Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 2009 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
‘Fırtınadan’ Sonra
‘De-Globalization’
Mali piyasalarda patlak veren fırtınanın sona er-
diğine, depresyon riskinin azaldığına ilişkin bir
“consensüs” oluşmuş durumda. Ancak, iki nok-
taya dikkat etmek gerekiyor. Birincisi, kriz kav-
ramıyla ilgili. İkincisiyse, dünya ekonomisinin
özellikleri yine değişmeye başlaması.
‘Kriz’ kavramı üzerine bir anımsatma
Ekonomi tartışmalarının popüler kültüründe, he-
men tüm şiddetli resesyonlara, borsa sarsıntıla-
rına “kriz” etiketi yapıştırmak eğilimi egemen. Hal-
buki tarihsel deneyler, teorik birikim, “olağanüs-
tü” resesyonların, depresyon durumunun, bor-
salarda, borç, döviz piyasalarında şiddetli sar-
sıntıların, uzun dönemli istikrarsızlıklar içinde ya-
şandığını, bu istikrarsızlıklara yol açan yapısal so-
runlar, diğer bir deyişle sermaye brikim sürecinin
bir türlü aşamadığı engeller ortadan kalkmadık-
ça da yaşanmaya da devam edeceğini söylüyor.
Bu engeller aşıldığında ekonomi uzun dönemli (ör-
neğin 1950-70 arasında olduğu gibi) bir istikrar-
lı büyüme dönemine giriyor, resesyonları yumu-
şuyor.
Bir de “bu kriz o kriz mi?” diye sorarken dikkat
çekmeye çalıştığım gibi bu uzun dönemli istik-
rarsızlık içinde, yapısal değişikliklerin artık kaçı-
nılmaz, ertelenemez hale geldiğini haber veren
“dönüm noktalarından” (1929-36) da söz etmek
olanaklı. Eğer bu saptamalarımız doğruysa, ya-
şanan fırtınanın geçmekte olması, ne yazık ki “kriz-
den” çıktığımız anlamına gelmiyor. Nitekim UPI
editörü Borchgrave’in aktardığına göre kimi
“multimilyar dolar liginden girişimci liderler” en kö-
tü olasılıkların henüz geride kalmadığına inanıyorlar
(06/08/09). The Economist de bu hafta, gayri-
menkul krizinin şimdi ev piyasalarından, ticari bi-
nalar piyasalarına sıçramaya başladığına dikkat
çekiyordu. Artmaya devam eden işsizlik, tüketi-
ci talebindeki yetersizlik, kapasite fazlası sorun-
ları ve nihayet devletlerin “mali krizini” de unut-
mamak gerekiyor…
‘De-globalization’
Geçen iki yıl içinde, önce küreselleşmenin ge-
leceğinin tehlikede olduğunu ileri süren kaygılı ses-
ler çıkmaya başladı. Şimdi de giderek artan bir sık-
lıkta “de-globalization”, küreselleşme eğilimle-
rinin tersine dönmesi, kavramına rastlıyoruz. Biz
2001 resesyonundan bu yana bu sık sık, tarihin
bize küreselleşmelerin kendi ağırlıkları altında çök-
tüklerini gösterdiğine dikkat çekmeye çalışıyor, bir
süredir de küreselleşmenin bir kriz yönetme bi-
çimi olarak tükendiğini savunuyoruz.
Ekonomi tartışmaları şimdi giderek bu “de-glo-
balization” belirtileri üzerinde yoğunlaşmaya baş-
ladı. İlk dikkati çeken dünya ticaretinde ve sermaye
hareketlerinin yönündeki sert değişmeler oldu.
Çevre ülkelere giden yabancı sermaye 2007 yı-
lında 1.2 trilyon dolardan, inanılmaz bir hızla ge-
rileyerek 2009 yılında 363 milyar dolara düştü.
Dünya ticaretindeki çöküş de “inanılır gibi değil”:
The Economist’in aktardığına göre bu yıl dünya
ticareti bir önceki yıla göre dolar bazından yüz-
de 30’dan fazla gerilemiş (23/07/09). Dünya ti-
caretinde Financial Times’ın aktardığı gibi kimi ya-
pısal gelişmeler de yaşanıyor: İmalat sanayii şir-
ketleri arasında küresel tedarik zincirlerini tas-
fiye ederek yerel/bölgesel üreticilere ağırlık ver-
me eğilimi güçleniyor. Küreselleşmecilerin sav-
larının aksine “uzaklık/coğrafya yeniden önem
kazanıyor” (09/08/09). Hava taşımacılığı mali-
yetinin yarısına yakınını karşılayan birinci sınıf ve
“Business Class” bilet satışlarındaki çarpıcı ge-
rilemeler (Le Monde), genelde hava seyahat ma-
liyetini, uzaklık faktörünün önemini arttırırken “de-
globalization” eğilimlerine bir yenisini ekleyecek
gibi görünüyor.
Diğer taraftan, kurtarma paketleri, belki mali pi-
yasalarda bir çöküşü engelledi ama korumacı eği-
limleri de tetikledi. “Serbest piyasa iflas etti, dev-
let kurtarıyor” anlayışı yaygınlaşmaya, ulus dev-
letin gücü yeniden keşfedilmeye, Financial Ti-
mes’ta peşi peşine, “piyasalar kendi kendine den-
geye gelir” (efficient markets theory) teorisini eleş-
tiren yazılar yayımlanmaya başlarken siyasi yö-
neticilerin de daha bir inisiyatifle, öncelikle ken-
di ulusal sınıflar matrisinin dengelerine göre dav-
ranmaya başlaması doğal. Bu yüzden mali ve ti-
cari korumacılık önlemleri yeniden artıyor.
Wall Street Journal’ın aktardığına göre, 2009 yı-
lının ilk dört ayında korumacılıkta ve ithalat kısıt-
layıcı önlemlerde, bir önceki yıla göre sırasıyla yüz-
de 34 artış gerçekleşmiş. (05/08/09) Ulus devletler
de, mali yardım paketlerinin kaynaklarının ülke-
lerinde kalmasına özellikle dikkat ediyorlar. The
New York Times’tan Floyd Norris’in de işaret et-
tiği gibi, bu paketlerden yararlanmak isteyen şir-
ketlerin sermayelerini kendi ülkelerine geri getir-
me eğilimi bir finansal de-globalization başlat-
tı. Norris, bu süreçten en çok, banka sisteminde
yerel mülkiyeti kaybetmiş ülkelerin etkilendiğine
dikkat çekiyor.
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Başbakan Tayyip Erdoğan, Kürt
açõlõmõnõ “bir paket değil süreç, ba-
rış, kardeşlik ve bütünleşme proje-
si” olarak tanõmlarken süreci Kürt
ozan ve sanatçõlarõndan örnekler ve-
rerek anlattõ.
Erdoğan, partisinin grup toplantõ-
sõnda gündemdeki konulara ilişkin
değerlendirmelerde bulundu. AKP’nin
çeteler ve karanlõk güç odaklarõyla mü-
cadelesinin gelecekte takdirle anõla-
cağõnõ belirten Erdoğan, yakõn ve
uzak gelecekte demokrasiye gölge
düşürme, hukuk sistemini karanlõk tü-
nellere sokma cüretinin gösterileme-
yeceğini, milletle egemenlik arasõna
simsarlarõn sirayet edemeyeceğini
söyledi. Kürt açõlõmõyla ilgili tartõş-
malarõ değerlendiren Erdoğan, Tür-
kiye’nin son 25 yõlõ çatõşmayla, faili
meçhullerle, OHAL’le köy boşatma-
larla heba edilmeseydi, sorun büyü-
meden çözüme kavuşturulsaydõ nere-
de olacağõnõn tüm milletçe sorulma-
sõ gerektiğini belirtti. Erdoğan, “Ne-
rede yanlış tavır sergilendi, binler-
ce yıllık dostluğumuzun çökeceğine
kim nasıl inanma cüretini gösterdi
de aramıza nifak tohumları ekme
cesareti gösterdi? Çaldıran’da, Ye-
men’de, Kurtuluş Savaşı’nda vatan
topraklarını birlikte savunan, gazi
ve şehit olan biz değil miydik? İs-
tiklal Marşı’nı dinlerken hepimizin
yüreği kabarmıyor mu? Ehmedi
Xani’nin dizeleri aynı şekilde bizi
duygulandırmıyor mu? Neşet Ertaş,
Gönül Dağı dediği zaman her biri-
mizin tüyleri ürperiyor. Aynı şekilde
Şivan Perver Halepçe, Hazar dedi-
ğinde gönül dünyamızın derinlik-
lerine dalıyoruz” dedi. Yunus Em-
re, Mevlana, Hacı Bektaşı Veli, Ka-
racaoğlan ve Pir Sultan Abdal gibi
Munzur eteklerinde dolaşan deng-
bejlerin aynõ topraklara aynõ kardeş-
lik mayasõnõ attõğõnõ kaydeden Erdo-
ğan, “Horon bizim, zeybek bizim,
halay bizim, zılgıt bizim zılgıtımız.
Bizi birbirimizden ayırmak kimin
haddine. Düşman eylemek kimin
haddine” diye konuştu.
Evlat acõsõndan daha büyük bir acõ
olamayacağõnõ, nice annenin telefonun
başõnda Ağrõ, Cudi, Kaşkar, Erciyes gi-
bi yõğõlõp kaldõğõnõ söyledi. Şehit ce-
nazeleri ile terörist cenazelerini kar-
şõlaştõran Erdoğan, annenin ideoloji-
si, sağcõlõğõ solculuğunun olmayaca-
ğõnõ belirterek “Oğlunu her ne se-
beple kaybetmiş olursa olsun Yoz-
gat’taki anneyle Hakkâri’deki an-
ne oğulları için aynı duaları oku-
yorsa, cemaat aynı kıbleye dönü-
yorsa burada çok ciddi bir yanlış ol-
duğu ortadadır” dedi.
Grubu ağlattı
Bu süreçten kazançlõ hiçbir tarafõn
olmadõğõnõ, kaybedenin ülke ve mil-
let olduğunu belirten Erdoğan, şehit
anneleri Diyarbakõr’da bir araya gelip
kucaklaşabilirken bu buluşmadan ra-
hatsõz olanlarõn olduğuna dikkat çek-
ti. Erdoğan’õn bu sözleri sõrasõnda
Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç
başta olmak üzere bazõ milletvekille-
rinin ağladõğõ görüldü. İçişleri Baka-
nõ Beşir Atalay’õn koordinatörlü-
ğünde bir süreç yürütüldüğünü ancak
CHP ve MHP’nin görüşme istemine
ret yanõtõ verdiklerini anõmsatan Er-
doğan, “Hani uzlaşmadan yanaydı-
lar” dedi. Hiçbir zaman illegal yapõ-
lanmalarõ muhatap kabul etmedikle-
rini kaydeden Erdoğan, “Sorunu bu
hale getiren anlayışlardan medet
beklemiyoruz. Ama diyoruz ki göl-
ge etmeyin, engel olmayın” dedi.
Erdoğan, DTP’ye yönelik eleştiri-
lerde de bulundu. Anadilde öğretim ve
yayõn konusunda adõmlar atõldõğõnõ an-
cak “vermediler aldık” gibi bir an-
layõşõn işlendiğini kaydeden Erdo-
ğan, “Bu tür yaklaşımlarla gelirse-
niz yaya kalırsınız” diye konuştu. So-
runun çözümü için mutabakat zemi-
ninin oluştuğunu müşahede ettikleri-
ni kaydeden Erdoğan, kimsenin Kürt
kökenli vatandaşlarõn temsilcisi ha-
vasõna girmemesini istedi.
Bahçeli’ye yüklendi
Hükümeti vatan hainliği ile suçla-
yan MHP lideri Devlet Bahçeli’ye ya-
nõt vermeyeceğini söylemekle birlik-
te sert eleştiriler yönelten Erdoğan,
“Sayın Bahçeli, bizim vatan sevgi-
mizi ölçebilecek ne kalitededir, ne
kariyerdedir” dedi. CHP lideri De-
niz Baykal’a da yanõt vermeyeceği-
ni belirten Erdoğan, her iki liderin de
aceleci davranarak çözümsüzlükten
yana bir tavra sürüklendiklerini söy-
ledi. Erdoğan, “Niyetimiz samimi.
Gencecik fidanların solmasına, an-
nelerin gözyaşlarına, Türkiye’nin
kaybetmesine, umutsuzluğa artık ta-
hammülümüz yok. Biz artık Botan
Çayı’nda serinlemek, Zap Suyu gi-
bi coşmak, barışa ve kardeşliğe ak-
mak istiyoruz. Derdimiz bu. Mun-
zur Dağı’nda hep beraber karde-
lenler, Ağrı Dağı’nda çiğdemler
derlemek, ülkemin yedi coğrafya-
sından derlenmiş çiçekleri ülkemin
annelerine vermek istiyoruz” dedi.
AKP’yi vatan hainliğiyle suçlayan Bahçeli’nin kendilerinin vatan sevgisini
ölçebilecek kalite ve kariyerde olmadõğõnõ savunan Erdoğan, CHP ve MHP’ye
“Gölge etmeyin, kapõlarõnõzõ kapatmayõn” çağrõsõ yaptõ. Türkiye’nin son 25 yõlõ
çatõşmayla, faili meçhullerle, OHAL’le heba edilmeseydi nerede olacağõnõn so-
rulmasõ gerektiğini belirten Erdoğan, “Binlerce yõllõk dostluğumuzun çökeceği-
ne kim nasõl inanma cüretini gösterdi de aramõza nifak tohumlarõ ekme cesareti
gösterdi?” dedi. Erdoğan konuşurken bazõ milletvekilleri duygusal anlar yaşadõ.
MHP lideri, hükümetin ‘Kürt açõlõmõ’na karşõ eleştiri dozunu yükseltiyor
‘Kandil’e teslim oldular’
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - MHP lideri Devlet Bahçeli,
AKP’nin “Kürt açılımı” adõ al-
tõnda yürüttüğü süreçte şehit ile ca-
ninin, zalim ile mazlumun aynõ ke-
feye konulduğunu kaydetti.
MHP Genel Başkanõ Bahçeli,
MHP Genel Merkezi’nde düzen-
lediği basõn toplantõsõnda Baş-
bakan Tayyip Erdoğan’a yanõt
verdi. Bahçeli, Türkiye’nin, etnik,
mezhepsel ve kültürel farklõlõklar
temelinde bir çekişme ortamõna
sürüklenmesinin, ayrõşmalar ve
kutuplaşmalar yaşanmasõnõn ve
bunun sonucu sorunlu bir devlet
ve toplum haline gelmesinin çok
büyük risk olduğunu kaydetti.
Bahçeli Türk milleti kavramõnõ ve
kültürel unsurlarõ tahrip ve tahrif
etmekte õsrar eden hükümetin
son icraatlarõyla yõkõm çalõşma-
larõnda yeni safhaya geçildiğini
belirterek şöyle devam etti: “AKP
zihniyetinin gündeminde hiçbir
zaman bulunmayan terörle mü-
cadele, yerini önce terörle mü-
tarekeye, sonra terörle müza-
kereye, şimdi ise teröre tesli-
miyete bırakmıştır.”
‘Toplumsal yıkım projesi’
Bahçeli, silahsõz bölücülüğe top-
lumu razõ edecek, hain istekleri ma-
sum hale getirecek ve bunlarõ de-
mokrasi adõyla maskeleyecek sin-
si bir siyasetin izlendiğini belirtti.
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ve
Başbakan Erdoğan’õn rol paylaşa-
rak Kürt sorunu adõyla ortalõğa bõ-
rakõlan tahriklerin Türkiye’nin
devlet ve millet yapõsõna yeni bir bi-
çime sokmak için sürdürülen siyasi
ve toplumsal yõkõm projesinin ile-
ri bir aşamasõ olduğunu ifade eden
Bahçeli, şunlarõ dile getirdi: “Mil-
let varlığının kırılma noktasına
kadar bükülmesinde en büyük
sorumlu, bölücülüğe şirin görü-
nerek ucuz siyasi hesaplar pe-
şinde koşarken Kandil kadrola-
rına teslim olan Başbakan Er-
doğan ve AKP hükümetleridir.”
Bahçeli, “Başbakan, bugünkü
grup toplantısında vatanseverlik
kalitesini ölçmek durumunda
ve konumunda olmadığınızı söy-
ledi. Bunu nasıl değerlendiri-
yorsunuz?” sorusuna, “İstanbul
il başkanıyken bölücülüğün yük-
sek lisans tezini bir derginin yö-
netim danışmanlığıyla başlat-
mış olan bir kişinin vatansever-
liğini ölçmek için ayrı bir kabi-
liyete, kariyere sahip olmaya ge-
rek yoktur” yanõtõnõ verdi.
IĞDIR (AA) - DTP Genel
Başkan Yardõmcõsõ Emine Ay-
na, “Biz, Kürt sorununun çö-
zümünde Öcalan’ı muhatap
alıyoruz, PKK ve Öcalan’sız
bir barış süreci olmaz, 15
Ağustos’ta Öcalan’ın açıkla-
yacağı yol haritasını önemsi-
yoruz” dedi.
Ayna, partisinin Iğdõr’da dü-
zenlediği halk toplantõsõnda yap-
tõğõ konuşmada, Kürt sorunu
ile demokrasi sorununun birbi-
rinin içine girdiğini savundu.
Ayna, konuşmasõnda şunlarõ
kaydetti:
“Kürt sorunu çözülürse de-
mokrasi sorunu da çözüle-
cektir. İkisi birbirinin içine
girmiştir. Cumhurbaşkanı,
Başbakan bizlerle görüştü.
İçişleri Bakanlığı her kesim-
den insanlarla toplantı yaptı.
Bunlar iyi şeylerin olacağı-
nın işaretidir. Başbakan önce
bizlerle görüşmek istemedi,
sonra kabul etti. Gittik, gör-
üştük. Olumsuz bir görüşme
olmadı. Diplomatik nazik bir
görüşme oldu. Başbakan gö-
rüşmeden sonra önemsediği-
miz, olumlu bulduğumuz bir
cümle söyledi, Hiçbir ana ağ-
lamasın dedi.
Temkinliyiz, kaygılarımız
var. Biz, ortada bir barış ha-
vası ortamı varsa her türlü
katkıya hazırız. PKK ve Öca-
lan her zaman barıştan bah-
setmiştir. Onun için önemsi-
yoruz. Birilerinin bizle görü-
şüp birilerini devre dışı bı-
rakma niyeti varsa biz bu
oyuna gelmeyiz. PKK ve Öca-
lan’sız bir barış süreci olmaz.
Biz 15 Ağustos’ta Öcalan’ın
açıklayacağı yol haritasını
önemsiyoruz.”
Devlet Bahçeli, MHP Genel
Merkezi’nde açıklama yaptı.
Başbakan Erdoğan, Kürt açõlõmõnõ Kürt ozan ve sanatçõlarõyla anlattõ, CHP ve MHP’yi eleştirdi
‘Kapõlarõnõzõ kapatmayõn’
‘KÜRT AÇILIMI’
Davutoğlu:
Türkiye’nin
iç meselesi
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Dõşişleri Bakanõ Ahmet Da-
vutoğlu, “Kürt açılımı”nõn Türki-
ye’nin iç meselesi olduğunu, Bağ-
dat ziyaretinin bu konuyla ilgisinin
bulunmadõğõnõ söyledi.
Davutoğlu, bir günlük ziyaret için
Irak’õn başkenti Bağdat’a gitti. Dev-
let Bakanõ Zafer Çağlayan ile bir-
likte Irak’a hareket etmeden önce ba-
sõn toplantõsõ düzenleyen Davutoğ-
lu, Irak’õn Türkiye için çok önemli
bir stratejik ortak olduğunu belirtti.
Irak’ta önemli bir dönüşüm yaşan-
dõğõna ve Türkiye’nin de bu süreci
yakõndan takip ettiğine dikkat çeken
Davutoğlu “İlişkiler en üst düzey-
de seyretmektedir. Irak’ın top-
rak bütünlüğü, egemenliği, Irak
halkının refahı, Türkiye’nin çok
önem verdiği temel dış politika ön-
celikleri arasındadır” dedi.
SIRADA BBP VE DP VAR
Atalay, açılım
turlarına
DSP ile başladı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - İçişleri Ba-
kanõ Beşir Atalay, “Kürt
açılımı” kapsamõnda si-
yasi partilerle görüşmele-
rine dün DSP Genel Baş-
kanõ Masum Türker’i
ziyaret ederek başladõ.
Atalay, görüşme sonra-
sõnda “İstiyoruz ki
TBMM bu sorunu esas
üstlenen çatı olsun, isti-
yoruz ki bu bir devlet
projesi olarak yürüsün”
dedi. Atalay, bugün de
TOBB ile BBP ve DP’yi
ziyaret edecek.
MHP ve CHP’nin gö-
rüşme talebini reddettiği
Bakan Atalay, açõlõm tur-
larõna başladõ. DSP lideri
Türker’i parti genel mer-
kezinde ziyaret eden Ata-
lay, görüşmenin ardõndan
yaptõğõ açõklamada, “de-
mokratik açılım” çalõş-
masõnda en önemli he-
deflerinin katõlõmõ müm-
kün olduğunca arttõrmak,
projeyi geniş mutabakata
dayalõ yürütmek olduğu-
nu ifade etti. Atalay, bir
gazetecinin, “MHP ve
CHP’den görüşme çağ-
rınıza ret cevabı geldi.
Bu çağrı herhalde yine-
lenmeyecek” sorusu üze-
rine, “Biz görevimizi ya-
pıyoruz. Kendileri bi-
lirler” karşõlõğõnõ verdi.
DSP lideri Türker de
Güneydoğu ve Doğu Ana-
dolu’da ekonomik özgür-
lüğü sağlayacak devlet
eliyle yatõrõm yapõlmasõ-
nõn bir işaret olacağõnõ
Atalay’a ilettiklerini be-
lirterek, bu konuda eko-
nomik anlamda yapõlan-
larõn yetersizliğini dile
getirdiklerini ifade etti.
Türker, Atalay’a bir de
önerileri olduğunu vur-
gulayarak, “Demokra-
tikleşmeyle ilgili açılım
ile terör olgusunu birbi-
rinden ayırt etmeleri ge-
rektiğini önerdik” dedi.
‘Neden Başbakan
değil de Bakan’
Atalay’õn görüşme ta-
lebine neden kõsa sürede
yanõt verdiklerini açõkla-
yan Türker, “Eğer Baş-
bakan, DTP Genel Baş-
kanı ile görüşüyor, di-
ğer parti liderleriyle gö-
rüşmüyorsa ve bu işi
bakan düzeyinde tutu-
yorsa, bunun doğru ol-
madığını, böyle bir açı-
lımın sekteye uğrayaca-
ğını, o nedenle bu konu-
da MHP ve CHP’nin
haklı olduklarını, bu iki
partinin devre dışı bıra-
kılırsa çözümün kolay
olmayacağını ilettik. Sa-
yın Başbakan’a bu dü-
şüncemizi iletmelerini,
bu nedenle bizim ‘ne-
den Başbakan değil de
Bakan geliyor’ noktasın-
da düşünmeden, birisi-
nin bunu dillendirmesi
gerekliydi” dedi.
DTP ziyareti yarın
Öte yandan bugün
BBP, DP ve TOBB’u zi-
yaret edecek olan Ata-
lay’õn, yarõn da DTP’yi de
ziyaret edeceği belirtildi.
AKP’nin grup toplantõ-
sõnõn basõna kapalõ bölü-
münde milletvekillerine
süreçle ilgili bilgi de veren
Atalay, yüzde 1’in üze-
rinde oy alan siyasi parti-
lerin görüşünü alacaklarõ-
nõ, İHD, Mazlum-Der,
Demokrasi Vakfõ, Türki-
ye Gönüllü Teşekküller
Vakfõ, Türk Ocaklarõ, TÜ-
SİAD ve sendikalar başta
olmak üzere birçok sivil
toplum örgütünün tem-
silcileriyle bir araya gele-
ceğini açõkladõ. Atalay,
“Bu işin sonunda hiç
kimse çıkıp bizim fikri-
miz sorulmadı diyeme-
yecek” dedi.
Kitapçık olacak
Başbakan Tayyip Er-
doğan da, görüşmelerden
sonra yol haritasõ belirle-
yeceklerini, süreci ve so-
nuçlarõ kitapçõk haline ge-
tireceklerini söyledi. Ve-
killeri uyaran Erdoğan,
“Yanlış anlaşılmalara
meydan verecek diya-
loglardan kaçının. Pole-
miğe girmeyin” dedi.
DTP Genel Başkan Yardõmcõsõ’na göre, PKK ve Öcalan’sõz bir barõş süreci olmaz
Ayna: Öcalan’õ muhatap alõyoruz
Ortada bir barõş havasõ
ortamõ varsa her türlü
katkõya hazõr olduklarõnõ
söyleyen DTP’li Emine
Ayna, “Birilerinin bizle
görüşüp birilerini devre
dõşõ bõrakma niyeti varsa
biz bu oyuna gelmeyiz.
PKK ve Öcalan’sõz bir
barõş süreci olmaz” dedi.
DSP lideri Türker’i parti genel merke-
zinde ziyaret eden İçişleri Bakanı Ata-
lay’a AKP Genel Başkan Yardımcısı
Abdulkadir Aksu ve AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ da eşlik etti. Atalay, görüşmenin ardından
yaptığı açıklamada, “Bu, Türkiye’nin sorunu. İstiyoruz ki TBMM bu projeyi esas üstlenen çatı ol-
sun” görüşünü dile getirdi. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bağlamında ekonomik özgürlüğü sağla-
yacak devlet eliyle yatırım yapılmasının bir işaret olacağını Atalay’a ilettiklerini belirten Türker de
bu konuda ekonomik anlamda yapılanların yetersizliğini dile getirdiklerini ifade etti. (Fotoğraf: AA)
Türker: Kalkõnma sağlansõn