Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
18 AĞUSTOS 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
Alev Coşkun 12 Ağustos tarihli
makalesinde, “Adına ister ‘Kürt soru-
nu’ ister ‘Güneydoğu sorunu’ deyiniz,
bu konuda son aylarda bir hareket baş-
ladı. Öncelikle önemli bir noktayı açık-
ça belirtmekte yarar var. Ne oldu da,
Cumhurbaşkanı’ndan, gazete yazarla-
rına kadar herkes birdenbire bu soru-
nun çözümü için seferber oldu?” der-
ken aslında bu sorunun sömürgeci
devletlerin, Lozan’da yapamadıklarını
yapmak üzere Ortadoğu’da uygula-
maya koydukları bir projenin adı ol-
duğunu net biçimde ortaya koymuş
oluyor. Bu ülkede bir gün uyanıyorsu-
nuz karşınızda Ergenekon. Bir gün
uyanıyorsunuz azınlık hakları. Bir baş-
ka gün Kürt açılımı. Türkiye’nin eko-
nomik kalkınması için açılımlar neler ol-
malı, dünyanın önemli ve bağımsız eko-
nomisi haline nasıl geliriz, diye düşü-
nen ve çalışan yok. Önümüze bir ödev
koyuyorlar, bunu yap diyorlar. Hurra
herkes bunun peşinde. Ekonomisi bu
denli hassas olan ve yolsuzlukların gı-
na getirttiği bir dönemde gündemin bu
şekilde değiştirilmesi konusunda
AKP’yi kutlamak lazım. Bence Baş-
bakan bir siyasi deha; gelmiş geçmiş
tüm siyasetçileri geçti.. Söylediği laf,
yaptığı bir eylemin arkasından, tüm ke-
simler başka şeyleri unutup çılgınca ko-
şuyor.
Şu anda bu sorunun sadece bir te-
rör sorunu değil etnik, kültürel, huku-
ki, siyasal, sosyal, ekonomik ve psi-
kolojik boyutları olan bir sorun olarak
ortaya konuluyor. Bu durumda insan
başka bir ülkede mi yaşıyor diye dü-
şünüyor; neden bunu fark edememi-
şiz, diye de hayıflanıyor!
Yol haritası belli; siyasi adımlar,
anayasal ve yasal reformlar, ekonomik
adımlar falan derken önce Cengiz
Çandar’ın önerdiği(!) anayasa deği-
şikliği gerçekleştirilecek. Yerel yöne-
timler güçlendirilecek. Bu yapılırken
vergi gelirlerinin yerel yönetimlere bı-
rakılması sağlanacak. Bu belli bir dö-
nem sukûnet ve sessizlik getirecek.
Herkes işte açılım meyvelerini verdi
derken derinden yapılacak çalışmalarla
silahlanma, yeni talepler, bu olmuyor
demeler başlayacak ve bölünmenin alt-
yapısı hazırlanmış olacaktır.
Kürtler eğitimde fırsat eşitliği istiyor.
Peki, çok önemli eğitim yapanlar bu
eşitsizlikten nasıl sıyrıldılar? Babam
Bismil Atatürk İlkokulu’nda Türkçe ve
din derslerini verirdi. Namazında ni-
yazında samimi Müslümandı. Ata-
türk’e de içten bağlılığı vardı. Onun
için kendini Atatürk’ün başöğretme-
ni olarak nitelendiriyordu. Eğitimcili-
ği sırasında Türk ve Kürt ayrımı yap-
madan çok başarılı öğrenciler yetiş-
tirdi. Bu öğrencilerinden biri, çalışkan
ve dindar olan Hatip Dicle idi. Hatip
Dicle ilkokuldan liseye kadar çok ba-
şarılı bir öğrencilik hayatından sonra
çok iyi derece ile İTÜ’den mezun ol-
du; ona kim engel oldu? Diyarbakır Zi-
ya Gökalp Lisesi’nden mezun olup ba-
kan, vali, mühendis, doktor, sanatçı,
işadamı, bilim adamı olmayan hemen
hemen yok. Başarının önüne kimse
geçmedi.
Kamu hizmetlerinden yararlanmada
ayrımcılık yapılmadı. Vergi alınma-
sında farklı uygulamalar olmadı. Kürt-
lere daha yüksek vergi uygulanmadı.
Bölgede ve batıda yatırım yapacak
Kürt kardeşimize hiç önyargılı davra-
nılmadı. Zengin olması kıskanılmadı.
Gayrimenkul spekülatörü olması en-
gellenmedi. Banka sahibi olmasının
önüne geçilmedi. Çok zenginleşen
Kürt işadamlarına her gün vergi ince-
leme elemanları gitmedi, vergi sal-
maları yapılmadı. İbrahim Tatlıses
başta olmak üzere tiz sesli, yakışıklı
Kürt şarkıcı ve türkücüler sosyetede
baş tacı oldular. Batıdan her çocuk İb-
rahim Tatlıses’e özendi. Kürt vatan-
daşların yarısının batıya göç etmesinde
ayakbastı parası alınmadı. Binlerce
Kürt-Türk evliliği gerçekleşti. Doğacak
çocuklar aman Türk olsun diye bu ev-
liliklere karşı çıkılmadı. Ben Diyarba-
kırlıyım, eşim Rumelili. Çocuğumuz İs-
tanbullu, ama Diyarbakır’ı çok seviyor.
Fanatik Diyarbakırspor taraftarı. Bunun
adını ne koyacağız?
Sorun TESEV’in raporunda yazıldı-
ğı gibi değil. Esas sorun ekonomiktir.
Bölgenin sanayileşememesi, toprak
dağılımının adaletsizliği, aşiret düzeni.
Ama bu sorundan beslenenler önce
yarayı yaptılar, sonra deştikçe deştiler.
Şimdi de yarayı iyileştirmek için çözüm
üstüne çözüm öneriyorlar. Ne garip
ama hesap belli.. Samimiyet ise Kaf
Dağı’nda…
Güneydoğu Ekonomik Sorunu, Oldu Kürt Siyasi Sorunu
M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U
pamukm superonline.com
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Ciğerlerimiz Yanabilir
Pazar günü kıyı şeritlerimiz ağırlıklı çok şiddetli
rüzgâr vardı. Sabah erken çıktığım için izleye-
mediğim hava raporları haberlerinde büyük ola-
sılıkla orman yangınlarına karşı uyarı yapılmıştı. Ku-
ru hava, şiddetli rüzgâr nedeniyle belki de kimi böl-
gelerde pikniğe çıkmak yasaklanmış, ateş, anız
yakılmaması, izmarit atılmaması istenmişti. Ban-
dırma’dan Ayvalık’a, İzmir’e inen anayol her yıl bi-
raz daha bozulmuş, bitmeyen onarımlar bağlan-
tılı, sıcak pazar gününün öğlene uzanan saatle-
rinde bile, büyük kent merkezlerinin iş saatlerini
aratmayacak yoğunluktaydı. Varış saatlerini kat-
layan sıkışıklık, sıcaktan yorgun, bezgin Ayvalık’a
varışın rahat nefesini alamadan, yoğun bir duman,
yangın kokusu ile ısınmış rüzgârın yalamasına he-
def olduk... Belediyeden görevli arkadaşlar zorunlu
bir nezaket gülümsemesiyle bizi karşılarlarken, te-
lefondan aldıkları bilgilerle çaresiz öfkelerini bili-
yorlardı...
Yangın bizim gelişimizden birkaç saat önce, bü-
yük olasılıkla piknikçilerin mangalı, sigara izma-
ritinden çıkmış olabilirdi. Rüzgârla çok hızlı yayı-
lıyordu. Yörenin olanakları ile bu koşullarda sön-
dürülmesi mümkün değildi. Umutlar doğal yol ay-
rımlarında durdurulabilmesine ya da uçakların gel-
mesine bağlanmıştı. Gözlerimizle görüş alanımı-
zın arkasında kalan yangının yukarıya yükselen du-
manlarını, bizim bakışımıza göre, Cunda Adası’nın
üstünden sağa doğru kayış hızını izliyorduk.
Yangın bölgesinden gelen sıcak bilgiler ile du-
manları izleyen Ayvalıklılar artık piknik alanının tüm-
den yandığı sonucuna ulaşıyorlardı. Güzelim kı-
zılçam ormanı, piknik alanı, doğal yeşillikler bit-
miş olmalıydı. Yangının başka bölgelere, görüş ala-
nımızın yine arkasında kalan çok lüks, siyasiler-
le kodamanlara ait villalara kayıp kaymayacağı
üzerine görüşler tartışılıyor, umutsuz, çaresiz iz-
leyiş sürüyordu.
Dumanların yükselişi, sağa kayış hızı, şiddeti
hakkında umutsuz bekleyişi tırmandırırken, bir iki
saat daha geçmişti ki, uçaklar göründü. Öyle bir
filo değil, bizim görüş alanımıza düşenlere göre
4-5 kadar denizden su alan uçak. Önümüzden al-
çalarak sularını alıyor, daire çizerek göremediği-
miz yangın alanında sularını boşaltarak tekrar su
almaya geliyorlardı. Uçakların operasyonu saat
15.00 gibi başlamıştı. İnanmayacaksınız ama en
fazla 15 dakikalık bir süre içinde dumanlar indi,
bizim görüş alanımıza göre yangın söndü bile.
Uçakların dairesel yangın söndürme operasyon-
ları çok uzun olmayan bir süreç daha devam et-
ti, bitti.
Dün özellikle İzmir büromuzdaki arkadaşlardan
haber bültenlerine giren bilgiyi istedim. 15 hek-
tarlık kızılçam ormanının yandığından söz edili-
yordu. Tabii piknik alanı, blok yeşil alanların tü-
mü yanmıştı. Ünlü siyasilerle kodamanların bu-
lundukları villaların sınırında yangın durdurul-
muştu. İnsan ister istemez isyan ediyordu. Uçak-
lar saatlerce nerelerdeydiler? Tıknefes kalmış ci-
ğerlerimiz, ormanlar, kızılçamlar, doğal yeşillikler,
piknik alanı tümü ile yanarken nerelerdeydiler: Gel-
meleri, getirilebilmeleri ancak kodamanların vil-
lalarının sınırında mı sağlanabiliyordu?
Tanıklık ettiğim olaydan, bölgede yangınları çok
izlemiş deneyimli Ayvalıklılardan dinlediklerimden
sonra, yargım pekişiyor; ister istemez en yakın
geçmişteki, görüntüleri televizyon kameraları,
gazete fotoğraflarından taptaze Seferihisar yan-
gınını anımsıyorum. Çok daha büyük çaplı bir alan
simsiyah olmuştu. Ne rastlantıdır ki, orada da yan-
gın, tehlikesine karşı önce boşaltılmış villalar kı-
yı sınırında durdurulmuştu. Yangın, sıcaklığı sön-
dürüldükten sonra evlerine dönen villa sahipleri,
çevrelerine duyarlı olanlar, evlerinin kurtulması-
na sevinememişlerdi bile. Etraflarını saran güze-
lim yeşillikler, nefes aldıran akciğerlerimizin yeri-
ni kirli kahverengi alanlar, sönmüş yangının kö-
tü kokuları sarmıştı.
Görüşebildiğim, Seferihisar yangını sonucunu
görmüş Egeliler isyanlardalar. En içtenlikli bir ona-
rım seferberliğinde bile, bu yangının yaralarının yıl-
larla sarılamayacağının altını çiziyorlar. Çaresiz-
lik olarak açıklanan sonucun, kader değil so-
rumsuzluk, duyarsızlık, cinayet olduğu görüşle-
rini, öfkeli, gerekçelendiriyorlar. Ortak yargı, ko-
damanların yaşadıkları villaların kurtarılmasının, ci-
ğerlerimizin yanmasına yeğlendiği. Sorumlu siyasi
iktidarın, sorumlu bakanlığın ideolojisine de çok
uygun düşen bir yaklaşım; öncelikler, siyasi ikti-
dar icraatları olarak nedenleri ile açıklanıyor.
Uçakları kaldıran ya da kaldırmayan, önceliğin
nerelere yönlendirildiğinin açıklaması yaşanmış-
lıklarla ilgili öylesine çok şey anlatılıyor ki... Kıyı-
ların yağmalanması, betonlaştırılması ideolojisi, her
şeyin satılık, para, güç, iktidar karşılığı olmasının
ideolojisi ile de çakışıyor... AKP iktidarı ile yargı-
yı da karşı karşıya getiren bir sürü sit alanı, orman,
yeşil alanların yağmalanması, satışı, talanla bu-
luşuyor...
soner@cumhuriyet.com.tr
TÜİK’in açõkladõğõ Mayõs 2009 verilerine göre işsiz sayõsõ bir yõlda 1 milyon 179 bin kişi arttõ
İflasedenlerişsizlerordusunda TÜİK verileri Türkiye’nin kronik sorunu işsizliğin
krizin de etkisiyle katlanarak arttõğõnõ gösteriyor.
İşsizlerin yüzde 25.1’ini “çalõştõğõ iş geçici olup işi
sona erenler”, yüzde 25.4’ünü de “işten çõkarõlanlar”
oluşturdu. “İşyerini kapatan ve iflas edenlerin” de
işsizler arasõndaki oranõ yüzde 9.8’i buldu.
Çalõşanlarõn büyük çoğunluğu 10 kişiye kadar olan ve
krizin etkisini en ağõr hisseden küçük işyerlerinde
istihdam ediliyor. Genç nüfusta işsizlik oranõ, mayõs
itibarõyla yüzde 24.9’a geriledi. Ancak geçen yõlõn
mayõs ayõndaki yüzde 16.6’lõk oran dikkate alõnõrsa,
genç nüfustaki işsizlik oranõ 8.3 puan arttõ.
Kayõt dõşõ istihdam edilenlerin oranõ, tüm çalõşanlarõn
neredeyse yarõya yakõnõnõ oluşturuyor. Geçen yõla
göre biraz daralmakla birlikte tarõm sektöründe kayõt
dõşõlõk oranõ yüzde 86.6’yõ buluyor. Tarõm dõşõ
sektörlerde ise kayõt dõşõlõk oranõ son bir yõlda yüzde
29.6’dan yüzde 30.4’e çõktõ.
BETAM: TÜİK yanıltıyor,
tarım dışı istihdam artmadı düştü
Gül bu kez
sendikalarõ
dinlemedi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Cumhurbaşkanõ Abdul-
lah Gül, sendikalarõn bir mek-
tup yazarak TMMM’ye bir kez
daha geri gönderilmesini iste-
dikleri İşsizlik Fonu’ndan büt-
çeye kaynak aktarõlmasõnõ ön-
gören yasa değişikliğini onayla-
dõ. Gül, daha önce söz konusu
yasayõ “özel istihdam bürola-
rına” ilişkin maddeyi gerekçe
göstererek veto etmişti.
Türk-İş, Hak-İş ve DİSK baş-
kanlarõ, Gül’e 13 Ağustos tarih-
li bir mektup gönderdiler. Mek-
tupta, düzenlemenin öncelikle
anayasanõn “devletin sosyal
hukuk devleti olma niteliğine
vurgu yapan hükümleri” ile
genel bütçeyi düzenleyen mad-
delerine aykõrõ olduğu belirtildi.
Anayasa ve ilgili yasalarda “İş-
sizlik Sigortası Fonu”nun bir
yatõrõm fonu olmadõğõ, sigorta
tekniğine göre oluşturulmuş bir
sigorta fonu olduğunun belirtil-
diği vurgulanan mektupta yasa-
nõn iadesi istendi. Sendikalarõn
çağrõsõna karşõn Cumhurbaşkanõ
Gül, söz konusu yasayõ onayla-
dõ. Yasayla, İşsizlik Fonu’nun
nema gelirlerinden dörtte üçü
bütçeye gelir kaydedilecek.
Yeni ekonomik
açõlõm şart
Ekonomi Servisi - Türkiye
Giyim Sanayicileri Derneği
(TGSD) Başkanõ Ahmet Nak-
kaş, açõklanan işsizlik rakam-
larõnõn, dõş güdümlü ekono-
mik dayatmalarõn iflasõ anla-
mõna geldiğini belirtti.
Türkiye’ye hizmetler sektö-
rüne ve yüksek katma değerli
ürünlere yönelmesi yönünde
baskõ yapõldõğõnõ belirten Nak-
kaş, şunlarõ kaydetti:
“Büyük sermaye grupları-
nın, Türkiye’nin hizmetler
sektörüne yönelmesi yönün-
deki dayatmaları sonucunda
imalat sanayi büyük bir çö-
küş yaşıyor. Yeni yatırım
yok. Milyonlarca insanımızı
istihdam eden tarım ve teks-
til gibi sektörlerin korunma-
sı gerekiyor. Ekonomik açı-
lımlar tam gerçekleşmeden
demokratik açılımlar sağlık-
lı sonuç vermez. Türkiye is-
tihdamı koruyucu önlemleri
çok hızlı bir şekilde devreye
sokmazsa, çok daha büyük
kaoslara gebe kalır.”
Ekonomi Servisi - TÜİK’in Ma-
yõs ayõna ait ham işgücü rakamla-
rõna bakõldõğõnda tarõm dõşõ istih-
damõn Nisan ayõna göre 300 bin ki-
şi arttõğõ ve işsizlik oranõnõn yüzde
18.2’den yüzde 17’ye düştüğü gö-
rülüyor. Ancak Bahçeşehir Üni-
versitesi Ekonomik ve Toplumsal
Araştõrmalar Merkezi’nin (BE-
TAM) hesaplamasõna göre,
tarõm dõşõ istihdamda görünen
artõş büyük oranda mevsim-
selliğe bağlõ. BETAM’õn
mevsimsellikten arõndõrõlmõş
verilerine göre Mayõs ayõnda
tarõm dõşõ istihdam edilen kişi sayõsõ
Nisana göre yaklaşõk 15600 kişi ge-
rilerken, tarõm dõşõ işsizlik oranõ da
yüzde 18.4’ten 18.6’ya çõktõ.
BETAM’dan yapõlan açõklama-
da şunlara dikkat çekildi: “TÜ-
İK’in verilerine göre de ekono-
mide konjonktürel yapıdan, iz-
lenen trendden ve herhangi bir
düzensiz dalgalanmadan bağım-
sız olarak tarım dışı istihdam
sadece mevsimsel etkiden ötürü
her yılın Mayıs ayında bir önce-
ki aya göre artıyor. Ayrıca aylık
verilerin üç aylık ortalamalar
olduğunu, Nisan’dan Mayıs’a
değişimin aslında büyük ölçüde
Mart ile Haziran arasındaki de-
ğişimi yansıttığını hatırlatalım. İş-
sizliğin gerçek seyrini izleyebil-
mek için elimizdeki serinin mev-
simsel etkiden arındırılmış ol-
ması gerekiyor. Mevsimsellikten
arındırılmış seri bize istihdam-
daki düşüşün devam ettiğini gös-
termekte. Buna göre tarım dışı is-
tihdam Nisan ayına göre yaklaşık
15600 kişi gerilemiş durumda.
Tarım dışı işsizlik oranı ve tarım
dışı işsiz rakamları da bunu doğ-
rular niteliktedir. Grafikte
görüldüğü gibi Nisana gö-
re tarım dışı işsizlik oranı
yüzde 18.4’ten yüzde
18.6’ya çıkarken tarım dı-
şı işsiz sayısı da 3.6 milyo-
na dayanmış durumda.
TÜİK’in yayımladığı Mayıs ayı iş
gücü verilerine bakarak iyimser
olmak için henüz erken. Bunun-
la birlikte, istihdamdaki düşüşün
yavaşladığı ve buna paralel ola-
rak işsizlik artışının zayıfladığı
görülüyor.”
HER DÖRT KİŞİDEN BİRİ EN AZ YILDA BİR KEZ İŞ ARIYOR
İşsizlik Fonu’na onay
TGSD Başkanı Nakkaş:
Çalışan sayısı 2 milyon 973 bin
Mayõs ayõ itibarõyla işsizlerin profili
şöyle:
Yüzde 71.9’u erkek nüfus
Yüzde 60.4’ü lise altõ eğitimli
Yüzde 26.1’i bir yõl ve daha uzun
süredir iş arõyor
İşsizler sõklõkla (yüzde 31.4) “eş-
dost” vasõtasõyla iş arõyor
Yüzde 90.1’i (3 milyon 47 bin kişi)
daha önce bir işte çalõşmõş
Daha önce bir işte çalõşmõş olan
işsizlerin yüzde 47.4’ü hizmetler, yüzde
25.7’si sanayi, yüzde 16.8’i inşaat,
yüzde 7.6’sõ tarõm sektöründe çalõşmõş,
yüzde 2.5’i ise 8 yõldan önce işinden
ayrõlmõş.
(FOTOĞRAF: ZEKİ DARA)
TÜİK verilerine göre, tarõm dõşõ
istihdam 300 bin kişi arttõ. BETAM’õn
mevsimsel etkiden arõndõrdõğõ hesaba
göre ise 15600 kişi azaldõ.
İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) -
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Türki-
ye’de işsizliğin yapõsõna ilişkin verileri, ya-
şanmakta olan krizin durumu daha da ağõrlaş-
tõrdõğõnõ, “işyerini kapatan ve iflas edenler”
ile “işten çıkarılanlar”õn mevcut işsiz sayõsõ-
nõ katlayarak arttõrdõğõnõ ortaya koydu.
TÜİK’in dün açõkladõğõ verilere göre işsiz-
lerin yüzde 25.1’ini “çalıştığı iş geçici olup işi
sona erenler”, yüzde 25.4’ünü de “işten çı-
karılanlar” oluşturdu. “İşyerini kapatan ve
iflas edenlerin” de işsizler arasõndaki oranõ yüz-
de 9.8’i buldu.
İşsizlerin yüzde 14.2’sini kendi isteğiyle iş-
ten ayrõlanlar, yüzde 7.2’sini ev işleriyle meş-
gul olanlar, yüzde 8.2’sini öğrenimine devam
eden veya yeni mezun olanlar oluşturdu.
5 milyon 326 bin işsiz
TÜİK’in üçer aylõk dönemler itibarõyla her
ay kamuoyuna duyurduğu Hanehalkõ İşgücü
Anketi’nin “Nisan-Mayıs-Haziran” dönemi-
ni kapsayan “Mayıs 2009” sonuçlarõ şöyle:
Türkiye’deki işsiz sayõsõ, Mayõs 2009 dö-
neminde, geçen yõlõn aynõ dönemine göre 1 mil-
yon 179 bin kişi artarak 3 milyon 382 bin ki-
şiye yükseldi. Nisan ayõna göre Mayõs’ta 236
bin kişi azaldõ.
Bu durumda “İş aramayıp çalışmaya ha-
zır olan” bir milyon 994 bin kişiyle beraber iş-
siz sayõsõ 5 milyon 326 bin kişi, işsizlik oranõ
da yüzde 19.9 olarak gerçekleşti.
Geçen yõlõn mayõs ayõnda yüzde 9.2 olan
işsizlik oranõ, bu yõl 4.4 puanlõk artõşla yüzde
13.6 seviyesinde gerçekleşti.
Her dört gençten biri işsiz
Şubat ayõnda yüzde 16.1, mart ayõnda yüz-
de 15.8 düzeyinde bulunan işsizlik oranõ, şubat-
mayõs döneminde 2.5 puan azalma kaydetti.
Mayõsta istihdam edilenlerin sayõsõ, bir ön-
ceki yõla göre 387 bin kişi azalarak 21 milyon
455 bin kişiye düştü. Bu dönemde, tarõm sek-
töründe çalõşanlarõn sayõsõ 69 bin kişi artarken
tarõm dõşõ sektörlerde çalõşanlarõn sayõsõ 455 bin
kişi azaldõ.
Bu yõlõn mart ayõnda yüzde 27.5, nisan
ayõnda yüzde 26.5 olan genç nüfusta işsizlik ora-
nõ, mayõs itibarõyla yüzde 24.9’a geriledi. An-
cak geçen yõlõn mayõs ayõndaki yüzde 16.6’lõk
oran dikkate alõnõrsa, genç nüfustaki işsizlik ora-
nõ 8.3 puan arttõ.
Her 4 çalışandan biri kadın
İş yaşamõnda kadõnlarõn yeri oldukça dü-
şük; mayõs dönemi itibarõyla istihdam edilen-
lerin yüzde 71.8’ini erkekler oluşturuyor.
Çalõşanlarõn büyük çoğunluğu (yüzde
60.3) 1-9 kişi arasõ çalõşanõ olan küçük işyer-
lerinde istihdam ediliyor. Ücretli olarak çalõ-
şanlarõn yüzde 88.6’sõnõn sürekli bir işi bulu-
nuyor. Çalõşanlarõn yüzde 3’ünün ek işi var. Ha-
len işi olanlarõn yüzde 3.4’ü işini değiştirmek
için veya mevcut işine ek olarak bir iş arõyor.
TÜİK’e göre, kayõt dõşõ istihdam edilen-
lerin oranõ, Mayõs 2009 döneminde, 2008 yõ-
lõnõn aynõ dönemine göre 0.6 puan artarak yüz-
de 44.6’ya yükseldi. Bu oran nisan ayõnda yüz-
de 42.7 düzeyinde idi.
Tarõmda kayõt dõşõlõk yüzde 86.6.
10 milyonun güvencesi yok
Mayõs itibarõyla 5 milyon 99 bin erkek, 3
milyon 566 bin kadõn olmak üzere toplam 9 mil-
yon 565 bin kişi “herhangi bir sosyal güvenlik
kurumuna kayıtlı olmadan” çalõşõyor. Ka-
dõnlarõn yüzde 59’u ve çalõşan erkeklerin yüz-
de 38.9’u kayõtsõz olarak istihdam ediliyor.
ANKARA (AA) -
Kamuda istihdam edi-
lenlerin sayõsõ, Nisan-
Haziran döneminde 25
bin 384 kişi artarak, 2
milyon 973 bin 845’e
ulaştõ.
TÜİK’in, Hanehalkõ
İşgücü Anketi’nin “Ni-
san-Mayıs-Haziran”
dönemine ilişkin açõk-
lamasõnda Maliye Ba-
kanlõğõ tarafõndan der-
lenen verilere göre 2009
yõlõ II. dönemi toplam
kamu istihdamõna iliş-
kin sonuçlar da yer aldõ.
Buna göre Ocak-Mart
dönemine göre kamuda
çalõşan personel sayõsõ,
25 bin 384 kişi artarken,
bu artõşõn büyük bölü-
mü, sözleşmeli personel
ve sürekli işçilerden
kaynaklandõ.
Nisan-Haziran dö-
neminde, sözleşmeli
personel sayõsõ 16 bin
524 arttõ.
Geçici işçilerin kad-
roya geçirilmesi nede-
niyle, geçici işçi sayõ-
sõnda 22 bin 112 azalma
olurken, sürekli işçi sa-
yõsõnda 15 bin 362 artõş
kaydedildi.
Geçicilere kadro geldi,
kamuda işçi sayısı arttı
* Mevsimsel
etkilerden
arındırılmış
veriler.