16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SADIK ÇELİK Ülkemizde kırmızı et üretim kaynaklarımız sığır, koyun, keçi ve mandadır. TÜİK veri- lerine göre ülkemizde, 2007 yılı itibarıyla yaklaşık 11 mil- yon sığır, 25.5 milyon ko- yun, 6.1 milyon kıl keçisi, 191 bin Ankara keçisi ve 85 bin manda bulunmaktadır. Son 25-30 yılda bu türlerin hemen hepsinin sayısı her geçen yıl azalmıştır. İlk ve tek hayvan sayımının yapıldığı 1984 yılına göre 2007 yılında sığır yüzde 11.1, koyun yüz- de 36, kıl keçisi yüzde 45.3 ve Ankara keçisi de yüzde 92.3 daha azdır. Hayvancılıkla ilgili istatis- tiklerin taşıdığı sorunlara rağ- men Türkiye’de 900 bin ton civarında kırmızı et üretildiği ve bunun yaklaşık yüzde 70- 75’inin sığırdan, yüzde 20- 25’inin koyundan ve yüzde 4- 5’inin keçiden sağlandığı söy- lenebilir. Türkiye’nin kişi ba- şına toplam et üretimi dünya ortalamasının yüzde 70’i, AB ve gelişmiş ülkeler ortalama- sının da üçte biri kadardır. ABD’nin kişi başına sade- ce sığır veya sadece domuz eti üretimi Türkiye’nin bütün kaynaklardan sağladığından fazladır. Bu rakamlara baka- rak, Türkiye’de kişi başına et üretiminin ne kadar düşük olduğu görülür, kırmızı et üre- tilmesinde, tüketilmesinde ne kadar yetersiz olduğumuzu istatistikler çarpıcı şekilde açıklamasına rağmen kırmızı etin daha az tüketilmesine yö- nelik çeşitli açıklamaların, kı- sıtlamaların ne kadar anlam- sız olduğu ortadadır. Türkiye’de her kaynaktan sağlanan et üretimini arttır- mak koşuluyla, özellikle Tür- kiye’nin coğrafi özellikleri göz önünde bulundurularak ko- yun ve keçi eti üretimine özel önem vermesi gerekir. Oysa ülkemizde koyun ve keçi üre- timinin her geçen yıl azal- makta olduğunu veriler gös- termektedir. Son dönemde, keçiye da- yalı üretimin düşürülmesi, hatta ormanları korumak ba- hanesiyle kıl keçisinin üre- timden kaldırılması bir devlet politikası haline getirilmiştir. Oysaki, dünyada sayısı en hızlı artan tür olan keçi, Tür- kiye’de en düşük gelirli yok- sul kesimin neredeyse tek üretim kaynağı olmasına rağ- men, keçi ırkını yok etme is- teği katı bir bilgisizlikten kay- naklanmıyorsa, bir art niyet söz konusu mudur? Yoksa şimdiye kadar yönetimlerin göz yumması nedeniyle insan eliyle gerçekleştirilen orman katliamlarının sorumlusu ke- çi midir? Türkiye’de et üretiminin sa- dece verim yükseltilerek art- tırılamayacağı artık anlaşıl- malı, özellikle koyun ve keçi sayısını arttıracak politikalar izlenmelidir. Ayrıca, sığır etinde Türki- ye’yi ithalata mahkûm gös- teren yaklaşımlar bir an önce terk edilerek, alternatif olarak genç sığır besiciliği özendi- rilmeli, besiciliği geliştirmek için başta Doğu Anadolu ol- mak üzere, yerli ırk ve me- lezlerin yoğun olduğu bölge- lerde ıslah çalışmaları yapıl- malıdır. Kırmızı et üreticiliğini olum- suz etkileyen bir başka neden de her yıl Kurban Bayra- mı’nda birçok grubun kurban kesimi organizasyonu baha- nesiyle kurban etini alınıp sa- tılan ticari ürün haline getir- meleridir. Kurban Bayra- mı’ndaki bu faaliyetlerle bir- kaç gün içinde yoğunlaşan arz, büyük ve önemli birçok alıcıya, görece düşük fiyattan stok oluşturma imkânı ver- mektedir. Bu alıcıların stokları eriyin- ceye kadar da piyasada etkin olmamaları da fiyatların hızla düşmesine ve uzun süre dü- şük kalmasına neden olmak- tadır. Bu durumu da önleye- cek tedbirlerin alınması önem arz etmektedir. Diğer taraftan sektörü dur- ma noktasına getiren kırmızı et tüketimindeki düşüşün ne- deni özellikle beslenmeye bağlı hastalıkların başında etken olarak kırmızı etin gös- terilmesidir. Yine bir başka neden, 2007’deki kuraklık- tan kaynaklanan ve yem bit- kilerinin piyasa arzında oluşan eksiklik nedeniyle yüzde 70’lere varan fiyat artışlarının üretici satışlarına yansıtıla- maması ve zarar etmiş ol- malarıdır. İşletme sermayesinden yoksun olan küçük çiftçi ve besici, banka kredileriyle iş- letmelerini çevirememiş kre- dilerini de ödeyemez duruma düşmüşlerdir, bir kısmı da üreticiliği bırakmıştır. Sonuçta, üretim yüksek oranda düşmüş, fiyatlarda istikrarsızlık meydana gel- miştir. Devletin yüksek kaliteyi ve verimliliği arttırmak için besiciliği daha çok teşvik ve sübvanse etmesi, özendir- mesi gerekir. Protein yönünden zengin olan kırmızı etin üretiminin ve tüketiminin, ülkemizde AB ve ABD ortalamalarına yük- seltilebilmesi için basın yayın organlarında, iletişim araçla- rında, ilköğretimde program- lar hazırlanarak tüketicilerin olumsuz, eksik, yanlış dü- şüncelerinin değişmesi sağ- lanmalıdır. CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Yarısına Bile Layık Değil!.. Bu iktidar gidici!.. “Niçin” diye soracaksınız, “insaf, neresinden bak- san yüzde 39’a yakın oy aldı” diyeceksiniz, biliyorum… Son söyleyeceğimi en baştan söyleyerek başlayayım: - Çünkü AKP’nin gerçek oy oranı bu değil!.. Şöyle gözünüzü kapatıp seçim sürecini, özellikle son haftaları düşünün; katrilyonlara ulaşan seçim rüşvet- lerini, fileyle, kömürle başlayıp buzdolabı, çamaşır ma- kinesine dek uzanan rüşvetleri, avantaları anımsayın!.. Başbakan’ın, sıfatı Adalet Bakanı olan şahsın, AKP Kı- rıkkale milletvekilinin ve daha nicelerinin “iktidar adayına oy vermezseniz, para da yok, hizmet de...” yollu yüz kızartıcı tehdit ve şantajlarını bu rüşvet ve avantanın üzerine koyun… İktidar yanaşmalarının, sı- fatı “Prof.” olan, “büyük anketçi” olan birilerinin sa- bahtan akşama ekranlarda, gazetelerde yaptıkları utanç verici yönlendirmeleri de katın… Bitmedi; büyük bir tesadüf eseri(!) seçimin hemen öncesine rastlayan ikinci Ergenekon iddianamesini, or- tak noktaları AKP muhalifi olmak olan yurtseverlerin hapishanelere doldurulmasını, onların üzerinden top- lumda yaratılan korku ve yılgınlığı hesaplayın… Üze- rine muhalefet liderlerinin yolsuzlukları, hırsızlıkları ve dahi kendi projelerini anlatmak yerine, hükümetin ba- şının “seviye rekoru” kıran üslubuna ve belirlediği tar- tışma adabına sağladıkları uyumu koyun… Seçim gecesi ve sonrası yurdun dört bir yanında, (özellikle Ankara ve İstanbul’da) çöplerden çıkan oy pusulalarını, kaçırılan sandıkları, zabıta arabalarında yakalanan çuvalları, seçim kurulu bilgisayarının başında yakalanan AKP ilçe başkanını, kesilen elektrikleri, çö- ken Yüksek Seçim Kurulu bilgisayarını, Yozgat’ta kul- lanılan oy sayısının toplam seçmen sayısını aştığı id- dialarını, seçmen kütüklerinde yaşanan kepazelikle- ri de bir tarafa not edin... Üzerine bu seçime eklenen 6 milyon seçmen ile “yerel seçimlere iktidar partisi en az yüzde 5 avantajla girer” gerçeğini ekleyin ve ondan sonra düşünün; “AKP aldığı yüzde 39 oy oranını hak ediyor mu?..” zahmet etmeyin, yanıtı ben vereyim: - Yarısını bile hak etmiyor!.. İşte bu nedenle, bu iktidar bu ülkeye verdiği ona- rılması çok güç zararlarla ve de günahlarıyla birlikte bir dahaki seçimde bu ülkenin aydınlık, sade ve çağ- daş insanları tarafından sandığa gömülecektir!.. İzmir, bu sonucu şimdiden ilan etmiş bulunuyor... Biliyor- sunuz; İzmir’de alınan sonuç bir sonraki seçimin de sonucudur!.. Üstelik, Antalya, Manisa, Balıkesir, Or- du ve Eskişehir başta olmak üzere pek çok kent ve ilçe bu sonuca mührünü basmış bulunmaktadır!.. Ancak unutulmaması gereken bir sonuç daha var; Güney ve Doğu Anadolu ile İç Anadolu ile Batı böl- gelerinin gerçekten “hicran yarası” olarak nitelene- cek bölünmüşlüğü!.. - AKP ve yandaşları ne kadar gurur duysalar, yeri- dir!.. Bir yurtsevere mektup IV Sevgili kardeşim, Senin olmadığın, daha doğrusu susturulduğun se- çimi geride bıraktık. Ama yazdıkların, söylediklerin bir bir gerçekleşti, haberin olsun!.. Hani “Sesli Gaze- te”deki jenerikte “Türkiye’nin bir numaralı sorunu AKP değil, AKP’nin karşısına çıkacak siyasi ha- rekettir” diyordun, işte tam da buna uygun bir seçim oldu!.. CHP “umut olma” yolunda çok önemli bir ışık ol- du ancak büyük bir değişime, yenilenmeye imza at- tığı takdirde... Seçmen gayet net bir mesaj verdi CHP’ye, umarım değerlendirir!.. Biliyor musun, yukarıda yaptığım analizin ışığında söylemeliyim; ben bu ülkenin aydınlık insanlarıyla gu- rur duyuyorum!.. Zorbalığa, baskıya, rüşvete, yol- suzluğa ve haksızlığa öylesine bir tokat indirdiler ki, ancak bu kadar olur! Biliyorum, bu satırları okuyabi- lirsen gözlerinin içi gülecek!.. Yanaşmaların hali ise içler acısı!.. Bunlardan, üste- lik aklı başında gibi görünen bir tanesi seçim gecesi televizyonda ne demiş biliyor musun? - Okumuş oranının yüksek olduğu yerlerde AKP’nin oylarının düşmesi eğitim sisteminin bozukluğunu gösteriyor!!! Attığın kahkahayı duyar gibiyim… Gerçekten pes, “herkesi imam hatipli yapamadık, bari tüm okulları imam hatip gibi yapalım” mantığını ne kadar güzel özetle- miş, değil mi!.. - Sevgili kardeşim, seni tüm aydınlanmacılar adına bir yurtseverin tüm gücü ve sıcaklığı ile kucaklıyorum. Sesini ve yazılarını çok özledim… Mustafa Ümit Balbay e-posta: [email protected] Kırmızı Etteki Sıkıntı... [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com2 Nisan HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] 2 NİSAN 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Ekonomi küçüldü. Teğet için geçecek yer kalsın yeter! Antalya Nami Tepe: “Recep, bir daha Antalya’ya gitmeyecekmiş. Ne mutlu Antalyalılara!” Uçurum Mete Neptun: “Seçimle ekonomik kriz ilişkisini soranlara: Dün uçurumun kenarındaydık bugün bir adım daha ilerideyiz!” Sefa Gülfatma Carlık: “Belediye başkanı seçilemeyen Sefa Sirmen Kocaeli’ndeki Kuran kurslarında gönüllü hocalık yapsın!” YağmurDeniz Seçimdeki seçmenden seçmeler! “DAMDAKİ Mizahçı” arkadaşımız Cihan Demirci’nin, seçmenin yerel seçimlerde verdiği mesajlardan özenle seçerek derlediği bir tutam seçme seçim mesajı: “Seçmen iktidardaki AKP’nin ampulünü henüz söndürmedi ama biraz gevşetti... Ankara ve İstanbul’da oy sayımı sırasında sönen elektrikler seçime ampulün karanlık gölgesini düşürdü! AKP Ege ve Akdeniz kıyılarında yok diye üzülmesin çünkü Denizli’de var... ‘Ceketimizi koysak seçtiririz’ diyenler giderken ceketlerini giymeyi unutmamalıdır... Turizmin olduğu her yerde AKP kaybetti çünkü ‘van minüt’ten ibaret bir İngilizce turizme yetmiyor! ‘Sen Türkiye’sin, büyük düşün’ sözünü, deniz kenarında rakısını açmış, masasını kurmuş vatandaşlar belli ki ‘büyük rakı’ olarak anladılar! Gâvur İzmir, bundan sonra AKP’ye ‘gâvur ölüsü kadar ağır’ gelecektir... AKP şimdilik sadece denize sırtını dönmenin bedelini ödedi; krize sırtını dönmenin bedelini ise daha sonra ödeyecek...” Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” ŞERİATÇI takımı, bir konuda CHP’yi neredeyse omuzlarda taşıyacak. Liboş takımı da aynı konuda yobazların değirmenine su taşımaktan kendini alamıyor. Konu şu: CHP yerel seçimlerde “laiklik elden gidiyor” demedi; laik-antilaik kamplaşması yaratmadı! Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesinden 10’unun oyu ile laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu tescillenmiş ve bir oy farkla kapatılmaktan kurtulup İslamcı eylemleri nedeniyle “para cezası”na çarptırılmış AKP’nin iktidarında laikliğin elden gittiğini söylemek abesle iştigalden, malumu ilamdan başka bir şey değildir! AKP iktidarı boyunca laikliğin altının sinsice oyulduğu tartışma götürmeyecek kadar gerçek bir durumdur. Şeriatçı tayfası bir başka sevinç konusunu ise CHP’nin çarşaf ve türban açılımı ile Kuran kurslarına bakışının değişmiş olmasında buldu. Oysa bu durum da gerçek değildi. Çünkü partinin yetkili organlarında laiklik karşıtı eylemlerin siyasi sembolünü ve eğitim birliğini dinamitleyen girişimleri destekleyen, onaylayan herhangi bir karar alınmadı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın bizzat kullanılarak alet edildiği “çarşaf açılımı” ilkel bir seçim manevrasından öteye geçmedi, geçemedi; Kuran kursları açılımı ise açılımı yapan yerel politikacının sandığa gömülmesiyle sonuçlandı! Ama gerek yobazlar gerek liboşlar, CHP’yi gerek “laiklik elden gidiyor” demeyip kısır bir çekişmeye girmediği ve gerekse türbana yeşil ışık yakıp Kuran kurslarını desteklediği için alkışlamaktan bitap düştü. Hele bazı şaşkın liboşlar, AKP’nin seçimdeki yüzde 8’lik oy kaybını halkın laikliğe sahip çıkması olarak nitelendirdi; hatta kimi şaşkınlar gelecek günler için rahat bir nefes bile aldı! Cumhuriyet düşmanı yobazın amacı da zaten buydu: Laikliği gündemden çıkartmak; CHP’yi dini motiflerle süslü siyasetin parçası haline getirmek! Oysa bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin başta laiklik ve ulusal bütünlüğü olmak üzere temel nitelikleri her zamankinden daha büyük bir tehdit altındadır. Çünkü siyasi iktidar değişmemiştir! Halkın birkaç yerel yönetimi değiştirmesi emperyalizmin sinsi planını yürürlükten kaldırmaya yeterli değildir. Amerika adına düşünce jimnastiği yapanlar bile Türkiye’nin geleceğini belirsiz görmekte ve geleceğin laiklerle dindarlar arasındaki savaşımla belirleneceğini rapor etmektedir. Rapor SESSİZ SEDASIZ (!) HARBİ SEMİH POROY Yüksek Yerilim Hattı [email protected] Gazeteler Başbakan için ‘özel pembe baskı’ yapsınlar! BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ At arabasõ ve fay- tonda sürücünün oturduğu yer. 2/ Ke- silmiş ekşi sütten yapõlan bir tür rakõ... Güneydoğu Anado- lu’da daha çok ka- dõnlarõn çeşitli yer- lerine yaptõrdõklarõ bir tür dövme. 3/ Filistin’in plaka imi... Eski dilde su... Eski Mõsõr inanõşõn- da insan ruhu. 4/ İlkel bir silah... İp cambazlarõnõn dengeyi sağlamak için kul- landõklarõ uzun sõrõk. 5/ Dolambaçlõ, eğri büğrü, çapraşõk. 6/ Bilgili insan- lara yakõşõr biçimde. 7/ Bir kişinin ya da toplumun yaşamõndaki yüce bir ola- yõ anmak üzere yazõlan li- rik şiir türü... Dayanaksõz söz. 8/ Bozma, kõrma, çözme... Kuran’da bir sure. 9/ Üs- tüne konulan bir şeyi taşõyan nesne... Güzel sanat. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İri taneli bir kiraz cinsi. 2/ Bir cins bezelye... Ganj Ir- mağõ’nda kullanõlan bir kayõk. 3/ Bir cins güvercin... Ana- dolu halklarõnõn en eski ana tanrõçasõ... Akõm şiddeti bi- rimi kiloamperin kõsa yazõlõşõ. 4/ Y. K. Beyatlı’nõn hece ölçüsüyle yazdõğõ tek şiiri... Bir burç adõ. 5/ Asaf Halet Çe- lebi’nin bir şiir kitabõ. 6/ Yiyeceği ortaklaşa sağlanan top- lantõ. 7/ “Suya düşeni --- yakmaz” (Karacaoğlan)... Mek- ke’ye yalnõz hac amacõyla giden kimse. 8/ Bir sözleşme- yi yok sayma... “Kadõnlar” anlamõnda eski sözcük. 9/ Ku- ral... Utanç duyma. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Ö Z G E C İ L T Z İ R V E İ B A K L E L A K A P I N A İ R O B İ Y U A N İ R İ I S K E F İ Y E M A Ç A E N A M R O R O O R A M E T A T E Z Y 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle