23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TURHAN ILGAZ Tarihte, “halamın bıyıkları olsaydı amcam olurdu” türün- den spekülasyonlar, boş ge- vezelikler olmaktan öteye git- mezler. Olan, geri döndürül- mez biçimde olup bitmiştir ve de olup bittiği içindir ki başka türlüsünün olması mümkün değildir. Sovyet imparatorluğunun yıkılıp tek kutuplu bir dünyanın ortaya çıkmasıyla beraber, Kürt sorunu da (Birinci Dünya Savaşı öncesinin “Şark Me- selesi”nin günümüzdeki adı) değiştirilmez ve başka türlüsü olmaz bir biçimde, siyasi ve coğrafi parçalanmayı Türkiye için bir oldubitti haline getiriyor. Çünkü tek kutuplu dünyaya özgü “yeni sömürgecilik”, et- nisitelerin ve milliyetlerin ato- mizasyonuna dayanıyor ve yeryüzünün en stratejik böl- gesindeki siyasi şekillenmeye müdahil olabilmek için, var oluşunu kapitalizmin merkez- lerine ipotek etmemiş gerçek iktidarlar gerekiyor... Ortado- ğu’ya özgü soygun ve talan oligarşileri değil! Sorun henüz çözülme aşa- masında olduğundan, Türki- ye’deki yürütme erki bir yan- dan kapitalizmin başkentle- rinden aldığı talimatları uygu- larken, bir yandan da -ve TSK’nin yadsınabilmez ağırlı- ğı nedeniyle- üniter devletten ödün verilmeyecekmiş izleni- mi yaratmaya uğraşıyor. Ama bu yoldaki her girişim, her söylem, karşı kampı oluşturan (artık “karşı kamp” sözünü te- laffuz etmemek için hiçbir ne- den kalmadı) DTP/PKK koa- lisyonunca yalanlanıyor. Cum- hurbaşkanı’nın “Kürt açılımı”na ya da ana muhalefet liderinin, koşullu da olsa “af” yaklaşı- mına anında verilen karşılık, koalisyonun siyasi kanadının ayrımcılık talep eden çıkışları ile silahlı kanadının hain pusu ve tuzakları oluyor. Kürt koa- lisyonu, liberal emperyalizm ta- rafından hazırlanan yeni Orta- doğu siyasi coğrafyasına etkin bir biçimde müdahil olurken Türkiye, TSK’nin anayasal gö- revi gereğince gösterdiği ey- lemli tepki dışında, havanda su dövüyor. Kabul etmek gerekir ki Tür- kiye’deki Kürt koalisyonu ama- cına ulaşma yolunda çok bü- yük aşamalar kaydetti ve bunu AK partimiz sayesinde sağladı. Sonucu da onun sayesinde alacak gibi görünüyor. Ge- çenlerde, koalisyonun siyasi kanadından bazı “milletvekil- lerini” bir anma töreninde gös- teren bir fotoğraf çıktı gazete- lerde. Saygı duruşunda bu- lundukları anlaşılan koalisyon üyeleri arasından Sırrı Sakık, bizde hiç alışılmamış bir poz- la, sağ elini kalbinin üzerine koymuş (sanırsınız ki Türki- ye’yi ziyaret etmekte olan Ame- rikalı bir yönetici) huşu içinde dikiliyordu! Kendinden ve ge- lecekten emin, muzaffer bir komutandı sanki... Kürt sorunu henüz çözülme aşamasınday- ken bu güven nereden kay- naklanıyor derseniz, koalisyo- nun Türkiye Cumhuriyeti’ne olan güveninden, kestanelerin ateşten TC maşasıyla alınaca- ğından hiçbir şüphesi bulun- mamasından kaynaklanıyor. Fıkra bu ya; bir Laz, bir Kay- serili ve bir de Kürt, Anado- lu’nun ücra bir köşesinde ara- balarıyla kaza yapıp mevta olmuşlar. Yakındaki köyden yetişip gelenler, sevaptır diye her üçünü de köyün mezarlı- ğına defnetmişler. Cemaat kö- ye geri dönerken arkadan ko- şarak gelen birinin ayak ses- leri duyulmuş. Bir de ne gör- sünler; biraz önce gömdükle- ri Laz ... Bizimki nefes nefese kafilenin yanına varmış; “Kork- mayın” demiş, “hortlamadım. Öte taraf da aynen burası gi- bi, baş meleğe 5 bin dolar ver- dim, yeniden dünyaya dön- düm.” Köylüler hem şaşır- mışlar, hem sevinmişler. Hep beraber köye doğru ilerlerken içlerinden biri, “Öteki arka- daşlar neden gelmediler” diye sormuş. Laz şöyle yanıt ver- miş: “Vallahi, ben gelirken Kayserili arkadaş, meleklerle ‘3 bine olmaz mı; maksat ayağı- mız alışsın’ diye pazarlık yapı- yordu... Kürt arkadaşa gelince, o ellerini kavuşturmuş, ‘Ben- den kapik çalışmaz, parayı devlet versin’ diye bas bas ba- ğırıyordu”. CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Ahlaksız Oyun Başladı!.. Tarihi bir konuşmaydı!.. CHP lideri Baykal, askere sivil yargı yolunu açan “gece yarısı yasası”nı Anayasa Mahkemesi’ne gö- türme kararını açıkladığı konuşmasında, iktidara ve destekçisi liberal sürüngenlere, çocukların bile anla- yabileceği açıklık ve sadelikte bir hukuk dersi verdi!.. Öncelikle; bu düzenlemenin “darbe girişimlerini önlemek üzere getirildiği” iddiasının gerçek dışı ol- duğunu anlattı. Darbe girişimlerinin, sivil mahkeme- lerde yargılanması önünde hiçbir engel olmadığını ör- nekleriyle gösterdi.. Gece yarısı verilen iki önergenin de anayasaya aykırı olduğunu, maddeleri karşılaştı- rarak gösterdi. Ve en önemlisi; “bu düzenleme AB’nin talebiyle yapılmıştır” iddiasının külliyen yalan olduğunu altını çizerek belirtti. Baykal, 2004’ten bu yana tüm AB ilerleme rapor- larını okudu ve bu yasanın içeriği ile ilgili tek bir ke- limenin geçmediğini “yalan koalisyonunun” adeta gözüne soktu!.. Yargıyla ilgili AB istekleri tabii ki var- dı; örneğin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) bağımsız olması, Adalet Bakanı ve müste- şarının bu kuruldan ayrılması… Kürsü dokunulmaz- lığı dışında tüm dokunulmazlıkların kaldırılması… Ya- ni AKP’nin asla kabul etmeyeceği gerçek reformlar! Baykal, Tayyip Bey’e çağrıda bulunarak “AB’nin bu isteklerini hemen yasalaştıralım” bile dedi!.. Sonun- da da bu yasanın gerçek amacını ilan etti: - Söz konusu olan askeri vesayet değil, Tayyip Erdoğan vesayetidir!.. Faşizm, askeri bir rejim ol- mak zorunda değil. Faşizm askeri kumandası al- tına almış olan bir sivil hegemonya rejimidir … Evet, durum tam da budur!.. Böyle olduğu da son günlerde yaşadıklarımızdan bellidir!.. Cumhurbaşkanı, yasayı onaylarken altına aslında hiçbir hukuki değeri bulunmayan “yeni bazı düzen- lemeler yapılmalı” şerhi koydu mu?.. Koydu!.. Hü- kümetin en yetkili ağızları bu düzenlemelerin yapıla- cağını açıkladı mı?.. Açıkladı!.. Ardından ne oldu? Bi- ri eski Genelkurmay Başkanı, diğeri ikinci başkanlık yapmış iki emekli komutan hakkında suç duyuruları yapılıverdi!.. Yaşar Büyükanıt hakkında “Şemdinli davasın- dan” sivil mahkemede yargılanması için başvuruda bulunuldu. Kabul edilirse, sülalesiyle birlikte ABD’ye, Fethullah’ın kollarına koşan bu davanın meslekten ihraç edilen savcısı Ferhat Sarıkaya’yı çağırmazlar- sa ayıp olur!.. Çevik Bir hakkında da DTP ve İnsan Hakları Derneği tarafından 1998 yılında hazırladığı id- dia edilen “Andıç” belgesi nedeniyle suç duyurusu ya- pıldı… Hiç kuşkunuz olmasın, bu daha başlangıç!.. HSYK’de ise son derece vahim bir oyun oynanıyor... 2000 savcı ve hâkimin tayini bakan marifetiyle önle- niyor ve bu durum, yanaşma medyanın tetikçileri ta- rafından “Ergenekon” sosuyla kamuoyuna servis edi- liyor!.. Üstelik, “belki bu yıl tayin olmaz” cüreti ve “hükümet, Ağustos Şûrası’nda büyük bir ope- rasyona ihtiyaç duyabilir. Bazı komutanlara emek- lilik yolu gözükebilir” tehdidiyle!.. Yani benim ge- çen hafta yazdığım “30 Ağustos Oyunu” başlıklı ya- zımın daha mürekkebi kurumadan “ahlaksız oyun” başladı bile!.. - Bi zahmet, rejimin adını da siz koyun!.. Bir Yurtsevere Mektup(XVII) Sevgili kardeşim Balbay, biraz önce Reha’ya yazdığın mektubu okudum Vatan’daki köşesinde.. İkinci iddianamenin senin hakkındaki “delillerin ve hukuki durumun değerlendirilmesi” bölümünü okumasını rica etmişsin. O bölümü ben de bir kez da- ha okudum, her satırında acı acı gülümseyerek!.. Giz- li belgeleri ele geçirmiş olmanla ilgili satırlara gelin- ce gözüm kütüphaneye, yazdığın kitaplara gitti, o bel- geleri kullandığın kitaplara!. “Okumuşlar mıdır aca- ba?” diye düşünmeden edemedim!.. Geçen gün ken- di köşene gönderdiğin mektubun son cümlesinde, “neden tutuklu olduğunu anlayamadığını” söyle- mişsin.. Hiç kuşkun olmasın kardeşim, seni suçlayan o üç sayfayı okuyan herkes, aynı duyguyu paylaşı- yor!.. Sevgili kardeşim, seni ve tüm yurtseverleri, milyonlar adına bir yurtseverin olanca gücü, sıcaklığı ve kararlılığı ile kucaklıyorum… Kürt Sorunu Fıkra Gibi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Temmuz HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 16 TEMMUZ 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 İki ucu açık boruyu ne yaparlar? Proje diye Türkiye’ye satarlar! İdil Zekai Buluç: “ABD önünde diz çöken Arap soslu milliyetçilere bakma sen; bir daha çal İdil, bir daha!” Dincinsel Engin Balım: “Vakit yazarı Hüseyin Üzmez’i dinsel istismarcı bilirdik; meğer cinsel istismarcıymış!” Köprü Ahmet Önen: “Köprü sayısının çokluğu trafik sorununu çözseydi İstanbul yollarında trafik sorunu yaşanmazdı!” YağmurDeniz Medeniyetler Buluşması hatırası Türkiye Başbakanı Recep Tayyip ile İspanya Başbakanı Jose Luis’in eşbaşkanlıklarını yaptığı Medeniyetler Buluşması internet kanalıyla Antalya Belek’ten gelen bu fotoğrafta görüldüğü gibi hayırlara vesile olmaya başladı. Havuzda yapılan ve oldukça ıslak geçen buluşma için Ürdünlü Emine (solda), İspanyol Carmen (ortada) ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden Hayrünnisa (sağda), “Allah, eşbaşkanlardan razı olsun; yoksa biz böyle zırvalık dolu bir pozu dünyanın hiçbir yerinde veremezdik” dediler. Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” GAZETECİLİKTE mesleğe yeni başlayan muhabirlere haberin ne olduğu çok basit bir örnekle anlatılır: Bir köpek insanı ısırırsa haber değildir ama bir insanın köpeği ısırması haberdir! Haber bu kez Amasya’dan geldi. İslam âleminin son halife adayı Fatih Sultan Recep’in Amasya’daki daimi temsilcisi Celalettin Lekesiz, Hatay’a daimi temsilci olarak atanmış ve yeni görev yerine gitmeden önce Amasya’daki camilerde “veda hutbesi” okutturup helalleşme çağrısı yapmış. Adam, sanki laik ve demokratik bir devletin valisi değil şeriat devletinin beylerbeyi! Başka bir haber daha önce sultanın Bolu’daki daimi temsilcisi Halil İbrahim Akpınar’dan gelmişti. Akpınar da bir tarikatın toplantısındaki konuşmasına “huzur duası” ile başlamış ve “ceberut devlet”i yerden yere vurmuştu! Seçim döneminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki daimi temsilcilerden gelen haberler çoktan unutuldu bile; adamlar birer parti elamanı gibi çalışmış, halka seçim rüşveti dağıtmıştı. Biliyorsunuz; Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesinden 10’u sultanın “ak” diyerek aklamaya çalıştığı partisi için “laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldi” kararı verdi. Ama bu kararın yaptırımı, iktidarda katrilyonlara hükmeden parti için “üç kuruşluk” para cezası oldu! Hem rejimle derdin olsun hem de iktidarda ol! Dünyanın hangi demokrasisinde böyle bir saçmalık yaşanabilir? Tabii ki ancak Amerika’nın demokrasi ihraç ettiği veya vesayeti altındaki yarı sömürge ülkelerde ve bir de Avrupa Birliği’nin giriş kapısına ucu açık şekilde bağlanmış memleketlerde! Anayasa Mahkemesi’nde açılan kapatma davasında aralarında Çankaya’daki AKP’li Abdullah Gül’ün de bulunduğu birçok partilinin adı laiklik karşıtı eylemler nedeniyle geçiyordu. Laiklikle derdi olan AKP’lilerin bir kısmı belediye başkanıydı. Dava AKP’nin istediği gibi bitti ve partili belediye başkanlarının yerini dikkat ederseniz devletin valileri almaya başladı. Bu gidişin sonundaki Türkiye’de insanın köpeği ısırması ancak şöyle haber olacaktır: Bir vali, konuşmasında Atatürk’ün sözlerinden alıntı yaptı! Haber SESSİZ SEDASIZ (!) HARBİ SEMİH POROY BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Vatanõ Amerika olan, portakala benzer, pembe be- yaz etli ve ekşi bir meyve... Akõl. 2/ Bütün Hõristiyan kiliselerinin birleş- tirilmesini amaçla- yan anlayõş. 3/ Po- ker, konken gibi oyunlarda aynõ cins iki kâğõda ve- rilen ad... Ekoloji- de, bir canlõnõn varlõğõnõ sürdürebildiği yaşama or- tamõnõn en küçük birimi. 4/ Sahiplik, mülkiyet... Bulgaristan’õn plaka imi. 5/ Asur Krallõğõ’nõn baş- kenti. 6/ Sevinç belirten bir ünlem... İç bakla ya da bezelyeyle yapõlan zey- tinyağlõ ezme. 7/ Sõvas’õn Şarkõşla ilçesinde bir kap- lõca. 8/ Sivri taşlarõn toprak zemine dikine çakõlarak ve üzerine beton dökülerek yapõlan dolgu... İlkel bir silah. 9/ Çocuklarda görülen ve biçim bozukluğuna neden olan kemik hastalõğõ. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Peru’ya özgü, “armutkavun” da denilen, ahududu ve kavun karõşõmõ bir tada sahip olan meyve... Brezilya’nõn plaka imi. 2/ 106 taşla oynanan bir oyun... Babanõn kõz kar- deşi. 3/ Yõlanbalõğõna benzer bir balõk... Sacda pişirilen bir tür uzun pide. 4/ İlaç... Çipura balõğõnõn yavrusuna verilen ad. 5/ Sovyet Devrimi’nin ünlü önderi... Donuk renkli. 6/ Özellikle çocuklarda görülen tõrnak kemirme alõşkanlõğõ. 7/ Meslek... Bir ilimiz. 8/ Özbekistan’õn plaka imi... Hayvanõ avcõlõğa alõştõrma işi... Kemiklerin yuvarlak ucu. 9/ Genel- likle büyük yerleşim merkezlerinin üzerinde toplanan kirli hava... “ --- gelicek cümle eksikler biter” (Yunus Emre). 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 A N A R Ş İ Z M F İ Y U S N O P O H M A T R İ R A Ş İ T İ Z M İ L E E M O L Z E R O A P N E M A M A R E L O A S İ B A R A N E T N A A R E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 e-posta: umitzileli@gmail.com Sigara içenler, kendi çocuklarının, sigara içmeyen eşlerinin ve iş arkadaşlarının ölümlerine neden olmaktadır. Tiryakilerin ülkemizde, bu şekilde ölümlerine sebep oldukları masum kişi sayısı on bini geçmektedir. SİZİN SİGARAYI BIRAKMANIZ İÇİN YAKINLARINIZDAN HANGİSİNİN ÖLMESİ GEREKİYOR? En kısa zamanda sigarayla ilişkinizi bitirin, yoksa o sizi bitirecek. Türkiye Sigarayla Savaş Derneği 0212 425 97 22- 599 17 84 www.ssder.org.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle