Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
5 AĞUSTOS 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Açılım Paketi Dedikleri...
Açılım paketinin aslında tam olarak neyi amaçladığını
bize anlatması için, illa masaldaki kralın çıplak oldu-
ğunu söyleyen çocuğu mu bulup getirmemiz gere-
kiyor?
Bu ülkede yaşayanların ezici çoğunluğunun, Gü-
neydoğu’da ya da yurdun başka yörelerindeki kasaba,
köylerin babadan kalma isimleri ile tanınmasına itiraz
edeceği düşünülmemelidir. O isimleri resmi yazış-
malardan kazıyan 12 Eylül darbe zihniyetiydi.
Keza anadil yasaklanmasının kaynağı da öyle. Ken-
disine sağlık dilediğim Evren, dönemin Genelkurmay
Başkanı olarak, çevresine sürekli bölünme masalla-
rı anlatıyor; THY uçaklarındaki hosteslerin Diyarba-
kır’a iniş sırasında yolculara “Kürdistan’ın başkenti
Amed’e hoş geldiniz” diye seslendiğini söyleyerek dar-
be gerekçelerinin güçlendirilmesine çalışıyordu.
Keşke sadece TRT Şeş yöntemi ile sadece dev-
let, Kürtçe televizyon yayını yapmasa da, bugün so-
runun çözülmesi için öneri üstüne öneri getirenlerin
oluşturduğu özel radyo ve televizyon kuruluşları da
reyting kaygısı taşımadan bu kervana katılsalar.
İçişleri Bakanı’nın, medyamızın önde gelenlerinin
de görüşlerini aldık diye adlarını kullandığı gazeteci
arkadaşlar da o yayın kuruluşlarında sorumluluk
üstlenseler. Zazaca ya da Kırmançi dilleri ile yayım-
lanacak gazete ve dergilerin kadrolarında sürekli ya-
zılarını görsek.
Keşke diye başlayan isteklerin sayılarını çoğaltmak,
duyulacak gereksinmelere göre akılcı başka önerileri
de tartışmak elbette gerekli.
Ama işin bir de başka bir cephesi var. Onu, Cum-
hurbaşkanı da Başbakan ve bakanlar da söyleye-
miyorlar.
Dillerinin altındaki bakla bir türlü çıkartılmadığı için,
kralın çıplak olduğunu yüksek sesle söyleyerek, ma-
jestelerine dikilmek istenilen o düşsel elbisenin ter-
zisinin de, makastarının da, kalfa ve çıraklarının da
bambaşka dolapların peşinde oldukları gizlenmek is-
teniyor.
Çözüm çalıştayı adı altında nizamiye kapısında bi-
le silahlı güvenlik görevlilerinin beklediği, titizlikle se-
çilerek o monolog toplantısına katkı yapmaları iste-
nilen “bilim ve medya aydınları”nın adı Akademi olan
o binaya girerken isimlerinin görevli polislerin elindeki
listede yazılı olup olmadığı saptanıyor.
Benzer bir çalıştay bir başka “akademi”de, örne-
ğin adı “Harp” ya da “Milli Güvenlik” sözcükleri ile
başlayan kuruluşlarda düzenlenmiş olsa kıyamet
kopartacak o “aydınlar”, kuzu kuzu listede yazılı ad-
larını ve kimliklerini göstererek, arkalarından kapatı-
lan kapıları geçiyorlar.
Çalıştayda okunan o bildiriler ve görüşler, zaten
medyada sahipleri tarafından sürekli olarak yinelenen,
ama bir türlü varılmak istenilen amacın ne olduğu an-
latılmayan yuvarlak laflarla sınırlı kalıyor.
Yok olsun ulus devlet!
Oysa çalıştayın mimarları arasında bulunan Müm-
tazer Türköne ya da o görüşleri sürekli olarak yazı-
ları, söyleşileri ile savunan Eser Karakaş gibi düşünce
babaları, ulaşılmasını istedikleri son durağı yavaş ya-
vaş tanımlamaya başladılar bile.
Mesela Türköne, eski partisi MHP’yi, krizi derin-
leştirerek “üniter-ulus devleti” korumak istediği için
suçluyor. Eser Karakaş’a kalırsa artık anayasada “va-
tandaşlık” tanımlamasının bile yer almasına gerek yok-
tur. Açılım paketi, muhalefet partilerinin, anayasal ku-
rumların, sivil toplum örgütleri ve medyanın da mu-
tabakatı ile uygulanırken “Türk devletine vatandaşlık
bağı ile bağlı olan herkes Türktür” diyen 66. mad-
de, başka bazı maddeler gibi anayasadan çıkartıl-
malıdır.
Karakaş, vatandaşlık tanımından arındırılmış olan
ABD Anayasası’nı örnek göstermekle de yetinmiyor.
Osmanlı dönemine çağrışım yapıyor. Kanuni Esa-
si’den örnek veriyor...
Ve bence öylece, üniter yapıya dayanan ulus dev-
letin, yerini federal bir ümmet devletine bırakacak aşa-
maya gelinebileceğinin pembe düşleri yaşanıyor.
Yapılmak istenilenin, Atatürk’ün kurduğu Türkiye
modelini değiştirmek olduğunu dünkü Milliyet’teki kö-
şesinde kamuoyu ile paylaşan Fikret Bila, öylece kı-
ralın çıplak olduğunu söyleyen masaldaki çocuğun
boşluğunu doldurmak amacıyla tehlikenin farkında ol-
mayanlar ile farkında olup da dil sürçmesi ile işi ida-
re etmeye çalışan maslahat erbabını uyardı.
O yazıyı, CHP Genel Başkanı ile arkadaşlarının,
DSP, DP genel başkanlarının, anayasal kurumların,
yani yüksek yargı kuruluşlarının başkan ve yönetici-
lerinin, elbette Silahlı Kuvvetler’in komutanlarının da
satır satır okumuş olduklarını tahmin ettiğimi bir dip-
not olarak bu yazının içine yerleştirmek isterim.
Sadece okumak değil.. 15 Ağustos gelmeden her-
kes bu konuda ne düşündüğünü, MHP Genel Baş-
kanı gibi, yüksek sesle anlatmalı ve tartışmayı öyle-
likle başlatmalıdır.
Başbakan bugün öğlen saatlerinde gecikmiş bir bu-
luşmayı nihayet gerçekleştirerek DTP Başkanı Türk
ile bir araya gelecek. Türk’ün görüşleri Erdoğan’a ye-
ni bir pencere açacak mı? İlerleyen günlerde öğre-
neceğiz.
AKP Genel Başkanı ve etrafı açılım konusunu evi-
rip kıvırdıkça, boşluğu İmralı’nın doldurmak isteye-
ceğini gizlemenin âlemi var mı?
O zaman vakit çok geç olur. Gerçek amaçları Ata-
türk modelini silip atmak olanların neden olacağı ger-
ginlik önlenemez duruma gelir.
Ve…
Önceden planlanmış dinlence programımı uygu-
layabilmek için yazılarıma bir süre ara vereceğim.
Okurlarımın izni ile...
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Rusya Federasyonu Başbakanõ Vladimir Putin’in Ankara’ya günübirlik ziyareti yarõn gerçekleşecek
Kommunalka’nõn yaramaz çocuğu
NERİMAN ÖZCAN
Rusya Federasyonu Başbakanõ Vladimir
Putin’in, Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan’õn daveti üzerine Türkiye’ye yapacağõ
çalõşma ziyareti yarõn başlõyor. Günübirlik ta-
mamlanacak ziyaret sõrasõnda başta ekonomi ve
enerji konularõ olmak üzere, her iki ülkenin dip-
lomatlarõ ve teknisyenleri tarafõndan hazõrlanan
bir dizi konu masaya yatõrõlacak. Görüşmede
güncel bölgesel ve uluslararasõ konularda da fi-
kir alõşverişinde bulunulacak.
Başbakan Erdoğan ve Putin’in görüşmeleri-
nin ardõndan da bir ortak basõn toplantõsõ dü-
zenlenecek.
Yarõn Türkiye’yi üçüncü kez ziyaret edecek
komşu Başbakan, şimdiye kadar gelmiş geçmiş
en güçlü isimlerden biri olarak Rusya tarihin-
deki yerini şimdiden almõş durumda.
Vladimir Putin, fakir bir işçi ailesinin oğlu
olarak, Leningrad’da dünyaya geldiğinde tak-
vimler 1952 yõlõnõ gösteriyordu. Ailesinin tek
çocuğuydu ve o da o yõllarda doğan milyonlarca
çocuk gibi, “kommunalka” denilen sosyal ko-
nutlarda büyüdü. Bu büyük apartmanlarda ai-
leler bir arada yaşar, aynõ banyoyu, aynõ tuva-
leti ve mutfağõ paylaşõrlardõ. Putin o yõllarda
kendi deyimiyle “tam bir yaramaz sokak ço-
cuğuydu”.
Çocukluk ve gençlik yõllarõ, yoksulluk için-
de geçti. Sessiz, ciddi ve sert görünen babasõ
Putin’e sevgisini pek göstermedi. Okulun ya-
ramaz çocuklarõyla takõlan Putin 6. sõnõftayken
Öğrenci Disiplin Kurulu’ndan, davranõşlarõnõn
düzeltmez ise “İnternat” denilen özel yatõlõ
okuluna gönderme uyarõ cezasõ aldõ. Bu uyarõ
işe yaradõ, öğretmenlerden biri Almanca der-
sini almasõ için Putin’i ikna etti.
Edebiyat ve tarih derslerine özel ilgi göste-
riyordu. Dil konusunda kabiliyetli olan Putin
spora da merak sardõ; önce sambo (günümüz-
de uygulanan Greko-Romen güreşi, serbest stil
güreşi) ardõndan judoya başladõ. Sambo hoca-
sõna göre ufak tefek, çok özel yetenekleri ol-
mayan ancak çok disiplinli, azimli ve seri ha-
reket eden bir yapõya sahip olmasõyla bu alan-
da da başarõlõ oldu.
Filmden casusluğa heveslendi
Putin 16 yaşõndayken, İkinci Dünya Sava-
şõ’ndaki Sovyet casuslarõnõn zaferlerini anlatan
bir filmden etkilenip, doğruca Leningrad’daki
KGB merkezine gitmişti. Casus olmak isti-
yordu.
Oradaki KGB yetkilisi, karşõsõnda duran ve
daha bõyõklarõ yeni terlemeye başlamõş sarõşõn
çocuğa bakõp, “Biz öyle her geleni işe alma-
yız. Bizimle çalışacakları biz seçeriz. Hem sen
daha küçüksün. Önce bir yüksekokul bitir-
melisin” demişti.
Küçük Putin õsrarla sordu: “Hangi okul?”
Adam bu küçük çocuğu başõndan savmak
için, “Herhangi bir üniversite olur; mesela
hukuk oku” demişti. Bu söz, ana hedefi hali-
ne geldi. Okulu bitirir bitirmez Leningrad
Üniversitesi’nde hukuk bölümüne başladõ.
Son sõnõftayken de yõllarca düşlediği KGB’ye
kabul edildi. O artõk casus olacaktõ.
Kocasını polis zannediyordu
İlk yõllar KGB’yi ve bürokrasiyi öğren-
mekle geçti. KGB’ye girişinin sekizinci yõ-
lõndan itibaren hayatõ değişmeye başladõ. Pu-
tin için KGB, Sovyet Devleti’nin baskõ ara-
cõ değil ayrõlmaz bir parçasõydõ. Putin,
KGB’nin Birinci Daire’sinde yer aldõ. 1. Şu-
be; dünyadaki tüm casus şebekelerini ve ajan-
larõ kontrol edip toplayõp değerlendirdiği
haberleri Komünist Partisi Merkez Komite-
si’ne ulaştõrõyordu. Bu şube siyasi, ekonomik,
askeri, bilimsel ve kültürel çok sayõda bö-
lümden oluşmuştu.
Resmi açõklamalara göre, Putin’in görevi
Leningrad’da yaşayan yabancõlarõ izlemek ol-
duğu söyleniyor. Ancak bazõ iddialara göre
sistem muhaliflerini yok etmekle görevliydi.
Putin’in görevine yeterince vâkõf, üstlerine
karşõ çok iyi bir komünist olduğu söyleniyor.
Sonra hayatõna Ludmila girdi. Bu güzel
hostesle Leningrad’õn ünlü tiyatrosunda bir
arkadaşõ vasõtasõyla tanõşmõştõ. Kõsa süre
sonra, 1983’te evlendiler. Bu arada Pu-
tin’in ne iş yaptõğõnõ akrabalarõ ve
karõsõ da dahil kimse bilmiyordu.
Yakõnlarõ onu polis zannediyordu.
1984’te KGB’nin istihbarat aka-
demisine giden Putin, ertesi yõl da
hayatõnõn ilk ve tek yurtdõşõ gör-
evine gönderildi. O zamanõn Do-
ğu Almanya’sõndaki
Dresden’e. Genç Rus
casusu burada daha
çok siyasi istihbarat
topladõ ve üniversi-
tedeki Rus öğren-
cilerin faaliyetleri-
ni takip etti.
Arkadaşlarõ ara-
sõnda sistem ada-
mõ ve rahatõna
düşkün biri ola-
rak tanõnan Pu-
tin, Dresden’de
bulunduğu dö-
nemde tam an-
lamõyla siste-
min çöküşüne
tanõklõk etti.
1989’da Berlin
Duvarõ yõkõlõp
Sovyetler Birli-
ği Doğu Avru-
pa’daki üslerinin
kontrolünü kaybedin-
ce Dresden halkõ da so-
kağa döküldü ve önce
Doğu Alman Gizli Ser-
visi Stasi’yi bastõ ve ar-
dõndan çok yakõndaki
KGB ofisinin kapõlarõna
dayandõ. Bu sõrada Putin
gizli belgeleri imha edi-
yordu...
Aynõ yõl apar topar Mos-
kova’ya dönen Vladimir Pu-
tin’in uluslararasõ casusluk
macerasõ böyle son buldu.
Bundan sonra Moskova’da
kalacak ve önüne yeni fõrsat-
larõn gelmesini bekleyecekti.
İdeallerin yıkılışı ve
yeniden doğuş
Leningrad’a döndüğünde çok
şey değişmişti, Gorbaçov’un peres-
troyka reformlarõ, Sovyetler Birliği’ni de-
ğiştiren bir harekete dönüşmüştü. KGB top-
lumdaki etkisini kaybetmiş, bir zamanlar muhalif
diye ajanlarõn peşine düştüğü insanlar şimdi mec-
lise girmişti. Daha sonra da malum darbe.
Darbe Putin’in hayatõnõ parçalara ayõrdõ. O
ana kadar Rusya’daki değişimi tam olarak an-
lamamõştõ. Darbe günlerinde KGB tarafõndan
gösterilen tüm idealler, hedefler tamamen yõ-
kõlmõştõ.
Sobchak’la tanışma ve zirve yolu
Putin, KGB’den emekli olmaya karar vermek
üzereydi ki Leningrad yerel yönetimindeki es-
ki hocalarõndan hukuk profesörü Anatoly Sobc-
hak ile tanõştõ. Sobchak, 1990’da Rusya’daki
demokrasi hareketinin liderlerinden biriydi.
Sobchak’õn yanõnda belediye başkan yar-
dõmcõsõ olarak göreve geldi.
Şehri yeniden canlandõrmak için yapõ-
lan kanal projeleri vitrini hoş gösterse de
özünde yozlaşmõş bir yerel yönetim işle-
yişi bulunuyordu. Devlet eliyle işleyen
ekonomi bir anda serbest pazarõn her
çeşidine açõlõnca yolsuzluk
tüm Rusya’da had safhaya
ulaşmõştõ. Sobchak, kõsa za-
manda eski adõ Leningrad
olan St. Petersburg’un de-
mokratik yollardan seçil-
miş ilk belediye başkanõ
olduğunda Putin de ya-
nõndaydõ. Belediye baş-
kanlõğõndaki Dõş İlişkiler
Komitesi Başkanõ da ol-
du. Ayrõca Leningrad
Üniversitesi Dõş İlişkiler
bölümünün rektör yar-
dõmcõsõ oldu. Leningard
borsasõna ve Alman fir-
malara yatõrõm yapmala-
rõ için kolaylõklar sağla-
dõ. Dresden Bankasõ’nõn
Rusya finans piyasasõna
girmesi için ön ayak oldu.
KGB, Putin’in yeni işin-
de bir sakõnca görmemişti.
Sadakatin ödülü;
tırmanma başlıyor
1996’da Sobchak seçimleri kay-
bedince Putin de açõkta kaldõ. Sobc-
hak’õn yerine eski adamlarõndan
Yakovlev seçildi. Putin’e birlikte ça-
lõşmayõ teklif etti ancak “ihanet et-
mektense asılmayı yeğlerim” diyen
Putin bu teklifi reddetti. Sadakat
Putin’in hayatõnda öne çõkan bir
kavramdõ.
Putin bir süre eski ve yeni dünya dü-
zeni arasõnda kaldõ. Ne artõk komünist
ne de tam olarak kapitalistti. Fõrsatlar ül-
kesine dönüşen Rusya, kargaşa, rüşvet,
mafya ve kanunsuzlukla anõlõr oldu. Bun-
dan sonra da Putin’in önlenemez yükse-
lişi başladõ. Çalõşkan, yetenekli ve Yelt-
sin’e sadõk kalan bu adam kõsa sürede yet-
kililerin dikkatini çekti. Özellikle Yeltsin’in
kõzõ, Putin’i çok destekledi. İşte, bundan
sonra da her şey çok çabuk olup bitti. Pu-
tin, iki seneden de az bir süre içinde, önce
KGB’nin yerine kurulan iç istihbarat örgütü
FSB’nin başõna geçti. 13 ay sonra da, Yeltsin ta-
rafõndan Başbakan olarak atandõ. Bu atamadan
3 ay sonra da, Rusya Federasyonu’nun baş-
kanvekilliğine getirildi. Bir zamanlarõn casusu
artõk Kremlin’deydi.
T
ürkiye’yi üçüncü kez ziyaret ede-
cek olan komşu Başbakan Vladi-
mir Putin, şimdiye kadar gelmiş
geçmiş en güçlü isimlerden biri olarak
Rusya tarihindeki yerini şimdiden almõş
durumda. Fakir bir işçi ailesinin çocuğu
olarak dünyaya gelen Putin, 16 yaşõn-
dayken, İkinci Dünya Savaşõ’ndaki Sov-
yet casuslarõnõn zaferlerini anlatan bir
filmden etkilenip, doğruca KGB merke-
zine gitmişti. Casus olmak istiyordu.
‘Putin gibi bir erkek istiyorum’
Güçlü
devlet
profiline
geçiş
KGB’yi çok seven, Komünist
Parti’den hiçbir zaman istifa etme-
miş, Sovyet döneminin özlemiyle
yaşayan ve “güçlü bir devlet ol-
mak Rusya’nın genlerine işlemiş-
tir” diyen bu adam, aslõnda tam da
Rus halkõnõn beklentilerine hitap
ediyordu. Halk düzenin ve huzurun
yeniden kurulmasõnõ istiyordu. Putin
de bunu yapabileceğini Çeçenis-
tan’da gösterdi. Çeçenlere karşõ bü-
yük bir savaşa girişti. Bu operas-
yondaki sert, ödün vermez ve hatta
acõmasõz tavrõ 1994-1996 savaşõnda
Çeçenistan’da ağõr yenilgiye uğra-
mõş Rus ordusunun takdirini kazan-
dõ. Bundan sonra da Rus halkõnõn
desteğini arkasõnda buldu.
Bu olaylarõn ardõndan Putin’in ka-
riyeri yükselişe geçti. Kremlin’de
sözü geçen biri haline geldi ve po-
zisyonunu kullanarak federal savcõ-
larca sorgulanan eski patronu Sob-
çak’õn özel uçakla Paris’e kaçmasõnõ
sağladõ.
Kremlin’dekilerin ve Yeltsin’in
yakõn çevresinin istediği ortak özel-
lik sadakatti. Kendilerini ne pahasõ-
na olursa olsun koruyacak ve dişli
savcõlara haddini bildirecek birini
istiyorlardõ. Yeltsin, Putin’e başba-
kanlõğõ teklif etti ve dört ay sonra
yeni bir partinin başkanõ olmasõnõ
istediğini bildirdi.
Putin’in başkanlõğa gelişiyle devlet
kademelerinde görevli bürokratlarõ
da sağlam adamlarla, devlet düzeni-
ne sadõk KGB’den meslektaşlarõyla
yavaş yavaş değiştirdi. Siloviki deni-
len ve devlete yakõnlõklarõ ile bilinen
gizli servis ajanlarõna önemli görev-
ler verdi. Yeltsin döneminde yozla-
şan, rüşvet yiyen bürokratlarõn yeri-
ne devlete ve kendisine sadõk bir
ekip oluşturmayõ amaçlamõştõ.
Rusya’nın yeni
korkuları ile savaş
Putin, sosyalizm sonrasõ gemi azõ-
ya alan büyük yozlaşmadan bunalan
Ruslar için tam aradõklarõ bir lider
profili idi. Bu lider, Rusya’nõn tarih-
sel büyüklüğünü geri getirecek ve
duraksamõş bir milleti yeniden can-
landõracak, modernleşmeyi devam
ettirecek, Rus halkõna güven vere-
cek, içki içmeyen biri olmalõydõ. Bir
politikacõ olarak her kesimden insa-
na yakõn görünmeyi becererek, baş-
ka şekilde dağõlacak bir halkõ, istik-
rar ve düzen hakkõnda sakinleştirici
söylemlerle birleştirecekti.
Rus halkõ da Sovyet sonrasõ
belirsizlikten kendilerini kur-
taracak ve 90’larõ geride bõra-
kacak ayõk bir lideri kucakla-
maya hazõrdõ. Çalõşanlarõn bi-
rikimlerini kaybettiği ekono-
mik krizleri, devlet mallarõnõn
peşkeş çekilmesini eli kolu
bağlõ seyretmek durumunda
kalan halk, artõk Sovyetler Bir-
liği’nin yõkõlmasõyla gelen söz-
de demokrasiyle tanõşmõştõ.
Putin’in başbakan Yeltsin’in
yerine geçeceği olarak duyu-
lunca tüm Rusya sallandõ. Fo-
toğrafõ hemen devlet dairele-
rine asõldõ ve Putin’in adõ
okullara, caddelere verilmeye
başlandõ. “Putin gibi bir er-
kek istiyorum” pop şarkõsõ
listelerde en üst sõraya yerleş-
ti. Kampanyayõ yürüten halk-
la ilişkiler görevlisinin yazdõ-
ğõ şarkõ sözlerinde olduğu gi-
bi Putin’in imajõ, ‘enerji do-
lu ve içki içmeyen bir erkek’
olarak pazarlanõyordu.
O; genç, çalõşkan, dinamik
gerektiğinde sert ve acõmasõz
olabilen, Rusya’nõn eskisi gi-
bi büyük ve güçlü olmasõnõ is-
teyen bir yöneticiydi. Yani
tam da Ruslarõn arzu ettiği
gibi bir lider.
Aralõk 2003 Duma Seçim-
leri’nde geldi. Yüzde 37.7’lik
seçmen desteğiyle iyice güç-
lenen Putin artõk tartõşõlmaz bir
lider durumundaydõ. Eline ge-
çirdiği milletvekili çoğunlu-
ğuyla istediği yasalarõ kabul et-
tiren Putin, ülkeye istediği
şekli vermeye başladõ.
Bu arada, seçimler esnasõn-
da kendisiyle ters düşen bazõ
rakiplerinin başõnõ ezmeyi de
ihmal etmedi. Rusya’nõn en
büyük ve dünyanõn önde gelen
petrol şirketlerinden Yukos’un
Başkanõ Mikhail Chodor-
kowsky bu listenin en başõn-
da geliyordu. Putin yönetimi-
ni açõkça eleştiren Rusya’nõn
en zengin adamõnõ hapse gön-
derdi. Artõk bileği bükülemez
bir liderdi.
GÜNÜBİRLİK ZİYARET
Rusya Başbakanõ Vladimir Putin’in yarõn
Ankara’ya yapacağõ günübirlik çalõşma ziyareti,
iki ülke arasõnda başta enerji olmak üzere ekono-
mik işbirliği ve bölgesel sorunlar dahil çok sayõ-
da konunun ele alõnmasõna olanak sağlayacak.
Doğalgazõnõn önemli bir kõsmõnõ Rusya’dan
sağlayan Türkiye, Rusya’ya karşõ alternatif kay-
naklar arayõşõnda bulunan Avrupa’ya Ortadoğu
ve Orta Asya’dan sağlanacak doğalgazõ iletmek
üzere Nabucco Projesi’ni gerçekleştirmeye çalõ-
şõyor. Nabucco’ya karşõ ‘Güney Akım Proje-
si’ni fiiliyata sokmak isteyen Rusya ise Türki-
ye’ye ikinci bir ‘Mavi Akım’ koridorunun açõl-
masõ için çalõşõyor ve AKP hükümetinin gerçek-
leştirmek istediği nükleer santral için tek teklifi
veren Rus firmasõnõn onaylanmasõnõ bekliyor.
Görüşmelerde ayrõca Karabağ sorunu, Türkiye
ile Ermenistan arasõndaki yakõnlaşma süreci,
Rusya-NATO ilişkileri, deniz korsanlarõna karşõ
ortak mücadele, Irak, İran ve Ortadoğu da ele
alõnacak konular arasõnda bulunuyor.
Ana gündem enerji
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanõ Taner Yıldız, Rusya’nõn,
Samsun-Ceyhan hattõna petrol ve kaynak sağlama
konusuna ilgi duyacağõnõ ilettiğini belirterek,
“Protokol imzalanacak” dedi. Yõldõz, Türk-Rus
Hükümetler arasõ Karma Ekonomik Komisyonu
9. Dönem Toplantõsõ öncesinde, Rusya Federas-
yonu Enerji Bakanõ Sergei Ivanovich Shamatko
ile bir araya geldi. Düzenlenen basõn toplantõsõnda
Yõldõz, Rusya ile nükleer enerjinin barõşçõl amaç-
larla kullanõlmasõna dair protokol imzalanacağõnõ
da bildirdi. Shmatko ise Aksa, Çalõk ve Tetaş’õn
da içinde yer aldõğõ bazõ Türk şirketleri ile Rus
şirketleri Rosneft, Gazprom ve Interrau şirketleri
arasõnda elektrik, doğalgaz ve petrol konularõnda
anlaşmalarõn imzalanacağõnõ belirtti.
Rusya’yla Samsun-
Ceyhan hattı için protokol
Putin’in başba-
kan olarak Yelt-
sin’in yerine ge-
çeceği duyulun-
ca tüm Rusya
sallandı. Kam-
panyayı yürüten
halkla ilişkiler
görevlisinin yaz-
dığı şarkı sözle-
rinde olduğu gi-
bi Putin’in ima-
jı, ‘enerji dolu
ve içki içmeyen
bir erkek’ ola-
rak pazarlanı-
yordu.