18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 5 AĞUSTOS 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Açılım Paketi Dedikleri... Açılım paketinin aslında tam olarak neyi amaçladığını bize anlatması için, illa masaldaki kralın çıplak oldu- ğunu söyleyen çocuğu mu bulup getirmemiz gere- kiyor? Bu ülkede yaşayanların ezici çoğunluğunun, Gü- neydoğu’da ya da yurdun başka yörelerindeki kasaba, köylerin babadan kalma isimleri ile tanınmasına itiraz edeceği düşünülmemelidir. O isimleri resmi yazış- malardan kazıyan 12 Eylül darbe zihniyetiydi. Keza anadil yasaklanmasının kaynağı da öyle. Ken- disine sağlık dilediğim Evren, dönemin Genelkurmay Başkanı olarak, çevresine sürekli bölünme masalla- rı anlatıyor; THY uçaklarındaki hosteslerin Diyarba- kır’a iniş sırasında yolculara “Kürdistan’ın başkenti Amed’e hoş geldiniz” diye seslendiğini söyleyerek dar- be gerekçelerinin güçlendirilmesine çalışıyordu. Keşke sadece TRT Şeş yöntemi ile sadece dev- let, Kürtçe televizyon yayını yapmasa da, bugün so- runun çözülmesi için öneri üstüne öneri getirenlerin oluşturduğu özel radyo ve televizyon kuruluşları da reyting kaygısı taşımadan bu kervana katılsalar. İçişleri Bakanı’nın, medyamızın önde gelenlerinin de görüşlerini aldık diye adlarını kullandığı gazeteci arkadaşlar da o yayın kuruluşlarında sorumluluk üstlenseler. Zazaca ya da Kırmançi dilleri ile yayım- lanacak gazete ve dergilerin kadrolarında sürekli ya- zılarını görsek. Keşke diye başlayan isteklerin sayılarını çoğaltmak, duyulacak gereksinmelere göre akılcı başka önerileri de tartışmak elbette gerekli. Ama işin bir de başka bir cephesi var. Onu, Cum- hurbaşkanı da Başbakan ve bakanlar da söyleye- miyorlar. Dillerinin altındaki bakla bir türlü çıkartılmadığı için, kralın çıplak olduğunu yüksek sesle söyleyerek, ma- jestelerine dikilmek istenilen o düşsel elbisenin ter- zisinin de, makastarının da, kalfa ve çıraklarının da bambaşka dolapların peşinde oldukları gizlenmek is- teniyor. Çözüm çalıştayı adı altında nizamiye kapısında bi- le silahlı güvenlik görevlilerinin beklediği, titizlikle se- çilerek o monolog toplantısına katkı yapmaları iste- nilen “bilim ve medya aydınları”nın adı Akademi olan o binaya girerken isimlerinin görevli polislerin elindeki listede yazılı olup olmadığı saptanıyor. Benzer bir çalıştay bir başka “akademi”de, örne- ğin adı “Harp” ya da “Milli Güvenlik” sözcükleri ile başlayan kuruluşlarda düzenlenmiş olsa kıyamet kopartacak o “aydınlar”, kuzu kuzu listede yazılı ad- larını ve kimliklerini göstererek, arkalarından kapatı- lan kapıları geçiyorlar. Çalıştayda okunan o bildiriler ve görüşler, zaten medyada sahipleri tarafından sürekli olarak yinelenen, ama bir türlü varılmak istenilen amacın ne olduğu an- latılmayan yuvarlak laflarla sınırlı kalıyor. Yok olsun ulus devlet! Oysa çalıştayın mimarları arasında bulunan Müm- tazer Türköne ya da o görüşleri sürekli olarak yazı- ları, söyleşileri ile savunan Eser Karakaş gibi düşünce babaları, ulaşılmasını istedikleri son durağı yavaş ya- vaş tanımlamaya başladılar bile. Mesela Türköne, eski partisi MHP’yi, krizi derin- leştirerek “üniter-ulus devleti” korumak istediği için suçluyor. Eser Karakaş’a kalırsa artık anayasada “va- tandaşlık” tanımlamasının bile yer almasına gerek yok- tur. Açılım paketi, muhalefet partilerinin, anayasal ku- rumların, sivil toplum örgütleri ve medyanın da mu- tabakatı ile uygulanırken “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” diyen 66. mad- de, başka bazı maddeler gibi anayasadan çıkartıl- malıdır. Karakaş, vatandaşlık tanımından arındırılmış olan ABD Anayasası’nı örnek göstermekle de yetinmiyor. Osmanlı dönemine çağrışım yapıyor. Kanuni Esa- si’den örnek veriyor... Ve bence öylece, üniter yapıya dayanan ulus dev- letin, yerini federal bir ümmet devletine bırakacak aşa- maya gelinebileceğinin pembe düşleri yaşanıyor. Yapılmak istenilenin, Atatürk’ün kurduğu Türkiye modelini değiştirmek olduğunu dünkü Milliyet’teki kö- şesinde kamuoyu ile paylaşan Fikret Bila, öylece kı- ralın çıplak olduğunu söyleyen masaldaki çocuğun boşluğunu doldurmak amacıyla tehlikenin farkında ol- mayanlar ile farkında olup da dil sürçmesi ile işi ida- re etmeye çalışan maslahat erbabını uyardı. O yazıyı, CHP Genel Başkanı ile arkadaşlarının, DSP, DP genel başkanlarının, anayasal kurumların, yani yüksek yargı kuruluşlarının başkan ve yönetici- lerinin, elbette Silahlı Kuvvetler’in komutanlarının da satır satır okumuş olduklarını tahmin ettiğimi bir dip- not olarak bu yazının içine yerleştirmek isterim. Sadece okumak değil.. 15 Ağustos gelmeden her- kes bu konuda ne düşündüğünü, MHP Genel Baş- kanı gibi, yüksek sesle anlatmalı ve tartışmayı öyle- likle başlatmalıdır. Başbakan bugün öğlen saatlerinde gecikmiş bir bu- luşmayı nihayet gerçekleştirerek DTP Başkanı Türk ile bir araya gelecek. Türk’ün görüşleri Erdoğan’a ye- ni bir pencere açacak mı? İlerleyen günlerde öğre- neceğiz. AKP Genel Başkanı ve etrafı açılım konusunu evi- rip kıvırdıkça, boşluğu İmralı’nın doldurmak isteye- ceğini gizlemenin âlemi var mı? O zaman vakit çok geç olur. Gerçek amaçları Ata- türk modelini silip atmak olanların neden olacağı ger- ginlik önlenemez duruma gelir. Ve… Önceden planlanmış dinlence programımı uygu- layabilmek için yazılarıma bir süre ara vereceğim. Okurlarımın izni ile... Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Rusya Federasyonu Başbakanõ Vladimir Putin’in Ankara’ya günübirlik ziyareti yarõn gerçekleşecek Kommunalka’nõn yaramaz çocuğu NERİMAN ÖZCAN Rusya Federasyonu Başbakanõ Vladimir Putin’in, Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan’õn daveti üzerine Türkiye’ye yapacağõ çalõşma ziyareti yarõn başlõyor. Günübirlik ta- mamlanacak ziyaret sõrasõnda başta ekonomi ve enerji konularõ olmak üzere, her iki ülkenin dip- lomatlarõ ve teknisyenleri tarafõndan hazõrlanan bir dizi konu masaya yatõrõlacak. Görüşmede güncel bölgesel ve uluslararasõ konularda da fi- kir alõşverişinde bulunulacak. Başbakan Erdoğan ve Putin’in görüşmeleri- nin ardõndan da bir ortak basõn toplantõsõ dü- zenlenecek. Yarõn Türkiye’yi üçüncü kez ziyaret edecek komşu Başbakan, şimdiye kadar gelmiş geçmiş en güçlü isimlerden biri olarak Rusya tarihin- deki yerini şimdiden almõş durumda. Vladimir Putin, fakir bir işçi ailesinin oğlu olarak, Leningrad’da dünyaya geldiğinde tak- vimler 1952 yõlõnõ gösteriyordu. Ailesinin tek çocuğuydu ve o da o yõllarda doğan milyonlarca çocuk gibi, “kommunalka” denilen sosyal ko- nutlarda büyüdü. Bu büyük apartmanlarda ai- leler bir arada yaşar, aynõ banyoyu, aynõ tuva- leti ve mutfağõ paylaşõrlardõ. Putin o yõllarda kendi deyimiyle “tam bir yaramaz sokak ço- cuğuydu”. Çocukluk ve gençlik yõllarõ, yoksulluk için- de geçti. Sessiz, ciddi ve sert görünen babasõ Putin’e sevgisini pek göstermedi. Okulun ya- ramaz çocuklarõyla takõlan Putin 6. sõnõftayken Öğrenci Disiplin Kurulu’ndan, davranõşlarõnõn düzeltmez ise “İnternat” denilen özel yatõlõ okuluna gönderme uyarõ cezasõ aldõ. Bu uyarõ işe yaradõ, öğretmenlerden biri Almanca der- sini almasõ için Putin’i ikna etti. Edebiyat ve tarih derslerine özel ilgi göste- riyordu. Dil konusunda kabiliyetli olan Putin spora da merak sardõ; önce sambo (günümüz- de uygulanan Greko-Romen güreşi, serbest stil güreşi) ardõndan judoya başladõ. Sambo hoca- sõna göre ufak tefek, çok özel yetenekleri ol- mayan ancak çok disiplinli, azimli ve seri ha- reket eden bir yapõya sahip olmasõyla bu alan- da da başarõlõ oldu. Filmden casusluğa heveslendi Putin 16 yaşõndayken, İkinci Dünya Sava- şõ’ndaki Sovyet casuslarõnõn zaferlerini anlatan bir filmden etkilenip, doğruca Leningrad’daki KGB merkezine gitmişti. Casus olmak isti- yordu. Oradaki KGB yetkilisi, karşõsõnda duran ve daha bõyõklarõ yeni terlemeye başlamõş sarõşõn çocuğa bakõp, “Biz öyle her geleni işe alma- yız. Bizimle çalışacakları biz seçeriz. Hem sen daha küçüksün. Önce bir yüksekokul bitir- melisin” demişti. Küçük Putin õsrarla sordu: “Hangi okul?” Adam bu küçük çocuğu başõndan savmak için, “Herhangi bir üniversite olur; mesela hukuk oku” demişti. Bu söz, ana hedefi hali- ne geldi. Okulu bitirir bitirmez Leningrad Üniversitesi’nde hukuk bölümüne başladõ. Son sõnõftayken de yõllarca düşlediği KGB’ye kabul edildi. O artõk casus olacaktõ. Kocasını polis zannediyordu İlk yõllar KGB’yi ve bürokrasiyi öğren- mekle geçti. KGB’ye girişinin sekizinci yõ- lõndan itibaren hayatõ değişmeye başladõ. Pu- tin için KGB, Sovyet Devleti’nin baskõ ara- cõ değil ayrõlmaz bir parçasõydõ. Putin, KGB’nin Birinci Daire’sinde yer aldõ. 1. Şu- be; dünyadaki tüm casus şebekelerini ve ajan- larõ kontrol edip toplayõp değerlendirdiği haberleri Komünist Partisi Merkez Komite- si’ne ulaştõrõyordu. Bu şube siyasi, ekonomik, askeri, bilimsel ve kültürel çok sayõda bö- lümden oluşmuştu. Resmi açõklamalara göre, Putin’in görevi Leningrad’da yaşayan yabancõlarõ izlemek ol- duğu söyleniyor. Ancak bazõ iddialara göre sistem muhaliflerini yok etmekle görevliydi. Putin’in görevine yeterince vâkõf, üstlerine karşõ çok iyi bir komünist olduğu söyleniyor. Sonra hayatõna Ludmila girdi. Bu güzel hostesle Leningrad’õn ünlü tiyatrosunda bir arkadaşõ vasõtasõyla tanõşmõştõ. Kõsa süre sonra, 1983’te evlendiler. Bu arada Pu- tin’in ne iş yaptõğõnõ akrabalarõ ve karõsõ da dahil kimse bilmiyordu. Yakõnlarõ onu polis zannediyordu. 1984’te KGB’nin istihbarat aka- demisine giden Putin, ertesi yõl da hayatõnõn ilk ve tek yurtdõşõ gör- evine gönderildi. O zamanõn Do- ğu Almanya’sõndaki Dresden’e. Genç Rus casusu burada daha çok siyasi istihbarat topladõ ve üniversi- tedeki Rus öğren- cilerin faaliyetleri- ni takip etti. Arkadaşlarõ ara- sõnda sistem ada- mõ ve rahatõna düşkün biri ola- rak tanõnan Pu- tin, Dresden’de bulunduğu dö- nemde tam an- lamõyla siste- min çöküşüne tanõklõk etti. 1989’da Berlin Duvarõ yõkõlõp Sovyetler Birli- ği Doğu Avru- pa’daki üslerinin kontrolünü kaybedin- ce Dresden halkõ da so- kağa döküldü ve önce Doğu Alman Gizli Ser- visi Stasi’yi bastõ ve ar- dõndan çok yakõndaki KGB ofisinin kapõlarõna dayandõ. Bu sõrada Putin gizli belgeleri imha edi- yordu... Aynõ yõl apar topar Mos- kova’ya dönen Vladimir Pu- tin’in uluslararasõ casusluk macerasõ böyle son buldu. Bundan sonra Moskova’da kalacak ve önüne yeni fõrsat- larõn gelmesini bekleyecekti. İdeallerin yıkılışı ve yeniden doğuş Leningrad’a döndüğünde çok şey değişmişti, Gorbaçov’un peres- troyka reformlarõ, Sovyetler Birliği’ni de- ğiştiren bir harekete dönüşmüştü. KGB top- lumdaki etkisini kaybetmiş, bir zamanlar muhalif diye ajanlarõn peşine düştüğü insanlar şimdi mec- lise girmişti. Daha sonra da malum darbe. Darbe Putin’in hayatõnõ parçalara ayõrdõ. O ana kadar Rusya’daki değişimi tam olarak an- lamamõştõ. Darbe günlerinde KGB tarafõndan gösterilen tüm idealler, hedefler tamamen yõ- kõlmõştõ. Sobchak’la tanışma ve zirve yolu Putin, KGB’den emekli olmaya karar vermek üzereydi ki Leningrad yerel yönetimindeki es- ki hocalarõndan hukuk profesörü Anatoly Sobc- hak ile tanõştõ. Sobchak, 1990’da Rusya’daki demokrasi hareketinin liderlerinden biriydi. Sobchak’õn yanõnda belediye başkan yar- dõmcõsõ olarak göreve geldi. Şehri yeniden canlandõrmak için yapõ- lan kanal projeleri vitrini hoş gösterse de özünde yozlaşmõş bir yerel yönetim işle- yişi bulunuyordu. Devlet eliyle işleyen ekonomi bir anda serbest pazarõn her çeşidine açõlõnca yolsuzluk tüm Rusya’da had safhaya ulaşmõştõ. Sobchak, kõsa za- manda eski adõ Leningrad olan St. Petersburg’un de- mokratik yollardan seçil- miş ilk belediye başkanõ olduğunda Putin de ya- nõndaydõ. Belediye baş- kanlõğõndaki Dõş İlişkiler Komitesi Başkanõ da ol- du. Ayrõca Leningrad Üniversitesi Dõş İlişkiler bölümünün rektör yar- dõmcõsõ oldu. Leningard borsasõna ve Alman fir- malara yatõrõm yapmala- rõ için kolaylõklar sağla- dõ. Dresden Bankasõ’nõn Rusya finans piyasasõna girmesi için ön ayak oldu. KGB, Putin’in yeni işin- de bir sakõnca görmemişti. Sadakatin ödülü; tırmanma başlıyor 1996’da Sobchak seçimleri kay- bedince Putin de açõkta kaldõ. Sobc- hak’õn yerine eski adamlarõndan Yakovlev seçildi. Putin’e birlikte ça- lõşmayõ teklif etti ancak “ihanet et- mektense asılmayı yeğlerim” diyen Putin bu teklifi reddetti. Sadakat Putin’in hayatõnda öne çõkan bir kavramdõ. Putin bir süre eski ve yeni dünya dü- zeni arasõnda kaldõ. Ne artõk komünist ne de tam olarak kapitalistti. Fõrsatlar ül- kesine dönüşen Rusya, kargaşa, rüşvet, mafya ve kanunsuzlukla anõlõr oldu. Bun- dan sonra da Putin’in önlenemez yükse- lişi başladõ. Çalõşkan, yetenekli ve Yelt- sin’e sadõk kalan bu adam kõsa sürede yet- kililerin dikkatini çekti. Özellikle Yeltsin’in kõzõ, Putin’i çok destekledi. İşte, bundan sonra da her şey çok çabuk olup bitti. Pu- tin, iki seneden de az bir süre içinde, önce KGB’nin yerine kurulan iç istihbarat örgütü FSB’nin başõna geçti. 13 ay sonra da, Yeltsin ta- rafõndan Başbakan olarak atandõ. Bu atamadan 3 ay sonra da, Rusya Federasyonu’nun baş- kanvekilliğine getirildi. Bir zamanlarõn casusu artõk Kremlin’deydi. T ürkiye’yi üçüncü kez ziyaret ede- cek olan komşu Başbakan Vladi- mir Putin, şimdiye kadar gelmiş geçmiş en güçlü isimlerden biri olarak Rusya tarihindeki yerini şimdiden almõş durumda. Fakir bir işçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen Putin, 16 yaşõn- dayken, İkinci Dünya Savaşõ’ndaki Sov- yet casuslarõnõn zaferlerini anlatan bir filmden etkilenip, doğruca KGB merke- zine gitmişti. Casus olmak istiyordu. ‘Putin gibi bir erkek istiyorum’ Güçlü devlet profiline geçiş KGB’yi çok seven, Komünist Parti’den hiçbir zaman istifa etme- miş, Sovyet döneminin özlemiyle yaşayan ve “güçlü bir devlet ol- mak Rusya’nın genlerine işlemiş- tir” diyen bu adam, aslõnda tam da Rus halkõnõn beklentilerine hitap ediyordu. Halk düzenin ve huzurun yeniden kurulmasõnõ istiyordu. Putin de bunu yapabileceğini Çeçenis- tan’da gösterdi. Çeçenlere karşõ bü- yük bir savaşa girişti. Bu operas- yondaki sert, ödün vermez ve hatta acõmasõz tavrõ 1994-1996 savaşõnda Çeçenistan’da ağõr yenilgiye uğra- mõş Rus ordusunun takdirini kazan- dõ. Bundan sonra da Rus halkõnõn desteğini arkasõnda buldu. Bu olaylarõn ardõndan Putin’in ka- riyeri yükselişe geçti. Kremlin’de sözü geçen biri haline geldi ve po- zisyonunu kullanarak federal savcõ- larca sorgulanan eski patronu Sob- çak’õn özel uçakla Paris’e kaçmasõnõ sağladõ. Kremlin’dekilerin ve Yeltsin’in yakõn çevresinin istediği ortak özel- lik sadakatti. Kendilerini ne pahasõ- na olursa olsun koruyacak ve dişli savcõlara haddini bildirecek birini istiyorlardõ. Yeltsin, Putin’e başba- kanlõğõ teklif etti ve dört ay sonra yeni bir partinin başkanõ olmasõnõ istediğini bildirdi. Putin’in başkanlõğa gelişiyle devlet kademelerinde görevli bürokratlarõ da sağlam adamlarla, devlet düzeni- ne sadõk KGB’den meslektaşlarõyla yavaş yavaş değiştirdi. Siloviki deni- len ve devlete yakõnlõklarõ ile bilinen gizli servis ajanlarõna önemli görev- ler verdi. Yeltsin döneminde yozla- şan, rüşvet yiyen bürokratlarõn yeri- ne devlete ve kendisine sadõk bir ekip oluşturmayõ amaçlamõştõ. Rusya’nın yeni korkuları ile savaş Putin, sosyalizm sonrasõ gemi azõ- ya alan büyük yozlaşmadan bunalan Ruslar için tam aradõklarõ bir lider profili idi. Bu lider, Rusya’nõn tarih- sel büyüklüğünü geri getirecek ve duraksamõş bir milleti yeniden can- landõracak, modernleşmeyi devam ettirecek, Rus halkõna güven vere- cek, içki içmeyen biri olmalõydõ. Bir politikacõ olarak her kesimden insa- na yakõn görünmeyi becererek, baş- ka şekilde dağõlacak bir halkõ, istik- rar ve düzen hakkõnda sakinleştirici söylemlerle birleştirecekti. Rus halkõ da Sovyet sonrasõ belirsizlikten kendilerini kur- taracak ve 90’larõ geride bõra- kacak ayõk bir lideri kucakla- maya hazõrdõ. Çalõşanlarõn bi- rikimlerini kaybettiği ekono- mik krizleri, devlet mallarõnõn peşkeş çekilmesini eli kolu bağlõ seyretmek durumunda kalan halk, artõk Sovyetler Bir- liği’nin yõkõlmasõyla gelen söz- de demokrasiyle tanõşmõştõ. Putin’in başbakan Yeltsin’in yerine geçeceği olarak duyu- lunca tüm Rusya sallandõ. Fo- toğrafõ hemen devlet dairele- rine asõldõ ve Putin’in adõ okullara, caddelere verilmeye başlandõ. “Putin gibi bir er- kek istiyorum” pop şarkõsõ listelerde en üst sõraya yerleş- ti. Kampanyayõ yürüten halk- la ilişkiler görevlisinin yazdõ- ğõ şarkõ sözlerinde olduğu gi- bi Putin’in imajõ, ‘enerji do- lu ve içki içmeyen bir erkek’ olarak pazarlanõyordu. O; genç, çalõşkan, dinamik gerektiğinde sert ve acõmasõz olabilen, Rusya’nõn eskisi gi- bi büyük ve güçlü olmasõnõ is- teyen bir yöneticiydi. Yani tam da Ruslarõn arzu ettiği gibi bir lider. Aralõk 2003 Duma Seçim- leri’nde geldi. Yüzde 37.7’lik seçmen desteğiyle iyice güç- lenen Putin artõk tartõşõlmaz bir lider durumundaydõ. Eline ge- çirdiği milletvekili çoğunlu- ğuyla istediği yasalarõ kabul et- tiren Putin, ülkeye istediği şekli vermeye başladõ. Bu arada, seçimler esnasõn- da kendisiyle ters düşen bazõ rakiplerinin başõnõ ezmeyi de ihmal etmedi. Rusya’nõn en büyük ve dünyanõn önde gelen petrol şirketlerinden Yukos’un Başkanõ Mikhail Chodor- kowsky bu listenin en başõn- da geliyordu. Putin yönetimi- ni açõkça eleştiren Rusya’nõn en zengin adamõnõ hapse gön- derdi. Artõk bileği bükülemez bir liderdi. GÜNÜBİRLİK ZİYARET Rusya Başbakanõ Vladimir Putin’in yarõn Ankara’ya yapacağõ günübirlik çalõşma ziyareti, iki ülke arasõnda başta enerji olmak üzere ekono- mik işbirliği ve bölgesel sorunlar dahil çok sayõ- da konunun ele alõnmasõna olanak sağlayacak. Doğalgazõnõn önemli bir kõsmõnõ Rusya’dan sağlayan Türkiye, Rusya’ya karşõ alternatif kay- naklar arayõşõnda bulunan Avrupa’ya Ortadoğu ve Orta Asya’dan sağlanacak doğalgazõ iletmek üzere Nabucco Projesi’ni gerçekleştirmeye çalõ- şõyor. Nabucco’ya karşõ ‘Güney Akım Proje- si’ni fiiliyata sokmak isteyen Rusya ise Türki- ye’ye ikinci bir ‘Mavi Akım’ koridorunun açõl- masõ için çalõşõyor ve AKP hükümetinin gerçek- leştirmek istediği nükleer santral için tek teklifi veren Rus firmasõnõn onaylanmasõnõ bekliyor. Görüşmelerde ayrõca Karabağ sorunu, Türkiye ile Ermenistan arasõndaki yakõnlaşma süreci, Rusya-NATO ilişkileri, deniz korsanlarõna karşõ ortak mücadele, Irak, İran ve Ortadoğu da ele alõnacak konular arasõnda bulunuyor. Ana gündem enerji ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanõ Taner Yıldız, Rusya’nõn, Samsun-Ceyhan hattõna petrol ve kaynak sağlama konusuna ilgi duyacağõnõ ilettiğini belirterek, “Protokol imzalanacak” dedi. Yõldõz, Türk-Rus Hükümetler arasõ Karma Ekonomik Komisyonu 9. Dönem Toplantõsõ öncesinde, Rusya Federas- yonu Enerji Bakanõ Sergei Ivanovich Shamatko ile bir araya geldi. Düzenlenen basõn toplantõsõnda Yõldõz, Rusya ile nükleer enerjinin barõşçõl amaç- larla kullanõlmasõna dair protokol imzalanacağõnõ da bildirdi. Shmatko ise Aksa, Çalõk ve Tetaş’õn da içinde yer aldõğõ bazõ Türk şirketleri ile Rus şirketleri Rosneft, Gazprom ve Interrau şirketleri arasõnda elektrik, doğalgaz ve petrol konularõnda anlaşmalarõn imzalanacağõnõ belirtti. Rusya’yla Samsun- Ceyhan hattı için protokol Putin’in başba- kan olarak Yelt- sin’in yerine ge- çeceği duyulun- ca tüm Rusya sallandı. Kam- panyayı yürüten halkla ilişkiler görevlisinin yaz- dığı şarkı sözle- rinde olduğu gi- bi Putin’in ima- jı, ‘enerji dolu ve içki içmeyen bir erkek’ ola- rak pazarlanı- yordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle