18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 2009 ÇARŞAMBA 16 KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B HAYDAR ERGÜLEN 1 999’un o “Kirli Ağustos”unda önce güneş tutuldu, sonra Can Yücel son- suzluğa göçtü, ardõndan da deprem ol- du. “Şiir bir umutsuzluktur” diyen adam “Ben haberciyim” demişti bir de “deprem habercisiyim.” Hangi depremin diye sorma- yõn, akõl tutulmasõ mõ, fikir unutulmasõ mõ, ney- se, zaten başlamõştõ, bir daha da geçmedi, gö- zümüze, kalbimize de karanlõğõn perdesi indi. Eskiden beri tek tip toplum rüyasõ görenler kõ- lõk değiştirdi, maske değiştirdi ama tek tip- leştirme çabalarõ hiç değişmedi. Faşizmin, õrk- çõlõğõn halklarõ halklara kõrdõrma, aydõnlarõ, ya- zarlarõ susturma makinesi ise hiç susmadõ. Ga- zi Mahallesi’nin kurbanlarõnõn kanõ hâlâ ku- rumadõ, Sõvas’õn külleri gözümüze dolmaya, kalbimizi yakmaya devam ediyor hâlâ... Aziz Nesin’i yitirmemizden birkaç yõl son- ra bir yazõ yazmõştõm: “Çok yalnızız Aziz Bey, sizin kıymetinizi bilenler, bilmeyenler, size eskiden ‘Aziz Nesin sen nesin?’ diye bağır- mayı marifet bilenler, hepimiz çok yalnızız. Sizin ‘gülmece yazarõ’ oluşunuzda gayri ciddi bir yan bulup dalga geçen ve ‘aydõn’ olarak nitelenmenize tahammül edemeyen ‘aydõnlarõmõz’ da sizin yokluğunuzu hisse- diyor olmalılar, hele son yıllarda, hele bu dü- şünce yoksulluğunda, bu kavurucu ortam- da.../... Sahiden ‘Aziz Nesin sen nesin?’ Doğru bildiğini hangi ortam- da hangi koşullarda olursa olsun seslen- dirmekten çekinme- yen ve artık Türki- ye’de gölgesi bile kal- mayan cesur bir ay- dın mı, bu ikiyüzlü toplumun maskesini indirmek için dur- madan yazan ve Şair, yazar, çevirmen, yergi ve ironi ustasõ Can Yücel’i on yõl önce bugün yitirmiştik Torunundan dedesine... Kültür Servisi - Can Yücel’in 16 yaşõndaki torunu Defne Gier Yücel, okulda verilen ‘aile büyüklerinden birinin hayatõnõ inceleyip yazõn’ ödevini, daha sonra bir biyografiye dönüştürdü ve ortaya bir Can Yücel kitabõ çõktõ. İş Kültür tarafõndan basõlan “Yazdõğõ gibi yaşayan ve yaşadõğõnõ yazan” adlõ kitap, satõşa sunulmayacak. Defne Gier Yücel, kitabõ için başta Güler Yücel olmak üzere Güzel ve Su Yücel’den de yardõm alarak dedesinin hayatõnõ önce dönemlere ayõrmõş. Can Yücel’in arşivlerini açarak araştõrdõklarõnõ yine aile fertlerinden dinlediği pek çok anõ ile birleştirmiş ve her dönemini bir Can Yücel şiiriyle özetlemiş. Defne Gier Yücel kitabõ için, “Kitapla beraber Can, Can olmaktan çõktõ, onun içini gördüm. Bir labirentin çõkõşõnõ görmek gibiydi bu tecrübe” diyor. Kitabõn Can Yücel’in torunu için bir de tarihi bir değeri var. Can Yücel de, Defne Yücel gibi, 15-16 yaşlarõndayken babasõ Hasan Âli Yücel, Can Yücel’in yazdõklarõnõ toparlayõp İş Bankasõ Yayõnlarõ’na gidiyor ve böylece ilk Can Yücel kitabõ yayõmlanõyor. Görünen o ki, Defne Gier Yücel de dedesinin izinden gidiyor. ‘Sözcükler Can Yücel’i Özler’ Kültür Servisi - Tiyatro Simurg, Can Yücel’in 10. ölüm yõldönümü anõsõna bir oyun sahneliyor. Yücel’in yapõtlarõndan, anõlarõndan ve ona dair anekdotlardan yola çõkõlarak kaleme alõnmõş “Sözcükler Can Yücel’i Özler” adlõ oyunun ikinci gösterimi, Kartal Hasan Âli Yücel Kültür Merkezi’nde, Can Yücel’in toprağa verildiği gün olan 16 Ağustos’ta yapõlacak. Can Yücel’in yaşama ve sanata bakõşõnõ konu alan oyunu Mehmet Esatoğlu yazdõ ve yönetti. Oyunda Bilgesu Ataman ve Mehmet Esatoğlu rol alõyor. Can Baba anılıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - “Can Baba” bugün eski Datça’daki evinde ve mezarõ başõnda düzenlenecek törenle anõlõyor. Datça’daki Can Evi, her yõl olduğu gibi 12.00 - 18.00 saatleri arasõnda açõk olacak. Saat 19.00’da ise Can Yücel, Can Taşõ denilen mezarõ başõnda anõlacak. Ayrõca, Edebiyatçõlar Birliği ile Datça Belediyesi’nin birlikte düzenlediği ve 12-14 Ağustos günlerini kapsayan etkinliğin ilk gününde Can Baba için özel bir anma günü düzenleniyor. “Can Yücel’i anõyoruz” adlõ söyleşiye Ataol Behramoğlu, Ahmet Anümen, Abdullan Nefes ve A. Galip katõlõyor. Bu kapsamda önceki gün, Yücel’in adõnõn verildiği ve büstünün yerleştirildiği Alsancak’taki sokakta bir tören gerçekleştirildi. Konak Belediye Başkanõ Hakan Tartan’õn açõlõş konuşmasõyla başlayan törende Ünal Ersözlü, Tuğrul Keskin, Namõk Kuyumcu ve Haluk Işõk, Yücel’in şiirlerini seslendirdi. CanYücelkitaplarıİş Kültür’de Kültür Servisi- İş Bankasõ Kültür Yayõnlarõ, Can Yücel’in bütün eserlerini yayõmlamaya başlõyor. 20 Ağustos’ta yayõmlanacak ilk seri Yücel’in ‘Yazma’, ‘Sevgi Duvarõ’ ve ‘Bir Siyasinin Şiirleri’ kitaplarõndan oluşuyor. ‘Yazma’ kitabõna Can Yücel’in kendi sesinden, okuduğu şiirleri içeren bir de CD eşlik edecek. Kitaplarõn içinde Yücel’in el yazõsõ şiirleri ve yayõmlanmamõş fotoğraflarõ da yer alacak. Ayrõca serinin ileride yayõmlanacak kitaplarõ arasõnda Can Yücel’in hiç yayõmlanmamõş şiirleri de yer alacak. SABAHATTİN EYUBOĞLU Ş iir başka dile çevrilebilir mi, çevri- lemez mi? Bu soruyu ortaya atanla- rõn çoğu çevrilemez deyip keserler. Şiir sanatõ üstüne eğilmiş en keskin zekâ- lardan biri, Paul Valéry, daha da ileri gidip şiiri çevrilemeyen, başka türlü söylenemeyen şey olarak tanõmlar. Bir şiirin güzelliği, söy- lediği kadar, belki ondan da çok söyleyişin- de, seslerin, seslere bağlõ anlam ve çağrõ- şõmlarõn belli bir düzene sokulmasõnda ol- duğuna göre onu bozup bir başka dilde ye- niden kurmak gerçekten olacak iş değildir. Bir insanõ yeniden yaratmak gibi bir şey bu. […] Bütün bunlar doğru, doğru ama insanoğ- lu şiiri öteden beri dilden dile çeviregelmiş, nice şairleri yalnõzca çevirilerden tanõmõş, sev- miş. […] Demek şiirin kendinde olduğu gi- bi çevirisinde de aklõmõzõ, gündelik mantõ- ğõmõzõ aşan bir taraf var. Demek şiirde ses- lerin, kelimelerin ötesinde öyle bir anlam var ki kolu kanadõ kõrõlsa da insandan insana, dil- den dile geçebiliyor. Tanrõ’nõn sözü bile 72 dile çevrile çevrile yayõlõyor. […] Şiir bir bakõma en yaygõn düşüncelerin en mahrem, en kendince söylenişi değil midir? Can Yücel’in çeviride yaptõğõ da bu işte: Dünya insanõna seslenen şiirleri bizim Ali Ve- li’lerin diliyle söylüyor. Bir ucu Eluard’õn yüreğinde olan şiir kuşağõnõn öbür ucunu Mehmetçik’in diline dayõyor. […] Can Yücel pek mi kendinden yana çekmiş çevirdiği şairleri? Hep bir ağõzdan mõ ko- nuşturmuş değişik şairleri? Kaldõrõm, mey- hane Türkçesi ki tadõna doyamaz oluşumu- zun bir hikmeti vardõr elbet bu yõllarda, faz- la mõ ağõr basõyor yer yer? […] Meleğe kar- şõ çöpçüden, öğretmene karşõ öğrenciden, pa- dişaha karşõ Keloğlan’dan, kasabõn kedisine karşõ sokak kedisinden yanalõk, sözün bi- berlisini, küfrün sunturlusunu tutarlõk tuta- mõyor mu kendini bazõ şiirlerde? Olabilir, olabilir ama bir başkasõnõ ezecek olan bu aşõrõlõklar Can Yücel’de uçurtmayõ havalandõran rüzgâr oluyor; dili varmõyor in- sanõn bunlara dokunmaya. Neden derseniz, Can Yücel en aşõrõ duygularõnõ en soğukkanlõ düzene sokmasõnõ biliyor, düşünce coşkun- luğunu biçimle, biçim düşkünlüğünü cana sesleniş, ciğere gidişle, dil sarkõntõlõğõnõ ka- fa olgunluğuyla gideriveriyor. O kadar ki in- san sonunda Can Yücel’in biçim ustalõğõnõ mõ, yoksa gönül cömertliğini, doğrudan yana do- ludizgin gidişini mi öveceğini şaşõrõyor. […] Can Yücel […] cömertçe canõnõ komuş baş- kalarõnõn söyle- diklerine. Ha sen söylemişin ha ben der gibi. İnsanõn in- sanla kaynaşmasõ her zaman güzeldir, şairin şairle kaynaş- masõnda bir başka sõcaklõk, bir başka aydõnlõk oluyor: Bir dille iki dilin tadõnõ almak, bir canla iki canõn sevincini duy- mak gibi bir şey. Bu cömert kaynaşma, bu dünyanõn türküsünü benimseme gücü yok mu? Ki Can Yücel’de var o? Şairi şair eden tõlsõmõ onda aramalõ. […] Bir de tabii köyün ke- mençecisi olmanõn tadõ var: bir vuruşta köy halkõnõ horona kaldõran kemençeci… (Sabahattin Eyuboğlu’nun, Can Yücel’in “Her Boydan: Dünya Şiirinden Seçmeler” adlõ kitabõ için yazdõğõ “Can Yücel’in Şiir Çevirileri” başlõklõ yazõdan. Yeni Ufuklar dergisi, Kasõm 1957.) (Bir Can Yücel çevirisi) 66. Sone Vazgeçtim bu dünyadan, tek ölüm paklar beni, Değmez bu yangõn yeri, avuç açmaya değmez. Değil mi ki çiğnenmiş inancõn en seçkini, Deği mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, Değil mi ki ayaklar altõnda insan onuru, O kõzoğlan kõz erdem dağlara kaldõrõlmõş, Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru, Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş, Değil mi ki korkudan dili bağlõ sanatõn, Değil mi ki çõlgõnlõk sahip çõkmõş düzene, Doğruya doğru derken eğriye eğri çõkmõş adõn, Değil mi ki kötüler kadõ olmuş Yemen’e, Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yalnõz komak var, o koyuyor adama. William Shakespeare eleştiri oklarını bas- kının, eşitsizliğin üzerine korkma- dan yollayan bir gülmece ustası mı, aydınlık, açık, öz- gür fikirli çocuk- lar yetiştirmek için tüm varlığını ortaya koyan Aziz de- de mi?” Can Yücel şiirine dair esaslõ yazõlar var, Ce- mal Süreya’nõn “Can Yücel’in Şiirindeki İroni”, Selahattin Hilav’õn “Can Yücel Üzerine” ve Mahmut Temizyürek’in “Can Yücel Şiiri: Ses ve Söz Tiyatrosu” yazõlarõ bunlardan bazõlarõ. Üç ayrõ yazõnõn da Can Yü- cel’e ve şiirine yaklaşõmõ bütünsel, özellikle Temizyürek’in yazõsõ, kavramlaştõrmasõ, sap- tamalarõ, bulgularõyla kapsamlõ bir çalõşmanõn yetkin bir özeti gibi. Bu yazõlara ekleyecek faz- la bir şey yok, ama onlardan aldõğõm esinle şu- nu söyleyebilirim, hem yazõnõn girişini de ha- tõrlayarak: Can Yücel’in şiiri, güncel olanõn tarihsel de olabileceğinin hem lirik, hem ironik, hem de diyalektik bir göstergesi, örneğidir. Can Yü- cel, ironik olarak Metin Eloğlu’nun yanõnda, politik olarak Nâzım Hikmet’in safõndadõr, ama güncelin tarihsel önemini kavrayõşõ ve şi- irleştirmesi bakõmõndan Nâzõm Hikmet’e en yakõn isimdir. Yukarõdaki yazõda Aziz Nesin’in yerine Can Yücel’in adõnõ koyun ve öyle oku- yun, her ikisi de sonsuzluğa göçünce, hayat- ta, siyasette ve şiirde nelerin eksik olduğunu, nelerden mahrum kaldõğõmõzõ derin bir kederle anlayacaksõnõz. Biri yazõnõn, biri şiirin yüzünü güldürmüş- tür ama, içleri kan ağlaya ağlaya yapmõşlar- dõr bunu. Aziz Nesin eylemci ‘son aydın’sa, Can Yücel de hem şair, hem de bir bakõma devrimin vakanüvisi olarak yitiklerimizi, uğ- radõğõmõz katliamlarõ, acõlarõmõzõ tarihe yazan ‘son şair’dir. Son kitabõ “Mekânım Datça Ol- sun”a (1999) bakmak bile yeter, kontrgeril- lanõn ve faşist çetelerin Gazi Mahallesi’ne sal- dõrõsõnõ yazmõştõ: “Bu Datça’da/Bu uzak zü- rafasında Anadolu’nun/Filizkıran fırtına- sı esiyor/Eşzamanda İstanbul’da, Gazios- manpaşa’da/Dal gibi Aleviler kırılıyor/İş- te bu Vatanla Milletin/Bölünmez Bütün- lüğüdür”. Can Yücel’den sonra 70 şair, 90 şair birer ikişer dizeyle Hrant için, Gazze için, Seyfi Tu- ran için ortak şiirler yazdõk, beğenildi beğe- nilmedi orasõ ayrõ, ama Can Baba olsaydõ şim- di, hem hepimizden evvel hem de hepimizden cesur biçimde, işkencede katledilen Engin Çe- ber’in, taş attõğõ için 15 sene yiyen çocukla- rõn, ölüme terk edilen kanser hastasõ Güler Ze- re’nin ve işin içinde şarap da var, hem olma- sa ne olur, konseri basõlan İdil Biret’in şiiri- ni yazõp bir de söylemez miydi? 90 şair ya- zar ama biri dinletir, işte o Can Yücel’dir. Can Yücel’in şiiri, güncel olanõn tarihsel de olabileceğinin hem lirik, hem ironik, hem de diyalektik bir göstergesi, örneğidir. Can Yücel, ironik olarak Metin Eloğlu’nun yanõnda, politik olarak Nâzõm Hikmet’in safõndadõr, ama güncelin tarihsel önemini kavrayõşõ ve şiirleştirmesi bakõmõndan Nâzõm Hikmet’e en yakõn isimdir. Köyünkemençecisi... Bi Sen Eksiktin Ay Işığı Bileklerimizi morartmõş yeni Alman kelepçeleri, Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman’dan sonra, Sekiz saat oluyor karbonatlõ bir çay bile içemedik, Başõmõzda perensip sahibi bir başçavuş, Niğde üzerinden Adana Cezaevine gidiyoruz... Bi sen eksiktin ayõşõğõ Gümüş bir tüy dikmek için manzaraya! Can Yücel BİRBABANINARDINDAN... ‘Yazdõğõ gibi yaşayan ve yaşadõğõnõ yazan’ GÜZEL YÜCEL S evgisi ve öfkesi bol olan bir adamdõn. Hümanizmayõ sade- ce insan sevmek diye algõla- mazdõn. “Sevilmeyecek herifler de var” derdin. Bu yüzden de içindekini, kafandakini en yalõn biçimiyle söylediğin için sevildin ve giderek artan bir biçimde se- vilmeye devam ediyorsun. Bizim ev, sayende sevginin, öfkenin, coşkunun dolayõsõyla patõrtõnõn çok bol olduğu bir evdi. Hayat se- nin esin kaynağõndõ. Sen şiiri sokağa çõkardõn ve gündelikle bu- luşturdun. Dünya görüşünle şii- ri buluştururken sokağõn diliyle şiir arasõndaki sõnõrlarõ kaldõr- dõn. “Hayata yabancı olan şii- re de yabancıdır” derdin. “Ha- yat ve ölüm bir bütündür. Şi- ir bu bütünden çıkan büyük bir çılgınlıktır” sözün bugün pek çok kişi tarafõndan biliniyor. Bu yaklaşõmõn, senin dünya görüşü- nün ve siyasal anlayõşõnõn bir uzantõsõydõ. Siyasetin tepeden inerek değil, nesneye ve olayla- ra dokunarak yapõlacağõnõ gös- teriyordun. Şiiri gündelik hayat- la kuşatõrken ne romantizmden ne de ütopyadan uzaktõn. Sözü en çok somutlaştõrdõğõn anda bile şii- ri imgeden koparmõyordun. Kõ- saca; hayatõ şiire, şiiri hayata ta- şõdõn. Sen hayatõndaki sevinç ve öfkeyi hiçbir zaman bastõrmadõn. İnsani olan birçok şey ayõp sayõ- lõrken sen argoyu, küfrü şiirleri- ne koydun. “Çok ağır geçen hayatımızda hiciv, hayatla dal- ga geçme bütünselliği bozma- yacak ana çaredir” derdin. Bu- nu şiirinde ve hayatõnda yaparken de kendinle hep dalga geçtin. İş- te bu yüzdendir ki senin şiirlerin, tüketilmesi güç şiirler olarak ha- len bugün güncelliğini koruyor. Pek çok genç seni çok iyi tanõyor ve şiirlerini biliyor. HAKAN DİRİK İZMİR - Can Yücel’in ölümü- nün ardõndan Datça’daki evine gelen ziyaretçi sayõsõnõn her yõl arttõğõnõ söyleyen Güler Yücel, “On yıl oldu, yıllar geçtikçe ya- vaş yavaş unutulacağı sanılır değil mi? Aksine ziyaretçi sayısı her sene artıyor. Her gün daha da çoğalıyor Can” diyor. İnternette dolaşan, hatta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn beğe- nisini kazandõğõ aktarõlan “Ömür dediğin bir gündür / O da bu- gündür” benzeri dizelerin Yücel’e ait olmadõğõnõ, vurguluyor: “Bu şi- irlere baktığında dil ve düşünce yapılarının, estetiğinin Can ile il- gisi olmadığı anlaşılıyor. Bu şiirler Can’ın biçemine aykırı, espri an- layışından yoksun, muhalif duru- şunun zerresi yok. Tayyip Erdo- ğan’ın söz konusu sahte şiirleri be- ğenmesi, bunların Can’la ilgisinin ol- madığına en güzel örnek! Bu tür şiirlerin ya- yılması, gerçek Can Yücel’i unutturup, uy- duruk bir Can Yücel üretmeye hizmet edi- yor. Yine ‘Her şey sende gizli...’ diye bir şiir var. Mistik, kaderci bu şiirlerle Can’a kar- şı adeta faili meçhul bir kampanya yürütü- lüyor. Can muhalif bir şair, söyleyeceğini eği- lip bükülmeden söyleyen bir şair.” Acılarıtariheyazan‘sonşair’ GÜLER YÜCEL: ‘Can daha da çoğalõyor...’ Toptaşõ Cezaevi’nde kalõrken Can Yücel’i ziyarete gelen eşi Güler Yücel ve ço- cuklarõ, gardiyan sayesinde onun baş- ka bir cezaevine gönderildiğini öğrenir. Fakat nereye gönderildiği hakkõnda hiç- bir fikirleri yoktur. Daha sonra Can Yü- cel’in Adana Cezaevi’ne gönderildiği haberi gelecektir. Can Yücel, bu yol- culuğu ‘Bi Sen Eksiktin Ay Işõğõ’ adlõ şii- rinde anlatmõştõr:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle