15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 N SAN 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 St. Petersburg’da Avrupa Tiyatrosu Büyük Ödülü Peter Stein’a verildi: Birikim ve bellek kazandı gerçekleşmesi için. Olmadı, yapamadık. orki’nin, Dostoyevski’nin koltuğu Sondan başlıyorum... Ödül töreninden: Moskova’daki Bolşoy’dan sonra Rusya Cumhuriyeti’nin en görkemli tiyatro binasındayız. 1800’lerden beri yangınlara, işgallere, rejim değişikliklerine sellere direnen 1700 kişilik Alexandrinsky Tiyatrosu’ndayız… “Görkemde, La Scala’yı bile geride bırakır” diye övünülen yapıda tek boş koltuk yok. Karanlıkta soluklar tutulmuş, salonu Peter Stein tarayan bir projektör, kâh kırmızı kadifeyi, kâh altın kaplama oymaları, kâh kristal avizeleri aydınlatıyor. Sonra bir kol büllü’nün, Muhsin Ertuğrul’un oturduğu tuğa odaklanıyor. Sahneden gelen ses açık koltuğu ya da locayı görmek, kendi oturdulıyor: Bu koltuk Gorki’nin tiyatroya, opera ğum iki yıl önceki koltuğu bulamıyorum ben ya, baleye geldiğinde oturduğu koltuk. Şim şu İstanbul kentinde. Yazıklar olsun, tiyatro di orada Peter Stein oturuyor… Salon alkış sinema yapılarını yok eden zihniyete! Yuh oltan inliyor... Projektör dolaşıyor… Bir baş sun! Ödül töreninden çok etkileyici bir an daka koltukta duruyor. Bu, Dostoyevski’nin koltuğu, şimdi orada Yuri Lubimov oturu ha: Peter Stein, ödülünü almak üzere sahneye yor… Alkış daha da büyüyor. Sonra sıra “Ti çıktığında İngilizce konuşacaktı. “Benim Alyatroda Yeni Gerçeklik Ödülleri”nde. Al man olduğumu hepiniz biliyorsunuz. Ama tı kişi ya da kuruma verildi. Onları alkışlı bu sahnede Almanca konuşmaya utanırım. yoruz. (Nasılsa bu yazıya hepsini sığdıramam Nedenini hepiniz biliyorsunuz. Burası St. diye adlarını bile vermiyorum. İleride baka Petersburg” diyecekti. O an tüm salon yine ayağa fırladı. (Elbet Nazi işgaline değinrız…) Biraz sonra sahneye, bir perde iniyor. Me meydi bu.) yerhold’un, o tiyatro dehasının bu tiyatroda tein: Belleğimizin bekçisi kullandığı ilk perde! Büyük Ödülü kazanan Alman yönetmen PeHeyecandan, hırstan, kıskançlıktan ağlamamak için zor tutuyorum kendimi: Vaz ter Stein bence bu ödülü çoktan hak etmişti. geçtim Eliza Binemecyan’ın, İsmail Düm Keşke artık tiyatrodan uzaklaşıp daha çok ope G “Avrupa Tiyatrosu Ödülü” 1987’den bu yana her yıl, tiyatro sanatını bir yerden alıp farklı boyutlara taşıyan, olanaklarını genişleten, ufkunu açan evrensel bir dil yakalayan tiyatro insanlarına veriliyor. Bugüne dek bu ödülü alanlar şöyle: Giorgio Strehler, Peter Brook, Arianne Mnoushkine, Heiner Müller, Robert Wilson, Luca Ronconi, Pina BauSch... Bu yıl Avrupa Tiyatrosu Büyük Ödülü Alman yönetmen Peter Stein’a verildi. Tiyatro Onur Ödülü ise Rusya’nın efsanevi topluluğu Taganka Tiyatrosu’nun kurucusu yöneticisi, her şeyi olan Yuri Lubimov’a verildi. St. Petersburg’da tiyatroyla soluk alıp verdiğimiz bir haftanın sonunda görkemli bir törenle ödüller sahiplerini buldu. Avrupa Komisyonu tarafından geliştirilen, “Avrupa Tiyatrosu Ödülü”, AB’nin en önemli kültür projelerinden biri olarak sürmekte. İlk on yıl Avrupa Tiyatro Ödülleri, Sicilya’nın Taormina kentinde, dünyanın her yerinden tiyatro uzmanlarının katılımıyla Taormina Arte Tiyatro festivalinde verildi. Ekonomik krizle birlikte, her yıl başka bir ülke bu olaya ev sahipliği yapar oldu. Geçen yıl 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul iken, başta Dikmen Gürün olmak üzere çok uğraştık, bu prestijli olayın İstanbul’da raya yöneldiği yıllarda değil de, 1970’ten beri yönettiği o muhteşem topluluğu Schaubühne’yle büyük klasikleri sahnelediği dönemlerde alsaydı… Ona bu ödülün verilme gerekçeleri arasında şu özellikleri vurgulayabilirim: Metne önem vermesi, metne çok katmanlı analizlerle yaklaşması… Klasik, çağdaş ya da modern tüm eserlerde tarih bilincini bileyip, toplumsal belleği öne çıkarması… Oyunlarını alışılagelmiş mekânlar dışında da sahneleyip uzamı noyutlandırması… Tiyatroya muhteşem oyuncular kazandırması: Bruno Ganz, Edith Clever, Jutta Lampe, Klaus Maria Brandauer, ilk aklıma gelenler… Rus Tiyatrosu’nu yeniden keşfetmemizi sağlaması. (Unutulmaz Çehov Oyunları…) “Ben bir şey yapmadım, onlardan öğrendiğimi yeniden onlara verdim” diyecekti törende. Stanislavski metodunu öyle bir geliştirip kullandı ki, buna Ruslar bile şaşırmıştı! Kültürler arası, kültürler üstü ilişkilere köprü görevi yapması. Nitekim Türk sanatçılarla da çok çalışmıştı Berlin’de. Onunla konuştuğumda bana Ayla ve Beklan Algan’ı soracak, acı haberi benden öğrenecekti. NOT: Sevgili okurlar; yarın 23 Nisan İzmir Kitap Fuarı’nda konuşmam ve imza günüm olduğu için Kars’a gidip Mehmet Aksoy’a destek olamıyorum. Aklım Kars’ta… Olanağı olan herkes gitmeli. Gidemeyenlerden yolu İzmir’e düşenleri fuara beklerim. Denemek ve Ezberlemek Üzerine... Yapı Kredi Yayınları’nın “Doğan Kardeş Kitaplığı”nda yeni bir kitap çıktı. “Denemeci” başlıklı eser, Güven Turan’ın Nermi Uygur’un denemelerinden yaptığı bir seçki niteliğinde. Nermi Uygur, edebiyatımızın deneme türünün en usta birkaç yazarından biri. Bir yazarın veya şairin ustalığı ile veriminin zenginliğinin bir araya gelmesi, her zaman ondan bir seçki yapılmasını güçleştirir; çünkü bu bağlamda “seçki”, o yazarı veya şairi temsil etme savındadır. Güven Turan, “Denemeci” başlıklı seçkisinde bu işin üstesinden büyük başarıyla gelmiş. Kitaba konulan denemeler, hem deneme türü hakkında çok sağlam bilgi veriyor, hem de Nermi Uygur’un gerek yazar gerekse felsefeci kimliğini çok açık biçimde sergiliyor. Bu açıdan bakıldığında “Denemeci”, aynı zamanda Nermi Uygur’un bütün eserlerine bir giriş niteliğiyle de okunabilecek bir kitap. Kitapta yer alan ilk deneme olan “Denemeci”de yazar, bu türün hemen bütün özelliklerini tanıttıktan sonra, “denemeci” ile “felsefeci” arasındaki kendisine göre bir anlamda zorunlu olan yakınlığı da vurguluyor: “Değil mi ki şaşırtıcı savlardan açıldı, ben de kendi savımı belirteyim öyleyse: En ağır, en derin, en etkili filozoflar arasında saydığımız birçok kimselerin, yalnızca filozof olmadığına, aslında birer büyük denemeci olduğuna inanıyorum ben. İşte Platon, Pascal, Berkeley, Nietzsche, William James, Bergson… Öyle bir tutum ki denemecinin tutumu, felsefenin ta kendisi. Nasıl çalışır filozof? Şunu sorsam daha iyi: Nasıl çalışırsa başarıya ulaşır filozof? Yanıtım: Denemeci gibi çalışırsa…” Nermi Uygur, biraz daha ileride bu ilişkiyi daha da somutlaştırıyor: “ güçlükten yılmaz, güçlüklere hep yeni baştan saldırmayı aldatıcı çözümlere yeğ tutar denemeci. Tıpkı filozof gibi o da soru savsaklamaya yeltenmez. O da filozof gibi, güçlükleri kapayan kesinliklerden çok, güçlükleri deşip göstermeye değer verir. Kestirip atan çözümlere sırt çevirip çözüm denemeleriyle yetinir katkısız filozof gibi denemeci de. Güçlükleri tekçilikte ‘bitirme’ filozofun da denemecinin de tiksindiği bir şeydir. İkisi de göz boyayıcı yengiden kaçınıp dolanıklıkların bilincinde yaşamayı sever…” Bu tanımları, aynı zamanda denemeci tutum diye adlandırabileceğimiz tutumun ezberci tutuma ne kadar ters düştüğünü ve “eleştirel düşünebilme” açısından ne kadar büyük önem taşıdığını göstermeleri bakımından da dikkate almamız gerekiyor. Çünkü eleştirel düşünebilmek, tam da Nermi Uygur’un belirttiği gibi, “güçlükleri tekçilikte bitirme”nin ya da tek bir reçete, tek bir çözüm bulmakta ısrar etmenin tersini öngören bir düşünme biçimidir. Başka deyişle, eleştirel düşünen kişi, geçerliliğini kuşaklar boyu koruyacak, böylece de zaman içersinde “ezber konularına” dönüşecek reçeteler veya çözümler bulmak peşinde değildir; o, tam tersine, her kullanım öncesinde doğruluklarını bir kez daha sınamaktan asla çekinmeyeceği çözümleri eleştirel düşünebilmenin en doğal ürünleri sayar. Yaşamın, toplumun ve bireyin sürekli değişkenliğinin doğal sonucu sayılması gereken eleştirel düşünmeyi bu coğrafyada eğitimin her aşamasında genç kuşaklara yeterince aşılayabilip aşılayamadığımızın tek ölçütü, onlardan ağırlıklı olarak “denemeci” mi, yoksa “ezberci” mi olmalarını beklediğimizi kendimize sürekli sormaktır! S Senfonik Mevlid hem beğenildi hem eleştirildi ‘Mevlid Kantat’ın dünyadaki ilk seslendirilişi yapıldı Kültür Servisi Besteci Selman Ada’nın kantat formunda senfonik bir eser olarak bestelediği Süleyman Çelebi’nin “Mevlid” kasidesinin 430 kişilik çoksesli koro eşliğindeki dünya prömiyeri, önceki gün İstanbul Kongre Merkezi’nde Ahmet Fotoğraf: UĞUR DEM R San’ın organizasyonuyla yapıldı. Prömiyere Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile çok sayıda davetli katıldı. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, konser öncesinde yaptığı konuşmada, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın kutlandığı şu günlerde yeni bir Türk eserinin dünya prömiyerini gerçekleştirerek, Atatürk’ün göstermiş olduğu muasır medeniyetler seviyesine bir adım daha yaklaşıldığını düşündüğünü dile getirdi. Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri İsen, konserin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, eseri çok beğendiğini ifade ederken, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, “Böyle bir çalışmayı, başka bir ülkede görmemiz pek kolay olmazdı ama bizim sanatçılarımız bunu başardılar” dedi. İstanbul Hafızlar ve Mevlithanlar Cemiyeti Başkanı Hafız Halil Akıncı ise “Mevlid Kantat” konserinde okunan mevlidin, okunuş formatı ve tarzının, üslup dışı olduğunu söyledi. ‘ALZHEIMER SAHNEDE’ ADLI OYUNU AL POYRAZOĞLU YÖNET YOR ‘Ülkemizde ‘toplumsal Alzheimer’ın belirtileri var’ Kültür Servisi Türkiye Alzheimer sında Alzhemir hastalığına yakalaDerneği, Novartis ilaç firması ve Ali nanlar oldu ve onların nelere doğru Poyrazoğlu, Alzheimer hastalığı haksürüklendiklerini gördüm. Diğer kında farkındalık yaratmak ve topluyandan ülkemizde de, ‘toplumsal mu bilinçlendirmek amacıyla ortak bir Alzheimer’ın belirtileri olduğunu, projeye imza attı. “Alzheimer Sahne bu hastalığın bizi yakından ilgilende” adlı tiyatro oyunu, bir Alzheimer dirdiğini düşünüyorum” dedi. Dün hastası ile ailesinin, hastalığın başladı akşam Kenter Tiyatrosu’nda sahneleğı günden ileri evreye ulaştığı sürece nen oyun, 24 Mayıs’ta İzmir Sabancı kadar yaşadıklarını konu alıyor. Kültür Merkezi’nde, 21 Eylül’de ise Oyun hakkında dün Pera Palas İstanbul Kozy AVM’de seyirciyle buOtel’de düzenlenen basın toplantısınluşacak. Oyunun bilet satışından elde da konuşan Ali Poyrazoğlu, bu hastaedilecek tüm gelir, Türkiye Alzheimer lığın geniş kitleleri ilgilendirmesi neDerneği’ne bağışlanacak. deniyle projenin bir parçası olmayı kabul ettiğini söyledi. PoyÜstün Akmen’den Aksoy’a destek razoğlu, “ÇevremKültür Servisi UNESCO’nun saygın sivil de, yakınlarım aratoplum kuruluşlarından Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nin (IATC) Türkiye Merkezi Başkanı (TEB) olan Üstün Akmen, Başbakan’ın “ucube” dediği ve yıkımı için geçen günlerde iskele yerleştirilen heykeltıraş Mehmet Aksoy’un “İnsanlık Anıtı”nın yıkım tarihi olarak belirlenen 23 Nisan Cumartesi günü Kars’taki yürüyüşe katılacaklarını açıkladı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle