16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 22 N SAN 2011 CUMA [email protected] 10 öğrencileri Ankara’da dayak yediler, İstanbul’da kendilerini zincirlere bağladılar, yaka paça gözaltına alındılar. KamuSen de başkentte YGS’deki şifrelemeye tepki mitingi düzenledi. Aydınlık (17 Nisan): İşsiz biyologlar hak aramak için Tünel’den Taksim’e yürüdüler. Cumhuriyet (17 Nisan): Lise öğrencileri Diyarbakır, İskenderun, Adana, Aydın’da şifreleme olayını protesto ettiler, İstanbul’da yerlerde sürüklendiler. Öğrenci velileri de İstanbul’da olayı kınadılar. Hürriyet (18 Nisan): Mersin’de, Akkuyu nükleer santralını protesto amacıyla 159 kilometrelik insan zinciri oluşturuldu. On binlerce çevreci “Nükleer santral istemiyoruz”, “Tayyip Mersin’e Fransız kalma!” sloganları attılar. Adana Tufanbeyli ilçesinin bazı köylüleri “termik santrala karşı” gösteri yaptılar. Bartın’ın Amasra ilçesindeki termik santrala karşı “Çileğime dokunma” gösterisi düzenlendi. Cumhuriyet (18 Nisan): Doğayı sermaye ve AKP’nin tahribatından koruma amacıyla Anadolu’da 40 koldan başlayan “Anadolu İnsanı Yürüyüşü” sürüyor. Milliyet (19 Nisan): Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Taksim’de iki bin genci yürütmek problem değil. Biz de kalkarız onların karşısına 5 bin, 10 bin tane genci koyarız. Ama biz bu ülkede gerilimden yana değiliz” dedi. Partilerden tepkiler geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Engin Altay: “Eğer gençler karşı karşıya gelir, bir gencimin burnu kanarsa dünyayı Erdoğan’ın başına yıkarız.” MHP Genel Yazmanı Cihan Paçacı: “Başbakan ateşle oynuyor.” BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız: “Bu ruh hali hiç de iyi değil. Ülkeyi cepheleştiren bir ruh halidir.” Haber Türk (19 Nisan): CHP Genel Başkan Yardımcısı Altay: “Bu, bir Başbakan’dan çok çete reisi açıklamasıdır. Büyük tahriktir.” Milliyet (19 Nisan): Sağlıkta özelleştirmeye karşı hekimler yurt genelinde iki gün greve gidiyor. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Recep Akdağ “Bir tek vatandaş bile mağdur olursa TTB’yi savcılığa şikâyet edeceğim” tehdidinde bulundu. Hürriyet (19 Nisan): Tutuklu gazeteci Nedim Şener’in Bakırköy Adliyesi’ndeki duruşmasına “Yansak da dokunacağız” söylemi ile katılan meslektaşları “2011 yılında Türkiye’de gazetecilere cezaevleri reva görülüyor” açıklaması yaptılar. Cumhuriyet (20 Nisan): Hekimler, “sağlıksız” uygulamalara karşı tek yürek olup “boyun eğmeyeceğiz” diye haykırdılar. Hekimler Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya, Eskişehir, Zonguldak’ta grevde çeşitli gösteriler düzenlediler. Hürriyet (20 Nisan): Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) 12 bağımsız milletvekili adayını engellemesi çeşitli kentlerde taşlı, sopalı, molotofkokteylli protestolara neden oldu. Doğalgaz borusuna saldırıldı, Van’da bazı dükkânlar yakıldı. İstanbul’da itfaiye aracına molotofkokteyli atıldı. Radikal (21 Nisan): Doktorların iki günlük grevi “herhangi bir idari soruşturma yapılması durumunda yeniden başlamak üzere açık uçlu” bitti. Cumhuriyet (21 Nisan): Sağlık emekçisi Hakkâri’den Edirne’ye hak aradı. “İti ite kırdırma” siyasasının uygulandığı 12 Eylül’ü yargılamaya hazırlanan AKP Genel Başkanı ve Başbakan, sokaklara dökülen insanların sorunlarını çözeceğine, o dönemin mantığı ile 510 bin “itini” sokağa dökmeyi düşünüyor! Üniversite giriş sınavında 1.7 milyon mağdur öğrencinin ve ailelerinin karşısına kaç milyon “it” sürecek acaba? DIŞ HABERLER Türkiye Yürüyor! Sözcü (11 Şubat): Karadeniz Teknik Üniversitesi’ne konuşmacı olarak gelen Çevre Bakanı’nı protesto eden öğrencilere, polis tekme tokatla müdahale etti. Hürriyet (14 Mart): Binlerce kişi, “basın özgürlüğü” için Beyoğlu’ndaydı. Gazeteciler İstiklal Caddesi’nde ağızları siyah bantlı olarak yürüdüler. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: “Gazeteci kılıklı kişiler için ayağa kalktılar!” Sözcü (14 Mart): Ankara beyaza büründü. Binlerce doktor tam gün yasasını protesto etti. Sözcü (14 Mart): Tutuklu askerlerin eşleri Gölcük’te: “Adalet istiyoruz!” Milliyet (18 Mart): Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği üyeleri Akkuyu nükleer santralını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın önünde protesto etti. Cumhuriyet (20 Mart): İstanbul’da “Küresel Eylem Grubu”nun nükleer karşıtı gösterisine iki bin kişi katıldı. Aydınlık (21 Mart): Hekimler Taksim’e çıkarma yaptı… Açıklamada “12 Eylül ürünü olan AKP iktidarı, sağlığı alınır satılır bir meta haline getirdi” denildi. Haber Türk (25 Mart): Diyarbakır’daki “sivil itaatsizlik” eyleminde taş atanları durdurmak için Osman Baydemir, panzere çıkarak “kamu malına zarar gelmesin” dedi. Cumhuriyet (25 Mart): Çeşitli sivil toplum örgütleri TBMM önünde Libya’ya müdahaleye tepki gösterdi. Hürriyet (26 Mart): BDP’nin başlattığı “sivil itaatsizlik” eylemlerinin ikinci gününde halaylar çekildi. Bazı BDP’li vekiller için örgüt propagandası yaptıkları iddiası ile inceleme başlatıldı. Haber Türk (27 Mart): Türkiye yürüyüşe çıktı. Türkiye yürümeyi yeniden öğreniyor! Cumhuriyet (27 Mart): İstanbul ve Adana’da nükleer karşıtı çevreciler yürüdü. Milliyet (28 Mart): 8 bin kişinin katıldığı “sivil itaatsizlik” eylemi Cizre’yi savaş alanına çevirdi. Vatan (28 Mart): Başbakan “sivil itaatsizlik” eylemi için “Allah aşkına bunların neresi sivil?” dedi. Sözcü (7 Nisan): Sınavdaki şifre rezaletine tepki çığ gibi büyüyor. Liseliler Ankara, Antalya, Kayseri, Mardin, Muğla, Van, Edremit’te ayakta… Cumhuriyet (9 Nisan): YURTKUR önünde “Ne cemaat yurdu, ne tarikat evi” diye eylem yapan öğrenciler için, savcı 14 yıl hapis istedi. Sözcü (11 Nisan): Gençler tatmin olmuyor. Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) şifreleme olayı İzmir, Çanakkale, Trabzon, Artvin, Antalya, İstanbul’daki yürüyüşlerle protesto edildi. Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı ile Milli Eğitim Bakanı’nın istifaları istendi. Cumhuriyet (11 Nisan): Aynı eylemler Ankara, Adana ve Samsun’da da yapıldı. Milliyet (11 Nisan): İlköğretimdeki bilişim teknolojileri dersinin kaldırılmasını kınayan bilgisayar öğretmenleri Milli Eğitim Bakanlığı önünde “klavye kırma” eylemi yaptı. Milliyet (11 Nisan): İzmir’de ABD askerini protesto gösterisinde attığı yumurta polise isabet eden öğrenci 11 aya mahkum edildi. İstanbul’da polisin sert müdahalesini AKP Genel Merkezi önünde protesto eden 117 öğrenciye 10.5 yıla kadar hapis cezası istendi. Cumhuriyet (16 Nisan): Eyleme katılmalarını engellemek için öğrenciler bazı okullarda kilitlendi. Ankara, İzmir, Bursa’da lise öğrencileri eylem yaptılar. Sözcü (17 Nisan): Lise ABD’den askeri ilişkiye ayar ELÇ N POYRAZLAR Kongre için hazırlanan raporda, askeri ilişkilerin Türkiye’de ordunun siyasi rolünün azalması ve halkın ABD’ye bakışındaki olumsuz eğilimler ışığında yeniden şekillendirilmesi gerektiği belirtildi WASHINGTON ABD Kongre Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan bir raporda Türkiye’nin değişen dış politikası ve Türk ordusunun ülke içinde siyasi etkisinin azalmasının ABD ve Türkiye arasındaki savunma işbirliğinde yaklaşımları etkileyebileceği görüşü yer aldı. Jim Zanotti imzalı “TürkiyeABD Savunma İşbirliği: Olasılıklar ve Zorluklar” başlıklı 8 Nisan tarihli raporda değişen ortamda Türkiye ile savunma işbirliğini yönetmenin ABD ulusal güvenlik çıkarları için önemli olduğu değerlendirmesi yapıldı. Türkiye’nin bölgesel rolünün arttığı ve daha bağımsız bir dış politika izle apora göre, ABD Türkiye’ye askeri ve güvenlik yardımı çerçevesinde 1948 yılından bu yana toplam 13.8 milyar dolarlık destek sağladı. Bunun 8.2 milyar doları para ve diğer bağışlar, 5.6 milyar doları ise borçtu. Soğuk Savaş sonrasında bu yardımların çoğu durdu ancak askeri eğitim, uyuşturucu kontrolü ve terörle mücadele kapsamındaki fonlar halen sürüyor. ABD’nin Yabancı Askeri Finansman fonlarından yaklaşık 75 milyon dolar Türkiye için ayrılmış durumda. diği görüşünün yer aldığı raporda “Soğuk Savaş döneminden kalan ortak tehdit algılarına dayalı ve ABD ile Türk ordusunun liderliği arasındaki yakın bağlar üzerine inşa edilmiş savunma işbirliği Türk toplumunda ordunun siyasi etkisinin zayıflaması ve Türk halkının ABD’ye bakışındaki olumsuz eğilimlerle şimdi uyumlaştırılmalı” denildi. Raporda ayrıca Türk ordusunun etkisinin azalmasının geleneksel olarak ABD Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı arasında yürütülen ilişkileri ve her iki taraftaki muhatapların kim olacağını da etkileyebileceği belirtildi. R çaklar nerede kullanılacak? ABD Kongresi ve yönetimi için ilgilenmeleri gereken önemli konular ara U Fukuşima yasak bölge 6 haftadır Japonya, yaklaşık yasakladı.radyasyon sızdıran Fukuşima nükleer santralının 20 kilometre çevresine giriş çıkışları Bu kararın, polisin daha önce bölgede yaşayan 60 kadar ailenin terk ettikleri evlerine eşya topalmak için döndüklerini fark etmesi üzerine alındığı belirtiliyor. Yasak bölge uygulamasına karşı gelenleri 1200 dolara kadar para cezası bekliyor. Dünyanın Çernobil’den sonra gördüğü en büyük nükleer felaket öncesinde bölgede 80 bin kadar kişinin yaşadığı sanılıyor. Şimdi, her aileden bir kişinin koruyucu kıyafetler içinde 2 saatliğine bölgeye girerek özel eşyaları almasına izin verilecek. Ailelerin mümkün olduğunca az eşya alması da tavsiye ediliyor. Tahliye alanının dışında yaşayan 6 yaşındaki Wakana ise, okula gitmeden önce depremde ölen babasının mezarını ziyaret ederek yeni elbisesini gösterdi. (Fotoğraflar: AP/REUTERS) sında Türk üslerine ve ulaşım koridorlarına askeri erişim, Türkİsrail ilişkilerinin geleceği, Türkiye’nin NATO füze savunma radarının kurulmasını kabul edip etmeyeceği, Türkiye’nin ABD’den talep ettiği askeri araçlar ve silahların satışı, askeri ve güvenlik desteği, Irak, Afganistan ve Kongre’nin gündemine gelebilecek soykırım tasarısı sayıldı. ABD Başkanı Barack Obama’nın Başbakan Tayyip Erdoğan’a insansız hava uçaklarının satışının İran politikası ve Mavi Marmara olayının ardından Kongre’deki olumsuz hava nedeniyle güçleştiğini söylediği yönünde haberler olduğuna dikkat çekilen raporda Türkiye’nin bu uçakları nerede kullanacağına yönelik endişelerin yanı sıra tescilli hassas teknolojilerin bu satış sürecini karmaşıklaştırabileceği ifade edildi. Raporda bunun Türkiye’de PKK ile mücadelede ABD’nin destek vermediği algısı yaratabileceği ve ABD dışında başka savunma endüstrisi üreticilerine kayabileceği uyarısı da yer aldı. Türkiye’nin Batı ve Ortadoğu arasındaki coğrafi, kültürel ve sembolik konumundan ABD’nin yararlandığı ve Türk üslerinin ABD ve NATO operasyonları için önemli olduğu görüşünün iletildiği raporda buna karşın “ABD’nin Türkiye’ye Türkiye’nin ABD’ye olduğundan daha çok ihtiyacı olduğu” görüşünün abartıldığı belirtildi. Raporda Türkiye’nin ABD üzerindeki etkisinin bölgede ABD çıkarlarına hizmet eden sonuçlara bağlı olduğu, ABD’nin bu sonuçlar için başka müttefiklere güvenebileceği ve Türkiye’nin NATO dışında bir ittifak kurmasının ona güvenlik güvencelerinin yanı sıra bölgesel güç, jeopolitik prestij ve askeri konularda fayda sağlamayabileceği görüşü öne sürüldü. ABD’nin Irak ve Afganistan için hava lojistik desteğinin yüzde 68’ini İncirlik Üssü’nden gerçekleştirdiği bilgisinin yer aldığı raporda bu üste 1500’ü ABD’li olmak üzere toplam 5 bin personelin çalıştığı belirtildi. Fildişi Sahili’nin eski Dışişleri Bakanı Bakayoko Muhammed Pasco, Cumhuriyet’e konuştu: ‘Bizim kıtanın yapısı çok karmaşık’ LEYLA TAVŞANOĞLU Bakayoko Muhammed Pasco isminden da anlaşılacağı gibi Müslüman bir Afrikalı. Bugün siyasi çalkantıları doruğa çıkan Fildişi Sahili doğumlu. Şu anda Fransa’da sürgünde yaşayan ülkenin eski dışişleri bakanı. Bir amcası da Fildişi Sahili Kuzey Kuvvetleri Komutanı. Şirketinde çalışanların ona verdikleri adla Pasco Bey. Bugün koltuğunu bırakmamakta direnen ama sonuçta koalisyon güçlerine teslim bayrağını çeken son seçimlerin mağlubu Devlet Başkanı Laurent Gbagbo’nun şiddetli bir muhalifi. Eski bir Fransız sömürgesi olan Fildişi Sahili 1960’ta bağımsızlığını ilan edince kurucu Cumhurbaşkanı olan Felix HouphouetBoigny tarafından 1993’e kadar demir yumrukla yönetiliyor. Öyle ki bağımsızlığını ilan eden pek çok Afrika ülkesinin, eski orijinal isimlerini benimsemelerine rağmen HouphouetBoigny ülkenin Fransızca adı olan “Cote d’Ivoire” olarak kalmasında ısrar ediyor. Gelgelelim ismi “Cote d’Ivoire” olan ülkenin nüfusunun yüzde 38’i Müslüman, yüzde 27’si Hıristiyan, yüzde 17’si de doğa dinlerine tapıyor. Sahili’nde 65 etnik grup var. 10’dan fazla lehçemiz var. Ayrıca Afrika ülkeleri içi savaşlar da hiç durmuyor: Anlayacağınız bizim kıtanın yapısı çok karmaşık. Felix HouphouetBoigny 1993’teki ölümünden önce ülkenin demokratikleşme sürecini başlatmıştı. Bugün koltuğunu bir türlü bırakmak istemeyen beyefendi, yani Gbagbo, Boigny’nin baş muhalifi olduğu için hakkında soruşturmalar açılmış, Fransa’ya sürgüne bile gitmişti. Dö sonra cumhurbaşkanlığı seçimlerine gitmek gerekiyordu. Gbagbo ve adamları herkesi sildiler. Aday olmak isteyen Bedie’ye iki yıl Fransa’da kaldığı için aday olamayacağını söylediler. Gbagbo darbenin lideri Robert Guei’yle anlaşmıştı. Aralarındaki zımni anlaşmaya göre ikisinden biri seçimleri kazanırsa cumhurbaşkanı olacak, öbürü de başbakanlığı üstlenecekti. Ama Gbagbo mızıkçılık yaptı.” Pasco Bey bundan sonraki ilginç sü iltica etmek zorunda kaldılar. Ülke ikiye bölündü Mülteci askerler Gbagbo’ya 2002’de darbe yaptılar. Gerçi Gbagbo’yu deviremediler ama ülkenin yarısını ele geçirdiler. Bu nedenle Fildişi Sahili bugüne kadar kuzey ve güney olarak ikiye bölündü. Kuzeyi isyancı askerlerin eline geçti. Bu ikinci darbe sırasında ben Avrupa’daydım. İstanbul’a, oradan da Ankara’ya gittim. Aradan bir yıl geçti. Ülke hâlâ bölünmüş durumdaydı. Gbagbo, ‘Ben eşkıyayla müzakere etmem,’ diyordu. Geldik 2010’a. Gbagbo seçim istememesine rağmen Burkina Faso cumhurbaşkanının gözetiminde cumhurbaşkanlığı seçimleri hazırlıkları başladı. Seçimleri denetlemek için de amcam Bakayoko’nun başkanlığında bir komisyon oluşturulmuştu. Seçimlerde üç aday vardı. Bedie, Gbagbo ve Ouattara. Bedie, Ouattara’yla anlaşmıştı. BAKAYOKO MUHAMMED PASCO Sahili’nin bir Müslüman ailesinden. Tomono/Mankono Batı Afrika ülkelerinden FildişiRoma köklü doğumlu. Siyaset bilimi alanında Üniversitesi, ardından da Fransa’da eğitim gördü. Mali Cumhuriyeti’nde okuyan Fildişi Sahili Uyruklu Öğrenciler Birliği’nin genel sekreterliğini yaptı. Siyaset analisti. 2002’de ilk darbeden sonra ülkesini terk etti. 2004 başından beri Türkiye’de yaşıyor. Ankara’da kurduğu African İnnovalion and Development adlı, Türkiye’yle Afrika ülkeleri arasında yakınlaşma ve işbirliğini amaçlayan şirketin başında. (Fotoğraf: NECAT SAVAŞ) omisyon Kalaşnikofla ikna oldu Gbagbo kendisinin kazandığını söyledi. Aslında Ouattara kazanmıştı. Seçim komisyonu ise sonuçları bir türlü açıklayamıyordu. Çünkü Gbagbo komisyonu Kalaşnikof’la tehdit ettiriyordu. Komisyon seçim gecesi BM gözetiminde bir otele sığınmak zorunda kaldı. Ertesi gün Anayasa Mahkemesi başkanı seçimlerin galibinin Gbagbo olduğunu ilan etti. Ve ortaya iki cumhurbaşkanı çıktı... Ta ki, Gbagbo gözaltına alınana kadar.” Pasco Bey, “Gırtlağına kadar mafya ilişkilerine, yolsuzluklara batmış Gbagbo’nun bir an önce koalisyon güçleri tarafından tutuklanması en büyük dileğimdi. Bu da gerçekleşti,” diyor. K fazla lehçe 65 etnik grup, 10’dan SEM H POROY (18 Aralık 2010, Cumhuriyet) Esas olarak bugün kanlı olayların baş figürü olarak gösterilen 2000’de oyların çoğunluğuyla devlet başkanlığına seçilen Lauret Gbagbo’nun kimliği. Aralık 2010 seçimlerinde Gbagbo karşısında seçimleri kazanan Alassane Ouattara’nın ise Batı tarafından desteklendiği söyleniyor. Ouattara uzun yıllar IMF’de çalışmış. Hatta ülkesine IMF’nin acı reçetelerini uygulattırmış. Pasco Bey ülkesini şöyle anlatıyor: “Afrika inanılmaz kültürel farklılıklara sahip bir kıta. Sadece Fildişi nüşünde demokrasi havarisi oldu.” Pasco Bey, bugün devlet başkanlığı seçimini kazanan Ouattara’nın IMF’deki görevinden 1999’da istifa edip ülkeye geri döndüğünü söyleyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Boigny’nin ölümünden sonra Henri Konan Bedie 1999’da askeri darbeyle devrildi. Fransa’ya sürgüne gitti. Gbagbo Cumhurbaşkanı oldu. Böylece askeri darbeler dizisinin ilkiyle tanışmış oluyorduk.” Pasco Bey diyor ki: “Ordu darbeden hemen sonra bütün etnik gruplar arasında eşitlik sağlanacağı sözünü vermişti. Bir süre sonra Bedie geri döndü. Ancak Gbagbo askerlerin cumhurbaşkanı olmuştu. Bir süre reçte Gbagbo’nun halkı sokağa döküp askere hakaret ettirdiğini, çok sert sokak çatışmaları yaşandığını anlatıyor: “Onlarca kişi askerlerin kurşunlarıyla can verdi. Ama sonunda Fransa araya girdi ve Guei’ye, ‘Beyefendi artık buraya kadar,” diyerek sürgüne gitmesine yol açtı. Böylece Gbagbo halkının kanıyla yıkanmış olarak cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu. Üstelik de şöyle diyordu: ‘Sağdan bin, soldan bin kişi öldü. Ben kazandım.’ Gbagbo cumhurbaşkanı oldu ama ulusu bütünleştiremedi. Darbeyi yapan Müslüman askerlere cephe aldı. Sonunda bu askerler komşu Burkina Faso ve öbür ülkelere mülteci olarak C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle