18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 15 OCAK 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] ODAK NOKTASI AHMET CEMAL ‘İstanbul 2010’a Yönelik Bazı ‘Aykırı’ Beklentiler... “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti” projesi çerçevesindeki etkinlikler, yarın başlıyor. Mevcut koşullar ve yetersiz hazırlıklar açısından İstanbul’un ne ölçüde “Avrupa Kültür Başkenti” sayılabileceği konusunda bugüne kadar epey yazılıp çizildi. Bu arada, örneğin opera ve konser salonları kapalı, tiyatro mekânları yetersiz, yüzyıllardır içinde barındırdığı kültürün ve ‘kültürlerin’ gerçek anlamda çözümlemeleri yeterince yapılmamış, aslında başlı başına bir kültürel zenginlik oluşturabilecek ‘kozmopolit’, yani çok-kültürlü doğal yapısı, bu niteliği neredeyse yadsıyan tutumların baskısıyla gölgelenmiş bir kentin ‘kültür başkenti’ diye adlandırılmasının ne büyük bir çelişkiyi sergilediği de vurgulandı. Ama şimdi projelendirme noktalandığına ve sıra uygulamaya geldiğine göre, bu süreçte eksikleri olabildiğince giderebilecek ve gelecekte İstanbul’un bir ‘kültür kenti’ kimliğini yeterince somutlaştırıp bilinçlere yerleştirebilecek ne gibi adımlar atılabileceğini düşünmek, en akılcı tutum olacaktır. Bunun için böyle girişimlere mutlaka mevcut programlar içerisinde yer aranması gerekli değildir. Başta İstanbul’daki üniversiteler olmak üzere, çeşitli kurum ve kuruluşlar, bu arada da özellikle artık çok elverişli mekân koşullarına kavuşan İKSV (İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı), anlatmaya çalışacağım türden etkinlikleri planlayıp destekleyebilirler. Böylece “İstanbul 2010”, kendi programının dışında kalan kapsamlı etkinlikler için de bir ‘düşünsel çıkış noktası’ niteliğiyle değerlendirilebilir. Ülkemiz genelinde ve İstanbul özelinde ‘kültür’ kavramını bir bütün olarak tartışmaya açmak, bu yöndeki en önemli adımlardan biri olabilir. Çünkü düşünsel planda Türkiye’de bugüne kadarki uygulamaya bakıldığında, bu toprakların kültürel geçmişine ‘sentezci’ değil, fakat daha çok ‘dışlayıcı’ bir çözümleme(!) ile yaklaşıldığı çok net görülmektedir. Bir zamanların başını Halikarnas Balıkçısı’nın, Sabahattin Eyuboğlu’nun ve Azra Erhat’ın çektikleri, “bugünden geriye bu toprakların bütün tarihi bizim tarihimizdir” şeklindeki tarih anlayışı, Bizans öncesini de, Bizans’ı da, hatta Osmanlı’yı da bizden saymayan, kısır bir yaklaşım karşısında adeta yenik düşmüştür. Bu kısırlık, kendi kültürünün temellerinin Mezopotamya’da olduğunu söylemekte hiçbir sakınca görmeyen, çünkü bu temellerin çözümlemesini sonuçta kendisinin yaptığının bilincinde olan bir Avrupa’nın tarihe yaklaşımı karşısında kültür tarihimizi kendi elimizle güdük bir tarih anlayışının sınırları içersine hapsetmemiz sonucunu doğurmuştur. Böylesine dar sınırlar içersinde devinen bir tarih anlayışıyla, bir ‘Anadolu kültürü’ kavramını tüm zenginliğiyle çözümleyebilmek olanaksızdır. Aynı anlayışın, günümüzde doğal olarak ‘İstanbul kültürü’ne de yansıdığını çok açık biçimde görmekteyiz. Bir “kültür başkenti olarak İstanbul” olgusunu doğru çözümleyebilmek, ancak İstanbul’a ait doğru soruları sormakla olabilecek bir iştir. Örneğin bu türden doğru ve temel nitelikte bir soruya, Prof. Dr. Doğan Kuban’ın dev eseri “İstanbul, Bir Kent Tarihi - Bizantion, Konstantinopolis, İstanbul’da rastlıyoruz (Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, Üçüncü Basım, İstanbul 2004): “İstanbul’un tarihsel yoğunluğu ... araştırmacıya olduğu kadar bir öykücüye de onu anlatacak geniş bir seçenek yelpazesi sunar. Ancak insan Pagan Roma, Hıristiyan Bizans ve Müslüman Osmanlı başkentinin tarihini anlatabilmek için ne düzeyde bir anlama yetisine, hangi kültürel seçeneklere ve ne tür duyarlıklara seslenmelidir?” Evet, sonuç olarak felsefeyi ‘boşlama’ yolundaki bir iklimde, doğru bir kültür kavramı için bir kültür felsefesi üretmek - çok güç, ama olanaksız da değil! [email protected] Bulut Bebek 20 yaşında Kültür Servisi - Çizer Nuray Çiftçi’nin, 1989 yõlõndan bu yana basõnda yer alan, halen Cumhuriyet gazetesinde yayõmlanan ve Ekim 2009’da 20. yõlõnõ dolduran Bulut Bebek adlõ bant karikatürlerinden seçmeler, yarõna dek Karikatürcüler Derneği’nde görülebilir. Sultanahmet’teki Yerebatan Sarnõcõ çõkõşõnda bulunan derneğin sergi salonunda TGC Başkanõ ve Cumhuriyet Gazetesi Yayõn Kurulu Üyesi Orhan Erinç, Karikatürcüler Derneği Başkanõ Metin Peker, yönetim kurulu üyeleri, karikatürcüler ve kalabalõk bir davetli topluluğunun katõlõmõyla açõlan sergide, 60 adet Bulut Bebek bant karikatürü ve çizerin diğer çalõşmalarõndan örnekler yer alõyor. Depp’in artık bir heykeli var Kültür Servisi - Hollywood’un ünlü oyuncularõndan Johhny Depp’in Sõrbistan’da heykeli dikildi. Yönetmen Emir Kusturica’nõn misafir olarak Sõrbistan’da katõldõğõ Kustendorf Film Festivali’nde yaşam boyu başarõ ödülü alan oyuncunun heykeli, Kusturica tarafõndan açõldõ. Usta yönetmen tören sõrasõnda yaptõğõ açõklamada Depp’le beraber Meksikalõ efsane devrimci Pancho Villa’yõ konu alan yeni bir film çekmeyi planladõğõnõ kaydetti. Ferit Özşen’in gerçekleştirdiği Nâzõm Hikmet heykelinin açõlõşõ bugün Caddebostan Kültür Merkezi’nde CEREN ÇIPLAK Y aşamõnõ geçen ay yitiren Sertel Gazetecilik Vak- fõ kurucusu ve başkanõ, yazar Prof. Yıldız Sertel’in ‘va- siyeti’ bugün yerine getiriliyor. Sertel, kõsa bir süre önce ressam Jak İhmalyan’õn Zekeriya Ser- tel’e hediye ettiği 100x71 cm. boyutlarõndaki 1968 tarihli Nâzım Hikmet desenini, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Resim ve Heykel Mü- zesi’ne bağõşlamõş, eseri bir söz- leşmeyle müzenin müdürü Prof. Ferit Özşen’e teslim ederken de karşõlõğõnda Özşen’den, Nâzõm Hikmet’in doğum günü olan 15 Ocak’a yetişmek üzere beyaz mer- mer kaide üzerinde yükselecek 2 metrelik bronz heykel sözü almõştõ. Sertel’in son arzusu olan bu Nâ- zõm heykeli, bugün saat 19.00’da Caddebostan Kültür Merkezi’nin (CKM) iç mekânõna yerleştirile- cek. Bugün yerine getirilecek bu sö- zün gerisinde ise elbette, Yõldõz Sertel’in ‘Dâhi şairim, çocukluk aşkım, büyük dostum’ dediği Nâzõm Hikmet’le Sertel ailesinin dostluklarõnõn hikâyesi yatõyor. Yõldõz Sertel’in isteğiyle yapõ- lan Nâzõm Hikmet heykelinin hi- kâyesini ise bize heykelin yaratõ- cõsõ Özşen anlatõyor: “Yıldız Ser- tel, Nâzım Hikmet desenini mü- zeye bağışlarken doldurması gereken formalite kâğıdını cid- diyetle 3 saatte doldurdu. Gü- ven duyabilmek için ‘İyi baka- cak mõsõnõz, her zaman sergile- necek mi?’ gibi çeşitli ve ayrın- tılı sorular sordu. İki kere gö- rüştük ve görüşmelerde hep Nâzım Hikmet desenini teslim etme şartlarını konuştuk.” Desene karşõlõk ‘Atatürk gibi ciddi’ bir Nâzõm heykeli yapma- sõnõ isteyen Sertel’i yitirdikten sonra çalõşmalarõnõ hõzlandõran Özşen, heykeli Gebze’deki atöl- yesinde 3 haftada yapmõş. Za- manõn sõnõrlõ olmasõ onu zorlasa da Nâzõm’õn şiirlerini elden ele ya- zarak çoğalttõklarõ günlere dönmek heyecan vermiş. Daha önce de bir Nâzõm portresi yapan Özşen, “Ama bu heykelimin anlamı çok başka” diyor, “Heykel için işçilik ücreti almadım, ancak heykelin dökümü için para ge- rekiyordu. Gerekli paranın bü- yük bir bölümünü Yıldız Sertel ödedi. Geri kalanını da Nâzım Hikmet dostları tamamladı.” 2 metrelik bronz heykelde Nâ- zõm’õn sol elinde tuttuğu kâğõtta ‘Kerem Gibi’nin dizeleri, ‘Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak, nasıl çıkar karan- lıklar aydınlığa...’ yazõyor (Bu dizeler ayrõca kaidede de yer alõyor). Nâzõm’õn elleri ise olmasõ gerekenden daha büyük. Nede- ni ise Özşen’deki Nâzõm imge- sinde saklõ: “Heykelin hare- ketli, kabına sığmayan bir hey- kel olmasına gayret ettim. El- ler emekçinin simgelerinden bi- ridir, ellere vurgu bu yüzden. Nâzım’ın ayakları ise kaideden hafifçe dışarı taşıyor. Çünkü Nâzım şiir okurken olduğu yerde duramazdı” diyor. Sertel’in armağanõ Nâzõm de- seni ise şu sõralar müzenin de- posunda korunuyor. Özşen de- senin akõbeti için “Müzemiz açıldığı zaman sergilerin kon- septine bağlı olarak dönem dönem sergileyeceğiz” diyor. Yõldõz Sertel’e Nâzõm deseninin bire bir kopya baskõsõnõ verdiğini belirten Özşen, talep edilirse hey- kelin de bire bir modelini Nâzõm Hikmet Vakfõ’na bağõşlayacağõnõ söylüyor. Yõldõz Sertel, ölümünden kõsa bir süre önce, Ferit Özşen’den bir Nâzõm Hikmet heykeli yapmasõnõ istemişti. Özşen, heykeli Gebze’deki atölyesinde üç haftada gerçekleştirdi. 2 metrelik bronz heykel, bugün Caddebostan Kültür Merkezi’nin iç mekânõna yerleştirilecek. Nâzõm Hikmet 108 yaşõnda Kültür Servisi - Doğumunun 108. yõ- lõnda usta şair Nâzım Hikmet, Türki- ye’nin çeşitli yerlerinde düzenlenen et- kinliklerle anõlõyor. Kadõköy Belediyesi Barõş Manço Kültür Merkezi’nin düzenlediği ‘Nâzım Gecesi’ bugün saat 20.00’de Cadde- bostan Kültür Merkezi’nde sinevizyon gösterisiyle başlayacak. Ardõndan Ad- nan Özyalçıner, Sennur Sezer, Metin Balay ve Ahmed Ahmedov konuşma yapacak; Zafer Diper’in Nâzõm şiirle- rini seslendirmesinden sonra ise ‘Ta- ranta Babu’ya Mektuplar’ şiir-göste- risi gerçekleşecek. SANSEV Çoksesli Çocuk Korosu’nun Ahmet Öncül şef- liğindeki dinletisini, Masalın Aslı Mü- zik Topluluğu ve Erol Uras’õn dinleti- leri takip edecek. Çağdaş Bale Topluluğu ve İÜ Devlet Konservatuvarõ Panto- mim Sanat Dalõ öğrencileri de kõsa bi- rer gösteri sunacak. ‘İYİ Kİ DOĞDUN NÂZIM’ Maltepe Belediyesi ve Maltepe Nâzõm Kültürevi’nin ortaklaşa düzenledikleri ‘İyi ki Doğdun Nâzım’ etkinliği ise 3 gün sürecek. Bugün Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde saat 19.30’da Taner Öngür konseriyle başlayacak etkinlik, yarõn aynõ mekânda saat 14.00’te Erden Akbulut, Mahmut Temizyürek ve Ali Balsoy’un katõlacağõ ‘İyi ki Doğdun Nâ- zım’ söyleşisi ile sürecek. 17 Ocak’ta Maltepe Nâzõm Kültür- evi’nde ise saat 16.00’daki Sadık Al- bayrak ve Ömer L. Demircan’õn ka- tõlacağõ söyleşinin ardõndan NKE Tiyatro Topluluğu’nun sahneye koyduğu ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’ oyunu izlenebilecek. 3 gün sürecek et- kinlik dizisine Türkan Saylan Kültür Merkezi ve Nâzõm Kültürevi’nde ser- gilenecek ‘Nâzım’ın Küba Seyahati’ ve ‘Çizgilerle Nâzım’ sergileri eşlik ede- cek. Nâzõm Hikmet Kültür Merkezi’nin dü- zenlediği ‘Nâzım Günleri’ etkinliği kapsamõnda ise bugün saat 20.00’de Mu- ammer Karaca Tiyatrosu’nda Nâzõm Hikmet’in yazdõğõ, Yılmaz Onay’õn yönettiği ‘İnsanlık Ölmedi Ya’ oyu- nunun okuma tiyatrosu yapõlacak. Et- kinlik 17 Ocak’ta saat 16.30’da Nâzõm Hikmet Kültür Merkezi Ruhi Su Salo- nu’ndaki Nâzõm Kumpanya konseriyle devam edecek. Öte yandan, Beşiktaş Belediyesi’nce her hafta düzenlenen ‘Ustalara Saygı’ etkinliği, bu pazartesi Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde Nâzõm Hikmet’e ay- rõlacak. Esin Afşar, İlkim Karaca, Ataol Behramoğlu, Işık Öğütçü, Işıl Özgentürk, Rasih Nuri İleri, Refik Er- duran ve Turgay Fişekçi gibi isimle- rin katõlacağõ gecede, Fazõl Say’õn “Nâ- zım Oratoryosu”ndan bir bölüm, Cem Karaca’nõn “Çok Yorgunum” yorumu, Ruhi Su’nun “Kadınlarımız” kaydõ ve Korkut Akın’õn Nâzõm Hikmet için hazõrladõğõ görüntüler seyircilere sunu- lacak. İZMİR ETKİNLİKLERİ İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce ‘Nâ- zım Hikmet 108 yaşında’ başlõğõ altõnda gerçekleştirilecek etkinliklerin ilki, bu- gün saat 11.00’de Vasõf Çõnar Bulva- rõ’nda ‘Nâzım Hikmet Şiirleri Sergi- si’yle başlayacak. Saat 15.00’te Kültür- park İzmir Sanat Bahçesi’nde Nâzõm Hikmet Anõtõ önünde ‘Şiirlerle, Anılarla Nâzım Hikmet’ programõ ile devam edecek etkinliklerde İzmirli yazarlar, şa- irler ve tiyatrocular Nâzõm Hikmet şiir- leri okuyarak anõlarõnõ paylaşacaklar. Sa- at 20.00’de ise Fuar Kültürpark İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde, Hamit De- mir’in yazõp yönettiği ‘Deli Hasret’ oyu- nunu Tiyatroevi topluluğu sahneleyecek. İzmir 68’liler Platformu’nun düzenlediği yemekli toplantõ ise, saat 19.00’da Ah- met Piriştina Kent Müzesi ve Arşi- vi’nde yapõlacak. Doğum gününde İstanbul ve İzmir’deki çeşitli etkinliklerle anõlõyor YõldõzSertel’inNâzõmvasiyeti Kültür Servisi - Fransõz empresyonist ressam Claude Monet’nin, on yõl önce Polonya’daki bir müzeden çalõnmõş olan “Pourville Plajı” adlõ tablosu güvenlik güçleri tarafõndan ele geçirildi. Polis yetkilileri, 41 yaşõndaki bir şüphelinin gözaltõna alõndõğõnõ açõkladõ. Tablo çalõndõğõ sõrada yerine bõrakõlan karton üzerine kopyasõnda bulunan parmak izlerinin, şüphelinin belirlenmesine yardõmcõ olduğu belirtildi. Ele geçirilen tablonun, Poznan’daki Ulusal Müze’ye getirildiği ve uzmanlar tarafõndan incelenmekte olduğu öğrenildi. Monet’nin tablosunun çalõndõğõ sõradaki değerinin 1 milyon dolar olduğu ileri sürüldü. Öte yandan, sahibinin II. Dünya Savaşõ sõrasõndaki Yahudi soykõrõmõnda öldüğü belirtilen bir Gustav Klimt tablosunun 3 Şubat’ta Sotheby’s tarafõndan Londra’da açõk arttõrmaya çõkarõlacağõ öğrenildi. Sotheby’s müzayede evi, “Cassone’daki Kilise- Selvili Manzara” adlõ resmin değerinin 19-29 milyon dolar arasõnda olduğunu açõkladõ. 1913 tarihli resmi Viyana’da evinde bulunduran Amalie Redlich’in Avusturya’nõn Nazi ordusunca işgalinden sonra, 1941’de Polonya’nõn Lodz kentine götürüldüğü ve kendisinden bir daha haber alõnamadõğõ belirtildi. Tablo 1960’larda yeniden ortaya çõkmõş ve satõlmõştõ. Klimt tablosunun şimdiki sahibinin ise adõnõn açõklanmasõnõ istemediği öğrenildi. Kaybolan Monet bulundu Monet’nin on yıl önce çalınan tablosu Poznan kentinde bulundu. Polis yetkilileri, şüphelinin resmi çaldığını itiraf ettiğini açıkladılar. KLIMT’İNKAYBOLANRESMİSATIŞTA Kültür Servisi - İngiliz yazar Ian McDonald’õn 2010 yõlõnõn Temmuz ayõnda piyasaya çõkacak olan ve 2027 yõlõnõn Türkiye’sini konu alan ‘The Dervish House’ kitabõnõn kapağõnda, İstiklal Caddesi’nde yürüyen tüm kadõnlarõn çarşaflõ olmasõ tartõşma yarattõ. Baskõsõ 2010 Temmuz ayõnda yapõlacak olan kitabõn kapağõyla ilgili internette yapõlan eleştirilerde, Türkiye’nin modern bir yer olduğu vurgulanõyor; ancak kimileri tasarõmcõ Martiniere’nin geleceği tasvir ettiğini savunuyor. Kapak tasarõmõ ile kitabõn konusu arasõndaki ilişkiye dair net bilgiye ulaşõlamõyor ancak, yayõmcõ Gollancz S.F.; İslami mistisizm, Osmanlõ gizemleri, politik ve ekonomik entrikalar içeren kitabõn altõ karakterin etrafõnda örülen ve beş gün süren üç uluslararasõ hikâyeyi konu aldõğõnõ söylüyor. Kitap kapağõ tartõşma yarattõ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle