26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 22 AĞUSTOS 2011 PAZARTES 14 Berç Toroser’in sergisi 23 Ağustos’a kadar Aznavur Sanat Evi Sergi Salonu’nda. (0212 249 22 10) Gül Bolulunun “Liflerin Dansı” sergisi 27 Ağustos’a dek Meke Sanat’ta. (0212 292 34 70) Karşıdan Karşıya sergisi 28 Ağustos’a kadar Sakıp Sabancı Müzesi’nde. Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Görsel Sanatlar ve Görsel letişim Tasarımı Programı öğrencilerinin “Düşlerimin İzinden 4” sergisi 28 Ağustos’a kadar Sabancı Üniversitesi’nde. (0216 483 90 97) Azime Sarıtoprak’ın “Miyazaki Buradaydı” sergisi 30 Ağustos’a kadar Mine Sanat Galerisi Caddebostan’da. (0 216 385 12 03) Hanedan ve Kamera isimli fotoğraf sergisi 2 Eylül’e kadar Aygaz Genel Müdürlük binasında. (0 212 284 63 63) Nazan Tuna’nın “Doğuda Kadın Olmak” isimli fotoğraf sergisi 2 Eylül’e kadar Fotofilm Sanat Merkezi’nde. (0 212 2440495) Lale Tara’nın sergisi 4 Eylül’e kadar İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nde devam edecek. (0212 334 73 00) Steve McCurry’nin son HAFTANIN SANAT ÇİZELGESİ Kodachrome filmiyle çektiği fotoğraflardan oluşan sergisi 4 Eylül’e kadar İstanbul Modern’de. (0 212 249 45 46) Buket Şahin’in “Güneş Kadınları” fotoğraf sergisi 7 Eylül’e kadar Arkeo Pera’da. stanbul Bilgi Üniversitesi letişim Fakültesi Görsel letişim Tasarımı ile Fotoğraf ve Video Bölümleri öğrencilerinin “TRACK10” isimli sergisi 9 Eylül’e dek Bilgi Üniversitesi Santral Kampusu E1101’de. (0212 256 49 91) Çizgi Roman Kendini Hicvediyor sergisi 10 Eylül’e dek İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde. (0212 3938111) Mahmut Celayir, Dieter Mammel, Murat Germen, Burcu Yağcıoğlu, Alev Gözonar, Emir Uras’ın “Reminder” isimli sergisi 10 Eylül’e dek C.A.M Galeri / Akaretler’de . ( 0212 2457975) Leyla Gamsız ve Hamit Görele’nin sergisi 12 Eylül’e dek Sanat Akmerkez’de Galerisi’nde. (0212 282 01 70) Yasemin Peker’in “Çiçekler Açarken” isimli sergisi 15 Eylül’e dek Alta Sanat Galerisi’nde. (0212 2826965) Işıl Özışık ve Neşe Gümüşçüoğlu’nun Suluboya Resim Sergisi 15 Eylül’e dek Alta Sanat Galerisi’nde. (0212 282 69 65) Avni Arbaş, Yusuf Katipoğlu, Sarkis Günsel, Muzaffer Akyol, Erdem Uçkan, Bodil Örs gibi değerli sanatçıların eserlerini ve Devrim Erbil, Ahmet Umur Deniz, Hayri Ağan gibi sanatçıların gravürlerinin yer aldığı sergi 17 Eylül’e dek Galata Art Sanat Galerisi’nde. (0212 245 33 20) Genç Heykel II sergisi 29 Eylül’e dek Çırağan Sarayı Heykel Galerisi’nde. (0212 326 46 46) Nasip YEM, Nuri YEM, Naile AKINCI, Mehmet AKSOY, Neş’e ERDOK, Nedret SEKBAN, Rahmi AKSUNGUR, Temür KÖRAN, rfan OKAN, Hakan GÜRSOYTRAK, Emin TURAN, Hakan C NGÖZ ve Setenay ALPSOY’un karma sergisi 30 Eylül’e dek Evin Sanat Galerisi’nde. (0 212265 81 58) Çağdaş Ustalardan Sergi başlıklı karma sergi 30 Eylül’e dek Tem Sanat Galerisi’nde. (0 212 247 08 99) Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin “Şimdiki Zamanlar” isimli sergisi 2 Ekim’e kadar Pera Müzesi’nde. (0212 211 41 00) Arazi Üzerine: Kolombiya’da Çağdaş Sanat sergisi 2 Ekim’e kadar santralistanbul Galeri 1’de. (0 212 292 13 13) Kutluğ Ataman’ın “Mezopotamya Dramaturjileri” isimli sergisi 6 Kasım’a kadar ARTER’de. (0212 243 37 67) Adalar, Mimarlar, Binalar isimli sergi Haziran ‘Ramazanda Caz’ 2012’ye dek kapsamında bugün saat Adalar 21.30’da Yıldız Sarayı’nda Müzesi’nde. “McCoy Tyner Trio with Gary Bartz” ve yarın saat 21.30’da Topkapı Sarayı’nda “Ahmad Jamal” konseri izlenebilir. (0 216 556 98 00) İZMİR lhan Berk’in 3. ölüm yıldönümü anısına açılan ve Engin Turgut’la Fatih Küçük’ün resimlerinin yer aldığı sergi, 5 Eylül’e dek Gümüşlük Amavi’de. Şükran Ulucan Resim Sergisi, 2 Eylül’e dek Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı Altınyunus Sanat Galerisi’nde. Alaçatı Sanat Günleri kapsamında, Art Shop Çatı Sanat Galerisi ve Alaçatı Motif Halı işbirliğiyle, 17 Eylül’e dek “Marek Brzozowski” resim sergisi izlenimde olacak. Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Görsel Sanatlar ve Görsel letişim Tasarımı Programı öğrencilerinin “Düşlerimin zinden 4” sergisi 28 Ağustos’a kadar Sabancı Üniversitesi’nde. ‘ , bulunması için gizledim’ Fotoğraf: VEDAT ARIK “McCoy Tyner Trio with Gary Bartz” konseri bugün 21.30’da Yıldız Sarayı’nda. Turkcell Kuruçeşme Arena’da yarın saat 21.00’de gnçtrkcll Açıkhava Sinema Festivali kapsamında “Babamın Penguenleri” adlı film gösterimi gerçekleştirilecek. (Biletix: 0216 556 98 00) Metin Zakoğlu Cafe Theatre’da yarın saat 21.15’te Alpay Erdem’in tek gişilik gösterisi sahnelenecek. (0216 467 33 32) ‘ stanbul’da Beklenen Devrim’ Atilla Birkiye’nin içinde ‘aşk’ sözcüğü geçmeyen tek kitabı olma özelliği taşıyor MELTEM YILMAZ Düşler ötesine göçtü... Yedinci sanatın yaratıcı yönetmenlerinden Raùl Ruiz yaşamını yitirdi MEHMET BASUTÇU C MY B C MY B Şilili yönetmen Raùl Ruiz’in (19412011) her filmi, merakla beklediğim gizemli bir yolculuktu. Düşsel dünyalarla gerçekler arasında görünmez köprüler kurmayı başaran, o daldan bu dala atladığı için sınıflandırılması olanaksız, çok yönlü, derin bilgili, üstün yetenekli yaratıcı bir yönetmendi. Bazen çok hızlı, neredeyse çala kamera çektiği filmlerin temasal ve biçemsel bütünlükleri şaşırtıcıydı. 44 yıllık sinema yaşamına büyük bir bölümü seyirci önüne gelemeyen 100’den fazla film sığdırmıştı. Her biri yepyeni bir sinema serüveni olan Edebiyat filmlerinin gerçeküstü boyutundaki şiirselliuyarlamalarıyla ği yakalamayı başatanınan Şilili ran izleyici, tadına doyönetmen, yulmaz anlar yaşardı. Çağdaş bir Binbir gençliğinde Gece Masalları anlatıAllende’nin cısıydı Raùl Ruiz. Gidanışmanlarındandı. riş, gelişme ve sonuç 1973 askeri bölümleri olan klasik romanları çok sevdidarbesinden sonra ğini söylerdi. Balzac, Fransa’ya sığınmıştı. Giono, Proust, Stevenson, Kafka gibi birçok ünlü yazarı sinemaya uyarlamıştı. 19. yüzyıl Portekiz’inde, aristokratik çevrelerde geçen son filmi “Lizbon’un Sırları” da bir edebiyat uyarlamasıydı. Dört buçuk saat süren ama bir solukta izlenen dallı budaklı olağanüstü bir anlatı becerisi sergilediği bu filmiyle, Fransız sanat sinemasının önemli ödülü Louis Delluc Ödülü’nü geçen yıl kazanmıştı. Marcello Mastroianni, Catherine Deneuve, Isabelle Huppert, John Malkovich gibi oyuncuları yönettiği büyük bütçeli filmleri ve 1996’da “Üç Yaşam, Bir Ölüm” ile Cannes’da Altın Palmiye yarışına katılması, Raùl Ruiz’in geniş kitlelere açılmasına da olanak sağlamıştı. İlk kez Locarno’da, 1969 yılında, ikinci filmi olan “Çok Hüzünlü Kaplanlar” (1968) ile Altın Leopar’ı Eric Rohmer ile paylaşan Raùl Ruiz’in birçok filmi, dünyanın belli başlı festivallerine seçilmişti. Doğduğu Şili’de hukuk ve teoloji eğitimi gördükten sonra tiyatro ve sinemaya merak salan, politik yaşama ilgi duyan ve Salvador Allende’nin danışmanlarından olan genç Raùl Ruiz, 1973’te askeri diktatörlükten kaçarak Fransa’ya sığınmıştı. Fransız vatandaşlığını da alan yazar ve yönetmenin cuma günü bir Paris hastanesinde kanserden ölümünün Fransız sinema ve siyaset dünyasında uyandırdığı yankılar arasında, yabancı karşıtı politikası giderek sertleşen Fransa’nın Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin övgü dolu sözlerle, ülkesinin sığınmacılara kucak açmasından dem vurması da ayrıca dikkati çekiyordu. İsteği üzerine Şili’de toprağa verilmek üzere uğurlanmadan önce, yarın Paris’te, Raùl Ruiz için dinsel tören düzenlenecek. Yönetmenin birçok filminin yapımcısı Paulo Branco, Ruiz’in Şili’deki çocukluğunu konu alan, çekimini tamamladığı son filmi “Débâcle”ın (Bozgun) gösterime gireceğini duyurdu. Raùl Ruiz yedinci sanat tarihinde iz bırakacak güçte, yaratıcı bir yönetmendi. Sanat sineması çevreleri dışında yeterince tanınmıyor olmasını da pek umursamazdı galiba… Değişik kültürlerden ve sanat dallarından beslenen kendine özgü renkli dünyaların yaratıcısı Raùl Ruiz’i yeniden keşfetmek gerekiyor. Şair, yazar Atilla Birkiye, geçen günlerde raflarda yerini alan “İstanbul’da Beklenen Devrim” adlı kitabıyla İstanbul’a ve devrime çok farklı bir açıdan bakıyor, aslında aşka da öyle. “Bu kitapta biraz tersi oldu, aşk metnin katmanlarına indi” diyen Birkiye, üst katmanları ise şöyle anlatıyor: “Freud, Jung dolayısıyla psikanaliz yani bilinçaltımız/ bilinçdışımız, iç/ dış çatışmalarımız var. Beşir Fuad ile edebi hayatımızda farklı bir boyut kazanan intihar meselesi, DoğuBatı, arabesk stanbul’a ve açıdan bakıyorsunuz? gibi yaşamımıza sapAslında, niyetimde lanan, izi kalan bazen devrime farklı bir ters bir durum vardı; İsbir türlü üstümüzden bakış getiren Birkiye, tanbul “bana baksın” atamadığımız, bazen “ stanbul’da istedim. 30 yıldır kitapatmak istemediğimiz Beklenen Devrim”i, larımda İstanbul var; bazense anımsadığıson birkaç yıldır da mızda kedimizi çok iyi “Dönüp baktığım “özne” olarak. Bu da duyumsadığımız izgeçmişten, bugüne böyle bir kitap! Şehrin ler… Ya da yazma sügelirken film “etkileyici” özellikleri recinde olanlar, örnebir yana, bir yansımağin Gazze!” şeridinin hızla nın karşılığı olarak İsBirkiye ile içinde sarılması” diye tanbul sözcüğü geçti“aşk” sözcüğü geçmetanımlıyor. ğinde bile, bir çırpıntı yen tek kitabı “İstanoluyor içimde, her türlü bul’da Beklenen Dev“çirkinliklerine” karrim” üzerine koşın. İstanbul “bana nuştuk. baksın” derken, bir kiKitabınızın ilşileştirmeyi kastetmiginç ve merak yorum; bu kendimi uyandırıcı ismiyle pek yakın hissetmedibaşlamak istiyoğim yazınsal bir rum. “İstanbul’da “oyun”. Beklenen DevBu kitabı nasıl bir rim” derken aslınyaşanmışlıkla, ne da ne anlatmak istidüşünerek ve hisyorsunuz? sederek kaleme alİstanbul şehri ile dınız? devrim kavramını anBu kitap, dönüp latmaya çalışıyorum; baktığım geçmişdüzyazıyı da zorlayan ten, bugüne gelirimgelerin içinden, metaken film şeridinin forların içinden çağrıhızla sarılması. şımlarla yol alarak, ben27 Mayıs’ta çok küdeki izler ve anılar bunçüktüm ve babam ağabeyimi, bir lar... Özellikle devrimi, kamyona koymuştu ekmek almaya farklı bir boyuta doğru ele almaya gitmesi için; sokağa çıkma yasağı çalıştım. Tabii ki “ben”i eksen alan vardı, kamyonun arkasında bir yığın bir içerik var; mümkün olduğunca insan vardı. 12 Mart’ta Denizler bunu lirik bir söyleyişle yazmaya asılmasın diye, pul yapıştırdığımı çalıştım. anımsıyorum; 12 Eylül darbesinde Kitabınızda İstanbul’a nasıl bir ölen arkadaşlarımızı, binlerce işkence gören insanı bilmem anlatmaya gerek var mı! Kitaplarımızın toplatılmasına ne demeli, kitapların suçlu gibi televizyonda gösterilmesine! Yurdundan, şehrinden, mahallesinden uzaklaşmak zorunda kalanlar; kaçanlar, gizlenenler... Bu işin siyasi yanı. Ya yağmalanan, çirkinleştirilen ve hâlâ süren; yani özcesi, kimlik gibi yüzyıllardır taşıdığı silueti bozulan, Mimar Sinan’ın katledilen şehri… “İstanbul’da Beklenen Devrim”, içinde aşk sözcüğü geçmeyen tek kitabınız. Bunun özel nedeni nedir? Kitabın içinde aşk sözcüğü bir akrostiş olarak bir iki yerde var. Bunu gizledim ama bulunması için gizledim. Aslında aşk kavram olarak da, tikel olarak da var. Farklı aşklar var; bir şehre olandan, anneye ya da bir ütopyaya olan aşk var! Ya da tanımsız heyecan anları! Aşk sözcüğünün geçmemesi, biraz da yazınsal bir oyun, özellik gibi düşünülmeli. Zaman zaman aldığım bir eleştiridir “aşk” sözcüğünü ve temasını çok sık kullandığım. Evet, bazen çok kullanırsanız değerinden yitirebilir ama bu çok kullanmanın da, biçiminin önemli olduğunu düşünürüm. Öte yandan, bu sözcüğün kullanılmasının gerektiğini de düşündüğüm için, çünkü bazen ne hikmetse bu sözcükten utanılır bazen korkulur, bazen bu sözcük uğruna cinayet bile işlenir, kullanma biçimini değiştirdim; sonuç olarak yazınsal bir oyun oldu. Gülce Baycık’ın yapıtı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle