23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 AĞUSTOS 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU ‘Açılım’ Fantezileri “Tarihi fırsat”, “Açılım”, “Demokratik çözüm”… Bunlar birer “fantezi”, bugünkü “durumda” “Kürt sorunu” çözülemez. Bu kötümserliğimin ne- deni, ne “demokratik” çözümü polis akademi- sinde aramanın saçmalığı, ne de arayışın baş- ka gündemleri içerdiğine ilişkin kaygılarım. ‘Kürt sorunu’ Kötümserliğimin esas nedeni şu: “Çözüm” ara- yışı söylemlerinde, “Kürtler” olarak nitelenen gru- bun/“kümenin” içindeki en dışlanmış, en yoksul kesimin, Kürt proletaryasının (kadınları, işçileri, kentlere yığılmış işsizleri, topraksız köylüleri, ma- rabaları…) ekonomik gereksinimlerine, özgür- leşme süreçlerine yer verilmiyor. Bu kesim ade- ta yok. Halbuki, Kürtlerin “sorunları” iki boyutlu: Biri Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içindeki “de- mokrasiye”, öteki kendi içlerindeki sınıfsal ilişkilere ait. Bu akademik bir saptama değil. Bu iki boyutu birden düşünmeye başlamak bizi çok önemli, kimi zaman da başımıza büyük belalar açan bir soruna mülkiyet ve toprak sorununa, sermaye ilişkisine getiriyor. Geldiğimiz yerde de bugünkü “durumun” çözüme direnen sınıf- sal yapısını, neden çözümün seçkinler arasında, etno-kültürel zeminde açılan bir parantezin için- de sürdürülen pazarlıklara dönüştüğünü, taraf- lar arasında adeta bir “modis operandi” oluştu- ğunu, süreci hemen her aşamada ne gibi kor- kularının tıkadığını görmeye başlayabiliyoruz. Süreci ilerletecek, çözüme ulaştırabilecek toplumsal güçlerin devre dışı bırakılması, yok sa- yılması her iki tarafın da işine geliyor. Çünkü “Kürt” tarafında yok sayılanın, “Türk” tarafında da bir karşılığı var. Üstelik bu iki “yok sayılanın” çıkarları o kadar ortak, farklılıklarını birlikte ba- rış, eşitlik, özgürlük içinde yaşama şansları o kadar yüksek ki, bunun ayırdına varmaya baş- ladıkları noktada, “çözüm” Kürt sorununu aşa- rak bölgesel, küresel boyutlarda yankılanabile- cek, “durumu” değiştirecek, “yapının” sınırları- nı zorlamaya başlayacak. Bu noktada çözümün önüne bir başka engel daha dikiliyor: Bölgeyi de- netim altında tutmaya çalışan büyük güçlerin iradeleri. Kuzey Irak örneği… Kısa süre önce, Kuzey Irak’ta (sorunun “çö- züldüğü” yerde) genel seçimler ve başkanlık se- çimleri yapıldı. Seçimler iki feodal yapının, (Bar- zani, Talabani klanlarının) egemenliği ve ABD’nin vesayeti altında yaşandı. 1980’lerde ve 90’lar- da iç savaşlarda birbirini kıran bu iki klan, eko- nomik siyasi ayrıcalıklarını korumak, toplumda ve saflarında yükselen muhalefeti göğüsleye- bilmek için birbirlerine sarıldılar; seçimlere “Kür- distan listesi” adlı (dolayısıyla KDP ve KYB dı- şındakileri düşman kategorisine sokan) ortak bir platformla girdi. Parlamenter demokrasi her zaman verili sınıfsal dengeleri tescil ettiğinden, bu platform, oyların yüzde 60’ını meclisteki 111 iskemlenin 55’ini aldı. Barzani oyların yüz- de 70’ini alarak yeniden başkan seçildi. Bu se- çimlerde kendini göstererek oyların yüzde 25’ini alan “değişim” (Goran) hareketinin liderinin Av- rupa’da eğitim görmüş, Batı medyasında “zen- gin iş adamı” olarak tanımlanan ve KYB safla- rından gelen biri olması da ayrıca ilginçti. Go- ran’ın, seçimlerde, “liberal emperyalizmin” klasik talepleri olan “şeffaflık” ve “yolsuzluk- la mücadele” sloganlarını öne çıkarması da… Seçimlerle birlikte oylanması planlanan anaya- sa taslağının, son anda ABD başkan yardımcı- sının itirazıyla süresiz olarak gündemden kaldı- rılmasıysa bize, son tahlilde hangi iradenin be- lirleyici olduğunu söylüyordu. İşte tam da bu nedenlerle olacak, Londra’daki Kürt toplumu, tarihinde ilk kez, Türklere, Irak re- jimine değil kendi yönetici seçkinlerine karşı “ger- çek seçimler”, “gerçek demokrasi istiyo- ruz” sloganlarıyla bir protesto gösterisi düzen- lediler. Çünkü seçimlerden önce ve sonra en çok konuşulan sorunların başında, yolsuzluk, kayır- macılık, aşiretçilik, kötü yönetim, iktidarın iki kla- nın elinde yoğunlaşması, meclisin marjinalleşti- rilmesi, yürütmenin keyfiliği, aydınlar ve muha- lefet üzerindeki baskılar, 2003’ten bu yana böl- geye gelen mali yardımların bu iki klanın seç- kinlerinin cebine gitmesi geliyordu. Seçimlerde, mükerrer ya da ölülerin adıyla oy kullanma, açık veya örtülü şiddet yoluyla yapılan, 700’den fazla manipülasyon da seçimlerin meşruiyetine gölge düşürmüştü. Bu nedenle şimdi, medyada “Kürt gençliğinin gittikçe artan bir düş kırıklığı” yaşamakta oldu- ğundan, kırılgan bir ekonomi, üzerinde yaşamaya çalışan Talabani-Barzani klanlarının arasında ye- ni bir çatışma olasılığından söz eden yorumla- ra rastlıyoruz… “Yok sayılanların” sorunları gündem dışı kal- dığında, “Kürt sorunu” Kuzey Irak Kürt yöneti- mi altında bile yaşamaya devam ediyor. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com CHP lideri ‘Kürt sorununu çözeceğiz diye Türkiye’yi çözmeyelim’ uyarõsõnda bulundu Baykal: Kaygõyla izliyoruzANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, “Kürt açılımı” tartõşmalarõyla ilgili olarak “Sorun çözeceğiz diye Tür- kiye’nin çözülmesine yol açmayalım. Kaygım, Türkiye’yi kaynaştıracak değil, ayrıştıracak bir şeyler çıkması ihtimalidir. Bunun altından Türki- ye’nin başına ne sarılacak kaygıy- la izliyoruz” açõklamasõnõ yaptõ. Baykal, grup toplantõsõnda yaptõğõ konuşmada TBMM başkanlõğõ se- çimleriyle ilgili olarak, “Partinin iç meselesi gibi aday belirleniyor, son anda tebliğ ediliyor. Tayyip Erdo- ğan kriterlerine göre karar alınıyor. Bu, AKP’nin kendi süreci ile belir- lediği bir AKP’li başkan seçimi olacaktır” dedi. “Kürt açılımı” tartõşmalarõyla “Türkiye’nin bir yerlere doğru yön- lendirilmek istendiğini” kaydeden Baykal, “Herhalde yapmak istedik- leri bir şey var ama cesaret edemi- yorlar. İçeriği belirlenmeden, bir şeyler yapılması lazım, denilmesi son derece tehlikelidir. Kime karşı? İmralı’ya karşı... Başbakan ister itiraz etsin, ister itiraf etsin; 15 Ağustos İmralı açıklaması kafasının arkasındaki hareket noktasıdır. Bu yanlış bir kurgudur. Yük altına girdiler, şimdi Türkiye’yi de yük al- tına sokmaya çalışıyorlar” görüşü- nü dile getirdi. Baykal, izlenen yön- temin de yanlõş olduğunu vurgularken Kürt Çalõştayõ’nõn Polis Akademi- si’nde toplanmasõnõ eleştirdi. Bay- kal, “Böyle eksantrik, politik bir açı- lımın çıkış mekânı olarak bu kuru- mun seçilmesi çok garip. Yani bu- la bula bu işin sorumluluğunu yı- kacak polisi mi buldunuz? Onun ar- kasına saklanarak mı bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz? Polisi mi öne sürüyorsunuz? Kamuflaj, kal- kan, diye polisi mi gördünüz? Kay- gım Türkiye’yi kaynaştıracak değil, ayrıştıracak bir şeyler çıkması ih- timalidir. Sorunu çözeceğiz diye, Türkiye’nin çözülmesine yol aç- mayalım” dedi. Baykal, sözlerini, “Bakalım ne zaman cesaret ede- cekler gerçeği telaffuz etmeye, ayın 15’inden önce yapmaya çalışıyor- lar... Bu İmralı adına vekaleten si- yasi müzakere sürecini başlatmış ol- ması, Başbakan’ın İmralı ile mü- zakere etmediği anlamına gelmez. Hepimiz müzakerenin kimle yapı- lacağını biliyoruz, ister doğrudan yapsın, ister dolaylı yapsın, o top- lantıya katılan yazarlardan da öğ- reniyoruz ki, doğrudan da zaten ya- pılıyor, diyorlar. Bu müzakereler- le bir çözüm ortaya çıkmaz. Baş- bakan’ın kendisine ‘bölücü’ denil- mesinden son derece rahatsız oldu- ğunu görüyorum. Kimse ‘ben bölü- cüyüm’ diye ortaya çıkmaz. Kendi- sini bölücü konumuna getirecek politikalardan uzak durmasını öne- riyorum” diye sürdürdü. Baykal, TSK ve yargõ ile ilgili ya- şanan tartõşmalarla ilgili olarak da şu görüşleri dile getirdi: “Ne sonuç alındığını öğrenme- miz lazım. Başbakan TSK’de dar- be hazırlığı yapıldığının belgesinden söz etti. TSK bu olayın içinde yer al- mamışsa bu belgeyi kimler, ne için ortaya atmıştır. Yaşananlar, Tür- kiye’nin istikrarına, demokrasisine karşı gizli tertibin olduğunu ortaya koymaktadır. Derhal gereği yapıl- sın, dedik. Genelkurmay Başkanı, derhal ortaya çıkarılmalı, yoksa ne yapacağımızı görürsünüz, dedi. O günden bugüne ne oldu? Eğer TSK böyle bir darbenin parçası ise ortaya konulsun, dedik. Konuldu mu? Dün mutlu mutlu yemek yediler Şû- ra’da... Eğer TSK içinde bu faali- yetlerin içinde bir cunta varsa o or- AKP hükümetinin Kürt sorununun çözümünde uygulamaya çalõştõğõ yöntemin yanlõş olduğunu söyleyen Baykal, “Herhalde yapmak istedikleri bir şey var ama cesaret edemiyorlar. İçeriği belirlenmeden, bir şeyler yapõlmasõ lazõm, denilmesi son derece tehlikelidir. Kime karşõ? İmralõ’ya karşõ.. Başbakan ister itiraz etsin, ister itiraf etsin; 15 Ağustos İmralõ açõklamasõ kafasõnõn arkasõndaki hareket noktasõdõr. Bu yanlõş bir kurgudur” görüşünü dile getirdi. taya çıkarılsın, dedik. Hakkında it- hamlar yapılan albay görevinin başında. Başbakan bu komplonun neresinde duruyordu? Bilmeden mi alet oldu? Birileri Başbakan’a komplo mu yaptı? Bu olay asker- sivil ilişkilerinin rayına oturtulması gereğini de ortaya koydu. TSK ve hükümet yetkilileri bir araya gele- rek bunu nasıl yapacaklarını ka- rarlaştırırlar. Ancak Türkiye’de yaşanan bu değildir. Yaşanan olay- lar çatışma, yıldırma, sürtüşme, hesaplaşma, intikam alma ihtiyacı ve anlayışı içinde yürütülüyor.” Baykal, Dolmabahçe görüşmesi- nin gizli kaldõğõnõn altõnõ çizerken, “Neyi çözdü bu? Asker-sivil iliş- kilerinin geleceğiyle ilgili temel mutabakat mı sağlandı? Eğer böyleyse daha sonraki gelişmeler o mutabakatın işlemediğini gös- teriyor. Türkiye yeni bir Dolma- bahçe mülakatını mı bekleyecek? Bu sorun, sıkıntı nasıl aşılacak? Yine gizlice, ya da açık bir araya gelip eteklerindeki taşları mı dö- kecekler? Bunu mu bekleyece- ğiz?” açõklamasõnõ yaptõ. TRT kendi reytingini ölçecek TRT Genel Müdürlüğü, yayõnlarõnõn reytingini ölçmek için bir şirket kurulmasõ amacõyla ihale açtõ. TRT’nin internet sitesinde yayõmlanan ihale sözleşmesinde yer alan bir madde, ihale bedelinin yüzde 50’sinin de ihaleyi alan şirkete peşin verileceği hükmünü içeriyor. SELDA GÜNEYSU ANKARA - TRT kendi reytingini bundan sonra kendisi ölçecek. TRT Genel Müdürlü- ğü, internet sitesinde ya- yõmladõğõ ihale sözleş- mesi ile kurum yayõnla- rõnõn reytinginin ölçül- mesi için bir şirket ku- rulacağõnõ duyurdu. İha- le sözleşmesinde yer alan “İhale bedelinin yüz- de 50’si ihaleyi alan şirkete peşin verilir” hükmü de kamu hizme- ti yayõncõlõğõ yapan TRT’nin kaynaklarõnõn ne şekilde harcandõğõ so- rusunu akõllara getirdi. TRT Genel Müdürü İb- rahim Şahin, 18 Ocak tarihinde AKP’ye ya- kõnlõğõ ile bilinen Yeni Şafak gazetesine verdiği bir demeçte, “reyting ölçümlerine itiraz et- tiklerini” dile getirmiş- ti. TRT’nin kurduğu ye- ni reyting ölçüm şirketi ile 15 ilde 2 bin 684 de- nek ile ölçüm yapõlacak. ‘Yasamızda yok’ Haber-Sen Genel Baş- kanõ Ali Yõlbaşõ, “TRT yönetimi halkın para- sını har vurup harman savurmaya devam edi- yor. Her yayın kurulu- şunun kendi reytingini ölçtürdüğü görülmüş şey değil. Reyting ölç- türmek, bunun için ihale açmak TRT’nin gö-revi hiç değil. TRT’nin reyting sava- şına girmesi de doğru değil. TRT kamu hiz- meti yapıyor. Reyting savaşı ticari yayın ku- ruluşlarının işi. TRT yönetimi öncelikle bu anlayışı terk etmelidir” dedi. Reyting ölçümünün bağõmsõz kurumlar tara- fõndan yapõlmasõ gerek- tiğinin altõnõ çizen Yõl- başõ, TRT’nin mevcut 2954 sayõlõ yasasõnda, kurumun görev ve yet- kilerinin açõkca belirtil- diğini, bu yasada kuru- mun “reyting ölçüm şir- keti kurabileceğine” ilişkin bir hükmün yer al- madõğõnõ belirtti. Yõlbaşõ şunlarõ söyle- di: “TRT yönetimi hal- kın parasıyla bir rey- ting ölçüm şirketi kur- duracak. Sözleşme tas- lağına göre ihale bede- linin yüzde 50’si, iha- leyi alan şirkete peşin verilecek. Bu ‘al parayõ şirketi kur’ demekten başka bir şey değil. TRT’den para alarak ölçüm yapan bir şir- ketin verilerine kim güvenir? Parayı veren TRT, ölçüm yapılan evlerin bilgisine de sa- hip olacaktır herhal- de. Kendi reyting ölçü- mü için ihale açan baş- ka kamu ya da özel ya- yın kurumu var mı? Halkın parası çarçur edilmeden bu ihale ip- tal edilmelidir. TRT yönetiminin bundan vazgeçmemesi halinde Haber-Sen yargıya baş- vuracaktır. Bugüne ka- dar olduğu gibi İbra- him Şahin’in yasalara aykırı bu girişimine de yargının ‘dur’ diyece- ğine inanıyoruz.” CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, grup toplantısında son siyasi gelişmeleri değerlendirdi. (AA) ADANA/ANKARA (Cum- huriyet) - Adana’da demokratik kitle örgütü üyeleri Çukurova Üniversitesi Tõp Fakültesi Balcalõ Hastanesi’nde mahkûm koğu- şunda kalan tutuklu kanser hastasõ Güler Zere’nin serbest bõrakõl- masõ için yine eylem düzenledi. AKP il binasõna kara tabut bõra- kan grup, Zere için duyarlõlõk çağrõsõ yaptõ. Aralarõnda çeşitli siyasi parti, meslek odasõ, sendika ve sosya- list dergi okurunun da bulunduğu çok sayõda kişi İnönü Parkõ’nda toplandõ. Güler Zere’nin fotoğ- raflarõnõ taşõyan grup omuzlarõn- da taşõdõklarõ kara tabutu AKP Adana İl Örgütü’ne bõraktõ. İnö- nü Parkõ’nda grup adõna bir açõk- lama yapan SES Adana Şube Başkanõ Dr. Mehmet Antmen, “Onu mahkûm koğuşunda ölü- me terk etmeyeceğiz” dedi. Babası ve avukatı TBBM’ye gitti Güler Zere’nin infazõnõn erte- lenmesini isteyen babasõ Haydar Zere ve Çağdaş Hukukçular Derneği’nin (ÇHD) avukatõ Eb- ru Tintik dün İstanbul Millet- vekili Ufuk Uras’õ TBMM’de ziyaret etti. Tintik, Güler Ze- re’nin kansere yakalandõğõnõ öğ- rendikten sonra, tedavisinin dõ- şarõda yapõlmasõ için 2 kez infa- zõnõn ertelenmesi talebinde bu- lunduklarõnõ, ancak başvurularõ- na olumsuz yanõt aldõklarõnõ söy- ledi. Tintik, Zere için TBMM İn- san Haklarõnõ İnceleme Komis- yonu’na da başvurduklarõnõ, an- cak henüz bir yanõt alamadõkla- rõnõ belirtti. TBMM Dikmen Kapõsõ’nda dün öğle saatlerinde toplanan ve çeşitli illerden gelen bazõ sivil top- lum kuruluşlarõ temsilcileri, “Gü- ler Zere’ye özgürlük, hasta tut- saklar serbest bırakılsın” yazõ- lõ pankart açtõ. Grup adõna yapõ- lan basõn açõklamasõnda, Zere’nin cezasõnõn affedilmesi istendi. Gru- ba destek vermek üzere Dikmen Kapõsõ’na gelen DTP Milletveki- li Akın Birdal, Adli Tõp Kuru- mu’nun “siyasallaştığını” belir- terek, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün sağlõk durumu bozulan mahkûmlarõ affederek “demo- kratik açılımda ilk adımı at- masını” istedi. Adana’da Güler Zere için yapılan eylemde AKP il bi- nasına kara tabut bırakıldı. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ) ZereiçinAKP’yekaratabut KANSER HASTASI TUTUKLUNUN SERBEST BIRAKILMASI İÇİN GİRİŞİMLER SÜRÜYOR CHP’Lİ KART SORU ÖNÖRGESİ VERDİ ‘RTÜK’ten sus payı’ TBMM’de ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Konya Mil- letvekili Atilla Kart, “RTÜK’ten kanallara Za- hid Akman için sus payı” olarak nitelendirilen tele-viz- yonlarõn reklam gelirleri ve ihlalleriyle ilgili “ceza affı”nõ bir soru önergesiyle TBMM gündemine taşõdõ. CHP’li Kart, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn yanõtla- masõ istemiyle verdiği soru önergesinde Ankara Cum- huriyet Başsavcõlõğõ’na 13 Temmuz’da yapõlan suç du- yurusuna dikkat çekti. Kart, şu değerlendirmeleri yaptõ: “Bu suç duyurusu ve ekin- deki resmi belgelere göre; RTÜK gelirleri kısmen ve bilinçli olarak toplanma- mıştır. Başta Kanal 7 ol- mak üzere, ulusal ölçekte yayın yapan bazı televizyon kanallarının çıkarları gö- zetilerek, kamu zararına yol açılmıştır. ‘RTÜK’ten kanallara Zahid Akman için sus payõ’ olarak nitelendi- rilen ve bizzat Başkanvekili Abdülvahap Darendeli ta- rafından medyaya açıkla- nan televizyonların rek- lam gelirleri ve ihlalleriyle ilgili olarak, fiilen ve adeta ‘ceza affõ’ uygulaması ya- pılmıştır.” Kart, Başbakan Erdoğan’a, “RTÜK gelirleri RTÜK ta- rafından neden tahsil edil- memektedir? Bu ihlaller Maliye Bakanlığı tarafın- dan da tespit olunmasına ve rapora bağlanmasına rağmen, yasal gereği neden yapılmamaktadır?” soru- larõnõ yöneltti. KAN DERĞERLERİ NORMALE DÖNDÜ Evren, GATA’da tedavi altında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 12 Eylül darbesi- nin mimarõ ve 7. Cumhur- başkanõ Kenan Evren, ka- lõn bağõrsak kanamasõ şikâ- yetiyle önceki gece Bod- rum’dan askeri ambulans uçakla Ankara Gülhane As- keri Tõp Akademisi’ne (GA- TA) getirildi. Evren’i Ankara’ya geti- ren askeri ambulans uçakta 4 askeri doktor, 2 anestezi uzmanõ, 1 kardiyolog ve 1 gastrolog hazõr bulundu. Ev- ren, GATA’dan gelen Prof. Dr. Sedat Köse ve Prof. Dr. Ahmet Uygun yönetimin- deki GATA ekibi ile birlik- te önceki gece saat 01.10’da ambulans ile hastaneden alõ- narak Milas-Bodrum Ha- vaalanõ’na götürüldü. Saat 02.00’de hareket eden am- bulans uçağõnõn Ankara Eti- mesgut Askeri Havaalanõ’na saat 03.20’de inmesinin ar- dõndan Evren, saat 03.50’de GATA’ya getirildi. Yapõlan müdahaleler so- nucu Kenan Evren’in alt sindirim sistemindeki ka- nama durduruldu ve kan de- ğerleri normale dönmeye başladõ. Yetkililer, Kenan Evren’in sağlõk durumunun iyiye gittiğini söyledi. Başbuğ’dan ziyaret Bu arada, Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ, dün öğleden sonra GATA’ya geldi. Kenan Ev- ren’in sağlõk durumu hak- kõnda bilgi aldõğõ belirtilen Orgeneral Başbuğ, yaklaşõk 20 dakika sonra hastane- den ayrõldõ. ‘DTP ile görüşmek bile açılımdır’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Ge- nel Başkanõ Devlet Bahçeli, Meclis Başkanlõğõ seçimi için Meclis’e gelişinde gazetecilerin Başbakan Tayyip Erdoğan’õn DTP ile yapaca- ğõ görüşmeye ilişkin sorularõnõ yanõtladõ. Bah- çeli, “DTP’nin Meclis’te iki yõl sonra fark edilmesi de açõlõmdõr” diye konuştu. İkinci Meclis’e yeni sistem ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türki- ye’de ilk kez Cumhuriyet Müzesi olarak kul- lanõlan Ulus’taki İkinci Meclis’te yetişkinler, çocuklar ve işitme engeliler için ayrõ anlatõm- lar içeren sesli-görüntülü rehber sistemi ücret- siz hizmete sunuldu. Müzeye gelenlerin ücret- siz kullanabildiği rehber cihazlarda yetişkin- ler, çocuklar ve işitme engeliler ile yabancõlar için ayrõ bölümler bulunuyor. Metinleri uz- manlarca hazõrlanmõş yetişkinler için olan bö- lümde eserlerin numarasõ tuşlandõğõnda, ko- nuyla ilgili ayrõntõlõ bilgiler sunuluyor. ÖLÇÜM ŞİRKETİ KURUYOR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle