17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 30 HAZ RAN 2011 PERŞEMBE 4 Mahkeme “kuvvetli suç şüphesinin devam ettiğini” gerekçe gösterdi HABERLER Krizde Top Kimde? Babıali’deki gençlik yıllarımda, sık sık karşılaştığım bir slogan vardı: “Solda ilkeli, demokratik birlik..” Kısa zamanda, bu çağrının anlamını çözdüm. Çağrıyı yapan şunu söylüyordu: Arkadaşlar, gelin rızanızla benim görüşlerimle katılın, birlik olsun! Yıllarca tekrarlandı slogan, incir çekirdeği doldurmaz tartışmalar sürdü gitti. Uzlaşma kavramına uzak, demokrasi kültürü ham bir toplumuz. Ne zaman mutabakat veya uzlaşmadan söz edilse, bunu ileri süren aslında kendisine ram olunmasını veya biat edilmesini talep eder gibi gelir bana. Olaylara bakınca da haksız olmadığımı görürüm. Uzlaşma ya da mutabakat, ram olmak ya da biat etmek demek değil. Yani güçlünün görüşünün kabul edilmesiyle sonuçlanan bir dayatma süreci değil söz konusu olan. Tutuklu milletvekillerinin durumunun Meclis’i kilitlemesi üzerine yine Meclis’te bir çözüm aranıyor. Kimileri, yemini boykot edenleri uzlaşmazlıkla suçluyor ve çağrı yapıyor: Meclis’e gelin. Uzlaşmayla çözümün yeri Meclis. Çağrı, ilk bakışta, doğru. Ama yasamanın soruna bir çözüm bulabilmesi için, yasamayı işlevsel hale getirmeye yetecek çoğunluğun, istenenlere kulak vermesi, çözüme razı olması gerek. Kısacası uzlaşmayla çözüm için top, yasamada çoğunluğa sahip olan AKP’dedir. O buna yanaşmadığı sürece, CHP ve BDP yemin etse de etmese de fark etmez. CHP zaten, “sorunun çözümü için harekete geçirileceğine söz versinler, hemen harekete geçmeye hazırım” diyor. Bir noktayı açıklığa kavuşturalım: Yargının iktidarın güdümünde olduğundan şek şüphe duymayanlar bile çözümün iktidarın yargıya kilidi çözecek bir işaret çakmasıyla bulunmasını beklemiyor. Aksi takdirde bir krizden kurtulalım derken yasamanın ya da yürütmenin yargıya talimat vermesi yolunu açarak daha büyük bir sorun doğurmuş oluruz. Açıklığa kavuşturulması gereken ikinci nokta da şudur: Tutuklu milletvekilleri olayında feci sorun, bunlar milletvekili seçilmeden önce de vardı. Yani onların milletvekili seçilmeleriyle doğmuş değil sorun. Zaten onların tutukluluklarına itiraz edenler, bu keyfi ve çağdaş demokrasi ölçütlerine aykırı uygulamaya, milletvekili seçilmeselerdi de karşıydı. Başka bir deyişle sorun, bir tedbir olan tutukluluk kurumunun CMK 100. maddesindeki düzenlemesi ve maalesef yargıçların da yanlış uygulamaları yüzünden tutukluluk kurumunda düğümlenmektedir. Nitekim birçok kez AKP’li yetkililer de şikâyetlerin haklı olduğunu dile getirdi. Demek oluyor ki, sorun tutukluluk kurumundadır ve söz konusu kişiler milletvekili olmasalardı da vardı. Yalnızca tutukluluk yoluyla infaz edilenler milletvekili seçildiklerinde çiğnenen özgürlüklere bir de seçme ve seçilme hakkı katılmıştır. Demek oluyor ki, sorunun özü CMK 100 ve uygulamasında yatmaktadır. O halde çözüm de orada aranmalı, CMK’nin 100. maddesi, hem tutukluluğa karar verilmesini güçleştirecek şekilde, hem de tutukluluk sürelerini demokrasiyle bağdaşır, makul bir süreyle sınırlamak üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleri ve AİHM kararları doğrultusunda yeniden düzenlenmelidir. Böylelikle hem kriz çözülmüş hem de bir demokrasi ayıbı giderilmiş olur. Burada sorunu milletvekilleri tutukluların durumlarına indirgeyerek kişiselleştirmek yanlış olacaktır. CHP de bu yanlışa düşmemeye özen göstermelidir ve görmelidir ki, sorun tutukluların milletvekili olmalarından değil, bizatihi, kaçma ve delilleri karartma şüphesi olmadan tutuklamaya karar verilmesi ve bu kadar ayıp bir süre uzatılmasından kaynaklanmaktadır. Sorunun ne olduğunu gördüğümüz zaman, çözüm için topun iktidarda olduğu kendiliğinden anlaşılıyor. Balbay’a ikinci ret MAHKEME MECL S’E BALBAY’I SORDU: albay kararının ardından CHP yönetimi içinde CMK 100. ve 102. maddelerinde değişiklik önerileri ve CMK’nin 309. maddesinde öngörülen Adalet Bakanlığı’nın “kanun yararına bozma” isteminde bulunması formülleri üzerinde durulmaya başlandı. B İstanbul Haber Servisi İkinci Ergenekon davasında yargılanan, CHP İzmir milletvekili, gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın tahliye talebinin reddine ilişkin itirazı, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce reddedildi. Mazbatasını aldıktan sonra İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuran Balbay’ın tahliye talebi 23 Haziran’da oyçokluğuyla reddedilmişti. Balbay’ın avukatları, 24 Haziran’da, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz dilekçesi sunarak, “millet iradesinin” yerine getirilmesini talep etti. Mahkeme heyeti ise avukatların itirazını dün oybirliğiyle reddetti. Mahkemenin 4 satırlık gerekçesinde şu ifadeler yer aldı: “Balbay’ın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, dosya kapsamı, kaçma ve delilleri karartma şüphesi, atılı suçun CMK 100/3. maddesindeki katalog suçlardan oluşu nazara alınarak, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ara kararında usul ve yasaya aykırı isbetsizlik görülmediğinden, itirazın reddine...” Basın yazdı, milletvekili mi? İstanbul Haber Servisi İkinci “Ergenekon” davası kapsamında tutuklu yargılanırken CHP’den milletvekili seçilen gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın “gizli tanığın kimliğini açıkladığı” iddiasıyla yargılandığı davada, sanığın anayasanın 83. maddesinde belirtilen yasama dokunulmazlığından yararlanıp yararlanamayacağı konusunda TBMM Başkanlığı’ndan bilgi istendi. Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya Balbay katılmadı. Balbay’ın mahkemede hazır edilmesi için cezaevine yazı yazıldığını belirten hâkim, sanığın 12 Haziran’da İzmir’den milletvekili seçildiğinin basın yayın kuruluşları tarafından dile getirildiğini kaydetti. Hâkim, anayasanın 83. maddesi hükmü ile milletvekili seçilenlerin yasama dokunulmazlığı kapsamında sorgulanamayacakları belirtildiği için bu hüküm nedeniyle sanığın duruşmada hazır edilmemesi yönünde 15 Haziran’da cezaevine yeniden yazı yazıldığını bildirdi. TBMM Başkanlığı’na yazı yazılarak Balbay’ın milletvekili seçildiği yönündeki bilgilerin resmi olarak doğru olup olmadığı, sanığın anayasanın 83. maddesinde belirtilen yasama dokunulmazlığından yararlanıp yararlanamayacağı konusunda bilgi verilmesini isteyen hâkim, duruşmayı erteledi. CHP MYK toplandı. Tekin, ‘Bu Silivri değil, özgürlük ve demokrasi mücadelesidir’ dedi ‘Eğilmeyiz, bükülmeyiz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın tahliye talebinin reddine ilişkin yapılan itirazın kabul edilmemesi üzerine CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplanırken; CMK değişikliği önerileri ve Adalet Bakanlığı’nın “kanun yararına bozma” isteminde bulunması formülleri üzerinde duruldu. Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin “Bu Silivri mücadelesi değil, mücadelemiz haksızlığa uğrayan tüm milletvekilleri içindir” açıklamasını yaptı. Balbay’ın itirazının reddedilmesinden sonra CHP MYK toplandı. Toplantı öncesinde bir değerlendirme yapan Gürsel Tekin “İntikam duygusuyla verilecek karardan sürpriz beklemek mümkün değildir. Biz haklı tutumdayız. Bu Silivri mücadalesi değil, özgürlük ve demokrasi mücadelesidir. Biz haksızlığa uğrayan tüm milletvekillerinin hakkını arıyoruz” dedi. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN AKP’N N DEĞERLEND RMES ‘Kanun yararına bozma olmaz’ ERDEM GÜL ‘Milletvekilliğimiz feda olsun’ Tekin, “CHP’nin yemin etmeme kararından asla vazgeçmeyeceğini” vurgularken “Balbay ve Haberal 2 yıl, 3 yıl dahi bırakılmasa yemin etmeyeceğiz. Bundan sonra CHP’den eğilmeyi, bükülmeyi kimse beklemesin. CHP demokrasi ve özgürlük mücadelesi veriyor, hangi bedeli vermemiz gerekiyorsa vermeye hazırız. Hiç kimse CHP’yi test etmeye kalkmasın” diye konuştu. AKP yöneticilerinin açıklamalarının “ibret verici” olduğunu kaydeden Tekin, “Anayasa Mahkemesi’nin AKP ile ilgili verilen kararlara söyledikleri lafları kendilerine hatırlatmak istiyorum. Millet iradesi diye bağırdılar, ‘Kim bunlar, kırılsın bu eller’ diyenleri hatırlatırım. Biz kimsenin ‘eli kırılsın’ demiyoruz” açıklamasını yaptı. Yemin etmemeleri durumunda vekilliklerinin düşürülmesinin gündeme gelip gelemeyeceği sorusuna Tekin, “Milletvekilliğimiz feda olsun” karşılığını verdi. ANKARA TBMM’nin yemin krizinin ardından AKP’de, “Yemin töreni TBMM’nin birinci toplantısıydı. CHP’liler yok yazıldı. Şu anda CHP ana muhalefet partisi değil. Ana muhalefet MHP görünüyor” değerlendirmesi yapıldı. CHP’nin genel kurula katılıp yemin etmemesinin yansımalarının ne olacağı AKP yönetimince değerlendirildi. Öne çıkan değerlendirmeler şöyle: Yemin töreninde yaşanan hoş bir görüntü olmadı. Ortada bir sorun var. Bu sorun mutlaka çözülmek durumunda. Soruna neden olan CHP ancak çözüm bulma görevi iktidar partisine de düşer. Biz mutlaka sorunun giderilerek Meclis’in olağan şekilde çalışmalarına başlamasını sağlamak göreviyle karşı karşıyayız. Bunu kamuoyu önünde, medyada, karşılıklı polemiğe girerek değil parlamentoyu çalıştırarak parlamento içinde çözmemiz gerekir. Bu CHP kadar bizim de görevimizdir. (CHP’li Rıza Türmen’in, ‘Yemin etmeden de parlamento faaliyetlerine katılınabileceği’ açıklaması...) Bu görüşü bizzatihi CHP adına tek yemin edip geçici Meclis Başkanı olan Oktay Ekşi yalanladı. Ekşi konuşmasında ‘milletvekilliğinin ön şartı yemindir’ ifadesini kullandı. Yemin töreni TBMM’nin birinci toplantısıydı. CHP’liler yok sayıldı. Bu nedenle CHP şu anda ana muhalefet partisi konumunda değil. Ana muhalefet partisi MHP görünüyor. CHP mutlaka yemin etmelidir. Aksi takdirde, tüzükteki üst üste mazeretsiz olarak 5 oturuma katılmayan üyenin milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin mekanizma gündeme gelir. CHP’li İsa Gök, bizim için “Kuzu kuzu gelecekler, diz çöktüreceğiz’ diye konuşuyor. Bu üslupla sorunları çözemeyiz, bir yere varamayız.Yüzde 50 oy alan bir iktidar partisi var. Tutuklu milletvekilleri için Adalet Bakanı’nın kanun yararına bozma yetkisini kullanma önerisini düşünmüyoruz. Bu uygulanamaz. Çünkü kanun yararına bozma uygulamasının tüzüğü buna uygun değil. ‘Tüzük uygun değil’ ‘Talimat değil, hukuk istiyoruz’ Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum da, itirazın reddedilmesi üzerine “Tutukluluk değil tutsaklık” değerlendirmesini yaptı. Batum, “Açık bir rehin alma operasyonu ile karşı karşıyayız. Adalet Bakanı göreve çağırıyoruz; bir genelge yayınlayıp anayasanın 90. maddesini, uluslararası hükümleri ve AİHM kararlarını hatırlatmalı. Biz talimat istemiyoruz, hukukun uygulanmasını istiyoruz” dedi. İzmir Milletvekili Rıza Türmen de “Yargının çıkardığı krizin yargıda çözümlenmesini bekliyorduk. Bu aşamadan sonra çözümü yasama organında aramak gerekecek” değerlendirmesini yaptı. Formüller üzerinde duruluyor Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Biz yapıcı, uzlaştırıcı bir siyasi irade bekliyoruz. Bu, sadece CHP’li, BDP’li milletvekillerinin sorunu değildir. Türkiye’nin sorunudur” açıklamasını yaptı. CHP, CMK 100. ve 102. maddelerinde değişiklik önerileri ve CMK’nin 309. maddesinde öngörülen Adalet Bakanlığı’nın “kanun yararına bozma” isteminde bulunması formülleri üzerinde durmaya başladı. [email protected] Çiçek ve İpek’in muhalefeti ziyaret turunda ‘krize çözüm’ formülü konuşulmadı edya söylenenleri çarpıtıyor Bu arada dün genel merkezden yazılı bir açıklama yapıldı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun önceki gün “Yeminleri engellenen milletvekili arkadaşlarımızın yemin etme yolu açılmadıkça biz CHP milletvekilleri de yemin etmeyeceğiz” dediğine dikkat çekilirken bu sözlerin bazı yerlerde “Onlar tahliye edilene kadar yemin etmeyiz” veya “Arkadaşlarımız tahliye edilmeden yemin etmeyeceğiz” diye çarpıtıldığı vurgulandı. Açıklamada “Dokunulmazlık istiyorlar” veya “Arkadaşlarını yargıdan kaçırmaya çalışıyorlar” gibi yorumlara tepki gösterilirken “Bu çarpıtmaları kınıyoruz” denildi. M AKP öneri getirmedi Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile AKP Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek, dün önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra da MHP yöneticileriyle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, görüşme öncesinde “tutuklu milletvekillerinin durumunun çözümü konusunda yasa teklifi verilip verilmeyeceğinin arkadaşlar tarafından değerlendirildiğini” söyledi. Görüşmeye CHP grup başkanvekilleri Akif Hamzaçebi ve Muharrem İnce, Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Rıza Türmen katıldı. Görüşmede Kılıçdaroğlu’nun “hâkimlerin tarafsız olmamasından” yakındığı öğrenildi. Kılıçdaroğlu, görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, “Rıza Türmen’in görüşmede tutuklu milletvekillerinin durumunu ilgilendiren mevzuat konusunda bilgi verdiğini, AİHM kararları ve anayasanın 90. maddesine değindiğini” anlattı. Türmen, gazetecilerin sorularını yanıtlarken Çiçek’in hâkimlerin AİHM kararlarını yeterince dikkate almadığı konusunda kendisiyle mutabık kaldığını belirterek görüşmede “çözüm yolunun görüşülmediğini” söyledi. Çiçek’in ziyareti sonrasında MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, Engin Alan’ın durumuyla ilgili soru üzerine şöyle dedi: “Bir formül arayışında değiliz. Hukukun yaratmış olduğu krizi siyasi kararlarla çözmeye kalkarsanız geçmişte Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlar gibi millet vicdanıyla, adalet duygusuyla çelişecek kararlar ortaya çıkar. Hukuk boyutunda mücadelemizi yapacağız.” MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Kılıçdaroğlu’nun “arkadaşlarımızı satmayız” sözlerine tepki göstererek, “Biz irademizi bir kişinin iki dudağı arasına teslim edenlerden de olmayız. Bize oy veren milyonların iradesini de satmayız” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle