Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
31 AĞUSTOS 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Barış...
Yarın Dünya Barış Günü. Yapılacak toplu gösteri-
lerle; konuşma, yazı ve yorumlarla barış vurgusu ya-
pılacak...
Ancak yargıdan ekonomiye, üniversiteden işsizliğe
ve iş ilişkilerine kadar toplumun içinden geçmekte ol-
duğu süreçler de bunlara kaynaklık eden siyasetin iş-
leyişi de “barışı besleyen” bir özellik göstermiyor.
Barışa en çok gereksinim olan bugünlerde, iktidar
ve muhalefet birbirleriyle savaşıyor. Toplumun barış
isteğiyle siyasetin kendi içindeki savaşkan durumu ara-
sında tam bir uyumsuzluk, daha doğrusu bir büyük çe-
lişki var. Dünya Barış Günü’ne, Türkiye’ye bu büyük
çelişki damgasını vuruyor.
Başbakan, Kürt sorunuyla ilgili içeriği belirsiz bir ba-
rışçı açılımın öncülüğünü yapmak istediğini öne sü-
rüyor. Ancak aynı Başbakan -son birkaç gündür gös-
terdiği yumuşak sayılan tutum bir yana- en küçük bir
eleştiri karşısında parlıyor; saldırganlaşıyor; parlaması
hiç de barış çağrışımı yapmıyor.
İktidarı suçlama bakımından aralarında derece far-
kı da olsa muhalefet partileri hükümetin Kürt sorununa
çözüm girişimini ülkenin bölünmesine giden yol ola-
rak alıyor. Eşitlikçi ve özgürlükçü çözüm seçenekle-
rini tartışmaya açacak, buna “öncülük” edecek yer-
de iktidarı bölücülükle ve hainlikle suçluyor. Muhale-
fetin bu tutumu da hiçbir biçimde barış çağrışımı yap-
mıyor.
Kısaca, siyaset, bir bütün olarak “barış çağrışımı yap-
mayan” bir yapıya sahiptir.
Bu durum ister istemez şu soruya yol açıyor.
Türkiye, barışçı olmayan siyaset yapısıyla barışa ula-
şabilir mi?
Türkiye, siyasetindeki bu çelişkiyi, yine “siyaset ku-
rumuyla” aşmak zorundadır. Burada asıl barışçı uya-
rı görevi toplumun kamuoyu oluşturan kesimlerine dü-
şüyor. Çünkü toplum barış istiyor.
Toplumun barış isteği varsayım olmanın ötesinde
bir gerçekliktir. Eğer “temsili demokrasi” geçerli olsaydı,
yani siyaset halkın isteklerine göre biçimlenseydi, bu-
nun siyasete yansıması kaçınılmazdı. Öyle olmuyor;
toplumun barış arzusu siyaseti etkilemiyor. Böyle olun-
ca da var olan durumuyla siyasetin, toplumdan ko-
pukluğu, tıkanıklığı ve çapsızlığı ortaya çıkıyor.
Siyasetin bu barış ile çelişen durumunun iki temel
nedeni var. Nedenlerden birincisi, siyasetin “12 Eylül’ün
yıkıntıları” üzerinde yapılması; ikincisi de yine siyase-
tin yapısal olarak bozukluğudur.
Yaklaşık 30 yıl önce ülkeyi 12 Eylül’e götüren, ta-
mamıyla iktidar ve muhalefet partilerinin çözüm üre-
tememesinden kaynaklanan çatışmalı süreçti. Ancak
sözüm ona barış için yapıldığı öne sürülen 12 Eylül,
ölüm getirdi, işkence getirdi, baskı ve hukuksuzluk ge-
tirdi; Kürt sorununun ağırlaşmasına ve çatışmaya dö-
nüşmesine neden oldu.
Niteliği değişik olsa da günümüzde de büyük bir ça-
tışma yaşanıyor. İktidarın ve muhalefetin, 12 Eylül ön-
cesinden “ders alarak”, barış için elbirliği yapmaları,
ayrıca bu nedenle de kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Barış için çoktan 12 Eylül’ün “hesabının görülme-
si” gerekirdi. Olmadı. Ancak diğer adı “demokratik” olan
“açılım” gerçek bir demokratikleşme bağlamında bi-
çimlenmelidir. Barışa giden yolun “eşitlik ve özgürlük”
taşlarıyla döşenmesi, bunlara dayanışma ve kardeş-
liğin de eklenmesi, iktidarı ve muhalefetiyle siyaseti “bir-
leştirici” bir hareket noktası olabilir; daha doğrusu ol-
malıdır.
Çünkü, barış ancak bu ilkelerden doğabilir; bunlar
üzerinde büyüyebilir ve yerleşir.
Eşitlik ve özgürlük eksenli “bütüncül” bir demokratik
barış, yalnız ülke insanının ölümünü ve ekonomik kay-
nakların savaş amacıyla yerli ya da yabancı silah sa-
tıcılarına aktarılmasını önlemekle kalmaz. Barış, top-
lumsal gizilgücü harekete geçirir; gönenci birikimli ola-
rak arttırır; ekonomik, siyasal, kültürel ve sosyal ge-
lişmelerin gerçekleştirilmesinin temeli olur.
Bu toplum yarım yüzyıldır şöyle veya böyle bir sa-
vaş ortamı yaşıyor. Barış hiç olmazsa bu kez şansa
bırakılmamalıdır; bırakanların sorumluluğu büyük
olur.
1923 - 31.8.2009
“Bir taş atıldı pencereye
Paramparça oldu camlar
Artık ömrün ne gündüzünden
Ne gecesinden hayır var.
Bir yıldız düştü bahçeye
Tutuştu havuz.
Ağaçlar, kuşlar ve ben
Ağlıyoruz.” (1957)
M. İSKENDER
ÖZTURANLI’yı
çok özlüyoruz.
AİLESİ
T.C. ÇERKEZKÖY İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI
Dosya No: 2008/1191 Tal.
Satõlmasõna karar verilen taşõnmazlarõn cinsi, niteliği, kõymeti, adedi, önemli özellikleri: Tekirdağ İli, Çerkezköy ilçesi, İstasyon Mahallesi’nde kâin ve tapunun;
a) 1390 ada, 2 parsel sayõlõ 1554 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli taşõnmaz
b) 1390 ada, 3 parsel Sayõlõ 1540 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli taşõnmaz
c) 1390 ada, 4 parsel sayõlõ 1568 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli taşõnmaz
d) 1390 ada, 5 parsel sayõlõ 1554 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli taşõnmaz
Taşõnmazlarõn İmar Durumu: Dosyada mübrez Çerkezköy Belediye Başkanlõğõ İmar Ve Şehircilik Müdürlüğü’nün 18.07.2008 tarih, 2659 sayõlõ yazõsõna göre; satõşa konu 2, 3, 4 ve 5 No’lu parseller 1/1000 ölçekli mer’i imar planõnda
konut alanõnda kalmakta olup, ayrõk nizam, taks: 0.20-0.25, kaks: 1.20’dir.
Taşõnmazlarõn Evsafõ: Satõşa konu taşõnmazlar Tekirdağ İli, Çerkezköy ilçesi, İstasyon Mahallesi’nde bulunmaktadõr. Satõşa konu 2, 3, 4 ve 5 parsel sayõlõ taşõnmazlarõn tamamõ “boş arsa” vasfõndadõr.
Taşõnmazlarõn Kõymeti: Bilirkişi raporuna göre;
a) Satõşa konu 2 parsel sayõlõ 1554 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli taşõnmaza 231.600-TL,
b) Satõşa konu 3 parsel sayõlõ 1540 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli taşõnmaza 231.000-TL,
c) Satõşa konu 4 parsel sayõlõ 1568 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli taşõnmaza 235.200-TL
d) Satõşa konu 5 parsel sayõlõ 1554 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli taşõnmaza 233.100-TL kõymet takdir edilmiş ve kesinleşmiştir.
Satõş Şartlarõ: 1- a) Satõşa konu 2 parsel sayõlõ 1554 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli taşõnmazõn 1. satõşõ 13.10.2009 tarihinde, saat 10.30’dan 10.40’a kadar,
b) Satõşa konu 3 parsel sayõlõ 1540 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli taşõnmazõn 1. satõşõ 13.10.2009 tarihinde, saat 10.45’ten 10.55’e kadar,
c) Satõşa konu 4 parsel sayõlõ 1568 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli taşõnmazõn 1. satõşõ 13.10.2009 tarihinde, saat 11.00’den 11.10’a kadar,
d) Satõşa konu 5 parsel sayõlõ 1554 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli taşõnmazõn 1. satõşõ 13.10.2009 tarihinde, saat 11.15’ten 11.25’e kadar,
Çerkezköy İcra Müdürlüğü adresinde açõk arttõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu arttõrmada tahmin edilen değerin % 60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmek şartõ ile iha-
le olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok arttõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartõyla; taşõnmazlar 23.10.2009 tarihinde aynõ yer ve saatlerde ikinci arttõrmaya çõkarõlacaktõr. Şu kadar ki; arttõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõyme-
tinin yüzde kõrkõnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi lazõmdõr. Böyle fazla bedelle alõcõ çõkmazsa satõş talebi düşer.
2- Arttõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranõnda pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir, alõcõ istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir.
Taşõnmazõ satõn alanlar, ihaleye alacağõna mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydõyla, ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile, satõş bedelini derhal veya verilen süre içinde nakden ödemek zorundadõrlar. İlgili mevzuat hükümlerine göre öden-
mesi gerekmesi halinde; ihale damga pulu, KDV, tapu alõm harcõ ve masraflarõ, teslim ve tahliye masraflarõ alõcõya ait olup, tellaliye, tapu satõm harcõ ve birikmiş vergiler satõş bedelinden ödenir.
3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr; aksi takdirde haklarõ tapu i ile sa-
bit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr.
4- Satõş bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasõndaki farktan ve diğer zararlar ile temerrüt faizinden alõcõ ve kefilleri müteselsilen mesul
tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir.
5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup gideri verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir.
6- Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2008/1191 Tal. sayõlõ dosya numarasõyla Müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur.
(İİK m. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir. Basõn: 48559
Japonya’da pazar günü yapılan ge-
nel seçimler (bu yazıyı yazarken henüz
sonuçlanmamıştı) dünya medyasında,
“tarihsel”, “Japonya’da siyasetin
çürümesi” “adeta devrim” gibi sap-
tamalarla, büyük ilgiyle izlendi.
Geçen 54 yılın 53’ünde iktidar olan Li-
beral Demokratik Parti’nin (LDP) bu
seçimleri kaybederek hükümeti,
1998’de kurulan Japonya Demokra-
tik Partisi’ne (JDP) devretmesi, böylece
Japon seçmeninin de tarihte ilk kez, bir
hükümeti sandıkta değiştirmesi bekle-
niyor. Bu beklentiler bile “tarihsel” sı-
fatını haklı çıkarmaya yeter. Ama bu se-
çimlerin “bir devrim” olduğuna, ya da
en azından rejimde köklü bir değişiklik
getireceğine inanmak zor. Diğer taraf-
tan bir JDP zaferini, ABD hegemonya-
sının gerileme sürecinin göstergelerin-
den biri olarak okumak da olanaklı.
Çürüme ve değişim
LDP, II. Dünya Savaşı’ndan sonra,
ABD gözetimi altında, LDP’nin şimdi-
ki Başkanı ve Başbakan Taro Aso’nun
dedesi Shigeru Yoshida tarafından ku-
ruldu. LDP’nin ilk başbakanıysa, şim-
di seçimlerden sonra başbakan ol-
ması beklenen Yukio Hatoyama’nın
dedesi Ichiro Hatoyama’ydı. Japonya
siyasetindeki çürüme ile ilgili sapta-
maları, bu ilginç “rastlantıdan” hareketle
değerlendirmeye başlayabiliriz: Ja-
ponya’da siyaset, büyük klanlar ara-
sında, babadan oğluna, dededen to-
rununa geçen bir miras olarak yaşanı-
yor. Bu geleneği değiştirme iddiasında
olan 2009 seçimlerinde bile, Daily Yimuri
gazetesinin bir araştırmasın göre aday-
ların yüzde 30’unun hâlâ bu klanlardan
geliyor olması “değişimin” boyutla-
rı/sınırları hakkında bize bir fikir verebilir.
LDP 1955’te, ABD’nin bölge proje-
sine uygun olarak ve komünizme kar-
şı mücadele amacıyla kuruldu; 1970’ler-
de yaklaşımını, tabanını genişleterek bir
muhafazakâr merkez partisine dönüş-
tü. 1993’te seçimleri sekiz partili bir mu-
halefete kaybetti; ancak, 9 ay sonra ye-
niden iktidara geri döndü. Japon siya-
si sisteminin bir diğer zaafı, siyasi par-
tilerin daha çok bir vitrin işlevi üstlen-
mesi, devletin esas olarak köklü ve
güçlü bir bürokrasi tarafından yöne-
tilmesiydi. ABD’nin de Japonya’yı siyasi
seçkinlerin yanı sıra, bu bürokrasi üze-
rinden denetlediğini kolaylıkla varsa-
yabiliriz. Soğuk Savaş döneminin bit-
mesi, Japonya’nın hızlı ekonomik bü-
yümenin ardından gelen, on yıllık bir
ekonomik duraklama, siyasi
belirsizlik dönemiyle çakıştı.
Japonya’nın demografik ya-
pısı da değişmiş, artık yaşlı,
emeklilik fonlarına, sağlık
hizmetlerine öncelik veren
çok geniş bir seçmen kat-
manı oluşmuştu.
Artık Soğuk Savaş döne-
minin mirası siyasi düzenin
yeniden, sınıflar matrisinin
yeni özelliklerini yansıtacak
biçimde şekillendirilmesi ge-
rekiyordu. Bu bağlamda bü-
rokrasinin gücünün kırılma-
sı da gündeme geldi. Ja-
ponya’da hem yaşlı emekli kesim, hem
de yeni kuşak artık, “Batı’ya yetişme
adına, rejimi sorgulamadan kabul et-
meye” eskisi kadar istekli değildi; ge-
leceğe ilişkin yeni güvenceler talep
ediyorlardı. Japon ekonomisini küre-
selleşme sürecine uymaya zorlayan dış
basınç da bu yeniden şekillenmeyi
destekliyordu. Bu bağlamda 1994’te
nispi temsil sisteminden, alt meclisin
480 üyesinin 300’ünün salt çoğunluk il-
kesine göre seçilmesini getiren seçim
sistemine geçildi.
Ne ki, LDP, diğer adıyla “1955 dü-
zeni” sürece ayak uyduramıyor, krizi gi-
derek derinleşiyordu. Junichire Koi-
zumi 2002 yılında başbakan olduğun-
da, reform beklentisi güçlendi. İlk dö-
neminde bürokrasinin, LDP geleneği-
nin direncini aşamayan Koizumi, bu di-
rence karşı mücadeleyi öne çıkararak
2005 yılında ikinci kez başbakan oldu.
Ancak 2006 yılında LDP başkanlık dö-
nemi sona erince başbakanlığı Sinho
Abe’ye bıraktı. Abe bir yıl dahi daya-
namadı ve yerini Yasua Fukuda’ya, o
da 2008’de Taro Aso’ya terk etti.
2009 seçimlerine gelirken, LDP hükü-
metleri, Yasama Meclisi, gittikçe de-
rinleşen ekonomik, siyasi sorunlar,
toplumsal hoşnutsuzluk karşısında tü-
müyle felç olmuş; üst meclisinin de-
netimini de JDP’ye kaptırmıştı. Bu ne-
denle, birçok yorumcu, JDP’nin seç-
meni ikna ettiği için değil de.. seçmen
LDP’den bıktığı için bu seçimleri ka-
zanacağına inanıyordu (Ashai Shim-
bun, 27/08/09).
JDP ve ABD hegemonyası
LDP kampanya boyunca, JDP’yi,
soyut bir değişim vaadiyle, “Önce be-
ni seçin sonrası kolay” diyerek oy is-
temekle suçladı (Nikkei, 29/08/09). An-
cak JDP’nin lideri Yukio Hatoyama’nın
New York Times’da yayımlanan ma-
kalesi, somut öneriler içermese bile
önemli bir değişiklik yaklaşımı niyetine
işaret ediyordu.
Hatoyama’nın, esas olarak ABD he-
gemonyasının bir eleştirisi olan yazısı,
piyasa köktenciliğinin insan onurunu
ayaklar altına aldığı, küreselleşmenin ye-
rel toplulukları, kültürleri yıktığını vur-
guluyor; mali krizin, mali kapi-
talizmin denetim altın alınma-
sının gerekli olduğunu göster-
diğini savunuyordu.
Hatoyama, ABD’nin hege-
monya döneminin geride kal-
makla birlikte, askeri ve eko-
nomik açıdan dünyanın önde
gelen güçlerinden biri olmaya
devam edeceğini, Çin’in de
dünyanın önde gelen ülkelerin-
den biri haline gelmekte oldu-
ğunu da kabul ediyordu: Ja-
ponya’nın yeri “dünyada ege-
men kalmaya çabalayan ABD
ile, egemen olmaya çabalayan
Çin arasında nasıl bir konumda ola-
caktı?” Artık uluslar ötesi siyasi yakla-
şımlar tükenmişti; ulusal, yerel çö-
zümler öne çıkmak zorundaydı. Fran-
sız Devrimi’nin “dayanışma” kavramına
geri dönülmeli, dünyada “bağımsız ve
birlikte yaşama ortamı oluşturulmalıy-
dı”. Vatandaşların mutluluğuna önce-
lik veren ulusal, yerel politikalar öne çı-
karken, Hatoyama’ya göre ekonomik
ulusalcılığı önlemek için, Japonya’nın
“varlık bölgesi” olan “Doğu Asya
Topluluğu” üzerinde yoğunlaşmak,
“ortak bir para sistemi oluşturmak”,
böylece giderek siyasi entegrasyonu
gündeme getirmek gerekiyordu.
JDP, geçen 30 yılın ekonomik mo-
delinden uzaklaşmak, mali krizde va-
tandaşlarını korumanın yollarını ararken
tüketimi güçlendirmek, tarımı koru-
mak, bürokrasinin gücünü kırmak, kom-
şularıyla ilişkilerini onarmak, bölgesel bü-
tünleşmeye öncelik vermek istiyordu.
Örneğin, JDP, Çin ile Japonya arasın-
da diplomatik sorunlara yol açan Yosi-
kini Anıtı’nı ziyaret merasimine son
vermek, savaşta ölenleri anmak için di-
ni anlamı olmayan yeni bir anıt inşa et-
mek istiyor. Dış politikada, ABD ile
daha eşit bir ilişki kurmak isteyen
JDP’nin, Japonya’yı ABD ve Çin karşı-
sında dengeleyici bir konuma taşımak
istediği de görülüyordu.
Japonya’da seçimlerden sonra ya-
şanması olası gelişmeler ABD dış po-
litika çevrelerinde de ilgiyle izleniyor.
Kongre Araştırma Servisi’nin hazırla-
dığı “Değişen ABD Japonya ittifakı ve
ABD çıkarları açısından anlamı” başlık-
lı rapor, özellikle JDP’nin siyasi çizgisi-
ne, Japonya’da ulusalcı, ABD’den ba-
ğımsız olmayı arzulayan bir eğilimin güç-
lendiğine dikkat çekiyor. Rapor, ABD ve
Japonya’nın siyasi çıkarlarının ayrışmaya
başladığı sonucuna ulaşıyor. Council on
Foreign Relations yazarlarının hazırladığı
raporlarda da Japonya’da toplumsal
muhalefetin güçlendiği, seçimleri kim
kazanırsa kazansın ABD-Japonya iliş-
kilerinin değişmek durumunda olduğu
saptanıyor. Diğer taraftan aynı yazarlar,
JDP’nin deneyimsizliğine, bürokrasinin,
siyasi coğrafyada egemen köklü gele-
neklerin gücüne, devletin mali kay-
nakları üzerindeki kısıtlamalara işaret
ederek, değişikliklerin çok yavaş iler-
lemesini beklediklerini belirtiyorlar.
Japonya’da ‘Tarihi’ Seçimler
erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.comDÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA
yakupkepenek06@hotmail.com
7 ildeki 18 firmada fiili envanter çalõşmasõ yapan Gelir İdaresi vergi denetimi için harekete geçti
Ekonomi Servisi - Gelir İdaresi Başkanlõğõ, al-
kol üreticileri ve ithalatçõlarõ nezdinde kapsam-
lõ bir vergi incelemesi başlattõ.
Burgaz Alkollü İçkiler A.Ş’deki vergi dene-
timlerinde de 16 bin 511 ürüne el konuldu.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre Gelir İda-
resi Başkanlõğõ, alkollü içki piyasasõ ile tütün ve
tütün mamulleri üreticilerini mercek altõna aldõ.
Tütün mamulleri ve alkollü içkilerde bandrole da-
yalõ ürün izleme sisteminin 24 Temmuz 2007 ta-
rihinde uygulamaya konulmasõ, 5 Kasõm
2007’den itibaren de üreticiler, ithalatçõlar, satõ-
cõlar ve açõk içki satõcõlarõnõn bandrolsüz tütün ve
alkollü içki satmasõnõn yasaklanmasõ sektör de-
netimlerini de beraberinde getirdi. 10 Temmuz
2008’den 15 Ocak 2009’a kadar İzmir, Antalya,
Aydõn ve Muğla gibi illerde gerçekleştiren saha
denetimlerinde, piyasaya arz edilen birçok ürü-
nün bandrollerindeki gizli güvenlik kaydõnda yer
alan marka ve hacim bilgileriyle, ürün etiketi üze-
rindeki bilgilerin farklõ olduğu belirlendi. Bun-
lar için de adli makamlara başvuruldu.
Denetimlerde ortaya çõkan aksaklõklarõn gi-
derilmesi amacõyla bu yõl üreticilere gün sonu ra-
poru verilmesine de başlandõ. Gelir İdaresi Baş-
kanlõğõ, alkollü içki piyasasõnõ takibe yönelik bu
adõmlar ve saha incelemelerinden sonra bütün sek-
törü kapsayacak bir denetim çalõşmasõ başlattõ.
Gelir İdaresi Başkanlõğõ bünyesinde faaliyet
gösteren Gelirler Kontrolörleri Koordinatörlü-
ğü’nde Tütün ve Alkol Piyasasõ Düzenleme
Kurumu (TAPDK), Jandarma Genel Komutan-
lõğõ ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün katõlõmõyla
Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Tekirdağ, De-
nizli ve Nevşehir’de 18 alkollü içki üreticisi ve
ithalatçõsõna gidilerek, fiili envanter yapõldõ.
Fiili envanter çalõşmasõnda elde edilen tutanak,
bilgi, belge ve diğer dokümanlar da, alkol sek-
töründe yürütülecek incelemelerde kullanõlmak
üzere Gelirler Kontrolörleri’ne intikal ettirildi.
Kontrolörler, bu veriler doğrultusunda satõş, ci-
ro ve beyanlarõ inceliyor.
Bu arada Gelir İdaresi Başkanlõğõ’nõn niteliğe
uygun olmayan bandrol kullanõldõğõ gerekçesiyle
Burgaz Alkollü İçkiler A.Ş’de daha önce başlattõğõ
özel inceleme de devam ediyor.
Gelir İdaresi Başkanlõğõ, alkollü içki piyasasõ ile tütün ve tütün mamulleri
üreticilerini mercek altõna aldõ. Tütün mamulleri ve alkollü içkilerde bandrole dayalõ
ürün izleme sisteminin 24 Temmuz 2007 tarihinde uygulamaya konulmasõ sektör
denetimlerini de beraberinde getirdi.
TEİ 10 yõllõk
siparişleri
şimdiden topladõ
ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) - 10
yõllõk süreçte yapacağõ üretim si-
parişlerini bugünden alan TUSAŞ
Motor Sanayi AŞ (TEİ), artan iş
kapasitesine yetişmek için ek bina
inşaatõna gelecek ay başlõyor. Bunun
için 400 kişilik daha istihdam sağ-
layacak olan TEİ, üretimi üç vardi-
ya halinde 24 saate çõkardõ.
TEİ Genel Müdürü Akõn Duman
1987 yõlõnda yõlda 3 milyon dolar ih-
racat yaparken, bugün bu rakamõ
237 milyon dolara çõkardõklarõnõ
belirterek bu yõl da 300 milyon do-
lar ihracat yapmayõ hedefledikleri-
ni anlattõ.
Duman, Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin
alacağõ F-16 savaş uçaklarõnõn mo-
torlarõnõn montajlarõnõn da TEİ ta-
rafõndan Eskişehir’de yapõlacağõnõ
bildirdi.
Ekonomi Servisi - Türkiye İş Bankasõ ticari kredi
faiz oranlarõnõ indirdi. Açõklamaya göre taksit ödemeli
ticari kredi, küçük işletmeler kredisi ve küçük işlet-
meler faturalõ alõşveriş kredisi için yüzde 1 komisyon
oranõ belirlenirken, 1-12 ay vadeye kadar geçerli olan
aylõk yüzde 1.70 faiz oranõ yüzde 1.59’a indirildi. 13-
24 ay vadeye kadar aylõk yüzde 1.84 olan faiz oranõ
yüzde 1.69’a, 25-36 ay vadeye kadar aylõk yüzde 1.89
olan faiz oranõ da yüzde 1.74’e çekildi.
Yüzde 2 komisyonlu İşyeri Kredi’lerinin faiz oran-
larõnõn 60 ay vadeye kadar aylõk yüzde 1.43’ten yüz-
de 1.33’e indiği belirtilirken, Ticari Arsa Kredisi’nin
1-60 ay vadeye kadar aylõk yüzde 1.69 olan faiz ora-
nõnõn da yüzde 1.59 olarak belirlendiği duyuruldu.
Pedal bu kez zamma
karşı çevrilecek
ANKARA (AA) - Tüketici
Dernekleri Federasyonu (TÜ-
DEF) Genel Başkanõ Ali Çetin,
tüketicilerin mutluluğu için za-
manõnõ ve parasõnõ feda eden
demokratik kitle örgütü ol-
duklarõnõ belirterek, “Dernek-
lerimizle yaptığımız telefon
görüşmelerini polis dinliyor.
Sabah ise savcının emriyle
derneğimiz ve yöneticimizin
iş yeri basılıyor. Biz terör
örgütü değil, tüketici örgü-
tüyüz” dedi.
Çetin, akaryakõt zamlarõnõ
protesto etmek amacõyla 4-6
Eylül tarihleri arasõnda İstanbul,
Bursa, Eskişehir ve Ankara’da
düzenlenecek “zamlara karşı
pedal eylemi”ne destek talep-
lerini yinelemek üzere Tüketi-
ci Haklarõ Derneği Genel Baş-
kanõ Turhan Çakar ve Anka-
ra Perşembe Akşamõ Bisiklet-
çileri Grubu ile birlikte basõn
toplantõsõ düzenledi. Çetin ko-
nuşmasõnda, AKP hükümetinin
demokratik açõlõmdan bahset-
tiği halde tüketici derneğine bi-
le tahammül edemediğini ifade
ederek “Hükümet ve me-
murları, zamlara karşı çıktık
diye derneklerimizi basıyor.
Afiş ve kampanya malzeme-
lerimize el koyuyor ve göz-
dağı veriyor” diye konuştu.
Çetin, TÜDEF’e bağlõ Tü-
keticiyi Koruma Derneği’nin
Burdur Şubesi binasõnõn ve
dernek yöneticisinin özel iş
yerinin, dernekle yaptõğõ tele-
fon görüşmelerinin polis tara-
fõndan dinlendiğini ve basõldõ-
ğõnõ iddia etti.
TÜDEF, akaryakıt zamlarını protesto etmek amacıyla
4-6 Eylül’de ‘zamlara karşı pedal eylemi’ düzenliyor.
İş Bankası kredi faiz
oranlarını indirdi
Alkol üreticisine inceleme
FINDIKTA FİYAT DA
İHRACAT DA DÜŞTÜ
AHMET ŞEFİK
TRABZON - Önceki se-
zon 1 milyar 552 milyon do-
lar gelir elde edilen fõndõk
ihracatõnda, 2008-2009 dö-
neminde 1 milyar 103 mil-
yon dolar döviz girdisi sağ-
lanabildi. Dünya fõndõk üre-
timinin yüzde 75’ini, ihra-
catõnõn yüzde 70’ini elinde
bulunduran Türkiye, 1 Ey-
lül 2008-30 Temmuz 2009
tarihleri arasõndaki sezonda
230 bin ton iç fõndõk ihracatõ
gerçekleştirdi. Karadeniz
Fõndõk Mamulleri İhracat-
çõlar Birliği’nden edinilen
bilgiye göre, en fazla ihra-
cat 176 bin ton ile AB ül-
kelerine yapõldõ.
Kilogram bazõnda ise, ön-
ceki sezon dõş piyasalar-
da 7.72 dolardan işlem gö-
ren fõndõk, geçen sezon 4.79
dolardan alõcõ buldu.