Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 HAZİRAN 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 15kultur@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
Artık toplumumuzda yaşamın ve
kültürün tamamını içine alan, giz-
li soru, şu: Biliyor muyuz? Bu, ör-
neğin “Ne biliyoruz” ya da “Bilmek
ile bilmemeyi karıştırıyor muyuz”
türünden bir soru değil. Çünkü son
iki sorunun da içinde, bilmenin ne
olduğunu bildiğimiz varsayımı var.
Yani şöyle: Bilmenin ne olduğunu
bilmeden, ne bildiğimizi sorama-
yız; ya da, yine bilmenin ne oldu-
ğu hakkında bir fikrimiz olma-
dan, onu bilmemek ile karıştır-
maktan korkmamız anlamsız olur.
Başlıktaki, aslında kaçamağa
olanak tanımayan bir soru; her şe-
yin başında ve öncesinde duruyor:
Biliyor muyuz kardeşim, önce sen
bunu söyle! Günlük yaşamda, sa-
natta, eğitimde, politikada, kül-
türde, hatta bilimde; biliyor muyuz?
Demek ki bugün -artık!- yap-
mamız gereken, nereye gitmesi-
ni öngörürsek görelim, her yolun
başlangıç noktasını “Biliyor mu-
yuz” sorusunun yanıtı olarak sa-
bitlemek.
Mimar Matthew Frederick,
“Mimarlık Okulunda Öğrendiğim
101 Şey” başlıklı kitabında (Yapı-
Endüstri Merkezi Yayınları, İstan-
bul, Nisan 2009), “Bilmenin üç dü-
zeyi”nden söz ederken şöyle diyor
(aynen alıntılıyorum):
“BASİTLİK yüzeydeki dolaysız
gerçekliğin ardında neyin yattı-
ğından habersiz, kendi dünya-
sında mutlu mesut yaşayan bir
çocuğun ya da cahil bir yetişkinin
dünya görüşüdür. -KARMAŞIK-
LIK sıradan bir yetişkinin dünya
görüşünü simgeler. Bu kişilerin
ayırt edici özelliği, doğada ve
toplumda bulunan karmaşık sis-
temlerin farkında olmalarına kar-
şın, açıklayıcı örüntü ve bağlantı-
ları kavramakta yetersiz kalışları-
dır. -BİLİNÇLİ SEÇİLMİŞ BA-
SİTLİK bilgili insanların gerçeğe
bakışıdır. Karmaşık yapılar içer-
sinde açıklayıcı örüntüleri bulup
çıkarma ya da yaratma kabiliyeti
üzerinde temellenir. Örüntüleri
ayırt etme, birbiriyle yarışan ve ço-
ğu zaman içeriği belirsiz olan ta-
sarım yaklaşımları arasında yolu-
nu bularak, son derece düzenli bir
bina tasarlamak zorunda olan
mimarın kesinlikle sahip olması
gereken bir beceridir.” (Çeviri:
Volkan Atmaca).
Bilme konusuna mimarlıktan
yola çıkarak yaklaşmak, ilk anda
kafalarda soru işareti yaratabilir.
Ancak mimarlığa sadece yapı
dikmek olarak değil, fakat “boş-
luğu düzenleme” sanatı ve bece-
risi gözüyle de bakabildiğimizde,
mimarlık aslında dolu olan, ama
dolduranların henüz düzenlen-
memişliği nedeniyle boş ya da bir
kaos gibi gözüken “boşlukları”
düzenlemenin disiplini niteliğiyle
karşımıza çıkar. Bu bağlamda
genişletilmiş anlam, sanırım şöy-
le ifade edilebilecektir: Yaşadığı-
mız dünyada, maddi ya da tinsel
bağlamda olsun, “düzen” söz-
cüğünü hak eden her olgunun ön-
ceden oluşturulmuş, başarılı bir
mimarisi vardır ve o olgu, bu mi-
mari sayesinde düzenlidir. Buna
karşılık hangi düzensizliğin te-
meline inersek inelim, karşımıza bir
mimari eksikliği çıkacaktır. Dola-
yısıyla, bilmenin ya da bilebilme-
nin de mimarisi vardır.
O zaman yazımın başındaki
alıntıdan, “Biliyor muyuz” soru-
sunun bizim toplumumuzu ilgi-
lendiren yanıtlarına ait birkaç so-
ru türetebiliriz. Örneğin, insanımızın
genel yaklaşımı, “yüzeydeki do-
laysız gerçekliğin ardında neyin
yattığından habersiz, kendi dün-
yasında mutlu mesut yaşayan bir
çocuğun ya da cahil bir yetişkinin”
yaklaşımı mıdır? Ya da toplumu-
muzun çoğunluğu, “…ayırt edici
özelliği, doğada ve toplumda bu-
lunan karmaşık sistemlerin far-
kında olmalarına karşın, açıklayıcı
örüntü ve bağlantıları kavramakta
yetersiz” insanlardan mı oluş-
maktadır? Bence kesin olan tek
şey, bilinçli seçilmiş basitliğe, ya-
ni karmaşık yapılar içersinde açık-
layıcı örgüler oluşturarak ilerleme
yaratıcılığına ve becerisine sahip
bulunanların, toplumumuzda hiç-
bir alanda henüz bir “çoğunluk”
oluşturmadıklarıdır.
O zaman, genellikle “bilme-
yenler”den oluşan ve onlar tara-
fından yönetilen bir toplumda mı
yaşıyoruz? Bu, bence “Biliyor
muyuz” sorusunun olmazsa ol-
mazını oluşturabilecek kadar te-
mel bir soru!
acem20@hotmail.com
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
En Güncel Soru: Biliyor muyuz?
Yõldõz Teknik Üniversitesi (YTÜ) Mi-
marlõk Fakültesi’nce 11-12 Haziran’da dü-
zenlenen “Planlama ve Mimarlık Alanının
Son On Yılı Sempozyumu”nda yaklaşõk 30
bildiri sunuldu. Çoğunun ortak saptamasõ
şöyle özetlenebilir: “Siyasette muhafaza-
kârlık, ekonomide imar rantı öne çıkar-
ken kentlerimizin şehircilikten, yapıları-
mızın da mimariden uzaklaştıkları bir sü-
reç yaşanıyor...”
Yani şu çok övünülen “değişim”, plan-
sõzlõğõ; “dönüşüm” de kimliksizliği yaratõ-
yor... Bunlarla yükselen “muhafaza-
kâr”lõksa kentsel değerleri “muhafaza et-
meme”yi hõzlandõrõrken yaşam kaynaklarõ-
nõ bile tüketen bir imar düzeni körükleniyor...
O kadar ki “kentsel dönüşüm” uygula-
malarõnda “yeni” yapõlaşmanõn “bol ka-
zanç”la birlikte “ideolojik” güçlenmeye hiz-
met edebilmesi için, “göstermelik” bir
“tarihi mimari”(!) bile yaratõlõyor...
Prof. İlhan Tekeli bu “kitch” mimariyi
yaygõnlaştõran “muhafazakâr” yöneticile-
rin kentlerimizle oynama haklarõ olmadõğõ-
nõ, demokrasinin toplumsal değerleri yok et-
me yetkisi yaratamayacağõnõ söylerken “son
yılların gözdesi kentsel dönüşüm” için de
şunu ekliyordu; “...örneğin yeni bir Os-
manlı mahallesi kurma adına, tarihi çı-
kara alet eden ve geçmişin kötü taklidiy-
le kazanç hedefleyen projelere karşı çı-
kılmalıdır.”
‘İMAR PAZARI’ YETKİLERİ
Sempozyumda tartõşõlan güncel gelişme-
lerden biri de imar yetkilerinin merkezi yö-
netime alõnarak/verilerek, kentlerin bütüncül
planlanabilmesi hedefinden giderek uzak-
laşõlmasõydõ.
Prof. Dr. Hakkı Önel, bunun “vahim” ör-
neği olarak Özelleştirme İdaresi’nin “sata-
cağı kamu arazilerine ayrıcalıklı yapı-
laşma olanağı sağlama” yetkisini göste-
rirken dedi ki: “Hem de imar kurallarına
uymayabileceği, yani şehirciliği, mimar-
lığı umursamayabileceği yasada yazı-
yor… Kamu hem de kamu alanlarında
kenti göz ardı edebilir mi?”
Nitekim YTÜ Mimarlõk Fakülte-
si Dekanõ Prof. Dr. Ze-
kai Görgülü’nün açõş
konuşmasõnda ve otu-
rumlardaki değerlen-
dirmelerde özellikle
“imar yetkilerinin hü-
kümete bağlı kurum-
larca üleşilmesi” süreci
için de özetle şu vurgu-
landõ: “Her isteyenin
kendi beklentisine uygun yapılaşmayı
kendi vereceği imar kararıyla gerçekleş-
tirmesini öngören bir yetki karmaşasıy-
la, ne kentleri esenliğe çıkartacak plan-
lama sağlanabilir; ne de özenli ve tarih-
sel saygınlığını geliştiren bir mimari ya-
ratılabilir...”
‘YASA’YLA EŞZAMANLI
Sempozyumun yapõldõğõ mekânõn girişinde
“alışılagelmedik” bir görüntü vardõ. Aka-
demik etkinliklerde -eğer siyasi konuşmacõlar
yoksa- pek rastlanmayan “medya”mõz bu
kez kapõda bekliyordu! Derken, “ayaküstü”
sorularõndan, oturumlarõ izlemek yerine ne-
den “dışarıda” konumlandõklarõnõ anla-
dõk...
Aynõ gün gazete haberlerinde, “kıyı be-
lediyelerin imar yetkilerine el koyma” ya-
sa teklifi vardõ. Muhabirler, kapõdan çõkan
plancõ ve mimarlara sordular: “Sizce bu ya-
sa, kıyı belediyelerine CHP’li başkanların
seçilmesine bir misilleme mi?”
Hocalar “YÖK” nedeniyle “siyasi yo-
rum” yapamayacaklarõndan, teklifin “dö-
nemsel karakteri”ni vurgulamakla yetin-
diler: “Son 10 yılda imar düzeni param-
parça yapıldı. Artık kentlerimiz, beledi-
yelerin yanı sıra TO-
Kİ’nin, çeşitli ba-
kanlıkların ve kimi
yatırımcıların, ‘ken-
di arazilerindeki yo-
ğunluğu kendileri-
nin belirlediği’
imar yetkileriyle
yapılaşıyor. Bu
bilim dışı karmaşa
şimdi de kıyılarda yaşanacak...”
Nitekim gazetelerdeki haber de şöyleydi:
“Sahil şeridinde kalan yerlerde imar ve
ruhsat yetkilerinin, belediyelerden alınıp
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bırakıl-
masına ilişkin kanun teklifi TBMM Baş-
kanlığı’na sunuldu...”
Peki, AKP Manisa Milletvekili Recai
Berber ve arkadaşlarõnca verilen teklifin ha-
berleriyle “İmar yetkisi yerel yönetimler-
de olmalı, ama bilimsel ve demokratik de-
netimle kullanılmalı” denen YTÜ sem-
pozyumun “eşzamanlı” olmalarõ ne anlama
geliyor?
YTÜ Mimarlõk Fakültesi Dekanlõğõ’nõn bu
müthiş “önsezisi” ne kadar değerliyse, ay-
nõ yasanõn “planlamada yerel sorumlu-
luklara öncelik veren” koskoca Kentleşme
Şûrasõ’nõn hemen arkasõndan gündeme gel-
mesi de o kadar “ürkütücü”...
Yaklaşõk 6 ay boyunca, 300 uzmanõmõzõn
farklõ komisyonlarda çalõşarak ürettikleri ra-
porlar, daha geçen ay “Şûra Genel Kuru-
lu”nda kararlara bağlanmõşõ Bayõndõrlõk
Bakanlõğõ’nca gerçekleştirilen şûra, hem
ayrõlan zaman hem de muazzam organizas-
yonu ve onca bütçesiyle “imar” konusun-
daki en geniş katõlõmlõ ve en kapsamlõ “ulu-
sal fikir geliştirme çalışması” idi.
Genel kurulun açõş konuşmasõnõ “Türki-
ye’nin Ortak Aklı” pankartõ altõnda yapan
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül özetle de-
mişti ki: “Şûrada geliştirilen düşünceler,
öneriler ve kararlar, kentleşme politika-
larımızı belirleyecek, yeni düzenlemelere
ışık tutacaktır...”
İşte bunlarõn başõnda da “imar yetkile-
rinde plan disiplinine bağlı ve katılımcı ka-
rar süreçleriyle yaşama geçecek yerellik”
geliyor. Nitekim Kültür ve Turizm Bakanõ
Ertuğrul Günay da şûra sonuçlarõnõ biliyor
olmalõ ki “kıyılarda inşaat ruhsatını bile
bakanlığın vermesi”ni öngörebilen yasa ta-
sarõsõ için “bu sadece bir öneri” diyerek şu-
nu eklemiş: “İmarda çok başlılıktan, bü-
tüncül bir yaklaşıma geçmek gerekiyor.”
Şimdi insan sormadan edemiyor; şu “imar
meraklısı” AKP milletvekillerinin, Ken-
tleşme Şûrasõ’ndan, hatta Cumhurbaşka-
nõ’nõn konuşmasõndan nasõl haberleri olmaz?
Ya Bayõndõrlõk Bakanlõğõ’nõn?...
Tarihe geçtiği söylenen şûra kararlarõna
uyulmasõnõ sağlamayacaksa, yüzlerce uzman,
aylarca neden çalõştõ; onca masraf neden ya-
põldõ?..
YTÜ’deki sempozyumda Kentleşme Şû-
rasõ’nõn neden göz ardõ edildiğine de şöyle
açõklõk getiriliyordu: “Şehirciliğin, imar
rantının aracı değil, sağlıklı kentleşmenin
çağdaş bilimi olduğunu; mimarlığın da
yağmanın değil, uygarlığın ve insanca ya-
şamın sanatı olduğunu kavrayabilecek yö-
netimlerin özlemi içindeyiz...”
İmarda ‘muhafazakâr’lõk (!) dönemi
GÖKDELENLERİN
GEREKÇESİ: ‘BOĞAZ
MANZARASI’
İstanbul’daki gökdelenlerin “yer
seçim”lerini mimarlık, kent
kültürü ve şehircilik ilkeleri değil,
“Boğaz manzarasının
pazarlanması” belirliyor. Aynı
amacın “en kazançlı yapıları”nı
inşa etme yarışı ve “muhafazakâr
yönetim”(!)in onlara sağladığı
siyasal destek de son 10 yıldaki
rekor yükseklikleri yarattı...
YTÜ Mimarlõk Fakültesi’nin sempozyumunda ‘son 10 yõl’daki planlama ve mimarlõk tanõmlandõ:
BÖBREK SAĞLIĞINIZA DİKKAT EDİN
0 212 557 70 70 / PBX
“Hain tuzaklarda kan uykularda
Vurulduk ey halkõm
unutma bizi
Yavuklu yerine çõplak mavzere
Sarõldõk ey halkõm unutma bizi”
18 Haziran 1979 tarihinde
haince öldürülen
emekçi öğretmen
REMZİ AKSAKAL’õ
saygõyla anõyoruz.
Eşi Birsen Aksakal ve çocukları
T.C.
İNEBOLU KADASTRO MAHKEMESİ
SAYI: 2008/21
Davacõlar Tevfõk Uludüz ve diğerleri tarafõndan davalõlar Ahmet Tevfõk Uludüz
mirasçõlarõ aleyhine açõlan Kadastro Tespitine İtiraz davasõnõn yapõlan yargõlamasõ sõ-
rasõnda:
Kastamonu ili, Doğanyurt ilçesi Hocaköyü mahallesinde kain, 126 ada 1 parsel,
129 ada 2 parsel, 132 ada 1, 2 parsel, 141 ada 34 parsel, 169 ada 1 parsel, 170 ada
26 parsel, 177 ada 1 parselde tapuya kayõtlõ taşõnmazlardaki, Ahmet Tevfõk Ulu-
düz adõna yapõlan kadastro tespitinin iptali ile 1/2 payõn davacõ Tevfõk Uludüz mi-
rasçõlarõ, 1/2 payõn Cemal Uludüz adõna tapuya kayõt ve tescilini talep eden davada;
Doğanyurt ilçesi Merkez mahallesi nüfusuna kayõtlõ olup tüm araştõrmalara rağmen
açõk adresleri tespit edilemeyen davalõlar: Ömer oğlu 1955 d.lu DURMUŞ OĞUZ,
Ömer oğlu 1952 d.lu YAŞAR OĞUZ, Ömer Faruk oğlu 1937 d.lu ATİLLA ALTI-
KULAÇOĞLU, Yakup oğlu MUSTAFA ULUDÜZ, Abdullah 1949 d.lu SANİYE
TURAN, Mehmet Nabi oğlu 1973 d.lu ABDULLAH TURAN, Sabri kõzõ 1932 d.lu
MÜZEYYEN ERTUĞRUL(ÖZTÜRK), Rüştü kõzõ 1925 d.lu Habibe TİRYA-
Kİ(YAVUZER)’e dava dilekçesi tebliğ edilememiş ve yapõlan araştõrmalar sonu-
cunda da açõk adresleri tespit edilemediğinden dava dilekçesinin ilanen tebliğine ka-
rar verilmiştir.
Adõ geçen dahili davalõlara 23/06/2009 günü saat 09.35 de İnebolu Kadastro Mah-
kemesi’ndeki duruşmada hazõr bulunmalarõ veya kendilerini bir vekille temsil ettir-
meleri, 10 gün içinde tüm delillerini ve savunmalarõnõ bildirmeleri, gelmedikleri ve
bildirmedikleri takdirde yokluğunda karar verileceği hususu davalõlara davetiye ye-
rine geçerli üzere ilanen tebliğ olunur.
(Basõn: 28195)
T.C.
KARTAL FİKRİ VE
SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
ESASNO: 2007/11 - KARAR NO: 2008/13
Davacõ Aygaz Anonim Şirketi tarafõndan davalõ
Durmuş Coşkun aleyhine açõlan marka davasõnõn mah-
kememizce yapõlan açõk yargõlamasõ sonucunda verilen
karar gereğince;
Davanõn kabulü ile; davalõnõn eylemlerinin davacõ
Aygaz Anonim Şirketi’nin marka haklarõna tecavüz
teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün durdurulmasõna,
Davalõnõn eylemlerinin aynõ zamanda haksõz reka-
bet teşkil ettiğinin tespitine,
Davalõnõn işyerinde, depolarõnda, tesislerinde, ba-
yiilerinde bulunan ve ihtiyati tedbir yoluyla el konulan
tüplerin toplatõlmasõna, bulundurulmasõnõn ve satõşõnõn
önlenmesine ve imhasõna ve bu şekilde haksõz rekabe-
tin menine,
Tedbir kararõnõn hükmün infazõna kadar devamõna,
Davacõ tarafõn maddi ve manevi tazminat dava talep
haklarõnõn saklõ tutulmasõna,
İlişkin verilen yukarõda esas ve karar numaralarõ ya-
zõlõ Mahkememizin kararõ kesinleşmiş olmakla İLAN
OLUNUR, 14/04/2009
(Basõn: 33590)
Nüfus cüzdanõmõ kaybettim, Hükümsüzdür.
Müşerref Müfide Fõstõkoğlu
27 - 28 Haziran 2009 Günlerinde
YAZARIMIZ
ŞAHİN ALDOĞAN
rehberliğinde
GELİBOLU YARIMADASI ve
ÇANAKKALE’de
TARİHİ YERLERİ GÖREREK
ÇANAKKALE GERÇEĞİNE
DERİNLEMESİNE GİRECEĞİZ.
“DÜNÜ VE BUGÜNÜYLE ÇANAKKALE”
KONULU SÖYLEŞİDE
ÇANAKKALE CUMOK ile BULUŞACAĞIZ.
ZENGİN PROGRAM HAKKINDA
İLETİŞİM - BİLGİ:
0536 739 02 29 - 0532 461 21 47
0532 281 54 54
CUMOK
İSTANBUL ÇANAKKALE ÇAĞRISI
www.cumokistanbul.org
1) 27.06.2009 saat 00.30’da KADIKÖY’den; 01.00’de
MECİDİYEKÖY’den; 01.30’da BAKIRKÖY’den OTOBÜS
ile HAREKET;
4) 07.30 -17.30 ARASI REHBERİMİZ EŞLİĞİNDE GELİBOLU
YARIMADASINDA TARİHİ MEKÂNLARI SAVAŞ ALANLARINI
TAM GÜN ZİYARET;
5) 18.00’de ECEABAT’tan ÇANAKKALE’ye GEÇİŞ;
6) ANAFARTALAR OTELİ’NDE KONAKLAMA ve
ÇEVREDEN GELEN CUMOK’LARLA BİRLİKTE AKŞAM YE-
MEĞİ ve SÖYLEŞİ.
7) 28.06.2009 PAZAR 07.30 - 08.30 OTELDE KAHVALTI.
8) Saat 09.00 ile 12.00 arasında ÇİMENLİK KALESİ ve
MÜZEYİ; TURGUT REİS TABYASI, HASAN MEVSUF vb.
ŞEHİTLİKLERİ ZİYARET ve Saat 12.00’de FERİBOT ile ECEA-
BAT’a GEÇİŞ.
9) Saat 13.30’da GELİBOLU’da NAMAZGÂH ve
MEVLEVİHANE’Yİ; BOLAYIR’da NAMIK KEMAL ve GAZİ
SÜLEYMAN PAŞA TÜRBESİ’Nİ ZİYARET;
(HAVA ŞARTLARI UYGUN OLURSA 15.00’DE SAROS
KÖRFEZİ BAKLABURNU’NDA DENİZE GİRME ve
DİNLENME.)
10) Saat 17.30’da YOLA ÇIKIP, 22.30’da İSTANBUL’A VA-
RIŞ:
İletişim: 0536 739 02 29 - 0532 461 21 47- 0532 281 54 54
CUMOK İSTANBUL’UN 27-28 2009
ÇANAKKALE PROGRAMI
www.cumokistanbul.org
TÜMÖD (İstanbul Şubesi) AKŞAM YEMEĞİ
Tarih: 19 Haziran 2009 Cuma Saat: 19.30
Yer: Mimar Sinan Üniversitesi, Fındıklı-İstanbul
ONUR KONUKLARI:
İletişim: 0533 565 78 36 0533 715 41 86
Prof. Dr. Faruk KARADOĞAN
(Eski İTÜ Rektörü)
Prof. Dr. Durul ÖREN
(Eski YTÜ Rektörü)
(1947-1979)