24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 18 AĞUSTOS 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B Alev Coşkun 12 Ağustos tarihli makalesinde, “Adına ister ‘Kürt soru- nu’ ister ‘Güneydoğu sorunu’ deyiniz, bu konuda son aylarda bir hareket baş- ladı. Öncelikle önemli bir noktayı açık- ça belirtmekte yarar var. Ne oldu da, Cumhurbaşkanı’ndan, gazete yazarla- rına kadar herkes birdenbire bu soru- nun çözümü için seferber oldu?” der- ken aslında bu sorunun sömürgeci devletlerin, Lozan’da yapamadıklarını yapmak üzere Ortadoğu’da uygula- maya koydukları bir projenin adı ol- duğunu net biçimde ortaya koymuş oluyor. Bu ülkede bir gün uyanıyorsu- nuz karşınızda Ergenekon. Bir gün uyanıyorsunuz azınlık hakları. Bir baş- ka gün Kürt açılımı. Türkiye’nin eko- nomik kalkınması için açılımlar neler ol- malı, dünyanın önemli ve bağımsız eko- nomisi haline nasıl geliriz, diye düşü- nen ve çalışan yok. Önümüze bir ödev koyuyorlar, bunu yap diyorlar. Hurra herkes bunun peşinde. Ekonomisi bu denli hassas olan ve yolsuzlukların gı- na getirttiği bir dönemde gündemin bu şekilde değiştirilmesi konusunda AKP’yi kutlamak lazım. Bence Baş- bakan bir siyasi deha; gelmiş geçmiş tüm siyasetçileri geçti.. Söylediği laf, yaptığı bir eylemin arkasından, tüm ke- simler başka şeyleri unutup çılgınca ko- şuyor. Şu anda bu sorunun sadece bir te- rör sorunu değil etnik, kültürel, huku- ki, siyasal, sosyal, ekonomik ve psi- kolojik boyutları olan bir sorun olarak ortaya konuluyor. Bu durumda insan başka bir ülkede mi yaşıyor diye dü- şünüyor; neden bunu fark edememi- şiz, diye de hayıflanıyor! Yol haritası belli; siyasi adımlar, anayasal ve yasal reformlar, ekonomik adımlar falan derken önce Cengiz Çandar’ın önerdiği(!) anayasa deği- şikliği gerçekleştirilecek. Yerel yöne- timler güçlendirilecek. Bu yapılırken vergi gelirlerinin yerel yönetimlere bı- rakılması sağlanacak. Bu belli bir dö- nem sukûnet ve sessizlik getirecek. Herkes işte açılım meyvelerini verdi derken derinden yapılacak çalışmalarla silahlanma, yeni talepler, bu olmuyor demeler başlayacak ve bölünmenin alt- yapısı hazırlanmış olacaktır. Kürtler eğitimde fırsat eşitliği istiyor. Peki, çok önemli eğitim yapanlar bu eşitsizlikten nasıl sıyrıldılar? Babam Bismil Atatürk İlkokulu’nda Türkçe ve din derslerini verirdi. Namazında ni- yazında samimi Müslümandı. Ata- türk’e de içten bağlılığı vardı. Onun için kendini Atatürk’ün başöğretme- ni olarak nitelendiriyordu. Eğitimcili- ği sırasında Türk ve Kürt ayrımı yap- madan çok başarılı öğrenciler yetiş- tirdi. Bu öğrencilerinden biri, çalışkan ve dindar olan Hatip Dicle idi. Hatip Dicle ilkokuldan liseye kadar çok ba- şarılı bir öğrencilik hayatından sonra çok iyi derece ile İTÜ’den mezun ol- du; ona kim engel oldu? Diyarbakır Zi- ya Gökalp Lisesi’nden mezun olup ba- kan, vali, mühendis, doktor, sanatçı, işadamı, bilim adamı olmayan hemen hemen yok. Başarının önüne kimse geçmedi. Kamu hizmetlerinden yararlanmada ayrımcılık yapılmadı. Vergi alınma- sında farklı uygulamalar olmadı. Kürt- lere daha yüksek vergi uygulanmadı. Bölgede ve batıda yatırım yapacak Kürt kardeşimize hiç önyargılı davra- nılmadı. Zengin olması kıskanılmadı. Gayrimenkul spekülatörü olması en- gellenmedi. Banka sahibi olmasının önüne geçilmedi. Çok zenginleşen Kürt işadamlarına her gün vergi ince- leme elemanları gitmedi, vergi sal- maları yapılmadı. İbrahim Tatlıses başta olmak üzere tiz sesli, yakışıklı Kürt şarkıcı ve türkücüler sosyetede baş tacı oldular. Batıdan her çocuk İb- rahim Tatlıses’e özendi. Kürt vatan- daşların yarısının batıya göç etmesinde ayakbastı parası alınmadı. Binlerce Kürt-Türk evliliği gerçekleşti. Doğacak çocuklar aman Türk olsun diye bu ev- liliklere karşı çıkılmadı. Ben Diyarba- kırlıyım, eşim Rumelili. Çocuğumuz İs- tanbullu, ama Diyarbakır’ı çok seviyor. Fanatik Diyarbakırspor taraftarı. Bunun adını ne koyacağız? Sorun TESEV’in raporunda yazıldı- ğı gibi değil. Esas sorun ekonomiktir. Bölgenin sanayileşememesi, toprak dağılımının adaletsizliği, aşiret düzeni. Ama bu sorundan beslenenler önce yarayı yaptılar, sonra deştikçe deştiler. Şimdi de yarayı iyileştirmek için çözüm üstüne çözüm öneriyorlar. Ne garip ama hesap belli.. Samimiyet ise Kaf Dağı’nda… Güneydoğu Ekonomik Sorunu, Oldu Kürt Siyasi Sorunu M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Ciğerlerimiz Yanabilir Pazar günü kıyı şeritlerimiz ağırlıklı çok şiddetli rüzgâr vardı. Sabah erken çıktığım için izleye- mediğim hava raporları haberlerinde büyük ola- sılıkla orman yangınlarına karşı uyarı yapılmıştı. Ku- ru hava, şiddetli rüzgâr nedeniyle belki de kimi böl- gelerde pikniğe çıkmak yasaklanmış, ateş, anız yakılmaması, izmarit atılmaması istenmişti. Ban- dırma’dan Ayvalık’a, İzmir’e inen anayol her yıl bi- raz daha bozulmuş, bitmeyen onarımlar bağlan- tılı, sıcak pazar gününün öğlene uzanan saatle- rinde bile, büyük kent merkezlerinin iş saatlerini aratmayacak yoğunluktaydı. Varış saatlerini kat- layan sıkışıklık, sıcaktan yorgun, bezgin Ayvalık’a varışın rahat nefesini alamadan, yoğun bir duman, yangın kokusu ile ısınmış rüzgârın yalamasına he- def olduk... Belediyeden görevli arkadaşlar zorunlu bir nezaket gülümsemesiyle bizi karşılarlarken, te- lefondan aldıkları bilgilerle çaresiz öfkelerini bili- yorlardı... Yangın bizim gelişimizden birkaç saat önce, bü- yük olasılıkla piknikçilerin mangalı, sigara izma- ritinden çıkmış olabilirdi. Rüzgârla çok hızlı yayı- lıyordu. Yörenin olanakları ile bu koşullarda sön- dürülmesi mümkün değildi. Umutlar doğal yol ay- rımlarında durdurulabilmesine ya da uçakların gel- mesine bağlanmıştı. Gözlerimizle görüş alanımı- zın arkasında kalan yangının yukarıya yükselen du- manlarını, bizim bakışımıza göre, Cunda Adası’nın üstünden sağa doğru kayış hızını izliyorduk. Yangın bölgesinden gelen sıcak bilgiler ile du- manları izleyen Ayvalıklılar artık piknik alanının tüm- den yandığı sonucuna ulaşıyorlardı. Güzelim kı- zılçam ormanı, piknik alanı, doğal yeşillikler bit- miş olmalıydı. Yangının başka bölgelere, görüş ala- nımızın yine arkasında kalan çok lüks, siyasiler- le kodamanlara ait villalara kayıp kaymayacağı üzerine görüşler tartışılıyor, umutsuz, çaresiz iz- leyiş sürüyordu. Dumanların yükselişi, sağa kayış hızı, şiddeti hakkında umutsuz bekleyişi tırmandırırken, bir iki saat daha geçmişti ki, uçaklar göründü. Öyle bir filo değil, bizim görüş alanımıza düşenlere göre 4-5 kadar denizden su alan uçak. Önümüzden al- çalarak sularını alıyor, daire çizerek göremediği- miz yangın alanında sularını boşaltarak tekrar su almaya geliyorlardı. Uçakların operasyonu saat 15.00 gibi başlamıştı. İnanmayacaksınız ama en fazla 15 dakikalık bir süre içinde dumanlar indi, bizim görüş alanımıza göre yangın söndü bile. Uçakların dairesel yangın söndürme operasyon- ları çok uzun olmayan bir süreç daha devam et- ti, bitti. Dün özellikle İzmir büromuzdaki arkadaşlardan haber bültenlerine giren bilgiyi istedim. 15 hek- tarlık kızılçam ormanının yandığından söz edili- yordu. Tabii piknik alanı, blok yeşil alanların tü- mü yanmıştı. Ünlü siyasilerle kodamanların bu- lundukları villaların sınırında yangın durdurul- muştu. İnsan ister istemez isyan ediyordu. Uçak- lar saatlerce nerelerdeydiler? Tıknefes kalmış ci- ğerlerimiz, ormanlar, kızılçamlar, doğal yeşillikler, piknik alanı tümü ile yanarken nerelerdeydiler: Gel- meleri, getirilebilmeleri ancak kodamanların vil- lalarının sınırında mı sağlanabiliyordu? Tanıklık ettiğim olaydan, bölgede yangınları çok izlemiş deneyimli Ayvalıklılardan dinlediklerimden sonra, yargım pekişiyor; ister istemez en yakın geçmişteki, görüntüleri televizyon kameraları, gazete fotoğraflarından taptaze Seferihisar yan- gınını anımsıyorum. Çok daha büyük çaplı bir alan simsiyah olmuştu. Ne rastlantıdır ki, orada da yan- gın, tehlikesine karşı önce boşaltılmış villalar kı- yı sınırında durdurulmuştu. Yangın, sıcaklığı sön- dürüldükten sonra evlerine dönen villa sahipleri, çevrelerine duyarlı olanlar, evlerinin kurtulması- na sevinememişlerdi bile. Etraflarını saran güze- lim yeşillikler, nefes aldıran akciğerlerimizin yeri- ni kirli kahverengi alanlar, sönmüş yangının kö- tü kokuları sarmıştı. Görüşebildiğim, Seferihisar yangını sonucunu görmüş Egeliler isyanlardalar. En içtenlikli bir ona- rım seferberliğinde bile, bu yangının yaralarının yıl- larla sarılamayacağının altını çiziyorlar. Çaresiz- lik olarak açıklanan sonucun, kader değil so- rumsuzluk, duyarsızlık, cinayet olduğu görüşle- rini, öfkeli, gerekçelendiriyorlar. Ortak yargı, ko- damanların yaşadıkları villaların kurtarılmasının, ci- ğerlerimizin yanmasına yeğlendiği. Sorumlu siyasi iktidarın, sorumlu bakanlığın ideolojisine de çok uygun düşen bir yaklaşım; öncelikler, siyasi ikti- dar icraatları olarak nedenleri ile açıklanıyor. Uçakları kaldıran ya da kaldırmayan, önceliğin nerelere yönlendirildiğinin açıklaması yaşanmış- lıklarla ilgili öylesine çok şey anlatılıyor ki... Kıyı- ların yağmalanması, betonlaştırılması ideolojisi, her şeyin satılık, para, güç, iktidar karşılığı olmasının ideolojisi ile de çakışıyor... AKP iktidarı ile yargı- yı da karşı karşıya getiren bir sürü sit alanı, orman, yeşil alanların yağmalanması, satışı, talanla bu- luşuyor... [email protected] TÜİK’in açõkladõğõ Mayõs 2009 verilerine göre işsiz sayõsõ bir yõlda 1 milyon 179 bin kişi arttõ İflasedenlerişsizlerordusunda TÜİK verileri Türkiye’nin kronik sorunu işsizliğin krizin de etkisiyle katlanarak arttõğõnõ gösteriyor. İşsizlerin yüzde 25.1’ini “çalõştõğõ iş geçici olup işi sona erenler”, yüzde 25.4’ünü de “işten çõkarõlanlar” oluşturdu. “İşyerini kapatan ve iflas edenlerin” de işsizler arasõndaki oranõ yüzde 9.8’i buldu.  Çalõşanlarõn büyük çoğunluğu 10 kişiye kadar olan ve krizin etkisini en ağõr hisseden küçük işyerlerinde istihdam ediliyor. Genç nüfusta işsizlik oranõ, mayõs itibarõyla yüzde 24.9’a geriledi. Ancak geçen yõlõn mayõs ayõndaki yüzde 16.6’lõk oran dikkate alõnõrsa, genç nüfustaki işsizlik oranõ 8.3 puan arttõ.  Kayõt dõşõ istihdam edilenlerin oranõ, tüm çalõşanlarõn neredeyse yarõya yakõnõnõ oluşturuyor. Geçen yõla göre biraz daralmakla birlikte tarõm sektöründe kayõt dõşõlõk oranõ yüzde 86.6’yõ buluyor. Tarõm dõşõ sektörlerde ise kayõt dõşõlõk oranõ son bir yõlda yüzde 29.6’dan yüzde 30.4’e çõktõ. BETAM: TÜİK yanıltıyor, tarım dışı istihdam artmadı düştü Gül bu kez sendikalarõ dinlemedi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Cumhurbaşkanõ Abdul- lah Gül, sendikalarõn bir mek- tup yazarak TMMM’ye bir kez daha geri gönderilmesini iste- dikleri İşsizlik Fonu’ndan büt- çeye kaynak aktarõlmasõnõ ön- gören yasa değişikliğini onayla- dõ. Gül, daha önce söz konusu yasayõ “özel istihdam bürola- rına” ilişkin maddeyi gerekçe göstererek veto etmişti. Türk-İş, Hak-İş ve DİSK baş- kanlarõ, Gül’e 13 Ağustos tarih- li bir mektup gönderdiler. Mek- tupta, düzenlemenin öncelikle anayasanõn “devletin sosyal hukuk devleti olma niteliğine vurgu yapan hükümleri” ile genel bütçeyi düzenleyen mad- delerine aykõrõ olduğu belirtildi. Anayasa ve ilgili yasalarda “İş- sizlik Sigortası Fonu”nun bir yatõrõm fonu olmadõğõ, sigorta tekniğine göre oluşturulmuş bir sigorta fonu olduğunun belirtil- diği vurgulanan mektupta yasa- nõn iadesi istendi. Sendikalarõn çağrõsõna karşõn Cumhurbaşkanõ Gül, söz konusu yasayõ onayla- dõ. Yasayla, İşsizlik Fonu’nun nema gelirlerinden dörtte üçü bütçeye gelir kaydedilecek. Yeni ekonomik açõlõm şart Ekonomi Servisi - Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanõ Ahmet Nak- kaş, açõklanan işsizlik rakam- larõnõn, dõş güdümlü ekono- mik dayatmalarõn iflasõ anla- mõna geldiğini belirtti. Türkiye’ye hizmetler sektö- rüne ve yüksek katma değerli ürünlere yönelmesi yönünde baskõ yapõldõğõnõ belirten Nak- kaş, şunlarõ kaydetti: “Büyük sermaye grupları- nın, Türkiye’nin hizmetler sektörüne yönelmesi yönün- deki dayatmaları sonucunda imalat sanayi büyük bir çö- küş yaşıyor. Yeni yatırım yok. Milyonlarca insanımızı istihdam eden tarım ve teks- til gibi sektörlerin korunma- sı gerekiyor. Ekonomik açı- lımlar tam gerçekleşmeden demokratik açılımlar sağlık- lı sonuç vermez. Türkiye is- tihdamı koruyucu önlemleri çok hızlı bir şekilde devreye sokmazsa, çok daha büyük kaoslara gebe kalır.” Ekonomi Servisi - TÜİK’in Ma- yõs ayõna ait ham işgücü rakamla- rõna bakõldõğõnda tarõm dõşõ istih- damõn Nisan ayõna göre 300 bin ki- şi arttõğõ ve işsizlik oranõnõn yüzde 18.2’den yüzde 17’ye düştüğü gö- rülüyor. Ancak Bahçeşehir Üni- versitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştõrmalar Merkezi’nin (BE- TAM) hesaplamasõna göre, tarõm dõşõ istihdamda görünen artõş büyük oranda mevsim- selliğe bağlõ. BETAM’õn mevsimsellikten arõndõrõlmõş verilerine göre Mayõs ayõnda tarõm dõşõ istihdam edilen kişi sayõsõ Nisana göre yaklaşõk 15600 kişi ge- rilerken, tarõm dõşõ işsizlik oranõ da yüzde 18.4’ten 18.6’ya çõktõ. BETAM’dan yapõlan açõklama- da şunlara dikkat çekildi: “TÜ- İK’in verilerine göre de ekono- mide konjonktürel yapıdan, iz- lenen trendden ve herhangi bir düzensiz dalgalanmadan bağım- sız olarak tarım dışı istihdam sadece mevsimsel etkiden ötürü her yılın Mayıs ayında bir önce- ki aya göre artıyor. Ayrıca aylık verilerin üç aylık ortalamalar olduğunu, Nisan’dan Mayıs’a değişimin aslında büyük ölçüde Mart ile Haziran arasındaki de- ğişimi yansıttığını hatırlatalım. İş- sizliğin gerçek seyrini izleyebil- mek için elimizdeki serinin mev- simsel etkiden arındırılmış ol- ması gerekiyor. Mevsimsellikten arındırılmış seri bize istihdam- daki düşüşün devam ettiğini gös- termekte. Buna göre tarım dışı is- tihdam Nisan ayına göre yaklaşık 15600 kişi gerilemiş durumda. Tarım dışı işsizlik oranı ve tarım dışı işsiz rakamları da bunu doğ- rular niteliktedir. Grafikte görüldüğü gibi Nisana gö- re tarım dışı işsizlik oranı yüzde 18.4’ten yüzde 18.6’ya çıkarken tarım dı- şı işsiz sayısı da 3.6 milyo- na dayanmış durumda. TÜİK’in yayımladığı Mayıs ayı iş gücü verilerine bakarak iyimser olmak için henüz erken. Bunun- la birlikte, istihdamdaki düşüşün yavaşladığı ve buna paralel ola- rak işsizlik artışının zayıfladığı görülüyor.” HER DÖRT KİŞİDEN BİRİ EN AZ YILDA BİR KEZ İŞ ARIYOR İşsizlik Fonu’na onay TGSD Başkanı Nakkaş: Çalışan sayısı 2 milyon 973 bin Mayõs ayõ itibarõyla işsizlerin profili şöyle:  Yüzde 71.9’u erkek nüfus  Yüzde 60.4’ü lise altõ eğitimli  Yüzde 26.1’i bir yõl ve daha uzun süredir iş arõyor  İşsizler sõklõkla (yüzde 31.4) “eş- dost” vasõtasõyla iş arõyor  Yüzde 90.1’i (3 milyon 47 bin kişi) daha önce bir işte çalõşmõş  Daha önce bir işte çalõşmõş olan işsizlerin yüzde 47.4’ü hizmetler, yüzde 25.7’si sanayi, yüzde 16.8’i inşaat, yüzde 7.6’sõ tarõm sektöründe çalõşmõş, yüzde 2.5’i ise 8 yõldan önce işinden ayrõlmõş. (FOTOĞRAF: ZEKİ DARA) TÜİK verilerine göre, tarõm dõşõ istihdam 300 bin kişi arttõ. BETAM’õn mevsimsel etkiden arõndõrdõğõ hesaba göre ise 15600 kişi azaldõ. İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) - Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Türki- ye’de işsizliğin yapõsõna ilişkin verileri, ya- şanmakta olan krizin durumu daha da ağõrlaş- tõrdõğõnõ, “işyerini kapatan ve iflas edenler” ile “işten çıkarılanlar”õn mevcut işsiz sayõsõ- nõ katlayarak arttõrdõğõnõ ortaya koydu. TÜİK’in dün açõkladõğõ verilere göre işsiz- lerin yüzde 25.1’ini “çalıştığı iş geçici olup işi sona erenler”, yüzde 25.4’ünü de “işten çı- karılanlar” oluşturdu. “İşyerini kapatan ve iflas edenlerin” de işsizler arasõndaki oranõ yüz- de 9.8’i buldu. İşsizlerin yüzde 14.2’sini kendi isteğiyle iş- ten ayrõlanlar, yüzde 7.2’sini ev işleriyle meş- gul olanlar, yüzde 8.2’sini öğrenimine devam eden veya yeni mezun olanlar oluşturdu. 5 milyon 326 bin işsiz TÜİK’in üçer aylõk dönemler itibarõyla her ay kamuoyuna duyurduğu Hanehalkõ İşgücü Anketi’nin “Nisan-Mayıs-Haziran” dönemi- ni kapsayan “Mayıs 2009” sonuçlarõ şöyle:  Türkiye’deki işsiz sayõsõ, Mayõs 2009 dö- neminde, geçen yõlõn aynõ dönemine göre 1 mil- yon 179 bin kişi artarak 3 milyon 382 bin ki- şiye yükseldi. Nisan ayõna göre Mayõs’ta 236 bin kişi azaldõ.  Bu durumda “İş aramayıp çalışmaya ha- zır olan” bir milyon 994 bin kişiyle beraber iş- siz sayõsõ 5 milyon 326 bin kişi, işsizlik oranõ da yüzde 19.9 olarak gerçekleşti.  Geçen yõlõn mayõs ayõnda yüzde 9.2 olan işsizlik oranõ, bu yõl 4.4 puanlõk artõşla yüzde 13.6 seviyesinde gerçekleşti. Her dört gençten biri işsiz  Şubat ayõnda yüzde 16.1, mart ayõnda yüz- de 15.8 düzeyinde bulunan işsizlik oranõ, şubat- mayõs döneminde 2.5 puan azalma kaydetti.  Mayõsta istihdam edilenlerin sayõsõ, bir ön- ceki yõla göre 387 bin kişi azalarak 21 milyon 455 bin kişiye düştü. Bu dönemde, tarõm sek- töründe çalõşanlarõn sayõsõ 69 bin kişi artarken tarõm dõşõ sektörlerde çalõşanlarõn sayõsõ 455 bin kişi azaldõ.  Bu yõlõn mart ayõnda yüzde 27.5, nisan ayõnda yüzde 26.5 olan genç nüfusta işsizlik ora- nõ, mayõs itibarõyla yüzde 24.9’a geriledi. An- cak geçen yõlõn mayõs ayõndaki yüzde 16.6’lõk oran dikkate alõnõrsa, genç nüfustaki işsizlik ora- nõ 8.3 puan arttõ. Her 4 çalışandan biri kadın  İş yaşamõnda kadõnlarõn yeri oldukça dü- şük; mayõs dönemi itibarõyla istihdam edilen- lerin yüzde 71.8’ini erkekler oluşturuyor.  Çalõşanlarõn büyük çoğunluğu (yüzde 60.3) 1-9 kişi arasõ çalõşanõ olan küçük işyer- lerinde istihdam ediliyor. Ücretli olarak çalõ- şanlarõn yüzde 88.6’sõnõn sürekli bir işi bulu- nuyor. Çalõşanlarõn yüzde 3’ünün ek işi var. Ha- len işi olanlarõn yüzde 3.4’ü işini değiştirmek için veya mevcut işine ek olarak bir iş arõyor.  TÜİK’e göre, kayõt dõşõ istihdam edilen- lerin oranõ, Mayõs 2009 döneminde, 2008 yõ- lõnõn aynõ dönemine göre 0.6 puan artarak yüz- de 44.6’ya yükseldi. Bu oran nisan ayõnda yüz- de 42.7 düzeyinde idi.  Tarõmda kayõt dõşõlõk yüzde 86.6. 10 milyonun güvencesi yok  Mayõs itibarõyla 5 milyon 99 bin erkek, 3 milyon 566 bin kadõn olmak üzere toplam 9 mil- yon 565 bin kişi “herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmadan” çalõşõyor. Ka- dõnlarõn yüzde 59’u ve çalõşan erkeklerin yüz- de 38.9’u kayõtsõz olarak istihdam ediliyor. ANKARA (AA) - Kamuda istihdam edi- lenlerin sayõsõ, Nisan- Haziran döneminde 25 bin 384 kişi artarak, 2 milyon 973 bin 845’e ulaştõ. TÜİK’in, Hanehalkõ İşgücü Anketi’nin “Ni- san-Mayıs-Haziran” dönemine ilişkin açõk- lamasõnda Maliye Ba- kanlõğõ tarafõndan der- lenen verilere göre 2009 yõlõ II. dönemi toplam kamu istihdamõna iliş- kin sonuçlar da yer aldõ. Buna göre Ocak-Mart dönemine göre kamuda çalõşan personel sayõsõ, 25 bin 384 kişi artarken, bu artõşõn büyük bölü- mü, sözleşmeli personel ve sürekli işçilerden kaynaklandõ. Nisan-Haziran dö- neminde, sözleşmeli personel sayõsõ 16 bin 524 arttõ. Geçici işçilerin kad- roya geçirilmesi nede- niyle, geçici işçi sayõ- sõnda 22 bin 112 azalma olurken, sürekli işçi sa- yõsõnda 15 bin 362 artõş kaydedildi. Geçicilere kadro geldi, kamuda işçi sayısı arttı * Mevsimsel etkilerden arındırılmış veriler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle