27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MAYIS 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA [email protected] DIŞ HABERLER Türk arkeologlar Antalya’da Perge’de 65, Arikanda’da 40 yılı devirmişlerdi. Malatya’da İtalyanlar Aslantepe’de yarım yüzyılı doldururken Prof. Dr. Marcella Frangipane “kazı başkanı” unvanı ile bu alana 30 yıldır adını kazımıştı. İlk kazı bildirilerinden profesörlerin yalnızca “kazı” yaptıklarını anımsarım. Şimdi çeşitli bilimlerin disiplinleri arasına yayılan, tüm teknik ve son gelişmiş yöntem ve aygıtları kullandıklarını, arkeoloji biliminin nasıl kabuk değiştirdiğini gördüm. Artık yalnız kazı değil, geçmişin bitkisi ve hayvanı da irdeleniyor. Nerelerin kazılması gerektiği konusunda jeofizik aygıtlardan yararlanılıyor. Kazılan alanlar koruma altına alınırken buluntular anında uzmanlarca onarılarak müzelere teslim ediliyor. Bununla da yetinilmiyor, kazı alanını gezecek turistler için çevre düzenlemesi ve yürüyüş yolları yapılıyor. Kültürel Varlıklar ve Müzeler Genel Müdürü Osman Murat Süslü, “Çevre düzenlemesi planını yapın. Bakanlık olarak uygulamasını, aydınlatılmasını, yürüyüş yollarının yapımını ve her türlü masrafını biz karşılayalım..” sözleriyle arkeologlara açık çek verdi. 13 Suriyeli mülteci akınından endişelenen Türkiye’nin, bu ülkeye girebileceği öne sürüldü Arkeolojide 4. Kuşak… Dünyada hiçbir ülkede benzeri görülmeyen “Uluslararası Arkeoloji Çalıştayı”nın bu yıl 33’üncüsü Malatya’da İsmet İnönü Üniversitesi’nin Turgut Özal Salonu’nda düzenlendi. ABD’de “Amerikan Arkeoloji Enstitüsü” her yıl sonunda benzeri bir çalıştay düzenliyor. Ancak, bizimki yalnızca Türkiye’deki yerli yabancı kazıları, yüzey araştırmalarını, arkeometri çalışmalarını içeriyor. ABD’deki ise Amerikalı arkeologların dünyanın çeşitli yörelerindeki çalışmalarını kapsıyor. Türkiye’de olduğum sürece bizimkilerin 27’sini, ABD’de ise 4’ünü izledim. Bu yıl, kürsüde “4. kuşak arkeologlarımızın” boy gösterdiklerine tanık oldum. 1. kuşak Türk arkeologlarını tanıyamamıştım. 3. kuşaktan bazıları emekli olmuş ya da emekliliklerine birkaç yılları kalmıştı. Değişik bir duygu yaşadım! Örneğin 2010’da Amerikalı arkeologlar Manisa’da Sardes kazısının 100. yılını kutlamışlardı. Güvenli bölge planı Dış Haberler Servisi Suriye’den gelebilecek büyük bir mülteci akınından kaygılanan Türkiye’nin bu ülke topraklarına asker göndererek “güvenli bölge” oluşturmaya yönelik gizli bir plan hazırladığı iddia edildi. İngiltere’de yayımlanan Independent gazetesinde yer alan makalade, ABD yönetimine Ortadoğu politikasına ilişkin ağır eleştirilerde bulunulurken Türkiye’nin rejim karşıtı gösterilere sahne olan Suriye’nin Devlet Başkanı Beşşar Esad’a sözlerini tutmadığı için öfkeli olduğu da öne sürüldü. Gazetenin tanınmış Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, “Ortadoğu’da ABD Başkanı Barack Obama’nın dedikleri kimin umurunda” başlıklı dünkü makalesinde, Obama’nın özellikle “Arap baharında” ülkelerde yaşanan değişimleri desteklemekte zayıf kaldığını belirtti. Yazıda, ABD’nin Ortadoğu’daki prestijinin eski Başkan Roosevelt’in Suudi muhabiri Robert Kralı Abdülaziz ile 1945’te bir araya gelFisk’e göre, Suriyeli mesinden bu yana en düşük seviyede olmülteciler için güvenli duğu öne sürüldü. Ortadoğu’nun geleceğinin ABD etkisi olmadan şekilleneceği bölge oluşturmayı savunulan yazıda Türkiye’ye de değinildi. planlayan Türkiye, Türkiye’nin, askerleri sokaktan çekme, reSuriye sınırındaki form ve demokratik seçimler sözü vermesine rağmen bu sözünü iki kez tutmadığı gerekKamışlı kentinin çesiyle Esad’a kızgın olduğu kaydedilen yaötesine girmeye zıda, Türk hükümetinin iki kez Şam’a heyethazır. ler gönderdiği belirtildi. Yazıda şu ifadelere yer verildi: “Türklere göre Esad, Dışişleri Bakanı’na ikinci ziyarette yalan söyledi. Esad erkek kardeşi Mahir’e güçlerini Suriye sokaklarından çekmesi çağrısında bulunacağını belirtti. Ancak bunu yapmakta başarılı olmadı. İşkenceciler işlerini yapmaya devam ediyor.” Makalade, Türk hükümetinin, 1991 Körfez Savaşı’ndan sonra Iraklı Kürtlerin göçünde olduğu gibi bir mülteci dalgasının tekrarlanmasından kaygı duyduğu, bu nedenle Türk generallerin Suriye’ye birkaç tabur göndererek, Suriyeli mülteciler için “güvenli bölge” oluşturacak bir operasyon planı hazırladığı ileri sürüldü. Dış Haberleri Servisi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Türkiye’nin sınırlarının hemen hemen hepsi yapay” dedi. Ulus devletler olarak sınırlara saygı gösterilmesi gerektiğini söyleyen Davutoğlu, bu sınırların doğal devamlılıkları olduğunun anlaşılması gerektiğini de kaydetti. Dışişleri Bakanı’nın bu ifadeleri New York Times gazetesinin “Türkiye, Arapları Birleştirebilir mi” başlıklı haberinde yer aldı. Türk hükümetinin vize zorunluluğunu kaldırarak ve Ortadoğu ticaret bölgesini teşvik ederek bölgeyi yeniden entegre etmeye çalıştığının da vurgulandığı haberde gazete Davutoğlu’nun sözlerini, “Türkiye’nin hırsı, olanaklarından büyük olabilir. Ancak ekonomik realiteler, şimdiden Türkiye’nin ve Irak’ın Kürt bölgelerini birleştiren, Gürcistan’daki Batum ile Türkiye’deki Trabzon’u bağlayan, Halep’i, Musul, Diyarbakır, Antep ve İskenderun’dan oluşan bir kent eksene ekleyen eski rotaları restore ediyor” cümleleriyle yorumladı. Haberde Davutoğlu’nun, bölge vizyonunu, “Tarihi ve doğal çevresinin yeniden yaratılması” gibi tanımladığını, gerçekten hükümet politikası olan bu vizyonun da çözülmemiş kimlik sorunları olan Türkiye’de hassas bir konuya dokunduğunu belirtti. Gazete haberinde, “En sofistike Türklerin, Türk emperyalizminin yeni gerekçeleri ve iddialarını reddederek hedefi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa Birliği’nin habercisi olan serbest ticaret bölgesine benzer barışçıl bir ortaklık olarak tanımladıklarını” kaydetti. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan için çalışan genç akademisyen Yusuf Yerkel’in, Türkiye ve bölge ülkelerinin, yüz yıldan beri “yüzeysel sınırlar, yüzeysel kültürel ve dini sınırlar”la ayrılmış olduğu görüşüne dikkat çekerek, yine Yerkel’in “Şimdi Ürdün, Suriye ve Lübnan’a vizeyi kaldırarak ulusal sınırları kaldırıyoruz. Türkiye, Ortadoğu’da 20. yüzyıldan beri var olan geleneksel politika anlayışına meydan okuyor” ifadelerine yer verdi. Olumlu ama sönük! Arkeolojik kazıların bilimselliği artarken kazılara, yüzey araştırmalarına ayrılan ödenekler de olumlu artışlar gösteriyor. Genel Müdür Süslü’nün açıkladığına göre 2006 yılında 71 yerli kazı yapılırken bu sayı 2010’da 111’e çıkmış. Yabancı kazılar da 40’ı bulmuş. Gerek kazı ve gerek yüzey araştırmalarına 2006’da 10.1 milyon lira sağlanırken 2010’da bu rakam 30.5 milyona yükselmiş. Genel müdür, “sponsorluk yasasının” teşvik edici olanaklar sağladığı halde bu alandan yararlanılmamasından ve ayrıca bazı üniversitelerin kendi arkeologlarına ödenek salonunda yer bulunmaz, insanlar ayakta izlerlerdi. Malatya’da açılış töreninde dinleyici sayısı, yüzü geçmezken öteki günlerde iki elin parmakları kadar bile izleyici yoktu. Bunda İsmet İnönü Üniversitesi’nde arkeoloji bölümünün olmayışı, öteki üniversitelerde sanki başka zaman yokmuş gibi bu haftaya sınavların konulması etkili olmuştu. Ankara’da tanıdığım bazı öğrenciler her türlü masrafa katlanarak Malatya’da kalacak yer ayarladıkları halde sınav nedeniyle gelememişlerdi. Acaba bu çalıştaylar mayıs ayının ilk yarısında yapılamaz mı? Unutmamak gerekir ki bu çalıştaylar öğrencilere kıyaslamalı öğrenme olanağını, arkeoloji heyecanını sağlıyor. Bildirilerin perdeye yansıyan görsellerinde “çanak çömlek” buluntularının başı çektiği görülüyor. “Çanak çömleklerin tarihi tarihlediklerini” gördükçe ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “çanak çömlek” konusundaki cehaletini anımsayınca acı acı güldüm. Yerlisiyle yabancısıyla arkeologların pek çoğu kaçak kazılardan, definecilerin tahribatından yakınmalarının bu yıl daha da arttığına tanık oldum. Bir başka yakınma ise kazılarda çıkarılan yapıların restorasyonlarının uzmanlara değil, ihaleyle taşeronlara verilmesinin yanlışlığı idi. Örneğin bir “antik kentte tuvalet yaptığı” için “uzman” kabul edilen taşerona ihaleyle bir tapınağın onarımı verilebiliyordu! Pek çok Alman, Avusturya, Japon arkeolog bildirilerini Türkçe sunarken Doç. Dr. İlknur Özgen, bu kez de sunmaya gelmediği bildirisini, Türkiye’de İngilizce okutturdu! Kapanış konuşmasını yapan Genel Müdürlük Kazılar Daire Başkanı Melik Ayaz da haklı olarak “bakanlık izniyle kazı yapan yerli ve yabancı bilim insanlarından mazeretsiz bildiri sunmaya gelmeyişlerini ve programa kendi adlarını yazdırmalarını” eleştirmek zorunda kaldı. 2010 yılındaki önemli buluntuları, çeşitli olayları ve uluslararası alanda gündemde olacak bazı sorunları da önümüzdeki günlerde Cumhuriyet’in çeşitli sayfalarında aktaracağım. ‘Bütün sınırlarımız yapay’ Mladiç taraftarları öfkeli Berlusconi’ye ağır darbe ASLI KAYABAL Belgrad’da gösteri yapan aşırı milliyetçiler Türk Büyükelçiliği’ne Dış Haberler Servisi Sırp milliyetçileri önceki gün başkent Belgrad’da savaş suçu zanlısı Ratko Mladiç’in tutuklanmasını protesto etti. Sırp Radikal Partisi’nin organizasyonuyla gerçekleşen gösteride yaklaşık 10 bin protestocu Devlet Başkanı Boris Tadiç ve hükümetten Mladiç’in serbest bırakılmasını istediler. Aşırı milliyetçi sloganlar atan ve Nazi selamı veren protestocular, “Tadiç Sırbistan değildir” yazılı pankartlar taşıdılar. Parlamento önünde toplanan göstericilerin arasında Mladiç’in oğlu Darko Mladiç de vardı. Sırp Radikal Partisi’nin lideri Vojislav Seselj de savaş suçlarından dolayı 2007’den beri Lahey’deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanıyor. Parlamento önündeki gös de saldırdı. Ratko Mladiç’in oğlu Dark Mladiç de gösteride konuşanlar arasındaydı. (Fotoğraflar: AP/ AFP) ayırmamalarından yakındı. Bırakın kazılara katkıda bulunmak, bazı üniversitelerin arkeoloji ve sanat tarihi bölümlerine kitap bile almadıklarını çok iyi biliyorum! Buna karşılık arkeologlar, ödeneklerin zamanında ulaşmayışının ya da il ve ilçelerdeki mali yöneticilerin engellemelerinin kazı çalışmalarını güç durumda bıraktığını, SGK’nin de sorun üzerine sorun yarattığını dile getirdiler. Bu yılki çalıştay, öncekilere kıyasla katılım açısından oldukça sönüktü. Ankara’da konferans teriden sonra şiddetlenen protestolar sırasında dükkânların camlarını kırıp çöp konteynerlerini deviren göstericiler taş ve şişe atarak polisle çatıştı. Yaklaşık 100 kişinin gözaltına alındığı gösteriler sırasında 6’sı polis 16 kişi yaralandı. Göstericilerden bazıları miting alanının yakınında bulunan Türkiye’nin Belgrad Büyükelçiliği’ne ve önünde bekleyen polislere taşlarla saldırdı. Güvenlik güçleri saldırgan gruba müdahale etti. MİLANO Yerel seçimlerin ikinci turu için önceki gün ve dün bazı şehirlerde sandık başına gidilen İtalya’da Milano, Napoli, Cagliari, Trieste ve Novara gibi büyük şehirlerin belediye başkanlıklarını merkez solun adayları kazandı. Merkez sağın kalesi konumundaki Milano’da solun adayı avukat Giuliano Pisapia (yüzde 55.1) sağın adayı Letizia Moratti’yi (yüzde 44.87) geçmeyi başararak Milano’nun belediye başkanı seçildi. Son günlerde toplanmayan çöpler sorunu ile medyanın gündemindeki Napoli’de merkez solun adayı eski savcı Luigi de Magistris (yüzde 65.37), rakibi merkez sağın adayı Lettieri’ye fark atarak belediye başkanlığı koltuğuna oturmayı garantiledi. Merkez sağın yönetimindeki Cagliari ile Trieste’de de belediye başkanlıkları merkez sol yöneticilere gitti. Merkez sağ partilerin Milano ve Napoli’nin yanı sıra ilk turda Bologna, Torino gibi büyük şehirlerde de başarısızlığa uğraması, 2013 yılında genel seçimlere gitmeye hazırlanan İtalya’da Berlusconi’nin liderliğindeki merkez sağın başarılı olma şansını azaltıyor. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi yerel seçimlerin ikinci turu öncesinde yaptığı açıklamada, “Bu seçimleri kaybetsek de hükümetin düşme tehlikesi yok” diye yorumda bulunmuştu. Berlusconi, Milano’daki seçimlerin ilk turunu başarıyla tamamlayan merkez solun adayı Pisapia’yı hedef alarak sol yönetimin Milano’yu “Çingene kentine” dönüştüreceğini ve İslamlaştıracağını, sola oy verenlerin “beyinsiz” olduğunu öne sürmüştü. Berlusconi’nin iddialarının gerçekleri yansıtmadığını söyleyen Pisapia, merkez sağın temsilcilerini korku politikası yapmakla eleştirmişti. Hükümet ortağı Kuzey Birliği’nin gazetesi La Padania “Büyük bir yenilgi” başlığını atarken Berlusconi’nin lideri olduğu PDL, Roma’daki basın ofisini kapalı tuttu. L BYA’DA ÖLENLER N A LELER DAVA AÇIYOR Beş yıldızsız otel! Yıllar var ki kayısı imparatorluğu olan Malatya’ya gitmemiştim. Çok değişmiş! Malatya’da taksi ücretlerinin çok pahallı olması nedeniyle kent dışındaki üniversitenin konferans salonuna en yakın olan Ramada Oteli’ni ben de pek çok yerli ve yabancı arkeolog gibi seçtim. Keşke seçmeseymişim! Ramada Otelleri zinciri ile Turizm Bakanlığı’nın 45 ay önce açılan bu tesise nasıl “5 yıldızı” layık gördüklerini yalnızca ben değil, tüm arkeologlar da anlamadılar. Anadolu’da 2 yıldızlı bir otel odasından şehirlerarası ve uluslararası telefon görüşmesi yapılabilirken 5 yıldızlı bu otelde bunu gerçekleştiremiyorsunuz. İki asansörden birini çağırdığınızda bulunduğunuz kata geliyor, kapı açılmadan iniyor. Bir gün sonra tümden bozuldu. Asansörde bir katta “internet kafe” yazıyordu, ama böyle bir yer yoktu. Tıraş kreminiz yoksa yandınız. Çünkü, her otelde bulunan bir satış mağazası bile yok. Mağaza olmayınca gazete de alamıyorsunuz. Eğer görevlilerden biri kentten alıp getirirse, o günkü toplantının başlangıcını kaçırmayı göze alabiliyorsanız, bazı gazeteleri edinebiliyorsunuz. Banyonuzdaki iki ışık yanmıyorsa, düzeltilmesini istiyorsunuz. Akşam döndüğünüzde yalnız birinin yapıldığını görüyorsunuz. Bazı katlarda “mini bar” niteliğinde buzdolabı yok. Olanlarda ise içinde su bile bulunmuyor. Bazı yabancı arkeologların temizlik yüzü görmemiş odalarından yakındıklarını da söyleyebilirim. Malatya’ya turist getirmek için yırtınan yerel yetkililerle bu otel zincirinin yöneticileri inşallah bu otele el atarlar! Sarkozy hakkında suç duyurusu Dış Haberler Servisi Libya’da dün isyanın 100. gününe basılırken Fransa’da iki ünlü avukatın Libya’da “insanlığa karşı suç işlediği” gerekçesiyle Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy aleyhine dava açmayı planladıkları öğrenildi. Libya Adalet Bakanlığı Daha önce “Çakal Carlos”u savunan ünlü avukat Jacques Verges (solda) ve eski Fransa dışişleri bakanı Roland Dumas ailelerin avukatlığını üstlendiler. (Fotoğraf: EPA) ran’da 300 idam kararı Dış Haberler Servisi İran’da 300 uyuşturucu tacirinin asılarak idam edileceği bildirildi. İran’da yayımlanan Şark gazetesinin haberine göre, Tahran Savcısı Abbas Cefari Dolatabadi, “bazıları en az 30 gr. uyuşturucu taşıyan, uyuşturucuyla ilgili suçlardan yargılanan 300 kişi için idam kararı verildiğini” söyledi. Dolatabadi, idam edilecekler arasında tanınmış uyuşturucu baronu veya çete başı bulunmadığını belirtti. İran’da ölüm cezasına çok sık başvurulması, uluslararası kamuoyunda endişe yaratıyor. Uluslararası Af Örgütü’nün verilerine göre, Çin’in ardından dünyada en çok ölüm cezası uygulayan ülke olan İran, geçen yıl 252 kişiyi idama mahkum etti. Son olarak, geçen perşembe günü 6 uyuşturucu taciri idama mahkum edilmiş, aynı gün 5’i halk önünde olmak üzere 11 kişi idam edilmişti. 1979’daki İslam Devrimi’nden beri şeriat yasaları gereği, uyuşturucu tacirliği, zina, tecavüz, silahlı soygun ve din değiştirme idamla cezalandırılan suçlar olarak kabul ediliyor. Adalet sistemine yönelik eleştirileri kabul etmeyen Tahran, Batı ülkelerini çifte standart uygulamakla suçluyor. yetkilisi İbrahim Buhzam, önceki gün başkent Trablus’ta düzenlediği basın toplantısında, ünlü avukat Jacques Verges ve eski Fransa Dışişleri Bakanı Roland Dumas’nın Fransa’nın liderlik yapmış olduğu NATO bombardımanında ölen sivillerin ailelerini temsil etmeye gönüllü olduklarını belirtti. Ailelerden 30 kişinin de bulunduğu basın toplantısında yetkili, “Avukatlar Libyalı aileler adına Fransa’daki mahkemelere şikâyet başvurusunda bulunacak” dedi. Daha önce “Çakal Carlos” lakaplı Ilich Ramirez Sanchez’i ve Nazi savaş suçlusu Klaus Barbie, eski Sırp lideri Slobodan Miloşeviç ve eski Irak Başbakan Yardımcısı Tarık Aziz’i savunan avukat Jacques Verges, “Fransız devletinin kabadayılar ve katiller tarafından yönetildiğini” söyledi. Roland Dumas ise NATO operasyonunun sivilleri koruması gerekirken bunun yerine onları öldürdüğünü ifade etti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle