Halbuki Türklere ‘hücum gücümüzü’ ani olarak ve etkili bir şekilde gösterebilirsek kendilerine gelecek ve hareketleri önemsiz, tecrid edilmiş olaylara insihar edecektir. (b)Türklerin planlı veya plânsız herhangi hücumu karşısında bu hücum bir gösteri olsun veya olmasıhemen harekete geçmek ve şiddet kullanarak böyle bir hücumu en kısa bir zamanda bastırmak zorundayız. Çünkü durumu bir iki gün içinde tam olarak kontrol edebilirsek dış müdahale mümkün olmayacağı gibi haklı da görülmeyecektir. (c) Herhangi bir Türk teşebbüsünün kuvvet kullanarak katı olarak bastırılması bizim sonradan girişeceğimiz ve anayasada yeni tadilata matuf hareketlerimizi kolaylaştıracak ve aynı zamanda tatbikatta bir Türk reaksiyonunu önleyecektir. Çünkü Türkler, gösterecekleri herhangi bir reaksiyonun toplumları için ciddi sonuçlar doğurabileceğini kavramış olacaklardır. (d) Çatışmaların yayılıp büyümesi halinde plandaki (a) ve (d) safhalarını uygulamaya ve ENOSİS’i derhal ilan etmeye hazır olmalıyız. Çünkü o zaman diplomatik faaliyete ihtiyaç kalmamış olacaktır. 5. Bütün bu safhaların tatbikinde büyük rol oynayacak bir faktörü unutmamak lazım. Üyelerimizi ve halkı aydınlatmak ve planlarımızı bilmeyenler veya bilmesine imkân olmayanlarla ‘tutucu’ çevrelerin propagandalarına karşı koymak. Belirttiğimiz gibi mücadelemizin en az dört safhadan geçmesi şarttır. Ayrıca bu süre içinde planlarımızı ve niyetlerimizi, zamansız olarak açıklamamak zorunluluğundayız. ANKARA 1983 yılında Dışişleri Bakanlığı’nda Kıbrıs’tan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik, KKTC’nin ilanından bir gün önce görevli olarak Kıbrıs’a gittiğini ve Rauf Denktaş’ın kendisini evinde ağırlayıp akşam yemeği için kendi elleriyle bıldırcın pişirdiğini anlattı. Uluçevik, Denktaş’a ilişkin anılarını, paylaşırken KKTC’nin ilanı öncesinde Denktaş’ın kendisini evinde nasıl ağırladığına ilişkin anılarını Cumhuriyet’le paylaştı. Evde yalnız olmasına karşın Denktaş’ın akşam yemeği için bıldırcın kızartıp sofra hazırladığını anlatan Uluçevik, “Yemekten sonra beni erkenden yatırdı çocuğu gibi. Sabah da uçağım erken olduğu için beni erkenden kaldırıp ‘Kahvaltını yap öyle git’ dedi. Anımı hiç unutamam” diye konuştu. Denktaş’ın en karmaşık olayları bile esprilerle anlattığını belirten Uluçevik, “Bakanlıktaki en genç memurlara bile yakınlık hissederdi. ‘Ben de bu mücadeleye 20’li yaşlarda başladım’ derdi. 1967’de ben daha bakanlığa yeni girmişken, birinci kâtip Tugay Uluçevik’i bile bağrına bastı. Kaybından çok üzgünüm” dedi. Türkiye’nin KKTC’deki ilk büyükelçisi İnal Batu ise “Benim için en büyük hadise ilk kez Türkiye Cumhuriyeti’nin büyükelçisi olarak 14 Kasım 1983’te Sayın Denktaş’a güven mektubunu sunmak olmuştur. Kendisine güven mektubunu Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda sunduğum gün, BM Güvenlik Konseyi de beni kınamıştır” dedi. Batu, Denktaş’ın acılı ve buruk bir şekilde yaşamını yitirdiğini belirtip “KKTC’nin kurulmasının üzerinden neredeyse 30 sene geçti. Türkiye Cumhuriyeti ne yaptı? KKTC’yi tanıtabildi mi? Dışişlerinin bugün yapması gereken Denktaş’ın eserine, yani KKTC’ye sahip çıkmasıdır” dedi. Cumhuriyet Parkı’na defnedilecek teklifi yapmaktır. İzlenecek taktik: (yayınlanmamıştır). 2. Aşikârdır ki müdahalenin haklı gösterilmesi için anayasadaki basit bir revizyon teklifinden daha ciddi bir sebep, daha yakın bir tehlike olması gerekir. Bu sebepler şunlar olabilir: (a) ‘a’ ve ‘c’ hareketi yerine getirilmeden ENOSİS’in ilânı. (b) ‘Türklerin katliamı’ diye aksettirilebilecek ciddi toplumlararası huzursuzluk ve çarpışma. İlk sebep, birinci safha için hazırlanan plan gereğince kendiliğinden ortadan kalkmıştır; böylece, geriye ‘toplumlararası çatışma’ tehlikesi kalmış oluyor. Tahrik edilmeksizin Türklere karşı bir katliama girişmek veya hücum etmek niyetimiz yoktur. Bu sebepten... (Bu kısım Rum yayın organlarında gizli tutulmuş yayınlanmamıştır) Türkler şiddetli reaksiyon göstererek olaylar ve çatışmalar yaratabilirler veya çarpışmalar yaratarak Rumların kendilerine hücum ettiği ve bu yüzden can ve mal emniyetleri için müdahalenin kaçınılmaz olduğu intibaını yaratmaya çalışabilirler. Mezar yeri belli oldu LEFKOŞA (Cumhuriyet) Tedavi gördüğü Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Hastanesi’nde yaşamını yitiren KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Lefkoşa’da Cumhuriyet Parkı’na defnedileceği açıklandı. KKTC Başbakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Bakanlar Kurulu, ailenin talebini de göz önünde bulundurarak, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın naaşının Cumhuriyet Parkı’na gömülmesine karar vermiştir” denildi. Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi karşısında bulunan Cumhuriyet Parkı’nda TMT Anıtı da yer alıyor. Denktaş için düzenlenecek cenaze töreni bugün başlayacak, yarın son yolculuğuna uğurlanacak. ‘Gizlilik hayati önem taşıyor’ Görüleceği gibi bu konuda her şeyi gizli tutabilmek millî görevden de üstün bir görevdir. “Gizlilik” başarımız ve bekamız için hayatî bir önem taşır. Bunun böyle olması ‘tutucu’ zümreyi ve sorumluluk duygusundan yoksun demagogları, tahrik edici konuşmalar yapmaktan, sözde milli beyannameler dağıtmaktan alıkoymayacaktır. Plânlarımızın geçiş safhaları onlara bir çok fırsatlar verecek niteliktedir. Liderlerimizin esas gayesinin ‘millî hedef’ olmadığını ve yalnız anayasayı tadil etme peşinde koştuğumuzu söyliyecekler, ithamlar yağdıracaklardır. Anayasayı, kararlaştırdığımız gibi aralıklı merhalelerle ve hüküm süren şartlar çerçevesinde tadil etme gerekliliği işimizi daha da güçleştiriyor. Bütün bunlar bizi sorumsuz demogajiye, sokak politikasına ve millicilik yarışına itmemelidir. İcraatımız bizi, inkâr edilemeyecek bir şekilde haklı gösterecektir. Her halukârda, seçimlerden çok önce tatbik edilmesi ve başarı ile sonuçlanması gerektiğine göre, önümüzdeki kısa devre içinde göstereceğimiz itidal ve soğukkanlılıkla temayüz etmeliyiz. Buna paralel olarak vatansever kuvvetlerimizin birliğini ve disiplinini korumak ve bununla da kifayet etmeyip bu birliği takviye etmek zorunluğundayız. Bu konuda başarı sağlamak için üyelerimizi iyice aydınlatmalıyız ki onlar da halkı aydınlatabilsinler. Herşeyden önce ‘tutucular’ın gerçek kimliklerini açıklamalıyız. Bunlar, küçük, sorumsuz demagoglar ve fırsatçılardır. Son yılların tarihi bunu açıkça ortaya koymuştur. Bunlar, liderliğimize kuduz köpekler gibi saldıran, fakat geçerli, pratik ve akla yakın herhangi bir çözüm yolu göstermekten aciz, başarı yoksunu, menfi ruhlu gerici insanlardır. Hareketlerimizde başarı sağlayabilmemiz için, son dakikaya kadar, kuvvetli, ve istikrarlı bir hükümete ihtiyacımız vardır. Bu böyle bilinmelidir. Bu tutucular güruhu, nutuk çekmekten başka bir şey yapmaktan aciz gürültücü parolacılardır. Daima, ciddi ve kesin bir hareket gerektiği zaman, fedakârlık gerektiği zaman, ortada güçsüz zavallılar olarak kalmışlardır ve kalacaklardır. Bunun en tipik örneği şimdiki tutumlarıdır: En iyi hareketin Birleşmiş Milletlere başvurmak olduğunu teklif ediyorlar. Bu yüzden bunların tecrid edilmeleri ve daima uzakta tutulmaları şarttır. Plânımızı üyelerimize yalnız sözlü olarak an DR. FAZIL KÜÇÜK Özgürlüğün simgesi anıldı LEFKOŞA (AA) Kıbrıs Türk halkının özgürlük ve var oluş mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük, 28. ölüm yıldönümünde KKTC’de törenlerle anıldı. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Küçük’e “Şimdi dava arkadaşın Denktaş’la buluştunuz” diye seslenerek “Ey Doktor, rahat uyu. Sevgili halkım, siz de rahat olun. Devlet olma noktasından geri gitme yoktur” dedi. Küçük’ün kabrinin bulunduğu Anıttepe’de düzenlenen törene, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Dr. Küçük’ün oğlu Mehmet Küçük, Meclis Başkanı Hasan Bozer, Başbakan İrsen Küçük, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri (KTBK) Komutanı Korgeneral Adem Huduti, KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Mehmet Daysal ile diğer ilgililer, dernek, kurum kuruluş temsilcileri ve öğrenciler katıldı. Küçük’ün hayatını kaybettiği saat olan 10.28’de tüm bölgelerde sirenler çaldı. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs Türk halkının bugünlere, milli ve dini kimliğine, egemenliğine, özgürlüğüne sahip çıkarak kahramanca bir mücadele ile geldiğini vurgulayarak “Bu kahraman halkın içinden çıkan Doktor Küçük, Rauf Denktaş, Osman Örek, Faiz Kaymak, Mustafa Necati Özkan, Burhan Nalbantoğlu gibi kişilerin gerçekleştirdikleri ise davaya rehberlik, önderlik ve liderlik yapmak olmuştur” dedi. Eroğlu, var oluş ve özgürlük mücadelesinin lideri Doktor Küçük’ün doğru zamanda doğru işler yapan, doğru bir kişi olduğunu belirterek, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Anadolu’da verdiği Kurtuluş Savaşı’nı yakından izleyen Doktor Fazıl Küçük’ün, 1950’lerin aydın bir tıp doktoru olarak Kıbrıs Türk halkının koloni idaresine boyun eğmeyeceğini iyi bildiğini ve bunu halkına anlattığını söyledi. Rum tarafının iyi niyetli olması durumunda önümüzdeki yaza kadar bir çözümün mümkün olduğunu dile getiren Eroğlu, “Biz Kıbrıs’ta var olan gerçeklere dayalı, yaşayabilir bir anlaşma için gereken esnekliği gösterdik, göstereceğiz. Ama veremeyeceğimiz tavizler, gerileyemeyeceğimiz noktalar var. Kimse bu noktalarda bizi boşuna zorlamasın” diye konuştu. latmalıyız. Toplantılar teşkilatın altkarargâhlarında (bölge karargâhlarında) yapılmalı ve üyelerimizin halkımızı aydınlatabilmeleri için, bölge karargâh liderleri ile üyeleri, planımız ve niyetlerimiz konusunda iyice aydınlatılmalıdır. Herhangi bir yazılı izahat yapıymamalıdır. Yukarıdakilerle ilgili herhangi bir dokümanın kaybı veya dışarıya sızdırılması vatana ihanet suçu sayılır. Bu dokümanın açıklanması, ihbarı veya muhalefet tarafından yayınlanması kadar zararlı ve mücadelemize bu kadar ağır bir darbe indirecek bir hareket düşünülemez. Üyelerimizin sözlü aydınlatılması dışarıdaki bütün çalışmalarımız, bilhassa basındaki yayınlarımız çok ılımlı olmalı ve planımızı hiçbir şekilde ifşa etmemelidir. Yalnız sorumlu üyeler halka hitap edebilir, nutuk söyleyebilir ve beyanat verebilirler. Onlar da planımıza temas ederken kendi şahsi sorumluluklarına ek olarak altkarargâh başkanlarının sorumluluğu ile hareket ederler. Yazılı plandan söz etmek gerekirse, bu, altkarargâh başkanlarının izni ile yapılır. Başkanlar yapılacak konuşmayı veya verilecek demeci iyice kontrol ederler. Hemen şunu da bildirelim: Böyle bir konuşma veya demecin hiçbir şekilde basında veya başka yayınlarda yer almasına izin verilmemelidir. İzlenecek taktik: Üyelerimizi ve halkı sözlü olarak aydınlatmak için büyük çabalar harcanmalıdır. Kendimizi ‘ılımlı’ gösterebilmek için hiç bir çaba esirgenmemelidir. Hiçbir yazıda veya basında veya herhangi bir dokümanda plânımızdan bahsedilmemeli, böyle bir konuya temas edilmemelidir. Sorumlu üyelerimiz halkı aydınlatmaya devam edecekler, moral yükseltmek, halkın mücadele ruhunu takviye etmek için gerekli çalışmayı basın veya diğer kanallarla planlarımızı ifşa etmedenen iyi bir şekilde yapacaklardır. NOT: Bu doküman, alındığı günden itibaren on gün içinde, altkarargâh başkanının sorumluluğu altında ve bütün kurmay üyelerin huzurunda yakılmak suretiyle yok edilecektir. Bu dökümanı kısmen veya tüm olarak kopya etmek şiddetle yasaktır. Altkarargâhın kurmay üyeleri, başkanlarının sorumluluğu altında planı alıp inceleyebilirler. Lakin bölge başkanı dahil hiçbir üye bu dokümanı altkarargâh binasından çıkaramaz. Başkan AKRİDAS Yarın: Geçmişte yaşanan sıkıntılar C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle