23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 CUMHURİYET HABERLERIN DEVAMI TURKI Istanbul Edime Kocaeli Çanakkale izmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara 18ŞUBAT2011 CUMA Moskova Y Y B Y Y Y Y B B B B B L'*KX ^ N T ® * ™ ^ ~ J l ^ Taşkent 12 14 16 17 18 18 19 12 9 11 10 8 13 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S S S Y B B PB PB PB PB PB B 14 14 5 18 17 15 13 14 9 11 4 4 Oslo Helsinki Stockholm Londra B 8 B 12 K 6 PB 10 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B Y PB B 13 9 16 17 Amsterdam B Brüksel PB Paris PB Bonn Münih Berlin B PB B 4 5 9 7 3 0 7 9 3 Y 7 K 17 K 1 1 K Y K Y A B 2 2 Budapeşte Y Madrid PB Viyana PB < • Çok bulutlu •» 4 24 18 Ülkemizin kuzey, iç ve batı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Rize, Ardahan, Hatay ile sabah saatlerinde Marmara'nın kuzey vebatısı akşam saatlerinden itibaren Güney ve iç Ege ile Batı Akdeniz yağışlı, diğer yerler parçalı bulutlu geçecek. Genellikle yağmur ve sağanak Rize, Ardahan çevrelerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Sulu kar *f» Gök gürültülü TARİHTE BUGUN MÜMTAZARIKAN 18 Şubat OPPENNEfMER'İN ÖİÛM& ğiftt £*A>f O U & l t KulıAK'IL irVts/NA >* A£& ' Tahran 0Açık £ ^ Parçalı bulutlu © Sisli £^. Bulutlu €*Yağmurlu GUNCEL I Baştarafı 1. Sayfada CUNEYT ARCAYUREK Büyükelçinin gerçekleri içeren eleştirisel açıklamalarına AKP kodamanları fena halde içerlemiş. Önce, hemen her gün bir konu bulup uzun konuşmalarla Başbakanı ile yarışan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik söz aldı. Büyükelçinin, büyükelçilik görevinin sınırlarını aştığını söyledi ve ekledi: "ABD Büyükelçisi Türkiye'nin içişlerine karışıyor!" Büyükelçi, sen otur oturduğun yerde, medyanın, muvazzaf generallerin, amirallerin, emekli komutanların içeri alınmasını izlemekle yetin. Görevin bu kadar demeye getirdi. Büyükelçi Ricciardone'nin sözlerini kişiselleştirdi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da aynı telden çaldı. Büyükelçiye ders verdi: Olan biteni anlayabilmesi için büyükelçinin, burada "biraz daha görev yapması gerektiğini" söyledi. Bütün bir gün TV haber bültenlerinde büyükelçiye yüklenen AKP açıklamaları izlendi. Fakat... akşamüzeri VVashington'dan gelen açıklama: "Büyükelçinin sözlerinin arkasındayız" demez mi? Şimdi ne olacak? Sabahtan akşama kadar büyükelçiye haddini bil diyenler; Çelik'ler, Arınç'lardutyemiş bülbül! ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Philip Crovvley'in açıklaması, bumundan kıl aldırmayan iktidar borazanlarının fiyakasını bozdu. VVashington, AKP hükümetinin basın özgürlüğüne her gün yeni bir darbe vuran uygulamalarından kaygı duyduğunu belgelediği gibi... ...büyükelçinin irdelemelerinin kişisel olmadığını da kanıtladı... Büyükelçinin açıkladığı kaygılar doğrudan ABD yönetiminin resmi görüşüne dönüştü... Büyükelçiyi azarlamak kolay da Amerikan yönetiminin aynı içerikteki görüşlerine aynı sertlikte karşı duramamak, herhalde "Erkekliğin öncelikli koşulu kaçmaktır" deyişiyle yorumlanabilir. Amerikan yönetimi ilk kez bu iktidarı açıktan eleştiriyor. Üstelik ne zaman? Demokrasi kıpırdanmaları başladıktan ve tek adamlar devrildikten sonra Batı; Arap ülkelerine Türkiye'yi model almalarını salık verdi. Demokrasinin vazgeçilmez koşulları basın özgürlüğü ve bağımsız, tarafsız yargı ise... ... lütfen söyler misiniz; AKP iktidarlarında basın özgürlüğü sürekli darbelerle sarsılır, bağımsız ve tarafsız yargıdan söz edilmesi olanaksızlığı kanıtlanırken... Türkiye bugünkü haliyle nasıl model olacak başka ülkelere? Ha, Batı ve ABD; Arap ülkelerine biçimsel bir demokrasi gerçekleştirmelerini, Türkiye'de olduğu gibi tek başına gelen bir iktidar başının tek adamlığa soyunmasını, basını vergi cezaları ile, hapis tehditleriyle cendereye almasını, kendine özgü bir yargı oluşturmasını öneriyor ya da böyle demokrasiye eyvallah diyorsa... buyurun bu modeli kullanın! Örneğin RTE; bu konularda Arap ülkelerini memnuniyetle eğitebilir. Ne de olsa Obama'ya göre RTE, Ortadoğu'da tek söz sahibi olan siyaset adamıdır ve öğretmenlik görevini üstlenerek Recebistan demokrasisini hayranı olduğu İslam (Arap) ülkelerine öğretebilir. "Model" Türkiye, Tanrı'nın lütfu Atatürk gibi bir önderle 8090 yıl önce gerçekleştirdiği laik, demokratik Cumhuriyet devrimine bugün karşı deyrim üretiyor. Örneğin, Türk kadınının Arap kadınları gibi kara çarşafa bürünmeyeceğini, erkek baskısı altında ikinci sınıf insan olamayacağını söyleyen bir kadın milletvekiline RTE; "Bunlartornadan çıkmış hanımlardır" diye saldırıyor. Gerekçesi mi: "Yaradanın yarattığı insanlara bu şekilde yaklaşılmazmış!" Yargıda son duruma bakalım: Gölcük'te bulunan kimi yeni belgeler Balyoz tutuklamalarının gerekçesi. Gölcük'te 9 çuval belge ele geçirildi diye medyadaki bilgilerin gerçek yüzüne gelince: 9 çuval, içleri çöple dolu. Birinin içinden imzasız kimi kâğıtlar, kimin doldurduğu bilinmeyen birkaç CD çıkıyor. Tek adamlığa koşar adım bir sürecin yaşandığı Türkiye'de; medya böyle, yargı böyle. Tek adamdan kurtulduk diye bayram eden Arap halkları bugünkü Türkiye'yi model alırlarsa sevinçleri kursaklarında kalacak! Başbakan Erdoğan ve AKP hükümeti, geçen yıl 12 Eylül'de yapılan anayasa değişikliği referandumunda, asıl amaçları Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nin kontrolünü elde etmek olmasına rağmen kampanyalarını "12 Eylül darbe rejimiyle hesaplaşma" üzerinden yürüttü. Erdoğan'ın 12 Eylül'ün idam ettiği sağ ve soldan simge isimleri gözyaşları içinde andığı meşhur AKP grup toplantısının görüntüleri hafızalardan henüz silinmedi. Toplumun sağduyulu kesimleri yargı bağımsızlığının tehlikede olduğu uyarısını yaparken hükümete yakın gazete ve televizyonlar o günlerde, 12 Eylül mağduriyetlerinin giderileceği tezini işlediler. Referandumda anayasa değişiklikleri yüzde 58 oyla kabul edildi. Bakın sonra neler oldu?.. 8 Ekim tarihi, 12 Eylül rejiminin ilk idam infazlarının gerçekleşmesinin 30. yıldönümüydü. Erdoğan'ın AKP'lileri ağlatan duygusal konuşmasında isimlerini saydığı Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu o isimler arasındaydı. Ama ne Erdoğan, ne herhangi bir AKP yetkilisi bu tarihi anımsadı. ANALÎZ UTKU ÇAKIROZER Lafta Kalan 'Hesaplaşma Yaşı büyütülerek asılan Erdaî Eren'in ölümünün yıldönümü de 13 Aralık'tı. Kampanya sırasında onun için de gözyaşı dökmüştü Erdoğan. Ama, referandum engeli aşıldıktan sonra artık kimin umurundaydı ki... Başbakan gözyaşı döktüğü isimlerin sadece birtanesini unutmadı. Referandumdan 5 gün sonra 17 Eylül'de İstanbul'da yapılan Adnan Menderes anma toplantısına katıldı... Erdoğan ve AKP referandum kampanyasında, Kenan Evren'in de adını vererek darbecilerin yargılanacağı sözü verdi. Referandum maddeleri arasında geçici 15. maddenin kaldırılmasına ilişkin düzenlemeyle Evren ve arkadaşlarının hâkim önüne çıkacağını ifade ettiler. Bu sözler doğrultusunda, referandumun kabulünün hemen ardından Evren ve darbecilerin yargılanması için savcılıklara suç duyuruları 1 ••• ••• ••• yağdı. Ancak geçen 5 aylık sürede bu suç duyurularının hiçbiri sonuçlandırılmadı. Şimdilerde ise verdikleri sözler hatırlatıldığında AKP sözcüleri, "kararı yargı verecek" diyerek rahatlıkla sorumluluktan kaçabiliyor... 12 Eylül ile hesaplaşma konusunda, AKP'nin samimiyetini test etmemizi sağlayacak bir başka önemli konu "faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması" meselesiydi. Muhalefet partileri CHP ve BDP'nin, TBMM'de faili meçhuller konusunda bir araştırma komisyonu oluşturulması için verdikleri önergeler AKP tarafından bugüne kadar tam 11 kez geri çevrildi... Hükümetin 12 Eylül ile hesaplaşma sözünün samimiyetsizliği dün bir kez daha ortaya çıktı. Türk Silahlı Kuvvetleri'nden YAŞ kararlarıyla ihraç edilen askerlerin özlük haklarının iadesine ilişkin tasarı bir aydır ••• Başbakanlık'taydı. Darbe rejimi tarafından ordudan uzaklaştırılan askerlerin, kapsam içine alınma yönünde beklentileri vardı. Belirlenecek kapsam, AKP'nin 12 Eylül'e bakışını ortaya koyacaktı. Nihayet önceki gece tasarı, Meclis'e sevk edildi ve dün jet hızıyla Milli Savunma Komisyonu'ndan geçirildi. Tasarıyla AKP, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla ordudan atılan 1626 askere emeklilik dahil bazı haklarını geri veriyor. Bunların 900'ü, 28 Şubat dönemi ve sonrasında atılanlar. Yani listede irticai faaliyet gerekçesiyle atılanların çoğunlukta olduğunu söylemek yanlış olmaz. Buna karşın tek ortak noktaları "solcu" olmak olan 12 Eylül rejiminin üçlü karamameyle attığı 573 subayastsubay ve 447 askeri öğrenciyle 12 Mart döneminde atılan 450 askerse yine kapsam dışı bırakıldı. CHP'nin onların da dahil edilmesi yönündeki önergeleri duymazdan gelinerek... Bu tablo, vatandaşın oyunu almak için kullanılan "12 Eylül ile hesaplaşacağız" vaadinin lafta kaidığını söylemek için yeterde artar bile. ucakirozer@cumhuriyet.com.tr AÇI MUMTAZ SOYSAL Sözcük ve İşlev E Torba Yasa'da vakıflara ilişkin yapılan düzenleme AÎHS'ye ve AYMiçtihatlarına aykırı P ••• Torba yasada vakıf oyunu BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Hükümetin, torba yasada vakıflara ilişkin yaptığı düzenlemeyle, mazbut vakıfların (mütevelli olması gerekenlerden biri sağ kalmadığı için yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıf) gelir fazlasını almaya hakkı olan vakıf evlatlannın (vakfıyeyi kuran kişinin soyu) önü kesildi. Taşınmazları satılan, kullanıcısına devredilen ya da kamulaştınlan vakıf malları için vakıfevlatlarının Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne açtığı davalar, gelir fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren, vakfın son beş yıl içindeki malvarlığı, gelirleri ve giderleri ile sınırlandınldı. Düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle birlikte, yıllarca tahsil edilen bu bedeller, vakfedenin iradesine aykırı olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün uhdesinde kalmaya devam edecek. Bu durum, Anayasa Mahkemesi içtihatlarına da aykırı. Mahkemenin T.30.1.1969, E. 1967/47, K. 1969/9 sayılı karannda "Vakıf mallarının maliki hiçbir zaman Devlet değil, vakıfların kendileridir" denilirken, yine T. 4.12.1969, E. 1969/35, K. 1969/70 sayılı kararda da "Vakıf, bir özel hukuk kurumu ve ondan doğan ilişkiler, özel hukuk ilişkileridir ve böylece vakıf malı, vakfın özel mülkiyetinde bulunan malıdır vakfa ait malların vakıf tüzelkişiliğinin özel mülkiyetindeki mallar olması karşısında, anayasanın 38. maddesinin açık hükmü gereğince malın gerçek karşılığı peşin olarak ödenmedikçe bu malların vakıf tüzelkişiliğinin elinden alınması anayasaya uy gun görülemez" görüşü yer alıyor. Danıştay da ortaya koydu Danıştay'ın da onamış olduğu Ankara 8. İdare Mahkemesi'nin 2005/428 E. ve 2005/1766 K sayılı karanyla mazbut vakıflarda gelir fazlası dağıtımıyla ilgili olarak davalı idarenin yasa gereği ne şekilde hareket etmesi gerektiği ortaya konmuştu. Bu kararda mazbut vakıflarda Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yasa gereği hakkı olan yüzde 20 idare ve temsil ile yüzde 10 ihtiyat akçesi (bakım onanm giderleri) kesintilerini yaptıktan sonra arta kalan gelir fazlasının, mahkeme karan ile bu meblağı almaya müstehak olduğunu ispatlamış olan vakıf evlatlarına ödenmesi gerektiği hükme bağlanmıştı. YALNIZ felsefe açısından değil, her iş ve hele devlet yönetimi açısından da sözcüklerle kavramlarya da işlevler arasındaki ilişki sanıldığından daha önemli olabiliyor. Sözcük, düşünceyi şaşırtabilir ya da düşüncenin anlamına uygun sözcük seçilmediği için insanlaryanılabilir çoğu zaman. "Cumhurbaşkanı" yahut eski deyimiyle "reisi cumhur" sözcüğünü alalım. Batı dillerinin çoğunda bu terimin karşılığı "cumhuriyetin başkanı" biçimindedir. Başkanlık sistemlerinde değil ama en azından parlamenter sistemde ya da yarıbaşkanlık sistemlerinde tercihin bu yönde olduğu görülüyor. Acaba neden? lbet, "Ne anlamı var?" diyebilirsiniz. Hatta "cumhurbaşkanı" sözcüğü daha demokratik, daha sıcak, "cumhur"a, yani halk yığınlarına daha yakınmış gibi gelebilir insana. Ne var ki devlet hukuku ve bir görevin yerine getirilişi açısından yaşanan gerçekler ister istemez sözcükişlev ilişkisinin biraz daha derinliğine düşünülmesini gerektirmiyormu? Cumhuriyetin ilanından beri bütün anayasalarımız cumhurbaşkanını "devletin başı" olarak tanımlamıştır. Bir bakıma, "cumhurbaşkanı" sözcüğünün devletulus bütünlüğünü akla getirdiğini, dolayısıyla cumhuriyet kavramının demokratik özünü daha iyi anlattığını da söyleyebilirsiniz. Ama "cumhur" sözünde millet yahut ulus kavramının yüklendiği tarihsel ve hukuksal anlam var mı? O "ulus" kavramı ki tarihin ancak yakın dönemlerinde ortaya çıkmış, üzerinde çok düşünülmüş, benimsenmesi ve özellikle de tam anlamıyla oluşması için hayli çaba harcanmış ve hâlâ da harcanmaktadır. eki, acaba neden tam şu sıra böyle bir tartışma geliyor insanın aklına? Acaba Sayın Cumhurbaşkanı kendisine bağlanan beklentileri boşa çıkarıp cumhuriyetin yargı kanadını zedeleyen son "torba yasa" hükümlerini "daha doğru düşünülsün" diye Meclis'e geri göndermediği için mi? "Cumhur"un çoğunlukla oy verdiği bir iktidarca yapılan bir değişikliği "cumhuriyet" kavramının özünde yatan hukuk devleti gibi bir başka ilkeye tercih ettiğini sezinliyoruz da ondan herhalde. Sanki halk çoğunluğunu temsil edenlerin oylarına ters düşmemek için öyle davranmıştır gibi geliyor olabilir bir kısmımıza. "Cumhuriyet Başkanı" denseydi başka türlü davranabilirdi diye düşünmüş olabilir kimimiz. Kim bilir, fazla ince düşünmek iyi değildir belki de. mumtazsoysal@gmail.com Fazıl Say'dan Odatv mektubu • Haber Merkezi Ünlü piyanist Fazıl Say, Odatv baskını ve Soner Yalçın'ın da aralarında bulunduğu 4 gazetecinin gözaltına alınması üzerine bir mektup yazdı. "Türkiye ağır bir faşizm yaşıyor" diyen Say, "Herkes internetine Facebook'una bile ne yazacağını hesaplamak zonında... Her an evinizi polis basabilir. Gittikçe daralan bir çemberin içindeymişiz gibi. Sevgililer gününde laiklik tutuklanmıştır." ••• Sanyer BelediyesVndeki imaryolsuduğu iddialanna ilişkin soruşturmayürütülüyor Belediyede polis araması İstanbul Haber Servisi Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Sanyer Cumhuriyet Başsavcdığı'nca imar yolsuzluğu iddialanna ilişkin yürütülen soraştunna kapsamında Sanyer Belediye Başkanlığı ile Sanyer Spor Kulübü'ne eşzamanlı baskın düzenledi. Ekipler, bazı belgeler ve bilgisayarları incelemeye aldı. Belediyede ihale yapılan birimlerdeki 2010 yılına ait tüm evrak ve dokümanlara el konulurken, Sanyer Belediye Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü'nün bilgisayarının hard diski de kopyalandı. İki poşet içerisinde el konulan evraklar incelenmek üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, "Bir yanlışlık varsa biz gereken hesabı verecek durumdayız. Bundan sonraki süreçte de benzer soruşturmalar olabilir" dedi. Yaklaşık bir buçuk yıldır süren bir soruşturma olduğunu belirten Genç, "Sanyer Belediyesi'nde yasalara ters olan bir şey yaşanmadı. Bizim ihale dosyalarımız çok net. Geçmiş dönemlerde ikişer üçer firma ihalelere katılırken şu anda 17 18 firma katılıyor. Şeffaflık, dürüstlük, doğruluk, bizim yaşam biçimimiz. Açıklığa kavuşması gereken birtakım sorular var. Bu soruların cevaplarını aramaya geldiler. Zaten periyodik olarak devamlı soruşturuluyoruz. Hatta biz bu denetlemelerin daha hızlı yapılabilmesi için bir sistem kurmaya çalışıyoruz" diye konuştu. Sarıyer Belediye Başkan Yardımcısı Şinasi Yalçın da belediyede yapılan aramalarla ilgili "Geçen ay başlatılan bir soruşturma nedeniyle emniyet birimleri belediyenin çeşitli hizmet birimlerinde arama yapıyorlar. Bilgisayar kayıtları ile belgeler inceleniyor. Soruşturmanın gizliliği nedeniyle şu an bir açıklama yapamıyoruz" dedi. CHP İstanbul İl Başkanı Nebil jlseven, aramalara ilişkin "İlk izlenimim bir kurgu olduğu yönünde" açıklamasını yaptı. Meclıs tekı tartışma sırasında Mumcu'ya itiraz eden katip üyelerin, verilen aranın ardından değiştiği görüldü. (Fotoğraf: AA) 'Tutuklamak ceza değil, tedbirdir' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Balyoz davası kapsamında gerçekleştirilen tutuklamalara ilişkin, "Tutuklanmak, cezalanmak değildir. Tutuklanmak bir tedbirdir" dedi. TAI Tesisleri'nde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Gönül, "Beraatı zimmet asıldır. Mahkum oluncaya kadar, aksi sabit oluncaya kadar herkes masumdur" diye konuştu. 'Başbakan öziir dilemeli' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Zühal Samlı, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "Tornadan çıkmış gibi" sözlerinden dolayı CHP'li kadınlardan özür dilemesi gerektiğini belirtti. Samlı, açıklamasında "Onun bize yönelik düşmanca yaklaşımının ardında bizim eşitlik inancımız, anlayışımız, onun ise kadınlann eşit insanlar olduğunu kabul edememesi var" dedi. Akademisyenlerden protesto Verda Ün yaşamını yitirdi Haber Merkezi Türkiye'nin ilk konser piyanisti ve İstanbul Belediye Konservatuvarı'mn emektar hocalarından Verda Ün, yaşamını yitirdi. Bodrum'daki evinde 91 yaşında yaşamını yitiren Ün, ünlü keman sanatçısı Ekrem Zeki Ün'ün eşiydi. Ün, Ova Sünder, Ayşegül Durakoğlu, Pınar Yılancıoğlu, Bedii Aran, Mehru Ensari'nin de aralarandı bulunduğu pek çok sanatçının da hocasıydı. Ün'ün cenazesi yarın Kadıköy'deki İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvan'nda saat 10.30'da yapılacak törenin ardından, öğle namazı için Şakirin Camii'ne getirilecek. Ardından Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilecek. Meclis'te AKP'ye gol ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu'nda, ÖSYM'nin yeniden yapılandınlmasını öngören tasan kabul edilirken ilginç bir tartışma yaşandı. MHP Milletvekili Kürşat Atılgan'ın Ankara'da Türk Hava Kurumu (THK) Üniversitesi kurulmasına ilişkin madde üzerinde, "işletme fakültesi" yerine "Adana Hava Ulaştırma Fakültesi kurulmasına" ilişkin önerge verdi. TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, önergeyi oyladı ve kabul edildiğini söyledi. AKP'lilerin itirazı üzerine Mumcu, "Kabul edilmiştir çünkü ellerinizi kaldırmadınız" karşılığını verdi. İtirazların sürmesi üzerine Mumcu, "İki defa oylayamam. MilletvekiUerine söyleyin, kabul etmiyorlarsa ellerini kaldırsınlar" dedi. Mumcu'nun karanna katip üyeler AKP'li Fatih Metin ve Yusuf Coşkun da itiraz etti. Mumcu, kabul edilen önerge doğrultusunda Türk Hava Kurumu Vakfı'nın üniversite kurmasını öngören maddeyi oyladı. AKP'liler ise kendi tekliflerindeki maddeyi, kendi oylanyla düşürdü. Verilen aranın ardından düşen madde, tekriri müzakere yöntemiyle yasaya yeniden eklendi. I İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nden iki araştırma görevlisinin işine son verildi. İstanbul Üniversitesi'nde araştırma görevlilerine yönelik baskılar artarken asistanlar, iş güvencelerinin ortadan kaldıran "50/d" maddesinin tekrar gündeme gelmesini Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilimdalı Dr. Sını Yüzbaşıoğlu ve Dr. Mehmet Bona'mn çıkarılmasım dün üniversitenin önünde protesto ettiler. 'Darbesever ile darbesavar' • BOLU (Cumhuriyet) HSP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, AKP ve CHP'yi ağır dille eleştirdi. Kurtulmuş, "Birisi darbesavarlık, diğeri de darbe severlik üzerinden oy almaya çalışıyor. 8 yıldır bunlar darbe üzerinden bir sürü tartışmalar yapıyorlar. İşte 'kartondan kaplan' hikâyeleri gündeme geliyor. TSK, işin içerisine ya överek, ya karşısına geçilerek çekilmeye çalışılıyor. Bunlar eski dönemin Soğuk Savaş siyasetinin yöntemleridir" dedi. O C M B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle