19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 31 MAYIS 2011 SALI 6 “Yiğidi öldür ama hakkını yeme” demiş büyüklerimiz. AKP’nin hakkını yemeyelim. Son dokuz yıldır, Türkiye askeri vesayet riskinden iyice uzaklaşmış durumda. Ama bu doğru saptama, Türkiye’nin son dokuz yıldır “sivil demokrasi”ye doğru evrildiği gibi yanlış bir tanıya yol açmamalıdır. AKP döneminde Türkiye “askeri vesayete karşı çıkıyoruz” diye, sivil demokrasinin temel kurum ve kurallarını da hoyratça ayaklar altına alan bir sivil vesayet rejimine sürüklenmiştir. Sivil vesayet yeni olmayıp, elli yılı aşkın çok partili rejimimizin başından itibaren sağ partilerimizin pek sevdiği ve ısrarla uyguladığı bir rejimdir ki yalanla bezenip, yıllar boyu demokrasi olarak sunulmuş bulunmaktadır. Sandıktan birinci çıkanın temel hak ve özgürlükleri dilediğince kısıtlayabileceği çoğunluk diktası uzun süre demokrasi diye sunulmuştu, şimdilerde ise “ileri demokrasi” olarak sunulmaya çalışılıyor. Sandığa dayanan ama sandık diktasına prim vermeyerek onun ötesine geçen demokrasinin ne olması gerektiğini pazar günü, CHP Genel Başkanı kamuoyuna açıkladı. Cumhuriyet’in tarihine baktığımız zaman CHP’nin bu işlevi birden çok kez üstlendiğini görürüz. HABERLER düzene geçmiş ve Cumhuriyet’in ilanının 27. yılında ise iktidar özgür, dürüst seçimlerle el değiştirmiştir. Bu başarıda CHP’nin çok büyük katkısını görmezden gelmeye imkân yoktur. Cumhuriyet’i kuran CHP, tek partili rejimin çok partiliye evrilmesinde de birinci derecede rol oynamıştır. getirdiği kurumları beklemek gerekti. Onlar da ilk defa gün yüzüne yine CHP tarafından 1957 yılında ilan edilen “İlk Hedefler Beyannamesi” ile çıkarıldı. Cumhuriyet’i ilan eden CHP, çok partili rejimin de öncüsü olmuş, orada kalmayarak çok partililiği demokrasiye çevirmede de cephenin en önünde yer almıştı. Daha sonra, demokrasinin sosyal demokrasinin ilkeleriyle zenginleştirilmesi hamlesinin başını da CHP çekmiştir. Bütün bu gerçeklerin ışığında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun pazar sabahı açıkladığı paket, partinin geçmişiyle tutarlıdır. Dokuz yıldır yutturulmak istenen yalana kanmayalım. AKP yenilikçi demokrat değil, sivil vesayetçidir. Ve pazar günü açıklanan programın da gösterdiği gibi, sivil demokrasiyi getirmeye aday olan CHP’dir. Demokrasiden yana olanlar bu gerçeği görmek zorundadırlar. Sivil Vesayetten Sivil Demokrasiye Oysa, Cumhuriyet tarihinin başından bu yana CHP ilerici yenilikçi ve demokrasiye daha yakın olan taraf konumundadır hep. Cumhuriyet’i kuran, laik rejimi getiren CHP’dir. Tamam Cumhuriyet ilk yıllarında, demokrasiye kolay dönüşememiştir. Zaten altyapı kurumları da yoktur. Ama Cumhuriyet kurulduktan 23 yıl sonra, Cumhuriyet’in kurucu kadrosu, kendi iradesiyle çok partili ‘OHAL Başbakanı’ CHP’nin açıkladığı “Demokrasi, Eşit Yurttaş Özgür Toplum” raporundan AKP iktidarına ilişkin bilgiler aktaracağım: 2007 seçimlerinden sonra AKP’nin baskıcı eğilimleri ve uygulamaları daha belirgin hale geldi. Yasadışı telefon dinlemeleri, muhalifleri susturmaya yönelik soruşturmalar; üniversite, basın, sivil toplum üyelerinin çok uzun süreli tutuklanmaları; özel mekânlarda yasadışı aramalar ve suç niteliği olmayan özel eşyalara el koymalar, firma ve medya üzerinde mali baskılar, Türkiye’de bir korku toplumu yarattı. Türkiye dünyada sayısı artmakta olan ve “seçimli otoriterlik”, “otoriter demokrasi”, “plebisitçi otoriterlik” sıfatlarıyla anılan sisteme doğru evriliyor. Son 10 yılda dünyada askeri diktatörlük sayısı azaldı, ancak kalkınmakta olan ülkeler arasında baskıcı sivil yönetimlerin sayısı arttı. Türkiyenin bu yolda ilerlediğine ilişkin sistematik işaret artıyor. AKP döneminde AİHM’nin Türkiye aleyhine verdiği kararlar artıyor, sistematik hak ihlalleri yapılıyor, ayrıca AİHM kararlarına rağmen bir önlem alınmıyor. 20032010 ilk altı ayı arasında, 101 kişi faili belli olmayan ama siyasi nedenlerle işlendiği güçlü şüphesi olan cinayete kurban gitti. Aynı dönemde kolluk kuvvetlerinin dur ihtarına uymayan veya rasgele ateş açma sonucu 315 kişi öldü. Ayrıca 212 kişi, gözaltında veya cezaevinde şüpheli bir şekilde veya tedavileri yapılmadığı için öldü. Bunlar şoke edicidir! 2007’de Polis Vazife Selahiyetleri Kanunu’nda silah kullanımı kolaylaştırıldı. “Bu yetkiler, kolluk kuvvetlerini adeta pervasızlaştırdı, başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere, ağır hak ihlalleri yaşanmaya başlandı.” 20052010 arasında kötü muamele ve işkence iddiasıyla haklarında soruşturma açılan 309 polisten sadece 2’si ceza aldı. Zor kullanım yetkisini aştığı gerekçesiyle soruşturma açılan 2032 polisten sadece 20’si ceza aldı. 20032008 arası İstanbul polisi ile ilgili, işkence iddiası ile 431 polisi hakkında dava açıldı. Henüz ceza alan yok. İktidar cezasızlık politikası uyguluyor. AİHM, işkence konusunda onlarca davada tazminat kararı verdi, ancak tazminatları devlet ödedi, bunların hiçbiri polise rücu ettirilmedi. İşkence ve kötü muamele iddiasında bulunanlar hakkında ise kamu davaları açılıyor. Orantısız güç kullanımına karşı çıkanlar hakkında açılan polise direnme davalarından 2006’da 11.956 davadan 10.207’si mahkumiyetle sonuçlandı! Koruma tedbiri olan tutuklama, otomatik hale geldi. 2005’te adli suçlardan tutuklu 28.364 kişi iken, 2009’da 52.512 oldu. Terör suçundan tutuklu sayısı aynı dönemde 1.537’den 3.361’e ve çıkar amaçlı suç örgütü tutuklusu 1.111’den 3.886’ya çıktı. AİHM Türkiye’de tutuklama kararlarının sistematik olarak ihlal edildiğini saptadı. Sadece 2010’un ilk altı ayında 596 kişi için, düşünce açıklamak ile ilgili davalarda 1219 yıl hapis cezası, 7 gazete için yayın durdurma veya toplatma kararı verildi. Daha binlerce kişi bu konulardan yargılanıyor. İnsan hakları örgütü Freedom House, basın özgürlüğü açısından Türkiye’yi 196 ülke arasında 112., Avrupa’da ise sonuncu gösterdi. Basın mensupları tehdit ediliyor ve saldırıya uğruyor. Basın mensupları, medya dünyasını şekillendiren medyasiyasetticaret ilişkilerinin de tehdidi altındadır. Toplantı, gösteri, yürüyüş hakkı hiçe sayılıyor. 2009’da toplantı ve gösterilerde 6 kişi öldü, 1494 kişi yaralandı. 2010’un ilk 6 ayı içinde, 68 yaralı, 1263 gözaltı ve 129 tutuklama oldu. AKP’nin çıkardığı Kabahatler Kanunu da insanları bastırmanın aleti olarak kullanılıyor. AKP en barışçıl gösterileri bile yasadışı ilan etmekte, katılanları yasadışı örgüte üye olmakla suçlamakta. 2010’un ilk altı ayında 146 kişi toplam 900 yıl hapse mahkum oldu. Taş atan çocuklardan, 2006 ve 2007’de 1572 terör davası açıldı, 500’ü tutuklu yargılandı; 2009’da 177 çocuk 772 yıl hapse mahkum edildi. Örgütlenme özgürlüğü çeşitli baskılar altındadır (örnekler). Girişim özgürlüğü de baskı altındadır, devlet ihalelerinde yandaş şirketler ve kişiler korunmakta, vergi denetimi siyasallaşmakta. Yatırım güvencesizliği hüküm sürmekte. Hak ihlalleri konusunda, özel yaşamın gizliliği ihlali sık yaşanıyor ve bunların arkasında hükümetin olduğu güçlü şüphesi bulunuyor. Telefon dinlemeleri, kasetli görüntüler, hükümetin teknik takip ve dinleme gibi özel hayata ilişkin polisin müdahalesini arttıran yasa ve uygulamalar sonucu genişledi. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri, DGM’leri bile aranır kıldı. Adil yargılanma hakkı neredeyse her gün ihlal edilir oldu. Gizli tanık, gizlilik kararı alınarak delillerin sanıklara gösterilmemesi gibi uygulamalar ile savunma hakkının içi boşaltıldı. Bunlar sadece seçilmiş bazı konular. AKP’nin “ileri demokrasi” karnesi hep eksilerle dolu. Bu karnede artı olarak gösterilecek tek bir uygulama yoktur! Muktedir, kendisinin, partisinin ve Türkiye’nin sağlığı için biraz muhalefete, siyasi nadas’a çekilmeli, bu seçimler sonucu.. Bana sorarsanız, kendiliğinden bunu yapmalı! Halk zorlamadan! Sivil vesayet rejiminin çeşitli yöntemlerle pekiştirilmeye çalışıldığı son dokuz yıllık dönemde, bunun sivil demokrasi olarak sunulmasının yanı sıra çok kaba bir yalan daha topluma yutturulmaya çabalandı. O da buyurgan Tayyip Bey’in ve demokrasinin bütün temel kavramlarında kökten karşı partisinin değişimci, yenilikli demokrat, karşısındaki CHP’nin ise statükocu, otokrat olduğuydu. Yandaş medya aracılığıyla yutturulmaya çalışıldı bu yalan. Ama iktidarı devralan DP ne yazık ki aldığı emaneti çok partililikten yola çıkarak çoğulcu bir demokrasiye çevirememiş, sivil vesayetin çoğunluk diktası çukuruna düşürmüştür. Tek partiden çok partiye geçişin sağlanmasından sonraki on yılda rejimin sandık özgürlüğünden yola çıkan ama onu da aşan çoğulcu bir demokrasiye geçiş mücadelesini yaşadık. Çoğulcu rejime doğru evrilmenin ilk emarelerini görebilmek için 1960’lı yılları ve 1961 Anayasası’nın İstanbul’da halka hitap eden Başbakan Erdoğan’ın gündeminde Kılıçdaroğlu ve medya vardı ‘Yeri geldiğinde gürleriz’ ERDOĞAN: Başbakan Erdoğan, “Genlerine işlemiş. CHP’ye oy vermeyene beyinsiz diyorlar” dedi. İstanbul Haber Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan, Bursa’daki CHP mitinginde açılan “AKP’ye oy vermeyeceğim, çünkü beynim var” pankartını sert sözlerle eleştirdi. Erdoğan “CHP zihniyetinin tipik örneği. Genlerine işlemiş. CHP’ye oy vermeyene beyinsiz diyorlar. Sen ne biçim genel başkansın. Yanına aldığın sanatçı müsveddeleriyle mi ayakta kalacağını sanıyorsun. Bir köşe yazarı çıkıyor, bu millete CHP’li olmadığı için göbeğini kaşıyan adamlar, CHP’ye oy vermeyenlere bidon kafalılar diyor. Bir diğeri çıkıyor bu ülkenin yüzde 60’ı aptaldır diyor” ifadelerini kullandı. Erdoğan dün Albaraka Türk Genel Müdürlük binasının açılışını gerçekleştirdikten sonra Ümraniye’de halka seslendi. Kılıçdaroğlu’nun Hacı Bektaş Veli’nin önünde el açmakla kendini affettiremeyeceğini söyleyen Erdoğan, “Hacı Bektaş’ın af yetkisi de yok, ama bir nasihatı var. Diline, beline sahip ol. Birileri beline, bu da diline sahip olmuyor. Yandaş candaş medya çıkıyor ‘Başbakan çok sert, ortamı çok geriyor’ diyor. Siz beni ne zannettiniz. Biz yeri geldiğinde gümbür gümbür gürleriz, yeri geldiğinde yumuşak dille konuşmasını da biliriz” diye konuştu. İsim vermeden “Kılıçdaroğlu’na akıl hocalığı yapıyor” diyerek Süleyman Demirel’in dönemine eleştiriler yönelten Erdoğan, “O ne veriyorsa 5 katını veririm. 2 anahtar vereceğim diyordu ya. Konut araba alan var mı içinizde. Ama biz ev verdik” dedi. Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği 2.5 yaşındaki Kübra’nın açlıktan ölmesiyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Utan... Kübra’nın sağlığında böyle bir haber geldiyse ‘CHP 2530 aralığında’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, seçimlere iki hafta kala ilk kez CHP için “yüzde 30” oy oranını telaffuz etti. Erdoğan, yaptırdıkları anketlerde CHP’nin “yüzde 2530 aralığında” olduğunu söyledi. Erdoğan, seçimlerde başarısızlık olarak ikinci parti olmayı göreceklerini belirterek oyların düşmesini başarısızlık görmeyeceklerini ima etti. Erdoğan, CHP’nin anketlerdeki durumuna ilişkin en yüksek oy oranını önceki gece STV televizyonunda açıkladı. Erdoğan, anketlerin sorulması üzerine, “Birçok gruba yaptırıyoruz, partimizle alakalı şu anda 4550 aralığında neticeler geliyor. CHP ile ilgili 2530 aralığında neticeler geliyor, MHP ile ilgili ise o böyle adeta bir baraj noktasında, 1012 arasında bir durumu onun da söz konusu. Son iki hafta ne getirir ne götürür onu bilemem, on üç gün var, bu on üç gün içerisinde de birçok şeyler değişebilir” dedi. Erdoğan Albaraka Türk açılışından sonra Ümraniye’de halka seslendi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) ARINÇ’A MEKTUP TEPK S Adresleri nereden aldın? LEVENT GENCELL niye müdahale etmedin. Oranın belediye başkanı CHP’li... Bir çocuğu istismar etmek doğru mu?.” İBB Başkanı olduğu dönemde kendilerini en çok yaralayanın Ümraniye Çöplüğü olduğunu söyleyen Erdoğan, burada 39 vatandaşın hayatını kaybettiğini, o dönem belediye başkanının da CHP’li olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi çevreci olmadığnı öne süren Erdoğan, “Çevrecilik sizin semtinize uğradı mı? Burada 39 can gitti. Bunun beldelinin iktidarı kaybederek ödediler” dedi. Kılıçdaroğlu’nun iktidar olamayacağını bildiği için “oy kaybeden çekilsin” önerisini getirdiğini söyleyen Erdoğan şöyle devam etti: “Böyle siyaset nerede var? Siyasette aslolan iktidar olmaktır. Eğer sen iktidar olabilme yeteneğine sahip değilsen bu işi bırak git.” imam hatiplerin üzerinden elini çek. İmam hatiplerde de düz lisedeki derslerin hepsi okunuyor. Bay Kemal, ben imam hatip mezunuyum. Mezun olduk bize üniversite yolunu kapadılar. Çok zulüm gördük. 28 Şubat’ta katsayı engeli getirdiler. O sorun da halledilecek” diye konuştu. da süs havuzu için açılan 1.52 metrelik çukura konvoyda bulunan 2 araç düştü. Düşen araçlara çevredekilerin meraklı bakışları arasında müdahale edildi. ‘Çok yaşa padişahım’ Linç ediliyordu mam hatip siyaseti İmam hatip liseleri üzerinden siyaset yapmayı sürdüren Erdoğan, “Bay Kemal şu meslek liselerinin, Ümraniye’deki miting sırasında “Kahrolsun Tayyip” diye bağıran bir kadın alandaki partililer tarafından linç edilmek istendi. Kadını kalabalığın elinden kurtararak gözaltına alan polis, göstericiyi ambulasla meydandan uzaklaştırdı. Miting sırasında bir çatıya Kılıçdaroğlu’nu eleştiren bir pankart asıldı. Pankart tam olarak açılamadan polis tarafından kaldırıldı. Bu arada mitingde ilk kez fonlu gösteri düzenlendi. Bir partili çatıdan elindeki kartonları kaldırarak kalabalığı yönlendirdi. Albaraka Türk’ün yönetim binasının yanında bulunan bir restoranın inşaatın Erdoğan daha sonra Ataşehir mitinginde halka seslendi. 22 kilometrelik KadıköyKartal Metrosu deneme seferini yapmak için Kozyatağı İstasyonu’na geçen Erdoğan, Kozyatağı’ndan Kartal Soğanlık’a kadar deneme sürüşünü gerçekleştirdi. Kartal’da düzenlenen mitingde ise Erdoğan, yine Kılıçdaroğlu’na yüklenerek CHP liderinin vaatlerini Nasrettin Hoca’nın göle maya çalıp “ya tutarsa” demesine benzetti. Erdoğan daha sonra, İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın 1 Nisan’da açılacağını belirtmesine karşın, yapımı yeni tamamlanan Çağlayan Kavşağı’nın açılışını yaptı. Erdoğan’ın konuşması sırasında bir izleyici “Sen çok yaşa padişahım” diye bağırdı. BURSA Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve AKP Bursa milletvekili adayı Bülent Arınç, kentte ilk kez oy kullanacak 100 bin genç seçmene, oylarını istediği bir mektup gönderdi. Fakat Arınç’ın gönderdiği mektup için adresleri nereden aldığı tartışma yarattı. Arınç’ın, İstanbul’dan postaya verilen mektupları öğrencilere gelmeye başlayınca, bazı veliler adreslerin ÖSYM’ye bildirilen adresler olduğunu belirledi. Gizli dinleme yapan AKP’li çıktı Haber Merkezi Müşterileri için gizli izleme ve dinleme yapan ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu hakkında da dosya hazırlayan dedektiflik firmasının sahibi, AKP Ankara milletvekili aday adayı Ömer Faruk Koca çıktı. Gazeteport’un haberine göre; Cumhuriyet Savcısı Kemal Saltuk’un talimatıyla basılan Ankara’daki VIP Dedektiflik Bürosu’nda, eski İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu ile CHP’li Tanrıkulu’nun da aralarında bulunduğu birçok kişinin izlendiğine dair dokümanlar ele geçirildi. 12 Haziran’da yapılacak olan seçimlerde AKP’den milletvekili aday adayı olan Ömer Faruk Koca’ya ait şirketin 15 Şubat 2010 tarihinde 500 TL sermaye ile kurulduğu belirlendi. Yozgatlı olan emekli Astsubay Ömer Faruk Koca, jandarma teşkilatında çalıştı. Daha sonra, Anadolu Üniversitesi’nde ve Ankara Ufuk Üniversitesi’nde eğitim gören Koca, AKP Ankara Siyaset Akademisi’nden bu yıl mezun oldu. Ankara 1. Bölge’den aday adayı olan Koca, listeye konulmadı. Koca, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Kurtulmuş: Demokrasi kâğıt üzerinde İstanbul Haber Servisi HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, “Türkiye’de artık halkın egemen olduğu yeni, ileri, demokratik bir yapının kurulması lazım. Maalesef hâlâ ‘söz milletin’ değildir” dedi. Seçim çalışmaları kapsamında Fatih’te Kadınlar Pazarı’ndaki bir restoranda düzenlenen kahvaltıda esnafla bir araya gelen Kurtulmuş, Türkiye’de siyasetin üslubunu değiştireceklerini; birbirlerini düşman sayan bir üslupla yapılan siyasetin, Türkiye’nin sorunlarını çözmek yerine biriktirerek içinden çıkılmaz hale getirdiğini anlattı. Kurtulmuş, “Türkiye’de kâğıt üzerinde bir demokrasi var. Halk, sadece oy mekanizmasından ibarettir. Türkiye’de artık halkın egemen olduğu yeni, ileri, demokratik bir yapının kurulması lazım. Bunun için de anayasa değişikliğiyle yapılacak çok hızlı bir reform sürecinin ortaya çıkarılması gerekiyor. Maalesef hâlâ ‘söz milletin’ değildir” dedi. Kurtulmuş, Türkiye’de yeni bir ekonomik düzenin kurulması gerektiğini ifade ederek, 20 milyon insanın başkasının yardımı olmadan ayakta duramadığını söyledi. Veliler: YSK göreve Arınç’ın adreslere, her gencin adına düzenlenerek yolladığı mektuplara veliler büyük tepki gösterdi. YSK’nin bu tür uygulamaları denetlemesinin gerektiğini belirten veliler, “Başbakan Yardımcısı olmak seçim yasalarımıza göre ayrıcalıklı olmayı gerektirmiyor. Arınç adresleri nereden aldığını ve yaptığı harcamanın ödeme makbuzunu, siyasetin saydamlığı gereği açıklamalı” dedi. Seçmene mektup kinci Ergenekon davasından Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan stanbul 1. Bölge bağımsız milletvekili adayı Tuncay Özkan, tecritte geçirdiği 100 gününü ve hücre fotoğraflarını seçmenleriyle paylaştı. Özkan, hücresinde kapı mazgalı olmadığına ve hücresinin 5 adım boyunda olduğuna dikkat çekti. Mektubunda cezaeviyle ilgili net görüntülerin yer almadığını vurgulayan Özkan, “Kötü, çirkin, cezaevinde bulunduğunu, hücrede olunduğunu gösteren, nemli alanların ya da küflü bölümlerin fotoğrafı yasak” dedi. Firkateynler uğurlandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Deniz Haydutluğu ile mücadele kapsamında yeniden görevlendirilen Türk Deniz Görev Grubu’nda (TDGG) yer alacak 3 firkateyn düzenlenen törenle Aden Körfezi’ne uğurlandı. TDGG, Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde deniz haydutluğu ile mücadele faaliyetlerini yürütecek, bölgede yapılan NATO ve çokuluslu harekâtlara destek sağlayacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle